The Most Confusing English Mistake | "Did You Say CAN or CAN'T?"

Hey there! As you just saw, sometimes it’s  difficult to tell the difference between  

Selam! Az önce gördüğünüz gibi, bazen yapmak ve yapamamak arasındaki farkı söylemek zordur

can and can’t. Especially in American English. 

. Özellikle Amerikan İngilizcesinde.

So let’s see how your listening is now. When  I say [I can’t hear you], what do you hear?

Şimdi dinlemenizin nasıl olduğunu görelim. [Seni duyamıyorum] dediğimde ne duyuyorsun?

And it’s not just hard to understand  the difference. For learners,  

Ve farkı anlamak sadece zor değil . İngilizce öğrenenler için,

can’t is also challenging to  pronounce with an American accent.

Amerikan aksanıyla telaffuz etmek de zorlayıcıdır.

So if YOU have ever suffered from confusing can  and can’t, if you watch this lesson until the end,  

Bu nedenle, daha önce "yapabilir" ve "yapamaz" kavramlarını karıştırmaktan muzdarip olduysanız , bu dersi sonuna kadar izlerseniz,   aralarındaki

you will master how to hear the difference  between them and also how to pronounce them! 

farkı nasıl duyacağınızı ve ayrıca bunları nasıl telaffuz edeceğinizi öğreneceksiniz!

And for those of you that are new here, I want  to invite you to join our global community  

Burada yeni olanlar için, abone ol düğmesine ve aşağıdaki zile basarak sizi küresel topluluğumuza katılmaya davet etmek istiyorum

by hitting the subscribe button and the bell down  below. That way, we can help you to understand  

. Bu şekilde,

fast-speaking natives, be understood by  anybody, and connect to the world--like  

hızlı konuşan yerlileri anlamanıza, herkes tarafından anlaşılmanıza ve dünyayla bağlantı kurmanıza yardımcı olabiliriz

this fan who told us that watching our lessons has  helped them improve their comprehension by 50%!

.

In this comment thread on YouTube this user said:  I usually use “cannot” instead of “can’t” just  

YouTube'daki bu yorum dizisinde bu kullanıcı şunları söyledi:  Karışıklığı önlemek için genellikle "can't" yerine "cannot" kullanırım

to avoid confusion. Then, someone made a funny  reply: I use my British accent in this only case.

. Ardından birisi komik bir yanıt verdi: Yalnızca bu durumda İngiliz aksanımı kullanıyorum.

If you do the same thing, that’s great. It  shows that you’re using different strategies  

Aynı şeyi yaparsan, bu harika. Kendinizi anlamak için farklı stratejiler kullandığınızı gösterir ve

to make yourself understood, which  obviously is the most important thing. 

bu en önemli şeydir.

However, if you’d like to modify your  accent and you want to learn to say it  

Ancak, aksanınızı değiştirmek ve aksanınızı

in a way that’s closer to how natives  say it, we’ll do that in just a bit. 

yerlilerin söylediğine daha yakın bir şekilde söylemeyi öğrenmek istiyorsanız, bunu birazdan yapacağız.

In this comment, this person says that the problem  is when you’re watching an American TV show  

Bu yorumda, bu kişi, sorunun bir Amerikan TV şovunu izlerken

and you don’t know if they said can and can’t. That’s so true!

ve onun "yapabilir misin?" dediğini bilmemeniz olduğunu söylüyor. Bu çok doğru!

So, let’s start with what you know.

Öyleyse, bildiklerinizle başlayalım.

This is pronounced CAN and this CAN’T.

Bu CAN olarak telaffuz edilir ve bu CAN'T.

However, that’s just the  strong form of those words.  

Ancak bu, söz konusu kelimelerin güçlü şeklidir.

In context, can is usually reduced  to the weak form [kən]. For example:

Bağlamda, can genellikle zayıf biçime [kən] indirgenir. Örneğin:

We use the strong form [kæn]  when it’s in last position.

[kæn] güçlü biçimini son konumdayken kullanırız.

Or in short answers.

Ya da kısa cevaplar.

Or when you use it to contrast it  with something else or add emphasis.

Veya onu başka bir şeyle karşılaştırmak veya vurgu eklemek için kullandığınızda.

Or finally, in the noun form:

Veya son olarak, isim biçiminde:

Now, can’t is always said in the strong form,  

Can't her zaman güçlü biçimde söylenir,

meaning we don’t reduce  the vowel sound to a schwa. 

yani ünlü sesi bir schwa'ya indirgemeyiz. Bu kelimenin

This is the basic pronunciation  of this word: [kænt].

temel telaffuzu şu şekildedir : [kænt].

