Do I Need to Sound Like A Native English Speaker? | Interview with Hadar from Accent's Way

It doesn't matter if you only have a limited number of words, the moment you are able to

Sınırlı sayıda kelimenizin olması önemli değil,

communicate and express your feelings, your thoughts, your emotions, then this is your

duygularınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı iletebildiğiniz ve ifade edebildiğiniz an , o zaman bu sizin

language too.

de dilinizdir.

Welcome to Beyond Borders, RealLife English's new talk show!

RealLife English'in yeni talk show'u Beyond Borders'a hoş geldiniz !

So today I have a very special guest joining us from Tel Aviv, Israel.

Bugün İsrail, Tel Aviv'den bize katılan çok özel bir konuğum var . Accents

Pronunciation and accent expert Hadar, from Accents Way.

Way'den telaffuz ve aksan uzmanı Hadar .

Hadar, welcome to the show!

Hadar, gösteriye hoş geldin!

Thank you very much, I'm so happy to be here.

Çok teşekkür ederim, burada olduğum için çok mutluyum.

And if you are new here, I want to invite you to join our global community by hitting

Ve eğer burada yeniyseniz, sizi

that Subscribe button and the Bell down below so that way we can help you to understand

o Abone Ol düğmesine ve aşağıdaki Zil'e basarak küresel topluluğumuza katılmaya davet etmek istiyorum.

fast speaking natives, to be understood by anyone and to connect to the world.

dünya.

Just like Gregorz, who says that thanks to our lessons he is the only one in his English

Tıpkı, derslerimiz sayesinde İngilizce

class who doesn't sound like a robot.

dersinde robot gibi konuşmayan tek kişinin kendisi olduğunu söyleyen Gregorz gibi.

I think the industry does not help with a certain ideal that is drawn, you know, whether

Bence endüstri, çizilen belirli bir ideale yardımcı olmuyor, bilirsiniz,

it's "fluent in three months" or "speak like a native" or working on nuances that no one

"üç ayda akıcı" veya "anadil gibi konuş " veya kimsenin

knows no one can hear and then it just makes the person feel incompetent.

bilmediği, kimsenin duyamayacağı nüanslar üzerinde çalışmak ve sonra sadece yapar kişi kendini yetersiz hisseder.

I think this is not helping and creates that sense of perfectionism, "if you master this

Bence bu yardımcı olmuyor ve mükemmeliyetçilik duygusu yaratıyor, "bunda ustalaşırsan

you will succeed."

başarılı olursun."

And I think that our job as educators and people who really deal with the language,

Ve bence eğitimciler ve dille gerçekten ilgilenen insanlar olarak işimiz,

you know, you deal with Spanish as a second language.

bilirsiniz, İspanyolcayı ikinci dil olarak ele alıyorsunuz .

And you know what it's like, and you know that unless you welcome those mistakes, those

Ve bunun nasıl bir şey olduğunu biliyorsunuz ve bu hataları,

vulnerable parts, that would be the only way for you to really feel courageous in the language.

savunmasız kısımları hoş karşılamazsanız, dilde gerçekten cesur hissetmenizin tek yolu bu olacaktır.

And I've also seen it with with my students because in the first few years I still had

Bunu öğrencilerimle de gördüm çünkü ilk birkaç yılda hala

that mindset of "let's, you know- it has to be perfect, it has to be like that exact sound."

"haydi, bilirsiniz - mükemmel olmalı, tam olarak bu ses gibi olmalı" zihniyetine sahiptim.

I would be very picky and I wouldn't talk about this whole mindset aspect and freedom.

Çok seçici olurdum ve tüm bu zihniyet yönü ve özgürlük hakkında konuşmazdım.

And the results that I used to get for my students were not as powerful as when you

Ve öğrencilerim için elde ettiğim sonuçlar,

do go deep, allow this freedom and help them change their mindset about what is the end

derinlere inip bu özgürlüğe izin verdiğiniz ve nihai hedefin ne olduğu

goal, and what are we really trying to achieve.

ve bizim gerçekten neyi başarmaya çalıştığımız konusundaki zihniyetlerini değiştirmelerine yardımcı olduğunuz zamanki kadar güçlü değildi.

So it's really like starting with that purpose, right?

Yani gerçekten bu amaçla başlamak gibi, değil mi? Daha

You're starting, like, even from a deeper place of, you know, "why am I learning the

derin bir yerden başlıyorsun, bilirsin, "dili neden öğreniyorum

language?" and everything, rather than focusing first of all on "what are all my mistakes?"

?" ve her şey, her şeyden önce "tüm hatalarım neler?"

and stuff, "what am I doing wrong?"

ve diğer şeyler, "neyi yanlış yapıyorum?" Bunun

So focusing instead on "why am I doing this," right?

yerine "bunu neden yapıyorum"a odaklanmak, değil mi?

