Advanced English LISTENING Quiz: Can you understand?

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Vanessa: Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to test your listening skills?

Dinleme becerilerinizi test etmeye hazır mısınız? Hadi

Let's do it.

yapalım.

Do you want to understand movies and TV shows and fast English-speakers?

Filmleri, TV şovlarını ve hızlı İngilizce konuşanları anlamak ister misiniz?

Yes, of course you do, but there are countless reductions and linking in English that make

Evet, tabii ki anlıyorsun, ama İngilizcede bunu zorlaştıran sayısız kısaltma ve bağlantı var

it difficult, so the best way to understand fast English conversations is to study fast

, bu yüzden hızlı İngilizce konuşmaları anlamanın en iyi yolu, hızlı

English conversations.

İngilizce konuşmaları çalışmaktır.

And that's what we're going to do today.

Ve bugün yapacağımız şey de bu.

We're going to be listening to five quick English conversations, and I'm going to give

Beş kısa İngilizce konuşma dinleyeceğiz ve

you three sentences for each conversation.

size her konuşma için üç cümle vereceğim. Her konuşmada

I want you to guess which sentence you hear in each conversation.

hangi cümleyi duyduğunu tahmin etmeni istiyorum .

If this exercise is too easy for you, then this is my challenge.

Bu egzersiz sizin için çok kolaysa, o zaman bu benim meydan okumam.

I challenge you to not look at the screen, but to try to write every single word that

Sizi ekrana bakmamaya, o konuşmadan duyduğunuz her kelimeyi yazmaya davet ediyorum

you hear from that conversation.

.

This way, instead of listening for specific words that you already know will happen in

Bu şekilde, size vereceğim konuşmada olacağını zaten bildiğiniz belirli kelimeleri dinlemek yerine,

that conversation that I give to you, you're going to be trying to write just from your

listening skills every word that you hear.

duyduğunuz her kelimeyi sadece dinleme becerilerinizden yola çıkarak yazmaya çalışacaksınız. Birazdan

These conversations that you're about to hear are all part of the 30 Day Listening Challenge,

dinleyeceğiniz bu konuşmaların tümü,

PACK 4, which is open now until December 31st.

31 Aralık'a kadar açık olan 30 Günlük Dinleme Yarışması PACK 4'ün bir parçasıdır.

If you'd like to join hundreds of other English learners who are deciding to start the new

year 2020 by improving your listening skills, great, you can click on the link up here or

2020 yılına dinleme becerilerinizi geliştirerek başlamaya karar veren yüzlerce İngilizce öğrenen öğrenciye katılmak isterseniz, harika, dinleme zorluğu

in the description to find out more about the listening challenge.

hakkında daha fazla bilgi edinmek için buradaki veya açıklamadaki bağlantıya tıklayabilirsiniz .

Are you ready to listen to the first conversation?

İlk konuşmayı dinlemeye hazır mısınız? Sana dinlemeni istediğim

I'm going to give you three sentences that I want you to listen for.

üç cümle vereceğim . Sohbette

I want you to choose which one is going to be in the conversation.

hangisinin olacağını seçmenizi istiyorum . Gelin

Let's take a look at those sentences.

o cümlelere bir göz atalım.

You didn't take it seriously.

Ciddiye almadın.

You didn't take in seriously.

ciddiye almamışsın

You didn't take on seriously.

ciddiye almamışsın

Let's listen to the conversation clip and I want you to choose.

Sohbet klibini dinleyelim ve sizin seçmenizi istiyorum.

Did you hear number one, two or three?

Bir, iki veya üç numarayı duydunuz mu?

All right, let's listen a couple of times to the clip.

Pekala, klibi birkaç kez dinleyelim .

Dan: I had probably a poor work ethic.

Dan: Muhtemelen kötü bir iş ahlakım vardı.

Vanessa: Oh yeah, you didn't take it seriously?

Vanessa: Oh evet, ciddiye almadın mı?

Dan: I didn't have to try very hard in high school.

Dan: Lisede çok çabalamam gerekmedi .

Vanessa: As in you could do okay and not try?

Vanessa: Olduğu gibi yapabilirsin ve denemezsin?