However, it is estimated that only 1 out of  10 times people will say can’t [canT], fully  

Bununla birlikte, 10 kişiden yalnızca 1'inin yapamam [canT] söyleyeceği ve

enunciating that ‘t’ at the end. Here’s an example  where I use a true T (the fully pronounced T).

sonunda "t"yi tam olarak telaffuz edeceği tahmin edilmektedir. İşte gerçek bir T (tamamen telaffuz edilen T) kullandığım bir örnek.

If I say it this way, it sounds a bit unnatural,  

Bunu bu şekilde söylersem, kulağa biraz doğal gelmiyor

or like I really want to  emphasize that she cannot come.

veya onun gelemeyeceğini gerçekten vurgulamak istiyormuşum gibi geliyor.

9 out of 10 times natives will say this ‘t’  a bit differently. There are 3 possibilities.

Yerlilerden 10 kişiden 9'u bu "t"yi biraz farklı söyleyecektir. 3 olasılık var.

And this is what probably confuses you  because when you don’t hear that clear ‘t’,  

Ve bu muhtemelen kafanızı karıştıran şeydir çünkü o net "t"yi duymadığınızda,

it becomes very similar to can.

can'a çok benzer hale gelir.

Cannot by the way works exactly like can’t,  but you’d hear that in a very formal context.  

Bu arada cannot, can't gibi çalışır, ancak bunu çok resmi bir bağlamda duyarsınız.

You could also say cannot when  you want to add extra emphasis.  

Ekstra vurgu eklemek istediğinizde yapamazsınız diyebilirsiniz.

But we natives don’t use it so often, so  if you are in doubt, say “can’t” instead.

Ancak biz yerliler bu kelimeyi çok sık kullanmayız, bu nedenle şüpheniz varsa bunun yerine "yapamam" deyin.

And if these subtleties that I’m pointing out  make you feel a bit stressed or even scared,  

Ve işaret ettiğim bu incelikler sizi biraz stresli ve hatta korkulu hissettiriyorsa,

you are not alone. This is challenging stuff!  That is why we developed our RealLife Native  

yalnız değilsiniz. Bu zorlu şeyler! Bu nedenle,

Immersion course--to help learners like YOU  confidently understand the most difficult  

SİZİN gibi öğrencilerin yerel telaffuzun en zor yönlerini güvenle anlamalarına yardımcı olmak için RealLife Native   Kapsamlı Kursumuzu geliştirdik

aspects of native pronunciation. What we’re  seeing today is just one small aspect for  

. Bugün gördüğümüz şey, ustalaşmanız gereken küçük bir özelliktir,

you to master so you can have advanced  comprehension and speak clearly, though.

böylece ileri düzey bir anlayışa sahip olabilir ve net bir şekilde konuşabilirsiniz. Bu

So as a gift for you today,  I want to give you free  

yüzden bugün size bir hediye olarak, yöntemimizi tatmanızı sağlayacak

access to our Power Learning  Minicourse, which will give you  

Güçlü Öğrenme Mini Kursumuza ücretsiz erişim hakkı vermek istiyorum

a taste of our method. You can sign up now by  clicking up here or down in the description!

. Burayı veya açıklamanın aşağısını tıklayarak hemen kaydolabilirsiniz!

The stop T happens when we don’t completely  finalize the pronunciation of the T. 

T durağı, T'nin telaffuzunu tam olarak tamamlamadığımızda gerçekleşir.

With a true T, my tongue touches the roof of my  mouth behind my teeth. Watch as I say these words:  

Gerçek bir T ile dilim, dişlerimin arkasındaki damağa değiyor. Şu kelimeleri söylediğimi izleyin:

"hat, eat, what?" 

"şapka, yemek, ne?"

All right, but I usually would say those words  with a stop T. In that case, my tongue stays down,  

Pekala, ama bu kelimeleri genellikle T ile bitiririm. Bu durumda dilim aşağıda kalır

and I cut off the T at the back of my  throat. Watch again: "hat, eat, what?"

ve T'yi gırtlağımın arkasından keserim . Tekrar izleyin: "şapka, yemek, ne?"

Now I’ll say them again, but practice saying  the stop T the same way as I do. It might be  

Şimdi onları tekrar söyleyeceğim, ancak benim yaptığım gibi stop T'yi söyleme alıştırması yapın.

challenging for you, but keep practicing  and eventually you’ll be able to do it! 

Sizin için zorlayıcı olabilir, ancak pratik yapmaya devam edin eninde sonunda başarabileceksiniz!

"Hat, eat, what?"

"Şapka, yemek, ne?"

All right and now that you have  a better idea of the stop T,  

Pekala, şimdi T durağı hakkında daha iyi bir fikriniz olduğuna göre,

let’s go back to can’t. Compare: can’t (with  a true T) and can’t (with a stop T). "Can't"

can't'a geri dönelim. Karşılaştırın: can't ( gerçek bir T ile) ve can't (stop T ile). "Can't"

Again, the air is stopped and you don’t  release the “ttt” sound at the end.

