STOP Making 6 Common Mistakes: Advanced English Lesson

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Don't make these mistakes.

Bu hataları yapmayın.

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

Have you ever watched an English TV show and realized, whoa, these guys speak way different

Hiç bir İngilizce TV şovu izleyip, vay canına, bu adamların

than any English I ever heard in my English class?

İngilizce sınıfımda duyduğum herhangi bir İngilizceden çok farklı konuştuğunu fark ettiniz mi ?

Yeah, it's pretty true that English spoken in real life is way different than textbook

Evet, gerçek hayatta konuşulan İngilizcenin ders kitaplarındaki İngilizceden çok farklı olduğu oldukça doğru

English.

.

But never fear, today I'm going to help you with three pairs of commonly-misused words,

Ama korkmayın, bugün size yaygın olarak yanlış kullanılan üç kelime çifti konusunda yardımcı olacağım

and I hope if you misused these words before this lesson, I hope you won't misuse them

ve umarım bu kelimeleri bu dersten önce yanlış kullandıysanız , umarım daha

afterwards.

sonra kötüye kullanmazsınız. Hadi

Let's start.

başlayalım.

The first pair of commonly-misused words are either and neither.

Yaygın olarak yanlış kullanılan kelimelerin ilk çifti ya ve hiçbiridir.

Did you learn in your classroom English that you should use either for positive sentences?

Olumlu cümleler için de kullanman gerektiğini sınıfında İngilizce öğrendin mi?

I want either cake or ice cream for dessert.

Tatlı olarak ya pasta ya da dondurma istiyorum.

And that you should use neither for negative sentences?

Negatif cümleler için ikisini de kullanmamalısın ?

I want neither cake nor ice cream for dessert.

Tatlı olarak ne pasta ne de dondurma istiyorum.

Well, even though these sentences are both grammatically correct, that second sentence,

Pekala, bu cümlelerin her ikisi de dilbilgisi açısından doğru olsa da, o ikinci cümle,

oh boy, we hardly ever use that in daily spoken English.

oh oğlum, onu günlük konuşma İngilizcesinde neredeyse hiç kullanmıyoruz .

In fact, if you said, "I want neither cake nor ice cream for dessert," people would look

Aslında, "Tatlı olarak ne pasta ne de dondurma istiyorum" deseniz, insanlar

at you with little slits in their eyes and say, "What?

size küçük yarıklarla bakar ve " Ne?

Is he a literary professor from the 1800s?"

1800'lerden kalma bir edebiyat profesörü mü?"

So what should you use instead?

Peki bunun yerine ne kullanmalısınız?

Well, we usually just simply use or for negative sentences.

Olumsuz cümleler için genellikle basitçe veya kullanırız .

Take a look at what happens to this sentence.

Bu cümlenin başına gelenlere bir bakın.

I don't want cake or ice cream for dessert.

Tatlı olarak pasta ya da dondurma istemiyorum.

We use the negative word not, I don't, that's a contraction using do and not, and then instead

Negatif kelimeyi kullanmıyoruz, yapmıyorum, bu do ve not kullanan bir kısaltmadır ve sonra

of using the kind of archaic neither/nor comparison, we're going to instead use just or.

eski ne/ne karşılaştırması yerine sadece veya kullanacağız.

Or, we could say this in a shortened way.

Ya da bunu kısaltarak da söyleyebiliriz. ben de

I don't want either.

istemiyorum

There's a word that's actually omitted here, but it's understood.

Aslında burada atlanan bir kelime var ama anlaşıldı.

That means that we know it's there, but we don't say it.

Bu, onun orada olduğunu bildiğimiz ama söylemediğimiz anlamına gelir .

Do you know what that should be?

Bunun ne olması gerektiğini biliyor musun?

I don't want either option.

Her iki seçeneği de istemiyorum.

We don't need to say the word option because either already implies that there is at least

Seçenek kelimesini söylememize gerek yok çünkü her ikisi de zaten burada en az

two things here, so you can say, "Oh, I don't want either," meaning I don't want care or

iki şey olduğunu ima ediyor, bu nedenle "Oh, ben de istemiyorum" diyebilirsiniz, yani bakım veya

ice cream.

dondurma istemiyorum.

Now that you know we shouldn't say neither nor, is there ever a correct and natural way

Artık ne ne demememiz gerektiğini bildiğinize göre , ne yolunu kullanmanın doğru ve doğal bir yolu var mı

to use the way neither?

?

Yes.

Evet. Sana

Let me tell you.

söyleyeyim.

The most common situation to use neither is if I said, "I don't like politics," and you

Hiçbirini kullanmanın en yaygın durumu , "Siyaseti sevmiyorum" dediğimde ve senin

responded, "Me neither."