Exactly, our brain is anyway biased towards all the negative things, so if we focus on

Kesinlikle, beynimiz zaten tüm olumsuz şeylere karşı önyargılıdır, bu yüzden

that, in the language I mean, it really takes up a lot of brain space and then how will

buna odaklanırsak, demek istediğim dilde, gerçekten beyinde çok yer kaplıyor ve o zaman

the words be available anyway, like how would you be able to come up with the right structure?

kelimeler nasıl olacak, nasıl olursun gibi. doğru yapıyı bulabildiniz mi?

So you have to know what your motivation is, and it's not even- You know I find that it's

Bu yüzden motivasyonunuzun ne olduğunu bilmelisiniz ve bu hatta- Biliyorsunuz ki mesele

not even about becoming fluent.

akıcı konuşmak bile değil.

It's really like your self-identity, it's your self-worth, your self-esteem, how you're

Bu gerçekten sizin öz kimliğiniz gibidir, öz değeriniz, öz saygınız,

being respected by others.

başkaları tarafından size nasıl saygı duyulduğudur.

It's that one achievement that you owe to yourself.

Kendine borçlu olduğun tek başarı bu .

And people struggle with that for years.

Ve insanlar bununla yıllarca mücadele ediyor.

I know you've seen that.

Bunu gördüğünü biliyorum.

That it's always more that they want to achieve.

Her zaman elde etmek istediklerinden daha fazlası olduğunu.

It's not just the language, it's just that English is a reflection of the things that

Bu sadece dil değil, sadece İngilizce

we achieve for ourselves in life.

hayatta kendimiz için başardığımız şeylerin bir yansımasıdır.

And it's a personal achievement more than it's a language achievement when we feel free

Ve kendimizi özgür ve akıcı hissettiğimizde, bu bir dil başarısından çok kişisel bir başarıdır

and fluent.

.

So many of you from our community have told me that our lessons help you a lot with your

Topluluğumuzdan pek çoğunuz bana derslerimizin

listening, your vocabulary and even your pronunciation.

dinleme, kelime dağarcığınız ve hatta telaffuzunuz konusunda size çok yardımcı olduğunu söylediniz.

But that you are still frustrated because you do not have many opportunities to practice

Ancak, İngilizce konuşma pratiği yapmak için pek fazla fırsatınız olmadığı için hala hüsrana uğramışsınız

speaking English.

.

Well that is exactly why we built the RealLife App.

İşte tam da bu yüzden RealLife Uygulamasını oluşturduk.

Now at the touch of a button you can connect to other English learners from around the

Artık bir düğmeye dokunarak dünyanın dört bir yanından İngilizce öğrenen diğer kişilerle bağlantı kurabilir

world, and practice your speaking while discovering other cultures in fun and dynamic short conversations.

ve eğlenceli ve dinamik kısa sohbetlerde diğer kültürleri keşfederken konuşma pratiği yapabilirsiniz.

It's just like your virtual passport to the world.

Tıpkı dünyaya açılan sanal pasaportunuz gibi .

So in addition to all that you can improve your comprehension with real-life native conversations.

Böylece, tüm bunlara ek olarak, gerçek hayattaki yerel konuşmalarla anlayışınızı geliştirebilirsiniz.

You will understand 100% and never forget the most important vocabulary.

%100 anlayacak ve en önemli kelimeleri asla unutmayacaksınız.

Now I bet that all this sounds like a dream, right?

Şimdi tüm bunların kulağa bir rüya gibi geldiğine bahse girerim, değil mi?

Well now with the RealLife App it is a dream come true!

Peki şimdi RealLife Uygulaması ile bu bir rüyanın gerçekleşmesi!

The best part it is absolutely FREE, so download it now by clicking the link down in the description

En iyi kısmı tamamen ÜCRETSİZ, bu yüzden açıklamadaki bağlantıya tıklayarak hemen indirin

or you can just search for the RealLife English App in the Apple App Store or the Google Playstore.

veya Apple App Store veya Google Playstore'da RealLife English Uygulamasını arayabilirsiniz.

I look forward to meeting you there!

Seninle orada buluşmayı dört gözle bekliyorum!

One thing that I really love about like your method, I think it really sets you apart,

Metodun gibi gerçekten sevdiğim bir şey , bence seni gerçekten farklı kılıyor

and it really impressed me like last time that we talked and you kind of were just getting

ve geçen seferki konuşmamızda olduğu gibi beni gerçekten etkiledi ve sen

at this is that I feel like a lot of teachers out there, a lot of YouTube channels, podcasts

bu konuya yeni giriyordun, kendimi orada bir sürü öğretmen gibi hissediyorum , birçok YouTube kanalı, podcast'ler

and everything, they make this kind of click bait content, saying like, you know, "sound

ve her şey, "yerli gibi ses" gibi söyleyerek bu tür tıklama tuzağı içeriği yapıyorlar.

like a native."

