Top 7 English Proverbs that You MUST Know

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to learn about useful proverbs?

Yararlı atasözleri öğrenmeye hazır mısınız?

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

Part of having an advanced English vocabulary is knowing phrasal verbs, idioms and yes,

Gelişmiş bir İngilizce kelime dağarcığına sahip olmanın bir parçası da deyimsel fiilleri, deyimleri ve evet,

proverbs.

atasözlerini bilmektir.

But if you search on Google English proverbs, you're going to find lists of 150 proverbs.

Ancak Google İngilizce atasözlerinde arama yaparsanız, 150 atasözünden oluşan bir liste bulacaksınız.

That's way too much.

Bu çok fazla.

Nobody wants that, and when I looked at those, half of them, I didn't know what they were

Kimse bunu istemiyor ve yarısına baktığımda ne olduklarını bilmiyordum

and I've never used most of them in my life.

ve çoğunu hayatımda hiç kullanmadım.

You don't want to waste your time.

Zamanını boşa harcamak istemezsin.

If native speakers don't use them, then you don't need to know them unless of course you

Anadili İngilizce olan kişiler bunları kullanmıyorsa, o zaman tabii ki

know everything about English already and you want to know more of the stuff that I

zaten İngilizce hakkında her şeyi bilmiyorsan ve benim bilmediğim şeyler hakkında daha fazla şey öğrenmek istemiyorsan onları bilmene gerek yok

don't even know, okay, go ahead.

, tamam, devam et.

Today I want to help you learn seven common proverbs that native speakers actually use

Bugün, anadili İngilizce olanların gerçek hayatta kullandıkları yedi yaygın atasözünü öğrenmenize yardımcı olmak istiyorum

in real life.

.

If you use these, native speakers won't look at you like you're strange because these are

Bunları kullanırsan, anadilini konuşanlar sana tuhafmışsın gibi bakmayacak çünkü bunlar

normal.

normal.

Don't use a bird in the hand is worth two in the bush.

Elde kuş kullanma, çalıda iki kuşa bedeldir.

We never say this.

Bunu asla söylemiyoruz. Kulağa

It sounds pretentious.

iddialı geliyor.

Pretentious means snobby or stuck up.

İddialı, züppe veya kendini beğenmiş anlamına gelir.

Instead, use these seven proverbs, like normal people.

Bunun yerine, normal insanlar gibi bu yedi atasözünü kullanın .

Sometimes English learners find it difficult to learn proverbs because proverbs can be

Bazen İngilizce öğrenenler atasözlerini öğrenmekte zorlanırlar çünkü atasözleri tam sırayla bilmeniz gereken

long sentences or at least a couple words all together that you need to know in the

uzun cümleler veya en azından birkaç kelime olabilir

exact order, but the good news is that all of these seven proverbs can be shortened to

, ancak iyi haber şu ki bu yedi atasözünün tümü sadece bir atasözü olarak kısaltılabilir.

just a few words.

birkaç kelime.

We'll talk about that in just a moment.

Birazdan bunun hakkında konuşacağız.

But let's get started with the first four.

Ama ilk dördü ile başlayalım.

Number one, actions speak louder than words.

Birincisi, eylemler kelimelerden daha yüksek sesle konuşur.

If you tell your mom that you're going to take out the trash and you don't do it, she

Annene çöpü dışarı çıkaracağını söylersen ve bunu yapmazsan,

might say to you, "Actions speak louder than words, just do it."

sana "Davranışlar sözcüklerden daha etkilidir, sadece yap" diyebilir.

Or you can reduce this proverb and use the expression, "You know what they say about

Veya bu atasözünü indirgeyebilir ve "Eylemler hakkında ne derler bilirsin

actions."

" ifadesini kullanabilirsiniz.

We're going to be filling in that final word with something different for each proverb.

Bu son kelimeyi her atasözü için farklı bir şeyle dolduracağız.

So if you don't take out the trash and your mom says to you, "Actions speak louder than

Yani çöpü dışarı atmazsanız ve anneniz size "Davranışlar

words."

sözlerden daha etkilidir" derse.

