Understand FAST English Conversations [Advanced Listening Practice]

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Vanessa: Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to understand fast English conversations?

Hızlı İngilizce konuşmaları anlamaya hazır mısın? Hadi

Let's do it.

yapalım.

I'm just going to kind of probably two or three.

Muhtemelen iki ya da üç tane yapacağım.

Hmm?

Hmm?

Have you ever watched an English TV show or movie and people spoke like that and you thought,

Hiç İngilizce bir dizi veya film izlediniz mi ve insanlar böyle konuştu ve

"Uh, this is like a completely different language than what I learned in school."

"Uh, bu benim okulda öğrendiğimden tamamen farklı bir dil " diye düşündünüz mü?

You know what?

Biliyor musun?

You're pretty much right, because you learned classroom English at school, not real life

Oldukça haklısın, çünkü sen okulda sınıf İngilizcesini öğrendin, gerçek hayattaki

English.

İngilizceyi değil.

But never fear!

Ama asla korkma!

In today's lesson, you're going to be using my proven conversation breakdown method to

Bugünün dersinde, hızlı konuşmaları anlamak için kanıtlanmış konuşma çözümleme yöntemimi kullanacaksınız

understand fast conversations.

.

With the conversation breakdown method, we listened to a real English conversation, not

Konuşma dökümü yöntemiyle,

a textbook conversation, real conversation, and then we break it down together.

ders kitabı konuşması değil, gerçek bir İngilizce konuşma dinledik ve sonra onu birlikte parçaladık.

To break down means that you study short pieces, specific vocabulary, specific phrases that

Parçalamak, kısa parçaları, belirli kelimeleri,

native speakers use, or like today's lesson, specific pronunciation that will help you

anadili İngilizce olan kişilerin kullandığı belirli ifadeleri veya bugünün dersinde olduğu gibi,

to sound like an American English speaker.

bir Amerikan İngilizcesi konuşmacısı gibi konuşmanıza yardımcı olacak belirli telaffuzu çalıştığınız anlamına gelir.

To help you with today's lesson, I've created a free PDF worksheet that you can download

Bugünkü derste size yardımcı olmak için, öğrendiklerinizi asla unutmamanız için indirebileceğiniz ücretsiz bir PDF çalışma sayfası oluşturdum

so that you never forget what you've learned.

. PDF'nizi bugün

Click on the link in the description to download your PDF today.

indirmek için açıklamadaki bağlantıya tıklayın . Bir

If you've been studying English with me for a while, you might have seen this video, where

süredir benimle İngilizce çalışıyorsanız ,

my husband and I go to a local bakery and review some tasty desserts that we got.

kocamla yerel bir fırına gidip elimizdeki bazı lezzetli tatlıları gözden geçirdiğimiz bu videoyu görmüş olabilirsiniz.

I was also very pregnant in this video.

Ben de bu videoda çok hamileydim.

My belly is huge.

Göbeğim çok büyük.

And in today's lesson, you're going to be watching a couple clips from that conversation.

Ve bugünün dersinde, o sohbetten birkaç klip izleyeceksiniz.

We'll break it down.

Onu kıracağız.

You will practice the pronunciation from those clips, and then we'll review the clip.

Bu kliplerden telaffuz alıştırması yapacaksınız ve ardından klibi gözden geçireceğiz.

Will your listening and pronunciation skills improve?

Dinleme ve telaffuz becerileriniz gelişecek mi? Hadi

Let's find out.

bulalım.

If you enjoy this lesson, continue using the conversation breakdown method with me in my

Bu dersi beğendiyseniz,

course, The Fearless Fluency Club.

kursum The Fearless Fluency Club'da benimle konuşma dökümü yöntemini kullanmaya devam edin. Kendine

You can speak confidently, express yourself completely, and understand fast English speakers.

güvenerek konuşabilir, kendini tamamen ifade edebilir ve hızlı İngilizce konuşanları anlayabilirsin.

Click on the link in the description to find out more about The Fearless Fluency Club and

The Fearless Fluency Club hakkında daha fazla bilgi edinmek ve kendinden

how it can help you to speak confident English.

emin İngilizce konuşmanıza nasıl yardımcı olabileceğini öğrenmek için açıklamadaki bağlantıya tıklayın.