Like you said "fluent in three months," or you know sound like a native.

"Üç ayda akıcı" dediğin gibi ya da bilirsin, kulağa yerli gibi geliyor.

So many English schools promise this as well and on the other hand I feel like you go to

Pek çok İngilizce okulu da bunu vaat ediyor ve diğer yandan, kanalınıza gittiğinizi hissediyorum

your channel and the thing that I think really shines is that you're empowering learners

ve bence gerçekten parıldayan şey, öğrencileri

to own their own individuality, their own voice, I know I've heard you say a lot "speak

kendi bireyselliklerine, kendi seslerine sahip çıkmaları için güçlendiriyor olmanız, biliyorum ben' "Kendin gibi konuş" dediğinizi çok duydum

like yourself."

.

And I think in our research something we even quote from you that I really loved is, you've

Ve bence araştırmamızda sizden alıntıladığımız ve gerçekten sevdiğim bir şey

said: "every voice needs to be heard and my work is to help eliminate all stereotypes,

demiştiniz: "Her sesin duyulması gerekir ve benim işim, konuşmacıların kendileri gibi hissetmesini engelleyen tüm klişeleri,

beliefs and conventions that prevent speakers from feeling like they belong in a language

inançları ve gelenekleri ortadan kaldırmaktır. doğmadıkları bir dile aittirler

that they weren't born into."

." Bana

So could you tell me more about that?

bundan daha fazla bahseder misin? Nerede doğduğunuza bağlı olarak bir üstünlük duygusu olduğunu bildiğiniz varsayımı olan

It's a conscious choice to not promote "Native speakerism," which is this assumption that

"Ana dili konuşanlığı" teşvik etmemek bilinçli bir seçimdir

you know there is a sense of superiority based on where you're born and it's not just, well

ve önemli olan sadece

what language you speak.

hangi dili konuştuğunuz değildir.

People who are native speakers are more superior and they have a better ability to teach the

Ana dili İngilizce olan insanlar daha üstündür ve dili öğretme konusunda daha iyi bir yeteneğe sahiptirler

language and sometimes when it comes to applying for jobs, people look for only for native

ve bazen iş başvurusu söz konusu olduğunda insanlar yalnızca ana dilini konuşan kişiler ararlar

speakers.

.

So this is something that we need to uproot and to discuss because everything that makes

Yani bu, kökünden söküp tartışmamız gereken bir şey çünkü

the non-native speakers sound like less, than we need to recognize and eliminate, because

anadili olmayanların kulağa daha az gelmesine neden olan her şey, tanımamız ve ortadan kaldırmamız gerekenden daha az, çünkü

there is nothing wrong about saying "very" and there is nothing wrong about saying "thank

"çok" demenin yanlış bir tarafı yok ve söylemenin yanlış bir tarafı yok. "teşekkür

you," right?

ederim" değil mi?

And it keeps generating that those trends or those teachings, it keeps generating this

Ve bu eğilimler veya öğretiler,

notion that what you're doing is not enough and, as we talked about before, I think it

yaptığınız şeyin yeterli olmadığı fikrini üretmeye devam ediyor ve daha önce konuştuğumuz gibi, bence bu

really inhibits people and it overwhelms them.

insanları gerçekten engelliyor ve onları bunaltıyor.

They think "okay, so there is so much for me to learn!

"Tamam, öyleyse öğreneceğim çok şey var !

I will never be able to do this!" and I'm like "No!

Bunu asla yapamayacağım!" Ben de "Hayır!

As long as you can communicate your message, English belongs to you and you belong in English."

Mesajını iletebildiğin sürece İngilizce sana ait, sen de İngilizceye aitsin" diyorum.

And it doesn't matter if, you know, your parents spoke to you in that language or not.

Ve anne babanın seninle o dilde konuşup konuşmaması önemli değil.

It doesn't matter if you only have a limited number of words.

Yalnızca sınırlı sayıda kelimenizin olması önemli değil .

The moment you are able to communicate and express your feelings, your thoughts, your

Duygularınızı, düşüncelerinizi, duygularınızı iletebildiğiniz ve ifade edebildiğiniz an

emotions, then this is your language too.

, bu sizin de dilinizdir.

And constantly comparing yourself to others creates the sense of inferiority, and when

Ve kendinizi sürekli başkalarıyla karşılaştırmak aşağılık duygusu yaratır ve

you operate from there then it's not only that, you won't be able to reach your fluency

oradan hareket ettiğinizde sadece bu değil, akıcılık hedeflerinize ulaşamayacaksınız

goals, it would also put you in a position of constantly not-being-good-enough and anyway

, aynı zamanda sizi sürekli bir yokluk konumuna sokardı. yeterince iyi ve zaten

as human beings we experience that fear of not being good enough, "the Imposter Syndrome"

insanoğlu olarak yeterince iyi olmama korkusunu yaşıyoruz, "Sahtekarlık Sendromu"

and perfectionis,m because we want to please other people, and how do people see us.

ve mükemmellik, diğer insanları memnun etmek istediğimizden ve insanların bizi nasıl gördüğünden kaynaklanıyor.