"Ben de" diye yanıt verdiğin durumlardır.

You're agreeing with my negative statement.

Olumsuz ifademe katılıyorsunuz.

But, here's the tricky part.

Ancak, işte zor kısım.

I could say, "I don't like politics," and you could say, "Me either."

"Politikayı sevmiyorum" diyebilirim ve siz de "Beni de" diyebilirsiniz. Olumsuz cümleme

You could use this positive word to agree with my negative sentence.

katılmak için bu olumlu kelimeyi kullanabilirsiniz .

So which one of these is actually correct?

Peki bunlardan hangisi gerçekten doğru?

Well, we have a negative sentence, "I don't like politics," so we need that negative word

Olumsuz bir cümlemiz var, " Siyaseti sevmiyorum", bu yüzden ona cevap vermek için bu olumsuz kelimeye ihtiyacımız var

to respond to it.

.

"Me neither."

"Ben de değil."

Technically this is correct, and you should probably use this in maybe business situations

Teknik olarak bu doğrudur ve muhtemelen bunu iş durumlarında

or those kind of formal situations, but in daily spoken English, you are definitely going

veya bu tür resmi durumlarda kullanmalısın, ancak günlük konuşma İngilizcesinde kesinlikle

to hear people say, "Me either."

insanların "Ben de" dediğini duyacaksınız.

This is grammatically incorrect, but native speakers use this a lot.

Bu dilbilgisi açısından yanlıştır, ancak ana dili İngilizce olan kişiler bunu çok kullanır.

And I don't know exactly why, but I kind of feel like it's because we feel a little strange

Ve tam olarak nedenini bilmiyorum, ama sanırım bu kelimeyi kullanırken biraz garip hissettiğimizden

using the word neither because we don't use it that often, and we use the word either

ya da onu çok sık kullanmadığımızdan ve kelimeyi de

a lot.

çok kullandığımızdan. Bu

So maybe people just feel a little more comfortable saying, "Oh yeah, me either.

yüzden belki insanlar "Ah evet, ben de.

I don't like politics, too."

Ben de politikayı sevmiyorum" derken biraz daha rahat hissediyorlar.

But technically, it should be me neither.

Ama teknik olarak ben de olmamalıyım.

So in this situation, you've got two options, but technically me neither is a little better.

Yani bu durumda iki seçeneğiniz var ama teknik olarak ben de biraz daha iyi değilim. İngilizce'de

The second pair of commonly-misused words in English is actually and now.

yaygın olarak yanlış kullanılan ikinci sözcük çifti, fact ve now'dur.

If you speak a Romance language, listen carefully.

Roman dili konuşuyorsanız, dikkatlice dinleyin.

I'm going to give you a sentence, and I'm going to give you two options, so you can

Size bir cümle vereceğim ve

guess what this sentence means.

bu cümlenin ne anlama geldiğini tahmin edebilmeniz için size iki seçenek vereceğim. Uçakta

I can't believe that I actually fell asleep on the plane.

gerçekten uyuyakaldığıma inanamıyorum .

I never fall asleep on flights.

Uçuşlarda asla uyuyakalmam.

Does this mean, number one, now I fell asleep?

Bu, bir numara, şimdi uyuyakalmışım anlamına mı geliyor?

Or number two, in reality I feel asleep?

Ya da iki numara, gerçekte uyuyor muyum?

What does this mean?

Bu ne anlama gelir?

Think about that word actually.

Aslında bu kelimeyi bir düşünün.

Well, don't listen to your heart when you're trying to guess which one's correct.

Hangisinin doğru olduğunu tahmin etmeye çalışırken kalbinin sesini dinleme.

It's going to lead you astray.

Seni doğru yoldan saptıracak. Bir Roman dili olan

If you speak French, Italian, Portuguese, Spanish, a Romance language, you probably

Fransızca, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca konuşuyorsanız, muhtemelen

have a word in your language that looks like the word actually, like the word “actuellement”

dilinizde " actuellement"

or maybe “atualmente.”

veya belki "atualmente" gibi aslında kelimeye benzeyen bir kelimeniz vardır.

I don't know how to say it in Portuguese.

Bunu Portekizce nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum.

But there's a word that looks almost exactly like the word actually and it means no in

Ama aslında kelimeye neredeyse tıpatıp benzeyen bir kelime var ve sizin dilinizde hayır anlamına geliyor

your language.

.

But, in English, don't listen to your heart.

Ama İngilizce'de kalbinin sesini dinleme.

In English, this means in reality.

İngilizce'de bu, gerçekte anlamına gelir.

It does not mean now.

Şimdi demek değil.

