FAST ENGLISH - They Thought They Heard It Right - But They Were Wrong!

You will fail this quiz. I’m going to play you little bits of casual American English

Bu sınavda başarısız olacaksın. Size art arda 2-4 kelimelik gündelik Amerikan İngilizcesi sohbetlerinden ufak parçalar dinleteceğim

conversation, anywhere from 2-4 words in a row, and you will not be able to tell what

ve siz

the words are. Even native speakers will fail this quiz. I’ve done this with my parents,

kelimelerin ne olduğunu anlayamayacaksınız. Anadili İngilizce olanlar bile bu sınavda başarısız olacak. Bunu ailem, erkek

my brother, my friends and husband, they all failed.

kardeşim, arkadaşlarım ve kocamla yaptım, hepsi başarısız oldu.

In a minute, I’m going to test you. This failure illustrates an important point for

Bir dakika içinde seni test edeceğim. Bu başarısızlık, anadili İngilizce olmayan öğrencilerim için önemli bir noktayı gösteriyor

my non-native English-speaking students. No wonder English is hard to understand if you’re

. Anadiliniz İngilizce değilse İngilizceyi anlamanın zor olmasına şaşmamalı

not a native speaker. It’s okay. It’s not you, it’s English.

. Sorun değil. Bu sen değilsin, İngilizce.

Click here or in the video description to get a free cheat sheet, the sounds of American

Ücretsiz bir kopya kağıdı almak için burayı veya video açıklamasını tıklayın, Amerikan

English, it’s a great reference tool and even I use it quite a bit.

İngilizcesinin sesleri, bu harika bir referans aracı ve ben bile onu biraz kullanıyorum.

Now, Let’s get to that quiz. Question number one. What is being said here?

Şimdi, o teste geçelim. Bir numaralı soru . Burada ne söyleniyor?

Do you need it again? Here. I’m even going to give you a hint. You’re hearing four

Tekrar ihtiyacın var mı? Burada. Hatta sana bir ipucu vereceğim. Dört

words.

kelime duyuyorsunuz.

Now, one thing you might be saying is, can you turn it up? That’s too quiet to understand.

Şimdi, söyleyebileceğiniz bir şey, sesini açabilir misiniz? Bu anlamak için çok sessiz.

YES. volume is one of the differences between stressed and unstressed syllables. American

EVET. ses, vurgulu ve vurgusuz heceler arasındaki farklardan biridir. Amerikan

English is a stress-timed language which means we need this contrast.

İngilizcesi vurgu zamanlı bir dildir, bu da bu karşıtlığa ihtiyacımız olduğu anlamına gelir.

A stressed syllable is longer, louder, usually has an up-down shape of the melody of the

Vurgulu bir hece daha uzundur, daha yüksek seslidir, genellikle sesin melodisi yukarı-aşağı şeklindedir

voice, has more vocal energy. An unstressed syllable is shorter, quieter, flatter in pitch,

, daha fazla vokal enerjiye sahiptir. Vurgusuz bir hece daha kısa, daha sessiz, perdede daha düz,

less vocal energy. In fact, all these characteristics of unstressed syllables can make the speech

daha az ses enerjisidir. Aslında, vurgusuz hecelerin tüm bu özellikleri konuşmayı

so unclear that if you isolate just those words, native speakers can’t understand.

o kadar belirsiz hale getirebilir ki, sadece bu kelimeleri ayırırsanız, anadili İngilizce olan kişiler anlayamaz. Size

Before I give you the answer to question 1, let’s see how my friends and family did

1. sorunun cevabını vermeden önce, arkadaşlarımın ve ailemin bu soruyu nasıl ele aldığına bir bakalım

with this question.

.

I need to hear it again.

Tekrar duymaya ihtiyacım var.

Okay, here it is again.

Tamam, işte yine burada. Hiçbir

I have no idea.

fikrim yok.

No idea.

Fikrim yok.

Not a clue.

No, they don’t get it. Do you? Here it is again.

Bir ipucu değil.

Hayır, anlamıyorlar. Yapıyor musun? İşte yine burada.

I don’t get it.

anlamadım

No idea.

No idea? Okay.

Fikrim yok.

Fikrim yok? Tamam aşkım.

Should I just wanted to. I think something like that.

Sadece istemeli miyim? Bence böyle bir şey .

