Speak With Me: English Speaking Practice

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from  

Vanessa: Merhaba, ben

SpeakEnglishWithVanessa.com. You've watched  anything good lately? Let's talk about it.  

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa. Son zamanlarda iyi bir şey izledin mi? Bunun hakkında konuşalım. En sevdiğim dizinin

I just finished binge-watching reruns of my  favorite series. And now I'm looking for an  

art arda tekrarlarını izlemeyi yeni bitirdim . Ve şimdi

indie feelgood show or maybe some kind of crime  docuseries, do you have any recommendations?  

bağımsız bir iyi hissettiren şov ya da belki bir tür polisiye belgesel dizisi arıyorum, herhangi bir tavsiyen var mı?

If I said this to you, would you go, oh no.  Well, never fear because today I'm going to  

Bunu sana söylesem gider misin, ah hayır. Pekala, asla korkmayın çünkü bugün

help you speak about movies and TV shows naturally  in English. You're going to learn some important  

filmler ve TV şovları hakkında doğal bir şekilde  İngilizce konuşmanıza yardımcı olacağım .

questions that you can ask about movies and TV  shows, some common vocabulary. You'll also see a  

Filmler ve TV şovları hakkında sorabileceğiniz bazı önemli soruları ve bazı yaygın sözcükleri öğreneceksiniz. Ayrıca

little sample conversation and you will have the  chance at the end of this lesson to speak with  

küçük bir örnek sohbet göreceksiniz ve bu dersin sonunda

me about your favorite movies and TV shows. So  prepare yourself, take a deep breath and let's get  

benimle en sevdiğiniz filmler ve TV şovları hakkında konuşma şansınız olacak. Kendinizi hazırlayın, derin bir nefes alın ve

started with some of the most common questions.  But before we do that, like always I have created  

en yaygın sorulardan bazılarıyla başlayalım. Ancak bunu yapmadan önce, her zaman olduğu gibi

a free PDF worksheet for today's lesson. You  will get all of the questions, vocabulary, sample  

bugünün dersi için ücretsiz bir PDF çalışma sayfası oluşturdum. Tüm soruları, kelime dağarcığını, örnek

sentences, and at the bottom of the worksheet,  you can answer Vanessa's challenge question so  

cümleleri alacaksınız ve öğrendiklerinizi asla unutmamak için çalışma sayfasının en altında Vanessa'nın meydan okuma sorusunu yanıtlayabilirsiniz

that you never forget what you've learned. You can download that free PDF worksheet  

. Açıklamadaki bağlantıyla bu ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirebilirsiniz

with the link in the description. All right, are  you ready for some of the most common questions  

. Pekala, filmler ve TV şovları hakkında sorabileceğiniz ve size sorulabilecek en yaygın sorulardan bazılarına hazır mısınız

that you can ask and you might get asked about  movies and TV shows? Let's do it. The first  

? Hadi yapalım.

common question that you can ask about movies  and TV shows is, you've been watching anything  

Filmler ve TV şovları hakkında sorabileceğiniz ilk yaygın soru , son zamanlarda iyi bir şey izliyor musunuz

good lately? What's happening at the beginning  of this question. Is there a question word?  

? Bu sorunun başında neler oluyor? Soru kelimesi var mı? Son zamanlarda

Have you been watching anything good  lately? No, in casual daily conversations,  

iyi bir şey izlediniz mi ? Hayır, gündelik günlük konuşmalarda,

sometimes we start questions with just you, you  feeling okay? You doing anything fun this weekend?  

bazen sorulara sadece sizle başlıyoruz, kendinizi iyi hissediyor musunuz? Bu hafta sonu eğlenceli bir şey yapıyor musun?

You've been watching anything good lately? So  you can start this question with just you. A  

Son zamanlarda iyi bir şey mi izliyorsun? Böylece bu soruya yalnızca kendinizden başlayabilirsiniz.

similar variation of this question is whatcha been  watching, whatcha been watching? The full version  

Bu sorunun benzer bir varyasyonu, ne izliyorsunuz, ne izliyorsunuz?

of this question is what have you been watching?  But what have you been becomes whatcha been,  

Bu sorunun   tam versiyonu, ne izliyorsunuz? Ama ne olduysan,

whatcha because you sometimes changes to cha. There are a lot of reductions for the word you  

ne olduysan,   çünkü bazen cha'ya dönüşürsün. Hızlı İngilizce konuşmada you   kelimesi için pek çok kısaltma vardır

in spoken fast English. So you can say,  whatcha been watching, whatcha been watching?  

