How to have Phone Conversations in English

Telefonda İngilizce konuşmalar nasıl yapılır?

Vanessa: Hi, I'm Vanessa from SpeakEnglishWithVanessa.com.

Vanessa: Merhaba, ben SpeakEnglishWithVanessa.com'dan Vanessa.

Today you're going to learn how to have informal and formal conversations in English on the

Bugün telefonda nasıl resmi ve gayri resmi İngilizce konuşmalar yapacağınızı öğreneceksiniz

phone.

.

Let's get started.

Başlayalım.

Vanessa: Let's start with informal conversations on the phone in English.

Vanessa: Önce telefonda İngilizce sohbetlerle başlayalım.

These are when you call a friend or maybe a family member in English and you're just

Bunlar, bir arkadaşınızı veya belki de bir aile üyenizi İngilizce aradığınızda ve sadece bir

chatting about getting together, or you just want to talk.

araya gelmek hakkında sohbet ettiğinizde veya sadece konuşmak istediğinizde olur.

This is something that is a little bit less common nowadays, because you're more likely

Bu, günümüzde biraz daha az yaygın olan bir şeydir , çünkü

to send a text message to a friend or family member, and we don't use home landlines as

bir arkadaşınıza veya aile üyenize kısa mesaj gönderme olasılığınız daha yüksektir ve ev sabit hatlarını eskisi kadar

often.

sık ​​kullanmıyoruz.

You're more likely to use your cell phone.

Cep telefonunuzu kullanma olasılığınız daha yüksektir.

You're not really going to leave a voicemail, you're probably going to send a text instead.

Gerçekten bir sesli mesaj bırakmayacaksın, bunun yerine muhtemelen bir metin göndereceksin.

So if you have learned phone conversations at school a long time ago, it might be a little

Yani, okulda telefon konuşmalarını uzun zaman önce öğrendiyseniz,

bit simpler now, because there's not as many options.

şimdi biraz daha basit olabilir, çünkü o kadar fazla seçenek yok.

Vanessa: [00:00:30] Let's take a look at two conversations that are informal on the phone,

Vanessa: [00:00:30] Şimdi telefonda yapılan gayri resmi iki sohbete bir göz atalım

and you'll see how straightforward and simple these can be.

ve bunların ne kadar dolambaçsız ve basit olabileceğini göreceksiniz.

Vanessa: [00:01:00] Hi, is this Daniel?

Vanessa: [00:01:00] Merhaba, bu Daniel mi?

Daniel: Yes, it is.

Daniel: Evet, öyle.

Vanessa: Hi, is this Daniel?

Vanessa: Merhaba, bu Daniel mi?

Daniel: Yes, it is.

Daniel: Evet, öyle.

Vanessa: Hi, is this Benjamin?

Vanessa: Merhaba, bu Benjamin mi?

Daniel: No, sorry, you have the wrong number.

Daniel: Hayır, üzgünüm, yanlış numarayı girmişsin.

Vanessa: Oh, sorry.

Vanessa: Özür dilerim.

Thanks.

Teşekkürler.

Daniel: No problem.

Daniel: Sorun değil.

Vanessa: Hi, is this Benjamin?

Vanessa: Merhaba, bu Benjamin mi?

Daniel: No, sorry, you have the wrong number.

Daniel: Hayır, üzgünüm, yanlış numarayı girmişsin.

Vanessa: Oh, sorry.

Vanessa: Özür dilerim.

Thanks.

Teşekkürler.

Daniel: No problem.

Daniel: Sorun değil.

Vanessa: That wasn't too bad, right?

Vanessa: O kadar da kötü değildi, değil mi?

Pretty simple and straight forward.

Oldukça basit ve anlaşılır.

Well, if you're going to talk on the phone in a formal situation—let's say for your

Pekala, resmi bir durumda telefonda konuşacaksanız -diyelim ki işiniz için

job you need to call another department, or you need to talk with some customers—this

başka bir departmanı aramanız gerekiyor veya bazı müşterilerle konuşmanız gerekiyor- bu

is going to be a little more serious because you want to be polite, you don't want to be

biraz daha ciddi olacak çünkü canınız istiyor. Kibar olmak için kaba olmak istemezsiniz

rude, and you want to make sure that they can understand exactly what you're saying.

ve söylediklerinizi tam olarak anladığından emin olmak istersiniz.