All right, let's get started with the first clip from our natural real life conversation.

Pekala, gerçek hayat sohbetimizin ilk klibi ile başlayalım.

We're going to watch it, and then I'll break it down so that you can practice it with me.

Onu izleyeceğiz ve sonra onu parçalayacağım, böylece benimle pratik yapabilirsin. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

All right.

Elbette.

You want to try the peanut brittle?

Fıstık ezmesini denemek ister misin?

Dan: Sure.

Dan: Elbette.

I'm going to take this huge piece.

Bu büyük parçayı alacağım.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

All right.

Elbette.

You want to try the peanut brittle?

Fıstık ezmesini denemek ister misin?

Dan: Sure.

Dan: Elbette.

I'm going to take this huge piece.

Bu büyük parçayı alacağım.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

You heard Dan say, "I'm going to take this huge piece."

Dan'in "Bu devasa parçayı alacağım" dediğini duydunuz.

But did it sound like that?

Ama kulağa öyle mi geliyordu?

Nope.

Hayır.

He said, "I'm unna take this huge piece."

"Bu büyük parçayı almayacağım" dedi.

Let's break this down.

Bunu parçalayalım.

At the beginning of the sentence, he uses a great contraction.

Cümlenin başında büyük bir kısaltma kullanıyor.

I'm.

Ben.

I'm.

Ben.

This is I plus am.

Bu ben artı benim.

That makes I'm.

Bu beni yapar.

And then he makes a reduction within another reduction.

Sonra başka bir indirgeme içinde bir indirgeme yapıyor .

He says going to take.

alacağını söylüyor.

But he doesn't say going to, he says gonna, and then he reduces it even further.

Ama gidecek demiyor, olacak diyor ve sonra daha da azaltıyor.

He cuts off the G and says unna.

G'yi keser ve unna der.

I'm unna take this huge piece.

Bu büyük parçayı almayacağım.

I'm unna this huge piece.

Ben bu büyük parçadan değilim.

Sometimes when we're speaking really quickly, we reduce going to to gonna.

Bazen çok hızlı konuştuğumuzda, gidişi gidişe indirgeriz.

I'm gonna take this huge piece.

Bu büyük parçayı alacağım.

But we might reduce it even more, cut off the G, and just say, "I'm unna take this huge

Ama onu daha da azaltabilir, G'yi kesebilir ve "Bu büyük

piece.

parçayı almayacağım.

I'm unna take this huge piece."

Bu büyük parçayı almayacağım" diyebiliriz.

Do you want to practice the sample sentence with me?

Örnek cümleyi benimle çalışmak ister misin ?

Yes, let's do it.

Evet hadi yapalım.

I'm going to visit my friend becomes I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyarete gidiyorum, arkadaşımı ziyarete gitmiyorum.

Can you say that with me?

Bunu benimle söyler misin?

Let's say it slowly first and then we'll speed it up.

Önce yavaş söyleyelim sonra hızlandıralım.

Because if you're going to use unna, it needs to be in fast English.

Çünkü unna kullanacaksanız hızlı İngilizce olması gerekiyor.

You can't say I'm unna meet my friend.

Arkadaşımla tanışmayacağımı söyleyemezsin.

No.

Hayır.

This needs to be a reduction in a fast sentence.

Bunun hızlı bir cümlede bir azalma olması gerekiyor.

Let's say it slowly and then we'll speed it up.

Yavaşça söyleyelim ve sonra hızlandıracağız.

I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyaret etmeyeceğim.

I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyaret etmeyeceğim.

Let's say it fast.

Çabuk söyleyelim.

I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyaret etmeyeceğim.

I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyaret etmeyeceğim.

I'm unna visit my friend.

Arkadaşımı ziyaret etmeyeceğim.

Great work.

Harika iş.

All right.

Elbette.

Let's watch the original clip one more time, and I want to know, has your listening and

Orijinal klibi bir kez daha izleyelim ve öğrenmek istiyorum,

pronunciation skills improved with just this one clip?

sadece bu kliple dinleme ve telaffuz becerileriniz gelişti mi ? Bu videodaki

Imagine when we do all of the other clips from this video.

diğer tüm klipleri yaptığımızı hayal edin .

All right.

Elbette. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

All Right.

Elbette.

You want to try the peanut brittle?