I was going to say something about do I ask. Do I something.

Sorsam mı diye bir şey diyecektim. Ben bir şey mi?

Okay.

Tamam aşkım.

Great, but, totally wrong. I’m going to tell you the answer in just a second, first

Harika, ama tamamen yanlış. Cevabı birazdan söyleyeceğim, önce

let’s see just two more people fail.

iki kişinin daha başarısız olduğunu görelim.

It’s so, I mean I even know what it is and that even that time it was, I was like, what.

Öyle, yani ne olduğunu bile biliyorum ve o zamanlar bile, ben gibiydim, ne.

Okay.

Tamam aşkım.

Something my husband?

Kocam bir şey mi?

No. So seven native speakers, not one person got it. These are four words in a row. It’s

Hayır. Yani yedi anadili, bir kişi bile anlamadı. Bunlar arka arkaya dört kelimedir.

not like a single syllable.

Tek hece gibi değil.

I’m going to play it for you one more time. Be bold, right now, put it in the comments,

Senin için bir kez daha oynayacağım. Cesur olun, hemen şimdi yorumlara yazın,

“I think the answer to number one is …” Ok, here, for the last time.

“Bence bir numaranın cevabı…” Tamam, burada son kez söylüyorum.

Now here’s what’s crazy. I’m going to play you the whole sentence. If you’re a

Şimdi çılgınca olan şey şu. Sana tüm cümleyi oynayacağım. Ana dilini

native speaker, you’re probably going to understand every word I say, effortlessly.

konuşan biriysen, muhtemelen söylediğim her kelimeyi zahmetsizce anlayacaksın.

My friends and family did.

Arkadaşlarım ve ailem yaptı.

Before we hear the full sentence, a huge thanks to all my supporters here on

Cümlenin tamamını duymadan önce, YouTube'daki tüm destekçilerime,

YouTube, everyone who has joined my channel, they get special badges to make their comments

kanalıma katılan herkese çok teşekkür ederim, yorumlarını öne çıkarmak için özel rozetler alıyorlar

pop, early release of videos when available, and also the top tier gets a free monthly

, videolar uygun olduğunda erken yayınlanıyor ve ayrıca en üst seviye ücretsiz aylık

audio lesson. Thank you! Click JOIN to learn more.

ses dersi. Teşekkür ederim! Daha fazlasını öğrenmek için KATIL'a tıklayın .

OK, here’s the sentence.

Tamam, işte cümle.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

Did you get it?

Onu aldın mı?

Let me play the whole sentence. Tell me if it seems clear now.

Bütün cümleyi oynamama izin ver. Şimdi net görünüyorsa söyle.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ben sadece fotoğrafçıyla aramızda geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

Exactly. So, right away you understand it.

Kesinlikle. Yani, hemen anlıyorsunuz.

When you hear the whole sentence, those little words make a lot of sense. And it sounds a

Cümlenin tamamını duyduğunuzda, bu küçük kelimeler çok anlam ifade ediyor. Ve kulağa

lot more natural than each word being clear.

her kelimenin net olmasından çok daha doğal geliyor. Fotoğrafçı

Whatever conversation happens between us and the photographer. The contrast of stressed

ile aramızda geçen konuşma ne olursa olsun . Vurgulu

and unstressed is vital to natural spoken English. And sometimes I have a hard time

ve vurgusuz arasındaki karşıtlık, doğal konuşma İngilizcesi için hayati önem taşır . Ve bazen

convincing my students just how much you need to take out of unstressed words. They think,

öğrencilerimi vurgusuz kelimelerden ne kadar çok şey çıkarmanız gerektiğine ikna etmekte zorlanıyorum.

I can’t do it like that, no one will understand what I’m saying. Exactly. Just these unstressed

Ben böyle yapamam, ne dediğimi kimse anlamaz diye düşünürler . Kesinlikle. Sadece bu vurgusuz

words, maybe no one would understand. But in the context of a whole sentence, yes, we

sözler, belki kimse anlamaz. Ama bütün bir cümle bağlamında, evet,

understand. And we’re used to that rhythmic contrast. It puts us at ease.

anlıyoruz. Ve biz bu ritmik kontrasta alışkınız. Bizi rahatlatıyor.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

That was you.

O sendin.

Exactly right. That was me. Very good. That was this one. It was the first one I played.