Dan: I didn't have to study it that much to get by in my high school, because my high

Dan: Lisede başarılı olmak için o kadar çok çalışmak zorunda değildim çünkü

school didn't have very high standards.

lisemin standartları çok yüksek değildi.

Vanessa: Oh, I see.

Vanessa: Ah, anlıyorum.

Dan: I had probably a poor work ethic.

Dan: Muhtemelen kötü bir iş ahlakım vardı.

Vanessa: Oh yeah, you didn't take it seriously?

Vanessa: Oh evet, ciddiye almadın mı?

Dan: I didn't have to try very hard in high school.

Dan: Lisede çok çabalamam gerekmedi .

Vanessa: As in you could do okay and not try?

Vanessa: Olduğu gibi yapabilirsin ve denemezsin?

Dan: I didn't have to study it that much to get by in my high school, because my high

Dan: Lisede başarılı olmak için o kadar çok çalışmak zorunda değildim çünkü

school didn't have very high standards.

lisemin standartları çok yüksek değildi.

Vanessa: Oh, I see.

Vanessa: Ah, anlıyorum.

Which sentence did you hear?

Hangi cümleyi duydun?

Did you hear number one, "You didn't take it seriously."?

Birincisi, " Ciddiye almadın." diye bir şey duydun mu?

I hope so.

Umarım.

In this conversation, Dan said that he didn't work really hard in high school, and I clarified

Bu sohbette Dan lisede çok çalışmadığını söyledi ve ben de

his statement by saying, "You didn't take it seriously."

" Ciddiye almamışsın" diyerek ifadesini netleştirdim.

What is it in this sentence?

Bu cümlede ne var?

It's school.

Bu okul.

You didn't take school seriously.

Okulu ciddiye almadın.

This is a wonderful expression, to take something seriously.

Bu, bir şeyi ciddiye almak için harika bir ifade .

Let's listen to that clip again, and now that you know which sentence you're listening for,

O klibi tekrar dinleyelim ve artık hangi cümleyi dinlediğinizi bildiğinize

and you know the general idea of the clip, hopefully you'll be able to hear it clear.

ve klibin genel fikrini de bildiğinize göre, umarım net bir şekilde duyabilirsiniz.

Dan: I had probably a poor work ethic.

Dan: Muhtemelen kötü bir iş ahlakım vardı.

Vanessa: Oh yeah, you didn't take it seriously?

Vanessa: Oh evet, ciddiye almadın mı?

Dan: I didn't have to try very hard in high school.

Dan: Lisede çok çabalamam gerekmedi .

I had probably a poor work ethic.

Muhtemelen kötü bir iş ahlakım vardı.

Vanessa: Oh yeah, you didn't take it seriously?

Vanessa: Oh evet, ciddiye almadın mı?

Dan: I didn't have to try very hard in high school.

Dan: Lisede çok çabalamam gerekmedi .

Vanessa: Did you hear, "You didn't take it seriously."?

Vanessa: " Ciddiye almadın." diye bir şey duydun mu?

I hope so.

Umarım.

Let's go on to quiz question number two.

İkinci test sorusuna geçelim.

While you listen to this clip, I want you to guess which one of these sentences you're

Bu klibi dinlerken sizden bu cümlelerden hangisini

actually hearing.

gerçekten duyduğunuzu tahmin etmenizi istiyorum.

Is it number one, you have be like five or six years old.

Bir numara mı, beş ya da altı yaşında gibisin.

Number two, you have to be like five or six years old, or number three, you have to been

İkincisi, beş ya da altı yaşında olmalısın ya da üç numara,

like five or six years old.

beş ya da altı yaşında olmalısın.

Let's listen to the clip and choose which one you're hearing.

Klibi dinleyelim ve hangisini dinleyeceğinizi seçelim.

So they have it for all ages?

Yani her yaş için var mı?

James: Yes.

James: Evet.

Well, I think you have to be a certain age.

Bence belli bir yaşta olmalısın.

You have to be like five or six years old.

Beş ya da altı yaşında gibi olmalısın.

Vanessa: Oh, gotcha.

Vanessa: Ah, anladım.

