How to Speak English Without Fear [My #1 TIP]

Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Are you ready to relax when you speak English?

İngilizce konuşurken rahatlamaya hazır mısın?

I hope so.

Umarım.

Let's talk about it.

Bunun hakkında konuşalım.

Today I'm on the beach, and it's very sunny, very hot even though it's seven o'clock in

Bugün sahildeyim ve sabahın yedisi olmasına rağmen hava çok güneşli, çok sıcak

the morning.

.

Costa Rica, it's beautiful, and what better place to relax than at the beach, right?

Kosta Rika çok güzel ve dinlenmek için sahilden daha iyi bir yer var, değil mi?

But you can't always be at the beach when you're speaking English.

Ama İngilizce konuşurken her zaman sahilde olamazsın . Bu

So today, I want to give you my top tip for helping you to relax, de-stress and feel comfortable

yüzden bugün, İngilizce konuşurken rahatlamanıza, stresinizi atmanıza ve kendinizi rahat hissetmenize yardımcı olacak en önemli tüyomu vermek istiyorum

when you're speaking English.

.

I know that a lot of you use English for your job.

Birçoğunuzun işiniz için İngilizce kullandığını biliyorum .

Maybe you need to speak in English with a foreign company, or maybe you need to speak

Belki yabancı bir şirketle İngilizce konuşmanız gerekiyor , belki de

with your clients that are from other countries.

başka ülkelerden gelen müşterilerinizle konuşmanız gerekiyor.

This is a pretty stressful situation because number one, you want to be polite, you want

Bu oldukça stresli bir durum çünkü öncelikle kibar olmak,

to represent your company well.

şirketinizi iyi temsil etmek istiyorsunuz.

But also you want to represent yourself well.

Ama aynı zamanda kendinizi iyi temsil etmek istiyorsunuz. Kendine

You want to be confident, be an adult who can express yourself completely.

güvenmek, kendini tamamen ifade edebilen bir yetişkin olmak istiyorsun.

So when you speak in a business situation, I would consider this the top maybe most stressful

Bu nedenle, bir iş durumunda konuştuğunuzda, bunu İngilizce'deki en stresli

situation in English.

durum olarak değerlendirebilirim.

What about another level down from that?

Bundan başka bir seviye daha aşağı ne olacak?

Maybe you're walking around New York City on your vacation, and you get lost, or you

Belki tatilinizde New York'ta dolaşıyorsunuz ve kayboluyorsunuz ya da

want to find a good restaurant, so you want to ask for a recommendation, and you decide

iyi bir restoran bulmak istiyorsunuz, bu yüzden bir tavsiye istemek istiyorsunuz ve

to approach a stranger.

bir yabancıya yaklaşmaya karar veriyorsunuz.

You want to talk with a native English speaker.

Anadili İngilizce olan biriyle konuşmak istiyorsunuz.

Well, this is also can be pretty stressful, but it's a little bit less stressful than

Bu da oldukça stresli olabilir, ancak bir iş durumundan biraz daha az stresli

a business situation because you're not going to lose your job.

çünkü işinizi kaybetmeyeceksiniz.

What if you go to an English class in your city?

Şehrinizde bir İngilizce kursuna giderseniz ne olur ? İngilizce öğrenen

You're surrounded by other people who are also learning English.

diğer insanlarla çevrilisiniz .

This is slightly different than approaching someone in New York or having a business meeting

Bu, New York'ta birine yaklaşmaktan veya bir iş toplantısı yapmaktan biraz farklıdır,

because they understand exactly the situation that you're in.

çünkü onlar sizin içinde bulunduğunuz durumu tam olarak anlarlar . Başka bir dil konuşmaktan duyulan

They understand exactly that kind of nervousness, that kind of stress or fear about speaking

bu tür bir gerginliği, bu tür bir stresi veya korkuyu tam olarak anlarlar

another language because that's what they're doing too.

çünkü onların yaptığı şey budur. ben de yapıyorum

They are also English learners.

Aynı zamanda İngilizce öğrenen kişilerdir.

What about if you're just at home watching this lesson, and you're repeating it out loud?

Peki ya evde bu dersi izliyorsanız ve yüksek sesle tekrarlıyorsanız?

You're maybe watching the subtitles, which you can always click on on YouTube.

Belki de YouTube'da her zaman tıklayabileceğiniz altyazıları izliyorsunuzdur.

You're watching the subtitles, and you're trying to repeat out loud after me.

Altyazılı izliyorsun ve benden sonra yüksek sesle tekrar etmeye çalışıyorsun.