Well, she might say, instead, "You know what they say about actions," and she's expecting

Onun yerine " Eylemler hakkında ne derler bilirsin" diyebilir ve

that you know this proverb.

senin bu atasözünü bilmeni bekliyor.

She's expecting that in your head, you will fill in actions speak louder than words.

Kafanda kelimelerden daha yüksek sesle konuşan eylemleri doldurmanı bekliyor.

So you will definitely hear this and you can use this.

Yani bunu kesinlikle duyacaksınız ve bunu kullanabilirsiniz.

Oh, you know what they say about actions.

Oh, eylemler hakkında ne derler bilirsin.

It means that actions speak louder than words.

Bu, eylemlerin kelimelerden daha yüksek sesle konuştuğu anlamına gelir.

So what you're doing right now is not matching with your words.

Yani şu anda yaptığınız şey sözlerinizle uyuşmuyor.

Actions speak louder than words.

Eylemler sözlerden daha yüksek sesle konuşur.

Let's see how this kind of phrase, the shortening in this phrase would work with another proverb.

Bakalım bu tür bir deyim, bu deyimdeki kısaltma başka bir atasözüyle nasıl işleyecek.

Proverb number two, honesty is the best policy.

İki numaralı atasözü, dürüstlük en iyi politikadır.

Just like all proverbs.

Tıpkı tüm atasözleri gibi.

This is a little bit too simple.

Bu biraz fazla basit.

Sometimes honesty is not the best option, at least 100%.

Bazen dürüstlük en iyi seçenek değildir, en azından %100.

Honesty, you don't want to say, "That dress looks terrible on you."

Dürüst olmak gerekirse, "Bu elbise sana çok yakışmış" demek istemezsin.

Probably not a good idea to be completely honest in this situation, but in general,

Muhtemelen bu durumda tamamen dürüst olmak iyi bir fikir değil ama genel olarak

honesty is a great idea.

dürüstlük harika bir fikir.

So we could say honesty is the best policy.

Bu yüzden dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söyleyebiliriz.

What if we used our shortening expression?

Kısaltma ifademizi kullanırsak ne olur?

You know what they say about honesty.

Dürüstlük hakkında ne derler bilirsin.

So let's imagine that at work, one of your friends saw that someone else was stealing

Diyelim ki iş yerinde bir arkadaşınız başka birinin

some supplies from the office and your friend says to you, "Should I tell our boss?

ofisten bazı malzemeleri çaldığını gördü ve arkadaşınız size "Patronumuza söyleyeyim mi?

I don't want to tattle."

Gevezelik etmek istemiyorum" diyor.

That means to tell on the other person, "But I don't think it's right.

Bu, diğer kişiye "Ama bunun doğru olduğunu düşünmüyorum.

What should I do?"

Ne yapmalıyım?" demek anlamına gelir.

You might say, "Well, you know what they say about honesty," and you're expecting that

" Dürüstlük hakkında ne derler bilirsin" diyebilirsin ve

your friend knows this proverb because all native speakers know this proverb.

arkadaşının bu atasözünü bilmesini beklersin çünkü ana dili İngilizce olan herkes bu atasözünü bilir.

Honesty is the best policy.

Dürüstlük en iyi politikadır.

You're expecting that your friend will think, "Oh yeah, honesty is the best policy.

Arkadaşınızın "Ah evet, dürüstlük en iyi politika.

I should be honest.

Dürüst olmalıyım.

I should tell my boss about this situation."

Patronuma bu durumu anlatmalıyım" diye düşünmesini bekliyorsunuz.

So you can say honesty is the best policy, or you can use our special phrase, you know

Yani dürüstlüğün en iyi politika olduğunu söyleyebilirsin ya da özel ifademizi kullanabilirsin,

what they say about honesty.

dürüstlük hakkında ne derler bilirsin.

Let's go onto the third one.

Üçüncüsüne geçelim.

The third common proverb is no news is good news.

Üçüncü ortak atasözü haber yok iyi haberdir. Size

Let me tell you a quick story.

kısa bir hikaye anlatayım.