And I think that the whole conversation around it, and the lingo, and the marketing, is just

Ve bence etrafındaki tüm konuşma , dil ve pazarlama

perpetuating that.

bunu devam ettiriyor.

Educators need to be conscious of that and not to take part in it.

Eğitimcilerin bunun bilincinde olması ve buna katılmaması gerekir.

Even though it might be worthwhile, or it might help you get seen more.

Her ne kadar buna değer olsa da veya daha fazla görülmenize yardımcı olabilir.

And also the same thing with schools that only hire native speakers.

Ve aynı şey, yalnızca ana dili İngilizce olan kişileri işe alan okullar için de geçerli.

Why, right?

Neden, değil mi?

Like we can't support that as a community, as teachers, because there is no reason why

Bunu bir topluluk olarak, öğretmenler olarak destekleyemeyeceğimiz gibi, çünkü

native speakers would be considered as better teachers than non-native speakers.

anadili İngilizce olanların anadili olmayanlardan daha iyi öğretmenler olarak değerlendirilmesi için hiçbir neden yok .

I'm a non-native speaker teacher, so does does that mean that I'm not qualified to teach

Ana dili İngilizce olmayan bir öğretmenim, yani bu,

in any one of those schools?

bu okullardan herhangi birinde öğretmenlik yapmaya uygun olmadığım anlamına mı gelir?

I have a community of teachers, of language teachers, and they're remarkable teachers,

Öğretmenlerden, dil öğretmenlerinden oluşan bir topluluğum var ve onlar olağanüstü öğretmenler

and 80% of them because they're non-native speakers won't be able to apply for certain

ve %80'i anadili olmadığı için belirli

jobs.

işlere başvuramayacak.

So I think that this movement of stopping-- of changing how things work is so incredibly

Bu yüzden, bu durma hareketinin, işlerin nasıl yürüdüğünü değiştirme hareketinin inanılmaz derecede

important, and I think we are all responsible to take part in it.

önemli olduğunu düşünüyorum ve bence hepimiz buna katılmakla sorumluyuz.

It's not just about how you think about yourself, and it's not about what content you consume,

Bu sadece kendiniz hakkında nasıl düşündüğünüzle ilgili değil, hangi içeriği tükettiğinizle de ilgili değil,

it's also who you choose to learn from.

aynı zamanda kimlerden öğrenmeyi seçtiğinizle de ilgili.

Because I think that when you only follow the big names on YouTube, for example, then

Çünkü bence, örneğin YouTube'da yalnızca büyük isimleri takip ettiğinizde, o zaman

you can definitely see that there is a dominant sound, and a dominant color, and that does

kesinlikle baskın bir ses ve baskın bir renk olduğunu görebilirsiniz ve bu

not represent English, that does not represent how varied English is.

İngilizce'yi temsil etmiyor, bu da İngilizce'nin ne kadar çeşitli olduğunu temsil etmiyor.

And then you go out to the real world and you come across all these different accents,

Ve sonra gerçek dünyaya gidersiniz ve tüm bu farklı aksanlarla karşılaşırsınız,

some of them are native, some of them are non-native accents, and then you're like "Wait,

bazıları yerli, bazıları yerli olmayan aksanlardır ve sonra "Bekle,

is this incorrect?

bu yanlış mı?

Because I don't know this" or "I don't even know how to listen to this because I was never

Çünkü ben yapmıyorum" dersiniz. Bunu bilmiyorum" veya " Bunu nasıl dinleyeceğimi bile bilmiyorum çünkü

exposed to it."

buna hiç maruz kalmadım."

So I think that as learners we have the responsibility of recognizing that English has different

Bence öğrenenler olarak İngilizcenin farklı

sounds, different colors and we definitely want to explore that as learners as well,

sesleri, farklı renkleri olduğunu kabul etme sorumluluğumuz var ve öğrenenler olarak kesinlikle bunu keşfetmek istiyoruz,

because when you-- because there is so much freedom to the language, and I'm afraid that

çünkü siz-- çünkü dilde çok fazla özgürlük var ve ben' Korkarım

sometimes when English is taught, we don't have the same freedom.

bazen İngilizce öğretildiğinde aynı özgürlüğe sahip değiliz.

Does that make sense or is it a little-- yeah.

Bu mantıklı mı yoksa biraz-- evet.

