How to use HAPPEN: Advanced English Vocabulary Lesson

Hi.

MERHABA. Ben

I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

What in the world happened?

Dünyada ne oldu?

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

Are you ready to take your English from regular boring English to fun party English?

İngilizcenizi sıradan sıkıcı İngilizceden eğlenceli parti İngilizcesine taşımaya hazır mısınız?

Okay, maybe not party English, but at least real, natural English.

Tamam, belki parti İngilizcesi değil ama en azından gerçek, doğal İngilizce.

Well, there is one advanced word that I'd like to share with you.

Pekala, sizinle paylaşmak istediğim gelişmiş bir kelime var .

It's the word happen.

Olacak kelimedir.

Today, we're going to be talking about a basic way to use happen, and then an advanced way

Bugün, "ol"u kullanmanın temel bir yolundan ve daha sonra "ol""u kullanmanın gelişmiş bir yolundan bahsedeceğiz

to use happen.

.

So I hope you'll be able to integrate it into your vocabulary and sound like a natural native

Bu yüzden umarım onu ​​kelime dağarcığınıza entegre edebilir ve doğal bir anadili gibi konuşabilirsiniz

speaker.

.

Let's start with the basic version of happen.

Olayın temel versiyonuyla başlayalım.

It's simply something that occurred.

Bu sadece meydana gelen bir şey.

If your coworker walks into the office in mud, you might say, "What happened?"

İş arkadaşınız ofise çamur içinde girerse , "Ne oldu?" diyebilirsiniz.

This is a casual conversational way to say what occurred.

Bu, ne olduğunu söylemenin gündelik bir konuşma yoludur .

Occurred is way too formal for daily conversation, so the word happen is perfect.

Meydana gelen günlük konuşma için fazla resmi, bu yüzden meydana gelen kelime mükemmel.

Your coworker might say, "Oh, it all happened so fast.

İş arkadaşınız, "Ah, her şey çok hızlı oldu.

I tripped on the sidewalk.

Kaldırımda ayağım takıldı.

I don't remember all of the details.

Tüm detayları hatırlamıyorum.

I don't remember exactly what happened."

Tam olarak ne olduğunu hatırlamıyorum" diyebilir. Meydana gelen bir şey hakkında konuşmak için "oldu" kelimesini sıklıkla kullandığımız

Let's take a look at three specific situations when we often use the word happen to talk

üç özel duruma bir göz atalım

about something that occurred.

.

Lets think about the situation that your friend just got engaged to be married.

Arkadaşınızın henüz evlenmek için nişanlandığı durumu bir düşünelim.

How can we use happen to talk about this?

Bunun hakkında konuşmak için nasıl kullanabiliriz?

You might ask, "When did you get engaged?"

"Ne zaman nişanlandınız?" diye sorabilirsiniz.

And she could say, "It happened on Saturday."

Ve "Cumartesi günü oldu" diyebilirdi.

This is talking about a day or a time.

Bu bir gün veya zamandan bahsediyor.

If your friend starts crying because she's so excited about her engagement, you might

Arkadaşınız nişanlanacağı için çok heyecanlı olduğu için ağlamaya başlarsa,

say, "Oh, I'm so sorry.

"Ah, çok üzgünüm.

Are you okay?"

İyi misin?" diyebilirsiniz.

And she could say, "Don't worry.

Ve "Endişelenme.

It happens all the time."

Bu her zaman olur" diyebilirdi.

Again, we're talking about a time or a day.

Yine, bir zamandan veya bir günden bahsediyoruz.

All the time, when does it happen?

Her zaman, ne zaman olur?

All the time.

Her zaman.

I guess she cries a lot.

Sanırım çok ağlıyor.

You can see in these two sentences that happen or if we talk about it in the past, happened

Bu iki cümlede gördüğünüz gibi olan ya da geçmişte bunun hakkında konuşursak,

is simply the verb of the sentence.

sadece cümlenin fiilidir.

It happened on Saturday.

Cumartesi günü oldu.

It happens all the time.

Bu her zaman olur.

When your friend tells you that she got engaged to the man of her dreams, she might say, "I

Arkadaşınız size hayallerinin erkeğiyle nişanlandığını söylediğinde, "

can't believe this is really happening."

