COVID English Conversations: Advanced English Listening Lesson

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Vanessa: Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa. Ülkenizde

Are you experiencing a lockdown or quarantine in your country? Let's talk about it.

bir tecrit veya karantina mı yaşıyorsunuz ? Bunun hakkında konuşalım.

Vanessa: It's true that we are living in very unusual

Vanessa: Şu anda çok sıra dışı zamanlarda yaşadığımız doğru

times right now. It doesn't matter where you're from, what your native language is, what your

. Nereli olduğun , anadilinin ne olduğu, geçmişinin ne

background is, you are most likely experiencing the same lockdown and quarantine type situation

olduğu önemli değil, büyük olasılıkla şu anda dünyadaki herkesin yaşadığı aynı tecrit ve karantina türü durumu yaşıyorsunuz

that everyone else in the world is experiencing right now. For me, I live in the US in the

. Benim için ABD'de,

state of North Carolina, and we're experiencing this in some ways, but also in a different

Kuzey Karolina eyaletinde yaşıyorum ve bunu bazı yönlerden yaşıyoruz, ama aynı zamanda

way than people from other areas in the US and other areas of the world. So today I want

ABD'nin diğer bölgelerinden ve dünyanın diğer bölgelerinden gelen insanlardan farklı bir şekilde. Bu yüzden bugün

to bring you a special present. This is a long video, but I hope you will enjoy it because

size özel bir hediye getirmek istiyorum. Uzun bir video oldu ama umarım beğenirsiniz çünkü

I have some special guests for you today. It was my pleasure to be able to interview

bugün sizin için çok özel misafirlerim var. Muhtemelen

four online YouTube English teachers who you probably know and ask them about what the

tanıdığınız dört çevrimiçi YouTube İngilizce öğretmeniyle röportaj yapabilmek ve onlara

lockdown has been like in their country and just in their daily lives.

ülkelerinde ve günlük yaşamlarında karantinanın nasıl olduğunu sorabilmek benim için bir zevkti.

Vanessa: So our first guest today is Emma from mmmEnglish.

Vanessa: Bugünkü ilk konuğumuz mmmEnglish'den Emma.

The second guest is Gabby from Go Natural English. My third guest is Jack from To Fluency,

İkinci konuk Go Natural English'ten Gabby. Üçüncü konuğum To Fluency'den Jack

and my fourth guest is Lucy from the channel English with Lucy. At the end of this video,

ve dördüncü konuğum English with Lucy kanalından Lucy. Bu videonun sonunda,

my husband, Dan, and I will talk a little bit about our personal experience with the

kocam Dan ve ben,

lockdown and quarantine here in the US at least in our state of North Carolina. So I

burada ABD'de en azından Kuzey Carolina eyaletimizde tecrit ve karantina ile ilgili kişisel deneyimlerimizden biraz bahsedeceğiz. Bu yüzden

hope that you'll be able to enjoy this video. Make sure that you click CC to be able to

umarım bu videodan keyif alırsınız.

watch the full subtitles so that you can understand and catch every word that we say.

Söylediğimiz her kelimeyi anlayabilmeniz ve yakalayabilmeniz için tüm altyazıları izleyebilmek için CC'ye tıkladığınızdan emin olun.

Vanessa: During this video, I'm going to be posting

Vanessa: Bu videoda ekranın

some important expressions at the bottom of the screen, but if you want to catch every

altına bazı önemli ifadeler atacağım ama her

single word, you can always click CC and look at the subtitles so that you can catch everything.

kelimeyi tek tek yakalamak istiyorsanız her zaman CC'ye tıklayıp altyazılara bakabilirsiniz böylece her şeyi yakalayabilirsiniz.

It's great to improve your listening skills, vocabulary, grammar, everything, and just

Dinleme becerilerinizi, kelime dağarcığınızı, dil bilginizi, her şeyi geliştirmek ve bu işte birlikte

spend a little bit of time feeling like we are in this together. We can do it. All right,

olduğumuzu hissederek biraz zaman geçirmek harika . Yapabiliriz. Pekala, hadi

let's go on and meet our first guest who is Emma from mmmEnglish.

gidip ilk konuğumuz olan mmmEnglish'den Emma ile tanışalım.

Vanessa: All right, today I am lucky to have the wonderful

Vanessa: Pekala, bugün harika konuğum olduğu için şanslıyım

guest, Emma from mmmEnglish. Thank you so much for joining me Emma.

, mmmEnglish'den Emma. Bana katıldığın için çok teşekkür ederim Emma.

Emma: No worries. I'm excited to have a chat on

Esma: Merak etme. Dünyanın diğer ucunda sohbet edeceğim için heyecanlıyım

the other side of the world. We're doing a lot of these lightly.

. Bunların çoğunu hafife alıyoruz.

Vanessa: Yeah, so right now it's 10:00 AM for you and

Vanessa: Evet, yani şu an senin için sabah 10:00 ve

10:00 PM for me. So we are literally on opposite sides of the earth, but experiencing some

benim için akşam 22. Yani kelimenin tam anlamıyla dünyanın zıt taraflarındayız ama bazı

similar things. I thought that we could have a chat about the world circumstances right

benzer şeyler yaşıyoruz. Şu

now with Coronavirus and how that's affecting all of us. Doesn't matter what country we're

anda Coronavirüs ile dünyadaki koşullar ve bunun hepimizi nasıl etkilediği hakkında sohbet edebileceğimizi düşündüm . Hangi ülkede olduğumuzun bir önemi yok

in. So my first question for you is, I'm curious what kind of regulations or changes have happened

. Bu yüzden size ilk sorum şu: Yaşadığınız yerde ne tür düzenlemeler veya değişiklikler oldu merak ediyorum

where you live? First of all, where do you live, but also what kind of changes have happened

? Öncelikle nerede yaşıyorsunuz ama aynı zamanda sizde ne gibi değişiklikler oldu

for you? Emma:

? Emma:

First things first. Well, I'm in Australia. I live in Perth, which is on the west coast

Her şeyden önce. Şey, ben Avustralya'dayım. Avustralya'nın batı kıyısında,

of Australia, similar time zone to Singapore, and we have been really, really fortunate

Singapur'a benzer bir saat diliminde bulunan Perth'te yaşıyorum ve

in Australia for a couple of reasons. The first reason is we're really isolated. We

Avustralya'da birkaç nedenden dolayı gerçekten çok şanslıydık. İlk sebep, gerçekten izole olmamız.

are that far down the bottom end of the earth. No one comes through here on the way to somewhere

Dünyanın en dip noktasındayız. Kimse buradan başka bir yere giderken gelmiyor

else. It's just Australia is the final destination. And I think that for us in a situation like

. Sadece Avustralya son varış noktası. Ve bence şu an içinde bulunduğumuz gibi bir durumda bizim için

we're in now, that is a huge advantage because we just don't have as many people coming through.

bu çok büyük bir avantaj çünkü o kadar çok insan gelmiyor.

And I feel like we were so lucky about that. Vanessa:

Ve bu konuda çok şanslı olduğumuzu hissediyorum. Vanessa:

Especially I Perth. Emma:

Özellikle ben Perth. Emma:

Yeah, sometimes that's really frustrating. It's like, "Oh God, we're so far away from

Evet, bazen bu gerçekten sinir bozucu oluyor. "Aman Tanrım, her şeyden çok uzağız

everything," but right now it's quite handy. But we also had the huge advantage to be able

" gibi ama şu anda oldukça kullanışlı. Ancak,

to see what was happening before it got to us. So before it got really serious. I think

neler olup bittiğini bize ulaşmadan önce görebilmek gibi büyük bir avantajımız da vardı . Yani gerçekten ciddileşmeden önce.

that Australians generally, we're pretty easy going people. We don't take each other or

Bence Avustralyalılar genel olarak oldukça uyumlu insanlarız. Birbirimizi veya

a government or anything too seriously, which is a good thing and can be a bad thing. But

bir hükümeti veya herhangi bir şeyi çok ciddiye almıyoruz, bu iyi bir şey ve kötü bir şey olabilir. Ama İtalya'da, Çin'de, Güney Kore'de, İspanya'da neler olduğunu önceden göremeseydik,

I really think that Australians wouldn't have responded so well and so quickly to this problem

Avustralyalıların bu soruna bu kadar iyi ve bu kadar hızlı yanıt vermeyeceğini gerçekten düşünüyorum

if we couldn't see what was happening in Italy, in China, in South Korea, in Spain beforehand,

and I think that was a huge plus for us as well.

ve bence bu çok büyük bir artıydı. bizim için de

Emma: So at the moment anyway, to answer your question,

Emma: Her neyse, şu anda, sorunuzu yanıtlamak gerekirse,

we are allowed to go out in groups of twos or if you all live in the same house, a family,

ikişerli gruplar halinde dışarı çıkmamıza izin veriliyor ya da hepiniz aynı evde, bir ailede yaşıyorsanız,

you can all go out together, and a lot of the restaurants or all of the restaurants,

hep birlikte dışarı çıkabilirsiniz ve birçok restoran ya da tüm restoranlar,

gyms, cinemas and things are closed. Vanessa:

spor salonları, sinemalar ve her şey kapalı. Vanessa:

Can you order a takeout from restaurants? Emma:

Restoranlardan paket yemek sipariş edebilir misin? Esma:

You can. You can do that. So it's interesting to think how some businesses or some industries

Yapabilirsin. Bunu yapabilirsin. Bu nedenle, bazı işletmelerin veya bazı endüstrilerin böyle

are able to really quickly adapt to a situation like this. So, yeah, we can order takeouts.

bir duruma nasıl gerçekten hızlı bir şekilde uyum sağlayabildiklerini düşünmek ilginç . Yani, evet, yemek siparişi verebiliriz.

I've been spending a lot of time cooking or doing things at home, which I normally don't

Normalde çok fazla yapmadığım yemek pişirmek veya evde bir şeyler yapmak için çok zaman harcıyorum

do that much. So I've been taking advantage of cooking in the kitchen and home meals and

. Bu yüzden mutfakta yemek pişirmekten ve ev yemeklerinden ve

that kind of thing. Vanessa:

bunun gibi şeylerden faydalanıyorum. Vanessa:

Yeah, I guess that leads into my second question of has your daily life changed much since

Evet, sanırım bu, ikinci soruma yol açıyor: Hükümet düzeyinde

all of these regulations and changes have happened in the government level?

tüm bu düzenlemeler ve değişiklikler yapıldığından beri günlük hayatınız çok değişti mi?

Emma: Yeah, it's interesting because I work at home

Emma: Evet, ilginç çünkü evde kendi

in my home office. I film in my house. I film all of my YouTube videos and things in my

ofisimde çalışıyorum. Evimde film çekiyorum. Tüm YouTube videolarımı ve diğer şeyleri

house. So really not a lot has changed with me in terms of work, but my social life has

evimde çekiyorum. Yani iş anlamında bende pek bir şey değişmedi ama sosyal hayatım

been affected obviously. All of our social lives have been affected. So for me, that's

açıkçası etkilendi. Tüm sosyal hayatımız etkilendi. Yani benim için en

been the biggest change is not being able to go out and see friends and do the things

büyük değişiklik, dışarı çıkıp arkadaşlarımı görememek ve

that I would normally do, but yeah, not a huge amount of change for me as of yet.

normalde yaptığım şeyleri yapamamak oldu, ama evet, benim için henüz çok büyük bir değişiklik olmadı.

Vanessa: Yeah, I guess especially because you already

Vanessa: Evet, sanırım özellikle

are used to working from home and the people you work with, you work with remotely I imagine.

evden çalışmaya alışkın olduğun ve birlikte çalıştığın insanlarla uzaktan çalıştığın için sanırım.

So that's convenient. Emma:

Yani bu uygun. Emma:

Yeah, exactly. Exactly. My whole team, actually, no one who I work with is based here in Perth

Evet, kesinlikle. Kesinlikle. Aslında tüm ekibim, birlikte çalıştığım hiç kimse burada,

where I am. We're across time zones, across countries and are already quite familiar with

benim bulunduğum Perth'de değil. Zaman dilimleri, ülkeler arasındayız ve

working this way. So it hasn't changed how we do things really, but it has changed the

bu şekilde çalışmaya zaten oldukça aşinayız. Yani, işleri gerçekte nasıl yaptığımızı değiştirmedi ama

way that we support our communities I guess. In particular, language communities that I've

sanırım topluluklarımızı destekleme şeklimizi değiştirdi. Özellikle

run or that I'm a part of, we've done a lot to change the way that we deliver things,

yönettiğim veya bir parçası olduğum dil toplulukları, şu anda evde olan tüm öğrencilerimizi desteklemek için bir şeyler sunma,

deliver lessons, deliver content to support all of our students who are now at home with

ders verme ve içerik sunma şeklimizi değiştirmek için çok şey yaptık.

lots more time, but able to connect more than previously, and I think that's a really exciting

çok daha fazla zamana sahip, ancak öncekinden daha fazla bağlantı kurabiliyor ve bence bu, dil öğrenenler için gerçekten heyecan verici bir

opportunity for language learners. Vanessa:

fırsat. Vanessa:

Yeah, all of a sudden, there's more free time and the internet is really a great way to

Evet, birdenbire daha çok boş zaman oldu ve internet bunu doldurmanın gerçekten harika bir yolu

be able to fill that and you can fill it positively with education.

ve bunu eğitimle olumlu bir şekilde doldurabilirsiniz .

Emma: Yeah.

Emma: Evet.

Vanessa: I'm curious where you live, do you have any

Vanessa: Nerede yaşadığını merak ediyorum,

outdoor space where you can go like a yard or any kind of private areas like that?

bahçe gibi gidebileceğin bir açık alan ya da buna benzer özel alanlar var mı?

Emma: So I live in an apartment and I've got a couple

Emma: Yani bir apartman dairesinde yaşıyorum ve

of big balconies which I can be outside on, which is nice. I also live right near the

dışarıda olabileceğim birkaç büyük balkonum var ki bu güzel. Ben de sahile yakın oturuyorum

beach. Just over the way. And for us we're quite lucky in that it's... We're coming out

. Yolun hemen üzerinde. Ve bizim için oldukça şanslıyız, çünkü bu...

of summer and so it's still quite long and the sun is shining, the weather is still really

Yazdan çıkıyoruz ve bu yüzden hala oldukça uzun ve güneş parlıyor, hava hala çok

good, so there's a lot of outdoor activities that we can still do, obviously within just

güzel, bu yüzden yapabileceğimiz birçok açık hava etkinliği var. hala yapıyoruz, belli ki sadece

in groups of two or not gathering in large places and things like that, but we're still

iki kişilik gruplar halinde veya büyük yerlerde toplanmamak ve bunun gibi şeyler, ancak yine de

able to make the most of the parks and things like that.

parklardan ve bunun gibi şeylerden en iyi şekilde yararlanabiliyoruz.

Vanessa: It's interesting that those types of places

Vanessa: Senin bulunduğun yerde bu tür yerlerin

are still open where you are because I live in the mountains where there's a lot of nature

hala açık olması ilginç çünkü ben dağlarda yaşıyorum ve burada pek çok doğa

trails and it seems like the perfect place to go during a time like this, but it seems

yolu var ve böyle bir zamanda gitmek için mükemmel bir yer gibi görünüyor, ama

like at the same time, that's all that anyone can do right now. So there were so many people

aynı şekilde görünüyor zaman, şu anda herkesin yapabileceği tek şey bu. Yani bunu yapan çok fazla insan vardı

doing that, but they closed like national parks and a lot of the hiking areas are closed

ama milli parklar gibi kapandılar ve pek çok yürüyüş alanı

off because people didn't really treat it respectfully I imagine. But if the beach or

kapatıldı çünkü insanlar buna gerçekten saygılı davranmadı sanırım. Ancak, bulunduğunuz plaj veya

places where you're at, people are still trying to maintain some distance, then it can still

yerler, insanlar hala biraz mesafeyi korumaya çalışıyorsa, o zaman yine de

be used. Emma:

kullanılabilir. Emma:

Yeah. Well, that's the thing. There was a news story a couple of weeks ago about Bondi

Evet. Olay bu. Birkaç hafta önce

Beach in Sydney, which is a really famous beach, being absolutely covered in people.

Sidney'deki gerçekten ünlü bir plaj olan Bondi Plajı'nın tamamen insanlarla dolu olduğuna dair bir haber vardı.

And so the government came out and had to say, "Come on guys, we've told you that you're

Ve böylece hükümet çıktı ve "Hadi çocuklar, size

not going to do this. We're going to have to close the beach." And so over here, there's

bunu yapmayacağınızı söylemiştik. Sahili kapatmak zorunda kalacağız" demek zorunda kaldı. Ve burada,

fewer people in the city where I live, but the government has also been saying, "You

yaşadığım şehirde daha az insan var ama hükümet de diyor ki, "

really have to follow the rules. Otherwise, we are going to have to close down the beaches."

Gerçekten kurallara uymalısınız. Aksi takdirde plajları kapatmak zorunda kalacağız."

Vanessa: Yeah, as long as people are doing that, then

Vanessa: Evet, insanlar bunu yaptığı sürece

it's usable. And at the end of summer, the perfect thing to do to refresh your mind a

kullanılabilir. Ve yaz sonunda, zihninizi biraz tazelemek için yapılacak mükemmel şey

little bit. Emma:

. Emma:

Yeah, I feel like if I didn't have that space, I would be feeling a lot more frustrated right

Evet, o alana sahip olmasaydım, şu anda kendimi çok daha hüsrana uğramış hissederdim gibi hissediyorum

now. So fortunately and fingers crossed, it stays that way.

. Şans eseri ve parmak çarpıştı, bu şekilde kalıyor.

Vanessa: Yeah, especially living in an apartment, it's

Vanessa: Evet, özellikle bir apartman dairesinde yaşarken,

essential to be able to get outside and have some open space.

dışarı çıkıp biraz boş alana sahip olmak çok önemlidir.

Emma: Yeah, sure it is.

Emma: Evet, kesinlikle öyle.