No-- there's, like, so many different ways that we could go, on the different things

Hayır-- orada yorum yaptığın farklı şeyler hakkında gidebileceğimiz pek çok farklı yol var

that you commented there.

.

So, kind of opened up "Pandora's box" in some sense, but I find this absolutely fascinating

Yani, bir bakıma "Pandora'nın kutusunu" açtık , ama bunu kesinlikle büyüleyici buluyorum

too because I think that we can place the blame, obviously, on schools and stuff, that

çünkü suçu, bariz bir şekilde,

only hire natives, but in the end they're kind of providing what the market wants, right?

sadece yerlileri işe alan okullara falan yükleyebiliriz, ama sonunda onlar pazarın istediğini sağlamak, değil mi?

And I think, obviously, a big thing that we have to re-educate, and I love what you said,

Ve açıkçası, yeniden eğitmemiz gereken büyük bir şey olduğunu düşünüyorum ve

kind of about responsibility as content producers, as I guess public figures in the ESL world,

içerik üreticileri olarak sorumlulukla ilgili söylediklerinize bayılıyorum, sanırım ESL dünyasında tanınmış kişiler olarak,

I think part of our responsibility is to kind of break this myth of the native speaker,

sorumluluğumuzun bir parçası olduğunu düşünüyorum Anadili İngilizce olan bu efsaneyi bir şekilde kırın,

because you can have a wonderful native speaking teacher, you can have a native speaking teacher

çünkü harika bir anadili konuşan öğretmeniniz olabilir, hiçbir şey bilmeyen anadili konuşan bir öğretmeniniz olabilir

that doesn't know anything.

.

It's like in school, we learn some of the grammar and stuff, but if you go to the United

Sanki okulda gramer falan öğreniyoruz ama

States or you go to the UK and you ask someone on the street "You know why do you say this

Amerika'ya ya da İngiltere'ye gidip sokaktaki birine "Bunu neden böyle söylüyorsun biliyor musun

in such and such way?"

?"

most people are going to have no idea, they just know that it's said that way.

çoğu insanın hiçbir fikri olmayacak, sadece bu şekilde söylendiğini biliyorlar.

So if you hire a native teacher depending if they don't have a lot of experience that

Dolayısıyla, ana dili İngilizce olan bir öğretmen tutarsanız, çok fazla deneyime sahip olup olmadığına bağlı olarak, elde ettiğiniz şey bu olabilir

could be what you're getting and, maybe that's good if you just need conversation practice,

ve, belki sadece konuşma pratiğine ihtiyacınız varsa bu iyi olabilir,

maybe that's enough, but do know that like native speaker doesn't always mean better.

belki bu yeterlidir, ancak bunu ana dili İngilizce olan kişiler gibi bilin. her zaman daha iyi anlamına gelir.

Because you can have a non-native teacher who they really know their --.

Çünkü onların gerçekten bildikleri yerli olmayan bir öğretmeniniz olabilir .

I mean they love English, they've been learning it if they speak the same language, as you

Yani İngilizceyi seviyorlar, sizinle aynı dili konuşsalar öğreniyorlar

too.

. Demek istediğim,

I mean if someone from Israel wanted to learn, for example, it's like-- You've been through

eğer İsrail'den biri öğrenmek istiyorsa, örneğin, bu--

that same journey of going from Hebrew as a native language to having to learn English,

İbranice'yi ana dil olarak öğrenmek zorunda olduğunuz aynı yolculuktan geçtiniz, bu

so it's like you can probably explain the pronunciation really well, like how you figured

yüzden muhtemelen telaffuzu gerçekten iyi açıklayabilirsiniz. , telaffuzu nasıl anladığınız gibi

out the pronunciation.

.

You can explain, you know, why the grammar is different or something from how you would

Dilbilgisinin

say it in Hebrew and how you would say it in English, so I think that this is really

İbranice'de nasıl söyleyeceğinden ve İngilizce'de nasıl söyleyeceğinden neden farklı olduğunu açıklayabilirsin, bu yüzden bunun gerçekten

undervalued and it has to come from learners too.

hafife alındığını ve öğrencilerden de gelmesi gerektiğini düşünüyorum.

That maybe it depends- you have to reflect a little bit on what do you need right now

Bu belki de değişir - bir İngilizce öğrencisi olarak şu anda neye ihtiyacınız olduğu konusunda biraz düşünmeniz gerekir

as an English learner and maybe a non-native English teacher will be much better for helping

ve belki de anadili İngilizce olmayan bir öğretmen, şu anda ihtiyacınız olanı elde etmenize yardımcı olmak için çok daha iyi olabilir

you to kind of get what you need right now.

.

So you should definitely consider that and you shouldn't overlook that.

O yüzden bunu kesinlikle göz önünde bulundurmalı ve gözden kaçırmamalısınız.