So at least at that studio, are there quite a few adults who are a part of the program?

Yani en azından o stüdyoda, programın bir parçası olan epeyce yetişkin var mı?

James: Yes, there are definitely more people there.

James: Evet, orada kesinlikle daha fazla insan var .

I am typically the oldest one in the place for the most part.

Ben tipik olarak çoğunlukla yerdeki en yaşlı kişiyim .

I'm 45.

45 yaşındayım.

Vanessa: So they have it for all ages?

Vanessa: Yani her yaş için var mı?

James: Yes.

James: Evet.

Well, I think you have to be a certain age.

Bence belli bir yaşta olmalısın.

You have to be like five or six years old.

Beş ya da altı yaşında gibi olmalısın.

Vanessa: Oh, gotcha.

Vanessa: Ah, anladım.

So at least at that studio, are there quite a few adults who are a part of the program?

Yani en azından o stüdyoda, programın bir parçası olan epeyce yetişkin var mı?

James: Yes, there are definitely more people there.

James: Evet, orada kesinlikle daha fazla insan var .

I am typically the oldest one in the place for the most part.

Ben tipik olarak çoğunlukla yerdeki en yaşlı kişiyim .

I'm 45.

45 yaşındayım.

Vanessa: Which sentence did you hear?

Vanessa: Hangi cümleyi duydun?

Did you hear number two, "You have to be like five or six years old."?

İki numarayı duydun mu, " Beş ya da altı yaşında olmalısın."

Here in this clip, James is talking about the minimum age to participate in the martial

Bu klipte James,

arts club that he's a part of.

parçası olduğu dövüş sanatları kulübüne katılmak için asgari yaştan bahsediyor.

It's five or six years old.

Beş altı yaşındadır.

Did you also hear how old he is?

Kaç yaşında olduğunu da duydun mu?

Did you catch that number?

O numarayı yakaladın mı?

He said 45.

45 dedi.

All right, we're going to listen to that key sentence a couple times so that you can hear,

Pekala, o kilit cümleyi birkaç kez dinleyeceğiz ki,

"You have to be like five or six years old."

"Beş altı yaşında olmalısın" diye duyabilesin.

Let's listen.

Hadi dinle.

So they have it for all ages?

Yani her yaş için var mı?

James: Yes.

James: Evet.

Well, I think you have to be a certain age.

Bence belli bir yaşta olmalısın.

You have to be like five or six years old.

Beş ya da altı yaşında gibi olmalısın.

Vanessa: So they have it for all ages?

Vanessa: Yani her yaş için var mı?

James: Yes.

James: Evet.

Well, I think you have to be a certain age.

Bence belli bir yaşta olmalısın.

You have to be like five or six years old.

Beş ya da altı yaşında gibi olmalısın.

Vanessa: Did you hear, "You have to be like five or six years old."?

Vanessa: " Beş ya da altı yaşında olmalısın." diye bir şey duydun mu?

I hope so.

Umarım.

Let's go on to quiz question number three.

Üçüncü test sorusuna geçelim.

I want you to listen for which one of these three sentences you hear.

Bu üç cümleden hangisini duyduğunu dinlemeni istiyorum.

Number one, she spent up living with me for seven months.

Birincisi, benimle yedi ay geçirdi.

Number two, she went up living with me for seven months.

İkincisi, yedi ay benimle yaşamaya başladı .

Number three, she ended living with me for seven months.

Üçüncüsü, benimle yedi ay yaşamayı bıraktı.

Let's listen to the clip, and I want you to choose which sentence you hear.

Klibi dinleyelim ve hangi cümleyi duyacağınızı seçmenizi istiyorum.

David: Actually, when I was there, I met a girl from Montreal, Chantelle her name was.

David: Aslında ben oradayken Montreal'den bir kızla tanıştım, adı Chantelle'di.

I saw her on the beach and I said, Oh, she's beautiful.

Onu sahilde gördüm ve dedim ki, Ah, o çok güzel.

I must meet her.

Onunla tanışmalıyım.

She spoke no English.

İngilizce bilmiyordu.

I spoke no French.

Fransızca konuşmadım.