Vanessa: So I'm curious, looking to the future, what

Vanessa: Merak ediyorum, geleceğe baktığımda, pandemi geçtikten

do you think life is going to be like after the pandemic has passed? Assuming that it

sonra hayatın nasıl olacağını düşünüyorsun ?

will pass in some way, hopefully at some point. What do you think life's going to be like

Bir şekilde geçeceğini varsayarak, inşallah bir noktada. Varsayımsal görüşünüze göre hayatın nasıl olacağını düşünüyorsunuz

in your hypothetical opinion? Emma:

? Emma:

Oh, I didn't know. I've been thinking about this quite a lot lately. I think that one

Ah, bilmiyordum. Son zamanlarda bunu çok düşünüyorum. Bence

of the most exciting changes is what's happening in our workforce and the way that people are

en heyecan verici değişikliklerden biri, iş gücümüzde olup bitenler ve insanların, ekipleri etraflarında yokken

having to very quickly learn how to work from home, work remotely when their team is not

evden çalışmayı, uzaktan çalışmayı çok hızlı bir şekilde öğrenmek zorunda olmaları

around them. And for lots of businesses, that's really, really challenging. Lots of industries,

. Ve birçok işletme için bu gerçekten çok zor. Pek çok endüstri,

that's quite hard to do. But for many, I think it was almost like a stubbornness by lots

bunu yapmak oldukça zor. Ancak çoğu kişi için,

of very traditional companies too who didn't believe that they could trust their staff

personeline güvenebileceklerine

or that it was possible for everyone to be as productive and as effective at home. So

veya evde herkesin bu kadar verimli ve etkili olmasının mümkün olduğuna inanmayan çok geleneksel şirketlerin de neredeyse bir inatçılığı olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden

I think it's really exciting that we've been forced into this situation where everyone's

herkesin

been put to the test a little to see is this possible? Can it work? What are all of the

biraz teste tabi tutulduğu bu duruma zorlandığımızı görmek gerçekten heyecan verici, bu mümkün mü? Çalışabilir mi?

tools that we need to make it work? Emma:

Çalışması için ihtiyacımız olan tüm araçlar nelerdir? Emma:

And the reason why I think that's really exciting is because it creates a much more level playing

Bunun gerçekten heyecan verici olduğunu düşünmemin nedeni,

field for a whole bunch of people in our society. Women, people who are raising families, for

toplumumuzdaki bir grup insan için çok daha eşit bir oyun alanı yaratması. Kadınlar, engelli insanlar için aile yetiştiren insanlar

people with disabilities or other challenges that they have in their labs that mean they

veya laboratuvarlarında karşılaştıkları diğer zorluklar, işleri yapma

need a little bit more flexibility in the way that they do things. And so I feel like

şekillerinde biraz daha fazla esnekliğe ihtiyaçları olduğu anlamına gelir . Ve bu yüzden,

this has been a really interesting opportunity for them to experience that and to prove to

bunu deneyimlemeleri ve

their managers, bosses, companies, that it might be a possible way forward for them.

yöneticilerine, patronlarına, şirketlerine bunun kendileri için olası bir yol olabileceğini kanıtlamaları için gerçekten ilginç bir fırsat olduğunu düşünüyorum.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Emma: Yeah, I don't know what you think about that,

Emma: Evet, bunun hakkında ne düşündüğünü bilmiyorum

but I definitely feel like that's one of the biggest positives that is coming out of this

ama kesinlikle bu durumdan çıkan en büyük pozitiflerden biri gibi hissediyorum

situation. Vanessa:

. Vanessa:

Yeah, I hadn't really thought about people who might be at some kind of disadvantage

Evet, bir şekilde dezavantajlı olabilecek insanları

how this could help them in their career, but even thinking about people who live in

kariyerlerinde onlara nasıl yardımcı olabileceğini gerçekten düşünmemiştim, ama hatta

some far away remote area, if a company is more used to hiring online and allowing people

bir şirket daha alışıksa, uzak, ücra bir bölgede yaşayan insanları bile düşündüm. çevrimiçi işe alma ve insanların

to work remotely, why not hire someone who lives far away as well who maybe doesn't have

uzaktan çalışmasına izin verme, neden çok uzakta yaşayan ve gerçekten

access to a really great company, but if they're allowed to work remotely, maybe all of a sudden

harika bir şirkete erişimi olmayan birini işe almıyorsunuz, ancak uzaktan çalışmalarına izin verilirse, belki birdenbire

people in other areas have access to a great job or all of those types of things. That

diğer alanların harika bir işe veya tüm bu tür şeylere erişimi vardır. Bunu

would be really good thing to see. Emma:

görmek gerçekten iyi bir şey olurdu. Emma:

Yeah, we can see this whole boom in the technology and the tools that we need to support us through

Evet, tüm bu patlamayı teknolojide ve bu konuda da bizi desteklemek için ihtiyaç duyduğumuz araçlarda görebiliyoruz

this as well and I think, yeah, exactly. Like you said, people in regional areas or rural

ve bence, evet, kesinlikle. Dediğiniz gibi,

areas who previously had to move to big cities to these big job opportunities, maybe that

daha önce büyük şehirlere taşınmak zorunda kalan bölgesel veya kırsal kesimdeki insanlar bu büyük iş fırsatlarına, belki bu

will change. I think that's really exciting. Vanessa:

değişecek. Bence bu gerçekten heyecan verici. Vanessa:

Yeah. Emma:

Evet. Emma:

A lot of things have been shaken up by this. I don't think we have had the chance to really

Bununla birçok şey sarsıldı. Bunu gerçekten tahmin etme şansımız olduğunu sanmıyorum

anticipate it. So we've had to respond really quickly. Socially, things have changed a lot,

. Bu yüzden gerçekten hızlı bir şekilde yanıt vermek zorunda kaldık . Sosyal olarak, her şey çok değişti,

environmentally, things are changing a lot, politically, all of these things, economically

çevresel olarak, her şey çok değişiyor, politik olarak, tüm bu şeyler, ekonomik olarak

obviously, and I think really it's a once in a lifetime opportunity for us to try something

, ve bence bu gerçekten hayatta bir kez farklı bir şey denememiz için bir fırsat

different. You're forced into something different. Vanessa:

. Farklı bir şeye zorlanıyorsun. Vanessa:

Everyone around the world is doing it. Emma:

Dünyadaki herkes bunu yapıyor. Emma:

Everyone's doing it. But the really most interesting part I think is being able to think about

Bunu herkes yapıyor. Ama bence asıl ilginç olan kısım,

what we take back to normal after this is finished, after the pandemic's over, after

bu iş bittikten sonra, pandemi bittikten sonra,

they find a vaccine and the fear and the stress and the worry reduces a little. But there's

aşıyı bulduktan ve korku, stres ve endişe biraz azaldıktan sonra neyi normale döndüreceğimizi düşünebilmek. Ama

so many different things that I'm constantly thinking I caught like this aspect of this

sürekli olarak sahip olduğumuz bu yeni hayatın bu yönünü yakaladığımı düşündüğüm birçok farklı şey var

new life that we have. So how can I take that back into what I was doing, what is normal?

. Peki bunu yaptığım şeye nasıl geri alabilirim, normal olan nedir?

So a lot of that is to do with like the social side of things and I guess just slowing things

Yani bunların çoğu, şeylerin sosyal yönü gibi şeylerle ilgili ve sanırım sadece işleri

down a little. Emma:

biraz yavaşlatmak. Emma:

Before all of this happened, I was working hours and hours and hours and hours a day,

Bütün bunlar olmadan önce, günde saatlerce, saatlerce, saatlerce çalışıyordum,

rushing round, then trying to go out and meet friends and do this and go there and buy this

koşuşturuyordum, sonra dışarı çıkıp arkadaşlarla buluşmaya ve bunu yapmaya ve oraya gidip bunu

and all of these things, and I was constantly running around and rushing and trying to make

ve tüm bunları almaya çalışıyordum ve ben sürekli koşuşturmaca, koşuşturmaca ve

all of these things fit into the limited number of hours I had in my day. And what I've really,

tüm bunları günümdeki kısıtlı saatlere sığdırmaya çalışmak. Ve gerçekten,

really appreciated is just the opportunity to slow that down and to do some more things

gerçekten takdir ettiğim şey, bunu yavaşlatma ve

that are just for me or just focusing on me a little bit. More sleep or a little bit more

sadece benim için olan veya sadece biraz bana odaklanan daha fazla şey yapma fırsatı . Daha fazla uyku veya biraz daha fazla

exercise. Like I said, I'm doing a bit more cooking, which before I was like, "I'm too

egzersiz. Dediğim gibi, biraz daha yemek yapıyorum, ki daha önce "

busy for that." I'm enjoying that as well. So I'm thinking carefully about what parts

Bunun için çok meşgulüm" gibiydim. Bundan da zevk alıyorum. Bu yüzden,

of this experience now I have wanted to try and take back into new normal once all of

şimdi bu deneyimin hangi kısımlarını denemek ve tüm bunlar bittiğinde yeni normale geri dönmek istediğimi dikkatlice düşünüyorum

this is over. Vanessa:

. Vanessa:

Yeah, I think it will seem, like you mentioned, if you're a go, go, go kind of person, to

Evet, bence bahsettiğin gibi, eğer git, git, git türünden bir insansan,

just jump back into that might seem hectic. It was hectic before but you see it as hectic

hemen geri dönmek telaşlı görünebilir. Daha önce telaşlıydı ama şimdi onu telaşlı olarak görüyorsunuz

now, which will be an interesting shift. We'll see exactly what happens, but it's very interesting.

, bu da ilginç bir değişim olacak. Tam olarak ne olacağını göreceğiz, ama bu çok ilginç.

Emma: Perfect. It's very nice. But it's a very idealistic

Emma: Mükemmel. Bu çok hoş. Ancak bu,

way of looking at our current situation. Vanessa:

mevcut durumumuza bakmanın çok idealist bir yolu. Vanessa:

Yeah, I like that positive attitude though because there's so many negative things or

Evet, yine de bu olumlu tavrı seviyorum çünkü çok fazla olumsuz şey var ya da

all of the fear and stress, so just thinking about the positives we can take away, it's

tüm korku ve stres var, bu yüzden sadece alabileceğimiz olumlu şeyleri düşünmek

really... Yeah, it's good for the morale. Emma:

gerçekten... Evet, moral için iyi. Emma:

I'm always trying to think more positively of that. In this situation it’s all you

Her zaman bunun hakkında daha olumlu düşünmeye çalışıyorum . Bu durumda yapabileceğiniz tek şey bu

can do. Vanessa:

. Vanessa:

Yes. Well, thank you so much Emma for this chat and thank you for sharing it with all

Evet. Bu sohbet için çok teşekkür ederim Emma ve bunu tüm öğrencilerimle paylaştığınız için

of my students as well. I hope they get a chance to, I'm sure all of them have already

de teşekkür ederim. Umarım bir şansları olur, eminim hepsi zaten

seen mmmEnglish, but if you haven't, make sure you check it out. I'll post links and

mmmEnglish'i görmüşlerdir, ancak görmediyseniz mutlaka kontrol edin. Bağlantıları ve

all of that as well. Well, thank you so much. I hope we get to

hepsini de göndereceğim. Çok teşekkür ederim. Umarım

chat again sometime in the future. Emma:

gelecekte bir ara tekrar sohbet ederiz. Emma:

Wow, absolutely. Have a really good sleep. Vanessa:

Vay canına, kesinlikle. Gerçekten iyi uykular. Vanessa:

Have a good day. Emma:

İyi günler. Esma:

You too. Vanessa:

Sen de Vanessa:

Bye. Well, today I am lucky to be here with Gabby from Go Natural English, another amazing

Görüşürüz. Bugün bir başka harika İngilizce öğretim kanalı olan Go Natural English'ten Gabby ile burada olduğum için şanslıyım

English teaching channel. You've been around YouTube for quite awhile.

. Bir süredir YouTube'dasınız.

Gabby: It's almost 10 years. Hi everyone.

Gabby: Neredeyse 10 yıl oldu. Herkese selam.

Vanessa: Amazing. Well, I'm so glad that you're here.

Vanessa: İnanılmaz. Burada olduğun için çok mutluyum. Bugün

Thank you so much for taking your valuable time today.

değerli zamanınızı ayırdığınız için çok teşekkür ederiz .

Gabby: Thank you. I'm really excited to be here with

Gabby: Teşekkür ederim. Burada seninle olduğum için gerçekten heyecanlıyım

you, Vanessa. Thank you. Vanessa:

, Vanessa. Teşekkür ederim. Vanessa:

Yes, so even though we're living far apart, we are experiencing similar life circumstances

Evet, yani birbirimizden çok uzakta yaşıyor olsak da şu anda benzer yaşam koşullarından geçiyoruz

right now. So I'm curious for you, what kind of regulations or changes have happened in

. Peki sizin için merak ediyorum, yaşadığınız son bir ayda ne gibi düzenlemeler veya değişiklikler oldu

the last month where you live? First of all, what area or what country are you living in

? Öncelikle insanların fikir edinmesi için hangi bölgede veya hangi ülkede yaşıyorsunuz

so people can get an idea and what kind of changes have happened over the last month

ve son bir ayda sizde ne gibi değişiklikler oldu

for you? Gabby:

? Gabby:

It's been very interesting because last month, I was in Kansas City for a few weeks and then

Çok ilginçti çünkü geçen ay birkaç haftalığına Kansas City'deydim ve ardından

went back to Los Angeles right as the virus was unfolding and new regulations and orders

tam da virüs ortaya çıkarken ve yeni düzenlemeler ve emirler

were coming into play. And so we decided, my boyfriend and I, we decided to come back

devreye girerken Los Angeles'a geri döndüm. Biz de erkek arkadaşımla

to the Kansas City area from LA. So when LA had this roll outs of new orders, we thought,

Los Angeles'tan Kansas City bölgesine dönmeye karar verdik. LA bu yeni siparişleri piyasaya sürdüğünde,

"Okay, maybe we should go back to Missouri where things are a little bit more calm and

"Tamam, belki de her şeyin biraz daha sakin,

peaceful and less people." And so we're actually in the Kansas City area right now, and it's

huzurlu ve daha az insan olduğu Missouri'ye dönmeliyiz" diye düşündük. Ve şu anda aslında Kansas City bölgesindeyiz ve bu

interesting because across the United States, we've had these say at home orders, right?

ilginç çünkü Amerika Birleşik Devletleri'nde evde siparişler aldık, değil mi?

And it happened first in Los Angeles and then here in Kansas City. It was about a week behind

Ve önce Los Angeles'ta, sonra burada, Kansas City'de oldu. Burada yaklaşık bir hafta gerideydi

here. So we had a little more time to prepare, but we have been staying at home just like

. Bu yüzden hazırlanmak için biraz daha zamanımız oldu ama ABD'deki çoğu insan gibi biz de evde kalıyoruz

most people in the US. Vanessa:

. Vanessa:

Yeah, and probably you have a little more space there too.

Evet ve muhtemelen orada da biraz daha yeriniz var.

Gabby: Yes.

Gabby: Evet.

Vanessa: Maybe you feel a little more comfortable.

Vanessa: Belki biraz daha rahat hissedersin.

Gabby: A bit.

Gabby: Biraz.

Vanessa: Or space there to maybe feel...

Vanessa: Ya da belki hissetmek için boşluk...

Gabby: Yes!

Gabby: Evet!

Vanessa: ... a little more comfortable.

Vanessa: ... biraz daha rahat.

Gabby: A bigger yard to play in, yes.

Gabby: Oynamak için daha büyük bir bahçe, evet.

Vanessa: That is essential. So you have some private

Vanessa: Bu çok önemli. Yani bahçe gibi

or personal outdoor space that you can go to like a yard?

gidebileceğiniz özel veya kişisel açık alanınız var mı ?

Gabby: Exactly. Yeah. So personal stories, I have

Gabby: Kesinlikle. Evet. Kişisel hikayeler,

a house in the Kansas City area and I have some family in the Kansas City area, so I

Kansas City bölgesinde bir evim ve Kansas City bölgesinde bir ailem var, bu yüzden

go back and forth a lot. So it just seems like an easy place to kind of hunker down

sık sık gidip geliyorum. Bu yüzden,

during stay at home and just have more space to walk around in the yard or be outside,

evde kaldığınız süre boyunca bir nevi çömelmek ve bahçede dolaşmak veya dışarıda olmak için daha fazla alana sahip olmak için kolay bir yer gibi görünüyor,

so Vanessa:

bu yüzden Vanessa:

I'm curious because you teach online, I imagine most of your work related things are at home

Merak ediyorum çünkü çevrimiçi öğretiyorsunuz, işinizin çoğunu hayal ediyorum ilgili şeyler evde

or at least not out and in an office. So how has your daily life changed since all of this?

veya en azından dışarıda değil ve bir ofiste. Peki tüm bunlardan bu yana günlük hayatınız nasıl değişti?

I know you've moved back and forth a little bit, but as far as just your daily habits,

Biraz ileri geri hareket ettiğinizi biliyorum , ancak günlük alışkanlıklarınıza gelince,

has an awful lot changed for you? Gabby:

sizin için çok şey değişti mi? Gabby:

Honestly, because for so many years I've been working from home. I mean I know it's a big

Dürüst olmak gerekirse, çünkü uzun yıllardır evden çalışıyorum. Demek istediğim,

change for many people to be working from home, working remotely. But I've been doing

birçok insanın evden, uzaktan çalışmasının büyük bir değişiklik olduğunu biliyorum. Ama

this for so long, I just kind of feel like it's another day at my home office. You know,

bunu o kadar uzun süredir yapıyorum ki, ev ofisimde başka bir günmüş gibi hissediyorum.

speaking of work, not like, you know, free time or social life, but work life is pretty

İşten bahsetmişken, boş zaman ya da sosyal hayat gibi değil ama iş hayatı hemen hemen

much the same. It's, I feel very lucky in that regard.

aynı. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum .

Vanessa: Yeah, I do too. Just to be already comfortable

Vanessa: Evet, ben de istiyorum.

with working from home and that you can continue doing that.

Evden çalışma konusunda zaten rahat olmanız ve bunu yapmaya devam edebilmeniz için.

Gabby: Yeah.

Gabby: Evet.

Vanessa: It's really a good position to be in and hopefully

Vanessa: İçinde olmak gerçekten iyi bir pozisyon ve umarım

helpful for English learners. We can keep giving them English lessons.

İngilizce öğrenenler için faydalıdır. Onlara İngilizce dersleri vermeye devam edebiliriz.

Gabby: Absolutely. Yeah, and I think more and more

Gabby: Kesinlikle. Evet, bence giderek daha fazla

people are looking to the internet and YouTube and online courses to learn from nowadays

insan, günümüzden bir şeyler öğrenmek için internete, YouTube'a ve çevrimiçi kurslara bakıyor

and it's becoming more and more normal and I love that because that's what we do.

ve bu giderek daha normal hale geliyor ve bunu seviyorum çünkü yaptığımız şey bu.