And I think too there needs to be like certain regulations, maybe that don't allow schools

Ve bence de bazı düzenlemelerin olması gerekiyor , belki de okulların

to discriminate against non-native teachers, I mean it needs to come down to "Does this

yerli olmayan öğretmenlere karşı ayrımcılık yapmasına izin vermeyen, demek istediğim, "Bu

person are they passionate about teaching and do they know how to teach," you know?

kişi öğretme konusunda tutkulu mu ve nasıl yapılacağını biliyor mu? öğret," biliyor musun?

Going back to something else that you were saying, you were kind of mentioning this English

Söylediğin başka bir şeye dönersek , gerçek dünyadaki bu İngilizceden,

in the real world in some sense of what you're going to encounter when you go out there.

oraya gittiğinde karşılaşacağın bir anlamda bir anlamda bahsediyordun.

Isn't necessarily just American English or it's not just British English.

Mutlaka sadece Amerikan İngilizcesi veya sadece İngiliz İngilizcesi değildir.

I think most people-- I'm especially-- I'm coming from the European perspective, where

Bence çoğu insan-- ben özellikle-- Avrupa perspektifinden geliyorum,

we're kind of a boiling pot of different cultures and languages and stuff, but in general if

farklı kültürlerin , dillerin ve diğer şeylerin kaynadığı bir pota gibiyiz, ama genel olarak

you're working in any business that's a global business you're not going to just be speaking

herhangi bir işte çalışıyorsanız, bu küresel bir işletmede

English with Americans.

Amerikalılarla sadece İngilizce konuşmayacaksınız.

You're going to be speaking English with people in Israel, in Germany, in China, in Thailand

İsrail'de, Almanya'da, Çin'de, Tayland'da

and stuff, and so if you have only practiced speaking with Americans and you're watching

vs.

all these videos like "don't say thank you," "don't say sorry," kind of like you were mentioning

," "Üzgünüm deme", bahsettiğin gibi falan

and stuff, and you're trying to use all these fancy alternatives, then those people might

ve tüm bu süslü alternatifleri kullanmaya çalışıyorsun, o zaman o insanlar

not understand you and you might not be prepared to really understand them.

seni anlamayabilir ve sen onları gerçekten anlamaya hazır olmayabilirsin.

And, you know, I think that's becoming more and more important is that you are able to

Ve, bilirsiniz, bence bu giderek daha önemli hale geliyor,

participate in global English, not just American English or British English or whatever the

küresel İngilizceye katılabiliyor olmanız, sadece Amerikan İngilizcesi veya İngiliz İngilizcesi veya öğrenmekte

kind of standard or native English that you're learning is.

olduğunuz standart veya yerel İngilizce türü ne olursa olsun değil .

Yeah, in fact, and I recently read an article about it, usually generally native speakers

Evet, aslında ve yakın zamanda bununla ilgili bir makale okudum , genellikle ana dili İngilizce olan kişiler

are often misunderstood or are having a harder time communicating in a global setting, right?

genellikle yanlış anlaşılır veya küresel bir ortamda iletişim kurmakta zorlanırlar, değil mi?

So it's the native speakers who need to change to be more understood, without using all those

Bu yüzden, tüm bu

sports idioms and expressions and once in a blue moon, where it's great to know right?

spor deyimlerini ve ifadelerini kullanmadan ve mavi ayda bir kez, nerede olduğunu bilmek harika, değil mi? Bunları

Definitely great to know, it's great to be able to use those but I think that when it

bilmek kesinlikle harika, bunları kullanabilmek harika ama küresel iletişim söz konusu olduğunda,

comes to global communication we have a certain set of rules which requires people to be better

insanların daha iyi

listeners, native and non-native speakers, so you need to train your ears to hear different

dinleyiciler, anadili ve anadili olmayan konuşmacılar olmasını gerektiren belirli bir dizi kuralımız olduğunu düşünüyorum, bu yüzden eğitmeniz gerekiyor farklı sesler duymak için kulaklarınızı

voices.

So going back to what you said: yes, English doesn't have one sound.

Söylediklerinize geri dönersek: evet, İngilizcede tek bir ses yoktur.

Open yourself up to different Englishes and also, you know yes, you need to modify your

Kendinizi farklı İngilizcelere açın ve ayrıca, bilirsiniz, evet,

speech a little bit to be better understood, and again I think that's the job of the native

daha iyi anlaşılmak için konuşmanızı biraz değiştirmeniz gerekir ve yine bence bu anadili İngilizce olanların işi

speaker but also that gives freedom for non-native speakers, who would have the freedom of just

ama aynı zamanda ana dili İngilizce olmayanlara da özgürlük veriyor. sadece

using basic vocabulary, you know, not going too fancy, not using expressions and doing

temel kelimeleri kullanma özgürlüğüne sahip olurdu, bilirsiniz, çok süslü davranmamak, ifadeler kullanmamak ve

really well.

gerçekten iyi yapmak.

