TOP 5 American Book Recommendations

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Do you want some great book recommendations?

Harika kitap önerileri ister misiniz?

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

Movies and TV shows are a great way to learn about the English language and about American

Filmler ve TV şovları, İngiliz dili ve Amerikan

culture, but there is another way, another kind of material that is great for learning

kültürü hakkında bilgi edinmenin harika bir yoludur, ancak başka bir yol daha vardır, bu konuda da bilgi edinmek için harika olan başka bir malzeme türü

about this as well.

.

Books, my love, but I know that not everyone loves to read as much as I do, so today I

Kitaplar, aşkım, ama herkesin okumayı benim kadar sevmediğini biliyorum, bu yüzden bugün konuyu

have narrowed down, this means I have chosen five books that will help you to learn more

daralttım, bu,

about American culture, American history, some ideas that are essential to the American

Amerikan kültürü, Amerikan tarihi ve bazı fikirler hakkında daha fazla bilgi edinmenize yardımcı olacak beş kitap seçtiğim anlamına geliyor. Bunlar Amerikan ruhu için çok önemlidir

spirit, and I hope that these five book recommendations will help you to expand your knowledge of

ve umarım bu beş kitap tavsiyesi İngilizce bilginizi genişletmenize de yardımcı olur

English as well.

. Tüm bu kitapların

I added a link in the description to Amazon.com for all of these books so that you can check

açıklamasına Amazon.com'a bir bağlantı ekledim, böylece onlara göz atabilirsin

them out.

.

All right, let's start with book number one.

Pekala, bir numaralı kitapla başlayalım.

The first three books are usually read by eight, nine and 10 year olds.

İlk üç kitap genellikle sekiz, dokuz ve 10 yaşındakiler tarafından okunur.

So the language is a little bit simpler.

Yani dil biraz daha basit.

The vocabulary is a little bit simpler, but the story is still complex and interesting

Kelime dağarcığı biraz daha basit, ancak hikaye yine de

enough to hold the attention of adults, so if you feel a little bit uncomfortable about

yetişkinlerin dikkatini çekecek kadar karmaşık ve ilginç, bu nedenle

reading books in English or maybe you've never read a book in English before, these are a

İngilizce kitap okumaktan biraz rahatsız hissediyorsanız veya belki daha önce hiç İngilizce kitap okumadıysanız, Bunlar

great place to start.

başlamak için harika bir yer.

The first book is Little House on the Prairie by Laura Ingalls Wilder.

İlk kitap, Laura Ingalls Wilder tarafından yazılan Küçük Ev on the Prairie'dir .

As you can see on the cover of this book takes place quite a while ago, in the 1880s, 1890s,

Bu kitabın kapağında da görebileceğiniz gibi, çok uzun bir süre önce, 1880'lerde, 1890'larda geçiyor

and it's based on the true story of the author's life.

ve yazarın gerçek yaşam öyküsüne dayanıyor .

When her family moved from the north of the US to Minnesota to Kansas and this kind of

Ailesi ABD'nin kuzeyinden Minnesota'ya, oradan da Kansas'a taşındığında ve bu tür bir

experience moving into Indian territory, starting a new town, and trying to make it through

deneyim Hindistan topraklarına taşındığında, yeni bir kasaba kurduğunda ve

the hardships and the struggles of early American settlers.

ilk Amerikan yerleşimcilerinin zorluklarını ve mücadelelerini atlatmaya çalıştığında .

I feel like this book really shows that original American spirit of trying to find a home,

Bu kitabın gerçekten bir ev bulmaya,

find someplace to live and having hope despite difficulties.

yaşayacak bir yer bulmaya ve zorluklara rağmen umut etmeye yönelik orijinal Amerikan ruhunu gösterdiğini hissediyorum .

So I'd like to read a couple sentences from this book so that you can kind of see the

Bu yüzden, bu kitaptan birkaç cümle okumak istiyorum, böylece dili biraz görebilir

language and see if it's a good fit for you.

ve sizin için uygun olup olmadığını anlayabilirsiniz.

Chapter one, going west.

Birinci bölüm, batıya gidiyor.

A long time ago, when all the grandfathers and grandmothers of today were little boys

Uzun zaman önce, günümüzün tüm büyükbabaları ve büyükanneleri küçük oğlanlar

and little girls or very small babies or perhaps not even born, Pa and Ma and Mary and Laura

ve küçük kızlar ya da çok küçük bebeklerken ya da belki doğmamışken, Babam, Annem, Mary, Laura

and baby Kerry left their little house in the big woods of Wisconsin.

ve bebek Kerry, Wisconsin'in büyük ormanlarındaki küçük evlerini terk ettiler . Arabayla

They drove away and left it lonely and empty in the clearing among the big trees and they

uzaklaştılar ve büyük ağaçların arasındaki açıklıkta ıssız ve boş bıraktılar ve

never saw that little house again.

o küçük evi bir daha hiç görmediler.

They were going to Indian country.

Hindistan ülkesine gidiyorlardı.

Pa said there were too many people in the big woods, now.

Babam artık büyük ormanda çok fazla insan olduğunu söyledi .

Quite often Laura heard the ringing thud of an ax, which was not Pa's ax, or the echo

Laura sık sık, Pa'nın baltası olmayan bir baltanın çınlayan sesini ya da

of a shot that did not come from his gun.

onun silahından gelmeyen bir kurşunun yankısını duyardı.