Vanessa: Yeah. Yeah. It seems like this is the perfect

Vanessa: Evet. Evet. Biraz fazladan zamanınız varsa,

time to spend more time enriching yourself if you have a little bit extra time.

kendinizi zenginleştirmek için daha fazla zaman harcamak için mükemmel bir zaman gibi görünüyor .

Gabby: Definitely, now is the time. If you have to

Gabby: Kesinlikle, şimdi tam zamanı. Dışarı çıkmadığınız için

stay at home and have a little extra free time because you're not going out, then learn

evde kalmanız ve biraz fazladan boş zamanınız olması gerekiyorsa, o zaman

something new. Vanessa:

yeni bir şeyler öğrenin. Vanessa:

Yeah. Have you found yourself at all picking up other activities or, I know a lot of people,

Evet. Kendinizi hiç başka aktivitelerle uğraşırken buldunuz mu veya, birçok insan tanıyorum,

at least around here have gotten pets or they like started a garden cause you're at home

en azından buralarda evcil hayvan var ya da bahçeye başlamayı seviyorlar çünkü

a lot. Gabby:

çok evdesiniz. Gabby:

It's really funny because my dad gave me a stack of books and magazines about country

Bu gerçekten komik çünkü babam bana kırsal yaşamla ilgili bir yığın kitap ve dergi verdi

living, which is, it's very Missouri this is kind of a rural area, if people don't know,

, yani burası tam Missouri, burası kırsal bir bölge, insanlar bilmiyorsa,

Kansas city is a big city, but anyway, some people like my dad are into raising chickens

Kansas şehri büyük bir şehir, ama neyse , babam gibi bazı insanlar tavuk yetiştirmeye

and having a garden and so I've become a little obsessed with the idea having a garden and

ve bir bahçeye sahip olmaya meraklıdır ve bu yüzden bir bahçe ve tavuk sahibi olma fikrine biraz takıntılı hale geldim

chickens. I don't have any yet, but hopefully soon.

. Henüz yok ama umarım yakında.

Vanessa: Yeah, I think at least around here the stores

Vanessa: Evet, sanırım en azından buralarda dükkanlar

have, I don't know if there's specific, there's not really specific chicken stores, but places

var, spesifik var mı bilmiyorum, gerçekten spesifik tavuk dükkanları yok, ama

where you get chickens have just sold out because so many people are wanting to kind

tavuk bulduğunuz yerler yeni tükendi çünkü pek çok insan bir

of spend more quiet time, go back to the traditional ideas.

şekilde harcamak istiyor daha sessiz zaman, geleneksel fikirlere geri dönün .

Gabby: It's very interesting.

Gabby: Çok ilginç.

Vanessa: Yeah. I guess people like your dad are ahead

Vanessa: Evet. Sanırım baban gibi insanlar

of the curve. Gabby:

çağın ötesinde. Gabby:

Well, he was ahead of the curve before even it started. Yeah.

Şey, daha başlamadan bile öndeydi . Evet.

Vanessa: Yeah, I'm curious, what do you think is going

Vanessa: Evet, merak ediyorum,

to happen in the future after, at least the major part of their pandemic has passed? What

en azından pandemilerinin büyük bir kısmı geçtikten sonra gelecekte ne olacağını düşünüyorsunuz?

do you think life's going to be like? Similar difference.

Sence hayat nasıl olacak? Benzer fark.

Gabby: I think it will be a little different than

Gabby: Sanırım öncekinden biraz farklı olacak

before. I think that we may not go out as much as before. Maybe it will take a while

. Eskisi kadar dışarı çıkamayacağımızı düşünüyorum . Belki eski

to get back to where we were or maybe people will be a little bit more hesitant to go out

halimize dönmemiz biraz zaman alacak ya da belki insanlar dışarı çıkıp

or do things in large groups or too close together to other people. You know? I think

büyük gruplar halinde ya da diğer insanlara çok yakın bir şeyler yapmaktan biraz daha çekingen olacak . Bilirsin? Bence

long answers short, just people will be a little bit more cautious because I don't think

uzun cevaplar kısa, sadece insanlar biraz daha temkinli olacak çünkü

the virus will go away completely, we'll have to just be aware of washing our hands more

virüsün tamamen ortadan kalkacağını düşünmüyorum, sadece ellerimizi daha sık yıkamanın farkında olmalıyız

often and you know, just taking care of ourselves if we do get sick, not pushing ourselves too

ve bilirsiniz, sadece dikkat etmek Kendimizi hastalanırsak, kendimizi çok zorlamadan

hard, I hope that it will become more normal to maybe work from home if you're not feeling

, umarım kendinizi iyi hissetmiyorsanız evden çalışmak

well or take time off if you're not feeling well and you know for people to really be

veya kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve insanların bunu yapacağını biliyorsanız izin almak daha normal hale gelir. gerçekten sağlıklı ol

healthy. Vanessa:

Vanessa:

Yeah, yeah, the idea of continue. It's hard to just shake the idea that, "Oh, I shouldn't

Evet, evet, devam etme fikri. "Ah,

stand too close to my neighbor". All those things that, it feels weird now, but it also

komşuma çok yakın durmamalıyım" fikrinden kurtulmak zor. Tüm o şeyler, şimdi garip geliyor, ama aynı zamanda

feels weird to hug a neighbor because we've got so used to that distancing so people were

bir komşuya sarılmak da garip geliyor çünkü bu mesafeye o kadar alıştık ki insanlar

not jumped back in. Gabby:

tekrar içeri atlamadı. Gabby:

Yeah. People are not really hugging or shaking hands these days, and I think you're right.

Evet. İnsanlar bugünlerde pek kucaklaşmıyor ya da el sıkışmıyor ve bence haklısın.

It will be. It will be a little strange to start doing that again. I think there's going

Olacak. Bunu tekrar yapmaya başlamak biraz garip olacak. Sanırım

to be some very awkward monks months ahead where we're like, do we shake hands? Or? Cause

aylar sonra çok garip keşişler olacak , el sıkışıyor muyuz? Veya? Neden

"hi". Vanessa:

"merhaba". Vanessa:

Yeah. Yeah. It even feels weird like that now because at least where I live, there's

Evet. Evet. Hatta şimdi böyle garip geliyor çünkü en azından benim yaşadığım yerde

not an awful lot of cases, or at least it's not people I'm personally know, so when you

çok fazla vaka yok ya da en azından şahsen tanıdığım insanlar değil, bu yüzden

see your neighbors, it just feels weird like, Oh, I want to help you in your garden or give

komşularınızı gördüğünüzde, ' Oh, ben' gibi garip geliyor. Bahçenizde size yardım etmek veya size

you some food, or all those types of things, but kind of keep our distance.

yiyecek vermek veya bu tür şeyler yapmak istiyoruz, ama mesafemizi koruyun.

Gabby: Yeah, right. It's really interesting, I think

Gabby: Evet, doğru. Bu gerçekten ilginç, sanırım

we're all just kind of figuring it out together at the same time and it's good to talk about

hepimiz aynı anda bunu birlikte çözüyoruz ve bunun hakkında konuşmak güzel

it, I'm really glad that you know we're having this talk and that you'll talk with other

, bu konuşmayı yapacağımızı bilmene ve seninle konuşacağına gerçekten sevindim. diğer

English teachers and many other people in the comments too. I'm sure will have this

İngilizce öğretmenleri ve diğer birçok kişi de yorumlarda. Eminim bu

discussion continuing, but it's interesting to figure out what is life going to be like

tartışma devam edecek, ancak

in the following months and years. Vanessa:

önümüzdeki aylarda ve yıllarda hayatın nasıl olacağını anlamak ilginç. Vanessa:

Yeah. I'm curious especially too for children, how they're going to be in the future, will

Evet. Özellikle çocuklar için çok merak ediyorum, gelecekte nasıl olacaklar,

this be a traumatic event where they'll be afraid to touch other people or get close.

bu diğer insanlara dokunmaktan veya yaklaşmaktan korkacakları travmatik bir olay mı olacak?

Gabby: Or children who we're in school and they're

Gabby: Ya da okulda olduğumuz ve

learning from home and they, I mean there's so many children who are not going back to

evden öğrenen çocuklar ve onlar, yani

school until maybe next year, it's crazy. Vanessa:

belki gelecek yıla kadar okula geri dönmeyecek o kadar çok çocuk var ki, bu çılgınlık. Vanessa:

Yeah. Yeah. Even for my two year old the other day he said, mommy, I touched our neighbor's

Evet. Evet. Hatta geçen gün iki yaşındaki oğlum için anneciğim komşumuzun topuna dokundum dedi

ball. It's okay. It's okay. He doesn't know why. We don't want him to do that. It doesn't

. Sorun değil. Sorun değil. Nedenini bilmiyor. Bunu yapmasını istemiyoruz.

quite understand, but that might linger after all of this has passed.

Tam olarak anlamıyor, ancak tüm bunlar geçtikten sonra oyalanabilir.

Gabby: Right? Like these kids will grow up thinking

Gabby: Değil mi? Sanki bu çocuklar

they can't touch anything. Vanessa:

hiçbir şeye dokunamayacaklarını düşünerek büyüyecekler. Vanessa:

It'll be quite interesting. I'm sure it will affect us and kids and everyone else for quite

Oldukça ilginç olacak. Bir süre bizi, çocukları ve diğer herkesi etkileyeceğinden eminim

awhile. Gabby:

. Gabby:

Yeah, but I think just taking it day by day and just trying to help each other out and

Evet, ama bence sadece günden güne almak ve birbirimize yardım etmeye çalışmak ve

being kind and yeah, that's all we can do really.

nazik olmak ve evet, gerçekten yapabileceğimiz tek şey bu .

Vanessa: Yeah, I agree. Just sharing kindness is a

Vanessa: Evet, katılıyorum. Sadece iyiliği paylaşmak

great idea. Well thank you so much Gabby for sharing your thoughts and just kind of what's

harika bir fikir. Gabby, düşüncelerini ve hayatında olup bitenleri paylaştığın için çok teşekkür ederim

going on in your life because... Gabby:

çünkü... Gabby:

Of course... Vanessa:

Elbette... Vanessa:

No matter where we live. We're all doing this. Gabby:

Nerede yaşarsak yaşayalım. Bunu hepimiz yapıyoruz. Gabby:

Of course. Yeah. I loved meeting on, online like this, this is so cool. It's a great substitute

Elbette. Evet. Bu şekilde çevrimiçi buluşmayı çok sevdim , bu çok havalı.

for face to face meetings and you know, we're not even in the same city so of course we

Yüz yüze toplantıların yerine harika bir alternatif ve biliyorsunuz, aynı şehirde bile değiliz, bu yüzden elbette

would probably do this anyway online. But it's great.

bunu muhtemelen yine de çevrimiçi olarak yapardık. Ama bu harika.

Vanessa: A good excuse.

Vanessa: İyi bir bahane.

Gabby: Yes.

Gabby: Evet.

Vanessa: Yes. Well thank you so much. I hope everyone

Vanessa: Evet. Peki çok teşekkür ederim Umarım herkesin

gets a chance to check out. Go natural English, YouTube channel.

inceleme şansı olur. Go doğal İngilizce, YouTube kanalı.

Gabby: Thank you!

Gabby: Teşekkürler!

Vanessa: Keep learning, enriching yourself with all

Vanessa: Dışarı çıkmamak ve sosyal olmak için şu anda sahip olduğumuz tüm zamanla kendinizi zenginleştirerek öğrenmeye devam edin

the time that we have now to not go out and be social. You can learn online.

. Çevrimiçi öğrenebilirsiniz.

Gabby: Yes, thanks so much Vanessa.

Gabby: Evet, çok teşekkürler Vanessa.

Vanessa: My pleasure. All right, I'm here with Jack

Vanessa: Zevkle. Pekala,

from the wonderful YouTube channel ToFluency who is another English teacher on the YouTubes,

YouTube'daki başka bir İngilizce öğretmeni olan harika YouTube kanalı ToFluency'den Jack ile buradayım,

so thanks for joining me Jack. Jack:

bu yüzden bana katıldığınız için teşekkürler Jack. Jack Archer:

Sure thing, Vanessa, glad to be here. Vanessa:

Elbette Vanessa, burada olduğuma sevindim. Vanessa:

So we are surprisingly living in the same city, which is unlike any of the other people

Yani şaşırtıcı bir şekilde aynı şehirde yaşıyoruz ki bu videodaki diğer insanların hiçbirine benzemiyor

who are in this video. But even though we're in the same city, we are living different

. Ama aynı şehirde olmamıza rağmen farklı

lives but experiencing the same thing, this quarantine business. So I'm curious for you,

hayatlar yaşıyoruz ama aynı şeyi yaşıyoruz, bu karantina işini. Yani benim gibi olsalar da sizin için merak ediyorum, karantina ya da sadece pandemi devam ettiğinden beri son bir aydır sizin

even though they're similar to me, what kind of regulations or changes have happened for

için ne gibi düzenlemeler ya da değişiklikler oldu

you over the last month or so since the quarantine or just the pandemic has been going on?

?

Jack: Yeah, it's hard to think about the timeframe

Jack Archer: Evet, bunun zaman dilimini düşünmek zor

of it all because I remember there was before the lockdown happened and the city basically

çünkü sokağa çıkma yasağı uygulanmadan önce de vardı ve belediye temelde Kate'de

said, we are implementing these guidelines at Kate and I had done some of that as well.

bu yönergeleri uyguluyoruz ve ben de bunun bir kısmını yapmıştık dedi.

So we, we were a little bit aware of, we thought it was going to happen. My son wasn't feeling

Yani biz, biraz farkındaydık, olacağını düşündük. Oğlum kendini

very well, so we took him out of school as a precaution and then suddenly it, it started

pek iyi hissetmiyordu, bu yüzden önlem olarak onu okuldan aldık ve sonra aniden başladı

and those, those guidelines were something that I was expecting, and it's been interesting

ve o, o yönergeler beklediğim bir şeydi ve

for me as well to compare them to other cities around the world and other countries. I'm

onları karşılaştırmak benim için de ilginçti. dünyadaki diğer şehirler ve diğer ülkeler. Ben

from the UK, I live in America. So just like comparing what everyone is doing in that regard.

İngiltere'denim, Amerika'da yaşıyorum. Yani tıpkı herkesin bu konuda ne yaptığını karşılaştırmak gibi.

Vanessa: Yeah, and even within the U S it seems like

Vanessa: Evet ve ABD içinde bile

different cities and States are dealing with it in different ways.

farklı şehirler ve eyaletler bununla farklı şekillerde uğraşıyor gibi görünüyor.

Jack: That's right. And it's interesting also to

Jack Archer: Doğru. Ayrıca

see how cities are dealing with that and then how that compares to the state and then the

şehirlerin bununla nasıl başa çıktığını ve ardından bunun eyalet ve ardından ülke ile nasıl karşılaştırıldığını ve

country and the different advice and guidelines are being passed down. But yeah, I feel in

farklı tavsiye ve yönergelerin aktarıldığını görmek de ilginç. Ama evet,

terms of the guidelines have been set, they've been pretty general in terms of what other

yönergelerin belirlenmiş olduğunu hissediyorum, diğer

people are facing right now. And it started with no large gatherings and then it started

insanların şu anda karşı karşıya kaldıkları şeyler açısından oldukça geneller. Ve büyük toplantılar olmadan başladı ve ardından

to be a little bit more strict with schools closing. Certain businesses are allowed to

okulların kapanmasıyla biraz daha katı olmaya başladı . Bazı işletmelerin

be open and some of that has changed slightly, but a lot of it is just it's down to essential

açık olmasına izin verilir ve bunların bir kısmı biraz değişti, ancak çoğu, gerekli olana

versus non essential. Vanessa:

karşı gerekli olmayana bağlı. Vanessa: Evet.

Yeah, so you can, there's not a specific amount of time you can be outside or even saying,

for example, Emma in Australia said that they can only have gatherings of two people. I

feel like the U S hasn't really implemented something that specific. It's just don't gather

ABD'nin gerçekten bu kadar özel bir şeyi uygulamadığını hissediyorum. Sadece

in large groups of more than 10 or something a little more vague than other places.

10'dan fazla büyük gruplar halinde toplanmaz veya diğer yerlerden biraz daha belirsiz bir şey değildir.

Jack: Yeah, so a good, a good example is in the

Jack Archer: Evet, çok iyi bir örnek,

UK you can go outside to exercise once per day. So you have your very specific hour,

Birleşik Krallık'ta günde bir kez egzersiz yapmak için dışarı çıkabilirsiniz . Yani çok özel bir saatiniz var,

let's say when you can go exercise and the cracking down on people even just like stop

diyelim ki ne zaman egzersiz yapmaya gidebilirsiniz ve insanlara baskı yapmak, hatta

in and have taking a break. Where as here there's no general guideline to that. So we're

uğrayıp mola vermek gibi. Burada olduğu gibi, bununla ilgili genel bir kılavuz yoktur. Bu yüzden

spending a lot of time outside in our neighborhood, especially in the yard.

mahallemizde, özellikle bahçede dışarıda çok zaman geçiriyoruz .

Vanessa: Especially with kids, you have to get out

Vanessa: Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda, evden çıkmak zorundasın

of the house or else you just go stir crazy. Jack:

yoksa çılgına dönersin. Jack:

Oh yeah. It's bad for everyone. Yeah. And luckily right now the weather's just incredible.

Ah evet. Herkes için kötü. Evet. Ve neyse ki şu anda hava inanılmaz.

Vanessa: I can't imagine if this had happened in the

Vanessa: Bunun kışın ortasında olduğunu hayal bile edemiyorum, deliriyor

middle of the winter, we would be going crazy. Jack:

olurduk.

Yeah. Vanessa:

Evet. Vanessa:

So I'm curious about your daily life. You kind of hinted, you live in a neighborhood,

Yani günlük hayatını merak ediyorum. Bir mahallede yaşıyorsunuz,

you have kids. How has your daily life changed in the last month or so?

çocuklarınız var, ima ettiniz. Son bir ayda günlük hayatınız nasıl değişti ?

Jack: Well, we're, we feel very fortunate that we've

Jack Archer: Bu,

all been healthy throughout this, this period. And also that I do what I do, which is, similar

bu dönem boyunca hepimiz sağlıklı olduğumuz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Ve ayrıca yaptığım şeyi yapıyorum, yani

to what you do. And my wife also has a job that allows her to work from home. But with

sizin yaptığınıza benzer. Ve eşimin de evden çalışmasına izin veren bir işi var. Ama

that, with the two children I'm working, my wife's working, they have to have schoolwork

bununla birlikte, çalıştığım iki çocukla, eşim çalışıyor, okul ödevlerini yaptırmaları gerekiyor

done and there's no, there's no way that we can get childcare at this time. It's been,

ve hayır, bu zamanda çocuk bakımı almamızın imkanı yok. Bu

it's been a challenge but it, it's actually been really nice at the same time because,

bir meydan okumaydı ama aslında aynı zamanda gerçekten güzeldi çünkü

Vanessa: How so?