So we are comparing something to reality.

Yani bir şeyi gerçekle karşılaştırıyoruz.

Let's take a look at a couple examples.

Birkaç örneğe bir göz atalım.

The food looked strange, but actually, it tasted good.

Yemek garip görünüyordu ama aslında tadı güzeldi.

Here we have a comparison between the way the food looked, which was strange, and the

Burada, yemeğin garip görünen görünüşü ile

way the food tasted, which was good.

yemeğin iyi olan tadı arasında bir karşılaştırmamız var.

So we have reality, the taste, and the way it looked, maybe the way I perceived it in

Böylece gerçekliğe, zevke ve nasıl göründüğüne, belki de benim zihnimde algıladığıma sahibiz

my mind.

.

The other day I was going to go to a museum, and I said, "Oh, we can't go to the museum

Geçen gün bir müzeye gidecektim ve "Ah, müzeye gidemiyoruz

because I saw that it's closed on Mondays."

çünkü pazartesi günleri kapalı olduğunu gördüm" dedim.

And my friend said, "Actually, in the summer it's open on Mondays."

Arkadaşım da "Aslında yazın pazartesi günleri açık" dedi.

So she was comparing my reality to her reality, that well, in reality, it's open on Mondays

Yani benim gerçekliğimi kendi gerçeğiyle karşılaştırıyordu, o kadar ki gerçekte

in the summertime.

yaz aylarında pazartesi günleri açık.

So she was correcting my reality.

Yani benim gerçekliğimi düzeltiyordu.

Or, you might say, "She's actually dating someone?

Veya "Gerçekten biriyle çıkıyor mu? Buna

I can't believe it."

inanamıyorum" diyebilirsiniz.

This is a shocking reality, like in our first sentence.

Bu, ilk cümlemizde olduğu gibi şok edici bir gerçek .

"I actually fell asleep on the flight?"

"Uçuşta gerçekten uyuyakaldım mı?"

You could say, "She's actually dating someone?"

"Gerçekten biriyle mi çıkıyor?" diyebilirsiniz.

Here we're comparing what I thought would happen, that she would never date someone,

Burada, asla biriyle çıkmayacağını düşündüğüm şeyi,

to the reality, "Who, she's actually dating someone."

"Kim, aslında biriyle çıkıyor" gerçeğiyle karşılaştırıyoruz.

What about the word now?

Şimdi söz ne olacak?

This means in this moment, at this moment.

Bu, şu anda, şu anda demektir.

This is a little more straightforward and easy than the word actually.

Bu aslında kelimeden biraz daha basit ve kolaydır.

But, let's talk about a couple sample sentences anyway.

Ama yine de birkaç örnek cümleden bahsedelim .

I can't watch the movie because I have to study now.

Filmi izleyemiyorum çünkü şimdi ders çalışmam gerekiyor.

At this moment, I have to study.

Şu anda ders çalışmam gerekiyor.

He finished his degree, and now he's a mechanical engineer.

Derecesini bitirdi ve şimdi bir makine mühendisi.

All right, let's go to the last pair of commonly-misused words in American English.

Pekala, Amerikan İngilizcesinde sıklıkla yanlış kullanılan son kelime çiftine geçelim .

I have a little test for you.

Senin için küçük bir testim var.

I want to know which one of these two sentences do you think is correct.

Bu iki cümleden hangisinin doğru olduğunu düşündüğünüzü bilmek istiyorum.

Although it was raining, we still went on a hike.

Yağmur yağmasına rağmen yine de yürüyüşe çıktık.

Though it was raining, we still went on a hike.

Yağmur yağmasına rağmen yine de yürüyüşe çıktık .

The two words here are although and though.

Buradaki iki kelime olmasına rağmen ve olsa da.

Which one of these feels the most correct to you?

Bunlardan hangisi size en doğru geliyor ?

I have some bad news.

Bazı kötü haberlerim var.

This was a trick question.

Bu hileli bir soruydu.

Both of these are grammatically correct, but we use neither of these in daily conversation.

Bunların ikisi de dilbilgisi açısından doğrudur, ancak bunların hiçbirini günlük konuşmada kullanmıyoruz.

The word although is rarely used in daily conversation.

Rağmen kelimesi günlük konuşmada nadiren kullanılır .

It feels a little bit formal.

Biraz resmi hissettiriyor.

The only way that I use it is when I'm talking about changing my mind.

Bunu kullanmamın tek yolu, fikrimi değiştirmekten bahsederken oluyor.

I could say, "Oh, the wedding was so boring, although the food was pretty good."

"Ah, yemekler oldukça iyi olmasına rağmen düğün çok sıkıcıydı" diyebilirdim.