The path that went by the little house had become a road.

Küçük evin yanından geçen patika yol olmuştu.

Almost every day, Laura and Mary stopped their plane and stared at surprise at a wagon slowly

Neredeyse her gün, Laura ve Mary uçaklarını durdurur ve o yolda ağır ağır gıcırdayan bir vagona şaşkınlıkla bakarlardı

creaking by on that road.

.

Oh, so here we can be introduced to some new words like creaking or the path.

Oh, yani burada gıcırtı veya yol gibi bazı yeni kelimelerle tanışabiliriz.

Instead of a road, you can compare these vocabulary words.

Bir yol yerine, bu kelimeleri karşılaştırabilirsiniz .

I hope that you could understand a little bit of this story.

Umarım bu hikayeyi biraz anlayabilmişsinizdir.

This book is one of the most simple that we're going to talk about today and it's a good

Bu kitap bugün bahsedeceğimiz en basit kitaplardan biri ve iyi bir

starting place.

başlangıç ​​noktası.

Let's go on to book 1.5.

1.5 kitabına geçelim.

It's not quite my second book, but it's similar to this one, so if you are interested in this

Bu benim ikinci kitabım değil ama buna benziyor , bu yüzden bu

style of book, you'll be interested in the next one.

tarz bir kitapla ilgileniyorsanız, bir sonraki kitapla ilgileneceksiniz.

My next recommendation, recommendation 1.5 is Where the Red Fern Grows by Wilson Ross.

Bir sonraki tavsiyem, tavsiye 1.5, Wilson Ross'un yazdığı Kırmızı Eğrelti Otunun Büyüdüğü Yer.

This book is also well known.

Bu kitap da iyi bilinmektedir.

The story is well loved by a lot of Americans and if you have ever had a dog or even a pet,

Hikaye pek çok Amerikalı tarafından çok seviliyor ve eğer bir köpeğiniz veya hatta bir evcil hayvanınız olduysa,

but for a dog, you know that bond between dog and owner, owner and dog, that is a strong

ama bir köpek için, köpek ile sahibi, sahibi ile köpek arasındaki bağı bilirsiniz, bu güçlü bir

friendship, a strong love and that's what this book is essentially about.

dostluk, güçlü bir sevgidir. ve bu kitabın özünde bununla ilgili.

It's about a boy and two dogs, but these dogs are coon dogs, which means that they hunt

Bir oğlan ve iki köpeği konu alıyor ama bu köpekler rakun köpekleri yani

raccoons.

rakun avlıyorlar.

This book is a lovely story about growing up and love and friendship, but I have to

Bu kitap büyümek, aşk ve dostluk hakkında güzel bir hikaye ama

warn you, this book is really sad.

sizi uyarmalıyım, bu kitap gerçekten üzücü.

In fact, in fourth grade, after lunch, my teacher used to read us one chapter every

Hatta dördüncü sınıfta öğle yemeğinden sonra öğretmenim bize her gün bir bölüm okurdu

day and after lunch all of the students would sit at their desks and listen, but at the

ve öğle yemeğinden sonra tüm öğrenciler sıralarına oturup dinlerdi ama

end of this book, she couldn't continue.

bu kitabın sonunda devam edemedi. Çok ağladığı

She couldn't read it out loud to us because she was crying too much, so she asked a student

için bize yüksek sesle okuyamadı , bu yüzden sınıfımdaki bir öğrenciden

in my class to finish reading the last chapter so you can imagine that you get involved with

son bölümü okumayı bitirmesini istedi, böylece karakterlere dahil olduğunuzu

the characters, you get involved with the story and you really care about it.

, hikayeye dahil olduğunuzu ve hayal ettiğinizi hayal edebilirsiniz. bunu gerçekten önemsiyorsun.

So I warned you.

Ben de seni uyardım.

Let's read a couple sentences from this book.

Bu kitaptan birkaç cümle okuyalım.

Chapter one.

Birinci bölüm.

When I left my office, that beautiful spring day, I had no idea what was in store for me.

O güzel bahar günü ofisimden ayrıldığımda , beni neyin beklediği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

To begin with, everything was too perfect for anything unusual to happen.

Başlangıç ​​olarak, her şey olağandışı bir şeyin gerçekleşmesi için fazla mükemmeldi.

It was one of those days when a man feels good, feels like speaking to his neighbor,

İnsanın kendini iyi hissettiği, komşusuyla konuşmak için can attığı,

is glad to live in a country like ours and proud of his government.

bizimki gibi bir ülkede yaşamaktan memnun olduğu ve hükümetiyle gurur duyduğu günlerden biriydi. Ne

You know what I mean.

demek istediğimi biliyorsun.

One of those rare days when everything is right and nothing is wrong.

Her şeyin yolunda olduğu ve hiçbir şeyin yanlış olmadığı o ender günlerden biri.

I was walking along saline when I heard a dog fight.

Bir köpek dövüşü duyduğumda tuzlu suda yürüyordum. İlk

At first I paid no attention to it, after all, it wasn't anything to get excited about

başta buna aldırış etmedim, ne de olsa

just another dog fight in a residential section.

bir konut bölümündeki başka bir köpek dövüşü için heyecanlanacak bir şey değildi.

As the sound of the fight grew nearer, I could tell there were quite a few dogs mixed up

Dövüşün sesi yaklaştıkça, epeyce köpeğin karıştığını söyleyebilirim

in it.

