20 Secrets of American Conversation: Can you understand?

Vanessa: I have a little secret. Houston, we have a  

Vanessa: Küçük bir sırrım var. Bir problemimiz var Houston

problem. We're not in Kansas anymore. Who are you  going to call? Ghostbusters! Let's talk about it. 

. Artık Kansas'ta değiliz. Kimi arayacaksın? Hayalet Avcıları! Bunun hakkında konuşalım.

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com  and you probably understood the words I just said,  

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com 'dan Vanessa ve az önce söylediğim kelimeleri muhtemelen anladınız,

but did you understand what they mean? If  I said that to you in real conversation,  

peki bunların ne anlama geldiğini anladınız mı? Bunu size gerçek bir sohbette söyleseydim

would you say, "Huh? Why did you call me  Houston? And we don't live in Kansas. And  

,   "Ha? Neden bana Houston dedin? Ve biz Kansas'ta yaşamıyoruz. Ayrıca

I don't believe in ghosts. What are you talking  about?" Today, I want to bring you in to a little  

ben hayaletlere inanmıyorum. Sen neden bahsediyorsun ?" Bugün size

secret of American English conversation.  What's that secret? Come a little closer.  

Amerikan İngilizcesi sohbetinin küçük bir sırrını göstermek istiyorum. Bu sır ne? Biraz yaklaş. İşin

The secret is that Americans often use pop  culture references in daily conversation.  

sırrı, Amerikalıların günlük sohbetlerinde sıklıkla popüler kültür referansları kullanmasıdır.

What's a pop culture reference? Well, this means  that it's a famous quote from a movie, TV show,  

Popüler kültür referansı nedir? Bu, bir filmden, TV programından

or a famous person. Even if you haven't seen the  movie or TV show like me, you can still use the  

veya ünlü bir kişiden ünlü bir alıntı olduğu anlamına gelir. Benim gibi filmi veya TV şovunu izlememiş olsanız bile, yine de

famous quote. In fact, some of the movies that  I'm about to tell you about, I've never seen, but  

ünlü alıntıyı kullanabilirsiniz. Aslında size anlatacağım filmlerden bazılarını hiç izlemedim ama

I still use the quotes and I know what they are.  It's just like being in the US has infused these  

yine de alıntıları kullanıyorum ve ne olduklarını biliyorum. Sanki ABD'de olmak bunları

into my brain as a normal part of conversation. So today's lesson is like a little shortcut into  

konuşmanın normal bir parçası olarak beynime aşılamış gibi. Yani bugünkü ders, Amerikan sohbetlerine giden küçük bir kısayol gibidir

American conversations. I'd like to share the top  20 pop culture references in American English.  

. Amerikan İngilizcesindeki en popüler 20 popüler kültür referansını paylaşmak istiyorum.

If you want to sound cool with these quotes in  your conversations, you can download the free  

Sohbetlerinizde bu alıntılarla havalı görünmek istiyorsanız ,

PDF worksheet that goes with today's lesson. You  will get all of the quotes, the movie references,  

bugünün dersiyle birlikte gelen ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirebilirsiniz. Tüm alıntıları, film referanslarını,

the ways to use them, some sample sentences,  so that you can integrate them and also  

bunları kullanma yollarını, bazı örnek cümleleri alacaksınız, böylece bunları entegre edebilir ve

understand them when other people use them.  And at the bottom of the worksheet, you can  

başkaları bunları kullandığında anlayabilirsiniz. Çalışma sayfasının en altında

answer Vanessa's challenge question so that you  can answer this and use what you have learned. 

Vanessa'nın meydan okuma sorusunu yanıtlayabilir, böylece bunu yanıtlayabilir ve öğrendiklerinizi kullanabilirsiniz.

All right, let's get started with the first  pop culture reference secrets of American  

Pekala, Amerikan sohbetlerinin ilk popüler kültür referans sırlarıyla başlayalım

conversations. For each of these quotes, I'm going  to show you how it's used in daily conversation  

. Bu alıntıların her biri için, öncelikle günlük konuşmada nasıl kullanıldığını size göstereceğim

first because this is how you will encounter it.  And I want you to guess if you can understand  

çünkü bu şekilde karşılaşacaksınız. Bunun ne anlama geldiğini anlayıp anlamadığınızı tahmin etmenizi istiyorum

what it means and then we'll talk about where  it came from. Well, one day I walked into my  

ve ardından nereden geldiği hakkında konuşacağız . Bir gün evime girdim

house and my mom was baking some chocolate chip  cookies, and I said, "There's no place like home." 

ve annem çikolatalı kurabiye pişiriyordu ve "Ev gibisi yok" dedim.

You probably understand that I feel very  comfortable and love to be at home because  

Muhtemelen çok rahat hissettiğimi ve evde olmayı sevdiğimi anlamışsınızdır çünkü

there's cookies, and my mom is baking them. But  this reference, "There's no place like home,"  

kurabiyeler var ve annem onları pişiriyor. Ancak "Ev gibisi yoktur" şeklindeki bu referans,

comes from the movie, The Wizard of Oz. In this  movie, Dorothy gets whisked away to another land,  

Oz Büyücüsü filminden gelir. Bu filmde, Dorothy başka bir diyara,

Oz. And when she wants to go home, she needs to  say this classic phrase. She taps her feet or  

Oz'a götürülür. Ve eve gitmek istediğinde bu klasik deyimi söylemesi gerekiyor. Ayaklarını veya

her heels together and says, "There's no place  like home, there's no place like home." And you  

topuklarını birbirine vuruyor ve " Ev gibisi yok, evi gibisi yok" diyor. Ve

know what? Sometimes that's true. You can travel  all around the world, have a great time, and then  

biliyor musun? Bazen bu doğrudur. Tüm dünyayı dolaşabilir, harika vakit geçirebilir ve ardından

when you get home, you feel like, "There's  no place like home. It's really the best." 

eve geldiğinizde " Ev gibisi  yoktur. Gerçekten en iyisi orası" diye düşünürsünüz.