Fıstık ezmesini denemek ister misin?

Dan: Sure.

Dan: Elbette.

I'm going to take this huge piece.

Bu büyük parçayı alacağım.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

All right.

Elbette.

You want to try the peanut brittle?

Fıstık ezmesini denemek ister misin?

Dan: Sure.

Dan: Elbette.

I'm going to take this huge piece.

Bu büyük parçayı alacağım.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Did you hear I'm unna?

Unna olduğumu duydun mu?

I hope so.

Umarım.

Let's go on to our second clip where you're going to hear another interesting reduction

that native speakers use all the time in daily conversation.

Anadili İngilizce olanların günlük konuşmalarda her zaman kullandığı ilginç bir indirgeme daha duyacağınız ikinci klibimize geçelim . Hadi

Let's watch.

izleyelim.

Well, I'm going to clean off my spoon and try the chocolate.

Pekala, kaşığımı temizleyip çikolatayı deneyeceğim.

Maybe I should refresh.

Belki de yenilemeliyim.

Dan: I don't always like fruity kind of desserts,

Dan: Meyveli tatlıları her zaman sevmem

but this has just like a layer of tart jelly or jam on the top.

ama bunun üstünde bir kat ekşi jöle veya reçel var.

And that really just hits the spot for me.

Ve bu gerçekten benim için çok isabetli.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

It doesn't feel too heavy.

Çok ağır hissetmiyor.

Well, I'm going to clean off my spoon and try the chocolate.

Pekala, kaşığımı temizleyip çikolatayı deneyeceğim.

Maybe I should refresh.

Belki de yenilemeliyim.

Dan: I don't always like fruity kind of desserts,

Dan: Meyveli tatlıları her zaman sevmem

but this has just like a layer of tart jelly or jam on the top.

ama bunun üstünde bir kat ekşi jöle veya reçel var.

And that really just hits the spot for me.

Ve bu gerçekten benim için çok isabetli.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

It doesn't feel too heavy.

Çok ağır hissetmiyor.

In this clip, you heard Dan say and I'm going to read his words exactly, "I don't always

Bu klipte, Dan'in söylediğini duydunuz ve ben onun sözlerini tam olarak okuyacağım, "

like fruity desserts, but this has just like a layer of tart jam or jelly on top.

Meyveli tatlıları her zaman sevmem ama bunun üstünde bir kat tart reçeli veya jöle var.

And that just hits the spot for me."

Benim için."

Oh, did he say that just hits the spot for me?

Oh, bunun benim için tam yerinde olduğunu mu söyledi ?

This has just like no.

Bu sadece hayır gibi.

For the word just, we often cut off that final T and say jus'.

Sadece kelimesi için, genellikle son T'yi keseriz ve jus' deriz.

Jus'.

Hak'.

I don't know where the T is.

T'nin nerede olduğunu bilmiyorum.

Maybe it's off on vacation somewhere.

Belki bir yerlerde tatile gitmiştir.

I wish I could go.

Keşke gidebilseydim.

But instead, we just say jus'.

Ama bunun yerine sadece jus' deriz.

I want you to practice a sample sentence with me so that you can practice this common reduction.

Bu ortak indirgemeyi uygulayabilmeniz için benimle örnek bir cümle uygulamanızı istiyorum.

When someone asks you, "Where do you live," you could say, "I jus' live down the street.

Birisi size "Nerede yaşıyorsun?

I jus' live down the street."

"

This is if you're in your neighborhood and someone wants to know, "Where is your house?"

Bu, mahallenizdeyseniz ve birisi "Eviniz nerede?"

You can use this great phrase.

Bu harika cümleyi kullanabilirsiniz.

Can you say it with me and cut off that final T sound in the word just?

Benimle birlikte söyleyip sadece kelimedeki son T sesini kesebilir misin?

Yes, you got this.

Evet, anladın. Hadi

Let's say it together.

birlikte söyleyelim.

I jus' live down the street.

Ben sadece sokağın aşağısında yaşıyorum.

I jus' lived down the street.

Ben sadece sokakta yaşadım.

I jus' live down the street.

Ben sadece sokağın aşağısında yaşıyorum.

I jus' lived down the street.

Ben sadece sokakta yaşadım.

Excellent work.

Harika iş.

All right.