Bunun gerçekten olduğuna inanamıyorum" diyebilir. Gerçeği

We often use happen to talk about when you're questioning reality.

sorgularken hakkında konuşmak için sık sık "olur" kelimesini kullanırız .

I can't believe this is really happening, or maybe for you, maybe you're in love with

Bunun gerçekten olduğuna inanamıyorum, ya da belki senin için, belki

the man who just asked your friend to marry him.

arkadaşına evlenme teklif eden adama aşıksın .

So you might say, "Oh no.

Yani, "Ah hayır.

This can't be happening."

Bu olamaz." diyebilirsiniz.

You're questioning reality.

Gerçeği sorguluyorsun.

Oh no, this can't be happening.

Ah hayır, bu olamaz.

When your friend first tells you that she got engaged, she runs up to you and says,

Arkadaşın sana nişanlandığını ilk söylediğinde koşarak yanına gelir ve

"You'll never guess what happened."

"Ne olduğunu asla tahmin edemezsin" der.

We often use happened for unknown situations, especially with the word what.

Bilinmeyen durumlar için, özellikle de what sözcüğüyle sık sık "cereyan" kullanırız.

You'll never guess what happened.

Ne olduğunu asla tahmin edemezsin.

Let's see a couple other examples with this.

Bununla ilgili birkaç örnek daha görelim.

When you feel sad inside because she just got engaged to the man you love, you think,

Sevdiğin adamla yeni nişanlandığı için için için üzüldüğünde,

"We'll just see what happens."

"Bakalım ne olacak" diye düşünürsün.

Maybe you think that they won't actually get married, or maybe something will happen.

Belki gerçekten evlenmeyeceklerini düşünüyorsun ya da belki bir şeyler olacak.

So you're kind of thinking about an unknown thing that might happen in the future.

Yani gelecekte olabilecek bilinmeyen bir şeyi düşünüyorsunuz.

We'll just see what happens.

Sadece ne olacağını göreceğiz.

And then before their wedding, if that man falls in love with you and your friend says,

Ve sonra düğünlerinden önce, o adam sana aşık olursa ve arkadaşın

"What happened?"

"Ne oldu?"

You might say, "I don't know what happened."

"Ne olduğunu bilmiyorum" diyebilirsiniz. Bilinmeyen

You can see in all of these situations we're using what happened to talk about something

bir şey hakkında konuşmak için olan biteni kullandığımızı tüm bu durumlarda görebilirsiniz

unknown.

.

This is the basic way to use happen as something that simply occurred.

Bu, basitçe meydana gelen bir şey olarak gerçekleşmesini kullanmanın temel yoludur .

But what if we want to take it up to the next level and use it in the advanced way?

Peki ya onu bir sonraki seviyeye taşımak ve ileri düzeyde kullanmak istiyorsak? "

The advanced way to use happen or happened is in situations where there is a coincidence.

Oldu" ya da oldu"yu kullanmanın gelişmiş yolu, bir tesadüfün olduğu durumlardır.

Two things that happen at the same time by accident.

Tesadüfen aynı anda olan iki şey .

Something that happens by chance.

Tesadüfen olan bir şey.

You didn't plan this.

Bunu planlamamıştın.

My friend used this last week because I went over to her house for dinner, and before I

Arkadaşım bunu geçen hafta kullandı çünkü akşam yemeği için evine gittim ve

went over, I asked, "Is there anything I can bring?

gitmeden önce "Getirebileceğim bir şey var mı ?

Maybe some drinks, a dessert, a side dish," something to help her with the dinner.

Belki içecek, tatlı, garnitür," ona yardımcı olacak bir şey sordum. akşam yemeği.

And so I brought some beer to her house, and when I got there, her husband said, "Well,

Ben de onun evine biraz bira getirdim ve oraya vardığımda kocası, "

I happened to by the same beer."

Aynı bira benim de başıma geldi" dedi.

He had the same beer in his hand that I had brought.

Elinde benim getirdiğim biranın aynısı vardı .

He used happened to buy the same beer because he's talking about something that was an accident.

Kaza olan bir şeyden bahsettiği için aynı birayı alırdı.

We didn't plan to buy the same beer.

Aynı birayı almayı planlamamıştık.