. Dönen

They boiled out of an alley turned and headed straight towards me.

bir ara sokaktan çıkıp doğruca bana doğru yöneldiler.

Not wanting to get bitten or run over, I moved over to the edge of the sidewalk.

Isırılmak ya da ezilmek istemediğim için kaldırımın kenarına ilerledim.

So in this section already in the first couple paragraphs, you've seen new words such as

Yani bu bölümde zaten ilk birkaç paragrafta,

in store for me, what is in store for me, great expression or the word rare or whistling

beni bekleyen, beni bekleyen, harika ifade veya nadir veya ıslık çalma

or to get excited about something.

veya bir şey hakkında heyecanlanmak gibi yeni kelimeler gördünüz.

These are great words that are not too challenging.

Bunlar çok zorlayıcı olmayan harika sözler.

Maybe you've heard them before, but it's going to help remind you of words that you already

Belki daha önce duymuşsundur ama bu sana zaten bildiğin kelimeleri hatırlatacak

know and help to build your vocabulary.

ve kelime dağarcığını geliştirmene yardımcı olacak.

Book number two, because the last one was 1.5, is Wonder by RJ Palacio, this book is

İkinci kitap, çünkü sonuncusu 1.5 idi, RJ Palacio'nun Wonder kitabı, bu kitap

newer than the other two and that makes it feel more relatable because it's more modern

diğer ikisinden daha yeni ve daha modern olduğu

and it's quickly becoming a new American classic.

ve hızla yeni bir Amerikan klasiği haline geldiği için bu kitap daha ilişkilendirilebilir hissettiriyor.

I think that this book is required reading in some fourth and fifth grade classrooms

Bu kitabın ABD'deki bazı dördüncü ve beşinci sınıflarda okunması gerektiğini düşünüyorum

in the US and it follows a boy August or Augie as he goes to fifth grade for the first time

ve hayatında ilk kez beşinci sınıfa giden August veya Augie adlı bir çocuğu konu alıyor

in his life.

.

You see, he has been homeschooled for his whole life because he has a facial deformity

Görüyorsunuz, tüm hayatı boyunca evde eğitim gördü çünkü

that looks like his face is melting off.

yüzü eriyor gibi görünen bir yüz deformitesi var.

This is an unusual situation, so it talks about him trying to find friends and acclimate

Bu alışılmadık bir durum, bu yüzden onun arkadaş bulmaya ve

to a new situation and other people trying to accept him.

yeni bir duruma alışmaya çalışmasından ve diğer insanların onu kabul etmeye çalışmasından bahsediyor.

This book doesn't just focus on Augie's perspective.

Bu kitap sadece Augie'nin bakış açısına odaklanmıyor. Kitaptaki

Some of the chapters are written by other characters in the book so that you can see

bazı bölümler, onların gözünden görebilmeniz için kitaptaki diğer karakterler tarafından yazılmıştır

it through their eyes.

.

You might see a chapter written by his sister, his sister's boyfriend, his best friend, some

Ablasının, ablasının erkek arkadaşının, en yakın arkadaşının, bazı

classmates of his, so you can see the story from different perspectives and realize that

sınıf arkadaşlarının yazdığı bir bölümü görebilir, böylece hikayeye farklı açılardan bakabilir ve

each person in the story is struggling with something.

hikayedeki her kişinin bir şeylerle mücadele ettiğini anlayabilirsiniz.

Each person in the story maybe they look like their life is great, but really they're struggling

Hikayedeki her bir kişi, hayatları harika gibi görünebilir, ama aslında

with something and need love and care and friendship like everyone else.

bir şeylerle mücadele ediyorlar ve herkes gibi sevgiye, ilgiye ve arkadaşlığa ihtiyaçları var.

Let's read a couple sentences from this book.

Bu kitaptan birkaç cümle okuyalım.

Chapter one, ordinary.

Birinci bölüm, sıradan.

I know I'm not an ordinary 10 year old kid.

10 yaşında sıradan bir çocuk olmadığımı biliyorum.

I mean, sure, I do ordinary things.

Yani, tabii, sıradan şeyler yapıyorum.

I eat ice cream, I ride my bike, I play ball.

Dondurma yerim, bisiklete binerim, top oynarım.

I have an Xbox, stuff that makes me ordinary, I guess, and I feel ordinary inside, but I

Bir Xbox'ım var, beni sıradan yapan şeyler sanırım ve kendimi sıradan hissediyorum ama

know ordinary kids don't make other ordinary kids run away screaming in playgrounds.

sıradan çocukların diğer sıradan çocukları oyun parklarında çığlık atarak kaçırmadığını biliyorum.

I know ordinary kids don't get stared at wherever they go.

Sıradan çocukların nereye giderlerse gitsinler dik dik bakılmadığını biliyorum .

If I found a magic lamp and I could have one wish, I would wish that I had a normal face

Sihirli bir lamba bulsaydım ve bir dilek hakkım olsaydı, kimsenin fark etmediği normal bir yüzüm olmasını isterdim

that no one ever noticed at all.

.

I would wish that I could walk down the street without people seeing me and then doing that

Keşke insanlar beni görmeden sokakta yürüyebilseydim ve sonra o

look away thing.

bakışlarını kaçırsaydım.

Here's what I think.

İşte düşündüğüm şey.