Number two. When we moved from the quiet  countryside to the big city, I told my husband,  

İki numaralı. Sessiz kırsal kesimden büyük şehre taşındığımızda kocama

"We're not in Kansas anymore." I've never lived  in Kansas. In fact, I've never even been to Kansas  

"Artık Kansas'ta değiliz" dedim. Kansas'ta hiç yaşamadım . Aslında, Kansas'a hiç gitmedim

but I can still use this phrase. Kansas  is a state in the US if you don't know.  

ama yine de bu ifadeyi kullanabilirim. Bilmiyorsanız Kansas, ABD'de bir eyalettir.

This also comes from The Wizard of Oz. In  this movie, Dorothy says to her little dog,  

Bu da The Wizard of Oz'dan geliyor. Bu filmde Dorothy küçük köpeğine,   alışılmadık

when they're in the foreign unusual land  of Oz, she says, "Toto," which is her dog,  

yabancı Oz ülkesindeyken, köpeği "Toto" diyor,

"I've a feeling we're not in Kansas anymore." Her  home was in Kansas, and now she's in a strange new  

"Artık Kansas'ta olmadığımızı hissediyorum." Evi Kansas'taydı ve şimdi tuhaf, yeni bir

place. So we often use this phrase, "I'm not in  Kansas anymore," to talk about a completely new  

yerde. Bu nedenle,

environment where you feel a bit uncomfortable  and maybe you're going to have to get used to it,  

kendinizi biraz rahatsız hissettiğiniz ve belki de buna alışmanız gerekeceği tamamen yeni bir ortamdan bahsetmek için sık sık "Artık Kansas'ta değilim" ifadesini kullanırız,

"We're not in Kansas anymore." Pop culture reference number three,  

"Biz burada değiliz Kansas artık." Üç numaralı popüler kültür referansı,

the secret to American English conversations.  One time my husband was cheering for me as I ran  

Amerikan İngilizcesi sohbetlerinin sırrı. Bir keresinde bir yarışma yarışında koşarken kocam bana tezahürat yapıyordu

a competition race and he said, "Run, Forrest,  run!" Is my name Forrest? Was I in a forest?  

ve "Koş, Forrest, koş!" Benim adım Forrest mı? Bir ormanda mıydım?

No, this is from the famous movie Forrest  Gump. The main character Forrest has some  

Hayır, bu ünlü film Forrest Gump'tan. Ana karakter Forrest'in

physical difficulties with his legs and he can't  walk well, he definitely can't run. And then some  

bacaklarında bazı fiziksel sorunlar var ve iyi yürüyemiyor, kesinlikle koşamıyor. Ve sonra bazı

bullies are going to try to beat him up. What can  he do? He has to get away. So his friend Jenny  

zorbalar onu dövmeye çalışacak. O ne yapabilir? Kaçmak zorunda. Bu yüzden arkadaşı Jenny

yells to him in the famous scene, "Run, Forrest,  run!" and he's running away from the bullies. And  

ünlü sahnede ona "Koş, Forrest, koş!" ve zorbalardan kaçıyor. Ve

this is the first time in his life when his leg  braces fall off and he runs fast as lightning.  

hayatında ilk kez bacak destekleri düşüp şimşek gibi hızlı koşar.

And it's kind of this really emotional scene. And  the line, "Run, Forrest, run!" has often stuck  

Ve bu gerçekten duygusal bir sahne. Ve "Koş, Forrest, koş!" genellikle

with a lot of people. So, if you're running, or  your friend is running, well, or even if you just  

birçok insanla takılıp kalmıştır. Yani, siz koşuyorsanız veya arkadaşınız koşuyorsa veya sadece

see somebody running after their kid, "Run,  Forrest, run!" is a very funny thing to say. 

birinin çocuğunun peşinden koştuğunu görseniz bile, "Koş, Forrest, koş!" söylemesi çok komik bir şey.

Number four, before leaving to go to  the grocery store, my mom would always  

Dördüncüsü, markete gitmek için ayrılmadan önce annem her zaman

say in her best Terminator voice, "I'll be  back." Have you ever watched the Terminator?  

en iyi Terminatör sesiyle " Geri döneceğim" derdi. Terminatörü hiç izledin mi?

I have a little secret. I haven't. But I use this  quote all the time. I don't know why. Maybe it's  

Küçük bir sırrım var. bende yok Ancak bu alıntıyı her zaman kullanırım. Neden bilmiyorum. Belki

just part of, "It's in the air. We have to use  these quotes." So in the movie The Terminator,  

"Havada. Bu alıntıları kullanmalıyız." Terminatör filminde

the actor Arnold Schwarzenegger is like a cyborg  and he's trying to get some people and destroy  

aktör Arnold Schwarzenegger bir siborg gibidir ve bazı insanları ele geçirip onları yok etmeye çalışır

them, and they're protected by the police. So he  tells them in a scary dark way, "I'll be back."  

ve onlar polis tarafından korunur. Bu yüzden onlara ürkütücü bir şekilde "Geri döneceğim" diyor.

But if you have watched any movies with Arnold  Schwarzenegger, he has a very strong accent,  

Ancak Arnold Schwarzenegger ile herhangi bir film izlediyseniz , çok güçlü bir aksanı vardır,

very classic accent. And in fact, this is an  example of a time when a foreign accent, a  

çok klasik bir aksanı. Ve aslında bu, yabancı bir aksanın,

non-native accent is to his advantage. If Arnold  Schwarzenegger didn't have his unique accent,  

yerli olmayan bir aksanın avantajına olduğu bir zamana örnektir. Arnold Schwarzenegger'in kendine has aksanı olmasaydı,

he probably wouldn't be as cool or wouldn't be  as unique. So his accent makes him who he is. 

muhtemelen bu kadar havalı veya benzersiz olmazdı. Yani aksanı onu olduğu kişi yapıyor.