When my husband went to college, which is where I met him, the college was eight hours

Kocam üniversiteye gittiğinde, onunla tanıştığım yer, üniversite,

away from where his parents lived and when he went to college, he was so into the activities

ailesinin yaşadığı yerden sekiz saat uzaktaydı ve üniversiteye gittiğinde, faaliyetlere

and into studying, kind of studying that he didn't call his mom for two months.

ve çalışmaya o kadar düşkündü ki, çalışmadı. iki aylığına annesini ara.

So in this situation his mom could have said, "Well, no news is good news."

Yani bu durumda annesi, "Hiçbir haber iyi haber değildir" diyebilirdi.

This means that if there was a big problem, she would probably know about it.

Bu, büyük bir sorun olsaydı, muhtemelen bundan haberi olacağı anlamına gelir.

Either Dan, my husband, would call her or maybe the school would call her.

Ya kocam Dan onu arardı ya da belki okul onu arardı.

So if there's no news, it's probably good news.

Yani haber yoksa, muhtemelen iyi haberdir.

We can shorten this expression with our key phrase, "Well, you know what they say about

Bu ifadeyi anahtar kelimemiz ile kısaltabiliriz , "Haber yok diye ne derler bilirsiniz

no news."

."

So maybe if a Dan's parents are having a conversation and they're saying, "Why didn't Dan call us?

Yani belki bir Dan'in ailesi sohbet ederken "Dan bizi neden aramadı?

Is he okay?

İyi mi?

It's been two months."

İki ay oldu."

Dan's dad might say to his mom, "Well, you know what they say about no news," and Dan's

Dan'in babası annesine, " Haber olmaması konusunda ne derler bilirsin," diyebilir ve Dan'in

mom might say, "Yeah, yeah, I know.

annesi "Evet, evet, biliyorum.

Okay, well he's probably fine."

Tamam, o muhtemelen iyidir" diyebilir.

So we can shorten it by using that expression.

Yani bu ifadeyi kullanarak kısaltabiliriz.

The fourth common proverb is better late than never.

Dördüncü ortak atasözü, geç olması hiç olmamasından iyidir .

This is one of my favorite excuses for being late because you don't really have to explain

Bu, geç kalmak için en sevdiğim bahanelerden biridir çünkü gerçekten

why you're late.

neden geç kaldığınızı açıklamak zorunda değilsiniz.

You can just say, "Hey, better late than never," which means you should be happy that I'm here

"Hey, geç olması hiç olmamasından iyidir" diyebilirsin, bu da benim burada olduğum için mutlu olman gerektiği anlamına gelir

at all.

.

It's better to be late than to never come to that place.

Geç kalmak o yere hiç gelmemekten iyidir .

So better late than never.

Geç olması hiç olmamasından iyidir.

How can we shorten this?

Bunu nasıl kısaltabiliriz?

Using the phrase, "Well, you know what they say about," we can't use the previous style,

"Ne hakkında söylediklerini biliyorsun" ifadesini kullanarak ,

which is just taking that first word.

sadece ilk kelimeyi alan önceki stili kullanamayız.

Instead, we're going to have to make a little verb phrase here, you know what they say about

Bunun yerine, burada küçük bir fiil cümlesi yapmamız gerekecek, geç kalmak hakkında ne derler bilirsiniz

being late.

.

You know what they say about being late.

Geç kalmak konusunda ne derler bilirsin.

It's better than ever coming.

Gelmesi hiç olmadığı kadar iyi.

So here, if you come to a party late and everyone's already there, they're already eating.

Yani burada, bir partiye geç gelirseniz ve herkes zaten oradaysa, zaten yemek yiyorlardır.

You could say, "Better late than never," or maybe if you're the host of a party and someone,

"Geç olması hiç olmamasından iyidir" diyebilirsiniz veya belki bir partinin ev sahibiyseniz ve

one of your friends comes to the party late, you could say, "Better late than never."

birisi partiye geç gelirse, "Geç olması hiç olmamasından iyidir" diyebilirsiniz.

Or you might say, "Well, you know what they say about being late," and it just shows,

Ya da " Geç kalma konusunda ne derler bilirsin" diyebilirsin ve bu sadece

"Hey, I'm glad you're here.