The only reason I'm not ordinary is that no one else sees me that way.

Sıradan olmamamın tek nedeni, kimsenin beni öyle görmemesi.

We see this from a modern 10 year olds perspective.

Bunu modern 10 yaşındakiler açısından görüyoruz.

It's a beautiful story and I recommend it.

Güzel bir hikaye ve tavsiye ederim.

The next books are all written for adults, so the language is a little bit higher.

Sonraki kitapların hepsi yetişkinler için yazıldığı için dili biraz daha yüksek.

Maybe the sentence structure is a little more complex, but I chose these ones because I

Cümle yapısı biraz daha karmaşık olabilir ama bunları seçtim çünkü

think that you will like them and they're not scholarly journals, so I hope that you'll

onları seveceğinizi düşünüyorum ve akademik dergiler değiller, bu yüzden

be able to understand them with some practice.

biraz pratik yaparak anlayabileceğinizi umuyorum.

The next book is The Help by Katherine Stockett.

Sıradaki kitap, Katherine Stockett'in yazdığı Yardım.

This is not the usual cover of this book.

Bu, bu kitabın olağan kapağı değil.

It's right here, but this book, can you imagine living in the US in the south, in the 1960s

Tam burada, ama bu kitap, 1960'larda ABD'nin güneyinde,

as an African American woman?

Afro-Amerikan bir kadın olarak yaşadığınızı hayal edebiliyor musunuz?

Not easy, right?

Kolay değil, değil mi?

Life was not easy in the south for these women, but this story is a beautiful story to give

Bu kadınlar için güneyde hayat kolay değildi, ama bu hikaye

us some insight into what life was like.

bize hayatın nasıl olduğuna dair bir fikir verecek güzel bir hikaye.

This book is told from the perspective of two, sincere wise and fun loving black women

Bu kitap, görevleri güneydeki varlıklı beyaz ailelerin evlerine ve çocuklarına bakmak olan, samimi, bilge ve eğlenceyi seven iki zenci kadının

whose job it is to take care of the house and the children for wealthy white families

in the south and it's also told from the perspective of Eugenia who is the daughter of one of the

ve aynı zamanda kızı Eugenia'nın bakış açısından anlatılıyor.

wealthy white families.

zengin beyaz ailelerden birinin. 1960'larda güneydeki beyaz ve siyah ırk ilişkileri hakkında

She has an idea to create and write a book about the white and black race relations in

bir kitap yaratma ve yazma fikri var

the south in the 1960s.

.

So it's kind of a book within a book.

Yani kitap içinde kitap gibi.

She's writing a book in the book.

Kitapta kitap yazıyor.

Personally, I really loved this story and I felt like I learned a lot about history

Şahsen, bu hikayeyi gerçekten çok sevdim ve ABD'de tarih hakkında çok şey öğrendiğimi hissettim

in the US and especially because I live in the south, I felt like it helped me to learn

ve özellikle güneyde yaşadığım için ,

more about where I live.

nerede yaşadığım hakkında daha fazla şey öğrenmeme yardımcı olduğunu hissettim. Bu

I'm going to read a couple sentences from this book, but I want to let you know I almost

kitaptan bir kaç cümle okuyacağım ama şunu da belirtmek isterim ki,

included this book in my other video a while ago about recommendations for English books

bir süre önce genel olarak İngilizce kitap tavsiyeleri verdiğim diğer videomda bu kitabı neredeyse ekliyordum

in general, but I decided not to include it because the author decides to use some changes

ama yazarı olduğu için eklememeye karar verdim. güneyde yaşayan insanların lehçesini

in grammar and changes in spelling to show the dialect of the people who were living

göstermek için bazı gramer ve imla değişikliklerini kullanmaya karar verir

in the south.

.

So I want you to just be aware that some of the grammar is not textbook correct grammar,

Bu yüzden, gramerin bir kısmının ders kitaplarındaki doğru dilbilgisi olmadığının,

but it's accurate for the people who lived at that time.

ancak o dönemde yaşayan insanlar için doğru olduğunun farkında olmanızı istiyorum .

So you're going to hear their voice, hear their dialect while you're reading.

Yani okurken onların sesini, lehçelerini duyacaksınız.

Let me read a couple sentences and then I'll tell you about what I mean.

Birkaç cümle okuyayım, sonra size ne demek istediğimi anlatacağım.

Chapter one, Abilene.

Birinci bölüm, Abilene.

This whose perspective we're seeing.

Bu kimin bakış açısını görüyoruz.

August 1962, Mae Mobley was born on an early Sunday morning in August 1960, a church baby.

Ağustos 1962, Mae Mobley, Ağustos 1960'ta bir Pazar sabahı kilise bebeği olarak dünyaya geldi.

We like to call it.

Onu aramayı seviyoruz.

Taking care of white babies, that's what I do, along with all the cooking and the cleaning.

Beyaz bebeklere bakmak, tüm yemek ve temizlikle birlikte benim işim bu.

I done raised 17 kids in my lifetime.

Hayatım boyunca 17 çocuk büyüttüm.

I know how to get them babies to sleep, stop crying, and go to the toilet bowl before they

O bebekleri nasıl uyutacağımı, ağlamayı nasıl durduracağımı ve

mamas even get out of bed in the morning, but I ain't never seen a baby yell like May

sabah anneleri daha yataktan kalkmadan klozete nasıl gideceğimi biliyorum ama May Mobley Leefolt gibi bağıran bir bebek hiç görmedim

Mobley Leefolt.