So I challenge you to kind of have a similar  mindset. If you feel like you need to completely  

Bu yüzden, benzer bir zihniyete sahip olmanız için size meydan okuyorum .

get rid of your foreign accents, your accent  that comes from your lovely native language,  

Yabancı aksanlarınızdan, o güzel anadilinizden gelen aksanlarınızdan tamamen kurtulmanız gerektiğini düşünüyorsanız,

just remember Arnold Schwarzenegger.  You too can be The Terminator and say,  

Arnold Schwarzenegger'i hatırlayın. Siz de Terminatör olabilir ve

"I'll be back. I'm going to get you people  who I'm trying to destroy. I'll be back.'. 

"Geri geleceğim. Yok etmeye  çalıştığım siz insanları alacağım . Geri döneceğim' diyebilirsiniz.

Number five. When my husband was mowing our grass  and the grass was extremely tall, he said, "Hasta  

Beş numara. Kocam çimlerimizi biçerken ve çimler çok uzundu, "Hasta

la vista, baby." This is a Spanish phrase. Hasta  la vista means see you later. But when we add baby  

la vista, bebeğim" dedi.

to it, we know that we are using a quote again  from The Terminator. This is a quote that a child  

Terminatör. Bu, bir çocuğun

has taught Arnold Schwarzenegger who's a cyborg  to be more human. If he uses this phrase, he'll  

bir siborg olan Arnold Schwarzenegger'e daha insan olmayı öğrettiği bir alıntıdır. Bu ifadeyi kullanırsa,

sound more human. So it's usually used in kind  of a silly or dramatic way. So when my husband  

kulağa daha insani gelir. Bu nedenle genellikle aptalca veya dramatik bir şekilde kullanılır. Yani ne zaman kocam

is cutting the lawn, the grass is long, and he's  saying, "See you later, grass. You're going to get  

çimleri biçiyor, çimenler uzun ve "Görüşürüz çimen" diyor.

cut. I'm going to win. Hasta la vista, baby." You  can also say this as a silly way to say goodbye.  

Kesileceksin. Kazanacağım. Hasta la manzara, bebeğim." Bunu aptalca bir hoşçakal deme şekli olarak da söyleyebilirsin.

My husband was saying goodbye to the grass but you  could also say goodbye to your friends in a very  

Kocam çimlere veda ediyordu ama sen de arkadaşlarına çok

silly tone, "Hasta la vista, baby." And it's just  like the quote from the movie, The Terminator. 

aptalca bir tonda veda edebilirsin, "Hasta la vista, bebeğim. " Ve tıpkı Terminatör filminden alıntı gibi.

Number six, when I opened the fridge, the  entire container of eggs fell on the ground.  

Altı numara, buzdolabını açtığımda tüm yumurta kabı yere düştü.

And I said, "Oh, no!" My husband said,  "Who are you going to call? Ghostbusters!"  

Ben de "Ah, hayır!" dedim. arayacak mısın Hayalet Avcıları!"   Yumurtaları yere

Why is he talking about ghosts when I dropped  the eggs on the floor? Well, I have a problem.  

düşürdüğümde neden hayaletlerden bahsediyor ? Şey, benim bir sorunum var.   Her şeyden önce,

First of all, I have no more eggs. Second of  all, I have to clean them up. So my husband  

başka yumurtam yok. İkincisi, onları temizlemem gerekiyor. Yani kocam

is presenting a solution to the problem.  Somebody can come and save me, Ghostbusters.  

soruna bir çözüm sunuyor. Biri gelip beni kurtarabilir, Hayalet Avcıları.

If you have not seen the movie Ghostbusters,  it's about a New York group who is saving people  

Hayalet Avcıları filmini izlemediyseniz, insanları hayaletlerden   kurtaran bir New York grubu hakkındadır. Bir

from ghosts. They go into places and rid them of  ghosts. And the famous line now is, "Who are you  

yerlere gidip onları hayaletlerden kurtarırlar . Şimdi ünlü replik şu: "Kimi

going to call?" And someone else may be across the  room might yell, "Ghostbusters!" Or you can say it  

arayacaksın?" Ve odanın diğer ucundaki başka biri "Hayalet Avcıları!" Diye bağırabilir veya

altogether like my husband did when I dropped the  eggs, I obviously needed some serious help here  

tamamen kocamın yumurtaları düşürdüğümde yaptığı gibi söyleyebilirsin , belli ki ciddi bir şeye ihtiyacım vardı bu

so I needed a team of expert Ghostbusters to help  me clean up my eggs. "Who are you going to call?  

yüzden yumurtalarımı temizlememe yardımcı olacak uzman Hayalet Avcılarından oluşan bir ekibe ihtiyacım vardı . "Kimi arayacaksın?

Ghostbusters of course!" Number seven. My youngest son loves  

Hayalet Avcıları elbette!" Yedi numara. En küçük oğlum

to eat bananas, but when he eats them, he eats  them like this, he eats the whole thing so fast.  

muz yemeyi sever ama onları yediğinde bu şekilde yer, her şeyi çok hızlı yer.

So I sometimes say to him, "Eh, what's up doc?"  Is he a doctor? Do I want him to become a doctor?  

Bu yüzden ona bazen "Eh, naber doktor? " O bir doktor mu? Onun doktor olmasını istiyor muyum?