. Yani, ne izliyorsunuz, ne izliyorsunuz?

And someone might say, oh I haven't really been  watching anything lately. I've been too busy.  

Ve birisi diyebilir ki, son zamanlarda gerçekten hiçbir şey izlemiyorum. çok meşguldüm

Whatcha been watching? Another common question  is, have you been watching? And you can add a  

Ne izliyordun? Diğer bir yaygın soru ise, izlediniz mi?

TV show that's really popular at the moment. So  for example, the TV show, Stranger Things is very  

Şu anda gerçekten popüler olan   bir TV şovunu da ekleyebilirsiniz. Örneğin, Stranger Things adlı TV programı

popular right now. So you might ask, have you been  watching Stranger Things? And you're hoping that  

şu anda çok popüler. Stranger Things'i izlediniz mi diye sorabilirsiniz. Ve neler olup bittiği

they'll say yes so that you can chit-chat about  what's going on. I have a little secret. I hardly  

hakkında gevezelik edebilmeniz için evet diyeceklerini umuyorsunuz . Küçük bir sırrım var. Neredeyse hiç

ever watch movies or TV shows. So this lesson is  very out of my element. It is not my strong suit,  

film veya TV programı izlemem. Yani bu ders benim elementimin çok dışında. Bu benim tarzım değil,

but I know that a lot of people love movies  and TV shows. So this is for you, not for me. 

ama birçok insanın filmleri ve TV şovlarını sevdiğini biliyorum. Yani bu senin için, benim için değil.

If you're like me and you don't watch much, you  might ask this question, is that the one with?  

Benim gibiyseniz ve fazla izlemiyorsanız şu soruyu sorabilirsiniz, bu şu olan mı?

And then you can insert anything that you know  about that TV show or movie. So you might say,  

Ardından, o dizi veya film hakkında bildiğiniz her şeyi ekleyebilirsiniz. Yani, bu

is that the one with Tom Cruise and the fighter  jets? Oh, Top Gun. Yeah, that's that movie.  

Tom Cruise ve savaş uçaklarının olduğu film mi diyebilirsiniz? Top Gun. Evet, bu o film. Şu olan

Is that the one with, it could be a person. Is  that the one with Tom Cruise? It could be some  

mı, bir kişi olabilir. Bu, Tom Cruise'un oynadığı mı?

element of the show. Is that the one with fighter  jets? Is that the one with the really scary story?  

Şovun bir   öğesi olabilir. Şu savaş uçağı olan mı ? Gerçekten korkutucu hikayesi olan bu mu?

Whatever it is, it's anything that you know about  it. And you're trying to connect with someone.  

Her ne ise, onun hakkında bildiğiniz her şeydir . Ve birisiyle bağlantı kurmaya çalışıyorsun. Birinin sorduğu

If you don't know anything about the show  or the movie that someone is asking about,  

dizi veya film hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız ,

you can ask what's the premise? What's the  premise? This word premise simply means  

önermenin ne olduğunu sorabilirsiniz. Önerme nedir? Bu öncül kelime basitçe

what's the story about? And it's a common  word that we use to talk about the storyline. 

hikayenin ne hakkında olduğu anlamına gelir. Hikaye hakkında konuşmak için kullandığımız yaygın bir kelimedir.

So if someone asks you, what's the premise of your  favorite TV show, would you be able to explain it  

Birisi size en sevdiğiniz TV şovunun konusu nedir diye sorarsa, bunu hızlıca açıklayabilir misiniz

quickly? You might say, oh, well, there's  this guy, and he goes over to another  

? Diyebilirsiniz ki, bu adam var ve başka bir

country and he finds some kind of mystery.  And it's all about him trying to solve it.  

ülkeye gidiyor ve bir tür gizem buluyor. Ve her şey onu çözmeye çalışmakla ilgili. En

You need to be able to explain your favorite  TV show or movie in this succinct way.  

sevdiğiniz diziyi veya filmi bu kısa ve öz şekilde açıklayabilmeniz gerekir.