And I think it's something that is definitely important to remember.

Ve bence bu kesinlikle hatırlanması gereken önemli bir şey.

Dare to show up the more we normalize different sounds and different voices, and then when

Farklı sesleri ve farklı sesleri ne kadar normalleştirirsek ortaya çıkmaya cesaret edin ve sonra

there is more representation then people dare more.

daha fazla temsil olduğunda insanlar daha fazla cüret eder.

Because right now a child that grows up and watches Hollywood movies and Netflix then

Çünkü şu anda büyüyüp Hollywood filmleri ve Netflix izleyen bir çocuk o zaman

the majority is like the sound of them.

çoğunluk onların sesi gibidir.

most of the people who speak is very very distinct and like it doesn't sound like them.

konuşan insanların çoğu çok çok farklı ve kulağa onlar gibi gelmiyor.

And I think that then they would be afraid to speak up in public or make videos because

Ve bence o zaman topluluk önünde konuşmaktan veya video çekmekten korkacaklardı çünkü kulağa

it doesn't sound right, like English is supposed to sound, and I think that the more we normalize

doğru gelmiyor, İngilizcenin kulağa hoş gelmesi gerekiyormuş gibi ve bence

foreign accents, non-native accents, I think we would have more representation, more people

yabancı aksanı, yerli olmayan aksanı ne kadar normalleştirirsek, bence daha fazla temsilimiz olurdu, daha fazla insan

would dare, more people would show up, you know, it's not a coincidence that I'm one

cesaret ederdi, daha fazla insan gelirdi, bilirsiniz, bu bir tesadüf değil, ben

of the only-- Um, I wouldn't say only but there aren't a lot of non-native speaking

sadece-- Um, sadece demem ama çok fazla yok ana dili İngilizce olmayan

teachers teaching in English on YouTube.

öğretmenler YouTube'da İngilizce öğretiyor. Ana dili İngilizce olmayan öğretmenlerin İngilizce konuşurken uğraşması gereken

There is a lot of criticism, and a lot of crap that non-native teachers need to deal

çok fazla eleştiri ve bir sürü saçmalık var

with when they speak in English.

.

And that is a problem, right, like it's the comments that we receive about our accents

Ve bu bir sorun, değil mi, aksanlarımız

and our grammar and our typos, comments that native speakers usually don't have to deal

, gramerimiz ve yazım hatalarımız hakkında aldığımız yorumlar gibi, anadili İngilizce olanların genellikle uğraşmak zorunda olmadığı yorumlar

with.

.

I'm sure they deal with it as well but it hits differently, because if someone would

Eminim onlar da bununla ilgileniyor ama farklı bir etki yaratıyor, çünkü birisi

respond or comment on my Hebrew it wouldn't feel the same as when someone comments on

İbranicem hakkında yanıt verir veya yorum yaparsa, özellikle de sektörde bir otorite olduğumda, birisinin İngilizcem hakkında yorum yaptığı zamanki gibi hissetmezdim.

my English, especially when I'm an authority in the industry, in the field, right?

, sahada, değil mi?

Like I'm teaching.

Sanki ben öğretiyorum.

I'm a teacher.

Ben bir öğretmenim.

So I need to-- I am an authority so I think it's not a coincidence, because people are

Yani ben-- Ben bir otoriteyim, bu yüzden bunun bir tesadüf olmadığını düşünüyorum, çünkü insanlar

afraid.

korkuyor.

People are afraid of criticism, people are afraid that if they have an accent they wouldn't

İnsanlar eleştiriden korkarlar, insanlar bir aksanları varsa

be considered as an authority, so I think that we want to see and we want to encourage

bir otorite olarak kabul edilmeyeceklerinden korkarlar, bu yüzden anadili İngilizce

more new speakers, non-native speakers of English, to show up on YouTube and teach in

olmayan daha fazla yeni konuşmacıyı İngilizce konuşmaya teşvik etmek istediğimizi düşünüyorum. YouTube'da görünün ve İngilizce öğretin

English.

.

And I love what you're saying that you guys are starting to show that as a model because

Ve bunu bir model olarak göstermeye başladığınızı söylemenize bayılıyorum çünkü

yes, this is exactly what we need to do.

evet, tam olarak yapmamız gereken şey bu. Bunu

That's the way to do it and you know YouTube has an algorithm and if you follow a few people

yapmanın yolu budur ve YouTube'un bir algoritması olduğunu bilirsiniz ve birkaç kişiyi takip ederseniz, takip ettiğiniz

you'll keep seeing the same type of videos and the same type of people that you follow.

aynı tür videoları ve aynı tür insanları görmeye devam edersiniz.

And again, you need to be conscious of that.