Elbette.

Let's watch the original clip and I want you to be listening carefully, especially for

Orijinal klibi izleyelim ve dikkatle dinlemenizi istiyorum, özellikle

the two times that Dan says just reduced to jus'.

Dan'in 'jus''a indirgendiğini söylediği iki kez .

Listen carefully.

Dikkatli dinle.

Well, I'm going to clean off my spoon and try the chocolate.

Pekala, kaşığımı temizleyip çikolatayı deneyeceğim.

Maybe I should refresh.

Belki de yenilemeliyim.

Dan: I don't always like fruity kind of desserts,

Dan: Meyveli tatlıları her zaman sevmem

but this has just like a layer of tart jelly or jam on the top.

ama bunun üstünde bir kat ekşi jöle veya reçel var.

And that really just hits the spot for me.

Ve bu gerçekten benim için çok isabetli.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

It doesn't feel too heavy.

Çok ağır hissetmiyor.

Well, I'm going to clean off my spoon and try the chocolate.

Pekala, kaşığımı temizleyip çikolatayı deneyeceğim.

Maybe I should refresh.

Belki de yenilemeliyim.

Dan: I don't always like fruity kind of desserts,

Dan: Meyveli tatlıları her zaman sevmem

but this has just like a layer of tart jelly or jam on the top.

ama bunun üstünde bir kat ekşi jöle veya reçel var.

And that really just hits the spot for me.

Ve bu gerçekten benim için çok isabetli.

Vanessa: Yeah.

Vanessa: Evet.

It doesn't feel too heavy.

Çok ağır hissetmiyor. Bir

Let's go on to our next clip.

sonraki klibimize geçelim.

You're going to hear another interesting reduction that native speakers use all the time in daily

Anadili İngilizce olanların günlük konuşmalarda her zaman kullandıkları başka bir ilginç indirgeme duyacaksınız

conversation.

. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

What about that raspberry?

Ahududu ne olacak?

Are we going to fight over it?

Bunun için mi savaşacağız?

Dan: Nah, you can have it.

Dan: Hayır, alabilirsin.

I got to save space.

Yerden tasarruf etmeliyim.

Vanessa: Oh yeah, we've got a lot of desserts coming.

Vanessa: Ah evet, bir sürü tatlı geliyor.

What about that raspberry?

Ahududu ne olacak?

Are we going to fight over it?

Bunun için mi savaşacağız?

Dan: Nah, you can have it.

Dan: Hayır, alabilirsin.

I got to save space.

Yerden tasarruf etmeliyim.

Vanessa: Oh yeah, we've got a lot of desserts coming.

Vanessa: Ah evet, bir sürü tatlı geliyor.

In this clip, you heard Dan say, "I've got to save space."

Bu klipte, Dan'in " Yer kazanmam lazım" dediğini duydunuz.

He's talking about some space in his stomach.

Midesinde bir boşluktan bahsediyor.

If he eats too much, he won't have room for more desserts, because we reviewed a lot of

Çok yerse daha fazla tatlıya yer kalmaz, çünkü

desserts in that video.

o videoda çok fazla tatlıyı inceledik.

But he doesn't say, "I've got to save space."

Ama "yerden tasarruf etmeliyim" demiyor.

He uses an excellent reduction.

Mükemmel bir indirgeme kullanıyor.

He says, "I gotta save space.

"Yerden tasarruf etmeliyim.

I gotta save space."

Yerden tasarruf etmeliyim" diyor.

There's a lot of stuff going on here, so let's break it down.

Burada çok şey oluyor, o yüzden onu parçalayalım.

This real phrase if we're going to say it in the textbook way is I have got to save

Bu gerçek ifade, eğer ders kitabı tarzında söyleyeceksek, yerden tasarruf etmeliyim

space.

.

That means I need to save space.

Bu, yerden tasarruf etmem gerektiği anlamına geliyor.

But in daily conversation, we never use that.

Ancak günlük konuşmada bunu asla kullanmayız.

You might hear, I've gotta save space, but we often drop the word have completely and

Yerden tasarruf etmem gerektiğini duyabilirsiniz, ancak genellikle sahip olmak kelimesini tamamen bırakırız ve

then we were deuce got to to gotta.

sonra ikili olmak zorundaydık.