When someone asks you, oh, I haven't  heard of that, what's the premise?  

Birisi size "ah, bunu duymadım, dayanak nedir?" diye sorduğunda

Now you can practice. Our final common question  about movies and TV shows is, when is the new  

Şimdi pratik yapabilirsiniz. Filmler ve TV şovlarıyla ilgili son ortak sorumuz, yenileri ne zaman

coming out? When's the new Toy Story coming out?  Here, you're asking, when will it be released? And  

çıkacak? Yeni Oyuncak Hikayesi ne zaman çıkıyor? İşte soruyorsunuz, ne zaman çıkacak? Ve

that's what this phrasal verb to come out means,  when we're talking about movies and TV shows,  

bu öbek fiilin anlamı da bu, filmlerden ve TV şovlarından bahsederken,

when will the new Toy Story be released?  When will the new Toy Story movie come out? 

yeni Oyuncak Hikayesi ne zaman çıkacak? Yeni Oyuncak Hikayesi filmi ne zaman çıkacak?

Beautiful question to ask. Now let's talk about  some common expressions and phrases that you can  

Sormak için güzel bir soru. Şimdi,

use to talk about movies and TV shows. Indie,  indie usually means that it is an independently  

filmler ve TV şovları hakkında konuşurken kullanabileceğiniz bazı genel ifadeler ve deyimler hakkında konuşalım. Indie, indie genellikle bağımsız olarak yapılmış bir film olduğu anlamına gelir

made film. It's not from Hollywood, it's not from  a big producer. It's just an independently made  

. Hollywood'dan değil, büyük bir yapımcıdan değil. Bu sadece bağımsız olarak yapılmış bir

film. Maybe it's something about your city or  something smaller, but it can be really touching  

film. Belki şehrinizle ilgili bir şey veya daha küçük bir şey ama gerçekten dokunaklı

as well. So you might say, Captain Fantastic  is one of my favorite indie films of all time.  

da olabilir. Yani Kaptan Fantastik, tüm zamanların en sevdiğim bağımsız filmlerinden biridir diyebilirsiniz.

Feel-good. It's a feel-good movie.  This is pretty self-explanatory, right?  

İyi hissetmek. Kendini iyi hissettiren bir film. Bu oldukça açıklayıcı, değil mi?

It doesn't make you feel stressed, it doesn't make  you feel worried. Instead it makes you feel good.  

Sizi stresli hissettirmez, endişeli hissettirmez. Bunun yerine kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.

So you might say, my favorite feel-good movie  of all time is The Princess Bride, coming of  

Yani, tüm zamanların en sevdiğim iyi hissettiren filminin Reşit Olmak Üzere The Princess Bride olduğunu söyleyebilirsiniz

age. It's a coming of age movie, or it's a coming  of age series. Can you imagine what this means? 

. Bu bir reşit olma filmi veya reşit olma serisidir. Bunun ne anlama geldiğini hayal edebiliyor musunuz?

Someone who is a teenager or maybe like  a 12 year old, 14 year old, 17 year old  

Ergenlik çağındaki veya belki 12 yaşında, 14 yaşında, 17 yaşında   gibi biri

is becoming an adult. So it's the story of them  becoming older and more responsible, moving from  

yetişkin oluyor. Yani bu onların çocukluktan yetişkinliğe geçerek yaşlanmalarının ve daha sorumluluk sahibi olmalarının hikayesidir

childhood to adulthood. So you might say, one of  the most classic American coming of age movies  

. Yani, en klasik Amerikan reşit olma filmlerinden birinin

is Stand By Me, a docuseries or you could  say it's a documentary, but a docuseries is  

bir belgesel dizisi olan Stand By Me olduğunu veya bunun bir belgesel olduğunu söyleyebilirsiniz, ancak bir belgesel dizisi

several in a series. And a documentary is usually  just one. But you might say I watched a really  

bir dizide birkaç tanedir. Ve bir belgesel genellikle yalnızca bir tanesidir. Ama Roma İmparatorluğu'nun düşüşüyle ​​ilgili gerçekten ilginç bir belgesel dizisi izlediğimi söyleyebilirsin,

interesting docuseries on the fall of the Roman  Empire, it was fantastic. This is the kind of  

harikaydı. Bu,

thing I love to watch. To binge watch or to binge.  Originally this expression means that you drank  

izlemeyi sevdiğim türde bir şey. Art arda izlemek ya da art arda izlemek. Başlangıçta bu ifade,

too much alcohol. They binged, and now they're  feeling really sick. So they drank too much  