Vanessa: That didn't matter.

Vanessa: Önemli değil.

David: She had a friend that was with her.

David: Yanında bir arkadaşı vardı. Birkaç haftalığına

They had come down from Montreal for a vacation a couple of weeks, and she ended up living

Montreal'den tatile gelmişlerdi ve sonunda

with me for seven months.

yedi ay benimle yaşadı.

Actually, when I was there, I met a girl from Montreal, Chantelle her name was.

Aslında ben oradayken Montreal'den bir kızla tanıştım , adı Chantelle'di.

I saw her on the beach and I said, Oh, she's beautiful.

Onu sahilde gördüm ve dedim ki, Ah, o çok güzel.

I must meet her.

Onunla tanışmalıyım.

She spoke no English.

İngilizce bilmiyordu.

I spoke no French.

Fransızca konuşmadım.

Vanessa: That didn't matter.

Vanessa: Önemli değil.

David: She had a friend that was with her.

David: Yanında bir arkadaşı vardı. Birkaç haftalığına

They had come down from Montreal for a vacation a couple of weeks, and she ended up living

Montreal'den tatile gelmişlerdi ve sonunda

with me for seven months.

yedi ay benimle yaşadı.

Vanessa: Which sentence did you hear?

Vanessa: Hangi cümleyi duydun?

Did you hear number three, "She ended up living with me for seven months."?

Üç numarayı duydun mu, " Benimle yedi ay yaşadı."

I hope so.

Umarım.

In this quick conversation, David's talking about a special girl who he met and they didn't

Bu kısa sohbette, David tanıştığı özel bir kızdan bahsediyor ve

speak the same language, but it didn't matter.

aynı dili konuşmuyorlardı ama önemli değildi.

They lived together for seven months.

Yedi ay birlikte yaşadılar.

He uses a great phrasal verb, to end up.

Bitirmek için harika bir deyimsel fiil kullanıyor.

"She ended up living with me for seven months."

"Benimle yedi ay yaşadı."

We use this phrasal verb, to end up, to talk about a conclusion, but it's usually a surprising

Bu deyimsel fiili bitirmek, bir sonuçtan bahsetmek için kullanırız, ancak bu genellikle şaşırtıcı bir

conclusion.

sonuçtur.

For example, I checked into my flight to go to New York city, and I ended up getting moved

Örneğin, New York şehrine gitmek için uçağıma kayıt yaptırdım ve sonunda

to first class.

birinci sınıfa taşındım.

Woah, this is a surprising conclusion because I didn't pay for first-class, I didn't expect

Woah, bu şaşırtıcı bir sonuç çünkü birinci sınıf için ödeme yapmadım,

to be in first-class, maybe they had some extra seats or they needed to put someone

birinci sınıfta olmayı beklemiyordum, belki fazladan koltukları vardı ya da

else in the back of the plane, so we could say, I ended up getting moved to first-class.

uçağın arkasına başka birini koymaları gerekiyordu. yani birinci sınıfa geçtim diyebilirim.

Great.

Harika.

All right, let's listen to that original clip again so that you can hear a little bit more

Pekala, söylediğimiz her şeyi biraz daha doğru duyabilmeniz için o orijinal klibi tekrar dinleyelim

accurately, everything that we say.

.

David: She had a friend that was with her.

David: Yanında bir arkadaşı vardı. Birkaç haftalığına

They had come down from Montreal for a vacation a couple of weeks, and she ended up living

Montreal'den tatile gelmişlerdi ve sonunda

with me for seven months.

yedi ay benimle yaşadı.

She had a friend that was with her.

Yanında bir arkadaşı vardı. Birkaç haftalığına

They had come down from Montreal for a vacation a couple of weeks, and she ended up living

Montreal'den tatile gelmişlerdi ve sonunda

with me for seven months.

yedi ay benimle yaşadı.

Vanessa: Did you hear, "...ended up."?

Vanessa: "...bitti." diye bir şey duydun mu?

I hope so.

Umarım.

Let's go on to quiz question number four.

Dördüncü test sorusuna geçelim.

I want you to listen for which one of these three sentences you're about to hear.