No. Instead, this is a reference to the famous  cartoon Bugs Bunny. In Bugs Bunny, the character,  

Hayır. Bunun yerine, bu ünlü çizgi film Bugs Bunny'ye bir göndermedir. Bugs Bunny'de

Bugs Bunny is chased by Elmer Fudd. Elmer Fudd  is always trying to catch and shoot Bugs Bunny  

Bugs Bunny karakteri Elmer Fudd tarafından kovalanır. Elmer Fudd her zaman çabalar Bugs Bunny'yi yakalayıp vurmak

but usually Bugs Bunny is very clever and he kind  of makes fun of Elmer Fudd. So he has a carrot,  

ama genellikle Bugs Bunny çok zekidir ve Elmer Fudd'la bir nevi dalga geçer. Yani bir havucu var

and he usually gnaws the carrot completely, and  then he says, "Eh, what's up doc?" He's making  

ve genellikle havucu tamamen kemirir ve sonra "Eh, naber doktor?"

fun of Elmer Fudd by calling him doc or doctor. And maybe Elmer Fudd is looking for Bugs Bunny  

Elmer Fudd'a doktor ya da doktor diyerek onunla dalga geçiyor. Belki de Elmer Fudd burada Bugs Bunny'yi arıyor

over here and he's just casually standing  over here, eating a carrot, saying,  

ve burada gelişigüzel bir şekilde havuç yiyor ve "

"Why haven't you looked at me over here? What  are you doing over there?" So usually we use this  

Burada bana neden bakmadın? Orada ne yapıyorsun?" Bu yüzden genellikle bu

phrase when someone has eaten something quickly,  especially a carrot, but some kind of food that  

ifadeyi, birisi bir şeyi hızlı bir şekilde, özellikle de bir havucu, ancak hızlı bir şekilde yedikleri bir tür yemeği yediğinde kullanırız

they're eating quickly. And you just want to  kind of be silly and say, "Eh, what's up doc?" 

. Ve siz sadece biraz saçmalamak ve " Eh, naber doktor?"

Number eight. When I was promoted to CEO of the  company, this is just a dream. When I was promoted  

Sekiz numara. Şirketin CEO'luğuna terfi ettiğimde , bu sadece bir rüya.

to CEO of the company, my father told me, "With  great power comes great responsibility." This  

Şirketin CEO'luğuna terfi ettiğimde, babam bana " Büyük güç büyük sorumluluk getirir" demişti. Bu

quote has come through history from various  translations, but in modern times, it's most  

alıntı, tarihte çeşitli çevirilerden gelmiştir, ancak modern zamanlarda en çok

famous from the Spider-Man movie where somebody  tells Peter Parker, "With great power comes great  

Örümcek Adam filminden ünlüdür ve burada birisi Peter Parker'a "Büyük güç, büyük

responsibility." And you know what? It's pretty  true. When you have a lot of power, you have a  

sorumluluk getirir." Ve biliyor musunuz? Bu oldukça doğrudur. çok fazla güce sahipsin,

lot of responsibility to do something good with  that. Hopefully you'll choose something good. 

bununla iyi bir şeyler yapmak için çok fazla sorumluluğun var . Umarım iyi bir şey seçersin.

Number nine. When I discovered that I left my  car windows down during a rainstorm, I said,  

Dokuz numara. Bir yağmur fırtınası sırasında arabamın camlarını açık bıraktığımı keşfettiğimde,

"Houston, we have a problem." Is my friend named  Houston? No, this comes from an actual historical  

"Houston, bir sorunumuz var." Arkadaşımın adı Houston mu? Hayır, bu gerçek bir tarihi olaydan geliyor

event but a lot of people know it through a movie  that is depicting the historical event. And that  

ancak birçok kişi bunu tarihi olayı tasvir eden bir film aracılığıyla biliyor. Ve o

movie is called Apollo 13. And it's about the 1970  Apollo 13 NASA Space launch. And during that space  

filmin adı Apollo 13. Ve 1970 Apollo 13 NASA Uzay lansmanı hakkında. Ve o uzaya

re-entry, there was a malfunction in the system  and the astronauts said the famous line, to the  

yeniden giriş sırasında, sistemde bir arıza oldu ve astronotlar, Teksas'ın Houston şehrinde

people, on the ground, to NASA who was located in  the Texas city of Houston. They said, "Houston,  

bulunan NASA'ya, yerdeki insanlara ünlü sözü söylediler . "Houston,

we have a problem." And this is a very famous,  very tragic line actually, because they had such  

bir sorunumuz var" dediler. Ve bu aslında çok ünlü, çok trajik bir söz, çünkü onların   böyle

a problem with their, I won't spoil it for you. I  guess I spoiled a lot of movies in this video so  

bir sorunları vardı, sizin için mahvetmeyeceğim. Şimdiye kadar bu videoda pek çok filmi bozduğumu tahmin ediyorum

far. But they say, "Houston, we have a problem."  So in their situation, it was very serious  

. Ama "Houston, bir sorunumuz var" diyorlar. Yani onların durumunda bu çok ciddiydi

but in daily conversation, we often use it  for lighter things like, "My windows are down.  

ancak günlük konuşmalarda genellikle "Pencerelerim kapalı.

My car is so wet. Houston, we have a problem." Number 10. Okay. Don't watch any further if you  

Arabam çok ıslak. Houston, bir sorunumuz var." gibi daha hafif şeyler için kullanırız. 10 numara. Tamam. Daha önce

have never seen Star Wars, please turn this  off. I do not want to give you the biggest  

hiç Star Wars izlemediyseniz daha fazla izlemeyin, lütfen bunu kapatın. Size

spoiler for Star Wars. But my brother-in-law,  he had a dream, this was his vision in life.  

Star Wars'la ilgili en büyük spoileri vermek istemiyorum. Ama kayınbiraderim bir hayali vardı, hayattaki vizyonu buydu.