It was a coincidence.

Bu bir tesadüftü.

Two things happened at the same time.

Aynı anda iki şey oldu.

I brought the same beer, he brought the same beer.

Ben aynı birayı getirdim, o da aynı birayı getirdi. Bu

So he used happened to buy the same beer.

yüzden tesadüfen aynı birayı alırdı.

Did you notice the sentence structure?

Cümle yapısını fark ettiniz mi?

Happen to plus the infinitive.

Happen artı mastar.

Let's look at a couple other examples.

Birkaç başka örneğe bakalım.

If you happen to see Vanessa, tell her I said hi.

Vanessa'yı görürsen ona selam verdiğimi söyle .

This means you're not planning on seeing me, but if you pass on the street or if you see

Bu, beni görmeyi planlamadığınız anlamına gelir, ancak sokaktan geçerseniz veya

each other at work, okay, tell her that I said hi if you happen to see her.

birbirinizi işte görürseniz, tamam, onu görürseniz merhaba dediğimi söyleyin.

Notice that the verb here see is not conjugated.

Buradaki fiilin konjuge olmadığına dikkat edin.

That means it's the infinitive.

Bu, mastar olduğu anlamına gelir.

Happen to see.

görmek olur. Beni

I happened to be asleep when he called me.

aradığında uyuyordum. O

I didn't plan on being asleep when he called.

aradığında uyumayı düşünmüyordum.

This is something that was a coincidence.

Bu tesadüfen olan bir şey.

Two things happened at the same time by accident.

Tesadüfen aynı anda iki şey oldu.

I was asleep and he called.

Uyuyordum ve o aradı.

I happened to be asleep.

Uyuyordum.

The verb here be is unconjugated.

Burada olmak fiili konjuge değildir.

The teacher happened to give us a quiz on the day that I was absent.

Öğretmen, gelmediğim gün bize bir sınav verdi . Sınav

I didn't plan on being absent on the day of the quiz, so this was just a coincidence,

günü devamsızlık yapmayı planlamamıştım , bu yüzden bu sadece bir tesadüftü,

an accident.

bir kazaydı.

Here we have the verbs happened to give.

Burada fiiller vermek oldu.

Give is not conjugated.

Give konjuge değil.

It's the infinitive.

Bu mastar.

The teacher happened to give us a quiz.

Öğretmen bize bir sınav verdi.

The verb happen is conjugated in the past because this is something that happened in

Olmak fiili geçmişte çekimlenmiştir çünkü bu geçmişte olan bir şeydir

the past, not now, not in the future but it happened in the past.

, şimdi değil, gelecekte değil ama geçmişte olmuş bir şeydir.

It occurred in the past.

Geçmişte meydana geldi.

So make sure that that second verb is the one that's not conjugated.

Bu yüzden ikinci fiilin konjuge olmayan fiil olduğundan emin olun.

She happened to give a quiz.

Bir sınav verdi.

The front door of my apartment is pretty heavy.

Dairemin ön kapısı oldukça ağır. Bu

So whenever we leave, I always tell my toddler, my son to stay close to me.

yüzden ne zaman ayrılsak, yürümeye başlayan çocuğuma, oğluma her zaman bana yakın durmasını söylüyorum.

I tell him, "If someone happens to open the door when we're right here, it will hurt really

Ona, "Biz buradayken biri kapıyı açarsa çok canımız yanar

bad.

.

So make sure that you stay with me so that someone doesn't hit us with the door."

Bu yüzden, birinin kapıyla bize çarpmaması için benimle kaldığından emin ol, " dedim.

If someone opened the door and hit us, it would be by accident.

Biri kapıyı açıp bize çarparsa bu kazara olur.

It wouldn't be on purpose.

Bu kasıtlı olmazdı.

It would just be a coincidence.

Bu sadece bir tesadüf olurdu.

So I want to kind of warn him to stay close to me.

Bu yüzden onu bana yakın olması konusunda uyarmak istiyorum .

Be careful of the door.

Kapıya dikkat et.

It could open because someone might be coming through.

Açılabilir çünkü biri geliyor olabilir .

So make sure that if someone happened to open the door, you are close to me.

Bu yüzden biri kapıyı açarsa, bana yakın olduğunuzdan emin olun.