Kesinlikle doğru. O bendim. Çok güzel. Bu buydu. İlk oynadığım oyundu.

Between us and the photographer.

Biz ve fotoğrafçı arasında.

Right.

Sağ.

Between us and the

Bizimle

Between us and the

Bizim Aramızda ve

Between us and the

Bizimle

Right. When you know what it is, I think it is a little bit easier to pick it up but it

Hak Arasında. Ne olduğunu bildiğinizde, onu almanız biraz daha kolay ama

is so funny how you hear the sentence and you’re like total comprehension. You hear

cümleyi nasıl duyduğunuz ve tam olarak anladığınız gibi çok komik olduğunu düşünüyorum.

the snippet and you’re like, and it’s not even like it was part word, it was like

Snippet'i duyarsınız ve beğenirsiniz ve bu kısmi kelime bile değil,

three or four words

üç veya dört kelime gibiydi

Hmmhmm.

Hmmhmm.

Blows my mind.

Beynimi uçuruyor.

Have you ever noticed, like, even an English teacher might say “like” too much? Hmm!

Bir İngilizce öğretmeninin bile çok fazla "beğen" diyebileceğini hiç fark ettiniz mi? Hmm!

But magically, this snippet, that was so unclear, that no one could understand it, is immediately

Ama sihirli bir şekilde, kimsenin anlayamayacağı kadar belirsiz olan bu pasaj,

understandable in the whole sentence. I’m going to give you 6 more questions. I think,

tüm cümlede hemen anlaşılır. Sana 6 soru daha vereceğim. Bence, en

at best, you will get one right.

iyi ihtimalle, bir tane doğru anlayacaksın.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

Yes, between us and the photographer.

Evet, fotoğrafçı ile aramızda.

Did you hear us or did you hear me?

Bizi duydun mu yoksa beni mi duydun?

And yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları almaya çalışıyorum.

Yeah, us.

Yeah.

Evet, biz.

Evet.

Ok, so you guys get how the game goes. I play a clip, you will not be able to understand

Tamam, böylece oyunun nasıl gittiğini anladınız. Klip oynuyorum anlayamazsınız

it. I will play clips of my friends and family also failing the quiz question, everyone fails.

. Arkadaşlarım ve ailemin de sınav sorusunda başarısız olduğu klipleri oynayacağım, herkes başarısız olur.

No one needs to feel bad. Then I’ll play the whole clip and you’ll get it. We’ll

Kimsenin kendini kötü hissetmesine gerek yok. O zaman tüm klibi oynayacağım ve sen de anlayacaksın.

watch the lightbulb go on “I get it! for my friends and family.

Ampulün yanmasını izleyeceğiz “Anladım! arkadaşlarım ve ailem için.

Remember the point. Understand the contrast of American English. Understand that,

Noktayı hatırla. Amerikan İngilizcesinin karşıtlığını anlayın.

to get the contrast, some speech needs to be unclear. For my students, at the end, I’ll

Zıtlığı elde etmek için bazı konuşmaların net olmaması gerektiğini anlayın. Öğrencilerim için, sonunda, burada duyduklarımız gibi arka arkaya bunun gibi

give you some training on unstressed words like these in a row, like what we’re hearing here.

vurgusuz kelimelerle ilgili biraz eğitim vereceğim .

Question number 2. What is being said.

Soru numarası 2. Ne söyleniyor?

Need it again?

Tekrar ihtiyacınız var mı?

Put your guess in the comments.

Tahminlerinizi yorumlara yazın.

Is it hold on, look at?

Bekle, bak mı?

That’s partially correct.

Bu kısmen doğru.

No, I’m okay?

Hayır, iyiyim?

I’ll play it again.

Tekrar oynayacağım.

Sounds like a child.

Bir çocuk gibi geliyor.

Um, I don’t know. I don’t know sounds.

Bilmiyorum. sesleri bilmiyorum

No guesses. Okay.

Tahmin yok. Tamam aşkım.

Want to look at?

Bakmak ister misin?

I don’t know what he said.

ne dediğini bilmiyorum.

Want to look at? You want to hear it again mom?

Bakmak ister misin? Tekrar duymak ister misin anne?

Yeah.

Evet.

It could be want to look at.

Bakmak isteyebilir.