Bu üç cümleden hangisini duymak üzere olduğunuzu dinlemenizi istiyorum.

Number one, I just kind of self-got myself the rest.

Bir numara, gerisini bir bakıma kendim hallettim .

Number two, I just kind of self-taught myself the rest.

İkincisi, gerisini bir nevi kendi kendime öğrendim .

Number three, I just kind of self-bought myself the rest.

Üç numara, geri kalanını kendim satın aldım .

Let's listen.

Hadi dinle.

Jessie: It actually started with a friend of mine that was not Cherokee at all.

Jessie: Aslında Cherokee olmayan bir arkadaşımla başladı.

Even though she had no native American heritage, she was still interested in it.

Kızılderili mirası olmamasına rağmen, yine de onunla ilgileniyordu.

She taught me, and I would make the rooms with different types of sticks, all different

Bana öğretti ve odaları farklı türde çubuklarla yapardım, hepsi farklı

types.

türde.

Vanessa: Yeah, it looks definitely all natural.

Vanessa: Evet, kesinlikle tamamen doğal görünüyor.

Jessie: Yeah, all different types.

Jessie: Evet, hepsi farklı tipler.

Vanessa: She got into making dream catchers- Jessie: And she showed me, and then I just

Vanessa: Rüya yakalayıcı yapmaya başladı- Jessie: Ve bana gösterdi ve sonra

kind of self-taught myself the rest.

gerisini kendi kendime öğrendim.

It actually started with a friend of mine that was not Cherokee at all.

Aslında Cherokee olmayan bir arkadaşımla başladı .

Even though she had no native American heritage, she was still interested in it.

Kızılderili mirası olmamasına rağmen, yine de onunla ilgileniyordu.

She taught me, and I would make the rooms with different types of sticks, all different

Bana öğretti ve odaları farklı türde çubuklarla yapardım, hepsi farklı

types.

türde.

Vanessa: Yeah, it looks definitely all natural.

Vanessa: Evet, kesinlikle tamamen doğal görünüyor.

Jessie: Yeah, all different types.

Jessie: Evet, hepsi farklı tipler.

Vanessa: She got into making dream catchers- Jessie: And she showed me, and then I just

Vanessa: Rüya yakalayıcı yapmaya başladı- Jessie: Ve bana gösterdi ve sonra

kind of self-taught myself the rest.

gerisini kendi kendime öğrendim.

Vanessa: Which sentence did you hear?

Vanessa: Hangi cümleyi duydun?

Did you hear number two, "I just kind of self-taught myself the rest."?

İki numarayı duydunuz mu, " Geriye kalan her şeyi kendi kendime öğrendim."

I hope so.

Umarım.

In this quick conversation clip, Jessie is talking about learning a Native American craft

Bu kısa konuşma klibinde Jessie, rüya yakalayıcı denilen bir Kızılderili zanaatını öğrenmekten bahsediyor

called dream catchers.

.

She explains that her friend who has no native American heritage taught her some basics about

Yerli Amerikan mirasına sahip olmayan arkadaşının ona bunları nasıl yapacağına dair bazı temel bilgiler öğrettiğini

how to make them, but Jessie self-taught.

, ancak Jessie'nin kendi kendine öğrettiğini açıklıyor.

She taught herself the rest.

Gerisini kendi kendine öğrendi.

What does this expression, the rest, mean?

Bu ifade, geri kalanı ne anlama geliyor?

This means that she learned the remaining part by herself.

Bu, kalan kısmı kendi kendine öğrendiği anlamına gelir.

For example, I cleaned most of my house in the morning, and then I cleaned the rest in

Örneğin, evimin çoğunu sabah temizledim ve geri kalanını öğleden sonra temizledim

the afternoon.

. Öğleden sonra

I cleaned the remaining part of my house in the afternoon.

evimin kalan kısmını temizledim .

All right, let's listen to that original clip again, so that you can hear and hopefully

Pekala, o orijinal klibi tekrar dinleyelim, böylece o ifadeleri duyabilir ve umarız

catch those expressions.

yakalarsınız.

Let's listen.

Hadi dinle.

