European English | English Talk PODCAST #3

Hello everyone and welcome to English Talk.

Herkese merhaba ve English Talk'a hoş geldiniz. Ben

I'm your host Robin Shaw.

sunucunuz Robin Shaw.

And in my podcast series I like to talk about topics about English

Ve podcast serimde İngilizce

and improving your English.

ve İngilizcenizi geliştirme hakkında konuşmayı seviyorum.

And any advice or good tips about learning English.

Ve İngilizce öğrenmekle ilgili herhangi bir tavsiye veya iyi ipucu .

I have a very special guest today.

Bugün çok özel bir konuğum var.

It is Fanny.

Bu Fanny.

One of the teachers on my Shaw English website.

Shaw English web sitemdeki öğretmenlerden biri.

So welcome Fanny.

Hoş geldin Fanny.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Hello.

Merhaba.

And today we're going to talk about Fanny's experiences teaching in Europe

Ve bugün Fanny'nin Avrupa'da öğretmenlik yapma deneyimlerinden

and types of students she meets there and how she helps them to improve their English. Okay.

ve orada tanıştığı öğrenci türlerinden ve İngilizcelerini geliştirmelerine nasıl yardım ettiğinden bahsedeceğiz. Tamam aşkım.

So why don't you just give a quick introduction about yourself.

Öyleyse neden kendiniz hakkında hızlı bir giriş yapmıyorsunuz?

Hello everyone.

Herkese merhaba.

My name is Fanny.

Benim adım Fanny.

I'm an English teacher.

Ben bir İngilizce öğretmeniyim.

I've been an English teacher for six years now.

Altı yıldır İngilizce öğretmeniyim .

I taught mainly in Belgium and now I'm in Korea as well.

Ağırlıklı olarak Belçika'da öğretmenlik yaptım ve şimdi de Kore'deyim.

And I've been living in Korea for nine months now.

Ve dokuz aydır Kore'de yaşıyorum.

And I love it and yeah that's it.

Ve onu seviyorum ve evet bu kadar.

Okay.

Tamam aşkım.

And when did you first become a teacher?

Ve ilk ne zaman öğretmen oldunuz?

I actually...

Ben aslında...

I studied conference interpreting and... in Europe... and after graduating,

Konferans çevirmenliği okudum ve... Avrupa'da... ve mezun olduktan sonra

I worked a little bit in finance.

biraz finans alanında çalıştım.

And in I'm in conference interpreting And then, I decided to become a teacher.

Konferans tercümanlığındayım ve sonra öğretmen olmaya karar verdim.

Just because I think I had always wanted to become a teacher.

Sırf hep öğretmen olmak istediğimi düşündüğüm için .

Okay so you first became a teacher in Belgium, correct?

Tamam, ilk önce Belçika'da öğretmen oldun, değil mi?

And what kind of school do they have there?

Ve orada ne tür bir okulları var?

It's just a regular high school you would say.

Sıradan bir lise diyebilirsin.

Okay.

Tamam aşkım.

Middle school.. high school...

Ortaokul.. lise...

I mean ... upper secondary and just...

Yani ... lise ve sadece...

So what is your job title there?

Peki oradaki iş unvanınız nedir?

I was a language teacher.

Ben bir dil öğretmeniydim.

So is that a certified teacher?

Yani bu sertifikalı bir öğretmen mi?

Oh absolutely.

Kesinlikle.

Oh okay.

Tamam.

Okay and how long have you worked there?

Tamam ve ne kadar süredir orada çalışıyorsun?

Um I worked there for five years.

Orada beş yıl çalıştım.

Five years?

Beş yıl?

Oh quite a long time.

Ah oldukça uzun bir süre.

And why did you leave there?

Ve neden oradan ayrıldın?

Because I wanted to travel.

Çünkü seyahat etmek istiyordum.

And I wanted a change of scenery and I think I wasn't happy anymore,

Ve manzarayı değiştirmek istedim ve sanırım artık mutlu değildim, bu

so not teaching - had nothing to do with teaching, but I wanted a fresh start,

yüzden öğretmenlik yapmıyordum - öğretmenlikle hiçbir ilgisi yoktu, ama yeni bir başlangıç ​​yapmak istiyordum,

so I decided to just go on an adventure.

bu yüzden bir maceraya atılmaya karar verdim.

Okay well yeah.

tamam peki ya

So what kind of students did you have at the high school in Belgium?

Peki, Belçika'daki lisede ne tür öğrencilerin oldu ?

Were they all Belgian students?

Hepsi Belçikalı öğrenci miydi?

Not necessarily.

Şart değil.

No.

Hayır.

Mainly Belgian students, but a few English speakers sometimes.

Ağırlıklı olarak Belçikalı öğrenciler, ancak bazen İngilizce konuşanlar da oluyor.

A few people from South America as well.

Güney Amerika'dan da birkaç kişi.