I’m going to play it for you one more time.

Senin için bir kez daha oynayacağım.

Did you get it? My brother did actually get this one right.

Onu aldın mı? Kardeşim aslında bunu doğru anladı.

Want to look at?

Bakmak ister misin?

Bravo Ian!

Bravo Ian!

The whole sentence is:

Bütün cümle şu:

So you want to look at me, okay?

Demek bana bakmak istiyorsun, tamam mı?

You want to look.

bakmak istiyorsun

Yup. Ian got it.

Evet. Ian anladı.

That’s probably the easiest one out of the set.

Bu muhtemelen setteki en kolayı .

So you want to look at me, okay?

Yani bana bakmak istiyorsun, tamam mı?

So you want to look at me, okay? Molly.

Yani bana bakmak istiyorsun, tamam mı? Molly.

Right.

Sağ.

Photography shoot with the boys.

Erkeklerle fotoğraf çekimi.

That was one which is like, “so you want to look at.”

Bu, "bakmak istiyorsun" gibi bir şeydi .

Oh, it sounds like a small child.

Ah, kulağa küçük bir çocuk gibi geliyor.

In the context, it doesn’t sounds that high? But it is funny to me also how sometimes if

Bağlamda, kulağa o kadar yüksek gelmiyor mu? Ama bazen

you take a snippet it seems unnaturally high. And you know, she was talking to kids and

bir snippet aldığınızda doğal olmayan bir şekilde yüksek görünmesi de bana komik geliyor. Ve bilirsiniz, çocuklarla konuşuyordu ve

her energy was a little bit higher but in the sentence, it doesn’t sound too crazy.

enerjisi biraz daha yüksekti ama cümlede kulağa çok çılgınca gelmiyor.

No.

So you want to look at me, okay?

Hayır.

Yani bana bakmak istiyorsun, tamam mı?

So you want to look at me, okay?

Yani bana bakmak istiyorsun, tamam mı?

It’s so clear, isn’t it?

Çok açık, değil mi?

Question number 3. Identify this.

Soru numarası 3. Bunu tanımlayın.

Gif?

Gif? Sen

You?

?

I love this so much.

Bunu çok fazla seviyorum.

I love stumping native speakers with their own language.

Ana dilini konuşanları kendi dilleriyle şaşırtmayı seviyorum .

Give?

Vermek?

Give.

Vermek.

Okay.

Tamam aşkım.

My dad had the same guess as John, give, but that’s not right.

Babam, John'la aynı tahminde bulundu, ver, ama bu doğru değil.

Give.

Do.

Vermek.

Yapmak. Tekrar

Play it again.

oynat.

Oh, do maybe.

Olabilir.

That’s last time I heard gif.

GIF'i en son o zaman duydum.

When she planted the seed.

Tohumu ektiğinde.

I’m going to give you one more listen

Seni bir kez daha dinleyeceğim Anladın mı

Got it? Here’s the whole sentence.

? İşte cümlenin tamamı.

So when do you think these are from?

Sence bunlar ne zaman?

So David got it right on the second listen, this is ‘do you’.

Yani David ikinci dinleyişte doğru anladı, bu 'yapıyorsun'.

So when do you think these are from?

Sence bunlar ne zaman?

So when do you.

Peki sen ne zaman

Which you guys also got.

Sizler de aldınız.

Two for seven.

Yediye iki.

Yes.

Evet.

So when do you think these are from?

Sence bunlar ne zaman?

When do you think these are from?

Sizce bunlar ne zaman?

Hmm.

Yeah.

Hmm.

Evet.

So when you. So what you heard in that little fragment was do and you.

Yani sen ne zaman Yani o küçük parçada duyduğun şey, yap ve sen idi.

Yeah.

Evet.

That was really short.

Bu gerçekten kısaydı.

But in the sentence, clear.

Ama cümlede açık.

So when do you think these are from?

Sence bunlar ne zaman?

So when do you think these are from?

Sence bunlar ne zaman?

Exactly.

Kesinlikle.

No one is having any problem with this sentence, hearing it just once. No one is thinking they’re

Kimse bu cümleyle bir sorun yaşamıyor, sadece bir kez duydu. Kimse

hearing ‘give’.

'ver'i duyduğunu düşünmüyor.

Question 4. Here it is.

Soru 4. İşte burada.