"Hey, burada olmana sevindim.

Even though you're late.

Geç kalmış olsan da.

Who Cares?

Kimin umurunda?

I'm glad you're here."

buradasın."

Before we go onto the next three proverbs, let's do a quick review.

Sonraki üç atasözüne geçmeden önce hızlıca bir gözden geçirelim.

You could say, "You know what they say about actions.

"Eylemler hakkında ne derler bilirsiniz .

You know what they say about honesty.

Dürüstlük hakkında ne derler bilirsiniz.

You know what they say about no news.

Haber olmaması hakkında ne derler bilirsiniz.

You know what they say about being late."

Geç kalmak hakkında ne derler bilirsiniz."

All right, let's go onto the next three proverbs, which we can shorten in a different way.

Pekala, farklı bir şekilde kısaltabileceğimiz sonraki üç atasözüne geçelim .

The fifth proverb that we commonly use is slow and steady wins the race.

Yaygın olarak kullandığımız beşinci atasözü yavaş ve istikrarlıdır yarışı kazanır.

Slow and steady wins the race.

Yavaş ve sakin olan yarışı kazanır.

This comes from the fable of the tortoise or a turtle and the hare, another word for

Bu, kaplumbağa veya kaplumbağa ve tavşan masalından geliyor, tavşan için başka bir kelime

a rabbit.

.

They're in a race.

Bir yarış içindeler.

The hare goes quickly and then gets often distracted, but the tortoise, the turtle goes

Tavşan hızlı gider ve sonra genellikle dikkati dağılır, ama kaplumbağa, kaplumbağa

slow and steady.

yavaş ve sabit gider.

He is consistent and because he doesn't stop, he wins the race.

İstikrarlıdır ve durmadığı için yarışı kazanır.

Maybe you don't want to learn all seven of these proverbs and memorize them today, but

Belki bugün bu yedi atasözünü de öğrenip ezberlemek istemezsin ama bir hafta

you're going to memorize one every day for a week.

boyunca her gün bir tane ezberleyeceksin .

You are going to study slow and steady, great.

Yavaş ve düzenli çalışacaksın, harika.

But how can we shorten this expression?

Fakat bu ifadeyi nasıl kısaltabiliriz?

We often just say slow and steady.

Genellikle sadece yavaş ve sabit deriz.

It just means the same thing.

Sadece aynı anlama geliyor.

Slow and steady wins the race.

Yavaş ve sakin olan yarışı kazanır.

Let's imagine a quick situation.

Hızlı bir durum hayal edelim.

If you're cleaning your house and it just seems like a total disaster.

Evinizi temizliyorsanız ve bu tam bir felaket gibi görünüyorsa.

There's so much mess everywhere and your friend comes over and says, "What in the world are

Her yerde o kadar çok karmaşa var ki, arkadaşın gelip "Ne

you doing?

yapıyorsun?

This looks like a disaster."

Bu bir felakete benziyor" diyor.

You could say, "Slow and steady, slow and steady," and this means that you're cleaning

"Yavaş ve sabit, yavaş ve sabit" diyebilirsiniz ve bu, yavaş ama istikrarlı bir şekilde temizlik yaptığınız anlamına gelir

slowly but steadily.

.

It might look like a disaster, but don't worry, slowly and steadily you will clean your house.

Bir felaket gibi görünebilir ama merak etmeyin, evinizi yavaş yavaş ve istikrarlı bir şekilde temizleyeceksiniz.

You can just say, "Slow and steady, slow and steady," and they can understand that by being

Sadece "Yavaş ve istikrarlı, yavaş ve istikrarlı" diyebilirsiniz ve

slow and by being steady, you will win the race.

yavaş ve istikrarlı olmakla yarışı kazanacağınızı anlayabilirler.

You will win the cleaning mess.

Temizlik karmaşasını kazanacaksınız.

Let's go onto the sixth proverb, which we can also shorten by saying just the first

Sadece ilk

couple words.

birkaç kelimeyi söyleyerek kısaltabileceğimiz altıncı atasözüne geçelim.

The sixth proverb is the grass is always greener on the other side.