But listen carefully, there's something very interesting happening with the T's in that

Ama dikkatlice dinle, bu kelimedeki T'lerde çok ilginç bir şeyler oluyor

word, gotta, gotta.

, lazım, lazım.

Do you hear gotta with a clear T sound?

Net bir T sesiyle "got" duyuyor musunuz?

Nope.

Hayır.

Instead, in American English, when a T is surrounded by vowels, it changes to a D sound.

Bunun yerine, Amerikan İngilizcesinde, bir T sesli harflerle çevrelendiğinde D sesine dönüşür.

So listen when I say that, I gotta.

O yüzden bunu söylediğimde dinle, yapmalıyım.

I gotta save space.

Yerden tasarruf etmeliyim.

I gotta save space.

Yerden tasarruf etmeliyim. Kulağa

It sounds like a D. And in fact, when we say that in American

D ​​gibi geliyor. Aslında bunu Amerikan İngilizcesinde söylediğimizde

English, it is, and you can say that too.

öyledir ve siz de öyle diyebilirsiniz.

So let's practice a sample sentence together.

O halde örnek bir cümleyi birlikte çalışalım.

I'm tired.

Yorgunum.

I gotta get to bed early tonight.

Bu gece erken yatmalıyım.

I'm tired.

Yorgunum.

I gotta get to bed early tonight.

Bu gece erken yatmalıyım.

Can you say it out loud with me?

Benimle yüksek sesle söyleyebilir misin?

Let's say it two times.

İki kere söyleyelim.

I'm tired.

Yorgunum.

I gotta get to bed early tonight.

Bu gece erken yatmalıyım.

I'm tired.

Yorgunum.

I gotta get to bed early tonight.

Bu gece erken yatmalıyım.

Excellent work practicing that reduction.

Bu indirgemeyi uygulayan mükemmel iş. Haydi

Let's watch the original clip and I want you to listen carefully for how Dan says I have

orijinal klibi izleyelim ve Dan'in benim zorunda olduğumu nasıl söylemesi gerektiğini söylediğini dikkatlice dinlemeni istiyorum

got to reduced to gotta.

.

Let's listen.

Hadi dinle.

What about that raspberry?

Ahududu ne olacak?

Are we going to fight over it?

Bunun için mi savaşacağız?

Dan: Nah, you can have it.

Dan: Hayır, alabilirsin.

I got to save space.

Yerden tasarruf etmeliyim.

Vanessa: Oh yeah.

Vanessa: Ah evet.

We've got a lot of desserts coming in.

Bir sürü tatlı geliyor.

What about that raspberry?

Peki ya şu ahududu?

Are we going to fight over it?

Bunun için mi savaşacağız?

Dan: Nah, you can have it.

Dan: Hayır, alabilirsin.

I got to save space.

Yerden tasarruf etmeliyim.

Vanessa: Oh yeah.

Vanessa: Ah evet.

We've got a lot of desserts coming.

Bir sürü tatlı geliyor.

Did you hear gotta?

gerektiğini duydun mu?

I hope so.

Umarım. Az

Let's go on to our next clip where we're going to be seeing something we just talked about,

önce bahsettiğimiz bir şeyi göreceğimiz

plus adding on a new concept.

ve yeni bir konsept ekleyeceğimiz bir sonraki klibimize geçelim. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

They know what they're doing as far as the garnish.

Garnitür kadar ne yaptıklarını biliyorlar .

They know what will look good, and they also know what's going to kind of give it that

Neyin iyi görüneceğini biliyorlar ve ayrıca ona neyin bu

extra edge.

ekstra avantajı sağlayacağını da biliyorlar.

They know what they're doing as far as the garnish.

Garnitür kadar ne yaptıklarını biliyorlar .

They know what will look good, and they also know what's going to kind of give it that

Neyin iyi görüneceğini biliyorlar ve ayrıca ona neyin bu

extra edge.

ekstra avantajı sağlayacağını da biliyorlar.

In this clip, you heard me say, "They know what's gonna kin'a give it that extra edge.

Bu klipte, "Ona neyin ekstra avantaj sağlayacağını biliyorlar.

They know what's gonna kin'a give it that extra edge."

Neyin ekstra avantaj sağlayacağını biliyorlar" dediğimi duydunuz.