Ve yine, bunun bilincinde olmalısınız.

So going back to what we said at the beginning, make sure you diversify your feed, make sure

Yani başta söylediğimize geri dönersek, beslemenizi çeşitlendirdiğinizden emin olun, farklı aksanları olan

you follow different teachers, people of color, that have different accents, who are native

beyaz olmayan insanları takip ettiğinizden emin olun.

speakers as well to recognize that this is-- You know a lot of times I feel like "Oh they

çoğu zaman "

don't sound proper."

Kulağa uygun gelmiyorlar" gibi hissediyorum.

What's proper, right?

Ne uygun, değil mi?

Like really, an accent that is not standard white American is "not proper."

Gerçekten, standart beyaz Amerikalı olmayan bir aksan "uygun değil".

That's English, so you have to deal with your biases.

Bu İngilizce, bu yüzden ön yargılarınızla başa çıkmak zorundasınız .

And it starts with how you consume your content and who you follow.

İçeriğinizi nasıl tükettiğiniz ve kimi takip ettiğinizle başlar.

It's really, like, language is power, right?

Gerçekten, dil güçtür, değil mi?

When you know more languages you're absolutely more powerful.

Daha fazla dil bildiğiniz zaman kesinlikle daha güçlüsünüz.

I love that.

Bunu sevdim.

I couldn't agree more.

Daha fazla anlaşamadım.

It's definitely-- there's something special, there's a quote that's, I think it's from

Kesinlikle-- özel bir şey var, bir alıntı var, sanırım bu

Nelson Mandela, that's like you know, "When you speak to a man in a language that

Nelson Mandela'dan, bu bildiğiniz gibi, "Bir adamla onun anlayacağı bir dilde konuştuğunuzda

he understands, that goes to his head.

, bu onun aklına geliyor.

When you speak to him in his language that goes to his heart."

Onunla konuştuğunuzda kalbine giden dilinde."

And obviously, English is the global language and stuff, and that's not to say that we can't

Ve açıkçası, İngilizce küresel dil falan ve bu,

all communicate in English and be able connect to each other's hearts and stuff, but I as

hepimizin İngilizce konuşamayacağı ve birbirimizin kalpleriyle falan bağlantı kuramayacağımız anlamına gelmez, ama ben

a language learner and someone who's had a lot of opportunities to travel, which I'm

bir dil öğrenen ve birçok fırsatı olan biri olarak ben

very grateful for, I definitely notice a big difference.

Çok minnettar olduğum seyahat etmek için kesinlikle büyük bir fark görüyorum.

It's, like, any time I go to a country-- Like a lot of countries that I never would have

Ne zaman bir ülkeye gitsem-- Dili öğrenmek isteyeceğimi asla düşünmeyeceğim birçok ülke gibi,

thought I wanted to learn the language it's like I'm always drawn to at least wanting

sanki her zaman en azından

to learn some words, because it makes me feel like I can connect more to the people there,

bazı kelimeleri öğrenmeyi istemek beni cezbediyor, çünkü bu beni yapıyor Oradaki insanlarla daha fazla bağlantı kurabileceğimi hissediyorum, bu

so absolutely love that.

yüzden kesinlikle buna bayılıyorum.

I really felt like this conversation with Hadar was the bee's knees.

Hadar'la olan bu konuşmanın gerçekten diz çökmüş gibi hissettim.

So if you have enjoyed it too then I want to remind you that today's lesson is just

Eğer siz de keyif aldıysanız, o zaman bugünün dersinin

an excerpt from our new Beyond Borders Talk Show.

yeni Beyond Borders Talk Show'umuzdan sadece bir alıntı olduğunu size hatırlatmak istiyorum .

Now in each episode I guide you outside of the classroom and into the real world with

Şimdi her bölümde, tıpkı Hadar gibi,

insights from some of the world's best teachers language learners innovators and global citizens,

dünyanın en iyi öğretmenlerinden, dil öğrenenlerden, yenilikçilerden ve dünya vatandaşlarından bazılarının içgörüleriyle sınıfın dışında ve gerçek dünyada size rehberlik ediyor,

just like Hadar, helping you to reach your highest potential in your English and in your

İngilizcenizde ve hayatınızda en yüksek potansiyelinize ulaşmanıza yardımcı oluyorum.

life.

.

Now does that sound like something that you want to do?

Şimdi bu yapmak istediğin bir şeye benziyor mu ?

Then all you have to do is download the full interview with Hadar for FREE in the description

O zaman tek yapmanız gereken aşağıdaki açıklamadan Hadar ile tam röportajı ÜCRETSİZ olarak indirmek

below.

.

And now it's time to go beyond the classroom and live your English.

Ve şimdi sınıfın ötesine geçme ve İngilizcenizi yaşama zamanı.

Aww yeah!!

Tamam evet!!