Vanessa: Nasıl yani?

Jack: Well part of it is, I can be flexible with

Jack Archer: İşin bir yanı, çalışırken esnek olabiliyorum

when I work, my wife's school teaching, she has certain hours that she has to do stuff.

, karımın okuldaki öğretmenliği, bir şeyler yapması gereken belirli saatleri var.

Our children, it's both good and bad that the word we have to in regards to them being

Çocuklarımız, birbirlerini eğlendirebilmeleri konusunda söylememiz gereken söz,

able to entertain each other, they have company cause they can't play with other children.

diğer çocuklarla oynayamadıkları için arkadaş olmaları hem iyi hem de kötü.

But then when it's, when there are times of the day when everyone's a little about on

Ama sonra, günün herkesin biraz

edge, it's just, it's madness. Just before dinner time for example, when let's say I'm

gergin olduğu zamanlar olduğunda, bu sadece deliliktir. Örneğin akşam yemeği saatinden hemen önce, diyelim ki

trying to finish a video, my wife gets a call from her lead teacher to say, you know, we

bir videoyu bitirmeye çalışıyorum, eşim baş öğretmeninden bir telefon alıyor ve "

need this done now. And then the children are hungry on one of them is tired, one of

Bu işi hemen halletmemiz gerekiyor" diyor. Ve sonra çocuklar acıkmış, biri yorulmuş, biri

them hasn't napped. It's everything like comes together at one point.

uyumamış. Her şey bir noktada bir araya geliyor gibi.

Jack: But we're, we're managing pretty well and

Jack Archer: Ama biz, gayet iyi idare ediyoruz ve

we're actually in a routine that we haven't been in for a long time because we don't have

aslında uzun zamandır içinde olmadığımız bir rutinin içindeyiz çünkü

to do the school drop off, we don't have to do certain things that the commitments that

okul bırakmaya ihtiyacımız yok, bizde yok

we have classes, soccer practice or that kind of stuff.

derslerimiz, futbol antrenmanımız veya bu tür şeylerle ilgili taahhütlerimiz gibi belirli şeyleri yapmak.

Vanessa: Yeah everything has come to a halt.

Vanessa: Evet, her şey durdu.

Jack: So we, we've just gotten to a really good

Jack Archer: Yani biz, şu

routine at the moment that's more or less working for everyone. And yeah, everyone's

anda aşağı yukarı herkesin işine yarayan gerçekten iyi bir rutine ulaştık. Ve evet, herkes

been quite flexible at the same time. Vanessa:

aynı zamanda oldukça esnekti. Vanessa:

It's really great that you guys can flexibly work and first of all have jobs that are still

Esnek bir şekilde çalışabilmeniz ve her şeyden önce halen devam eden işlerinizin olması ve

continuing but be able to work from home as well. So what do you think, I guess we should

aynı zamanda evden çalışabilmeniz gerçekten harika . Peki sen ne düşünüyorsun, sanırım

say when this is over and not if this is ever over, but when this is over, what do you think

bu bittiğinde söylemeliyiz ve bu hiç bitmediyse değil, ama bu bittiğinde, sence

the future looks like? What's your prediction? Jack:

gelecek nasıl görünüyor? Tahminin nedir? Jack Archer:

It's, I mean it's very difficult isn't it? Because we're in very uncertain times and

Bu, yani çok zor değil mi? Çünkü çok belirsiz zamanlardayız ve bununla

there are different things to consider with this. And you know, you, this is from a very

ilgili dikkate alınması gereken farklı şeyler var . Ve biliyorsun, sen, bu

American perspective as well. When I, when I think about what's going to happen and think

aynı zamanda çok Amerikalı bir bakış açısından. Ne olacağını düşündüğümde ve

about the UK, but yeah, it's, I feel that these lock-downs are going to probably continue

Birleşik Krallık'ı düşündüğümde, ama evet, bu karantinaların muhtemelen devam edeceğini hissediyorum,

in terms of it's already been extended as a lot longer than most people thought.

çünkü zaten çoğu insanın düşündüğünden çok daha uzun süre uzatıldı.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Jack: And then it just seems like everyone is saying

Jack Archer: Ve sonra sanki herkes

there's going to be that second wave, well, she's likely going to come in in the fall.

ikinci dalganın geleceğini söylüyor, o da muhtemelen sonbaharda gelecek. Bu

So we're preparing in many ways for this to be extended over the long term. And from that

nedenle, bunun uzun vadeye yayılması için birçok yönden hazırlanıyoruz. Ve bundan yola çıkarak

we, I say we, Kate and I've talked about this a lot, my wife and I, and we were actually

diyorum ki Kate ve ben bu konuda çok konuştuk, karım ve ben ve aslında

watching The Big Shore together last night. Have you seen that movie?

dün gece birlikte The Big Shore izliyorduk. Bu filmi gördün mü?

Vanessa: No, I haven't.

Vanessa: Hayır, yapmadım.

Jack: Well it's, it's based on the 2008 crash.

Jack Archer: Şey, 2008 kazasına dayanıyor.

Vanessa: Oh, okay.

Vanessa: Ah, tamam.

Jack: But there's certain parts of it where you,

Jack Archer: Ama bazı bölümleri var ki,

you watch it and you think this is just like what's going on at the moment in terms of

izliyorsunuz ve bunun ekonomi açısından şu anda olup bitenlere benzediğini düşünüyorsunuz

the economy, but also that was during the SARS outbreak. So there was a scene when one

, ama bu SARS salgını sırasında da yaşandı . Yani karakterlerden birinin maske taktığı bir sahne vardı

of the characters was wearing a mask and they ridiculed him because he was wearing a mask

ve Amerika'da maske taktığı için onunla alay ediliyordu

in America. But now that has come around where we're all being told to wear masks outside.

. Ama şimdi bu, hepimize dışarıda maske takmamızın söylendiği bir noktaya geldi.

But just to go back to that, I see there's so many different ways that it can play out

Ama sadece buna geri dönecek olursak, oynayabileceği pek çok farklı yol olduğunu görüyorum

and you can just take any kind of industry and think, okay, how's that going to be affected

ve herhangi bir sektörü alıp düşünebilirsiniz, tamam, bu nasıl etkilenecek

and what's the knock on effects of that? Vanessa:

ve bunun zincirleme etkileri neler? Vanessa:

Right. Jack:

Doğru. Jack Archer:

So you can think about the travel industry and it's very difficult to picture this time

Yani seyahat endüstrisini düşünebilirsiniz ve gelecek yıl bu zamanları hayal etmek çok zor

next year. The travel industry being back to normal.

. Seyahat sektörü normale dönüyor.

Vanessa: Yeah. Even in a year, who knows what's going

Vanessa: Evet. Bir yıl sonra bile, ne olacağını kim bilebilir

to happen? What do you think about the education side of it? Because you have two kids in the

? Bunun eğitim yönü hakkında ne düşünüyorsunuz ? Çünkü oradaki eğitim sisteminde iki çocuğunuz var

education system there. My kids are too young for that now. So for you, what do you think

. Çocuklarım artık bunun için çok küçük. Peki sizin için

is going to happen with education? Not so much even will they go back to school in the

eğitimde ne olacağını düşünüyorsunuz? Sonbaharda okula bile dönmeyecekler o kadar değil

fall, but do you think that remote education will be integrated at all into whatever the

ama sizce okula dönmek

new system is, even if it's completely safe to go back to school? Just because that's

tamamen güvenli olsa bile yeni sistem ne olursa olsun uzaktan eğitim entegre olacak mı ? Sadece olan bu olduğu için

what's been going on. They've been remotely educating for awhile. What do you think about

. Bir süredir uzaktan eğitim veriyorlar. Bunun hakkında ne düşünüyorsun

that? Jack:

? Jack Archer:

Yeah, I think it's interesting because you can, some people are seeing the advantages

Evet, bence ilginç çünkü yapabiliyorsun, bazı insanlar bunun avantajlarını görüyor

to it, where, I mean the biggest advantage is you don't have to travel and just the fact

, yani en büyük avantajı seyahat etmek zorunda olmaman ve sadece

that you can work remotely, but at the same time, I see a lot of frustration with it and

uzaktan çalışabilmen, ama aynı zamanda zaman, bununla ilgili çok fazla hayal kırıklığı görüyorum ve

it seems like it's been just, just put onto people in such a big way that they haven't

öyle görünüyor ki, insanlara o kadar büyük bir şekilde yüklendi ki,

had time to ease into this and get used to the resources available. But what surprised

bunu kolaylaştırmak ve mevcut kaynaklara alışmak için zamanları olmadı . Ama beni şaşırtan şey, sahip olduğum sınırlı zamanla

me is that how, how good it has been with the limited time that I've had. So the kind

nasıl, ne kadar iyi olduğu . Çocuklarımın gittiği her

of resources we're getting from both the schools that my children go to just been, they've

iki okuldan da aldığımız kaynaklar

been excellent and they have enjoyed it. I've been surprised at how well it's worked. Yeah.

mükemmeldi ve bundan keyif aldılar. Ne kadar iyi çalıştığına şaşırdım. Evet.

Vanessa: So they're engaged even though it's just a

Vanessa: Yani sadece bir ekran olmasına rağmen nişanlılar

screen. Is it the teacher that they see or did they see all of the students? What's that

. Gördükleri öğretmen mi yoksa öğrencilerin hepsini mi gördüler? Bu nasıl bir şey

like? Jack:

? Jack Archer:

Usually they do it on a grid and they can see every student. And the benefit of this

Genellikle bunu bir ızgara üzerinde yaparlar ve her öğrenciyi görebilirler. Ve bunun

from a teacher point of view is that you can mute everybody. So then, so instead of when

bir öğretmen bakış açısından faydası, herkesin sesini kapatabilmenizdir. Öyleyse,

you ask a question, you can just say, okay, so my daughter just had a Spanish lesson and

bir soru sormak yerine, sadece, tamam, yani kızım İspanyolca dersi aldı ve

she's, she's three and a half, they teach in preschool. So today's lesson was Spanish

o, o üç buçuk yaşında, anaokulunda öğretmenlik yapıyorlar diyebilirsiniz. Bugünün dersi İspanyolcaydı

and I was listening and it was just incredible because they get everyone to repeat stuff

ve ben dinliyordum ve inanılmazdı çünkü herkese bir şeyleri tekrarlatıyorlar

and Emma was repeating it and then they'll unmute Emma and say, all right Emma, how'd

ve Emma tekrar ediyordu ve sonra Emma'nın sesini açıp, tamam Emma, ​​kar

you say it's snowing? And she just said it and they're completely engaged and my sister's

yağdığını nasıl söylersin? Ve o sadece söyledi ve tamamen nişanlandılar ve kız kardeşime de

been given our children lessons as well, doing craft projects. So they've been for two hours

çocuklarımıza zanaat projeleri yapma dersleri verildi . Yani her seferinde iki saat boyunca

at a time in front of the screen interacting with my sister and she's going through all

ekranın önünde kız kardeşimle etkileşime girdiler ve kız kardeşim

these different projects that they're doing, asking questions or having discussions and

yaptıkları tüm bu farklı projelerden geçiyor, sorular soruyor veya tartışıyorlar ve

it's, it's, it's been incredible. Some of that that's been going on.

bu, bu, bu inanılmazdı. Bunların bir kısmı devam ediyor.

Vanessa: That's really sweet too, that your sister

Vanessa: Ablanın bunu yapması da çok hoş

would do that. I. mean, probably a good way to connect, but that's so kind.

. Yani, muhtemelen bağlantı kurmanın iyi bir yolu , ama bu çok nazik.

Jack: Oh, everyone's winning because the children

Jack Archer: Ah, herkes kazanıyor çünkü çocuklar

love it. We love it. And she just loves that she loves to be, you know, with them. So,

buna bayılıyor. Onu seviyoruz. Ve o sadece onlarla birlikte olmayı sevdiğini seviyor. Yani,

yeah we... Vanessa:

evet biz... Vanessa:

It's not a bad idea for like remote relationships. Even for like my two and a half year old.

Uzak ilişkiler için fena bir fikir değil. İki buçuk yaşındaki çocuğum için bile.

Let's do a puzzle together and just pretend like they're there, but it's just a screen.

Birlikte bir yapboz yapalım ve sanki oradalarmış gibi davranalım, ama bu sadece bir ekran.

Jack: Yeah. And if you're going to .

Evet. Ve eğer gideceksen.

Vanessa: It's a screen.

Vanessa: Bu bir ekran.

Jack: Yeah. And if you're going to do that, I recommend

Evet. Ve bunu yapacaksanız,

having a computer setup and then sitting down at a desk because we found any type of Zoom

bir bilgisayar kurulumu yapmanızı ve ardından bir masada oturmanızı tavsiye ederim çünkü kız

time with my sister on a phone just turns into a battle where they're both trying to

kardeşimle telefonda herhangi bir Zoom zamanının ikisinin de elde etmeye çalıştığı bir savaşa dönüştüğünü gördük.

get it and they're holding it, they want to be over here, they want to be over there and

onu tutuyorlar, burada olmak istiyorlar, orada olmak istiyorlar ve

it keeps them centered. Vanessa:

bu onları merkezde tutuyor. Vanessa:

Sure. It's already fixed on the desk. This is where you're going to stay. That's really

Elbette. Zaten masaya sabitlendi. Kalacağın yer burası. Bu gerçekten

interesting. I'm kind of surprised. Maybe just sounds like you were a little surprised

ilginç. Biraz şaşırdım. Belki sen de onların

too that they're actually engaged with the class or with your sister doing projects because

sınıfla ya da kız kardeşinle projeler yaparken meşgul olmalarına biraz şaşırmış gibisin çünkü

you'd kind of think that maybe it's not for everyone, but that most kids would just think,

bunun herkes için olmadığını düşünürsün ama çoğu çocuk şöyle düşünür:

"Oh no one's here. I can do whatever I want." Jack:

"Oh hayır. biri burada. Ne istersem yapabilirim." Jack Archer:

Yeah, I think the craving that kind of interaction too, the type of work where they have to work

Evet, bence de bu tür bir etkileşime , işleri kendi başlarına halletmek zorunda oldukları türden bir işe can atıyorlar

through things on their own. You can tell they're not as engaged into that and you have

. Bununla o kadar meşgul olmadıklarını söyleyebilirsin ve

to be with them and try and lead them down. But when it's a class they're definitely engaged.

onlarla birlikte olmalısın ve onları alt etmeye çalışmalısın. Ama bu bir sınıf olduğunda kesinlikle meşguller.

Vanessa: Yeah. I guess that's a kind of thing that

Vanessa: Evet. Sanırım bu, uzaktan eğitimle

I've heard as kind of a complaint about this remote learning is it's not really homeschooling

ilgili bir tür şikayet olarak duyduğum bir tür şey, bunun gerçekten evde eğitim olmaması

because that would mean you're coming up with the curriculum as the parent, but you're kind

çünkü bu, ebeveyn olarak müfredatı sizin oluşturacağınız anlamına gelir , ancak siz bir

of just the intermediary. You're being given the information, which could be a little tough,

nevi sadece sizsiniz. aracı. Size bilgi veriliyor, bu biraz zor olabilir

but sounds like kind of working for you guys so far.

ama şu ana kadar işinize yaramışa benziyor.

Jack: Well, yeah to the best of its ability. I mean,

Jack Archer: Evet, elinden geldiğince. Yani

everyone needs this space. Vanessa:

herkesin bu alana ihtiyacı var. Vanessa:

Is that possible? Jack:

Bu mümkün mü? Jack Archer: Pek

Not really, no. It's very difficult to get that time, but then it's just shown that people

değil, hayır. O zamanı elde etmek çok zor ama sonra insanların

are having to get creative and to do things in different ways. So for me, I want to have

yaratıcı olmaları ve işleri farklı şekillerde yapmaları gerektiği gösteriliyor. Bu yüzden benim için

certain time to exercise. If I start exercising, like, "Oh, I'm just going to sneak off and

egzersiz yapmak için belirli bir zamanım olsun istiyorum. "Ah, ben gizlice kaçıp

do something," then within two minutes they're jumping on my back if I'm doing pushups. But

bir şeyler yapacağım" gibi egzersiz yapmaya başlarsam, iki dakika içinde şınav çekiyorsam sırtıma atlıyorlar. Ama

then you just have to think how can you get them involved so everyone's doing things together.

sonra herkesin bir şeyleri birlikte yapması için onları nasıl işin içine katabileceğinizi düşünmeniz gerekiyor.

Vanessa: Sure. A level of creativity and patience has

Vanessa: Elbette. Yaratıcılık ve sabır düzeyi

to double. Jack:

ikiye katlanmalıdır.

Yeah. Vanessa:

Evet. Vanessa:

Well, very interesting to hear how things are going even just across the city from me.

Şehrin diğer ucundan bile işlerin nasıl gittiğini benden duymak çok ilginç.

So thank you so much, Jack, for sharing about your daily life, your predictions for the

Jack, günlük hayatınla ilgili, gelecekle ilgili tahminlerini paylaştığın için çok teşekkür ederim

future. I'm curious to hear what other people from around the world, especially with kids,

. Dünyanın dört bir yanından diğer insanların, özellikle de çocuklarla,

have experience with remote learning and all of that. Every country does it a little differently,

uzaktan öğrenme ve tüm bunlarla ilgili deneyimlerinin olup olmadığını merak ediyorum . Her ülke bunu biraz farklı yapıyor

but kids are still kids. Jack:

ama çocuklar yine de çocuk. Jack Archer:

Yeah, I think a lot depends as well on the parent's job. So Kate and I are a little bit

Evet, bence pek çok şey ebeveynin işine de bağlı. Yani Kate ve ben biraz

more flexible and we can spend more time with them. But I know people who are having to

daha esnekiz ve onlarla daha fazla zaman geçirebiliriz . Ama

do that while having to log 10 hours a day at home.

günde 10 saat evde oturum açmak zorunda kalırken bunu yapmak zorunda kalan insanlar tanıyorum .

Vanessa: Oh my goodness.

Vanessa: Aman tanrım.

Jack: And I see them at the end of the day and-

Jack Archer: Ve günün sonunda onları görüyorum ve-

Vanessa: That is impossible.