Whew!

vay! Az

Do you hear a reduction that we just talked about?

önce bahsettiğimiz bir azalma duydunuz mu ?

They know what's gonna.

Ne olacağını biliyorlar. Gidecek olacak

Going to is going to, they know what's gonna, but then I said something that was another

, ne olacağını biliyorlar ama sonra başka bir indirgeme olan bir şey söyledim

reduction.

.

They know what's gonna kin'a give it that extra edge.

Neyin bu ekstra avantajı sağlayacağını biliyorlar.

Hmm.

Hmm.

This expression kind of can be reduced in a couple ways.

Bu ifade türü birkaç şekilde azaltılabilir.

We could say what's gonna kinda, kinda give it that extra edge.

Neyin biraz ekstra avantaj sağlayacağını söyleyebiliriz.

When the word of is reduced to a, kinda, kinda give it that extra edge.

Kelimesi a'ya indirgendiğinde, ona ekstra bir avantaj sağlayın.

But sometimes we reduce it even further, and that's what I did in this clip.

Ama bazen bunu daha da azaltıyoruz ve ben de bu klipte bunu yaptım.

I cut off the letter D completely.

D harfini tamamen kestim.

We don't know where it is.

Nerede olduğunu bilmiyoruz.

Maybe it's on vacation with the letter T. Let's go.

T harfiyle tatildedir belki. Hadi gidelim.

But here, I pronounced it kin'a, kin'a.

Ama burada ki'a, ki'a diye telaffuz ettim.

Let me say that whole sentence and then we'll practice the sentence together.

Tüm cümleyi söyleyeyim, sonra birlikte cümlenin pratiğini yapalım.

They know what's gonna kin'a of give it that extra edge.

Neyin bu ekstra avantajı sağlayacağını biliyorlar.

Whew!

vay! Günlük hayatınızda kullanabileceğiniz

Let's practice a sample sentence together that you can use in your daily life.

örnek bir cümleyi birlikte çalışalım .

The party starts at 7:00, but it's gonna kin'a be a come-and-go event.

Parti 7:00'de başlıyor, ama gel-git olayı olacak.

This expression, a come-and-go event, means that you don't need to come strictly at 7:00.

Gel-git olayı olan bu ifade, kesinlikle saat 7:00'de gelmenize gerek olmadığı anlamına gelir.

You're welcome to come whenever you want and leave whenever you want.

İstediğiniz zaman gelip istediğiniz zaman ayrılabilirsiniz.

So let's say this sentence together and make sure that you use the reduction it's gonna

Öyleyse bu cümleyi birlikte söyleyelim ve indirgemeyi kullandığınızdan emin olun, bu

kin'a be a come-and-go event.

bir gel-git olayı olacak.

Kind of two for one here.

Burada bire iki tür.

You're practicing pronunciation and maybe a new vocabulary expression.

Telaffuz ve belki de yeni bir kelime ifadesi alıştırması yapıyorsunuz.

All right.

Elbette. Hadi

Let's say it together.

birlikte söyleyelim.

The party starts at 7:00, but it's gonna kin'a be a come-and-go event.

Parti 7:00'de başlıyor, ama gel-git olayı olacak.

Let's say it again.

Tekrar söyleyelim.

The party starts at 7:00, but it's gonna kin'a be a come-and-go event.

Parti 7:00'de başlıyor, ama gel-git olayı olacak.

Excellent work.

Harika iş.

All right.

Elbette.

Let's watch the original clip and I want you to listen carefully for the two phrases that

Orijinal klibi izleyelim ve az önce bahsettiğimiz iki kelime öbeği

we just talked about, gonna and kin'a.

, will ve kin'a için dikkatlice dinlemenizi istiyorum. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

They know what they're doing as far as the garnish.

Garnitür kadar ne yaptıklarını biliyorlar .

They know what will look good, and they also know what's going to kind of give it that

Neyin iyi görüneceğini biliyorlar ve ayrıca ona neyin bu

extra edge.

ekstra avantajı sağlayacağını da biliyorlar.

They know what they're doing as far as the garnish.

Garnitür kadar ne yaptıklarını biliyorlar .

They know what will look good, and they also know what's going to kind of give it that

Neyin iyi görüneceğini biliyorlar ve ayrıca ona neyin bu

extra edge.

ekstra avantajı sağlayacağını da biliyorlar.

