How To Improve Your English ALONE

When you have the dream of speaking  English, there will be people saying,  

İngilizce konuşma hayali kurduğunuzda ,   diyen insanlar olacak

and you might even ask yourself “Why are you doing this?” 

ve hatta kendinize "Bunu neden yapıyorsun?"

“You’ll never get fluent.” “Stop wasting your time.”

"Asla akıcı olamayacaksın." "Zamanını boşa harcamayı bırak."

So so many of my students  have struggled with this. 

Pek çok öğrencim bununla mücadele etti.

When I was still in middle school, or in High School, it was really hard for me

Hâlâ ortaokuldayken veya Lisedeyken, benim için gerçekten zordu

because I was trying to learn English, I was  like constantly doing something and a lot of  

çünkü İngilizce öğrenmeye çalışıyordum, sürekli bir şeyler yapıyor gibiydim ve

my classmates didn't really understand me.  They were like, "Why you're studying? Like,  

sınıf arkadaşlarımın çoğu beni gerçekten anlamıyordu. "Neden çalışıyorsun? Mesela,

you should go party and not study." And I just  really liked it. They didn't understand me,  

partiye gitmeli ve ders çalışmamalısın." Ve gerçekten sevdim. Beni anlamadılar

and at first it really hurt me, because  I was a teenager, I was like, "Oh my God,  

ve ilk başta bu beni gerçekten incitti, çünkü gençtim, "Aman Tanrım,

I don't have any friends. No one understands  me." But then when I moved to Moscow,  

hiç arkadaşım yok. Kimse beni anlamıyor" gibiydim. Ama sonra Moskova'ya taşındığımda,

I realized that like, happiness is in my hands,  right? I should do something about it. I shouldn't  

mutluluğun benim ellerimde olduğunu fark ettim, değil mi? Bu konuda bir şeyler yapmalıyım.

wait for other people to bring me  joy or happiness or understand me.

Başkalarının bana neşe veya mutluluk getirmesini veya beni anlamasını beklememeliyim.

it's a scary decision to fight those voices,

bu seslerle mücadele etmek korkutucu bir karardır,

but Veronika Mark did, and today  she’s going to tell us how. 

ancak Veronika Mark bunu yaptı ve bugün bize nasıl yapılacağını anlatacak.

Veronika, welcome to the show!

Veronika, gösteriye hoş geldin!

Yeah, thank you!

Evet teşekkür ederim!

So Veronika, from English with Veronika Mark, is a language learner from Russia.

Veronika Mark ile İngilizce konuşan Veronika , Rusya'dan bir dil öğreniyor.

n this video, we'll look at what makes a perfect, successful learner and the steps she took

Bu videoda, mükemmel ve başarılı bir öğrenciyi neyin oluşturduğuna ve

o achieve native-like English fluency. 

anadil seviyesinde İngilizce akıcılığı elde etmek için attığı adımlara bakacağız. Programda

I'm so happy to have Veronika  on the show because here

Veronika olduğu için çok mutluyum çünkü burada,

at RealLife English we want you to achieve confident, fluent English! That’s why

RealLife English'te kendinden emin ve akıcı bir İngilizceye sahip olmanızı istiyoruz! Bu nedenle,

every week we create lessons so you can understand fast spoken English, be understood

hızlı konuşulan İngilizceyi anlayabilmeniz,

by anyone and connect to the world. So make 

herkes tarafından anlaşılabilmeniz ve dünyayla bağlantı kurabilmeniz için her hafta dersler oluşturuyoruz. Bu nedenle

sure to subscribe so you  don't miss any new lessons,

yeni dersleri kaçırmamak için  abone olmayı unutmayın,

like Kawya who says that our lessons are helping them to get clear, confident English!

tıpkı Kawya gibi, derslerimizin net ve özgüvenli İngilizce öğrenmelerine yardımcı olduğunu söylüyor!

Speaking English is... extremely important for me,  

İngilizce konuşmak... benim için son derece önemli,

somewhat important for me,  not very important for me.  

benim için biraz önemli, benim için çok önemli değil.