Or people coming from - Turkey for example or some countries.

Veya - Türkiye'den veya bazı ülkelerden gelen insanlar .

and just their families had arrived in Belgium.

ve sadece aileleri Belçika'ya gelmişti.

And by the high school level, how well do they speak English?

Ve lise düzeyine göre, ne kadar iyi İngilizce konuşuyorlar?

Not very well.

Çok iyi değil.

Well you've you've taught in Korea a little bit,

Pekala, Kore'de biraz öğretmenlik yaptınız ,

so compared to Korean students how well do they speak English?

yani Koreli öğrencilerle karşılaştırıldığında İngilizce'yi ne kadar iyi konuşuyorlar?

Well I would.. I would say that it's maybe it's a tiny bit better here,

Şey... Keşke burası biraz daha iyi olsa derdim

but the difference is that people lack discipline in Europe.

ama aradaki fark şu ki Avrupa'da insanlar disiplinsiz.

Especially in french-speaking countries for some reason.

Özellikle fransızca konuşulan ülkelerde nedense.

Do you mean they're lazy?

Tembel olduklarını mı kastediyorsun?

Absolutely.

Kesinlikle.

Absolutely.

Kesinlikle.

Especially teenagers.

Özellikle gençler.

So they just... yeah didn't do that homework.

Yani onlar sadece... evet o ödevi yapmadılar.

Lacked maybe motivation for some reason.

Nedense motivasyon eksikliği olabilir.

I mean it's a general thing with French speakers for some reason,

Demek istediğim, nedense Fransızca konuşanlarda bu genel bir şey ,

so it was hard to get them to actually train. and... and you know have the the self-discipline

bu yüzden onları gerçekten eğitmek zordu. ve... ve

that is required to learn a language.

bir dil öğrenmek için gereken öz disipline sahip olduğunuzu biliyorsunuz.

Which is not a problem here in Korea.

Ki bu Kore'de sorun değil.

And English is mandatory?

Ve İngilizce zorunlu mu?

It's a mandatory language?

Zorunlu bir dil mi?

In Belgium.

Belçika'da.

Not officially but I mean everyone learns English.

Resmi olarak değil ama herkes İngilizce öğreniyor demek istiyorum . Felemenkçe

It's one of the... the first language that you have to learn is Dutch

öğrenmeniz gereken ilk dillerden biridir

because it's the second language.

çünkü ikinci dildir.

The second official language. No actually I think it's the first, but shh.

İkinci resmi dil. Hayır aslında ilk olduğunu düşünüyorum ama şşşt.

And then English.

Ve sonra İngilizce.

But if you want to learn Spanish instead of English,

Ama İngilizce yerine İspanyolca öğrenmek istiyorsanız ,

I think you can in some schools.

bazı okullarda öğrenebileceğinizi düşünüyorum.

Okay

Tamam

Okay and are you a product of this system?

Tamam ve sen bu sistemin bir ürünü müsün?

No.

Hayır.

But...

Ama...

But how did you learn your English?

Ama İngilizceni nasıl öğrendin?

Well I had...

Ben...

I was lucky I think.

Sanırım şanslıydım.

My dad is British so I spoke English at home.

Babam İngiliz, bu yüzden evde İngilizce konuştum.

And my mother is an English teacher, so just through family and friends.

Ve annem bir İngilizce öğretmeni, yani sadece aile ve arkadaşlar aracılığıyla.

Just a lot of friends so I grew up speaking English,

Sadece bir sürü arkadaşım, bu yüzden İngilizce konuşarak büyüdüm, etrafım

being surrounded by English.

İngilizce ile çevriliydi.

So you don't give any credit to the school system there?

Yani oradaki okul sistemine hiç mi itibar etmiyorsunuz ?

I think it was good.

Bence iyiydi.

I think it was good.

Bence iyiydi.

Honestly, there are good teachers.

Dürüst olmak gerekirse, iyi öğretmenler var.

There are very good teachers.

Çok iyi öğretmenler var.

It all depends on do you have the motivation or not.

Her şey motivasyonunuzun olup olmamasına bağlıdır.

And I was extremely motivated.

Ve son derece motive olmuştum.

And I loved languages and so I really wanted to learn.

Dilleri seviyordum ve bu yüzden gerçekten öğrenmek istiyordum.

And I actually still...

Ve ben aslında hala...

I mean I studied English at school.

Yani okulda İngilizce çalıştım.

It's not only at home because I really wanted to be as

Bu sadece senin olabileceğin kadar mükemmel olmayı gerçekten istediğim için evde değil

perfect as you can be.

.

Okay.

Tamam aşkım.

All right.

Elbette.

I wasn't lazy.

tembel değildim

You're not lazy?

tembel değil misin?

I know that.

Biliyorum ki.

Okay so...

Pekala...

the countries around Belgium,

Belçika çevresindeki ülkeleri

you've also traveled and you spoke to the people there.

de gezdiniz ve oradaki insanlarla konuştunuz.