Before we go, I want to give you a little quiz.

Gitmeden önce, size küçük bir test yapmak istiyorum .

Can you use the correct version of happen?

Bunun doğru sürümünü kullanabilir misiniz?

Make sure that you conjugate the word happen correctly.

Kelimeyi doğru bir şekilde konjuge ettiğinizden emin olun . Oldu mu

Is it happen, happens, happened, or is it happen to, happened to?

, oldu mu, oldu mu, oldu mu , oldu mu?

Look at the full sentence and think, is it talking about something that is occurring

Cümlenin tamamına bakın ve düşünün, olup biten bir şeyden mi bahsediyor

or is it talking about something that's a coincidence, by accident?

yoksa tesadüfen, kazara olan bir şeyden mi bahsediyor?

What's the verb tense that should be used?

Kullanılması gereken fiil kipi nedir?

Let's start with the first sentence.

İlk cümleden başlayalım.

You'll never guess what... yesterday.

Ne olduğunu asla tahmin edemezsin... dün.

You'll never guess what happened yesterday.

Dün ne olduğunu asla tahmin edemezsin.

I was browsing in the local bookstore, and I... see Tom Cruise.

Yerel kitapçıya göz atıyordum ve ... Tom Cruise'u görüyorum.

I was browsing in the local bookstore, and I happened to see Tom Cruise.

Yerel kitapçıya göz atıyordum ve Tom Cruise'u gördüm.

I couldn't believe it.

İnanamadım.

I thought, "Is this really..."

"Bu gerçekten..." diye düşündüm,

I couldn't believe it.

inanamadım.

I thought, "Is this really happening?"

"Bu gerçekten oluyor mu?" diye düşündüm.

As I was walking by, he... turn towards me and smile.

Yanından geçerken... bana doğru döndü ve gülümsedi.

As I was walking by, he happened to turn towards me and smile.

Yanımdan geçerken tesadüfen bana döndü ve gülümsedi.

Immediately my face went red, and he said, "Oh, don't worry.

Hemen yüzüm kızardı ve "Ah, merak etme.

It... all the time."

O... her zaman" dedi.

It happens all the time.

Bu her zaman olur.

How did you do?

Nasıl yaptın?

Let's read the full story so that you can see all of those sentences in the correct

Tüm bu cümleleri doğru

way.

şekilde görebilmeniz için hikayenin tamamını okuyalım.

You'll never guess what happened yesterday.

Dün ne olduğunu asla tahmin edemezsin.

I was browsing in the local bookstore, and I happened to see Tom Cruise.

Yerel kitapçıya göz atıyordum ve Tom Cruise'u gördüm.

I couldn't believe it.

İnanamadım.

I thought, "Is this really happening?"

"Bu gerçekten oluyor mu?" diye düşündüm.

As I walked by, he happened to turn towards me and smile.

Yanımdan geçerken tesadüfen bana döndü ve gülümsedi.

Immediately my face went red, and he said, "Oh, don't worry.

Hemen yüzüm kızardı ve "Ah, merak etme.

That happens all the time."

Bu her zaman olur" dedi.

And now I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var. Başınıza gelen bir

Let me know in the comments what is something that happened to happen to you.

şeyin ne olduğunu yorumlarda bana bildirin .

Yes, we are using both versions of happen here.

Evet, burada her iki versiyonu da kullanıyoruz . Bir plan yapmadan tesadüfen

It means what is something that occurred to you by accident without a plan.

başınıza gelen bir şey anlamına gelir .

You might say, "I happened to see Tom Cruise at the bookstore."

"Kitapçıda Tom Cruise'u gördüm " diyebilirsiniz.

This happened by accident.

Bu tesadüfen oldu. Bu

It was something that occurred to you by accident.

tesadüfen başınıza gelen bir şeydi.

Let me know in the comments and try to use the word happen so that you can advance and

Yorumlarda bana bildirin ve kelime dağarcığınızı ilerletmek ve genişletmek için oldu kelimesini kullanmaya çalışın

expand your vocabulary.

.

Thank you so much for learning English with me, and I'll see you again next Friday for

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim . Gelecek Cuma

a new lesson here on my YouTube channel.

YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to download my free eBook, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-Kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.