If you are here, I bet learning this language is something you've always

Buradaysanız, eminim bu dili öğrenmek her zaman

wanted or needed. You may even have been 

istediğiniz veya ihtiyaç duyduğunuz bir şeydir. Hatta

studying it for a long time.  And when people ask if you

uzun süredir çalışıyor olabilirsiniz. Ve insanlar

speak English, you answer:  "Yeah, just a little." or 

İngilizce konuşup konuşmadığınızı sorduğunda, "Evet, biraz." veya

"I can understand, but I  don't speak very well." Maybe

"Anlıyorum ama pek iyi konuşamıyorum."

you even apologize before you start speaking, “Sorry for my bad English!”. You may be failing to

Hatta belki daha konuşmaya başlamadan “Kötü İngilizcem için özür dilerim!” diye özür dilersiniz. Yeni bir

do the number 1 step of starting something 

şeye başlamanın 1 numaralı adımını gerçekleştiremiyor olabilirsiniz

new. Take a look at what  Veronika and I discussed here:

. Veronika ile burada tartıştığımız konuya bir göz atın:

If you're learning English you should understand why you  want to learn English, because I feel like a lot  

İngilizce öğreniyorsanız, neden İngilizce öğrenmek istediğinizi anlamalısınız, çünkü bence birçok

of students are really too hard on themselves  because... Are being too hard on themselves,  

öğrenci kendilerine gerçekten çok yükleniyor çünkü... Çok katı davranıyorlar kendileri,

because they feel like they need, they have to  be advanced, if they're not advanced, they're  

ihtiyaç duyduklarını hissettikleri için, ilerlemeleri gerekir, eğer gelişmiş değillerse,

like failures, you know, they're losers. And  I don't think it's true, because for example  

başarısızlar gibidirler, bilirsiniz, kaybedenlerdir. Ve bunun doğru olduğunu düşünmüyorum, çünkü örneğin

a lot of us don't really need English for work  or for studying at a university, right? So,  

çoğumuzun iş için veya üniversitede okumak için gerçekten İngilizceye ihtiyacı yok, değil mi? Yani,

it's okay if you're not advanced, right? If you  only learn English to watch your favorite TV Show,  

ileri düzeyde olmaman sorun değil, değil mi? İngilizce'yi yalnızca en sevdiğiniz TV Şovunu izlemek için öğreniyorsanız,   bunun

then you don't really need to be advanced for  that, right? But if your goal is to actually work  

için gerçekten ileri düzeyde olmanız gerekmez , değil mi? Ancak amacınız

in an English-speaking country, then obviously you  have to really learn English, you have to dedicate  

İngilizce konuşulan bir ülkede fiilen çalışmaksa, o zaman gerçekten İngilizce öğrenmeniz,

a lot of time to the language. So, my TED Talk would be something like about like, know your goal.  

dile çok fazla zaman ayırmanız gerektiği açıktır. Yani benim TED Konuşmam, amacını bil gibi bir şey olurdu.

And then like pick a path that is right for you,  don't look at other people, because you don't need  

Ve sonra sizin için doğru olan yolu seçin, diğer insanlara bakmayın, çünkü

to be advanced to watch like a video in English  or to read a book in English, if this is what  

İngilizce bir video gibi izlemek veya İngilizce bir kitap okumak için   ileri düzeyde olmanıza gerek yoktur, eğer

you want to do, if this is your goal, right? - I couldn't agree more. I think everyone has to have a really  

istediğiniz   buysa yapmak, eğer amacın buysa, değil mi? - Daha fazla katılamazdım. Bence herkesin dili

strong burning desire for why they want to learn  the language. And that can really reflect, I mean,  

neden öğrenmek istediğine dair gerçekten güçlü bir arzusu olmalı . Ve bu, dile

when you're very clear on what do you need the  language for? That's also really good, because  

ne için ihtiyacınız olduğu konusunda çok net olduğunuzda gerçekten yansıtabilir. Bu da gerçekten iyi, çünkü

it's like, "Okay, I need my English for work."  But maybe you work as a doctor, so it's like,  