Vanessa: Bu imkansız.

Jack: It's impossible, that's the thing. And that's

Jack Archer: Bu imkansız, olay bu. İşte bu

why I feel very fortunate that we can be flexible and spend that time with them.

yüzden esnek olabildiğimiz ve onlarla bu zamanı geçirebildiğimiz için kendimi çok şanslı hissediyorum.

Vanessa: Yeah, for sure and for those people it would

Vanessa: Evet, kesinlikle ve bu insanlar için

be the perfect time for them to be able to have a babysitter come over. But we can't

bir bebek bakıcısının gelmesi için mükemmel bir zaman olurdu. Ama

do that. Jack:

bunu yapamayız. Jack:

Exactly yeah. Vanessa:

Kesinlikle evet. Vanessa:

Kind of this strange cycle. But we are all pushing through. So thank you so much for

Bu garip döngü gibi. Ama hepimiz zorluyoruz. Jack'i paylaştığınız için çok teşekkür ederim

sharing Jack. I appreciate it. Jack:

. Bunu takdir ediyorum. Jack Archer:

My pleasure. Vanessa:

Zevkle. Vanessa:

Anyone who hasn't found Jack's YouTube channel yet, make sure you check it out and continue

Jack'in YouTube kanalını henüz keşfetmemiş olanlar , mutlaka kontrol edin ve

learning to use this free time to have remote education. All of us are doing it well.

bu boş zamanı uzaktan eğitim için kullanmayı öğrenmeye devam edin . Hepimiz bunu iyi yapıyoruz.

Jack: Yeah, well thank you.

Jack: Evet, teşekkür ederim.

Vanessa: Well thanks so much and I'll talk to you later.

Vanessa: Çok teşekkürler, sonra konuşuruz.

Jack: Yeah. Bye-bye.

Evet. Güle güle.

Vanessa: Bye. All right, I am here with the wonderful

Vanessa: Görüşürüz. Pekala,

Lucy from English with Lucy. The wonderful- Lucy:

İngilizce'den harika Lucy ile Lucy ile buradayım. Harika- Lucy:

Hello. Vanessa:

Merhaba. Vanessa:

Thanks so much for joining me. Lucy:

Bana katıldığınız için çok teşekkürler. Lucy:

Thank you for having me. It's such an honor to be here.

Beni kabul ettiğin için teşekkür ederim. Burada olmak büyük bir onur .

Vanessa: Oh it's my honor to talk with you. So even

Vanessa: Seninle konuşmak benim için bir onur. Bu yüzden, okyanusun

though you are living far away on the other side of the ocean, we are experiencing some

diğer tarafında çok uzakta yaşıyor olsanız bile ,

similar circumstances as is probably everyone watching this. So I'm curious in this strange

muhtemelen bunu izleyen herkes gibi biz de benzer durumlar yaşıyoruz . Yani merak ediyorum bu garip

quarantine times, what kind of regulations or changes have happened where you live? First

karantina zamanlarında, yaşadığınız yerde ne tür düzenlemeler veya değişiklikler oldu?

of all, where do you live and then what kind of changes have happened in your area?

Öncelikle nerede yaşıyorsunuz ve sonrasında bölgenizde ne gibi değişiklikler oldu?

Lucy: So I live in Bedfordshire, which is a county

Lucy: İngiltere'de Londra yakınlarındaki bir ilçe olan Bedfordshire'da yaşıyorum

near London in England. And there have been quite a few changes. But I will say from the

. Ve epeyce değişiklik oldu. Ama baştan söyleyeyim,

beginning that I live on a farm in England. So some of the changes haven't quite reached

İngiltere'de bir çiftlikte yaşıyorum. Yani bazı değişiklikler bana tam olarak ulaşmadı

me. So life is quite unaffected compared to how other people's lives are affected.

. Yani hayat, diğer insanların hayatlarının nasıl etkilendiğine kıyasla oldukça etkilenmez.

Vanessa: So you're not in the middle of a city in a

Vanessa: Yani bir şehrin ortasında küçük bir apartman dairesinde değilsin

small apartment? Lucy:

? Lucy:

No, and when we do have to drive to a city or a town, it's unbelievable how different

Hayır ve bir şehre ya da kasabaya arabayla gitmemiz gerektiğinde, her şeyin bu kadar farklı olması inanılmaz

everything is. It feels like the apocalypse. Vanessa:

. Kıyamet gibi hissettiriyor. Vanessa:

No one's anywhere. Lucy:

Hiç kimse hiçbir yerde. Lucy:

Yeah, and I think one big thing is that people don't make eye contact as if that's going

Evet ve bence en önemli şey insanların sanki bu hastalığı yayacakmış gibi göz teması kurmaması

to spread the disease. Vanessa:

. Vanessa:

The virus will shoot out of your eyes. I'm going to get you.

Virüs gözlerinizden fırlayacak. Seni alacağım.

Lucy: Yeah. So we are you being told in America

Lucy: Evet. Yani bize Amerika'da

to stay six feet apart? Vanessa:

iki metre uzakta durmanız mı söylendi? Vanessa:

Yes. Lucy:

Evet. Lucy:

But we use the metric system, so we're being told two meters apart, which I think is similar.

Ama biz metrik sistemi kullanıyoruz, bu yüzden iki metre arayla söyleniyoruz ki bence bu da benzer.

Vanessa: About the same, yeah.

Vanessa: Aşağı yukarı aynı, evet.

Lucy: Yeah. I've forgotten, whereabouts are you?

Lucy: Evet. Unuttum, neredesin?

Vanessa: I live on the east coast in North Carolina,

Vanessa: Kuzey Karolina'nın doğu kıyısında yaşıyorum,

so it's not even a big city, but still it's pretty deserted like any city I guess in the

bu yüzden büyük bir şehir bile değil, ama yine de Birleşik Krallık'taki herhangi bir şehir gibi oldukça ıssız

UK too. But strange thing to have to stay away from people, especially people that you

. Ama insanlardan, özellikle de önceden tanıdığınız insanlardan uzak durmak zorunda olmak garip bir şey

previously knew. All of a sudden they have something and you have to avoid them.

. Birdenbire bir şeyleri olur ve onlardan kaçınmanız gerekir.

Lucy: Yeah, and everybody has different standards

Lucy: Evet ve herkesin

of how seriously they're taking the recommendations. So it's kind of awkward at first like, "Are

tavsiyeleri ne kadar ciddiye aldığı konusunda farklı standartları var. Bu yüzden ilk başta "

we doing the two meters? Are we're doing more?" But I guess my biggest problem at the moment

İki metreyi mi yapıyoruz? Daha fazlasını mı yapıyoruz?" Ama sanırım şu an en büyük sorunum

is I'm really missing my mom. Vanessa:

annemi gerçekten özlüyor olmam. Vanessa:

Oh sure. So generally even families aren't really getting together if you don't know

Tabii ki. Yani birlikte yaşamayı bilmiyorsanız, genellikle aileler bile gerçekten bir araya gelmiyor mu

live together? Lucy:

? Lucy:

No. You have to stick with your household. So, for anyone that's not in your household,

Hayır. Evine bağlı kalmalısın. Yani, evinizde olmayan herhangi

you're not allowed to visit them. If you do bump into each other, you've got to be two

birini ziyaret etmenize izin verilmiyor. Eğer birbirinize çarparsanız,

meters apart. If I wanted to go on a walk outside of the farm then I would be able to

aranızda iki metre olmalı. Çiftliğin dışında yürüyüşe çıkmak isteseydim

go with my fiance Will, but that would be it.

nişanlım Will ile gidebilirdim ama o kadar .

Vanessa: Oh, interesting. So that's actually a regulation

Vanessa: Ah, ilginç. Yani bu aslında

that you can't meet with people because here it's not a regulation that you can't, but

insanlarla görüşemeyeceğiniz bir yönetmelik çünkü burada görüşemeyeceğiniz bir yönetmelik değil ama

it's generally suggested. Lucy:

genel olarak öneriliyor. Lucy:

It's funny isn't it? Vanessa:

Komik değil mi? Vanessa:

So we are together sometimes but- Lucy:

Yani bazen birlikte oluyoruz ama- Lucy:

Yeah, I think it's hard for them to tell us absolutely don't do this. I think there's

Evet, bence bize bunu kesinlikle yapma demeleri zor. Bence

a lot of ethical boundaries maybe, but we're advised no meetings of more than two people,

pek çok etik sınır olabilir, ancak iki kişiden fazla görüşmememiz tavsiye edildi,

but we're also advised to not mix with other households. So it's a bit hard to understand,

ancak diğer hane halklarına karışmamamız da tavsiye edildi . Anlaması biraz zor

but there've been lots of really good things our government has done because we've obviously

ama hükümetimizin yaptığı gerçekten çok iyi şeyler var çünkü açıkçası

got a lot of people that now can't go to work. You're only allowed to go to work if it's

şu anda işe gidemeyen birçok insanımız var. İşe gitmenize ancak çok

essential or if you can still maintain the, what's it called? Self-isolation.

gerekliyse veya hala devam edebiliyorsanız izin verilir, buna ne denir? Kendi kendine izolasyon.

Vanessa: Oh sure. If you can still self-isolate while

Vanessa: Tabii ki. Çalışırken hala kendinizi izole edebiliyorsanız

you're working. Lucy:

. Lucy:

Yeah. Whilst you're working. So for example, gardeners can still work and window cleaners

Evet. Çalışırken. Yani örneğin bahçıvanlar hala çalışabiliyor ve cam temizleyiciler temassız oldukları

can still work as long as they don't have contact, but they are doing something which

sürece hala çalışabiliyorlar ama izin denilen bir şey yapıyorlar ki

is called furloughing, which is a word that I've just learnt. I've never had written before.

bu benim yeni öğrendiğim bir kelime. Daha önce hiç yazmamıştım.

But it's basically, if you have to stop working the government will pay up to 80% of your

Ama temel olarak, çalışmayı bırakmak zorunda kalırsanız, devlet aylık maaşınızın %80'ine kadar,

monthly salary up to £2,850 a month I think. Which is a lot. That's a high salary.

ayda 2.850 sterline kadar ödeyecek sanırım. Bu çok fazla. Bu yüksek bir maaş.

Vanessa: You can survive and probably not change much

Vanessa: Hayatta kalabilirsin ve muhtemelen

of your lifestyle. Lucy:

yaşam tarzını pek değiştiremezsin. Lucy:

Yeah. So for anyone who is employed by someone, if their employer is choosing to put them

Evet. Dolayısıyla, birisi tarafından istihdam edilen herhangi biri için, eğer işverenleri onları

on this scheme, employee has to pay them now, but then they can claim back the money later

bu plana dahil etmeyi seçerse, çalışan onlara şimdi ödeme yapmak zorundadır, ancak daha sonra parayı hükümetten geri talep edebilir

from the government. So I'm surprised that the government have been so generous with

. Bu yüzden hükümetin bu rakamla bu kadar cömert olmasına şaşırdım

that figure, but I think it's really good. Vanessa:

, ama bence bu gerçekten iyi. Vanessa:

Yeah. People in the US don't listen to that. Lucy:

Evet. ABD'deki insanlar bunu dinlemiyor. Lucy:

No, no sorry. Vanessa:

Hayır, üzgünüm. Vanessa:

They’ll get jealous. Lucy:

Kıskanacaklar. Lucy:

But it's not good for everyone because we have a lot of self-employed people and there

Ama bu herkes için iyi değil çünkü çok sayıda kendi hesabına çalışan insanımız var ve

are quite specific regulations on who can claim.

kimin hak talebinde bulunabileceği konusunda oldukça özel düzenlemeler var .

Vanessa: Talking about being self-employed, I imagine

Vanessa: Serbest meslek sahibi olmaktan bahsetmişken, sanırım bu

that's the category you fall under. Lucy:

kategoriye giriyorsun. Lucy:

Yeah, I'm a company and I employ myself. But I'm not taking any money from the government

Evet, ben bir şirketim ve kendimi istihdam ediyorum. Ama devletten hiç para almıyorum

because my business isn't really affected by this.

çünkü işim bundan pek etkilenmiyor .

Vanessa: Sure. So has your daily life been affected

Vanessa: Elbette. Peki günlük hayatınız

much? You said you live far enough away from the city, but I guess you still go to the

çok etkilendi mi? Şehirden yeterince uzakta yaşadığını söyledin ama sanırım

grocery store and places like that when you need to?

ihtiyacın olduğunda hala bakkala ve buna benzer yerlere gidiyorsun ?

Lucy: So my whole world hasn't changed too much.

Lucy: Yani tüm dünyam çok fazla değişmedi.

Honestly, I lived quite a solitary life anyway because we live on a farm. My fiance's a farmer,

Açıkçası, zaten oldukça yalnız bir hayat yaşadım çünkü bir çiftlikte yaşıyoruz. Nişanlım bir çiftçi,

I work from home and anyone who I do work with, I work with remotely. So over emails

evden çalışıyorum ve birlikte çalıştığım herkesle uzaktan çalışıyorum. Yani e-postalar

and Skype and things like that. And I also never ever go to the supermarket because I

, Skype ve bunun gibi şeyler üzerinden. Ayrıca süpermarkete hiç gitmiyorum çünkü

have a shopping delivery because the closest supermarket is still 30 minutes away. So that's

alışveriş teslimatım var çünkü en yakın süpermarket hala 30 dakika uzaklıkta. Yani bu

a long round trip. I'd have to take out a whole afternoon to do a week shop. So normally

uzun bir gidiş-dönüş. Bir haftalık alışveriş yapmak için tüm öğleden sonramı ayırmam gerekirdi. Yani normalde

at 7:30 on a Monday morning I have a shopping delivery. But this has been quite difficult

Pazartesi sabahı 7:30'da bir alışveriş teslimatım var. Ancak

since the lockdown's come in. Vanessa:

sokağa çıkma yasağı başladığından beri bu oldukça zor oldu. Vanessa:

Sure, everyone wants that now. Lucy:

Elbette, artık herkes bunu istiyor. Lucy:

Everyone wants it and the prime minister, before he became ill he was doing a daily

Herkes istiyor ve başbakan, hastalanmadan önce öğleden sonra günlük bir

broadcast in the afternoon and one day he said, "And I really recommend that everyone

yayın yapıyordu ve bir gün "Ve gerçekten herkesin

uses online delivery services." Explosions everywhere.

çevrimiçi dağıtım hizmetlerini kullanmasını tavsiye ediyorum" dedi. Her yerde patlamalar.

Vanessa: Wow.

Vanessa: Vay canına.

Lucy: I was in a queue. I tried to go on to edit

Lucy: Sıradaydım.

an order that I've made and I was number 63,000 in a queue to get onto the website.

Verdiğim bir siparişi düzenlemeye çalıştım ve web sitesine girmek için sırada 63.000 numaraydım.

Vanessa: What? 63,000?

Vanessa: Neyi? 63.000 mi?

Lucy: Yes, it was overloaded and then the orders

Lucy: Evet, aşırı doluydu ve sonra

that we had made didn't arrive, so it was chaos. So now they're doing priority customers,

verdiğimiz siparişler ulaşmadı, bu yüzden kaos oldu. Yani şimdi öncelikli müşteriler yapıyorlar,

so people who are vulnerable, definitely people who are older, people who have underlying

bu yüzden savunmasız insanlar, kesinlikle daha yaşlı insanlar, altta yatan

health conditions and people that maybe are a single parent, but with children they are

sağlık sorunları olan insanlar ve bekar bir ebeveyn olan insanlar, ancak çocuklarla onlara

meant to be given the priority. Sometimes it's not reaching them. So I am going to the

öncelik verilmesi gerekiyor. Bazen onlara ulaşmıyor. Bu yüzden

supermarket now. Vanessa:

şimdi süpermarkete gidiyorum. Vanessa:

So this is the new life you're actually going back into.

Demek gerçekten geri döneceğin yeni hayat bu .

Lucy: Yeah.

Lucy: Evet.

Vanessa: When you go to the store or other places that

Vanessa: Mağazaya ya da

are more public like that, are people wearing masks and gloves or what's that like? Because

bunun gibi daha halka açık yerlere gittiğinizde, insanlar maske ve eldiven takıyor mu ya da bu nasıl bir şey? Çünkü

I know that's a little different everywhere. Lucy:

bunun her yerde biraz farklı olduğunu biliyorum. Lucy:

Yeah. It's funny because masks aren't a part of our culture, I know in some countries,

Evet. Komik çünkü maske bizim kültürümüzün bir parçası değil , biliyorum bazı ülkelerde,

especially in Asia, wearing a mask is quite normal, but it's not a part of our culture.

özellikle Asya'da maske takmak oldukça normal ama bizim kültürümüzün bir parçası değil.

And so no one really has them. And if we do have them then they're not necessarily the

Ve böylece kimse gerçekten onlara sahip değil. Ve eğer onlara sahipsek, o zaman mutlaka

right ones. So Will, my fiance, gave me a mask to wear and I was like, "Will, this is

doğru olanlar değillerdir. Nişanlım Will takmam için bana bir maske verdi ve ben de "Will, bu

a dust mask for doing woodwork. I don't think that's going to do much." But he made me wear

ahşap işleri yapmak için bir toz maskesi. Bunun pek işe yarayacağını sanmıyorum." Ama

it anyway and I did go to the supermarket and there was a huge queue outside of people

yine de giydirdi ve süpermarkete gittim ve insanların dışında iki metre arayla büyük bir kuyruk vardı

two meters apart and it looked really low, but actually because it was so spaced out,

ve gerçekten alçak görünüyordu, ama aslında çok aralıklı olduğu için

it went down quite quickly and they're doing it so that there's a limited amount of people

oldukça hızlı bir şekilde aşağı indi ve onlar bunu,

allowed in the shop at each time. And yeah, it did take a long time because also you don't

her seferinde mağazaya sınırlı sayıda insanın girmesine izin verecek şekilde yapıyor. Ve evet, uzun zaman aldı çünkü aynı zamanda

want to crowd someone. If I want to look at the tomatoes, but someone is already looking

kimseyi sıkıştırmak da istemezsiniz. Domateslere bakmak istersem , ama biri zaten

at the tomatoes. I have to wait my turn. It's an interesting experience and I try not to

domateslere bakıyor. Sıramı beklemek zorundayım. Bu ilginç bir deneyim ve

go too often. Vanessa:

çok sık gitmemeye çalışıyorum. Vanessa:

Yeah, it does seem like it's meant to help, at the same time, a little inconvenient. Here

Evet, yardımcı olması amaçlanmış gibi görünüyor, aynı zamanda biraz rahatsız edici. İşte

they've put arrows on the ground in grocery stores so that you have to follow certain

bakkallarda belli kalıplara uymanız için yere oklar koymuşlar

patterns. It's a recent thing. Lucy:

. Bu yeni bir şey. Lucy:

What the fuck? Vanessa:

Ne oluyor? Vanessa:

Yeah, I haven't been to the store in maybe two months. I don't know. It's been forever.