.

First day I walk in the door, there she be, red hot and hollering with colic, fighting

Kapıdan girdiğim ilk gün, işte orada, kıpkırmızı ve kolikle bağırıyor,

that bottle like it's a rotten turnip.

o şişeyle sanki çürük bir şalgammış gibi savaşıyor.

Mrs. Leefolt.

Bayan Leefolt.

She looked terrified at her own child.

Kendi çocuğuna dehşet içinde baktı.

What am I doing wrong?

Neyi yanlış yapıyorum?

Why can't I stop it?

Neden durduramıyorum? BT

It?

?

That was my first hint.

Bu benim ilk ipucumdu.

Something is wrong with this situation.

Bu durumda bir sorun var.

So here we see the perspective of Abilene.

Yani burada Abilene'nin bakış açısını görüyoruz. Güneydeki

One of the people who cares for the white children and the white households in the south,

beyaz çocuklara ve beyaz evlere değer veren insanlardan biri

but she uses some interesting dialect changes in her stories so far.

ama şu ana kadar hikayelerinde bazı ilginç lehçe değişiklikleri kullanıyor .

For example, she says, I done raised 17 kids.

Mesela ben 17 çocuk büyüttüm diyor.

The correct version is I raised, but she adds done, so once you realize, okay, when I see

Doğru versiyon, yükselttim, ama o bitti ekliyor, yani bir kez anladığınızda, tamam,

done, this is just a regional dialect variation.

bitti gördüğümde, bu sadece bölgesel bir lehçe varyasyonu.

It's not the most common way of speaking.

En yaygın konuşma şekli değil.

Once you realize that, it's not too bad, it's easier to understand.

Bunu bir kez anladığınızda, o kadar da kötü değil, anlamak daha kolay.

Or for example, she uses the word ain't, I ain't never seen.

Veya örneğin, değil, hiç görmedim kelimesini kullanıyor .

I don't really recommend using the word ain't.

Değil kelimesini kullanmanızı gerçekten tavsiye etmiyorum.

This is something that is also kind of a regional or even class difference in English, but because

Bu aynı zamanda İngilizce'de bölgesel ve hatta sınıfsal bir fark olan bir şeydir, ancak

she uses this word in the book, you kind of can get this picture of where she's coming

kitapta bu kelimeyi kullandığı için, onun nereden geldiğine

from, the kind of person that she is, and it's a good way to learn more about the culture.

, nasıl bir insan olduğuna dair bu resmi elde edebilirsiniz ve bu kültür hakkında daha fazla bilgi edinmenin iyi bir yolu.

The next book is another classic American story.

Sıradaki kitap, başka bir klasik Amerikan hikayesi.

It is Into the Wild by John Krakauer.

John Krakauer'in Into the Wild'ı.

I'm going to read the front of this book because it gives a beautiful description.

Bu kitabın ön yüzünü okuyacağım çünkü çok güzel bir betimleme veriyor.

In April 1992, this is a true story, a young man from a well to do family, that means a

Nisan 1992'de, bu gerçek bir hikaye, hali vakti yerinde bir aileden, yani

wealthy family, hitchhiked to Alaska and walked alone into the wilderness north of Mount McKinley.

varlıklı bir aileden gelen genç bir adam otostopla Alaska'ya gidip McKinley Dağı'nın kuzeyindeki vahşi doğaya tek başına yürüdü.

His name was Christopher Johnson McCandless.

Adı Christopher Johnson McCandless'dı. Birikmiş

He had given $25,000 in savings to charity, abandoned his car, and most of his possessions,

25.000 doları hayır kurumuna bağışlamış, arabasını ve mal varlığının çoğunu terk etmiş,

burned all the cash in his wallet and invented a new life for himself.

cüzdanındaki tüm parayı yakmış ve kendine yeni bir hayat kurmuştu.

Four months later, his decomposed body was found by a moose hunter.

Dört ay sonra, çürümüş bedeni bir geyik avcısı tarafından bulundu.

Oh.

Ah.

This gives a gripping summary of what happens in this story.

Bu, bu hikayede olanların sürükleyici bir özetini verir .

The reason why I wanted to include this adventure story, first of all, it's a true story, so

Bu macera öyküsünü eklemek istememin nedeni , her şeyden önce gerçek bir öykü olması

it makes it even more incredible, but also we can see that the main character, Christopher

onu daha da inanılmaz kılıyor ama aynı zamanda ana karakter Christopher

McCandless, he is leaving his life, his well to do, his comfortable life and he is going

McCandless'ın hayatını, kuyusunu terk ettiğini de görebiliyoruz. do, rahat hayatı ve o vahşi

off into the wilderness, into the forest, going out into an unknown territory.

doğaya, ormana gidiyor, bilinmeyen bir bölgeye çıkıyor.

But why is he doing that?

Ama bunu neden yapıyor?

Is he doing it for survival?

Hayatta kalmak için mi yapıyor?

Because he needs to.

Çünkü buna ihtiyacı var.

Because in the previous book, Little House on the Prairie, they did that because they

Çünkü bir önceki kitap olan Little House on the Prairie'de onlar bunu

needed to survive, but he is not doing that because he needs to survive.

hayatta kalmaya ihtiyaçları olduğu için yaptılar, ama o bunu hayatta kalmaya ihtiyacı olduğu için yapmıyor.