çok fazla alkol içtiğiniz anlamına gelir. Abur cubur yediler ve şimdi kendilerini gerçekten hasta hissediyorlar. Bu yüzden çok fazla

alcohol. But in the age of movie streaming, and TV  show streaming, especially starting with Netflix,  

alkol içtiler. Ancak, özellikle Netflix'ten başlayarak film akışı ve TV programı akışı çağında,

this term has been turned into watching series  after series, after series, after series  

bu terim, aynı anda dizi dizi, dizi ardına dizi izlemeye dönüştü

at one time. So maybe you don't sleep all night  because you binge watched your favorite TV show. 

. Belki de en sevdiğiniz TV programını art arda izlediğiniz için bütün gece uyuyamıyorsunuzdur.

You might say, I can't believe it.  I just binged the entire series of  

İnanamıyorum diyebilirsiniz.

The Great British Baking Show. It was  great. And I watched it all night. Oops,  

The Great British Baking Show'un tüm serisini izledim. Harikaydı. Ve bütün gece onu izledim. Hata,

to be really into something. This just means  you love it. You're very interested in it,  

bir şeye gerçekten ilgi duymak. Bu sadece onu sevdiğiniz anlamına gelir. Bununla çok ilgileniyorsunuz,

but a cool way to say it is, I'm really into  something. So you could say, I'm really into  

ama bunu söylemenin harika bir yolu, gerçekten bir şeye ilgim var. Yani,

murder mysteries these days. Do you have any  recommendations? This is definitely not true for  

bugünlerde gerçekten cinayet gizemleriyle ilgileniyorum diyebilirsiniz. Herhangi bir öneriniz var mı ? Bu benim için kesinlikle doğru değil

me. Those types of things freak me out and scare  me too much. I'd rather watch something feel-good.  

. Bu tür şeyler beni korkutuyor ve çok fazla korkutuyor. İyi hissettiren bir şey izlemeyi tercih ederim.

A movie buff or a film buff. You could say  my friend is a movie buff, but really for me,  

Bir film tutkunu veya bir film tutkunu. Arkadaşımın bir film tutkunu olduğunu söyleyebilirsin, ama gerçekten benim için

I'd rather read the book, talking about books. This expression is something I often say, the book  

kitaplardan bahsetmeyi, kitabı okumayı tercih ederim. Bu ifade sık sık söylediğim bir şeydir, kitap daha

was better. Have you ever watched something after  you read the book and you were so excited and then  

iyiydi. Hiç kitabı okuduktan sonra bir şey izleyip çok heyecanlanıp ardından hayal

you felt just disappointed. You might say, you  know what? The Harry Potter movies weren't bad,  

kırıklığına uğradığınız oldu mu? Biliyor musun? Harry Potter filmleri fena değildi

but the books were better. A series finale or a  season finale. Did you see the season finale last  

ama kitaplar daha iyiydi. Bir dizi finali veya sezon finali. Dün gece sezon finalini gördünüz mü

night? I can't believe how it ended. This is the  final episode of a long series. Usually these are  

? Nasıl bittiğine inanamıyorum. Bu, uzun bir dizinin son bölümüdür. Genellikle bunlar

highly awaited and people are anticipating it. And  hopefully you are not disappointed by the ending.  

merakla beklenir ve insanlar bunu tahmin eder. Ve umarız son sizi hayal kırıklığına uğratmaz.