Did you hear gonna, kin'a?

Duydun mu, kin'a?

I hope so.

Umarım. Bir

Let's go on to our next clip where you will also hear gonna, but another reduction that

sonraki klibimize geçelim, burada da duyacaksınız, ama

we're going to learn about in just a minute.

bir dakika içinde öğreneceğimiz başka bir azalma. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

Oh, because it's chocolate?

Oh, çikolata olduğu için mi?

Dan: Because it's chocolate and fudgy.

Dan: Çünkü çikolatalı ve şekerli.

It's probably going to be putting similar.

Muhtemelen benzerini koyacaktır.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Dan: We'll see.

Dan: Göreceğiz.

Vanessa: Oh, because it's chocolate?

Vanessa: Oh, çikolata olduğu için mi?

Dan: Because it's chocolate and fudgy.

Dan: Çünkü çikolatalı ve şekerli.

It's probably going to be pretty similar.

Muhtemelen oldukça benzer olacak.

Okay.

Tamam aşkım.

Vanessa: We'll see.

Vanessa: Göreceğiz.

You heard Dan say, "It's probably going to be pretty similar.

Dan'in "Muhtemelen oldukça benzer olacak.

It's probably going to be pretty similar."

Muhtemelen oldukça benzer olacak" dediğini duydunuz.

Hmm.

Hmm.

The full phrase is, it's probably going to be pretty similar.

Tam ifade, muhtemelen oldukça benzer olacak.

But we already talked about going to becoming gonna, but what about the word before that,

Ama zaten olacak olmaktan bahsetmiştik , peki ya ondan önceki kelime,

probably?

muhtemelen?

This bird trips up a lot of English learners, but never fear.

Bu kuş pek çok İngilizce öğrenen kişinin ayağına takılır ama asla korkmaz. Bu kelimeyi net bir şekilde anlayabilmeniz ve dilerseniz kullanabilmeniz için bu kelimenin

I'm going to help you learn to come and reductions for this word so that you can understand it

gelme ve indirgemelerini öğrenmenize yardımcı olacağım

clearly and so that you can use them if you wish.

.

The first reduction for the word probably is probly.

Kelimenin ilk indirgemesi muhtemelen muhtemelendir.

Probly.

Muhtemelen.

This is extremely common in daily conversations.

Bu, günlük konuşmalarda son derece yaygındır.

We might say, "It's probly gonna rain.

"Muhtemelen yağmur yağacak.

It's probly gonna rain."

Muhtemelen yağmur yağacak" diyebiliriz.

But that's not how Dan used it.

Ama Dan bunu böyle kullanmadı.

Instead, he reduced the word probably even more.

Bunun yerine, kelimeyi muhtemelen daha da azalttı.

He said pro'ly gonna, pro'ly gonna, pro'ly.

Muhtemelen, muhtemelen, muhtemelen, dedi.

This is the most reduced version of the word probably, but it's extremely common in daily

Bu, muhtemelen kelimenin en indirgenmiş halidir , ancak günlük konuşmada son derece yaygındır

conversation.

.

So let's practice saying this in a sentence that you might use in your daily life.

O halde bunu günlük hayatınızda kullanabileceğiniz bir cümleyle söyleme alıştırması yapalım .

Grab an umbrella.

Bir şemsiye kap.

It's pro'ly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

Let's say it a little bit slower.

Biraz daha yavaş söyleyelim.

Grab an umbrella.

Bir şemsiye kap.

It's pro'ly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

Grab an umbrella.

Bir şemsiye kap.

It's pro'ly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

You could say it's probly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacağını söyleyebilirsin.

It's probly, using that first reduction.

Muhtemelen, bu ilk indirgemeyi kullanarak.

That's totally fine.

Bu kesinlikle iyi.

It's probly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

It's rain gonna rain later.

Yağmur sonra yağacak.

Or we could reduce it even further and say, it's pro'ly gonna rain later.

Ya da daha da azaltabilir ve muhtemelen daha sonra yağmur yağacak diyebiliriz.

It's pro'ly gonna rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

It's pro'ly gonna to rain later.

Muhtemelen daha sonra yağmur yağacak.

