CAN or CAN'T? — Can YOU HEAR the difference?

Wel... that was pretty awkward wasn't it? What  you just witnessed is a huge challenge for most  

Şey... bu oldukça tuhaftı, değil mi? Az önce tanık olduğunuz şey, çoğu   İngilizce öğrenen için büyük bir zorluktur

English learners and that is telling the very  subtle difference when Americans say "can"  

ve bu, Amerikalıların "yapabilirim"

and "can't." Now, although  these words look pretty similar,  

ve "yapamam" demeleri arasındaki çok ince farkı gösteriyor. Şimdi, bu kelimeler oldukça benzer görünse de,

you may have noticed that depending on how they  are used in a sentence their pronunciation can  

bir cümlede nasıl kullanıldıklarına bağlı olarak telaffuzlarının

change quite a bit. So what you see and what  you hear are actually quite different. So as  

biraz değişebileceğini fark etmiş olabilirsiniz. Yani gördükleriniz ve duyduklarınız aslında oldukça farklıdır.

our goal here at RealLife English is to help you  to confidently understand anyone, we will first  

RealLife English'teki amacımız, herhangi birini kendinizden emin bir şekilde anlamanıza yardımcı olmak olduğundan, dinleme

be recapping the difference in the pronunciation  between these two words before testing your  

becerilerinizi test etmeden önce bu iki kelime arasındaki telaffuz farkını özetleyeceğiz

listening skills, so that you never confuse  "can" and "can't" again. Are you ready? Let's go!

, böylece "can" ve "can't" kavramlarını asla karıştırmazsınız. " Tekrar. Hazır mısın? Hadi gidelim!

So the weak form of "can" is usually pronounced  with a schwa sound. This is the uh sound which  

Dolayısıyla "can"ın zayıf biçimi genellikle schwa sesiyle telaffuz edilir. Bu,

is the most common sound in English. So instead of  saying a strong "can", we'll usually reduce it to  

İngilizce'deki en yaygın ses olan uh sesidir. Bu nedenle güçlü bir "can" demek yerine, genellikle   kən'e indiririz

kən. Let me give you some examples. I kən  ride a bike. He kən go for a walk later.  

. Sana bazı örnekler vereyim. Bisiklet sürmeyi bilirim. Daha sonra yürüyüşe çıkabilir.

Now we do this when can is not the main verb  in the sentence, it's an auxiliary verb and  

Şimdi bunu, can cümledeki ana fiil olmadığında , yardımcı fiil olduğunda ve

auxiliary verbs in their nature are usually  reduced. So it can even link on to other words  

yardımcı fiiller yapılarında genellikle indirgendiğinde yapıyoruz. Böylece cümledeki diğer kelimelere   bağlantı bile verebilir

in the sentence. For example if I say "I"  "can" I'll reduce it and connect it Ikuhn.  

. Örneğin, "Ben"  " yapabilirim" dersem, onu küçültür ve Ikuhn'a bağlarım.

Ikuhn. It almost sounds just like one word right.  Ikuhn ride a bike. Why don't you give it a try?

Ikuhn. Kulağa neredeyse tek bir kelime gibi geliyor. Ikuhn bisiklete biniyor. Neden bir denemiyorsun?

Now the strong form of "can" which  you are probably more familiar with  

Artık İngilizce derslerinizden muhtemelen daha aşina olduğunuz "can"ın güçlü biçimi,

from your English classes is  pronounced with a short a sound  

just like the word "and." So we have two  very similar sounds there can, and, can,  

tıpkı "ve" kelimesi gibi kısa bir sesle telaffuz ediliyor  . Dolayısıyla, can ve, can,   ve çok benzer iki sesimiz var

and. So we pronounce that short a sound with  the mouth relaxed and just slightly open.  

. Bu nedenle, ağzımız gevşemiş ve sadece biraz açıkken o kısa sesi telaffuz ediyoruz.

So if you're comfortable doing that, then why  don't you try saying it with me? "Can", "can."

Öyleyse, bunu yapmakta rahatsan neden benimle birlikte söylemeyi denemiyorsun? "Yapabilir", "yapabilir."

Awesome! Now you might be asking yourself: "When  do we use the reduced version and when do we use  

Mükemmel! Şimdi kendinize şu soruyu soruyor olabilirsiniz: "Can'ın azaltılmış sürümünü ne zaman ve

the fully pronounced version of can?" So  when should I say kən when should i say  

tam olarak telaffuz edilen biçimini ne zaman kullanıyoruz?" Peki ne zaman kən demeliyim, ne zaman

it fully as kæn? So you would use this fully  pronounced kæn when you want to give emphasis,  

tam olarak kæn olarak söylemeliyim? Örneğin, vurgu yapmak istediğinizde bu tam olarak telaffuz edilen kæn'i kullanırsınız

for example. So if I'm wanting to reassure you:  "You can win the game" or "you kæn pass the test."  