She got into making dream catchers- Jessie: And she showed me, and then I just

Rüya yakalayıcılar yapmaya başladı- Jessie: Ve bana gösterdi ve sonra

kind of self-taught myself the rest.

gerisini kendi kendime öğrendim.

Vanessa: She got into making dream catchers- Jessie: And she showed me, and then I just

Vanessa: Rüya yakalayıcı yapmaya başladı- Jessie: Ve bana gösterdi ve sonra

kind of self-taught myself the rest.

gerisini kendi kendime öğrendim.

Vanessa: Did you hear, "I just kind of self-taught myself the rest."?

Vanessa: "Gerisini bir nevi kendi kendime öğrendim." diye bir şey duydun mu?

I hope so.

Umarım. Beş numaralı

Let's move on to the final quiz question, number five.

son sınav sorusuna geçelim .

This one's a little bit tricky because we speak at the same time as each other, but

Bu biraz zor çünkü birbirimizle aynı anda konuşuyoruz ama

you've got it.

anladınız.

Listen carefully.

Dikkatli dinle.

Which one of these three sentences are you going to hear?

Bu üç cümleden hangisini duyacaksın?

Number one, they're coming to the restaurant to avoid that.

Birincisi, bundan kaçınmak için restorana geliyorlar.

Number two, they come into the restaurant to avoid that.

İkincisi, bundan kaçınmak için restorana geliyorlar.

Number three, they're come to the restaurant to avoid that.

Üç numara, bundan kaçınmak için restorana geldiler.

Let's listen.

Hadi dinle.

Kevin: I never got an autograph except one time in all these years, and it was from David

Kevin: Bunca yıldır bir kere dışında hiç imza almadım ve o da David

Bowie.

Bowie'dendi.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Kevin: Because my chef was in love with David Bowie, and it was just a big deal.

Kevin: Çünkü şefim David Bowie'ye aşıktı ve bu çok önemliydi.

Vanessa: Yeah, you can't be the paparazzi when they're coming to the restaurant to avoid

Vanessa: Evet, bundan kaçınmak için restorana geldiklerinde paparazziler olamazsın

that.

.

Kevin: Right.

Doğru.

Tourists find out where they are.

Turistler nerede olduklarını öğrenirler. Bunca yıldır

I never got an autograph except one time in all these years, and it was from David Bowie.

bir kere dışında hiç imza almadım ve o da David Bowie'dendi.

Vanessa: Okay.

Vanessa: Peki.

Kevin: Because my chef was in love with David Bowie, and it was just a big deal.

Kevin: Çünkü şefim David Bowie'ye aşıktı ve bu çok önemliydi.

Vanessa: Yeah, you can't be the paparazzi when they're coming to the restaurant to avoid

Vanessa: Evet, bundan kaçınmak için restorana geldiklerinde paparazziler olamazsın

that.

.

Kevin: Right.

Doğru.

Tourists find out they are.

Turistler olduklarını öğrenirler.

Vanessa: Which sentence did you hear?

Vanessa: Hangi cümleyi duydun?

Did you hear sentence number one?

Bir numaralı cümleyi duydun mu?

"They're coming to the restaurant to avoid that."

"Bunu önlemek için restorana geliyorlar ."

I hope so.

Umarım.

In this conversation clip, Kevin is talking about his experience as a server in one of

Bu konuşma klibinde Kevin,

the most popular restaurants in Hollywood where celebrities like to go to avoid tourists,

ünlülerin turistlerden ve paparazzilerden kaçmak için gitmeyi sevdikleri Hollywood'un en popüler restoranlarından birinde sunucu olarak yaşadığı deneyimden bahsediyor

to avoid paparazzi.

.

It's a hidden spot where they could feel safe.

Güvende hissedebilecekleri gizli bir yer.

The second sentence that you were listening for, they come into the restaurant to avoid

Dinlediğin ikinci cümle , bundan kaçınmak için restorana giriyorlar

that, it's grammatically correct, but it's not what I said.

, dilbilgisi açısından doğru ama benim söylediğim bu değildi.

So make sure you're listening for exactly what I said.

O yüzden tam olarak ne dediğimi dinlediğinden emin ol .