When his son was born, he wanted to pretend like  he wasn't the father for his son's first couple  

Oğlu doğduğunda,

years so that one day he could come to his son and  say, "I am your father." And his son would say,  

bir gün oğlunun yanına gelip "Ben senin babanım" diyebilmek için oğlunun ilk birkaç yılında babası değilmiş gibi davranmak istedi. Ve oğlu,

"What?" It was of course just a joke because his  son knows that he's the father, but this line,  

"Ne?" derdi. Elbette bu sadece bir şakaydı çünkü oğlu babasının kendisi olduğunu biliyor, ancak bu mısra,

"I am your father," is one of the most famous  movie quotes of all time. And we use this in  

"Ben senin babanım", tüm zamanların en ünlü film alıntılarından biridir. Ve bunu

a very fun, joking way in daily conversation. If someone says, "I'm not going to listen to you,  

günlük konuşmada çok eğlenceli ve şakacı bir şekilde kullanırız. Birisi "Seni dinlemeyeceğim,

why'd you tell me to do that?" I might say,  "Well, I am your father. You have to listen  

bunu bana neden söyledin?" "Ben senin babanım. Beni dinlemek zorundasın.

to me." Even if you're not the father, you can  still say that. And in the Star Wars movie,  

" diyebilirim. Babası olmasanız bile bunu yine de söyleyebilirsiniz. Ve Star Wars filminde,

somebody, well, I guess I've already spoiled  a lot, says, "Luke, I am your father," and  

birisi, sanırım zaten pek çok  şeyi şımarttım, "Luke, ben senin babanım" diyor ve

it's such a pivotal moment in cinematic  history. So you can use this wonderful quote. 

bu sinema tarihinde çok önemli bir an . Böylece bu harika alıntıyı kullanabilirsiniz.

Number 11. When my friend was going off  to her important interview, I told her,  

11 numara. Arkadaşım önemli görüşmesine giderken ona

"May the force be with you." A good  return to that is, "And also with you."  

"Güç seninle olsun" dedim. Buna iyi bir dönüş, "Ve seninle de" olur.

May the force be with you. What does this mean?  It means good luck. From the movie Star Wars,  

Güç seninle olsun. Bu ne anlama gelir? İyi şanslar demektir. Yıldız Savaşları filminden,

this is often what characters, Jedis, would  say to each other, to wish them good luck.  

Jedi karakterleri bu genellikle birbirlerine iyi şanslar dilemek için söylerdi.

"You can do it. Use the force. This is the power  in that world, in that universe. May the force  

"Yapabilirsin. Gücü kullan. Bu, o dünyadaki, o evrendeki güçtür. Güç

be with you." I hope that you have great  power to be able to do the important things  

sizinle olsun." Umarım yapacağınız önemli şeyleri yapabilmek için büyük bir gücünüz vardır

that you're going to do. So if your friend is  going off to have an interview, you can say,  

. Yani arkadaşınız bir görüşmeye gidiyorsa, "

May the force be with you." It's a very silly  and lighthearted thing to say but it can  

Güç sizinle olsun" diyebilirsiniz." Bu çok aptalca ve kaygısız bir şey ama bu

help them in that moment of stress to think,  "ALL right, that was a fun quote. I got this." 

onların stres anında "Pekala," diye düşünmelerine yardımcı olabilir. eğlenceli bir alıntıydı. Anladım."

Number 12. If I don't call my mom for a couple  of days, she'll send me a text message that says,  

12 Numara. Annemi birkaç gün aramazsam, bana

"E.T. phone home." Am I E.T.? What is E  .T. ? E. T. stands for extra terrestrial,  

"E.T. "Ben E.T. miyim? E .T. nedir? E.T. uzaylı anlamına gelir,

which is an alien, someone who lives in  outer space. The famous movie E.T. Is about  

yani uzaylı, uzayda yaşayan biri. Ünlü E.T. filmi,

an alien or an extra terrestrial that comes to  earth, and he's trying to get back to his home  

dünyaya gelen bir uzaylı veya dünya dışı bir varlık hakkındadır. ve ana gezegenine geri dönmeye çalışıyor

planet. And he often says, "E. T. Phone home." So  if you use this in spoken conversation, it's good,  

. Sık sık "E. T. Eve telefon et.

or you will hear other people use the voice of the  character. It's kind of crackly, it's kind of old,  

"E.T. phone home." And they'll use their finger  like this because it looks like the character.  

eve telefon." Ve karaktere benzediği için parmaklarını bu şekilde kullanacaklar.

So you can use this line, "E.T. phone home."  When someone asks, "Hey, what are you doing?"  

Yani bu satırı kullanabilirsiniz, "E.T. telefonla eve." Birisi "Hey, ne yapıyorsun?"

instead of saying, "I'm calling my mom," you could  say, "E.T. phone home." Very silly thing to say. 

"Annemi arıyorum" demek yerine "E.T. telefonla eve." Söylemesi çok aptalca bir şey.

Number 13. When my sister was getting dressed up  and getting ready to go to prom, it's a special  

13 Numara. Ablam giyinip baloya gitmeye hazırlanırken, bu

dance that happens in the US, she looked in the  mirror and said, "Mirror, mirror on the wall,  

ABD'de yapılan özel bir danstır, aynaya baktı ve "Ayna, ayna" dedi. duvarda,

who's the fairest one of all?" This famous line  is actually quite different from the original  

içlerinde en güzeli kim?”

quote in the movie, Snow White and the Seven  Dwarfs, but it has the same meaning. In the movie  

she says, "Magic mirror on the wall, who's the  fairest one of all?" But for some reason in daily  

duvarda, en güzeli kim?" Ama nedense günlük

conversation, we usually say, "Mirror, mirror on  the wall." And if you are looking into the mirror  

konuşmalarda genellikle "Ayna, duvardaki ayna " deriz. Ve eğer aynaya bakıyorsanız

and you want to be a little bit silly  and you think, "I look so great today,"  

ve biraz saçmalamak istiyorsanız ve "Bugün çok harika görünüyorum" diye düşünüyorsunuz

or you're looking at someone else and you  want to say that, "Mirror, mirror on the wall,  

veya başka birine bakıp "Ayna, duvardaki ayna,

who's the fairest one of all? Who  is the most beautiful, one of all?" 

içlerinde en güzeli kim? En güzel kim, hepsinden biri?"