Let me play that for you again for you.

Senin için tekrar çalmama izin ver.

Can I have it?

Bunu alabilir miyim?

No, but that is what it sounds like.

Hayır, ama kulağa öyle geliyor.

What?

Ne?

Can I have it?

Bunu alabilir miyim?

Can I have it?

Bunu alabilir miyim?

They have the same guess as John and Amanda. Close, but not quite it.

John ve Amanda ile aynı tahmine sahipler. Yakın, ama tam olarak değil.

Can I have it?

Bunu alabilir miyim?

That one seemed pretty clear to me.

Bu bana oldukça net göründü.

You heard it too.

Sen de duydun.

I heard it too.

Ben de duydum.

For the record, that’s not correct.

Kayıt için, bu doğru değil.

Good.

İyi. Bunu

I’m like, I’m definitely sure I guessed that.

tahmin ettiğimden kesinlikle eminim .

But I agree, it sounds like that.

Ama katılıyorum, kulağa öyle geliyor.

Everyone guessed the same. That’s the only time that happened with this quiz. Is that

Herkes aynı şeyi tahmin etti. Bu sınavla olan tek zaman buydu. Sen

what you also guessed? Let’s listen again.

de öyle mi tahmin ettin? Tekrar dinleyelim.

Here is the full sentence.

İşte tam cümle.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look.

Günlük kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look.

Günlük kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım.

The snippet that you didn’t understand before was “and I haven’t”.

Daha önce anlamadığınız pasaj "ve ben anlamadım" idi.

Oh.

Ah.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look.

Günlük kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look?

Her gün olduğu kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım?

Yes, exactly.

Evet kesinlikle.

What is a ring look?

Out of context, she was talking about a ring.

Yüzük görünümü nedir?

Bağlam dışı, bir yüzükten bahsediyordu.

Oh.

Out of context, I feel like that is hard but you still totally got it.

Ah.

Bağlam dışında, bunun zor olduğunu hissediyorum ama yine de tamamen anladın.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look?

Her gün olduğu kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım?

And I haven’t.

Ve yapmadım.

Tricky, isn’t it?

Zor, değil mi?

Question 5. What do you hear?

Soru 5. Ne duyuyorsunuz?

Hmm. Let’s play it again.

Hmm. Tekrar oynayalım.

Cheers?

Şerefe?

It does sort of sound like that, that’s not what it is.

Kulağa öyle geliyor, öyle değil.

But it does sort of say, it does sort of sound like that.

Ama bir nevi söylüyor, kulağa öyle geliyor.

Chirp.

Cıvıldamak.

It sounds like Dad.

Babana benziyor.

It’s actually Steven Colbert.

Aslında Steven Colbert.

Oh.

Ah.

Chirp.

Cıvıldamak.

Chir. It’s part of “it’s your.”

Chir. "Senin" in bir parçası.

It’s your?

Senin?

Hmm.

Hmm.

Maybe.

Belki.

I have to give a shoutout to my Dad here. In general he was terrible at this game. But this

Burada babama seslenmeliyim. Genel olarak bu oyunda berbattı. Ama bu

was a great guess. Not a hundred percent right but close.

harika bir tahmindi. Yüzde yüz doğru değil ama yakın.

Cheers.

Şerefe.

To your?

Senin için?

To your like chur.

senin gibi chur'a.

Yeah. Let’s hear it again.

Evet. Tekrar dinleyelim.

To your, to your point.

Senin için, senin amacın için.

What do you think? You listen one more time.

Ne düşünüyorsun? Bir kez daha dinle.

David and Renee were right. Here’s the whole sentence.

David ve Renee haklıydı. İşte cümlenin tamamı.

Now you recently have added a new credit to your name.

Şimdi son zamanlarda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

Can you hear it now? TO YOUR, ‘chur’.

Şimdi duyabiliyor musun? SİZİN İÇİN, 'chur'.

Now you recently have added a new credit to your name.

Şimdi son zamanlarda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

Now you recently have added a new credit to your name.

Şimdi son zamanlarda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

Yeah. So that was ‘to your’ that I think you guys were sort of on to. I think you guys

Evet. Yani, sanırım sizlerin bir nevi "size göre" olduğunu düşünüyorum .

maybe said that.

Sanırım bunu siz söylediniz.

Okay.