No one's listening, you're just at home by yourself, but you still need courage to be

Kimse dinlemiyor, evde tek başınasın ama yine de

able to use your voice, to use your pronunciation muscles and speak out loud and hear your own

sesini kullanabilmek, telaffuz kaslarını kullanabilmek ve yüksek sesle konuşabilmek ve kendi

voice in English.

sesini İngilizce duyabilmek için cesarete ihtiyacın var.

This is I think, the least stressful situation and this is my tip.

Bu bence en az stresli durum ve benim tavsiyem bu.

This is where I recommend starting.

Buradan başlamanızı tavsiye ederim. İngilizce

If you feel super stressed about speaking English, start at the easiest level and this

konuşmak konusunda aşırı stresli hissediyorsan , en kolay seviyeden başla ve bu

is by yourself.

kendi başına.

No one else is listening.

Başka kimse dinlemiyor.

No one else is watching you.

Başka kimse seni izlemiyor.

Just by yourself at home.

Evde tek başına. Bu videolarda

You can shadow or repeat directly after me in these videos, you can look at the subtitles

benden sonra doğrudan gölgeleme yapabilir veya tekrarlayabilir , bilgisayar

below the screen if you're on the computer.

başındaysanız ekranın altındaki altyazılara bakabilirsiniz.

You can just click CC in the bottom corner or if you're on your phone you can click those

Alt köşedeki CC'ye tıklayabilirsiniz veya telefonunuzdaysanız

three little dots at the top of the screen, and you'll see the subtitles.

ekranın üst kısmındaki üç küçük noktaya tıklayabilirsiniz ve altyazıları görürsünüz.

You could just repeat out loud after me and get used to hearing your own voice using English.

Benden sonra yüksek sesle tekrar edebilir ve İngilizce kullanarak kendi sesinizi duymaya alışabilirsiniz.

I know for me when I visited other foreign countries, like in Costa Rica here, they speak

Diğer yabancı ülkeleri ziyaret ettiğimde benim adıma biliyorum , burada Kosta Rika'da olduğu gibi

Spanish.

İspanyolca konuşuyorlar.

I feel a little bit strange at first hearing my own voice trying to say something in another

Başka bir dilde bir şeyler söylemeye çalışırken kendi sesimi ilk duyduğumda biraz garip hissediyorum

language and maybe you felt that feeling too.

ve belki siz de bu duyguyu hissetmişsinizdir.

So when you get used to hearing your own voice using English, you'll start to feel a little

Yani İngilizce kullanarak kendi sesinizi duymaya alıştığınızda , kendinizi biraz

more comfortable and then you'll be able to work up to the next level.

daha rahat hissetmeye başlayacak ve ardından bir sonraki seviyeye çalışabileceksiniz.

After you've mastered speaking with yourself alone, no one's watching.

Kendi kendine konuşma konusunda ustalaştıktan sonra , kimse izlemiyor.

Then you can go to that next level, which is speaking with other people who really get

O zaman, nasıl hissettiğinizi gerçekten anlayan ve anlayan diğer insanlarla konuşmak olan bir sonraki seviyeye geçebilirsiniz

and understand how you're feeling.

.

Maybe other English learners are here on YouTube, or I know a lot of you who are part of my

Belki diğer İngilizce öğrenenler YouTube'da buradadır veya birçoğunuzun kursumun bir parçası olduğunu biliyorum

course, the Fearless Fluency Club, a lot of you speak together on Skype.

, Korkusuz Akıcılık Kulübü, çoğunuz Skype'ta birlikte konuşuyorsunuz. Her

You connect with each other daily, maybe on WhatsApp, on Skype on Google Hangouts and

gün birbirinizle, belki WhatsApp'ta, Skype'ta Google Hangouts'ta bağlantı kuruyorsunuz ve

just try to connect, get to know other cultures, other people, but also you can get over your

sadece bağlantı kurmaya, başka kültürleri, başka insanları tanımaya çalışıyorsunuz, ama aynı zamanda

fear of speaking together because you're both in the same boat.

ikiniz de aynı durumda olduğunuz için birlikte konuşma korkunuzun üstesinden gelebilirsiniz. bot.

This is a wonderful idiom that means you're both in the same situation.

Bu, ikinizin de aynı durumda olduğunuz anlamına gelen harika bir deyim .

That involves maybe a little bit of risk, a little bit of stress.

Bu belki biraz risk, biraz stres içerir.

You're both in that situation, and you can both understand each other.

İkiniz de bu durumdasınız ve ikiniz de birbirinizi anlayabilirsiniz. Bu

So speaking with another English learner is a great next step up to help build your confidence.

nedenle, başka bir İngilizce öğrenen kişiyle konuşmak, özgüveninizi geliştirmenize yardımcı olacak harika bir sonraki adımdır.