Well, you can use this quote because in the movie,  the queen, the evil queen looks into the mirror,  

Pekala, bu alıntıyı kullanabilirsiniz çünkü filmde kraliçe, kötü kraliçe aynaya,

a magic mirror, and she hopes that the  mirror will say she is the most beautiful one  

sihirli bir aynaya bakar ve aynanın  kendisinin en güzel olduğunu söyleyeceğini umar çok güzel

but it doesn't always say that. So we  can use this just as a silly way to say,  

ama her zaman öyle demiyor. Yani bunu    "Umarım bugün iyi görünüyorum" demenin aptalca bir yolu olarak kullanabiliriz

"I hope I look all right today. Mirror, mirror  on the wall, who's the fairest one of all?" 

. Ayna, duvardaki ayna, en güzeli kim?"

Number 14. When I have a bad day and I just  need to make a little progress to feel good  

14 Numara. Kötü bir gün geçirdiğimde ve kendimi iyi hissetmek için biraz ilerleme kaydetmem gerektiğinde

about myself, I just say, 'Just keep swimming.  Just keep swimming. Just keep swimming." Am I  

, sadece "Yüzmeye devam et. Devam et" derim. yüzmeye devam et."

really swimming in the water? Am I a professional  swimmer? No. Instead, this quote comes from the  

Gerçekten suda yüzüyor muyum? Ben profesyonel bir yüzücü müyüm? Hayır. Bunun yerine, bu alıntı

famous movie, Finding Nemo. Maybe you've seen it.  There is a character Dory who is the blue fish and  

ünlü film Kayıp Nemo'dan geliyor. Belki görmüşsünüzdür. Lüfer olan Dory karakteri vardır ve

she's not super smart, but she says one line that  is very important throughout the whole movie,  

çok zeki değildir, ancak tüm film boyunca çok önemli bir satır söyler:

"Just keep swimming." When Nemo's dad is trying  to search for him and he has so many troubles,  

"Yüzmeye devam edin." Nemo'nun babası onu aramaya çalışırken ve o kadar çok sorun yaşarken,

Dory's encouragement, her advice is,  "Just keep swimming. I know it's tough,  

Dory'nin cesaretlendirmesi, tavsiyesi şu olur: "Yüzmeye devam et. Zor olduğunu biliyorum

but you will reach your final destination. Just  keep swimming." So maybe for you, if you're  

ama nihai hedefine ulaşacaksın. Yüzmeye devam et." Yani belki sizin için,

having a tough day, or you feel like, I'm just  not improving in English the way that I want to,  

zor bir gün geçiriyorsanız veya İngilizcede istediğim gibi gelişmediğimi düşünüyorsanız,

think about this line, "Just keep swimming,  just keep swimming. You can do it." 

şu cümleyi düşünün, "Yüzmeye devam edin, sadece yüzmeye devam edin. Yapabilirsiniz yap."

Number 15. When I was a kid and my dad was  reading the newspaper and I came in and said,  

15 numara. Ben çocukken babam gazete okurken içeri girip

"Hey, do you know where the remote is? Do you  know where my book is? Hey, what are you doing?"  

"Hey, uzaktan kumanda nerede biliyor musun? Kitabımın nerede olduğunu biliyor musun? Hey, ne yapıyorsun?"

And my dad didn't respond for a minute, and  I said it again, and then I said it again.  

Babam bir dakikalığına cevap vermedi ve tekrar söyledim ve sonra tekrar söyledim.

He would look up from his newspaper  and say, "You're talking to me?  

Başını gazetesinden kaldırıp şöyle derdi: "Benimle mi konuşuyorsun?

That's not the way that my dad usually speaks.  So what was he saying? Well, this is a quote from  

Babamın genelde konuşma şekli bu değildir. Peki ne diyordu? Pekala, bu

the movie Taxi Driver. Something interesting is  I've never seen this movie, but for some reason  

Taxi Driver filminden bir alıntı. İlginç bir şey ben Bu filmi hiç izlemedim, ancak nedense

I use this quote, maybe it's because my dad used  it. I've heard other people use it, but it is a  

bu alıntıyı kullanıyorum, belki de babam kullandığı içindir. Başkalarının kullandığını duydum, ancak bu    "Senin olduğunu

silly and lighthearted way to say, "I know that  you are probably asking me those questions, but  

biliyorum" demenin aptalca ve kaygısız bir yolu. Muhtemelen bu soruları bana soruyorsun, ama

you're kind of being annoying. Maybe you should  be a little more polite. You're talking to me?" 

biraz sinir bozucusun. Belki biraz daha kibar olmalısınız. Benimle mi konuşuyorsun?"

Or maybe you're not even sure if someone  is talking to you. There's a lot of people  

Ya da belki birinin seninle konuştuğundan emin bile değilsin . Bir sürü insan var

and they just keep saying, "Hey, where's the beer?  Hey, where's the beer? Hey, where's the beer?" And  

ve "Hey, bira nerede? Hey, bira nerede? Hey, bira nerede?" Ve

you're talking to someone else. And then you  turn to them and say, "You're talking to me?"  

başka biriyle konuşuyorsunuz. Sonra onlara dönüp "Benimle mi konuşuyorsun?" diyorsunuz

You can use that quote to say, "I didn't realize  that you were addressing me." But instead you can  

.   Bu alıntıyı "Seni  fark etmemiştim  demek için kullanabilirsiniz. bana hitap ediyordu." Ama bunun yerine

use that funny quote, "You're talking to me?"  And it's based off of a New Yorker so we often  

şu komik alıntıyı kullanabilirsiniz, "Benimle mi konuşuyorsun?" Ve bu bir New Yorklu'dan alınmıştır, bu yüzden sık sık

use kind of a New York accent, "You're talking  to me?" I don't really know how to do a New York  

bir tür New York aksanı kullanırız, " Benimle mi konuşuyorsun? " New York aksanını nasıl yapacağımı gerçekten bilmiyorum

accent but we use that type of voice to imitate  the character. So even if you've never seen the  

ama karakteri taklit etmek için bu tür bir ses kullanırız . Bu yüzden filmi hiç benim gibi izlememiş olsanız bile

movie like me, you can still use this quote. Number 16. When I was walking down the sidewalk,  

, yine de bu alıntıyı kullanabilirsiniz. 16 numara. Kaldırımda yürüyordum,

a bird flew right in front of me and I had to step  back for a moment. And I said, "I'm walking here!"  

tam önümde bir kuş uçtu ve bir an geri adım atmak zorunda kaldım ve "Burada yürüyorum!" dedim.