Lots of exciting reductions and you see how some of these reductions are used again and

Pek çok heyecan verici indirim ve bu indirimlerden bazılarının nasıl tekrar tekrar kullanıldığını görüyorsunuz

again.

.

So they're going to come up a lot as you're watching English TV shows and movies and having

Bu yüzden, siz İngilizce diziler ve filmler izlerken ve

real conversations.

gerçek sohbetler yaparken çokça gündeme gelecekler.

You will hear these a lot.

Bunları çok duyacaksınız.

You are giving yourself the tools to understand and speak real English.

Kendinize gerçek İngilizceyi anlamak ve konuşmak için araçlar veriyorsunuz.

All right.

Elbette.

Let's watch this clip and I want you to listen carefully for that phrase, pro'ly going to.

Haydi bu klibi izleyelim ve bu cümleyi dikkatle dinlemenizi istiyorum, muhtemelen izleyeceksiniz.

Super fast, but now you're going to understand it.

Süper hızlı, ama şimdi anlayacaksın. Hadi

Let's watch.

izleyelim.

Oh, because it's chocolate?

Oh, çikolata olduğu için mi?

Dan: Because it's chocolate and fudgy.

Dan: Çünkü çikolatalı ve şekerli.

It's probably going to be pretty similar.

Muhtemelen oldukça benzer olacak.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Dan: We'll see.

Dan: Göreceğiz.

Vanessa: Oh, because it's chocolate?

Vanessa: Oh, çikolata olduğu için mi?

Dan: Because it's chocolate and fudgy.

Dan: Çünkü çikolatalı ve şekerli.

It's probably going to be pretty similar.

Muhtemelen oldukça benzer olacak.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Dan: We'll see.

Dan: Göreceğiz.

Vanessa: Did you hear it's pro'ly gonna be pretty similar?

Vanessa: Muhtemelen oldukça benzer olacağını duydunuz mu?

Pro'ly gonna be?

Muhtemelen olacak mı?

I hope so.

Umarım.

Well, congratulations on leveling up your pronunciation and your speaking skills with

Pekala, konuşma dökümü yöntemiyle telaffuzunuzu ve konuşma becerilerinizi geliştirdiğiniz için tebrikler

the conversation breakdown method.

. Sen

You did it.

yaptın.

Don't forget, if you enjoyed this type of lesson with the conversation breakdown method,

Unutmayın, konuşma dökümü yöntemiyle bu tür bir dersten keyif aldıysanız, kendinizden

you can continue to learn with me in The Fearless Fluency Club where we use this method to help

you speak confidently, express yourself completely, and understand fast real English conversations.

emin bir şekilde konuşmanıza, kendinizi tam olarak ifade etmenize ve gerçek İngilizceyi hızlı bir şekilde anlamanıza yardımcı olmak için bu yöntemi kullandığımız Korkusuz Akıcılık Kulübü'nde benimle birlikte öğrenmeye devam edebilirsiniz. konuşmalar.

And now I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var.

Let me know in the comments, what are you probably going to do tomorrow?

Yorumlarda bana bildirin, muhtemelen yarın ne yapacaksınız? Bana

Let me know.

bildirin.

You can write out your answer.

Cevabınızı yazabilirsiniz.

Read it out loud.

Yüksek sesle oku.

Practice your pronunciation.

Telaffuzuna çalış.

You can read each other sentences out loud too.

Birbirinizin cümlelerini yüksek sesle de okuyabilirsiniz.

You're helping each other and working together.

Birbirinize yardım ediyor ve birlikte çalışıyorsunuz. Benimle

Well, thanks so much for learning English with me and I'll see you again next Friday

İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler ve önümüzdeki Cuma

for a new lesson here on my YouTube channel.

YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşürüz.

Bye!

Hoşçakal! Bir

The next step is to download the free PDF worksheet for this lesson.

sonraki adım, bu ders için ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmektir.

With this free PDF, you will master today's lesson and never forget what you have learned.

Bu ücretsiz PDF ile bugünün dersinde ustalaşacak ve öğrendiklerinizi asla unutmayacaksınız. Kendine

You can be a confident English speaker.

güvenen bir İngilizce konuşmacısı olabilirsiniz.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for a free English lesson every Friday.

Her Cuma ücretsiz İngilizce dersi için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Bye!

Hoşçakal!