. Bu nedenle, sizi rahatlatmak istiyorsam: "Oyunu kazanabilirsin" veya "testi geçebilirsin."

We'll also use it for contrast situations. So for  example "he can't come to the party but she kæn."  

Kontrast durumları için de kullanacağız. Yani örneğin, "o partiye gelemez ama o kæn."

Finally if you see this word coming  at the end of a sentence, you would  

Son olarak, bu kelimenin bir cümlenin sonunda geldiğini görürseniz,

also pronounce it fully. So for  example "I don't know if i kæn."

onu tam olarak telaffuz etmiş olursunuz. Örneğin "Kæn olup olmadığımı bilmiyorum."

By the way, if you could understand the difference  when natives say "can" and "can't" without any  

Bu arada, yerlilerin "yapabilirim" ve "yapamam" demeleri arasındaki farkı herhangi bir

difficulty, you'd probably feel a lot more  confident, right? Well, every week we make  

zorluk çekmeden anlayabilseydiniz, muhtemelen kendinize çok daha fazla güvenirdiniz, değil mi? Pekala, tıpkı

English lessons to help learners just like you to  go from feeling like a lost and insecure English  

sizin gibi İngilizce öğrenenlerin kaybolmuş ve güvensiz bir İngilizce öğrenen gibi hissetmekten

learner, to being a confident and natural English  speaker. Does that sound like something that  

, kendine güvenen ve doğal bir İngilizce konuşan kişi olmalarına yardımcı olmak için her hafta İngilizce dersleri yapıyoruz. Bu, yapmak istediğiniz bir şeye benziyor mu

you want to do? Then be sure to hit that  subscribe button and the bell down below  

? Ardından, abone ol düğmesine ve aşağıdaki zile   bastığınızdan

and join our community of over 300 000 learners  and you'll never miss a single new lesson.

ve 300.000'den fazla öğrenciden oluşan topluluğumuza katıldığınızdan emin olun ve tek bir yeni dersi asla kaçırmazsınız.

Now to practice your pronunciation of "can't",  you can do the exact same exercises before.  

Şimdi "can't" telaffuzunuzu uygulamak için daha önce yaptığınız alıştırmaların aynısını yapabilirsiniz.

Take the word canter which is kind of a way that's  between walking and running like a horse might do.  

Bir atın yaptığı gibi yürümekle koşmak arasında bir yol olan dörtnal kelimesini ele alalım.

And just drop that final "er" syllable. So  it's can't. And something to keep in mind,  

Ve o son "er" hecesini bırakın. Yani olamaz. Ve akılda tutulması gereken bir şey,

with "can't", not like "can", it never  reduces. You don't have that schwa sound there.  

"can't" ile "can" gibi değil, asla azalmaz. Orada o schwa sesin yok.

So make sure that you're always  saying that with a strong æ sound:  

Bu nedenle, bunu her zaman güçlü bir æ sesiyle söylediğinizden emin olun:

kænt. But what happens here that does seem to trip  up most of my students, is that they don't hear  

kænt. Ancak burada öğrencilerimin çoğuna çelme takan şey , o

that final t sound. Now this is exactly right.  Americans tend to take that T and make it into a  

son t sesini duymamalarıdır. Şimdi bu tam olarak doğru. Amerikalılar bu T'yi alma ve gırtlaksı bir t haline getirme eğilimindedir

glottal t. What does this mean? This means that  instead of releasing the full sound, we cut it off  

. Bu ne anlama gelir? Bu, sesi tam olarak vermek yerine

in the back of our throats. And if this sound does  not exist in your native language, then you might  

gırtlağımızın arkasından kestiğimiz anlamına gelir. Ve bu ses ana dilinizde yoksa, o zaman

not even hear it, so it just sounds the same as  saying a full "can", right? Let's look at a couple  

onu duymayabilirsiniz bile, yani tam bir "can" demekle aynı geliyor, değil mi? Birkaç

examples: "I can't understand what he's saying."  "The team can't progress into the next round."

örneğe bakalım: "Ne dediğini anlayamıyorum." "Takım bir sonraki tura ilerleyemez."

Now usually we only pronounce that t sound  at the end of can't if it's at the end of a  

Şimdi genellikle can't'ın sonundaki t sesini yalnızca bir

sentence or we want to clarify or add more  emphasis. So let's look at some examples.  

cümlenin sonundaysa veya netleştirmek veya daha fazla vurgu eklemek istiyorsak telaffuz ederiz . O halde bazı örneklere bakalım.