So I'm changing my mind about the wedding.

Bu yüzden düğünle ilgili fikrimi değiştiriyorum.

The wedding was boring, okay, although the food was pretty good.

Düğün sıkıcıydı, tamam, yemekler oldukça iyiydi.

So there was one thing that was good about it, the food.

Yani bu konuda iyi olan bir şey vardı , yemek.

This is almost the same as adding the word but.

Bu neredeyse ama kelimesini eklemekle aynı .

The wedding was boring, but the food was pretty good.

Düğün sıkıcıydı ama yemekler oldukça iyiydi.

What about the word though?

Peki ya kelime?

What's wrong with saying, "Though it was raining, we still went on a hike."

"Yağmur yağmasına rağmen yine de yürüyüşe çıktık" demenin nesi yanlış?

Well, we hardly ever use the word though at the beginning of a sentence.

Eh, bir cümlenin başında olsa kelimesini neredeyse hiç kullanmayız.

It sounds too stiff and formal.

Kulağa çok sert ve resmi geliyor.

Though it was raining ... No, we hardly ever use this.

Yağmur yağmasına rağmen ... Hayır, bunu neredeyse hiç kullanmıyoruz.

If you want to use the word though at the beginning, it's better to add the word even.

Başlangıçta olsa kelimesini kullanmak istiyorsanız , çift kelimesini eklemek daha iyidir.

Even though it was raining, we still went on a hike.

Yağmur yağmasına rağmen yine de yürüyüşe çıktık.

That sounds much more natural.

Bu kulağa çok daha doğal geliyor.

Let's go back to that wedding example, the boring wedding.

O düğün örneğine geri dönelim, sıkıcı düğün.

You might say, "The wedding was boring, but the food was pretty good though."

"Düğün sıkıcıydı ama yemekler yine de güzeldi" diyebilirsiniz.

We're using the word though at the end to indicate that there's kind of an exception.

Sonunda bir tür istisna olduğunu belirtmek için kelimeyi kullanıyoruz.

Oh, the wedding was boring overall, but the food was good though.

Ah, düğün genel olarak sıkıcıydı ama yemekler güzeldi.

You could even take out the word but and make two sentences.

Ama kelimesini bile çıkarabilir ve iki cümle kurabilirsiniz.

The wedding was boring.

Düğün sıkıcıydı.

The food was good though.

Gıda olsa iyiydi.

Okay, great.

Tamam harika.

If you'd like to study the word though in depth, I recommend checking out this lesson

Yine de kelimesini derinlemesine incelemek isterseniz ,

that I made up here that uses a lot of examples and all of the different nuances of the word

birçok örnek ve kelimenin tüm farklı nüanslarını kullanan burada oluşturduğum bu derse göz atmanızı tavsiye ederim

though.

.

All right, before we go, let's do a quick review.

Tamam, gitmeden önce, hızlı bir gözden geçirme yapalım.

I don't want cake or ice cream for dessert.

Tatlı olarak pasta ya da dondurma istemiyorum. ben de

I don't want either.

istemiyorum

I don't like politics.

Politikayı sevmiyorum.

Me neither.

Ben de değil. Uçakta

I can't believe that I actually fell asleep on the flight.

gerçekten uyuyakaldığıma inanamıyorum .

The food looked strange, but it was actually good.

Gıda garip görünüyordu, ama aslında iyiydi.

Actually, the museum is open on Mondays in the summer.

Aslında müze yaz aylarında pazartesi günleri açıktır . Şu an

I can't watch a movie because I have to study now.

ders çalışmam gerektiği için film izleyemiyorum .

The wedding was kind of boring, although the food was pretty good.

Yemekler oldukça iyi olmasına rağmen düğün biraz sıkıcıydı .

The wedding was kind of boring, but the food was pretty good though.

Düğün biraz sıkıcıydı ama yemekler yine de oldukça iyiydi.

Even though it was raining, we still went on a hike.

Yağmur yağmasına rağmen yine de yürüyüşe çıktık.

I hope you enjoyed this quick but intense common mistakes correction lesson.

Umarım bu hızlı ama yoğun yaygın hataları düzeltme dersini beğenmişsinizdir. Eskiden

I want to know in the comments which one of these mistakes did you used to make but now

bu hatalardan hangisini yaptığınızı yorumlarda öğrenmek istiyorum ama

I hope you won't make it anymore because you know the correct way to use these commonly-misused

umarım artık yapmazsınız çünkü bu yaygın olarak yanlış kullanılan kelimeleri doğru kullanmanın yolunu biliyorsunuz

words.

.

Thanks so much for learning English with me, and I'll see you again next Friday for a new

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler, önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel.

.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free e-book, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.