Altıncı atasözü, diğer taraftaki çimenler her zaman daha yeşildir .

Grass is the little plants, the little green leaves that come up in a soccer field, that's

Çim, küçük bitkilerdir, bir futbol sahasında ortaya çıkan küçük yeşil yapraklardır, o

grass.

çimdir.

Have you ever been out to eat at a restaurant and you see your friends' food and you think,

Hiç bir restoranda yemek yemek için dışarı çıktınız mı ve arkadaşlarınızın yemeklerini görünce

"I wish I'd ordered that."

"Keşke şunu sipariş etseydim" diye düşündünüz mü?

You're kind of jealous of their food.

Yiyeceklerini biraz kıskanıyorsun.

Well, in the situation the grass is their food.

Pekala, bu durumda çim onların yemeğidir.

Someone else's thing seems better than yours.

Başkasının şeyi seninkinden daha iyi görünüyor.

The grass is greener on the other side.

Çimler diğer tarafta daha yeşil.

The origin of this proverb is a lawn or a yard.

Bu atasözünün kökeni bir çim veya avludur.

There is a fence and there's your lawn and there's your neighbor's lawn.

Bir çit var ve orada senin çimin var ve işte komşunun çimi.

Their lawn always looks better than your lawn, at least that's what you think.

Onların çimleri her zaman sizin çimlerinizden daha iyi görünür, en azından siz öyle düşünüyorsunuz.

You're a little bit jealous because their thing looks better than your thing.

Biraz kıskanıyorsun çünkü onlarınki seninkinden daha iyi görünüyor.

But here we have a subtle meaning with this idiom.

Ama burada bu deyimle ince bir anlamımız var .

It means that you think their food is better.

Bu, onların yemeklerinin daha iyi olduğunu düşündüğünüz anlamına gelir.

You think their grass is greener.

Otlarının daha yeşil olduğunu düşünüyorsun.

But in reality it's probably not.

Ama gerçekte muhtemelen öyle değil.

It's just in your head.

Sadece kafanın içinde.

What someone else has always seems better than what we have.

Başkasının sahip olduğu her zaman bizim sahip olduğumuzdan daha iyi görünür.

So here it's kind of a false perception.

Yani burada bir tür yanlış algı var.

Other food isn't actually better than what I ordered, but I just think it is.

Diğer yiyecekler aslında sipariş ettiğimden daha iyi değil , ama öyle olduğunu düşünüyorum.

So in this situation, when you're eating out with your friend and you say, "Oh, your food

Yani bu durumda, arkadaşınızla dışarıda yemek yerken "Ah, yemeğin

looks so good, I wish I'd ordered that."

çok güzel görünüyor, keşke şunu sipariş etseydim" dersiniz.

Your friend might say, "The grass is always greener."

Arkadaşınız "Çim her zaman daha yeşildir" diyebilir.

The grass is always greener.

Çim her zaman daha yeşildir.

Your friend didn't finish the expression on the other side.

Arkadaşın diğer taraftaki ifadeyi tamamlamadı .

Your friend just said the first couple words.

Arkadaşın az önce ilk birkaç kelimeyi söyledi.

The grass is always greener.

Çim her zaman daha yeşildir.

You can use this in so many situations in English and really in daily life.

Bunu İngilizcede pek çok durumda ve gerçekten günlük hayatta kullanabilirsiniz.

So I hope that it will help to add and enrich your vocabulary.

Bu yüzden, kelime dağarcığınızı eklemenize ve zenginleştirmenize yardımcı olacağını umuyorum .

I want to know, is there a proverb leg this in your language?

Bilmek istiyorum, dilinizde bu bacak atasözü var mı ? Başka dillerde buna

I know that there are a lot of similar proverbs to this in other languages, but I'm curious

benzer pek çok atasözü olduğunu biliyorum ama sizinkini merak ediyorum

about yours.

.

Let me know in the comments, is there one like this in your language and what does the

Yorumlarda belirtin, dilinizde böyle bir tane var mı ve çevirisi ne

translation mean?

anlama geliyor?

Is it about grass?

Otla mı ilgili?

Is it about something else?