After you've mastered speaking with yourself.

Kendinle konuşmada ustalaştıktan sonra.

You've done that for a little while.

Bunu kısa bir süreliğine yaptın.

You feel more and more comfortable.

Gittikçe daha rahat hissediyorsun.

You've spoken with another English learner, now it's time to speak with a native speaker.

Başka bir İngilizce öğrencisiyle konuştunuz, şimdi anadili İngilizce olan biriyle konuşma zamanı.

Hmm.

Hmm.

This could be really anyone.

Bu gerçekten herhangi biri olabilir.

It could be a teacher.

Bir öğretmen olabilir.

It could be someone who lives in your city, who you trust, maybe a co-worker who is from

Şehrinizde yaşayan, güvendiğiniz biri olabilir , belki ABD'den bir iş arkadaşınız olabilir

the US and you want to just have some coffee together and chat together.

ve birlikte kahve içip sohbet etmek istersiniz.

You already have a little relationship.

Zaten küçük bir ilişkiniz var.

You already know each other and trust each other.

Zaten birbirinizi tanıyorsunuz ve birbirinize güveniyorsunuz .

Or maybe you just go to another city, like you go to London and you want to order in

Ya da belki başka bir şehre gidersiniz, sanki Londra'ya gidersiniz ve bir restoranda sipariş vermek istersiniz

a restaurant.

.

Maybe you can watch my video about how to order in a restaurant up here.

Belki buradan bir restoranda nasıl sipariş verileceği ile ilgili videomu izleyebilirsiniz. Kendinizi

You'll be able to just feel a little more comfortable because you've already worked

biraz daha rahat hissedebileceksiniz çünkü

those steps starting small than working more and more and more, and now you're speaking

küçükten başlayarak bu adımları zaten çalıştınız, daha çok ve daha fazla çalıştınız ve şimdi

with a native speaker.

anadili İngilizce olan biriyle konuşuyorsunuz.

Personally, I think something really magical happens when you speak with a native English

Şahsen, anadili İngilizce olan biriyle konuştuğunuzda gerçekten büyülü bir şey olduğunu düşünüyorum

speaker, and they can understand you, you can understand them, and you just have a real

ve onlar sizi anlayabilir, siz de onları anlayabilirsiniz ve siz sadece gerçek bir

conversation.

konuşma yaparsınız. Güveniniz için

Something happens that is amazingly magical for your confidence.

inanılmaz derecede büyülü bir şey olur .

When you realize, "Vanessa can understand me?

"Vanessa beni anlayabiliyor mu?

This other native speaker can understand me, and I'm communicating?

Diğer anadili beni anlayabiliyor ve ben iletişim kuruyorum?

This is amazing."

Bu harika."

You have this beautiful boost of confidence, and it really helps you to just increase your

Bu güzel güven artışına sahipsiniz ve bu,

English in every other way.

İngilizcenizi diğer her şekilde geliştirmenize gerçekten yardımcı oluyor.

What do you think happens next after you've spoken with yourself, you've built your confidence,

Kendinizle konuştuktan, kendinize güveninizi oluşturduktan,

you've spoken with other English learners, you've built your confidence and then you've

diğer İngilizce öğrenenlerle konuştuktan, özgüveninizi oluşturduktan ve ardından

spoken with native speakers in a kind of casual situation?

anadili İngilizce olan kişilerle bir tür gündelik konuşmadan sonra ne olacağını düşünüyorsunuz? durum?

Now, it's time to move on and speak at your job.

Şimdi, devam etme ve işinizde konuşma zamanı .

Maybe you have a presentation.

Belki bir sunumunuz vardır.

Maybe you have to make phone calls with some other clients in other countries.

Belki de başka ülkelerdeki başka müşterilerle telefon görüşmeleri yapmalısınız.

You've really prepared yourself well.

Kendinizi gerçekten iyi hazırlamışsınız.

You've started small, and you built up to this most stressful situation.

Küçük başladınız ve bu en stresli duruma ulaştınız.

It might still be a little stressful, but it's going to be way better than if you just

Hala biraz stresli olabilir, ancak

started with that, and you didn't prepare little by little along the way.

bununla yeni başlamanızdan ve yol boyunca yavaş yavaş hazırlanmamanızdan çok daha iyi olacak.

When you do this, you're building your confidence, and you're really giving a gift to yourself

Bunu yaptığınızda, kendinize olan güveninizi geliştiriyorsunuz ve kendinize

that, "I will grow.

"Gelişeceğim. İyileşeceğim

I will improve, and I can do it.

ve bunu yapabilirim.

I can relax, I can de-stress."