And what's... you know I haven't been to Europe very much

Ve ne... biliyorsun Avrupa'ya pek gitmedim,

how well do the other countries speak English?

diğer ülkeler ne kadar iyi İngilizce konuşuyor? Duruma

It depends.

göre değişir.

You have France.

Fransa var.

Pretty much the same situation as in Belgium.

Belçika'daki ile hemen hemen aynı durum.

French speakers and I think the younger generations are probably a lot better

Fransızca konuşanlar ve bence genç nesiller muhtemelen çok daha iyi

and have more motivation for sure.

ve kesinlikle daha fazla motivasyona sahipler.

so I've met... well you know the cliché about French people

tanıştım... Fransızların

that they can't speak English?

İngilizce konuşamadıkları klişesini biliyorsun değil mi?

I've actually met a lot of young business people in Paris and their

Aslında Paris'te pek çok genç iş adamıyla tanıştım ve

English is excellent so that's you know, that's a good improvement.

İngilizceleri mükemmel yani bu iyi bir gelişme.

Then you spent one year in Germany.

Sonra Almanya'da bir yıl geçirdin.

I did yeah.

yaptım evet

There's very good in Germany, but then that there is German you know

Almanya'da çok iyi şeyler var, ama bir de Almanca var, bilirsiniz,

They're extremely disciplined and and they love English in general

son derece disiplinliler ve genel olarak İngilizceyi seviyorlar, bu

so their English is quite good honestly. Yes.

yüzden İngilizceleri dürüst olmak gerekirse oldukça iyi. Evet.

And you also speak German.

Ayrıca Almanca da konuşuyorsun.

I do.

Evet.

How well do you speak German?

Almancayı ne kadar iyi konuşuyorsun?

um I'm fluent.

Akıcı konuşuyorum.

Okay.

Well I'm a conference..

Tamam aşkım.

Ben bir konferansım.. Almanca

I'm supposed to be a conference interpreter in German

konferans tercümanı olmam gerekiyor, bu

so I haven't practiced for years now but I mean yeah I could live in Germany.

yüzden yıllardır pratik yapmıyorum ama yani evet, Almanya'da yaşayabilirim.

Alright.

Peki.

What's the future for you Fanny?

Senin için gelecek ne Fanny?

Where are you going next?

Sonra nereye gidiyorsun?

I don't know.

Bilmiyorum.

Where are you gonna teach English?

Nerede İngilizce öğreteceksin?

Maybe... probably in Europe because as much

Belki... muhtemelen Avrupa'da çünkü

as I love Korea, Asia in general, I love Europe.

Kore'yi, genel olarak Asya'yı ne kadar sevsem de Avrupa'yı seviyorum.

I think I'm deeply European.

Sanırım derinden Avrupalıyım.

I love our culture.

Kültürümüzü seviyorum.

I love..

Seviyorum..

I think we're very lucky to have like this collection of countries.

Bence böyle bir ülke koleksiyonuna sahip olduğumuz için çok şanslıyız .

I mean in Europe the great thing is you can actually drive for a

Demek istediğim, Avrupa'da harika olan şey, aslında

few hours and you're in a completely different environment, different language

birkaç saatliğine araba kullanabiliyor olmanız ve tamamen farklı bir ortamda, farklı bir dilde,

different culture, but still there's like this European bond that we all have.

farklı bir kültürde olmanız, ama yine de hepimizin sahip olduğu bu Avrupa bağı gibi bir şey var.

I guess...

Sanırım...

It's a great place.

Harika bir yer.

We have good food.

İyi yemeklerimiz var.

Great people, I think.

Bence harika insanlar.

So I don't know I might go to Spain maybe or Portugal.

Bu yüzden belki İspanya'ya veya Portekiz'e gidebilirim bilmiyorum.

And be an English teacher there or...

Ve orada İngilizce öğretmeni ol ya da...

Probably, yeah.

Muhtemelen, evet.

English teacher - French teacher – German teacher.

İngilizce öğretmeni - Fransızca öğretmeni - Almanca öğretmeni.

Okay okay

Tamam tamam

I'd love to learn Spanish.

İspanyolca öğrenmeyi çok isterim.

Okay.

Tamam aşkım.

Wow.

Vay.

All right.

Elbette. İngilizce hakkındaki

Well thank you for sharing your experiences and your comments about English.

deneyimlerinizi ve yorumlarınızı paylaştığınız için teşekkür ederiz .

Oh thank you for having me.

Bana sahip olduğun için teşekkürler.

And yeah well I hope everyone learned something from our discussion today.

Ve evet, umarım herkes bugünkü tartışmamızdan bir şeyler öğrenmiştir .

And thank you for listening.

Ve dinlediğiniz için teşekkür ederim.

And see you in the next podcast.

Ve bir sonraki podcast'te görüşmek üzere.