If some person asked "can I borrow  your car?" Then I could respond  

Birisi "arabanızı ödünç alabilir miyim ?" Daha sonra

"I've told you 10 times, no you can't" or  similar to the example that we saw before,  

"Sana 10 kez söyledim, hayır yapamazsın" şeklinde yanıt verebilirim veya daha önce gördüğümüz örneğe benzer şekilde

a place where I've gotten in trouble with my  students is when they say something in English  

öğrencilerimle başımı belaya soktuğum bir yer, İngilizce bir şey söylediklerinde

and I couldn't understand what they said. And  so I said "sorry I can't understand." But what  

ne dediklerini anlayamıyordu. Ben de "özür dilerim anlayamıyorum" dedim. Ama

happens here is because we have that glottal t  and then it's followed by a vowel, they connect.  

burada   olan şey şu ki, gırtlaksı t 'ye sahibiz ve ardından bunu bir sesli harf takip ediyor, bunlar bağlanıyor.

So they think that I said "I can understand", when  I said "I can't understand." You can see how this  

Yani "anlayamıyorum" dediğimde " anlayabiliyorum" dediğimi düşünüyorlar. Bunun   nasıl

can cause some confusion? For sure in my classes  right and so to avoid this problem altogether,  

bazı karışıklıklara neden olabileceğini anlıyor musunuz? Elbette derslerimde doğru ve bu sorunu tamamen önlemek için

I started using a "didn't catch that" instead of  "I can't understand you". In all English lessons  

"Seni anlayamıyorum" yerine "anlamadım" ifadesini kullanmaya başladım . Herhangi bir dilde iletişim kurarken kendinize güvenmek istiyorsanız, tüm İngilizce derslerinde

anyways having good listening skills is  absolutely essential if you want to feel  

yine de iyi dinleme becerilerine sahip olmak kesinlikle önemlidir

confident communicating in any language. And a big  problem that I've heard from English learners from  

. Ve dünyanın her yerinden İngilizce öğrenenlerden duyduğum büyük bir sorun, diğer insanlarla İngilizce

all around the world, is that they just don't have  enough good opportunities to practice speaking  

konuşma pratiği yapmak için yeterince iyi fırsatlara sahip olmamalarıdır

English with other people. And that's why we  decided to go and solve this problem for you.  

. İşte bu yüzden gidip bu sorunu sizin için çözmeye karar verdik.

Our RealLife App is the only place where anytime,  anywhere, you can simply press a button and be  

RealLife Uygulamamız, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, sadece bir düğmeye basarak

instantly connected to another English speaker in  another part of the world for a fun and dynamic  

dünyanın başka bir yerindeki  İngilizce konuşan biriyle eğlenceli ve dinamik bir

English conversation. That's right, you can  have a fascinating conversation about your life,  

İngilizce sohbet için anında bağlanabileceğiniz tek yerdir. Aynen öyle, kendi hayatınız,

about that other person's culture, about your  shared hobbies or even just about the weather,  

diğer kişinin kültürü, ortak hobileriniz veya hatta isterseniz sadece hava durumu hakkında büyüleyici bir sohbet edebilirsiniz

if you want. And we know for a lot of you, you  know, that having a teacher can be a life-changing  

. Ve çoğunuz adına biliyoruz ki, bir öğretmene sahip olmak hayat değiştiren bir

experience, but maybe you just simply can't  afford it. And that's exactly why we've made  

deneyim olabilir, ancak belki de bunu karşılayamazsınız. İşte tam da bu nedenle,

the RealLife App a free resource that you can use  to practice your speaking every day. Does that  

RealLife Uygulamasını her gün konuşma pratiği yapmak için kullanabileceğiniz ücretsiz bir kaynak haline getirdik.

sound pretty good? Then why don't you download  it now by clicking up here or down description  

Kulağa oldukça iyi geliyor mu? O zaman neden burayı  veya aşağıdaki açıklamayı   tıklayarak hemen indirmiyorsunuz

below or you can simply search for RealLife  English in Apple app or Google Play Store.

ya da Apple uygulamasında veya Google Play Store'da RealLife  English'i arayabilirsiniz.

Alright so now that you've warmed up,  it's time to test your English listening  

Pekala, artık ısındığınıza göre İngilizce dinleme becerilerinizi test etme zamanı geldi

skills. So this test has two parts, in  the first part you will see my face,  

. Yani bu test iki bölümden oluşuyor, ilk bölümde yüzümü göreceksiniz,

so you'll be able to see me saying 10  different example sentences. For each one  

yani 10 farklı örnek cümle söylediğimi görebileceksiniz. Her biri için   örnekte

you need to determine whether I said "can" or  "can't" in the example. In the second part,  

"yapabilirim" mi yoksa " yapamaz" mı dediğimi belirlemeniz gerekir. İkinci bölümde,

you're not going to see my face, so this is  really great to challenge your listening skills.  

yüzümü görmeyeceksiniz, bu nedenle bu dinleme becerilerinize meydan okumak için gerçekten harika.