"Tamam, iş için İngilizceme ihtiyacım var" gibi. Ama belki doktor olarak çalışıyorsun, bu yüzden,

okay, you have to learn like a lot of medical  English. You don't need to learn English about  

tamam, pek çok tıp İngilizcesi gibi öğrenmen gerekiyor . Örneğin, çevre hakkında İngilizce öğrenmenize gerek yoktur

the environment, for example. So, it can kind of  help you to choose like, "I need to focus on this,  

. Yani, "Buna odaklanmam gerekiyor

and I can at least right now ignore this" - Maybe, maybe only like, the same was like goals, because  

ve en azından şu anda bunu görmezden gelebilirim" gibi bir seçim yapmanıza yardımcı olabilir - Belki, belki yalnızca, aynısı hedefler gibiydi, çünkü

it just helps me. Maybe like one of the people is also like me, and they feel like they need a goal.  

bana yardımcı oluyor. Belki insanlardan biri de benim gibidir ve bir hedefe ihtiyaçları olduğunu hissederler.

They need to understand why they're learning the   language. And then it's going to be easier for  

dilini neden öğrendiklerini anlamaları gerekir . Ve sonra

them to learn English for example, because if for  example, you're watching this video, you feel like  

örneğin İngilizce öğrenmeleri onlar için daha kolay olacaktır, çünkü örneğin bu videoyu izliyorsanız,

you don't really need to learn English to a very  high level and you feel a lot of peer pressure  

İngilizceyi çok yüksek düzeyde öğrenmeniz gerekmiyormuş gibi hissedersiniz ve çok fazla şey hissedersiniz akran baskısı

because other people want to become advanced,  right? It's like this goal that a lot of people  

çünkü diğer insanlar gelişmiş olmak ister, değil mi? Bu, pek çok insanın

have, "I want to be advanced" but if you don't  need to become advanced it's totally fine, right?  

"İleri olmak istiyorum" hedefine benzer, ancak gelişmiş olmanız gerekmiyorsa, bu tamamen sorun değil, değil mi?

Just be yourself, understand what you need. - It's almost in that sense enjoying the journey as well. 

Sadece kendin ol, neye ihtiyacın olduğunu anla. - Neredeyse bu anlamda yolculuktan da zevk alıyor.

Because if you're not so focused on "I have  to speak English perfectly" or "I have to be  

Çünkü bir anlamda " Mükemmel İngilizce konuşmalıyım" veya "

like these other people that I see who are  are speaking perfect English" in some sense,  

Mükemmel İngilizce konuşan diğer   insanlar gibi olmalıyım" konularına o kadar odaklanmadıysanız,

then you're free to enjoy the journey, right?  -Yeah, exactly you can really enjoy the journey.  

o zaman yolculuğun tadını çıkarmakta özgürsünüz , Sağ? -Evet, kesinlikle yolculuğun tadını çıkarabilirsin.

So, even if you know the reason why you are learning English and you are really focused on that, you may

Bu nedenle, neden İngilizce öğrendiğinizi bilseniz ve gerçekten buna odaklanmış olsanız bile,

feel stuck sometimes. It seems like you reach a point in which you are not learning anything new.

bazen kendinizi sıkışmış hissedebilirsiniz. Görünüşe göre yeni bir şey öğrenmediğiniz bir noktaya geliyorsunuz.

There's another important component that you should apply to take your English to the next

İngilizcenizi bir sonraki seviyeye taşımak için uygulamanız gereken başka bir önemli bileşen daha var

level. It's what linguist Stephen Krashen calls comprehensible input. I asked Veronika about

. Dilbilimci Stephen Krashen'in anlaşılır girdi dediği şey budur. Veronika'ya

this and she illustrates Krashen's theory really well here.

bunu sordum ve burada Krashen'in teorisini gerçekten iyi açıklıyor.

I feel like I read a lot.

Çok okuduğumu hissediyorum.

And I also watch a lot of different TV Shows. And I was ... I obviously watch a lot of like YouTube videos.  

Ayrıca birçok farklı TV Şovu izliyorum. Ve ben ... Belli ki pek çok benzer YouTube videosu izliyordum.