Obviously I am walking on the sidewalk, but  what does this quote, "I'm walking here!" mean?  

Belli ki kaldırımda yürüyorum ama bu alıntı ne anlama geliyor? , "Burada yürüyorum!" ne demek?

This is another New York accent quote, it's from  the movie Midnight Cowboy that I haven't seen, but  

Bu başka bir New York aksanlı alıntı, izlemediğim Geceyarısı Kovboyu filminden, ancak   bu alıntıyı

another instance where I still  use this quote. I don't know why.  

hala  kullandığım başka bir örnek. Nedenini bilmiyorum.

It's just part of American  culture, I guess. So in the movie,  

sanırım Amerikan kültürünün bir parçası. Yani filmde,

the main character is walking down the street  and a taxi driver cuts in front of him and he  

ana karakter sokakta yürüyor ve bir taksi şoförü onun önünü kesiyor ve

slams the hood of the car and he uses this famous  quote and says, "I'm walking here! I'm walking  

arabanın kaputunu çarpıyor ve şu ünlü teklifi kullanıyor ve "Burada yürüyorum! Yürüyorum" diyor.

here! What are you doing? Get out of my way." So  we use it in that same type of New York accent,  

burada! Ne yapıyorsun? Çekil yolumdan." Yani bunu aynı tür New York aksanıyla kullanıyoruz,

it's kind of you're upset but it's kind of fake  upset. You're not really upset, you're just trying  

bu bir nevi üzgünsünüz ama bu sahte bir üzüntü. Gerçekten üzgün değilsin, sadece belki

to be a little bit humorous perhaps. "I'm walking  here. What are you doing bird? Get out of my way." 

biraz esprili olmaya çalışıyorsun. " Burada yürüyorum. Ne yapıyorsun kuş? Çekil yolumdan."

Number 17. When I was cleaning the attic,  there was so much junk, I just didn't want to  

17 numara. Tavan arasını temizlerken o kadar çok çöp vardı ki

be there. And I said, "Beam me up, Scotty!" Who is  Scotty? Who am I talking to? Well, this comes from  

orada olmak istemedim. "Beni ışınla, Scotty!" dedim. Scotty kimdir? Kiminle konuşuyorum? Bu,

the Star Trek TV series, it's quite famous. The way that they would go from the planet  

Star Trek TV dizisinden geliyor, oldukça ünlü. Gezegenden uzay gemisine gitme yolları, onları ışınlayacak

to the spaceship was a type of fantasy technology  that would beam them up. So it would kind of take  

bir tür fantezi teknolojisiydi . Yani bir bakıma

particles of the person and it would take them  up into the spaceship. So the famous line,  

kişinin parçacıklarını alır ve onları uzay gemisine alırdı. Ünlü replik

"Beam me up, Scotty!" is please take me away from  this place, I want to go back to the spaceship.  

"Beni ışınla, Scotty!" lütfen beni bu yerden uzaklaştırın, uzay gemisine geri dönmek istiyorum.

Please take me away from this messy attic, I want  to get to another place, anywhere. But we can also  

Lütfen beni bu dağınık çatı katından uzaklaştırın, başka bir yere, herhangi bir yere gitmek istiyorum. Ancak,

use this if you are ready to be picked up, maybe  your mom is driving to your friend's house to  

alınmaya hazırsanız bunu da kullanabiliriz, belki anneniz sizi almak için arkadaşınızın evine gidiyordur

pick you up. You're at your friend's house and  your mom's picking you up. You can send her a  

. Arkadaşınızın evindesiniz ve anneniz sizi alıyor. Ona bir

text and say, "Beam me up, Scotty!" It's a silly  way say this. This means, "I'm ready. Come pick  

mesaj gönderip "Işınla beni Scotty!" diyebilirsin. Bunu söylemenin aptalca bir yolu. Bu, "Ben hazırım. Gel

me up. Please. I'm here. I'm ready for you to  take me to another place. Beam me up, Scotty!" 

beni al. Lütfen. Buradayım. Beni başka bir yere götürmen için hazırım. Beni ışınla, Scotty!"

Number 18. When I got my college  diploma, I yelled, "Freedom!"  

18 numara. Üniversite diplomamı aldığımda "Özgürlük!" diye bağırdım.

I'm sure many people throughout history have said,  "Freedom," but this quote became much more popular  

Eminim tarih boyunca birçok kişi "Özgürlük" demiştir, ancak bu alıntı

in pop culture recently with the movie Braveheart.  He doesn't say just, "Freedom," he has a little  

son zamanlarda Cesur Yürek filmiyle popüler kültürde çok daha popüler hale geldi. Sadece "Özgürlük" demiyor,

bit of a longer quote. He says, "They may take our  lives, but they'll never take our freedom." Very  

biraz daha uzun bir alıntısı var. "Hayatımızı alabilirler ama özgürlüğümüzü asla alamazlar" diyor. Çok

inspiring quote. So maybe for you, the next time  that you are allowed to go eat at a restaurant,  

ilham verici bir alıntı. Yani belki sizin için, bir dahaki bir        zaman bir restoranda yemek yemenize  izin verildiğinde

you can shout, "Freedom! Finally, I  can live a normal life again. Nobody  

"Özgürlük! Sonunda tekrar normal bir hayat yaşayabilirim.  Hiç kimse

is stopping me from doing things that a  free person would be able to do. Freedom!" 

beni özgür bir kişinin yapabileceği şeyleri yapmaktan alıkoyamaz yapmak. Özgürlük!"

Number 19. My biology teacher used to say  before every test, "Let's get ready to rumble!"  