Tamam aşkım.

Yeah.

Evet.

Actually, they had both gotten it.

Aslında ikisi de almıştı.

Now you recently have added a new credit to your name.

Şimdi son zamanlarda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

Now you have recently added a new credit to your name.

Şimdi yakın zamanda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

Exactly.

Kesinlikle. Kulağa

That sounds like a talk show.

talk show gibi geliyor.

That’s Steven Colbert.

Bu Steven Colbert.

Sounds like Colbert.

Colbert'e benziyor.

Now you have recently added a new credit to your name.

Şimdi yakın zamanda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

To your.

Senin için.

To your name.

senin adına

Chur.

Chur.

If you’re wondering where the CH sound is coming, it comes from the T and the R. Take

CH sesinin nereden geldiğini merak ediyorsanız , T ve R'den gelir.

the word ‘train’, for example. Most native speakers will say ‘chrain’, with a CHR

Örneğin 'tren' kelimesini ele alalım. Anadili İngilizce olanların çoğu, TR değil CHR ile "chrain" diyecektir

not TR. The CHR pronunciation is more common for TR words than the TR pronunciation. So

. CHR telaffuzu, TR kelimeleri için TR telaffuzundan daha yaygındır. Yani

in the phrase ‘to your’, there is so much reduction, so many sounds dropped, that the

'size' ifadesinde o kadar çok azalma var, o kadar çok ses düştü ki,

TR sounds are coming together to make that CHR sound, chr.

TR sesleri bir araya gelerek o CHR sesini, chr.

Just two questions left. Question 6.

Sadece iki soru kaldı. Soru 6.

Hmm.

Hmm.

Gonna.

Olacak.

Done a.

Tamamlandı

Done a? Gotta?

Bitti mi? zorunda mı?

Or Gonna.

Ya da Olacak.

Done a, gonna, or gotta.

Yapacağım, yapacağım ya da yapacağım.

Down in?

Aşağıda mı?

Down in, do you have a guess?

Aşağı in, bir tahminin var mı?

Belly?

Karın?

Done a, gonna, gotta, now we add the guesses ‘down in’ and ‘belly’. Are any of

Bir, olacak, lazım, şimdi "aşağı" ve "göbek" tahminlerini ekliyoruz. Bunlardan herhangi biri

these your guesses?

sizin tahminleriniz mi?

Got it?

Anladım?

Hear it again.

Tekrar duy.

It does sound like got it.

Anlaşıldı gibi geliyor.

Ballot, got it.

Oylama, anladım.

Ballot? Got it? Listen one last time.

Oy pusulası mı? Anladım? Son kez dinle.

This one is tricky. Here’s the full sentence.

Bu zor. İşte tam cümle.

Did you get all it? Here it is again.

Hepsini aldın mı? İşte yine burada.

Walked out of the movie Lake House.

Göl Evi filminden çıktım.

Walked out of the movie Lake House?

Göl Evi filminden çıktın mı?

Yeah. Zack Galafanakis talking to some.

Evet. Zack Galafanakis bazılarıyla konuşuyor.

This was a clip from the Zack Galafanakis show Between Two Ferns.

Bu, Zack Galafanakis'in Between Two Ferns programından bir klipti.

Walked out of the movie Lake House?

Göl Evi filminden çıktın mı?

What was the sentence?

Cümle neydi?

Walked out of the movie Late Ones.

Late Ones filminden çekildi.

I thought he said Lake House.

Göl Evi dediğini sanıyordum.

Here, let’s play it again.

İşte, tekrar oynayalım.

Walked out of the movie Lake House.

Göl Evi filminden çıktım.

Walked out of the movie Lake House.

Göl Evi filminden çıktım.

Yes.

Evet.

Apparently the movie “Lake house” was terrible. Out of the. Did you get that one?

Görünüşe göre “Göl evi” filmi korkunçtu. Dışında. Onu aldın mı?

Out of the.

Dışında.

Here’s the last question. I think it’s the hardest one.

İşte son soru. Bence bu en zoru .

What do you hear?

Ne duyuyorsun?

Okay, again.

Tamam, tekrar.

It’s so ridiculous, isn’t it?

Çok saçma, değil mi?

This is actually three words

Bu aslında üç kelime

Yup. Sounds like as if something.

Evet. Bir şey gibi geliyor.