But recently I realized that I feel  comfortable right now, like, with what I read  

Ancak son zamanlarda şu anda rahat hissettiğimi fark ettim, örneğin okuduklarım

and what I watch, I feel really comfortable. I  feel like I understand like a 100% 

ve izlediklerim konusunda kendimi gerçekten rahat hissediyorum. Tükettiğim her şeyi %100 anladığımı hissediyorum

of everything I'm consuming. And it's actually  a bad thing, because to improve you need to like  

. Ve bu aslında kötü bir şeydir, çünkü gelişmek için tükettiğiniz tüm bilgileri

still have room of not understanding  all of the information you're consuming.  

anlamamak için hala yerinizin olması gerekir .

And recently, I realized that I need to maybe watch  something harder like maybe TED Talks, because  

Ve son zamanlarda, belki TED konuşmaları gibi daha zor bir şey izlemem gerektiğini fark ettim, çünkü

they're usually a lot harder than just regular  YouTube videos like about my everyday life.

bunlar genellikle günlük hayatımla ilgili sıradan YouTube videolarından çok daha zor.

And as for books the same, because recently  I've tried reading the book called East Of Eden.  

Kitaplara gelince, çünkü son zamanlarda East of Eden adlı kitabı okumayı denedim.

But for me it was just so hard, and I was like,  "Oh my god, like, there are so many words I don't  

Ama benim için çok zordu ve "Aman Tanrım, anlamadığım o kadar çok kelime var ki

understand" and I don't know I just kind of  felt demotivated, because for me that book was  

" gibiydim ve bilmiyorum motivasyonum kırılmış gibi hissettim, çünkü o kitap benim için

definitely a little bit too hard. [Right] So, maybe  like something in the middle, because right now  

kesinlikle biraz fazla zordu. [Doğru] Yani, belki ortadaki bir şey gibi, çünkü şu anda

I'm reading a book it is good, I like it. But I feel  like it's just way too easy for me. So maybe next  

bir kitap okuyorum, güzel, beğendim. Ama bunun benim için çok kolay olduğunu düşünüyorum. Belki bir dahaki

time I'm gonna pick something a little bit more  difficult. - Yeah, East Of Eden, that's a classic, I  

sefere biraz daha zor bir şey seçerim . - Evet, East Of Eden, bu bir klasik

believe. So, like those ones, even for me, sometimes  sometimes there's like certain things that can be

sanırım. Yani, onlar gibi, benim için bile bazen bazen bazı şeyler

a challenge, you know? Even for natives. - Yeah, yeah, they are a challenge, yeah. - But that's really  

zor olabilir, anlıyor musunuz? Yerliler için bile. - Evet, evet, bir meydan okuma, evet. - Ama bu gerçekten

great so you're always looking for things that they're kind of like on that edge of what you're  

harika, bu yüzden her zaman sizin rahat ettiğiniz şeyin sınırında olan şeyleri arıyorsunuz

comfortable with, right? To make sure that you're continuing to grow.

, değil mi? Büyümeye devam ettiğinizden emin olmak için.

So did you have something besides just reading these graded readers? Did you have something that helped you to

Peki, bu derecelendirilmiş okuyucuları okumaktan başka bir şeyiniz oldu mu ? Yerel düzeyde edebiyat diyebilmek için ihtiyacınız olan kelime dağarcığını edinmenize yardımcı olan bir şey var mıydı

start acquiring the vocabulary that you needed  to get up to say native-level literature?  

?

Yeah, I had like a bullet journal when I was in High School, and I would put down all  

Evet, lisedeyken kurşun günlüğüm vardı ve

the new words that I didn't know. For me, like back  then it was good. Like it wasn't the best  

bilmediğim tüm yeni kelimeleri not ederdim. Benim için o zamanki gibi iyiydi. Sanki en iyi

option, but I memorized a lot of words this way.  But I also feel like what really helped me is not  

seçenek değilmiş gibi ama bu şekilde pek çok kelime ezberledim. Ama aynı zamanda bana gerçekten yardımcı olan şeyin,

really putting down all of those words and kind  of like memorizing them, but just being really  

tüm bu kelimeleri gerçekten ezberlemek ve ezberlemek değil, gerçekten

consistent and learning English every single day.  Because every day, I would just come across this  

tutarlı olmak ve her gün İngilizce öğrenmek olduğunu da hissediyorum. Çünkü her gün bu

word again and again and again. And then I would  just remember it this way I guess. -Yeah, consistency  is definitely key.

kelimeyle tekrar tekrar karşılaşıyordum. Ve sonra sanırım bu şekilde hatırlardım. -Evet, tutarlılık kesinlikle anahtardır.