Instead, he's doing something that's quite typical in American culture and that is trying

Bunun yerine, Amerikan kültüründe oldukça tipik olan ve

to find yourself, and this is quite a vague idea.

kendinizi bulmaya çalışan bir şey yapıyor ve bu oldukça belirsiz bir fikir. Hiç

It's not specific at all, but it is trying to find your roots, or who you are, what you

spesifik değil ama köklerinizi veya kim olduğunuzu, neyi

love, and who you truly are.

sevdiğinizi ve gerçekte kim olduğunuzu bulmaya çalışıyor.

So Christopher goes off into the wilderness trying to find himself, so if you enjoy some

Christopher kendini bulmaya çalışırken vahşi doğaya gidiyor, bu yüzden

philosophical thinking, some ideas about enlightening yourself, about what is society, how can I

biraz felsefi düşünceden hoşlanıyorsanız, kendinizi aydınlatmak, toplum nedir, nasıl uyum sağlayabilirim

fit in?

?

This book is a great one for you and it's also an adventure story.

Bu kitap sizin için harika ve aynı zamanda bir macera hikayesi.

Let's read a couple sentences from this book.

Bu kitaptan birkaç cümle okuyalım.

This book is full of different maps and also real writings from Christopher because he

Bu kitap farklı haritalarla ve ayrıca Christopher'ın gerçek yazılarıyla dolu çünkü

sent postcards and letters back to his friends and family, so this gives us quite a real

arkadaşlarına ve ailesine kartpostallar ve mektuplar gönderdi , bu yüzden bu bize oldukça gerçek bir

feel.

his veriyor.

Alright, let's read some of the first sentences.

Pekala, ilk cümlelerden bazılarını okuyalım.

Chapter one.

Birinci bölüm.

The Alaska Interior.

Alaska İçişleri.

Jim Galleon had driven four miles out of Fairbanks when he spotted a hitchhiker standing in the

Jim Galleon, yolun kenarında karda duran bir otostopçu gördüğünde Fairbanks'in dört mil dışına çıktı

snow beside the road.

. Başparmak

Thumb raised high, shivering in the Alaska dawn.

havaya kalktı, Alaska şafağında titriyordu .

He didn't appear to be very old.

Çok yaşlı görünmüyordu.

18, maybe 19 at most.

18, belki de en fazla 19.

A rifle protruded from the young man's backpack, but he looked friendly enough.

Genç adamın sırt çantasından bir tüfek çıkmıştı ama yeterince arkadaş canlısı görünüyordu.

A hitchhiker with a gun isn't the sort of thing that gives motorists pause in the 49th

Silahlı bir otostopçu, sürücüleri 49. eyalette duraklatacak türden bir şey değil

state.

.

Galleon steered his truck onto the shoulder and told the kid to climb in.

Galleon kamyonunu banket üzerine çekti ve çocuğa binmesini söyledi.

So here we've already been introduced to a lot of great vocabulary.

Yani burada şimdiden pek çok harika kelime dağarcığıyla tanıştık.

You have seen the expression, give pause.

Duraklat ifadesini gördünüz.

Oh, how can we use this as a verb?

Oh, bunu bir fiil olarak nasıl kullanabiliriz? Bana

It gives me pause.

ara veriyor.

This means it makes me stop and think, and in the book he says, when you see someone

Bu da beni durup düşündürüyor anlamına geliyor ve kitabında da

carrying a gun, it doesn't make you stop and think, it's quite normal in the 49th state.

silah taşıyan birini gördüğünüzde durup düşünmenize neden olmuyor, 49. halde gayet normal.

This is Alaska, so in Alaska it's quite common to carry a gun, at least in this time period.

Burası Alaska, yani Alaska'da silah taşımak oldukça yaygın, en azından bu dönemde.

So it's kind of giving this general picture of the wilderness, this wild different land

Yani bu,

in Alaska that the main character, Christopher has gone to.

ana karakter Christopher'ın gittiği Alaska'daki bu vahşi, farklı diyarın bu genel resmini veriyor.

Let's go on to the fifth book.

Gelelim beşinci kitaba.

It is Bill Bryson's book.

Bill Bryson'ın kitabıdır.

I'm a Stranger Here Myself.

Burada Kendim Bir Yabancıyım.

I love everything about this book.

Bu kitapla ilgili her şeyi seviyorum.

This is one of my top 10 books of all time, but in fact it's not really even a book.

Bu, tüm zamanların en iyi 10 kitabımdan biri ama aslında bir kitap bile değil. Yazar Bill Bryson'ın yazdığı

It's a series of articles and essays that the author Bill Bryson wrote.

bir dizi makale ve deneme .

This is a nonfiction book as well, that he wrote about his experience as an American

Bu aynı zamanda kurgusal olmayan bir kitap, ABD'ye geri dönen bir Amerikalı olarak yaşadığı deneyim hakkında yazdığı

moving back to the US, so he has lived in the UK for 20 years and this is his notes

, yani 20 yıldır Birleşik Krallık'ta yaşıyor ve bu,

on returning to America after 20 years away, so he's kind of experiencing the American

20 yıl aradan sonra Amerika'ya dönüşüyle ​​ilgili notları, yani o nazik Amerikan

culture for a second time.

kültürünü ikinci kez deneyimlemek.