Başka bir şey hakkında mı?

The seventh and final proverb that we're going to talk about is a classic one, do unto others

Bahsedeceğimiz yedinci ve son atasözü klasik bir atasözüdür,

what you would have them do unto you.

sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yap.

This comes from a saying of Jesus in the Bible and really it means do to other people what

Bu, İncil'deki İsa'nın bir sözünden gelir ve gerçekten, diğer insanlara

you want them to do to you.

size yapmalarını istediğinizi yapın anlamına gelir.

It uses some kind of fancy old fashioned language.

Bir tür süslü eski moda dil kullanıyor.

We often use this for children.

Bunu genellikle çocuklar için kullanırız.

Maybe if one child takes a toy from another child, the parent might say, "Oh, do to your

Belki bir çocuk başka bir çocuğun oyuncağını alırsa , ebeveyn "Ah,

friends what you want them to do to you."

arkadaşlarının sana yapmalarını istiyorsan onları da yap" diyebilir.

Maybe in little simpler terms like this instead of do unto others, we might use it in simpler

Belki başkalarına yapmak yerine bunun gibi daha basit terimlerle ,

terms for children.

çocuklar için daha basit terimlerle kullanabiliriz.

I thought about this proverb actually a couple weeks ago because a local store got robbed

Bu atasözünü aslında birkaç hafta önce düşündüm çünkü yerel bir mağaza

by a man at gunpoint and it was the third time that this store got robbed within a couple

bir adam tarafından silah zoruyla soyuldu ve bu mağaza birkaç ay içinde üçüncü kez soyuluyordu

of months, and I thought, "What?

ve "Ne?

How did this happen again?

Bu yine nasıl oldu" diye düşündüm. "

Come on, do unto others.

Hadi, başkalarına da yap.

How hard is it?"

Ne kadar zor?"

I used this, and in my head as I was thinking about it, do on to others, to mean why did

Bunu kullandım ve kafamda bunu düşünürken, adam bunu neden yaptı demek için başkalarına da yaptım.

the man do this?

He's not thinking about how his actions will have an effect on other people.

Davranışlarının diğer insanları nasıl etkileyeceğini düşünmüyor.

He doesn't want someone to rob him, so come on, do on to others what you want them to

Birinin onu soymasını istemiyor, öyleyse hadi, sana yapılmasını istediğin şeyi başkalarına yap

do unto you.

.

But instead we can shorten this and just say, "Do unto others.

Ama bunun yerine bunu kısaltabilir ve "Başkalarına yap.

Do unto others."

Başkalarına yap" diyebiliriz.

We might say this to other people in our lives or maybe just think about it in our hands,

Bunu hayatımızdaki diğer insanlara söyleyebiliriz ya da sadece kendi elimizde şöyle düşünebiliriz,

"Do unto others.

"Başkalarına yap.

Okay, I can do it.

Tamam, yapabilirim.

Do unto others."

Başkalarına yap."

Now I have a question for you.

Şimdi size bir sorum var.

Do you have any of these proverbs in your language?

Dilinizde bu atasözlerinden herhangi biri var mı ?

The grass is always greener on the other side.

Diğer taraftaki çimenler hep daha yeşildir.

Just remember the next time you're late to you can just say, "Better late than never."

Bir dahaki sefere geç kaldığında "Geç olması hiç olmamasından iyidir" diyebileceğini unutma.

Or if your friend is upset because you told her the truth about something, you can say,

Ya da arkadaşın ona bir şey hakkında gerçeği söylediğin için üzgünse,

"Well, you know what they say about honesty," and if you're worried about your progress

"Dürüstlük hakkında ne derler bilirsin" diyebilirsin ve İngilizce'deki ilerlemenden endişe ediyorsan

in English, you can just think, "Slow and steady, slow and steady.

, "Yavaş" diye düşünebilirsin. ve sabit, yavaş ve sabit.

I can do it."

Yapabilirim."

Thanks so much for learning English with me and I'll see you again next Friday for a new

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler. Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel.

.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free eBook, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-Kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thank you so much.

Çok teşekkür ederim.

Bye.

Hoşçakal.