You'll only learn English if you study every day. That's right! That's crazy!

Sadece her gün ders çalışırsan İngilizce öğreneceksin. Bu doğru! Çılgınca!

Now, this is a tricky question because there's no right or wrong answer. People's learning routines

Şimdi, bu zor bir soru çünkü doğru ya da yanlış cevap yok. İnsanların öğrenme rutinleri

can be dramatically different. For example, you may have to study English in the morning because you

önemli ölçüde farklı olabilir. Örneğin, tüm gün çalıştığınız için sabahları İngilizce çalışmak zorunda kalabilirsiniz

work all day long. Another person may only have a few minutes in the evening because that's when

. Başka bir kişinin akşamları sadece birkaç dakikası olabilir çünkü o zamanlar

their kids are sleeping. Or you may be someone who studies while commuting back and forth from school.

çocukları uyumaktadır. Ya da okula gidip gelirken ders çalışan biri olabilirsiniz.

But, you can see how Veronika is living proof that being consistent makes the whole difference. You

Ancak Veronika'nın tutarlı olmanın her şeyi değiştirdiğinin canlı kanıtı olduğunu görebilirsiniz.

won't see the results immediately but in the  long term you'll see how worthwhile it was to  

Sonuçları hemen görmeyeceksiniz ancak uzun vadede her gün ortaya çıkmanın ne kadar değerli olduğunu göreceksiniz

show up every day. This quote summarizes it best.

. Bunu en iyi bu alıntı özetliyor.

Luck is basically showing up everyday,

Şans temelde her gün ortaya çıkıyor,

in some sense that luck happens when you're showing up. And then it's kind of like, you have a coincidence or something.

bir bakıma şans siz ortaya çıktığınızda oluyor . Ve sonra sanki bir tesadüf falan yaşıyorsun.

Now podcasts are a great and convenient way to create an English

Artık podcast'ler, İngilizce dinleme alışkanlığı yaratmanın harika ve kullanışlı bir yolu

listening habit. Veronika mentioned that she does this every morning on her way to classes.

. Veronika bunu her sabah derslere giderken yaptığından bahsetmişti.

For me for example like, every morning when I go  to classes I try to listen to a podcast in English.  

Örneğin benim için, her sabah derslere gittiğimde İngilizce bir podcast dinlemeye çalışırım.

So, my morning starts with English. Like, during  the day, obviously, I didn't really have that much  

Yani, benim sabahım İngilizce ile başlıyor. Mesela, gün boyunca açıkçası, o kadar fazla

time and opportunity, because I have  classes and all of them are in Russian.  

zamanım ve fırsatım olmadı çünkü derslerim var ve hepsi Rusça.

But when I come back home I'm like on a train,  I try to again listen to something in English,  

Ama eve döndüğümde sanki trendeyim, yine İngilizce bir şeyler dinlemeye

or read a book again in English. So this is for me, like what I call a language environment.

veya tekrar İngilizce bir kitap okumaya çalışıyorum. Bu benim için, benim dil ortamı dediğim şey gibi. Podcast dinlemekten zevk aldığınız her yerde

You can listen to the full interview with Veronika and tons of other English teachers and

Veronika ve diğer tonlarca İngilizce öğretmeni ve

experts for free anywhere you enjoy listening to podcasts. However, I would recommend that

uzmanıyla yapılan röportajın tamamını ücretsiz olarak dinleyebilirsiniz . Ancak

you listen on the RealLife English App. Why? Because it is the only place where you can get

RealLife English Uygulamasından dinlemenizi tavsiye ederim. Neden? Çünkü

a transcript for the full episode and learn all of the important vocabulary, and more!

tam bölüm için bir transkript alabileceğiniz ve tüm önemli kelimeleri ve daha fazlasını öğrenebileceğiniz tek yer orası!