Evet, belki iki aydır mağazaya gitmedim. Bilmiyorum. Sonsuza dek oldu.

My husband's been going, either I was really, really pregnant or just had a newborn. So

Kocam gidiyordu, ya gerçekten çok hamileydim ya da yeni doğmuştum. O yüzden

it made sense for him to go anyway. But I've heard that if you, for example, want a bag

gitmesi mantıklıydı. Ancak , örneğin elmaları koymak için bir çanta istiyorsanız

to put the apples in, you have to follow the arrows all the way to the other side to get

, çantayı almak için diğer tarafa kadar okları takip etmeniz

the bag and then follow the arrows. So it's maybe not so intuitive right now, but the

ve ardından okları takip etmeniz gerektiğini duydum. Yani şu anda o kadar sezgisel olmayabilir, ama

idea is nice. Lucy:

fikir güzel. Lucy:

Oh my God. Yeah. It's been interesting to see how it's just slowly changed and the restrictions

Aman Tanrım. Evet. Bunun nasıl yavaş yavaş değiştiğini ve kısıtlamaların gittikçe

are getting stronger and stronger because at first I don't think we all really believed

güçlendiğini görmek ilginçti çünkü ilk başta

that it was going to be such a big deal. I remember saying myself back in March like,

bunun bu kadar önemli olacağına gerçekten inandığımızı sanmıyorum. Mart ayında kendi kendime

"It'd be fine. I think it'd be fine." But now, yes were not fine.

"İyi olur. Bence iyi olur" dediğimi hatırlıyorum. Ama şimdi, evet iyi değildik.

Vanessa: It's serious.

Vanessa: Durum ciddi.

Lucy: Yes. But we definitely have to stay far away

Lucy: Evet. Ama kasiyerden kesinlikle uzak durmalıyız

from the cashier. The person that's, what do you call the cashier in America?

. Amerika'daki kasiyere ne diyorsunuz?

Vanessa: The cashier.

Vanessa: Kasiyer.

Lucy: Okay. Store clerk, isn't it that?

Lucy: Tamam. Mağaza görevlisi, değil mi?

Vanessa: It kind of feels a little old fashioned. And

Vanessa: Biraz modası geçmiş gibi. Ve

maybe in the official title it says, "I'm a store clerk," but yeah, cashiers. Do they

belki resmi unvanda "Ben bir mağaza memuruyum" yazıyor ama evet, kasiyerler.

have any kind of barrier? I know some places have put up a glass barrier at the bank or

Herhangi bir engelleri var mı? Bazı yerlerin bankaya cam bariyer falan koyduğunu biliyorum

something. Lucy:

. Lucy:

Yeah, we do have that actually. Yeah we do. One thing that's become really popular that

Evet, aslında buna sahibiz. Evet yaparız. Gerçekten popüler hale gelen ve

I think is really good is well because people are struggling to find the food they want

gerçekten iyi olduğunu düşündüğüm bir şey, çünkü insanların süpermarketlerde istedikleri yiyecekleri bulmakta

in the supermarkets and also to get the delivery slots. We are or people in general in the

ve ayrıca dağıtım yuvalarını almakta zorlanıyorlar. Birleşik Krallık'taki biz veya genel olarak insanlar

UK are using local providers more. So obviously I'm a farmer's wife to be, so I'm very passionate

yerel sağlayıcıları daha çok kullanıyoruz. Açıkçası ben bir çiftçinin karısıyım, bu yüzden

using farm shops, but all the local farm shops are noticing booming trade and they're doing,

çiftlik dükkanlarını kullanma konusunda çok tutkuluyum, ancak tüm yerel çiftlik dükkanları ticaretin arttığını fark ediyor ve yapıyorlar,

you can phone them up to say what you want and they'll pack a box and pass it over the

onlara ne istediğinizi söylemek için telefon edebilirsiniz ve onlar' Bir kutu hazırlayıp

fence to you. The local butchers are doing deliveries and all of these kind of service

çitin üzerinden sana uzatacağım. Yerel kasaplar teslimat yapıyor ve sütçü

providers that were overlooked before, like milkman. I don't know if you have milk delivery

gibi daha önce göz ardı edilen tüm bu tür hizmet sağlayıcılar . ABD'de süt dağıtım hizmetiniz var mı bilmiyorum

services in the US. Vanessa:

. Vanessa:

No, but that sounds really quaint and amazing. Lucy:

Hayır, ama bu kulağa gerçekten ilginç ve harika geliyor. Lucy:

In little glass bottles. Vanessa:

Küçük cam şişelerde. Vanessa:

Is that a real service? Lucy:

Bu gerçek bir hizmet mi? Lucy:

Oh yeah, the milk man. It's a running joke in my village that my mom had an affair with

Ah evet, sütçü adam. Annemin sütçüyle ilişkisi olduğu,

the milkman because I'm blonde and so is the milkman and my dad isn't. But that's not true.

çünkü ben sarışınım, sütçü de öyle ve babam değil. Ama bu doğru değil.

Vanessa: Usually we just say the mailman like, "Oh

Vanessa: Genellikle postacıya şöyle deriz, "Oh,

you look like the m-" Lucy:

sen şuna benziyorsun-" Lucy:

Yeah, exactly. No, and we've always used a milkman. He's very nice and well loved in

Evet, kesinlikle. Hayır ve biz her zaman bir sütçü kullandık. O çok iyi biridir ve köyde çok sevilir

the village. Vanessa:

. Vanessa:

I imagine he is well loved. It kind of reminds me of something that might have happened at

Sanırım çok seviliyor. Bana yüzyılın başında olmuş olabilecek bir şeyi hatırlatıyor

the turn of the century. Lucy:

. Lucy:

They use electric milk floats now, so the little vans that they drive are electric.

Artık elektrikli süt şamandıraları kullanıyorlar, yani kullandıkları küçük kamyonetler elektrikli.

So you don't hear them. They're just *vroom*. They're very modest.

Yani onları duymuyorsun. Onlar sadece *süpürge*. Çok mütevazılar.

Vanessa: The mysterious milk coming, arriving at your

Vanessa: Gizemli süt kapınıza geliyor

door. Lucy:

. Lucy:

Yeah. It's a really good low carbon footprint because you have driven to you in an electric

Evet. Bu gerçekten iyi bir düşük karbon ayak izi çünkü

van from a local dairy. Vanessa:

yerel bir mandıradan elektrikli bir minibüsle yanınıza geldiniz. Vanessa:

Oh, that's cool. Lucy:

Oh, bu harika. Lucy:

Brilliant. Yeah and they bring goods and services and so milkman were in decline and now-

Harika. Evet ve mal ve hizmet getiriyorlar ve bu yüzden sütçü düşüşteydi ve şimdi-

Vanessa: The business to be in.

Vanessa: İçinde bulunulması gereken iş.

Lucy: Yeah, curiously it's cool.

Lucy: Evet, merakla harika.

Vanessa: Yeah, I'm curious to hear if other people

Vanessa: Evet,

from other countries too, if local businesses, especially food businesses have gained in

diğer ülkelerden diğer insanların da yerel işletmelerin, özellikle gıda işletmelerinin

popularity because that is true. People want to avoid going to stores and it's maybe more

popülerlik kazanıp kazanmadığını merak ediyorum çünkü bu doğru. İnsanlar mağazalara gitmekten kaçınmak istiyor ve belki de

convenient to get something. You have a CSA type programs?

bir şeyler almak daha uygun. CSA tipi programlarınız var mı?

Lucy: What's that?

Lucy: O da ne?

Vanessa: You get like a weekly box of vegetables usually

Vanessa: Genellikle bir çiftlikten haftalık bir kutu sebze alırsınız

from a farm and you sign up for a membership and they-

ve üyelik için kaydolursunuz ve onlar-

Lucy: Yes. Lots of those around.

Lucy: Evet. Çevredekilerden çok.

Vanessa: Community supported agriculture I think is

Vanessa: Topluluk destekli tarımın

what it stands for. Lucy:

ne anlama geldiğini düşünüyorum. Lucy:

Oh okay. Vanessa:

Ah tamam. Vanessa:

But you can say sign up for something like that.

Ama böyle bir şeye kaydol diyebilirsin .

Lucy: I mean there are lots of farms that do vegetable

Lucy: Sebze kutuları yapan bir sürü çiftlik var demek istiyorum

boxes. They're normally run by farm shops. There's a really successful one that's near

. Normalde çiftlik dükkanları tarafından işletilirler. Yakınımızda gerçekten başarılı bir tane var

us. They have a barn that they sell the food for them and then they also do deliveries

. Kendileri için yiyecekleri sattıkları bir ahırları var ve ardından

on a certain day. Yeah, and they've been, I mean it's a luxury now if you get stuff

belirli bir günde teslimat da yapıyorlar. Evet, öyleydiler, demek istediğim, çok popüler oldukları için onlardan bir şeyler alıyorsan bu artık bir lüks

with them because they're so popular. No, it's really cool. I'm really glad that people

. Hayır, gerçekten harika. İnsanların

are going back and are happy to pay a little bit more for something that is more local

geri dönmesine ve daha yerel ve aynı zamanda sorumlu bir şekilde üretilen et türü bir şey için biraz daha fazla ödemekten mutlu olmalarına gerçekten sevindim

and kind of meat that's being responsibly produced as well. I like that.

. Bunu sevdim.

Vanessa: Sure, and not transported halfway across the

Vanessa: Elbette ve

globe. Lucy:

dünyanın diğer ucuna taşınmadı. Lucy:

Yeah, that is good because the moment we're noticing in our supermarkets that we get a

Evet, bu iyi çünkü süpermarketlerimizde

lot of meat from New Zealand, which couldn't be further. Yeah. So it is nice that people

Yeni Zelanda'dan çok fazla et aldığımızı fark ettiğimiz an, ki bu daha öteye gidemez. Evet. Bu yüzden insanların

are using British products more. Vanessa:

İngiliz ürünlerini daha çok kullanması güzel. Vanessa:

That's a pleasant positive turn of events. And that kind of leads to my final question

Bu hoş bir olumlu olay dönüşü. Ve bu da beni son soruma getiriyor

because I'm curious what you think is going to happen after all this passes, but even

çünkü tüm bunlar geçtikten sonra ne olacağını düşündüğünüzü merak ediyorum, ama

with food, do you think people will continue to go to those local shops after all of this

yemek söz konusu olduğunda bile, insanların tüm bu ana bölümden sonra yerel dükkanlara gitmeye devam edeceklerini düşünüyor musunuz?

main part of the pandemic has passed? What's your prediction?

salgın geçti mi Tahminin nedir?

Lucy: I think so. I think so because it's about

Lucy: Sanırım öyle. Alışkanlık kazanmakla ilgili olduğu için öyle düşünüyorum

forming a habit isn't it? And once you get used to something, it becomes kind of just

değil mi? Ve bir şeye alıştığınızda,

part of your day or your week. I really hope that food delivery services, whether they're

gününüzün veya haftanızın bir parçası haline gelir. İster süpermarketlerden ister yerel tedarikçilerden olsun, yemek dağıtım hizmetlerinin

from supermarkets or from local providers become more popular because instead of lots

daha popüler hale gelmesini gerçekten umuyorum çünkü birçok

of families all driving to the supermarket and coming home, it's just one van doing a

ailenin süpermarkete gidip eve gelmesi yerine, hesaplanmış bir rotayı takip eden tek bir minibüs

calculated route, which I think is quite good. Clears up the roads, because that's one thing

, ki bence oldukça iyi. Yolları açıyor, çünkü fark ettiğimiz bir şey de bu

we've noticed. The roads had been so clear. I walk my dog normally with a lead, but I

. Yollar çok açıktı. Ben köpeğimi normalde tasmayla gezdiriyorum ama

don't even have to do now because there are no cars around.

şimdi etrafta araba olmadığı için yapmaya bile gerek duymuyorum .

Vanessa: So even now in a rural area there's noticeably

Vanessa: Yani şimdi bile kırsal bir bölgede belirgin şekilde

less traffic? Lucy:

daha az trafik var, öyle mi? Lucy:

Oh yeah. Way less, but there are a lot more, I wonder if you know what this is, MAMILS.

Ah evet. Çok daha az, ama çok daha fazlası var, bunun ne olduğunu biliyor musun, MAMILS.

Vanessa: Is this a different way to say mammals?

Vanessa: Bu, memeliler demenin farklı bir yolu mu?

Lucy: No. It's M-A-M-I-L-S. It's something that

Lucy: Hayır. M-A-M-I-L-S. Bu

is a recent phenomenon. It's the middle-aged men in Lycra.

son zamanların fenomeni olan bir şey. Likralı orta yaşlı erkekler.

Vanessa: This is an actual acronym?

Vanessa: Bu gerçek bir kısaltma mı?

Lucy: Yeah. You'll hear it mentioned on the radio.

Lucy: Evet. Radyoda bahsedildiğini duyacaksınız.

People are getting really annoyed about the amount of MAMILS because men, it seems to

İnsanlar MAMILS miktarından gerçekten rahatsız oluyor çünkü erkekler, görünüşe göre

be predominantly males but there are lots of females as well, have taken to cycling.

ağırlıklı olarak erkekler ama çok sayıda kadın da var, bisiklete biniyor.

But it's unbelievable. There are so many of them.

Ama bu inanılmaz. Orada onlardan çok var .

Vanessa: All of a sudden everyone just pulled their

Vanessa: Birdenbire herkes

bike out of the garage or out of somewhere to-

bisikletini garajdan çıkardı ya da bir yerden...

Lucy: Oil it up, squeezed into their Lycra and yeah,

Lucy: Yağlayın, Lycra'larına sıkıştırın ve evet,

they're going everywhere. And so we've been told by the government-

her yere gidiyorlar. Ve böylece hükümet bize-

Lucy: And yeah, that going everywhere and I think

Lucy: Ve evet, bu her yere gidiyor ve bence

it's, so we've been told by the government that we're allowed one hour of exercise per

öyle, bu yüzden hükümet bize günde bir saat egzersiz yapmamıza izin verildiğini söyledi

day. It's either one exercise session or one hour long session, I can't remember. And people

. Ya bir egzersiz seansı ya da bir saatlik uzun seans, hatırlayamıyorum. Ve insanlar

are taking that really seriously. Like they feel like they deserve that hour. They're

bunu gerçekten ciddiye alıyor. Sanki o saati hak ettiklerini düşünüyorlar.

entitled to the hour - Vanessa:

Bir saati hak ediyorlar - Vanessa:

And if you're wearing Lycra, maybe that should be like 30 minutes.

Ve eğer Likra giyiyorsan, belki bu 30 dakika falan olmalı.

Lucy: Then my mother, my dad once bought a pair

Lucy: Sonra annem, babam bir keresinde

of Lycra shorts for running in, which you should never run in lycra shorts, and she

koşu için bir çift Likralı şort almıştı, asla likralı şortla koşmamalısın ve

cut out the crotch area so when he put them on he couldn't wear them.

kasık bölgesini kesti, böylece adam onları giydiğinde giyemezdi.

Vanessa: She did that just so that he couldn't wear

Vanessa: Bunu o giymesin diye mi yaptı

them? Lucy:

? Lucy:

Yes. Not for any other reason. Lucy:

Evet. Başka bir nedenle değil. Lucy:

He wouldn't wear them. So he put them on and she'd ruined them. And it actually was a big

Onları giymezdi. Bu yüzden onları giydi ve o onları mahvetti. Ve aslında

issue in our house for awhile. He was really upset, but she hated them so much and he wasn't

bir süredir evimizde büyük bir sorundu. Gerçekten üzgündü, ama onlardan çok nefret ediyordu ve o

listening. Vanessa:

dinlemiyordu. Vanessa:

Oh man. What are you going to do, how are you going to dissuade him from doing this?

Aman Tanrım. Ne yapacaksın, onu bundan nasıl vazgeçireceksin?

Only one way. Lucy:

Sadece tek yön. Lucy:

I know! Everyone else thought that day yet. Yeah. I wonder if people are going to maintain

Biliyorum! Diğer herkes o günü düşündü. Evet. Acaba insanlar

the social distancing regulation? Like not shaking hands, not kissing. I'm quite happy

sosyal mesafe kuralına uyacak mı? Tokalaşmamak, öpüşmemek gibi. Bundan oldukça memnunum

with that. The less I have to touch people, the better.

. İnsanlara ne kadar az dokunmam gerekirse o kadar iyi.

Vanessa: Yeah. It seems like there's been so many,

Vanessa: Evet. En azından benim için çok fazla olmuş gibi görünüyor

at least for me because I have a newborn. My neighbors are dying to hold him and like

çünkü yeni doğmuş bir bebeğim var. Komşularım onu ​​tutmak için can atıyorlar ve

be close and - Lucy:

yakın olmak istiyorlar ve - Lucy:

Yes. Vanessa:

Evet. Vanessa: Bu

So I, it will be a little bit weird though when this passes to feel like it's okay because

yüzden ben, bu işler iyiymiş gibi hissetmek için geçtiğinde biraz tuhaf olacak çünkü

maybe it's not and we felt like it wasn't okay for so long.

belki de öyle değil ve çok uzun zamandır iyi değilmiş gibi hissettik.

Lucy: Yes. Because I hear that one thing, especially

Lucy: Evet. Çünkü özellikle

with newborn babies, is people want to kiss them.

yeni doğan bebeklerde insanların onları öpmek istediğini duydum .

Vanessa: Impossible not to kiss the little cheeks.

Vanessa: Küçük yanakları öpmemek imkansız.

Lucy: Ah the cheeks. I love the cheeks. And then

Lucy: Ah yanaklar. Yanakları seviyorum. Ve

also when they look like they have elastic bands around their wrists, you know when they

ayrıca bileklerinin etrafında elastik bantlar varmış gibi göründüklerinde , bilirsiniz, ne zaman

get chubby. Vanessa:

tombullaşırlar. Vanessa:

He has the little baby rolls. But yeah, it's going to be weird to feel like we don't have

Küçük bebek ruloları var. Ama evet,

some kind of complex after this. Like, Oh, is this okay? And not be kind of traumatized.

bundan sonra bir çeşit kompleksimiz yokmuş gibi hissetmek garip olacak. Oh, bu iyi mi? Ve bir tür travma geçirmeyin.