Rahatlayabilirim, stresi atabilirim" şeklinde bir hediye vermiş olursunuz.

You don't need to be at the beach.

Sahilde olmanıza gerek yok.

You don't need to have the waves and the sounds and the trees and the monkeys behind you.

Dalgaların, seslerin , ağaçların ve maymunların arkanızda olmasına gerek yok.

You just need to really build your confidence day-by-day by starting small.

Küçükten başlayarak güveninizi her gün gerçekten geliştirmeniz gerekiyor.

And now I have a question for you.

Ve şimdi size bir sorum var.

Have you ever spoken English with a native English speaker?

Hiç anadili İngilizce olan biriyle İngilizce konuştunuz mu ?

How did you feel?

Nasıl hissettin?

What was that experience like for you?

Bu deneyim senin için nasıldı?

If it was a positive experience, congratulations.

Olumlu bir deneyim olsaydı, tebrikler.

If you felt really stressed, really worried, just take it back a little bit.

Gerçekten stresli, gerçekten endişeli hissettiyseniz, biraz geri alın.

Start small.

Küçük başla.

Start with these steps I'm talking about; shadowing my videos, speaking and repeating

Bahsettiğim bu adımlardan başlayın; videolarıma gölge atmak, benden sonra konuşmak ve tekrarlamak

after me, then working up with another English learner, and then with a native English speaker,

, sonra başka bir İngilizce öğrenen ile ve ardından anadili İngilizce olan biriyle çalışmak

and then if you need to use it for your job, you will be well prepared at that point.

ve ardından onu işiniz için kullanmanız gerekiyorsa, o noktada iyi hazırlanmış olacaksınız.

Before we go today, we're going to see some beautiful scenery of the beach.

Bugün gitmeden önce, güzel bir sahil manzarası göreceğiz.

You're going to see the waves rolling in, and we're going to repeat an important phrase.

Dalgaların yuvarlandığını göreceksiniz ve biz de önemli bir cümleyi tekrar edeceğiz.

I want you to repeat it with me.

Benimle tekrar etmeni istiyorum.

This is starting at the base level, repeating and shadowing by yourself.

Bu, temel düzeyde başlıyor, tekrar ediyor ve kendiniz tarafından gölgeleniyor.

I want you to say this phrase with me, and I hope that it will help to build your confidence.

Bu cümleyi benimle birlikte söylemeni istiyorum ve umarım özgüvenini geliştirmene yardımcı olur.

The waves are beautiful, aren't they?

Dalgalar çok güzel değil mi?

I want you to repeat this sentence with me.

Bu cümleyi benimle tekrar etmeni istiyorum.

Just imagine the waves.

Sadece dalgaları hayal edin.

Take a deep breath.

Derin bir nefes al. Hadi

Let's say it together.

birlikte söyleyelim.

"I can speak English confidently without stress.

"Stres olmadan, kendime güvenerek İngilizce konuşabiliyorum.

I can speak English confidently without stress.

Stres olmadan, kendime

I can speak English confidently without stress.

güvenerek İngilizce konuşabiliyorum. Stres olmadan, kendime güvenerek İngilizce konuşabiliyorum. Stres olmadan, kendime

I can speak English confidently without stress."

güvenerek İngilizce konuşabiliyorum."

You can do it.

Bunu yapabilirsin.

Thanks so much for learning English with me, and I'll see you next Friday for a new lesson

Benimle İngilizce öğrendiğin için çok teşekkürler, önümüzdeki Cuma YouTube kanalımda yeni bir ders için görüşürüz

here on my YouTube channel, bye.

, hoşçakal.

Why did I choose a spot where I'm staring directly into the sun?

Neden doğrudan güneşe baktığım bir nokta seçtim ?

Ah, whoo, it's hot.

Çok sıcak.

Can you guys see how much I'm sweating right now?

Şu anda ne kadar terlediğimi görebiliyor musunuz?

I hope you don't see my skin burning as we speak.

Umarım konuşurken tenimin yandığını görmüyorsundur .

There're monkeys in there somewhere.

Orada bir yerlerde maymunlar var.

They stole my snack yesterday.

Dün yemeğimi çaldılar.

Hope they enjoyed it.

Umarım hoşlarına gitmiştir.

I guess there's jaguars there too, so it's got to be safe.

Sanırım orada da jaguarlar var, bu yüzden güvenli olmalı. Bir

The next step is to download my free e-book, Five Steps to Becoming a Confident English

sonraki adım, ücretsiz e-kitabım olan Kendine Güvenen Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım'ı indirmek

Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Thanks so much.

Çok teşekkürler.

Bye.

Hoşçakal.