19 numara. Biyoloji öğretmenim her testten önce "Gürültü yapmaya hazırlanalım!" derdi.

Have you ever had a teacher who was kind of  overly excited about tests or exams or they  

Hiç testler veya sınavlar konusunda aşırı heyecanlı olan veya

wanted the students to feel really excited  about it? It's kind of annoying but it's  

öğrencilerin bu konuda gerçekten heyecanlanmalarını isteyen bir öğretmeniniz oldu mu ? Biraz sinir bozucu ama

also kind of funny. Well, this quote is from a  guy called Michael Buffer who's a professional  

aynı zamanda biraz da komik. Bu alıntı, profesyonel bir güreş spikeri olan Michael Buffer adlı bir adama ait

wrestling announcer. So, before wrestling matches,  he would say, "Let's get ready to rumble!"  

. Bu nedenle, güreş maçlarından önce "Gürültüye hazırlanalım!" derdi.

And I've never really watched wrestling but I  use this in daily conversation maybe before a big  

Ve güreşi hiç izlemedim ama bunu günlük konuşmalarda belki büyük bir

task, before a big test, before a big challenge,  and you're trying to like encourage yourself,  

görevden önce, büyük bir testten önce, büyük bir mücadeleden önce kullanıyorum ve siz kendinizi cesaretlendirmek

or pump yourself up. "All right, we got this. All  right, let's get ready to rumble! We can do it!"  

veya gaza basmak istiyorsunuz. "Pekala, anladık. Pekala, gürültüye hazırlanalım! Yapabiliriz!"

as a form of encouragement. And finally, number 20,  

bir teşvik biçimi olarak. Ve son olarak, 20 numara,   Amerikan İngilizcesi sohbeti için

our 20th pop culture reference, which is like a  secret to American English conversation. Let me  

bir sır gibi olan 20. popüler kültür referansımız . Sana

give you an example. When my husband picked up his  socks and put them in the laundry basket, finally,  

bir örnek vereyim. Sonunda kocam çoraplarını alıp çamaşır sepetine koyduğunda,

I said, "That's one small step for man, and one  giant leap for mankind." What do you think this  

"Bu insan için küçük, insanlık için büyük bir adım" dedim. Sizce bu

quote is from? It's not from a movie, it's not  from a TV show, it is from a famous American  

alıntı nereden? Bir filmden, bir TV programından değil, ünlü Amerikalı

astronaut, Neil Armstrong, the first person to  walk on the moon. He said, when he stepped on the  

astronot Neil Armstrong'dan, ayda yürüyen ilk kişi . Aya

moon, "That's one small step for man," because  he just had a small step, it was nothing huge.  

ayak bastığında, "Bu insan için küçük bir adım" dedi, çünkü sadece küçük bir adımı vardı, çok büyük bir şey değildi.

But he said also one giant leap, which is  like a big jump for mankind, for humanity.  

Ama aynı zamanda insanlık için büyük bir sıçrama gibi olan dev bir sıçrama dedi.

So the idea that we have enough technology to  go to the moon, we have enough know-how to be  

Yani aya gitmek için yeterli teknolojiye sahip olduğumuz fikri , bunu yapabilmek için yeterli bilgi birikimimiz,

able to do this, enough resources, that's a  big deal. That's a giant leap for humanity. 

yeterli kaynağımız var, bu büyük bir mesele. Bu, insanlık için dev bir adım.

So it's a very clever quote and you can use this  in your daily life. If there is a simple thing,  

Bu çok zekice bir alıntı ve bunu günlük yaşamınızda kullanabilirsiniz.

putting your dirty socks in the laundry  basket, and it feels like a big deal to  

Kirli çoraplarınızı çamaşır sepetine atmak gibi basit bir şey varsa ve bu size büyük bir şey gibi geliyorsa

you. It's just a little thing, but it feels  like a big deal, you can use this quote. 

. Bu sadece küçük bir şey ama büyük bir şeymiş gibi geliyor, bu alıntıyı kullanabilirsiniz.

Congratulations! You are now on the inside  because you know the secrets to American  

Tebrikler! Artık işin içindesiniz çünkü Amerikan

English conversations. I hope that you'll be  able to use these famous quotes. Don't forget  

İngilizcesi konuşmalarının sırlarını biliyorsunuz. Umarım bu ünlü alıntıları kullanabilirsiniz. Bu derse

to download the free PDF worksheet to go with  this lesson. All of the quotes, the meanings,  

uygun ücretsiz PDF çalışma sayfasını indirmeyi unutmayın . Tüm alıntılar, anlamlar,

the movies, the sample sentences and you can  answer Vanessa's challenge question at the  

filmler, örnek cümleler ve

bottom of the PDF to help you use what you have  learned, never forget it, and master conversations  

öğrendiklerinizi kullanmanıza, asla unutmamanıza ve

so that you can speak confidently. Forget fear. Well, thank you so much for learning English with  

güvenle konuşabilmeniz için konuşmalarda ustalaşmanıza   yardımcı olması için   PDF'nin altındaki Vanessa'nın meydan okuma sorusunu yanıtlayabilirsiniz. Korkuyu unut. Pekala, bugün benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkür ederim

me today, and I'll see you again next Friday  for a new lesson here on my YouTube channel.  

. Gelecek Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için tekrar görüşmek üzere.

May the force be with you. Bye! The next step is to download the free  

Güç seninle olsun. Hoşçakal! Sonraki adım,

PDF worksheet for this lesson. With this  free PDF, you will master today's lesson  

bu ders için ücretsiz   PDF çalışma sayfasını indirmektir. Bu ücretsiz PDF ile bugünün dersinde ustalaşacak

and never forget what you have learned.  You can be a confident English speaker.  

ve öğrendiklerinizi asla unutmayacaksınız. Kendine güvenen bir İngilizce konuşmacısı olabilirsiniz.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel  for a free English lesson every Friday. Bye.

Her cuma ücretsiz İngilizce dersi için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın. Hoşçakal.