Lucy: Yeah. Yeah. It's going to be weird. I wonder

Lucy: Evet. Evet. Garip olacak.

how long this will go on for. We're meant to be getting married in September.

Bunun daha ne kadar devam edeceğini merak ediyorum. Eylül'de evleneceğiz.

Vanessa: Oh. I hope by then.

Vanessa: Ah. Umarım o zamana kadar.

Lucy: Fingers crossed. We can postpone it. There's

Lucy: Kusura bakmayın. Erteleyebiliriz.

no issue. But I've been growing my hair, especially for the wedding and I'm really getting tired

Sorun yok. Ama özellikle düğün için saçlarımı uzatıyorum ve bundan gerçekten sıkılmaya başladım

of it. Vanessa:

. Vanessa:

You can only take a couple more months. Lucy:

Sadece birkaç ay daha alabilirsin. Lucy: Şimdi

It's started tickling the bottom of my back now and if it goes any further.

sırtımın altını gıdıklamaya başladı ve daha da ileri giderse.

Vanessa: Yeah, if you postpone until next year, you're

Vanessa: Evet, gelecek yıla kadar ertelersen, arkanda

going to have world's longest hair flowing behind you. You don't even need a veil.

dünyanın en uzun saçlarının uçuşmasına neden olacaksın . Bir peçeye bile ihtiyacın yok.

Lucy: Especially as all the, Oh, this is something

Lucy: Özellikle de, Oh, bu

funny actually, that's happened during lockdown. Men can't get their hair cut. Now women, it

aslında komik bir şey, tecrit sırasında oldu. Erkekler saçlarını kestiremezler. Şimdi kadınlar,

doesn't matter that much, apart from maybe the roots I think some women are struggling

o kadar da önemli değil, belki bazı kadınların mücadele ettiğini düşündüğüm kökler dışında

with, but all the men have started shaving their heads.

, ama tüm erkekler saçlarını kazımaya başladı .

Vanessa: Oh, shaving their heads, really?

Vanessa: Oh, kafalarını tıraş etmek, gerçekten mi?

Lucy: It's only been a couple of weeks. How fast

Lucy: Sadece birkaç hafta oldu. Saçları ne kadar hızlı

does their hair grow? But they've all been putting it on their social media and some

uzar? Ama hepsi bunu sosyal medyalarına koyuyor ve bazı

girlfriends seem to be better at it than others. Some kind of lawn mower stripes.

kız arkadaşlar bu konuda diğerlerinden daha iyi görünüyor. Bir çeşit çim biçme makinesi şeritleri.

Vanessa: This has not caught on in the US yet, but

Vanessa: Bu, ABD'de henüz anlaşılmadı, ancak

we're usually a couple of weeks behind. So maybe in a couple weeks that will happen.

genellikle birkaç hafta gerideyiz. Yani belki birkaç hafta içinde bu gerçekleşecek.

Vanessa: Oh yeah, I saw a funny picture that was like

Vanessa: Ah evet, komik bir resim gördüm,

a little comic and it showed men lining up to go to a barber shop after this is finished

biraz komikti ve bu resim iş bittikten sonra erkeklerin berbere gitmek için sıraya girdiğini

and everyone had crazy hair and the barber was just in shock. How am I going to deal

ve herkesin çılgın saçları olduğunu ve berberin şokta olduğunu gösteriyordu. Bununla nasıl başa çıkacağım

with this? Because that's all you can do. Lucy:

? Çünkü yapabileceğin tek şey bu. Lucy:

Will is starting to feel it a little bit, I think it was like back in 2007, 2008 when

Will bunu biraz hissetmeye başlıyor, sanırım 2007, 2008'de,

men had like sweeping side fringes and stuff and they click it like this. He's starting

erkeklerin geniş yan saçakları falan olduğu ve bu şekilde tıkladıkları zamanlar gibiydi. Ben ve onun beğenisine

to look a little bit early two thousands for my liking and his liking, but we'll get through

göre iki bini biraz erken göstermeye başladı ama

this difficult time. Vanessa:

bu zor zamanı atlatacağız. Vanessa:

Because it's either that or shave your head. So we've got two options.

Çünkü ya öyle ya da saçını kazıt. Yani iki seçeneğimiz var.

Lucy: No. He can't shave it just in case the wedding

Lucy: Hayır. Düğün olursa diye tıraş olamaz

does go ahead. No, we're not doing that. Vanessa:

. Hayır, bunu yapmıyoruz. Vanessa:

Wow. Well thank you so much for sharing your life and thoughts and predictions. We'll see

Vay canına. Hayatınızı, düşüncelerinizi ve tahminlerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim .

what happens. Hopefully your wedding can still happen and Will won't resort to having to

Ne olacağını göreceğiz. Umarız düğününüz yine de gerçekleşir ve Will

shave his head. Lucy:

kafasını kazıtmak zorunda kalmaz. Lucy:

Pray for me. Vanessa:

Benim için dua et. Vanessa:

Or you. Lucy:

Ya da sen. Lucy:

Yeah, I know it's lovely to talk. Thank you for having me on.

Evet, konuşmanın güzel olduğunu biliyorum. Beni kabul ettiğin için teşekkür ederim.

Vanessa: Oh, my pleasure. I hope you continue to have

Vanessa: Ah, zevkle. Umarım

an okay quarantine there on a lovely farm. At least you've got some nice space outside

orada güzel bir çiftlikte iyi bir karantina geçirmeye devam edersiniz. En azından dışarıda özgürce dolaşabileceğin güzel bir alanın var

to roam freely. Lucy:

. Lucy:

Yeah, it's good. We are in a fortunate position. I really do feel for people who don't have

Evet, güzel. Şanslı bir durumdayız. Gerçekten

any outside space and people with animals who don't have outside space because that

dışarıda alanı olmayan insanlar ve dışarıda alanı olmayan hayvanları olan insanlar için hissediyorum çünkü

must be so frustrating having to tell your dog like I'm so sorry, but we can't. Because

köpeğinize çok üzgün olduğumu söylemek çok sinir bozucu olmalı ama yapamayız. Çünkü

you can't explain to a dog, can you? Vanessa:

bir köpeğe açıklayamazsın, değil mi? Vanessa:

Yeah, I didn't even think about that with with dogs.

Evet, köpekler söz konusu olduğunda bunu düşünmemiştim bile .

Vanessa: I was just thinking about the crazed three

Vanessa:

year old children running around in an apartment going insane.

Bir apartman dairesinde koşuşturan üç yaşındaki çılgın çocukların delirdiğini düşünüyordum .

Lucy: Yeah, how do you explain to like a two year

Lucy: Evet, iki yaşında bir çocuğa hayır

old, no we can't go to the park. My dogs become really entitled. I mean cause I've been going

, parka gidemeyeceğimizi nasıl açıklarsın? Köpeklerim gerçekten hak ediyor. Demek istediğim, çünkü

out quite a lot on a run in the morning and like another walk in the evening just because

even though my life hasn't changed, I feel like I should make the most of it and that

hayatım değişmemiş olsa da, bundan en iyi şekilde yararlanmam gerektiğini hissediyorum ve bu

now at like seven o'clock if I haven't taken him on his additional walk, he like gets all

şimdi saat yedi gibi, eğer onu ek yürüyüşüne çıkarmadıysam,

up in my face. Vanessa:

yüzüme adeta laf atıyor. Vanessa:

I deserve this now. Lucy:

Bunu artık hak ediyorum. Lucy:

Yeah, poor old me. Mom! Vanessa:

Evet, zavallı ben. Anne! Vanessa:

So maybe dogs that have space are the real winners here. They get all the attention,

Belki de yeri olan köpekler burada asıl kazananlardır. Her zaman tüm dikkatleri üzerine çekerler

all the time. Lucy:

. Lucy:

Yes, definitely. Vanessa:

Evet, kesinlikle. Vanessa:

Well, thank you Lucy. Lucy:

Teşekkürler Lucy. Lucy:

You're welcome! Vanessa:

Rica ederim! Vanessa:

I really appreciate your time. For those of you who may be one person out there in the

Vakit ayırdığınız için gerçekten minnettarım.

world who has not yet run across your channel, go check out Lucy's channel. Yeah, I appreciate

Dünyada henüz sizin kanalınıza rastlamamış bir kişi olabilecekleriniz için Lucy'nin kanalına bir göz atın. Evet,

it. Thanks so much for your time. I hope we can chat again soon in the future.

minnettarım. Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Umarım yakında tekrar sohbet edebiliriz.

Lucy: Yeah, it'd be lovely to catch up. Maybe post-quarantine

Lucy: Evet, yetişmek güzel olurdu. Belki karantina sonrası

and see how things change again. Yes. Vanessa:

ve işlerin tekrar nasıl değiştiğini görün. Evet. Vanessa:

Yes. See what has happened on the hair front. Lucy:

Evet. Saç cephesinde ne olduğunu görün. Lucy:

Yeah, I'll be back. Vanessa:

Evet, geri geleceğim. Vanessa:

Well, thanks so much. I'll talk to you later. Lucy:

Peki, çok teşekkürler. Seninle sonra konuşacağım. Lucy:

All right, bye. Vanessa:

Pekala, hoşçakal. Vanessa:

Bye. Vanessa:

Görüşürüz. Vanessa:

My final guest is my husband. Dan. Dan:

Son konuğum kocam. Dan.

Hello. Vanessa:

Merhaba. Vanessa:

Thanks so much for joining me. Dan:

Bana katıldığınız için çok teşekkürler. Dan: Rica

You're welcome. Vanessa:

ederim. Vanessa:

We have a couple minutes of silence in our house, so I thought that we would -

Evimizde birkaç dakikalık sessizlik var , ben de düşündüm ki -

Dan: I know, it's a miracle.

Dan: Biliyorum, bu bir mucize.

Vanessa: I know.

Vanessa: Biliyorum.

Dan: Except Theo did just start crying a little

Dan: Theo'nun biraz ağlamaya başlaması dışında

bit, but hopefully he'll keep it down. Vanessa:

, ama umarım bunu bastırır. Vanessa:

Hopefully we can a little conversation for a couple minutes talking about the world situation

Umarım

that we find ourselves in with the virus and a lockdown, kind of quarantine situation.

virüsle kendimizi içinde bulduğumuz dünya durumu ve bir tecrit, bir tür karantina durumu hakkında birkaç dakika konuşabiliriz.

So would you like to explain a little bit about any kind of regulations or changes that

have happened in our city or in the US lately? Dan:

Son zamanlarda şehrimizde veya ABD'de meydana gelen herhangi bir düzenleme veya değişiklikten biraz bahsetmek ister misiniz?

Yeah. I think in our state, it's been a little bit more lax than some places.

Evet. Sanırım bizim eyaletimizde bazı yerlerden biraz daha gevşek oldu.

Vanessa: North Carolina?

Vanessa: Kuzey Carolina mı?

Dan: North Carolina. So they're still allowing

Dan: Kuzey Karolina. Bu yüzden hala

essential businesses to be open, which it's a little bit loosey-goosey on what that means

temel işletmelerin açık olmasına izin veriyorlar, ki bunun tam olarak ne anlama geldiği konusunda biraz gevşek

exactly. Vanessa:

. Vanessa:

Loosey-goosey? Dan:

Gevşek kaz mı? Dan:

Loosey-goosey. Yeah. It's a little unclear, although, I mean there's still restaurants

Gevşek kaz. Evet. Biraz belirsiz olsa da, demek istediğim hala açık restoranlar var

open, but you have to drive up and pick up the food and do takeout. You can't go into

, ama gidip yiyecekleri almanız ve paket servis yapmanız gerekiyor.

the restaurant. Vanessa:

Restorana giremezsin. Vanessa:

It is official that restaurants have to close businesses. I think the rule in North Carolina

Restoranların işletmeleri kapatmak zorunda olduğu resmiyet kazandı . Sanırım Kuzey Carolina'daki

was, or at least in our County, is that if you are in contact with someone for 10 minutes

veya en azından bizim İlçemizdeki kural şuydu: Eğer biriyle 10 dakika

or more, so if you are a haircutter, if you are a massage therapist, like a tattoo artists,

veya daha fazla temas halindeyseniz, yani eğer bir saç tıraşıysanız, bir dövme sanatçısı gibi bir masaj terapistiyseniz,

these kinds of jobs, then you can't do your job.

bu tür işler, o zaman işinizi yapamazsınız .

Dan: And this is statewide.

Dan: Ve bu eyalet çapında.

Vanessa: Yes. So every state's different.

Vanessa: Evet. Yani her eyalet farklıdır.

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: Every city or county kind of has some different

Vanessa: Her şehrin veya ilçenin bazı farklı

rules. But something I noticed that's different in the US, at least where we live compared

kuralları vardır. Ancak ABD'de, en azından diğer ülkelerde

to some of the other interviews that you just watched with other countries, is that we don't

izlediğiniz diğer röportajlardan bazılarına kıyasla yaşadığımız yerde farklı olduğunu fark ettiğim bir şey, yalnızca iki kişiyle birlikte

have a specific rule that says you can only be with two people. So only two people can

olabileceğinizi söyleyen belirli bir kuralımız olmaması . Yani sadece iki kişi

be together. Dan:

bir arada olabilir.

Oh. Vanessa:

Ah. Vanessa:

So Emma mentioned that in Australia - Dan:

Emma, ​​Avustralya'da bundan bahsetmişti - Dan:

That seems really intense. Vanessa:

Bu gerçekten yoğun görünüyor. Vanessa:

There's a specific rule that says you can only be in groups of two people or a family.

Yalnızca iki kişilik gruplarda veya bir ailede olabileceğinizi söyleyen özel bir kural var.

And then Lucy mentioned that in the UK too, but we do not have that rule.

Ve sonra Lucy bundan Birleşik Krallık'ta da bahsetti, ama bizde böyle bir kural yok.

Dan: Yeah, I think that's too far, personally.

Dan: Evet, bence bu kişisel olarak çok uzak.

Vanessa: It's a little, that is quite strict.

Vanessa: Biraz, bu oldukça katı.

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: But in the UK they also had a rule that said

Vanessa: Ama Birleşik Krallık'ta sadece dışarıda egzersiz yapabileceğinizi söyleyen bir kural da vardı

you can only exercise outside. So outside your personal property for one hour, go for

. Yani bir saatliğine kişisel mülkünüzün dışında,

a bike ride, go for a run for one hour per day. And in the US we do not have this.

bisiklete binin, günde bir saat koşuya çıkın . Ve ABD'de buna sahip değiliz.

Dan: Yeah. Although they are closing down a lot

Evet. Pek

of public spaces, which is a little annoying to me because they closed down our local park.

çok kamusal alanı kapatmalarına rağmen, bu benim için biraz can sıkıcı çünkü yerel parkımızı kapattılar.

And to me, I feel like if you're outside, that's a lot better than being closed inside

Ve bana göre, dışarıda olman, birisiyle içeride kapalı olmaktan çok daha iyi

with somebody. It's better for people's mental health and wellbeing to be outside and be

. İnsanların ruh sağlığı ve esenliği için dışarıda olmak ve gölümüzün etrafındaki

able to use these spaces like the walking trail around our lake, you know, if somebody

yürüyüş yolu gibi bu alanları kullanabilmek daha iyidir, bilirsiniz, eğer biri

is not exactly six feet, that's not the end of the world, in my opinion, when they're

tam olarak 1,80 değilse, bence bu dünyanın sonu değil.

walking outside. Vanessa:

dışarıda yürüyorlar. Vanessa:

Mm-hmm (affirmative). I think that it is interesting because we live in the mountains and I mentioned

Mm-hmm (olumlu). Bence ilginç çünkü dağlarda yaşıyoruz ve

with some of the other interviews that they've closed the national park, which means you

diğer bazı röportajlarda milli parkı kapattıklarından, yani

can't go on a hike. Usually you see nobody when you go hiking.

yürüyüşe çıkılamayacağından bahsetmiştim. Genellikle yürüyüşe çıktığınızda kimseyi görmezsiniz.

Dan: A lot of times, yeah.

Dan: Çoğu zaman, evet.

Vanessa: But you can't go into the national park. I

Vanessa: Ama milli parka giremezsin.

understand closing playgrounds and any kind of equipment that you touch.

Oyun alanlarını ve dokunduğunuz her türlü ekipmanı kapatmanızı anlıyorum.

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: But it's quite difficult for people who have

Vanessa: Ama

no outdoor space to find somewhere to be able to go for a walk or go for a run. If you have

açık hava alanı olmayan insanların yürüyüşe veya koşuya gidebilecekleri bir yer bulması oldukça zor.

a dog, it'd probably be really challenging. Dan:

Bir köpeğiniz varsa, muhtemelen gerçekten zor olacaktır. Dan:

Yeah, we're really fortunate that we have a nice open backyard and that we can spend

Evet, güzel bir arka bahçemiz olduğu ve

a lot of time outside and even though it's the same space over and over again, you know,

dışarıda çok fazla zaman geçirebildiğimiz için gerçekten şanslıyız ve tekrar tekrar aynı alan olsa da, bilirsiniz,

we still have a lot of fun just walking around our neighborhood or being in our backyard.

yürürken hala çok eğleniyoruz mahallemizin çevresinde veya arka bahçemizde olmak.

Vanessa: Yeah. So I'm curious, how has your and mine

Vanessa: Evet. Öyleyse merak ediyorum, daha sonra sizin ve benim

subsequently, daily life changed then? All these regulations, how much did they change

günlük yaşamımız nasıl değişti? Tüm bu düzenlemeler,

your life in the last month or so? Dan:

son bir ayda hayatınızı ne kadar değiştirdiler? Dan:

Yeah, so technically it hasn't changed that much because we already worked from home and

Evet, yani teknik olarak pek değişmedi çünkü zaten evden çalıştık ve

do a lot of stuff at home, but it still feels like a lot.

pek çok şeyi evde yaptık, ama yine de çok şey varmış gibi geliyor.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Dan: Like maybe just even just the mental weight

Dan: Belki de sadece markete gidersem gitmem gerektiğini bilmenin zihinsel ağırlığı gibi

of knowing that if I go to the grocery store, I have to ... for a long time, like before

... uzun bir süre, daha önce Amerika'da olduğu gibi, diğer

in America it's a little different than some other countries, they thought it's not a big

bazı ülkelerden biraz farklı , bunun bir şey olmadığını düşündüler

deal to wear a mask. But right from the beginning I thought, yeah, it's a good idea to wear

maske takmak büyük mesele. Ama en başından beri , evet, maske takmak iyi bir fikir diye düşündüm

a mask. Vanessa:

. Vanessa:

Yeah, you've been wearing a mask for a long time.