Dubbed or subtitles. I'd rather watch a  foreign film with subtitles than listen to it  

Dublajlı veya altyazılı. Yabancı bir filmi dublajlı dinlemektense altyazılı izlemeyi tercih ederim

dubbed. I'm curious, what's the case in your  country? When there is a news report or a TV show  

. Merak ediyorum, ülkenizde durum nedir ? Örneğin, İngilizce bir haber veya TV programı olduğunda

in English, for example, do they show subtitles  in your native language or do they dub the voices,  

, ana dilinizde altyazı mı gösteriyorlar yoksa sesleri mi dublajlıyorlar,

when you dub the voices, it means that someone  is speaking over top of the original voice  

sesleri dublajladığınızda, bu birisinin orijinal sesin üzerinde konuştuğu anlamına geliyor

and you can't hear it. In my mind this is  such a shame because you really don't get a  

ve duyamazsın Bence bu çok yazık çünkü gerçekten

chance to listen to the original language. And if you're trying to learn English,  

orijinal dili dinleme şansınız yok. Ve İngilizce öğrenmeye çalışıyorsanız,

that is a big bummer. You want to be able to  hear English. And if you see the subtitles in  

bu büyük bir hayal kırıklığıdır. İngilizce duyabilmek istiyorsunuz. Altyazıları

your native language, that's okay. But if someone  dubs the voice, then you can't hear the original  

ana dilinizde görüyorsanız, sorun değil. Ancak birisi sesi dublaj yaparsa orijinal

language at all. I'm curious. So what's it like  in your country? Let me know in the comments.  

dili hiç duyamazsınız. Merak ediyorum. Peki, ülkenizde durum nasıl ? Yorumlarda bana bildirin.

This next phrase is one that my friends say  to me a lot. I can't believe you haven't seen  

Bu sonraki ifade, arkadaşlarımın bana çok söylediği bir ifadedir .

The Godfather. It's a great movie.  Well, I haven't seen many movies.  

The Godfather'ı görmediğine inanamıyorum. Bu harika bir film. Pek çok film izlemedim.

That is a little secret.  That's not a secret anymore.  

Bu küçük bir sır. Bu artık bir sır değil.

I have seen some movies. For example, I have  seen The Shawshank Redemption, which is amazing. 

Bazı filmler gördüm. Örneğin, The Shawshank Redemption'ı izledim, bu harika.

So if you have not seen The Shawshank Redemption,  then I might say to you, I can't believe you  

Yani The Shawshank Redemption'ı izlemediyseniz o zaman size şunu söyleyebilirim ki

haven't seen The Shawshank Redemption.  That is a great movie, highly recommend.  

The Shawshank Redemption'ı izlememiş olmanıza inanamıyorum. Harika bir filmdir, şiddetle tavsiye ederim.

If you watch a movie or TV show and you just don't  like it, you're not into it. You might say the,  

Bir film veya TV şovu izliyorsanız ve bundan hoşlanmıyorsanız, ondan hoşlanmıyorsunuz demektir.

ruined it for me. The acting ruined it for me.  It was just so awful. The storyline ruined it  

Benim için mahvetti diyebilirsiniz. Oyunculuk benim için mahvetti. Çok kötüydü. Hikaye

for me. The premise ruined it for me, or maybe  the last episode just ruined it for me. I can't  

benim için onu mahvetti. Önerme benim için mahvetti veya belki de son bölüm benim için mahvetti.

believe that the season finale was that, it just  ruined the whole series for me. Maybe you don't  

Sezon finalinin böyle olduğuna inanamıyorum, benim için tüm seriyi mahvetti. Belki

like something because it was hard to follow.  It was hard to follow. When I watched the movie  

bir şeyi takip etmesi zor olduğu için sevmiyorsun. Takip etmek zordu. Inception filmini izlediğimde

Inception, it was hard to follow. I just didn't  get it. Maybe my brain is not at that level. 

takip etmesi zordu. Anlamadım. Belki de beynim o seviyede değil.

It was hard to follow. This means it was  difficult to figure out what was going on,  

Takip etmek zordu. Bu, neler olup bittiğini anlamanın zor olduğu anlamına gelir

and you can even use this expression for anything  really that's difficult to understand. So let's  

ve bu ifadeyi gerçekten anlaşılması zor olan herhangi bir şey için bile kullanabilirsiniz . Öyleyse,

imagine that you are sitting in a university  lecture and the professor is speaking in  

bir üniversite dersinde oturduğunuzu ve profesörün İngilizce konuştuğunu

English and it's just too fast. You might  say, oh man, his English was hard to follow,  

ve bunun çok hızlı olduğunu hayal edelim. Ahbap, İngilizcesini takip etmek zordu

or that lecture was hard to follow. You just  couldn't understand all of the directions that  

veya o dersi takip etmek zordu diyebilirsiniz. Aldığı tüm yönergeleri anlayamıyordunuz

he was taking, it was hard to follow. Our final  expression. I don't want to end on a bad note,  