He grew up in the US, but as an adult he lived in the UK for such a long time that that became

ABD'de büyüdü, ancak bir yetişkin olarak Birleşik Krallık'ta o kadar uzun süre yaşadı ki bu

normal to him and now he's moving back to the U.S. and Bill Bryson's style of writing

onun için normal hale geldi ve şimdi ABD'ye geri dönüyor ve Bill Bryson'ın yazma tarzı

is comedic and clever and witty and beautiful in every way.

komik, zeki, esprili ve güzel. her yol .

Let's read a couple sentences from one of his chapters called take me out to the ballpark.

Beni basketbol sahasına götür adlı bölümlerinden birinden birkaç cümle okuyalım.

A great thing about this book is that you can complete a full story in just a few pages,

Bu kitapla ilgili harika bir şey, tüm hikayeyi sadece birkaç sayfada tamamlayabilmenizdir,

so in three pages you can finish this full story and feel like you've accomplished something

yani üç sayfada bu hikayenin tamamını bitirebilir ve İngilizce'de bir şeyler başarmış gibi hissedebilirsiniz

in English.

.

Let's read a couple sentences.

Birkaç cümle okuyalım.

People sometimes ask me what's the difference between baseball and cricket?

İnsanlar bazen bana beyzbol ve kriket arasındaki farkın ne olduğunu soruyorlar.

The answer is simple.

Cevap basit.

Both are games of great skill involving balls and bats, but with this crucial difference,

Her ikisi de topları ve sopaları içeren büyük beceri oyunlarıdır , ancak bu önemli farkla

baseball is exciting and when you go home at the end of the day, you know who won.

beyzbol heyecan vericidir ve günün sonunda eve gittiğinizde kimin kazandığını bilirsiniz.

I'm joking.

Şaka yapıyorum.

Of course.

Elbette.

Cricket is a wonderful sport, full of deliciously scattered micro moments of real action.

Kriket, gerçek aksiyonun lezzetli bir şekilde dağılmış mikro anlarıyla dolu harika bir spordur.

If a doctor ever instructs me to take a complete rest and not get overexcited, I shall become

Bir doktor bana tamamen dinlenmemi ve aşırı heyecanlanmamamı söylerse,

a fan at once.

hemen hayranı olurum.

In the meantime, my heart belongs to baseball.

Bu arada, kalbim beyzbola ait.

It's what I grew up with, what I played as a boy, and that of course is vital to any

Büyüdüğüm, çocukken oynadığım şey buydu ve bu elbette

meaningful appreciation of a sport.

bir sporun anlamlı bir şekilde takdir edilmesi için hayati önem taşıyor.

I had this brought home to me many years ago in England when I went out to a soccer ground

Bunu yıllar önce İngiltere'de

with a couple of English friends to knock a ball around.

birkaç İngiliz arkadaşımla top oynamak için bir futbol sahasına gittiğimde evime getirdim.

Okay.

Tamam aşkım. Beyzbol deneyimiyle ilgili

We have the introduction to his little story about his experience with baseball and we

küçük hikayesine giriş yaptık ve

saw some interesting words here.

burada bazı ilginç sözler gördük.

He said, this brought home to me.

Bu beni eve getirdi dedi.

I had this brought home to me.

Bunu bana eve getirdim. Evinize

Do you know what this means to have something brought home to you?

bir şey getirilmesinin ne demek olduğunu biliyor musunuz ?

Is someone really bringing physically bringing something to your house?

Birisi gerçekten fiziksel olarak evinize bir şey mi getiriyor?

No.

Hayır.

This just means that you understood something, they're bringing it home to your mind, so

Bu sadece bir şeyi anladığınız anlamına gelir, onu aklınıza getiriyorlar, bu yüzden

he says, I had this idea brought home to me many years ago in England, so he got this

diyor ki, bu fikir yıllar önce İngiltere'de aklıma geldi, bu yüzden bu

idea in his mind many years ago.

fikir yıllar önce aklına geldi.

This is a great way to introduce yourself to new vocabulary and idioms.

Bu, kendinizi yeni kelimeler ve deyimlerle tanıştırmanın harika bir yoludur.

I'd like to talk about one more book.

Bir kitaptan daha bahsetmek istiyorum. Aynı yazardan olduğu

It's kind of book recommendation 5.5 because it's from the same author, but it's a little

için 5.5 kitap tavsiyesi gibi ama

bit nerdier.

biraz daha inek.

My final book recommendation is The Mother Tongue by the same author, Bill Bryson.

Son kitap önerim, aynı yazar Bill Bryson'ın yazdığı Ana Dil.

This book is my second favorite Bill Bryson book, and if you like language and the history

Bu kitap benim ikinci favori Bill Bryson kitabım ve dili ve

of language and those nerdy facts about language, especially English, you're gonna love this

dilin tarihini ve dille ilgili o inek gerçekleri, özellikle İngilizceyi seviyorsanız, bu

book.

kitaba bayılacaksınız.

I think that this book is the most complex book of all of my recommendations today because

Bence bu kitap, bugünkü önerilerim arasında en karmaşık kitap çünkü tarihi anlatırken

it uses some clever jokes and twists of language while explaining history and it uses a lot

bazı zekice şakalar ve dil çarpıtmalar kullanıyor ve

of vocabulary to talk about vocabulary and where it came from, but it's quite interesting

sözcük dağarcığı ve nereden geldiği hakkında konuşmak için çok fazla sözcük kullanıyor , ama oldukça ilginç

because it compares English with a lot of other languages and showing where different

çünkü İngilizceyi diğer birçok dille karşılaştırıyor ve farklı

English words came from.