Evet, uzun süredir maske takıyorsun .

Dan: But you'll get looked at really funny in America

Dan: Ama bunu yaparsan Amerika'da sana gerçekten komik bakılacak

if you do that, but not anymore. It's starting to become more accepted.

, ama artık değil. Daha fazla kabul görmeye başlıyor.

Vanessa: In the last like two weeks or so.

Vanessa: Son iki haftadır falan.

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: Everyone's started.

Vanessa: Herkes başladı.

Dan: But it's just kind of like a mental weight

Dan: Ama

to be walking around like "Ooh, who's touched that?", "Who's done that?" And it's just kind

"Ooh, buna kim dokundu ?", "Bunu kim yaptı?" Ve bu

of like gotten to you psychologically. And then of course there's other things like places

tıpkı psikolojik olarak size ulaşmış gibi. Ve tabii ki normalde gittiğimiz yerler gibi başka şeyler de var

that we normally go, like the library, that's closed. A lot of the public parks that we

, kütüphane gibi, kapalı. Gittiğimiz halka açık parkların çoğu

go to that's closed. Vanessa:

kapalı. Vanessa:

I think that also about one month ago when you watch this, we had a new baby. So a lot

Sanırım yaklaşık bir ay önce bunu izlediğinizde yeni bir bebeğimiz oldu. Yani

in our personal lives has changed. But some things such as our family wants to come visit

kişisel hayatımızda çok şey değişti. Ama ailemiz gibi bazı şeyler bebeğimizi ziyarete gelmek istiyor

our baby. Dan:

.

Yeah. Vanessa:

Evet. Vanessa:

My family hasn't been able to visit our baby yet and it would be really nice if our babysitter

Ailem henüz bebeğimizi ziyaret edemedi ve bakıcımız gelip

could come to watch our two year old. Dan:

iki yaşındaki oğlumuzu izlese çok iyi olur. Dan:

Yes. Vanessa:

Evet. Vanessa:

But she can't come to watch our two-year-old. Dan:

Ama iki yaşındaki oğlumuzu izlemeye gelemez. Dan:

Well, she could, but it's not advisable. Vanessa:

Yapabilirdi ama bu pek tavsiye edilmez. Vanessa:

Legally she can, but most people are choosing not to do those types of interactions unless

Yasal olarak yapabilir, ancak çoğu insan kesinlikle gerekli olmadıkça bu tür etkileşimleri yapmamayı seçiyor

they're absolutely necessary. And it would just be nice. It's not necessary.

. Ve sadece güzel olurdu. Gereksiz.

Dan: Yeah, so that's not against the law yet.

Dan: Evet, yani bu henüz yasalara aykırı değil.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Dan: I hope it's not personally.

Dan: Umarım kişisel değildir.

Vanessa: But that's something that we choose not to

Vanessa: Ama bu bizim yapmamayı tercih ettiğimiz bir şey

do. But those are things that have changed in our daily lives. But honestly, we were

. Ama bunlar günlük hayatımızda değişen şeyler. Ama dürüst olmak gerekirse, Mart ve Nisan aylarında

planning on staying at home, not doing that much, not really working that much during

evde kalmayı, o kadar çok şey yapmamayı, gerçekten o kadar çalışmamayı planlıyorduk

March and April because we knew we were having a baby at the end of March and it would be

çünkü Mart sonunda bir bebeğimiz olacağını biliyorduk ve

a crazy time and we'd want to kind of adjust to our new family life. So for us it's just

çılgın bir zaman olurdu ve isterdik. yeni aile hayatımıza bir nevi uyum sağlamak için. Yani bizim için bu sadece

kind of an extra level. I feel like what you said, the mental weight is the biggest change.

ekstra bir seviye. Dediğin gibi hissediyorum , zihinsel ağırlık en büyük değişiklik.

Dan: I think it's gotten weird with neighbors,

Dan: Bence komşularla da garip bir hal aldı

too because we have really friendly neighbors and a couple of them are children and you

çünkü gerçekten arkadaş canlısı komşularımız var ve bunlardan birkaçı çocuk ve

want to just play with them and even if you're thinking about it a lot more. If they're playing

onlarla sadece oynamak istiyorsun ve bunu çok daha fazla düşünüyor olsan bile.

with the ball, they've touched all over the ball and you can't play ball with them, for

Topla oynuyorlarsa, topun her yerine dokunmuşlardır ve örneğin onlarla top oynayamazsınız

example. Vanessa:

. Vanessa:

Or our neighbors want to hold our new baby, but they can't hold the baby.

Ya da komşularımız yeni bebeğimizi kucağına almak istiyor ama kucağına alamıyorlar.

Dan: Yeah.

Evet.

Vanessa: So in that situation, those are the people

Vanessa: Yani bu durumda

we see the most often. They can't really interact with us in the way they did before. So that's

en sık gördüğümüz insanlar bunlar. Bizimle daha önce yaptıkları gibi etkileşime giremezler. Yani bu

really, yeah, that's a bummer. But we're all in this situation at the same time.

gerçekten, evet, bu bir serseri. Ama hepimiz aynı anda bu durumdayız.

Vanessa: So what about in the future when the main

Vanessa: Peki ya gelecekte ana

parts - Dan:

bölümler - Dan:

Prediction time? Vanessa:

Tahmin zamanı? Vanessa:

Yeah, when the main part of the lockdown or quarantine, all of this has passed.

Evet, kilitlenmenin veya karantinanın ana kısmı geçtiğinde , bunların hepsi geçti.

Dan: I'm going to be guaranteed wrong about this.

Dan: Bu konuda kesinlikle yanılacağım.

Vanessa: Okay. What's your prediction? What's your

Vanessa: Peki. Tahminin nedir?

wrong prediction? Dan:

Yanlış tahminin nedir? Dan:

My wrong prediction is, well, what's your question exactly?

Benim yanlış tahminim, senin sorunun tam olarak ne?

Vanessa: Oh, what do you think is going to happen?

Vanessa: Oh, ne olacağını düşünüyorsun?

Dan: What's going to happen, period? Yeah,

Dan: Ne olacak, nokta? Evet,

Vanessa: I don't want to say like, do you think it's

Vanessa: Sence

going to be good or bad? Just what do you think will happen?

iyi mi olacak, kötü mü olacak? Sadece ne olacağını düşünüyorsun?

Dan: I think the virus is here to stay.

Dan: Bence virüs kalıcı.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Dan: It's going to probably com back again in the

Dan: Muhtemelen kışın tekrar gelecek

winter, you know, it might mutate. So we're just going to have to deal with this. I have

, biliyorsun, mutasyona uğrayabilir. Bu yüzden sadece bununla ilgilenmemiz gerekecek.

a hard time believing they'll be able to get rid of it anytime soon. So it will be more

Yakın zamanda ondan kurtulabileceklerine inanmakta zorlanıyorum. Bu yüzden

akin to like the flu, like influenza, or even the common cold, but just more serious. So

grip gibi, grip ve hatta soğuk algınlığı gibi, ama sadece daha ciddi olacak. Yani

I don't know. I kind of hope, I'm hoping that people start living a little more regularly,

bilmiyorum. Umuyorum, insanların biraz daha düzenli yaşamaya başlamasını umuyorum

but I don't think that's possible. Even if the government said that they're going to

ama bunun mümkün olduğunu düşünmüyorum. Hükümet

stop lock downs, I think it's in people's heads now.

sokağa çıkma yasaklarını durduracağını söylese bile, bence bu artık insanların kafasında.

Vanessa: I think it will be tough to get out, but I

Vanessa: Dışarı çıkmanın zor olacağını düşünüyorum ama

have a feeling, at least - Dan:

en azından içimde bir his var - Dan:

In some people's heads. Vanessa:

Bazı insanların kafasında. Vanessa:

...In the US, because there's not as many laws as there are in other countries. I think

...ABD'de, çünkü diğer ülkelerdeki kadar çok yasa yok.

that in the US, probably after if the government said, okay, concerts can go, you can go to,

Bence ABD'de, muhtemelen hükümet , tamam, konserler gidebilir, gidebilirsin,

can go on, you can go to restaurants again, you can do anything.

devam edebilir, tekrar restoranlara gidebilirsin, her şeyi yapabilirsin dedikten sonra.

Dan: I don't think they'll do big groups for a

Dan: Uzun bir süre büyük gruplar oluşturacaklarını sanmıyorum

long time. Vanessa:

. Vanessa:

Well, when that happens, I think that people will be very hesitant for maybe like a month,

Pekala, bu olduğunda, bence insanlar bir ay kadar çok tereddüt edecekler,

this is my prediction, and then we'll realize, oh, we're so tired of just keeping to ourselves

bu benim tahminim ve sonra fark edeceğiz ki, oh, kendimizi tutmaktan çok yorulduk

and they'll go out again. Dan:

ve onlar da tekrar dışarı çık Dan:

Or they might do it for a month and then they'll start doing it again and then the numbers

Ya da bunu bir ay boyunca yapabilirler ve sonra tekrar yapmaya başlarlar ve sonra rakamlar tekrar yavaş yavaş artar

will creep up again and then it will start being reported again and then people will

ve sonra tekrar rapor edilmeye başlar ve sonra insanlar

start cutting back. I don't know, I think there'll be kind of like an ebb and flow of

geri çekilmeye başlar. Bilmiyorum, sanırım

people going out and doing stuff and then staying back inside again.

insanların dışarı çıkıp bir şeyler yapması ve sonra tekrar içeride kalması gibi bir tür gelgit olacak.

Vanessa: I'm curious.

Vanessa: Merak ediyorum.

Dan: But I don't know how much, like especially

Dan: Ama ne kadar olduğunu bilmiyorum, özellikle

in the US where like so far it seems like the central government hasn't put down the

ABD'de şimdiye kadar merkezi hükümetin

lockdown. It's been state by state, and it just hasn't been quite as intense as some

sokağa çıkma yasağını kaldırmadığı görülüyor. Eyalet eyalet oldu ve göründüğü gibi bazı yerler kadar yoğun olmadı

places it sounds like. Vanessa:

. Vanessa:

Yeah. For me, personally, I'm going to be really curious what happens with the education

Evet. Şahsen benim için, eğitim sistemine ne olduğunu

system and what happens with businesses that aren't used to having all of their employees

ve tüm çalışanlarının

work from home when they can go back to work, if that's going to change how they do things.

evden çalışmasına alışkın olmayan işletmelere, işe geri dönebildiklerinde ne olacağını gerçekten merak edeceğim. işleri nasıl yaptıklarını değiştir.

Like maybe they'll let people work from home more often or ...

Mesela, belki insanların daha sık evden çalışmasına izin verecekler ya da...

Dan: Maybe some office businesses, office-type

Dan: Belki bazı ofis işletmeleri, ofis tipi

businesses, will let them work from home more often anyways.

işletmeler, zaten daha sık evden çalışmalarına izin verecekler .

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

Dan: School is a big question though. I have no

Dan: Okul büyük bir soru ama. Hiçbir

idea. Yeah, that's, cause that's a really hot spot for germ spread obviously.

fikrim yok. Evet, çünkü orası mikropların yayılması için gerçekten sıcak bir nokta.

Vanessa: Yeah, and I think that if both of the parents

Vanessa: Evet ve bence anne babanın ikisi de

work, it is extremely difficult right now for them to manage their work and also help

çalışıyorsa, şu anda hem işlerini idare etmeleri hem de

their kids do homeschooling. It's not traditional homeschooling but do schooling at home. But

çocuklarına evde eğitim vermeleri çok zor. Geleneksel evde eğitim değil, evde eğitim yapın. Ama

maybe there'll be some flexibility. Who knows? They might not be so strict with how many

belki biraz esneklik olabilir. Kim bilir? Evde

days you miss at school if they can do stuff at home. I don't know. It'll be interesting

bir şeyler yapabiliyorlarsa, okulda kaç gün kaçırdığınız konusunda o kadar katı olmayabilirler . Bilmiyorum. Görmek ilginç olacak

to see. Dan:

. Dan:

Well I think a lot of places, I think I heard in Canada, they already canceled public school

Pek çok yer, sanırım Kanada'da duydum, yılın geri kalanında devlet okullarını çoktan iptal ettiler

for the rest of the year. Vanessa:

. Vanessa:

Like rest of the school year? Dan:

Okul yılının geri kalanında olduğu gibi mi? Dan:

No, like this year. Vanessa:

Hayır, bu seneki gibi. Vanessa:

Like 2020? Dan:

2020 gibi mi?

Yeah. Vanessa:

Evet. Vanessa:

Whoa, okay. Dan:

Vay, tamam. Dan:

Pretty sure, we'll have to look that up. Vanessa:

Oldukça eminim, buna bakmamız gerekecek. Vanessa:

Fact check it. Dan:

Gerçekliğini kontrol et. Dan:

But I don't know about America. Have you heard anything about that yet? We don't have kids

Ama Amerika'yı bilmiyorum. Bununla ilgili bir şey duydun mu?

in school yet, so. Vanessa:

Henüz okula giden çocuğumuz yok, yani. Vanessa:

Yeah. I haven't heard necessarily about, yeah, being canceled until the end of the year,

Evet. Yıl sonuna kadar iptal edildiğini kesinlikle duymadım,

but I not necessarily, I wouldn't be surprised because it seems like that's part of the mental

ama şart değil, şaşırmam çünkü bu zihinsel ağırlığın bir parçası gibi görünüyor,

weight is that there's always an unknown of what's going to happen.

her zaman ne olacağına dair bir bilinmezlik var. olmak.

Dan: It also seems like in general the government

Dan: Ayrıca genel olarak hükümet kontrol

has been more like the things that they do control, they've been shutting that down more.

ettikleri şeylere daha çok benziyor , onu daha çok kapatıyorlar.

Vanessa: Oh, like they control the school system -

Vanessa: Oh, sanki okul sistemini kontrol ediyorlar -

Dan: And the parks, and stuff like that.

Dan: Ve parkları ve bunun gibi şeyler.

Vanessa: Parks and stuff, yeah. It seems like every

Vanessa: Parklar falan, evet. Görünüşe göre her

country is dealing with it differently and in the US the main way is letting States kind

ülke bununla farklı şekilde başa çıkıyor ve ABD'de ana yol, Devletlerin

of do their own thing because yeah, New York is different than North Carolina or California

kendi işlerini yapmasına izin vermek, çünkü evet, New York, Kuzey Carolina, California

or Missouri or wherever you might be. So just interesting to see.

veya Missouri'den veya nerede olursanız olun farklı. Yani sadece görmek ilginç.

Dan: I like the little experiments too.

Dan: Küçük deneyleri ben de seviyorum.

Vanessa: Every state doing something differently?

Vanessa: Her eyalet farklı bir şey mi yapıyor?

Dan: Yeah, I mean we have that in Europe, too.

Dan: Evet, Avrupa'da bizde de var demek istiyorum.

Like apparently Sweden is doing less than normal.

Görünüşe göre İsveç normalden daha azını yapıyor .

Vanessa: Oh yeah? It's an interesting to see how things

Vanessa: Öyle mi? İşlerin nasıl gittiğini görmek ilginç

are going. Dan:

. Dan:

And right now I think they have a higher case rate, but like it's, I don't know. I probably

Ve şu anda daha yüksek vaka oranlarına sahip olduklarını düşünüyorum , ama olduğu gibi, bilmiyorum. Muhtemelen

shouldn't talk about it because I haven't looked into all the details.

bunun hakkında konuşmamalıyım çünkü tüm detayları incelemedim.

Vanessa: Well, that's kind of part of -

Vanessa: Şey, bu biraz da...

Dan: That's the whole problem with this thing.

Dan: Bu şeyle ilgili tüm sorun bu.

Vanessa: Yeah. Everyone is their own little expert.

Vanessa: Evet. Herkes kendi küçük uzmanıdır.

Right? Well thank you for joining me and talking about this strange daily situation that we

Sağ? Bana katıldığınız ve kendimizi içinde bulduğumuz bu tuhaf günlük durumdan bahsettiğiniz için teşekkür ederim

find ourselves in. Dan:

. Dan:

You're welcome. I don't know how much I added but you know, well perspective. Everybody

Rica ederim. Ne kadar ekledim bilmiyorum ama bilirsin işte perspektif.

gets to see my quarantine beard. Vanessa:

Karantina sakalımı herkes görecek. Vanessa:

Yeah. Chit chatting about daily life and yeah, trying to figure out how to do our new, new

Evet. Günlük hayat hakkında sohbet etmek ve evet, yeni, yeni normumuzu nasıl yapacağımızı anlamaya çalışmak

norm. So I hope you appreciated this video. I hope it was interesting to you. Thank you

. Bu yüzden umarım bu videoyu beğenmişsinizdir. Umarım senin için ilginç olmuştur.

all for spending some of your precious time learning English with us. And I want to know

Değerli zamanınızın bir kısmını bizimle İngilizce öğrenmeye ayırdığınız için hepinize teşekkür ederiz. Ve

in the comments, how has daily life changed for you in the past month or maybe two months

yorumlarda,

if your country has been, was ahead of everyone and started quarantining earlier.

ülkeniz herkesin önündeyse ve karantinaya daha erken başlamışsa, geçen ay veya belki iki ayda sizin için günlük hayatın nasıl değiştiğini bilmek istiyorum.

Vanessa: What's your daily life look like? Is it different

Vanessa: Günlük hayatın nasıl görünüyor? Öncekinden farklı mı

than before? Pretty normal? Let us know because we are all experiencing something pretty similar,

? Oldukça normal? Bize bildirin, çünkü hepimiz oldukça benzer bir şey yaşıyoruz ki bu

which is very unusual for the world. Vanessa:

dünya için çok alışılmadık bir durum. Vanessa:

Thanks so much. Dan:

Çok teşekkürler. Dan: Rica

You're welcome. Vanessa:

ederim. Vanessa:

And see you again next Friday for a new lesson here on my YouTube channel. Bye.

Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere . Hoşçakal.

Dan: Bye.

Dan: Görüşürüz.

Vanessa: The next step is to download my free ebook,

Vanessa: Bir sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine

Five Steps to Becoming a Confident English Speaker. You'll learn what you need to do

Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek .

to speak confidently and fluently. Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin. Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın

free lessons. Thanks so much. Bye.

. Çok teşekkürler. Hoşçakal.