Yine yayın durdurulur ve sondaki "ttt" sesini çıkarmazsınız.

I’ll say a few sentences, first with  a true T, and then with a stop T.

Önce gerçek bir T ve ardından bir T ile birkaç cümle söyleyeceğim.

I’ll make it even more interesting now. First  I’ll say it with a true T, then with a stop T,  

Şimdi daha da ilginç hale getireceğim. Önce bunu gerçek bir T ile söyleyeceğim, ardından T ile duracağım

and then I’ll say “can”. Pay  attention to the differences.

ve ardından "can" diyeceğim. Farklılıklara dikkat edin.

Also notice the difference in  pitch: I can't go. I can go.

Perdedeki farklılığa da dikkat edin : Gidemiyorum. Gidebilirim.

Now the other possibility I  mentioned was dropping the ‘t’.

Bahsettiğim diğer olasılık "t"yi bırakmaktı.

This is especially true if the  next word starts in a vowel.  

Bu, özellikle bir sonraki kelime sesli harfle başlıyorsa geçerlidir. Bu

So, again, I’ll say the following examples  first with a true T and then with no T at all.

nedenle, yine, aşağıdaki örnekleri önce gerçek bir T ile ve sonra hiç T olmadan söyleyeceğim.

All right, so now I bet you are  scratching your head and asking yourself:

Pekala, bahse girerim kafanızı kaşıyorsunuz ve kendinize şu soruyu soruyorsunuz:

"But if can’t is said with no “t” then how the  heck is it different from can in the affirmative?"

"Ama can't, "t" olmadan söyleniyorsa, o zaman can'ın olumlu anlamdaki can'dan ne farkı var?"

The answer is because, as I said earlier, “can”  is almost always pronounced in the weak form  

Cevap, daha önce de söylediğim gibi, bir cümlede kullanıldığında "can" neredeyse her zaman zayıf biçimde

[kən] when used in a sentence. When we say can’t  with no ‘t’: can’t we use the strong form [kænt].

[kən] olarak telaffuz edilir. "t" olmadan can't  dediğimizde: [kænt] güçlü biçimini kullanamaz mıyız?

Okay, but you said can can be pronounced strongly  

Tamam, ama

when it’s in final position or  when it is used for contrast...

can'ın son konumdayken veya kontrast için kullanıldığında güçlü bir şekilde telaffuz edilebileceğini söylediniz...

Yes. There are going to be some cases where it  could be rather ambiguous. However, that’ll happen  

Evet. Oldukça belirsiz olabileceği bazı durumlar olacaktır. Ancak bu

very rarely. And when it does,  it can even trip up natives.  

çok nadiren gerçekleşir. Ve bunu yaptığında yerlilere bile çelme takabilir.

However, most times the context will make it  clear if the speaker is saying can or can’t.

Ancak çoğu zaman bağlam, konuşmacının yapabileceğini mi yoksa yapamayacağını mı söylediğini netleştirir.

Grammar also helps! If you ask  me: "Can you help me?" And I say  

Dilbilgisi de yardımcı olur! Bana "Bana yardım edebilir misin?" Ben de

“Sorry, I can’t help you.” The  word sorry indicates I’m saying no.

"Üzgünüm, sana yardım edemem" diyorum. Özür dilerim kelimesi, hayır dediğimi belirtir.

Lastly, there’s a third possibility and  that’s when the ‘t’ turns into a [ch] sound.

Son olarak, üçüncü bir olasılık daha vardır ve o zaman "t" [ch] sesine dönüşür.

Luckily, this is quite easy. This simply  happens when can’t is followed by “you.”

Neyse ki, bu oldukça kolay. Bu basitçe can't'ın ardından "siz" geldiğinde gerçekleşir.

This doesn’t mean you can’t say it with a stop t.

Bu, bunu bir t ile söyleyemeyeceğiniz anlamına gelmez.

Or even a true T: "can't you do it?" Note that in this case it  

Hatta gerçek bir T: "yapamaz mısın?" Bu durumda,

gives a bit of extra emphasis! But we natives don't use it so often,  

biraz daha fazla vurgu yaptığını unutmayın! Ancak biz yerliler bunu çok sık kullanmayız,

so if you are in doubt say "can't" instead. And if these subtleties that I'm pointing out  

make you feel a bit stressed or even scared,  you are not alone! This is challenging stuff  

and that is exactly why we developed our  RealLife Native Immersion Course, to help  

learners like you constantly understand the  most difficult aspects of native pronunciation. 