So let's take a little bit more time to talk about formal English conversations.

O halde resmi İngilizce konuşmalar hakkında konuşmak için biraz daha zaman ayıralım .

Vanessa: [00:01:30] Let's start with a basic beginning to a conversation that you might

Vanessa: [00:01:30]

have at your workplace in English.

İş yerinizde İngilizce olarak yapabileceğiniz bir sohbete basit bir başlangıçla başlayalım.

Vanessa: Hi, may I please speak with Daniel?

Vanessa: Merhaba, Daniel ile konuşabilir miyim lütfen?

Daniel: Speaking.

Daniel: Konuşuyor. Size

How can I help you?

nasıl yardım edebilirim?

Vanessa: Hi, may I please speak with Daniel?

Vanessa: Merhaba, Daniel ile konuşabilir miyim lütfen?

Daniel: [00:02:00] Speaking.

Daniel: [00:02:00] Konuşuyor. Size

How can I help you?

nasıl yardım edebilirim?

Vanessa: This one was pretty clear, right?

Vanessa: Bu oldukça açıktı, değil mi?

You call someone, the person picks up the phone and they want to talk.

Birini ararsınız, kişi telefonu açar ve konuşmak ister.

They have time to talk.

Konuşmak için zamanları var.

But what if you call a secretary and you want to talk with the marketing department?

Peki ya bir sekreteri ararsanız ve pazarlama departmanıyla konuşmak isterseniz?

Well, maybe they're available, maybe they're not, maybe the person wants to ask you some

Belki müsaitler, belki değiller, belki kişi

questions to see if the marketing department actually wants to talk to you.

pazarlama departmanının sizinle gerçekten konuşmak isteyip istemediğini görmek için size bazı sorular sormak istiyor.

It could get a little more complicated.

Biraz daha karmaşık hale gelebilir.

So let's talk about three different scenarios.

O halde üç farklı senaryodan bahsedelim.

Let's imagine that you're calling to marketing department and the person who picks up the

Diyelim ki pazarlama departmanını arıyorsunuz ve telefonu açan kişi

phone answers affirmatively, then they answer with some kind of filter question, and then

olumlu cevap veriyor, sonra bir tür filtreli soru ile cevap veriyor ve sonra

they answer negatively.

olumsuz cevap veriyor.

What do those three different conversations look like?

Bu üç farklı konuşma neye benziyor?

Let's listen.

Hadi dinle.

Daniel: [00:02:30] Hi, this is Daniel from Microsoft.

Daniel: [00:02:30] Merhaba, ben Microsoft'tan Daniel .

May I please speak with someone from the marketing department?

Pazarlama departmanından biriyle konuşabilir miyim lütfen ?

Vanessa: Yes, just one moment.

Vanessa: Evet, sadece bir dakika.

Daniel: Hi, this is Daniel from Microsoft.

Daniel: Merhaba, ben Microsoft'tan Daniel.

May I please speak with someone from the marketing department?

Pazarlama departmanından biriyle konuşabilir miyim lütfen ?

Vanessa: May I ask what you're calling about?

Vanessa: Ne hakkında aradığınızı sorabilir miyim?

Daniel: Hi, this is Daniel from Microsoft.

Daniel: Merhaba, ben Microsoft'tan Daniel.

May I please speak with someone in the marketing department?

Pazarlama departmanından biriyle konuşabilir miyim lütfen ?

Vanessa: [00:03:00] I'm sorry, the manager of the marketing department is in a meeting

Vanessa: [00:03:00] Üzgünüm, pazarlama departmanı müdürü

right now.

şu anda bir toplantıda.

Would you like to leave a message?

Bir mesaj bırakmak ister misiniz?

Daniel: No, thanks.

Daniel: Hayır, teşekkürler.

When would be a good time to call back?

Ne zaman geri aramak için iyi bir zaman olur?

Vanessa: Maybe in about an hour.

Vanessa: Belki bir saat sonra.

Daniel: Okay, I'll do that.

Daniel: Tamam, bunu yapacağım.