Just like you would need to do, for example,  if you have a phone call or maybe a Zoom  

Tıpkı herhangi bir video olmadan bir telefon görüşmeniz veya belki de bir Zoom

meeting without any video. Alright, are  you ready? Then let's jump into the test

toplantınız olduğunda yapmanız gerektiği gibi. Pekala, hazır mısınız? O zaman teste geçelim

So the first example:

İlk örnek:

Excellent! How did you do? All Right! Are  you ready to step the challenge up a notch?  

Mükemmel! Nasıl yaptın? Elbette! Zorlukları bir adım öteye taşımaya hazır mısınız?

So now you're not going to see my face, you're  just going to have to really trust your ears.

Yani şimdi yüzümü görmeyeceksin, sadece kulaklarına gerçekten güvenmen gerekecek.

Ah yeah! Great job! How do you feel after that?  Don't worry too much if that was a big challenge  

Ah evet! İyi iş! Bundan sonra nasıl hissediyorsun? Bu sizin için büyük bir zorluksa   fazla endişelenmeyin

for you. You can watch the lesson over and  over as many times as you want until you can  

.

effortlessly understand the difference between can  and can't. And if you need a little bit more help,  

Yapabilme ve yapamama arasındaki farkı zahmetsizce anlayana kadar dersi istediğiniz kadar tekrar tekrar izleyebilirsiniz . Biraz daha yardıma ihtiyacınız varsa

then be sure that you don't miss this lesson that  we did that really focuses in on the pronunciation  

o zaman gerçekten

differences between can and can't. You can find  that by clicking up here or down the description  

can ve can't arasındaki telaffuz farklarına odaklanan bu dersi kaçırmadığınızdan emin olun. Bunu, burayı  yukarı tıklayarak veya aşağıdaki açıklamayı   tıklayarak bulabilirsiniz

below. And let's recap what we learned today about  the differences between can and can't. So can is  

. Bugün yapabilen ve yapamayan arasındaki farklar hakkında öğrendiklerimizi özetleyelim. Can

often pronounced in the weak form with a schwa  sound kən and when we have another word before it  

genellikle schwa  sesi kən ile zayıf biçimde telaffuz edilir ve ondan önce başka bir kelimemiz olduğunda

then it often links like Ikuhn. The strong  form of can is pronounced with a short æ  

genellikle Ikuhn gibi bağlanır. Can'ın güçlü şekli, tıpkı insandaki gibi kısa bir æ   sesiyle telaffuz edilir

sound just like in man. There are three  types of cases where you'll see can used  

. Can'ın güçlü biçimde kullanıldığını göreceğiniz üç tür durum vardır

in the strong form. And that's for emphasis,  contrast or if it's at the end of a sentence.  

. Bu da vurgu, karşıtlık veya bir cümlenin sonunda olup olmadığı içindir.

Can't doesn't have a weak form as it is always  stressed. So be sure to always pronounce it  

Can't, her zaman vurgulu olduğu için zayıf bir biçime sahip değildir . Bu nedenle, her zaman

with a strong æ: kænt. However, we usually  don't pronounce that t at the end of can't  

güçlü bir æ: kænt ile telaffuz ettiğinizden emin olun. Ancak, can't'ın sonundaki t'yi de genellikle telaffuz etmeyiz

either. We use a glottal t kæn. Finally you'll  probably only hear that t sound and can't fully  

. Gırtlaksı bir t kæn kullanıyoruz. Son olarak muhtemelen yalnızca t sesini duyacaksınız ve bu ses

pronounced if it comes at the end of a sentence  and the person wants to add a bit more emphasis.

bir cümlenin sonunda geliyorsa ve kişi biraz daha vurgu eklemek istiyorsa tam olarak telaffuz edemeyeceksiniz.

Alright! I hope that you really  enjoyed learning with today's lesson.  

Peki! Umarım bugünün dersinde öğrenmekten gerçekten keyif almışsınızdır.

Why don't you send it over to a friend and  challenge them to see if they score as good  

Neden bir arkadaşınıza gönderip sizin kadar iyi puan alıp almadıklarını görmek için onlara meydan okumuyorsunuz

as you did? And if you want to continue  your English learning journey with us,  

? Ve İngilizce öğrenme yolculuğunuza bizimle devam etmek istiyorsanız,

then be sure to subscribe and why  don't you check out this lesson next!

abone olmayı unutmayın ve neden bir sonraki derse göz atmıyorsunuz?