Plus, many learners like you tell me that they are frustrated that they don’t have anyone to

Ayrıca, sizin gibi pek çok öğrenci bana, birlikte öğrendiklerini uygulayacak kimseleri olmadığı için hüsrana uğradıklarını söylüyor

practice what they are learning with. Well, on the RealLife App you can have conversations

. RealLife Uygulamasında tek bir tuşa basarak

in English with people from all around the world at the touch of a button, and discover new cultures!

dünyanın her yerinden insanlarla İngilizce sohbet edebilir ve yeni kültürler keşfedebilirsin!

So if you are ready to step outside of the classroom and live your English, then download the app

Sınıfın dışına çıkıp İngilizcenizi yaşamaya hazırsanız,

now by searching for RealLife English in the Apple App or Google play store. Or simply click

Apple Uygulamasında veya Google Play Store'da RealLife English'i arayarak uygulamayı şimdi indirin. Veya

the link up here or down in the description below.

buradaki bağlantıya veya aşağıdaki açıklamadaki bağlantıya tıklamanız yeterlidir.

You don't need to obsess over grammar  

Dil bilgisine takıntılı olmanıza gerek yok

but it can be your friend on this journey. - I used to do grammar a lot, because there was just  

ancak bu yolculukta arkadaşınız olabilir. - Eskiden çok gramer çalışırdım, çünkü

a lot of grammar rules that I didn't know, I didn't  understand. And I know that a lot of people don't  

bilmediğim, anlamadığım pek çok gramer kuralı vardı . Ve pek çok kişinin

really like doing grammar exercises, but for me  was really helpful. For me was something that  

gramer alıştırmaları yapmaktan gerçekten hoşlanmadığını biliyorum ama benim için gerçekten yardımcı oldu. Benim için

helped me improve because I'm like, really  tactical person. I like knowing why a sentence  

gelişmeme yardımcı olan bir şeydi çünkü gerçekten taktiksel bir insanım. Bir cümlenin neden

is built a certain way. So for me, it was only  rational to do grammar exercises. And I like them.  

belirli bir şekilde kurulduğunu bilmek hoşuma gidiyor. Bu yüzden benim için sadece dilbilgisi alıştırmaları yapmak mantıklıydı. Ve onları seviyorum.

I really like doing them. So, I spent a lot of  time doing grammar because for me, it was really,  

Onları yapmayı gerçekten seviyorum. Bu yüzden gramer çalışmak için çok zaman harcadım çünkü bu benim için gerçekten çok

really important. - And what do you think,  like, having that foundation of grammar,  

önemliydi. - Ve sizce , gramer temeline sahip olmak,

what benefits did that have to you later in your English learning? - I think for me, it really  

bunun daha sonra İngilizce öğreniminizde size ne gibi faydaları oldu ? - Bence bu,

helped me understand the structure of the language. Because when I was looking at a sentence, I wasn't  

dilin yapısını anlamama gerçekten   yardımcı oldu. Çünkü bir cümleye bakarken,

thinking like, "Why are people using Was here or like, Am or Have." I already knew, I knew that this is 

"İnsanlar neden Was buradaydı veya [ __ ] veya Have gibi sözcükleri kullanıyor" şeklinde düşünmüyordum. Zaten biliyordum, bunun

like Present Simple or Present Continuous, like I  understood all of those patterns already, yeah, and  

Present Simple veya Present Continuous gibi olduğunu biliyordum, sanki tüm bu kalıpları zaten anlıyormuşum gibi, evet ve

then I built upon that, and I was like, "Okay, now I need  more vocabulary. I need to learn way more words."  

sonra bunun üzerine inşa ettim ve "Tamam, şimdi daha fazla  kelime dağarcığına ihtiyacım var. çok daha fazla kelime öğrenmek için."