"They're coming to the restaurant to avoid that."

"Bunu önlemek için restorana geliyorlar ."

All right, let's listen to that quick clip again so that you can pick up on this expression.

Pekala, bu kısa klibi tekrar dinleyelim, böylece bu ifadeyi yakalayabilirsiniz.

Yeah, you can't be the paparazzi when they're coming to the restaurant to avoid that.

Evet, bundan kaçınmak için restorana geldiklerinde paparazzi olamazsın.

Kevin: Right.

Doğru.

Tourists find out where they are.

Turistler nerede olduklarını öğrenirler.

Vanessa: Yeah, you can't be the paparazzi when they're coming to the restaurant to avoid

Vanessa: Evet, bundan kaçınmak için restorana geldiklerinde paparazziler olamazsın

that.

.

Kevin: Right.

Doğru.

Tourists find out where they are.

Turistler nerede olduklarını öğrenirler.

Vanessa: How did you do?

Vanessa: Nasıl yaptın?

Did you hear, "They're coming to the restaurant to avoid that."?

" Bunu önlemek için restorana geliyorlar" sözünü duydunuz mu?

I hope so.

Umarım.

How did you do on this quiz?

Bu sınavda nasıl yaptın?

Let me know in the comments, what was your score?

Yorumlarda belirtin, puanınız kaçtı ?

Did you get all of them correct or maybe none?

Hepsini doğru mu anladın yoksa hiç mi?

I hope that you can do this quiz again and again so that you can test your listening

Umarım dinleme becerilerinizi test edebilmeniz için bu sınavı tekrar tekrar yapabilirsiniz

skills.

.

If the quiz was easy, like I mentioned at the beginning, go back.

Sınav, başta belirttiğim gibi kolaysa , geri dönün.

Don't look at those sample sentences, but just listen to the audio and try to write

Bu örnek cümlelere bakmayın, sadece sesi dinleyin ve

exactly what you hear.

tam olarak duyduklarınızı yazmaya çalışın. Benden herhangi bir ipucu almadan

See if you can pick up on every single word without any hints from me.

her bir kelimeyi anlayabilecek misin bir bak .

This is what we'll be doing in the 30 Day Listening Challenge, PACK 4.

30 Günlük Dinleme Yarışması, PAKET 4'te yapacağımız şey bu.

We'll be boosting your listening skills so that you can understand every fast native

Anadili İngilizce olan her hızlı

speaker conversation.

konuşmayı anlayabilmeniz için dinleme becerilerinizi geliştireceğiz. Her gün

You'll be studying one conversation like this every day, testing your listening skills,

buna benzer bir konuşma üzerinde çalışacak , dinleme becerilerinizi test edecek,

trying to write exactly what you hear, and checking it to see, is it correct, and learning

tam olarak duyduklarınızı yazmaya çalışacak ve doğru olup olmadığını kontrol edecek ve

new expressions along the way.

yol boyunca yeni ifadeler öğreneceksiniz. 30 Günlük Dinleme Yarışması, PAKET 4 ile

Join me and thousands of other English learners around the world with the 30 Day Listening

bana ve dünyanın dört bir yanından binlerce İngilizce öğrenen öğrenciye katılın.

Challenge, PACK 4.

For $30 you'll get 30 lessons, one every day during the month of January.

30 $'a Ocak ayı boyunca her gün bir tane olmak üzere 30 ders alacaksınız .

You can click on the link up here or in the description to learn more and to join us.

Daha fazla bilgi edinmek ve bize katılmak için buradaki veya açıklamadaki bağlantıya tıklayabilirsiniz.

Thanks so much for learning English with me, and I'll see you again next Friday for a new

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler, önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere

lesson here on my YouTube channel.

.

Bye.

Hoşçakal. Bir

The next step is to join the 30 day English listening challenge.

sonraki adım, 30 günlük İngilizce dinleme yarışmasına katılmak.

You'll be on the right path to increasing your listening skills and understanding fast

Dinleme becerilerinizi geliştirmek ve hızlı

English speakers.

İngilizce konuşanları anlamak için doğru yolda olacaksınız.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.