, takip etmek zordu. Son ifademiz. Kötü bir notla bitirmek istemiyorum,

is a positive one. Let's say you loved the TV show  or movie. You might say I was on the edge of my  

olumlu. Diziyi veya filmi sevdiğinizi varsayalım. Her zaman koltuğumun kenarında olduğumu söyleyebilirsin

seat the whole time. And you can imagine what this  is like, if you're on the edge of your seat, oh,  

. Ve bunun nasıl bir şey olduğunu hayal edebilirsiniz , eğer koltuğunuzun kenarındaysanız, oh,

I can't wait, I want to see what's happening. And your body might be a little bit tense. You  

Bekleyemem, neler olduğunu görmek istiyorum. Ve vücudun biraz gergin olabilir.

might be excited. You might be a little fearful  to figure out what's going on, but you are on  

Heyecanlı olabilirsiniz. Neler olup bittiğini anlamaktan biraz korkmuş olabilirsiniz, ancak

the edge of your seat because whoever wrote  this story had it perfectly laid out so that  

koltuğunuzun kenarındasınız çünkü bu hikayeyi kim yazdıysa,

you were excited to figure out what's going to  happen. I was on the edge of my seat, wonderful.  

ne olacağını anlamak için heyecanlanmanız için mükemmel bir şekilde ortaya koymuş . Koltuğumun kenarındaydım, harika.

All right, now that we've talked about the most  common questions and common phrases to talk about  

Pekala, artık filmler ve TV şovları hakkında en sık sorulan sorular ve yaygın ifadeler hakkında konuştuğumuza göre

movies and TV shows. Now I would like to show  you a sample conversation between my husband,  

. Şimdi size kocam

Dan and I, where we talk about movies and TV shows  and use some of the expressions and questions that  

Dan ve benim aramızda filmler ve TV şovları hakkında konuştuğumuz ve az önce öğrendiğiniz bazı ifadeleri ve soruları kullandığımız örnek bir konuşma göstermek istiyorum

you just learned. I want you to listen carefully  because after this, it will be your turn. We are  

. Dikkatlice dinlemenizi istiyorum çünkü bundan sonra sıra size gelecek.

going to have a conversation about movies and  TV shows. So let's watch this conversation with  

Filmler ve  TV şovları hakkında sohbet edeceğiz . Öyleyse Dan ile bu sohbeti izleyelim

Dan and then be prepared. It's going to be your  turn. Hey Dan, you watched anything good lately? 

ve sonra hazırlanalım. Sıra size gelecek. Hey Dan, son zamanlarda iyi bir şey izledin mi?

Dan: Oh, hey Vanessa.  

Dan: Ah, merhaba Vanessa.

Yeah. I just started a new show. I like it so  much. I binged the whole first season last night. 

Evet. Yeni bir gösteriye başladım. Bu çok hoşuma gitti . Dün gece ilk sezonun tamamını izledim.

Vanessa: Oh, it must be good. What's it about? 

Vanessa: İyi olmalı. Bu ne hakkında?

Dan: Oh, it's kind of a coming of age  

Dan: Oh, mahallelerinde uzaylıları

sci-fi adventure story about friends who  discover aliens in their neighborhood. 

keşfeden arkadaşlar hakkında bir tür yetişkinlik bilimkurgu macera hikayesi .

Vanessa: Oh, I think I've heard of that show. Is that the  

Vanessa: Oh, sanırım o şovu duymuştum. Bu,

one with the girl that has superpowers? Dan: 

süper güçleri olan kızla olan mı? Dan:

Yeah. That's the one. I can't  believe you haven't seen it yet. 

Evet. Bu o. Henüz görmediğinize inanamıyorum.

Vanessa: Yeah. I read  

Vanessa: Evet.

the book and I think the show would just ruin  it for me. The book's always better, right? 

Kitabı okudum ve dizinin benim için onu mahvedeceğini düşünüyorum. Kitap her zaman daha iyidir, değil mi?