Because this is something that's, that was really  important to me. - Yeah, I suppose like the  

Çünkü bu benim için gerçekten önemli olan bir şeydi. - Evet, sanırım   altını

one of the points I would kind of like highlight  there is that there's not necessarily any  

çizmek istediğim noktalardan biri

right way to learn, right? Because some people  are really big proponents of the not learning  

öğrenmenin herhangi   doğru yolu olmadığıdır, değil mi? Çünkü bazı insanlar dilbilgisini hiç öğrenmemenin gerçekten büyük savunucularıdır

grammar at all. I feel like in general, I found  that more useful for me, for example because I'm...

. Genel olarak bunu benim için daha yararlı buldum, örneğin, çünkü ben... Kitapları ve her şeyi gözden geçirmek

For me it's hard to do what you did, like  going through the books and everything, and  

gibi sizin yaptığınız şeyi yapmak benim için zor ve   ben

I've done it and everything. But I find that  more useful later, when I'm in a point where  

yaptım ve her şeyi. Ancak daha sonra,

I'm already listening to the language and speaking  it a lot. And I understand it quite well, to explain  

dili zaten dinlediğim ve çokça konuştuğum bir noktadayken bunu daha yararlı buluyorum. Ve bunu oldukça iyi anlıyorum,

what I'm already encountering, like so I know like  for my brain that works that, tends to work better,  

halihazırda karşılaştığım şeyi açıklamak için, yani biliyorum ki beynim böyle çalışıyor, daha iyi çalışıyor,

but for other people like you, it's kind of like  you enjoyed the process and everything, right? Of  

ama sizin gibi diğer insanlar için bu süreçten ve her şeyden keyif almışsınız gibi , Sağ?

learning the grammar. So it's like really getting  to know yourself, right? And knowing what you enjoy,  

Grameri öğrenmenin. Yani kendinizi gerçekten tanımak gibi, değil mi? Ve

so that you can find what's going to work best for you.

sizin için en iyi neyin işe yarayacağını bulabilmeniz için   nelerden hoşlandığınızı bilmek.

Has Veronika inspired your English

Veronika, İngilizce öğrenme yolculuğunuza ilham verdi mi

learning journey? then share it with a friend so more people can be inspired as well. Maybe you can

? daha sonra daha fazla kişinin ilham alabilmesi için bir arkadaşınızla paylaşın. Belki

help convince them not to give up! Now, I highly recommend that you start following these steps

onları pes etmemeye ikna etmeye yardımcı olabilirsiniz! Şimdi, bu adımları hemen uygulamaya başlamanızı önemle tavsiye ederim

right away. To help you even more with that, check out this video packed with precious tips on how to

. Bu konuda sana daha fazla yardımcı olması için, kendine güvenen bir İngilizce konuşmacısı olma konusunda değerli ipuçlarıyla dolu bu videoyu izle

become a confident English speaker. Let’s watch a clip of that!

. Bunun bir klibini izleyelim!

I need to practice my speaking.

Konuşma pratiği yapmam gerekiyor.

i'm going to try to find a speaking  partner on the RealLife English App.

RealLife English Uygulamasında bir konuşma partneri bulmaya çalışacağım.

- Hi, I'm Andrea, where are you speaking from?

- Merhaba, ben Andrea, nereden konuşuyorsunuz?

I come from uh...

Ben uh...

Well, it's friday night and I have no plans,

Şey, cuma gecesi ve hiçbir planım yok,

you know what? I'm gonna find  someone to have a nice chat with.  

biliyor musun? Güzel sohbet edecek birini bulacağım.

- Hey, what's up? I'm Ethan from  Barcelona, where are you speaking from?

- Naber? Ben  Barselona'dan Ethan , nereden konuşuyorsunuz?

- Oh, what a small world, I'm Andrea and I'm also  in Barcelona. - Oh awesome! Yeah, so I want to know  

- Oh, ne kadar küçük bir dünya, ben Andrea ve ayrıca Barselona'dayım. - Oh harika! Evet, bilmek istiyorum

what do you usually do on friday night? - Um I really like hanging out with my friends...

cuma akşamları genellikle ne yaparsın? - Um Arkadaşlarımla takılmayı gerçekten seviyorum...