İngilizce kelimelerin nereden geldiğini gösteriyor.

Let's read a couple sentences from the beginning, chapter one, the world's language.

Baştan birkaç cümle okuyalım, birinci bölüm, dünyanın dili.

More than 3 million people in the world speak English and the rest, it sometimes seems,

Dünyada 3 milyondan fazla insan İngilizce konuşuyor ve geri kalanı bazen öyle görünüyor ki,

try to.

deniyor.

It would be charitable to say that the results are sometimes mixed.

Sonuçların bazen karışık olduğunu söylemek hayırsever olur .

Imagine being a foreigner and having to learn that in English, one tells a lie, but the

Bir yabancı olduğunuzu ve İngilizce'de birinin yalan söylediğini ama

truth.

gerçeği öğrenmek zorunda olduğunuzu hayal edin.

That a person who says, I could care less means the same thing as someone who says,

Daha az umursayabilirim diyen bir kişinin, daha az umursayamam diyen biriyle aynı anlama geldiği anlamına gelir

I couldn't care less.

.

That a sign in the store says all items not on sale, doesn't mean literally what it says,

Mağazadaki bir tabelanın tüm ürünlerin indirimde olmadığını söylemesi , kelimenin tam anlamıyla ne söylediği anlamına gelmez,

that every item is not on sale, but rather than only some of the items are on sale, and

her ürünün indirimde olmadığı, yalnızca bazı ürünlerin indirimde olduğu anlamına gelmez ve

when a person says to you, how do you do, he will be taken aback if you reply with impeccable

bir kişi size şunu söylediğinde, nasıl yapıyorsun, kusursuz bir mantıkla cevap verirsen şaşırır

logic, how do I do what?

, ben neyi nasıl yaparım?

The complexities of the English language are, such that even native English speakers can

İngilizce dilinin karmaşıklıkları öyledir ki, anadili İngilizce olan kişiler bile

not always communicate effectively as almost every American learns on his first day in

her zaman etkili bir şekilde iletişim kuramaz, çünkü neredeyse her Amerikalı İngiltere'deki ilk gününde öğrenir

Britain.

.

Indeed Robert Birchfield, editor of the Oxford English dictionary created a stir in linguistic

Gerçekten de Oxford English Dictionary'nin editörü Robert Birchfield,

circles on both sides of the Atlantic.

Atlantik'in her iki yakasındaki dil çevrelerinde heyecan yarattı.

When he announced his belief that American English and English English are drifting apart

Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesinin

so rapidly that within 200 years the two nations won't be able to understand each other at

o kadar hızlı bir şekilde birbirinden ayrıldığına ve 200 yıl içinde iki ulusun birbirini hiçbir şekilde anlayamayacağına olan inancını açıkladığında

all.

.

So here he's just giving a glimpse of some history, some cleverness, some little ideas.

Yani burada sadece biraz tarihe, biraz zekaya, bazı küçük fikirlere bir göz atıyor.

There is a lot of information stored in this book.

Bu kitapta saklanan birçok bilgi var .

So if you're interested in the history of the English language and also some humor,

Dolayısıyla, İngiliz dilinin tarihi ve biraz da mizahla ilgileniyorsanız,

this is not just facts.

bu sadece gerçeklerden ibaret değil.

There's a lot of humor and wit, I recommend it.

Bol mizah ve espri var, tavsiye ederim .

So today I recommended books from the past about American history, about the American

Bu yüzden bugün geçmişten Amerikan tarihi hakkında, Amerikan

language, about the south, about the 1960s, about the northwest in the 1990s, about the

dili hakkında, güney hakkında, 1960'lar hakkında, 1990'ların kuzeybatısı hakkında,

American spirits.

Amerikan ruhları hakkında kitaplar önerdim.

I hope that you can learn more about the English language, but also just American culture and

Umarım İngiliz dili hakkında daha fazla şey öğrenebilirsin , aynı zamanda sadece Amerikan kültürü ve

the complexities and learn more about this to help us all realize that in the end humans

karmaşıklıkları hakkında daha fazla şey öğrenebilirsin ve sonunda hepimizin,

are humans, no matter where we come from, we might have different backgrounds and different

nereden geldiğimiz önemli değil, farklı geçmişlere sahip olabileceğimizi anlamamıza yardımcı olmak için bu konuda daha fazla şey öğrenebilirsin. ve farklı

ideas.

fikirler.

But you know what?

Ama biliyor musun?

We're still human.

Biz hala insanız.

So now I want to know about you.

Bu yüzden şimdi senin hakkında bir şeyler öğrenmek istiyorum.

What books do you recommend?

hangi kitapları önerirsin

Let us know in the comments and I hope that we can read some books and expand our knowledge

Yorumlarda bize bildirin ve umarım bazı kitaplar okuyabilir ve bilgimizi

together.

birlikte genişletebiliriz.

Thanks so much.

Çok teşekkürler. Gelecek Cuma YouTube kanalımda

I'll see you the next time for a new lesson on my YouTube channel here next Friday.

yeni bir derste görüşmek üzere .

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free e-book, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.