Vanessa: So far you've heard a lot of questions that use, "May I ..." or, "Would you ..." These

Vanessa: Şimdiye kadar "Yapabilir miyim ..." veya "Yapar mısın ..." gibi birçok soru duydunuz. Bunlar

are really polite words in English, and if you incorporate these in your conversations

İngilizce'de gerçekten kibar sözcükler ve bunları konuşmalarınıza dahil ederseniz

you're going to take your politeness and formalness to the next level.

nezaketinizi ve formalitenizi bir sonraki seviyeye taşıyacak.

So even if you don't use these exact sentences, if you use, "May I ...", "Would you ...," "Would

Bu yüzden tam olarak bu cümleleri kullanmasanız bile, "Yapabilir miyim ...", "Yapar mıydınız ...," "

you mind ...", these are going to make your sentences more polite.

Düşünür müydünüz ..." kullanırsanız, bunlar cümlelerinizi daha kibar hale getirecektir. .

Vanessa: [00:03:30] In our final scenario, let's image that you call someone, they're

Vanessa: [00:03:30] Son senaryomuzda, birisini aradığınızı,

not available so you leave a message and ask if they can call you back later.

müsait olmadığını ve bu nedenle bir mesaj bırakıp sizi daha sonra arayabileceklerini sorduğunuzu hayal edelim.

What does that conversation look like, especially the beginning because you're introducing who

Bu konuşma neye benziyor, özellikle başlangıçta, çünkü kim

you are, why you're calling.

olduğunuzu, neden aradığınızı tanıtıyorsunuz.

Let's take a look at it.

Bir göz atalım.

Vanessa: Hi, this is Vanessa from the marketing department at Apple, I'm returning your call

Vanessa: Merhaba, ben Apple'ın pazarlama departmanından Vanessa , bugün erken saatlerde yaptığınız aramanıza geri dönüyorum

from earlier today.

.

Daniel: Thanks for calling me back.

Daniel: Beni geri aradığınız için teşekkürler. Bana

I wanted to ask you if you'd like to join me and take over the galaxy.

katılıp galaksiyi ele geçirmek ister misin diye sormak istedim .

Thank you.

Teşekkür ederim.

Vanessa: [00:04:00] Okay, okay, so maybe if you have a business conversation you're not

Vanessa: [00:04:00] Tamam, tamam, yani bir iş görüşmeniz varsa belki birlikte

going to be talking about taking over the galaxy together, but, the beginning of the

galaksiyi ele geçirmekten bahsetmeyeceksiniz ama cümlenin başı

sentence is going to be same: "Thanks for calling me back."

aynı olacak: " Beni geri aradığınız için teşekkürler."

Thanks for calling me back, it's just straightforward, and clear, and simple.

Beni geri aradığınız için teşekkürler, çok basit, açık ve basit.

I hope that this will be easy for you to remember, and if it's not you can always write some

Umarım bunu hatırlamanız kolay olur ve eğer değilse, bu ifadeyi hatırlayabilmeniz için her zaman bazı

notes and leave them at your desk so that you can remember this expression.

notlar yazıp masanıza bırakabilirsiniz .

Vanessa: [00:04:30] All right, now it's your turn.

Vanessa: [00:04:30] Pekala, şimdi sıra sende.

I want to know in the comments below this video, do you need to use English for your

Bu videonun altındaki yorumlarda bilmek istiyorum , işiniz için İngilizce kullanmanız gerekiyor mu

job?

? Daha önce

Have you ever spoken English on the phone before?

hiç telefonda İngilizce konuştunuz mu ?

I hope that this video will be useful to you, and you can use these expressions when you're

Umarım bu video işinize yarar ve bu ifadeleri gayri

talking in informal or formal situations.

resmi veya resmi durumlarda konuşurken kullanabilirsiniz.

Thanks so much, and I'll see you the next time.

Çok teşekkürler, bir dahaki sefere görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

Vanessa: The next step is to download my free e-book: Five Steps to Becoming a Confident

Vanessa: Bir sonraki adım, ücretsiz e-kitabımı indirmek: Kendinden Emin Bir İngilizce Konuşmacısı Olmak İçin Beş Adım

English Speaker.

.

You'll learn what you need to do to speak confidently and fluently.

Kendinden emin ve akıcı bir şekilde konuşmak için ne yapman gerektiğini öğreneceksin.

Don't forget to subscribe to my YouTube channel for more free lessons.

Daha fazla ücretsiz ders için YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

Bye.

Hoşçakal.