Dan: Well, that's true. But I was on  

Dan: Şey, bu doğru. Ama

the edge of my seat the whole time. Vanessa: 

her zaman koltuğumun kenarındaydım. Vanessa:

Oh, well you want to borrow the book? Dan: 

Ah, kitabı ödünç almak ister misin? Dan:

Yeah. I'd love to. See you around. Vanessa: 

Evet. Ben isterdim. Görüşürüz. Vanessa:

See you later. All right, now it's your turn.  Let's imagine that we work in the same office  

Sonra görüşürüz. Pekala, şimdi sıra sende. Birlikte aynı ofiste   çalıştığımızı

together and we're walking around during our  break time. I'm going to ask you a question  

ve mola zamanımızda dolaştığımızı düşünelim. Size bir soru soracağım

and we're going to have a little casual chit-chat  conversation about movies and TV shows. This is an  

ve filmler ve TV şovları hakkında küçük bir sohbet sohbeti yapacağız. Bu,

extremely common casual conversation topic. So I  want you to reply to me. If you need to pause this  

son derece yaygın bir gündelik sohbet konusudur. Bu yüzden bana yanıt vermenizi istiyorum. Bu

video and go back and repeat this section, please  do that. It is a great chance to speak out loud,  

videoyu duraklatıp geri dönüp bu bölümü tekrarlamanız gerekirse lütfen bunu yapın. Yüksek sesle,   alçak basınçla konuşmak için harika bir fırsat

low pressure, no one needs to listen to you unless  you want them to. And you can practice speaking  

, siz istemediğiniz sürece kimse sizi dinlemek zorunda değildir . Yüksek sesle konuşma pratiği yapabilir

out loud and use what you've just learned. Are  you ready? All right, let's go on our break at the  

ve az önce öğrendiklerinizi kullanabilirsiniz. Hazır mısın? Pekala, ofisteki molamıza gidelim

office. Hey, I'm thinking about watching a movie  this weekend. Do you have any recommendations? 

. Hey, bu hafta sonu bir film izlemeyi düşünüyorum . Herhangi bir tavsiyen var mı?

Oh, what kind of movie is  that? Oh, what's the premise.  

Oh, bu ne tür bir film ? Ah, öncül nedir? Kulağa

That sounds great. Thanks the recommendation.  I'm not much of a movie buff, so I always like  

harika geliyor. tavsiye teşekkürler Film meraklısı değilimdir, bu yüzden

hearing what other people recommend. Well, thanks  so much. See you later. All right, how did you do?  

diğer insanların ne önerdiğini duymak her zaman hoşuma gider. Pekala, çok teşekkürler. Sonra görüşürüz. Pekala, nasıl yaptın?

I hope that you could gain some confidence to  speak about movies and TV shows today. And I want  

Bugün filmler ve TV şovları hakkında konuşmak için biraz güven kazanabileceğinizi umuyorum. Ve

to know in the comments, tell me your favorite  movie or TV show in English. Let me know what  

yorumlarda bana en sevdiğiniz filmi veya TV şovunu İngilizce olarak söylemenizi istiyorum. Ne olduğunu bana bildirin

it is and we can get some recommendations  from each other as well, especially me,  

ve birbirimizden de bazı öneriler alabiliriz, özellikle benden,

maybe I need some recommendations because I don't  know what I'm doing with movies and TV shows.  

belki de filmlerle ve TV şovlarıyla ne yaptığımı bilmediğim için bazı önerilere ihtiyacım var. Benimle

Well, thank you so much for learning English  with me, and I'll see you again next Friday  

İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim . Gelecek Cuma

for a new lesson here on my YouTube channel.  Bye. The next step is to download the free  

YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşmek üzere. Hoşçakal. Sonraki adım,

PDF worksheet for this lesson. With this free  PDF, you will master today's lesson and never  

bu ders için ücretsiz   PDF çalışma sayfasını indirmektir. Bu ücretsiz PDF ile bugünün dersinde ustalaşacak ve

forget what you have learned. You can be a  confident English speaker. Don't forget to  

öğrendiklerinizi asla unutmayacaksınız. Kendine güvenen bir İngilizce konuşmacısı olabilirsiniz.

subscribe to my YouTube channel for a  free English lesson every Friday, bye.

Her Cuma ücretsiz İngilizce dersi için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın, hoşçakalın.