What we're seeing today is just one small aspect  for you to master, so that you can have advanced  

comprehension and speak clearly too. So as  a gift for you today I want to give you FREE  

access to our Power Learning Mini Course,  which will give you a taste of our method. 

bu nedenle şüpheniz varsa bunun yerine "yapamam" deyin. Ve işaret ettiğim bu incelikler

sizi biraz stresli ve hatta korkulu hissettiriyorsa, yalnız değilsiniz! Bu zorlu şeyler

ve tam da bu nedenle RealLife Native Immersion Course'umuzu

sizin gibi öğrencilerin yerel telaffuzun en zor yönlerini sürekli olarak anlamalarına yardımcı olmak için geliştirdik.

Bugün gördüğümüz şey, ustalaşmanız gereken küçük bir özelliktir , böylece ileri düzeyde bir anlayışa sahip olabilir

ve anlaşılır bir şekilde konuşabilirsiniz. Bu yüzden bugün size bir hediye olarak, yöntemimizi tatmanızı sağlayacak olan

Power Learning Mini Kursumuza ÜCRETSİZ olarak erişmenizi sağlamak istiyorum .

You can sign up now by clicking up  here or down in the description!

By the way, this T + Y becoming a CH sound, like  in “can’t you” is a great example of connected  

Burayı  yukarı veya açıklamada aşağı tıklayarak hemen kaydolabilirsiniz!

Bu arada, bu T + Y'nin "can't you" gibi bir CH sesi haline gelmesi bağlantılı konuşmanın harika bir örneğidir

speech! If you want to learn more about how to  understand more types of connected speech (and  

! Daha fazla bağlantılı konuşma türünü nasıl anlayacağınız (ve

even use it when you speak), check out this lesson  by clicking up here or down the description below.

hatta konuşurken bunu nasıl kullanacağınız) hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız, burayı yukarı veya aşağıdaki açıklamayı tıklayarak bu derse göz atın.

All right , now let’s review what we’ve learned so  far. Answer True or False to these two questions!

Pekala , şimdi şimdiye kadar öğrendiklerimizi gözden geçirelim . Bu iki soruyu Doğru veya Yanlış olarak yanıtlayın!

Right, it’s usually reduced to [kən],  

Doğru, genellikle [kən]'e indirgenir,

but we also saw some cases where  we pronounce it strongly as [kæn].

ancak onu güçlü bir şekilde [kæn] olarak telaffuz ettiğimiz bazı durumlar da gördük.

In this case, you don’t need  to worry about it reducing!  

Bu durumda, azalma konusunda endişelenmenize gerek yok!

Just remember that how we  pronounce the T can change:

T'yi telaffuz etme şeklimizin değişebileceğini unutmayın:

Now that you know the difference,  let's put your ears to the test! 

Artık farkı bildiğinize göre, kulaklarınızı test edelim!

I'll say a sentence and you'll have to choose  either can or can't based on what you hear.

Bir cümle söyleyeceğim ve siz de duyduklarınıza göre yapabilir veya yapamazsınız arasında seçim yapmanız gerekecek.

Now, get ready to speak English! Let’s  put your pronunciation to the test.  

Şimdi İngilizce konuşmaya hazırlanın! Telaffuzunuzu test edelim.

I’ll show you an image, and you’ll say  either can or can’t based on what you see.

Size bir resim göstereceğim ve gördüklerinize göre ya yapabilir ya da yapamaz diyeceksiniz.

Now let’s use it in real life! Next time  you are watching a TV series or video,  

Şimdi gerçek hayatta kullanalım! Bir dahaki sefere bir dizi veya video izlerken,

listening to a podcast, or speaking with a friend,  

bir podcast dinlerken veya bir arkadaşınızla konuşurken

take a moment to pay attention to this!  Even pause and listen a couple times.

buna dikkat etmek için bir dakikanızı ayırın! Hatta birkaç kez duraklatın ve dinleyin.

Ask yourself: Did they say “can” or “can’t”. Was  “can” said in its strong form or its weak form?  

Kendinize sorun: "Yapabilir" mi yoksa "yapamaz" mı dediler? "Can" güçlü haliyle mi yoksa zayıf haliyle mi söylendi? "Can't" kelimesindeki

How was the T pronounced (or  not pronounced) in “can’t”?

T nasıl telaffuz edildi (veya telaffuz edilmedi)?

There you have it! As promised, today you learned  to tell can and can’t apart. You’ve tuned your  

İşte aldın! Söz verdiğiniz gibi, bugün yapabilirsiniz ve yapamazsınız ayırt etmeyi öğrendiniz.

ears to that difference and you can also now  pronounce can’t with much more confidence!

Kulaklarınızı bu farka ayarladınız ve artık can't'ları çok daha güvenle telaffuz edebilirsiniz!

And now it's time to go beyond the  classroom and live your English! Aww yeahh!

Ve şimdi sınıfın ötesine geçme ve İngilizcenizi yaşama zamanı! Ah evet!