Uhuh, Uhuh.

Ahh, ahh.

Actually, it’s not ‘as if’.

Aslında 'sanki' değil.

What?

Ne?

David doesn’t even hears anything that sounds remotely like a word.

David uzaktan bir kelimeye benzeyen hiçbir şey duymuyor bile .

No idea.

Fikrim yok.

Wishup.

Keşke. Bir

Wishup?

dilek mi?

Wish upon a star?

Bir Dilek Tut?

Okay, do you have a guess, Ian?

Tamam, bir tahminin var mı, Ian?

One more time?

Bir kez daha?

Okay.

Tamam aşkım.

Nope. I don’t have a guess.

Hayır. tahminim yok

My Dad’s guess is ‘wishup’, which, for the record, is not a word in English. I’m

Babamın tahmini "dilek", kayıtlara geçsin, İngilizce bir kelime değil.

going to play you the whole sentence now. Can you get it?

Şimdi sana tüm cümleyi oynayacağım. Alabilir misin?

Was the whole thing clear? Let’s hear it again.

Her şey açık mıydı? Tekrar dinleyelim .

The three words in question were ‘that was a’.

Söz konusu üç kelime 'bu birdi' idi.

That was a really long time ago, honey.

Bu çok uzun zaman önceydi tatlım.

You guys crushed every single word in the sentence, no problem whatsoever.

Cümledeki her kelimeyi ezdin , hiçbir sorun yok.

It was a really long time ago, honey.

Çok uzun zaman önceydi tatlım.

It’s actually ‘that’, I think.

Aslında 'o', bence.

That was a really long--

Bu gerçekten uzun--

But it’s true that ‘that’ and ‘it’ can actually reduce to the same sentence.

Ama "o" ve "o" aslında aynı cümleye indirgenebileceği doğru.

I was a really long time ago, honey.

Çok uzun zaman önceydim tatlım.

That was a really long time ago, honey.

Bu çok uzun zaman önceydi tatlım.

It was a really long time ago, honey.

Çok uzun zaman önceydi tatlım.

It’s actually ‘that’. That was a really long time ago, honey.

Aslında 'o'. Bu çok uzun zaman önceydi tatlım.

That was a really long time ago, honey.

Bu çok uzun zaman önceydi tatlım.

Alright.

Peki.

No wonder people can’t understand this.

İnsanların bunu anlayamamasına şaşmamalı.

People can. They just have to learn the tricks.

Insanlar yapabilir. Sadece hileleri öğrenmeleri gerekiyor.

Okay, so sentence 1.

Pekala, 1. cümle.

And, yeah, I’m just trying to get whatever conversation happens between us and the photographer.

Ve evet, biz ve fotoğrafçı arasında geçen konuşmaları anlamaya çalışıyorum.

The fragment in the quiz was this:

Sınavdaki parça şuydu:

Between us and the

Aramızda ve

Between us and the

Aramızda ve

Between becomes tween. ‘Be’ kind of sound in front ‘tween’. But not really it’s

Aramızda ara olur. ' Ara' önünde 'ol' gibi bir ses. Ama gerçekten

own syllable. Tween us and the, tween us and the. The n links right into the uh for us,

kendi hecesi değil. Bizimle bizim aramız, bizim ve bizim aramız . n, bizim için doğrudan uh'ye bağlanır,

tween us and the. The word and reduces, us and, us and, us and the, us and the. The word

biz ve biz arasında. Sözcük ve indirgeme, biz ve, biz ve, biz ve the, biz ve the. The kelimesi

the, we have the voiced th beginning an unstressed word, you don’t need to bring your tongue

, biz vurgusuz bir kelime olan th'yi seslendirdik,

tip through for this th sound. It can just touch the backs of the teeth, don’t lift

bu th sesi için dilinizin ucunu getirmenize gerek yok. Sadece dişlerin arkalarına dokunabilir,

the tongue tip and release it, that will sound like a d but rather bring it forward and pull

dil ucunu kaldırıp serbest bırakmayın, bu bir d gibi ses çıkarır, bunun yerine öne getirip

it back. The, the, the, the. Tween us, tween us and, tween us and. You’re going to have

geri çeker. o, o, o, o. Aramızda, aramızda ve, aramızda ve. Bu hıza ayak uydurmak

to really simplify your mouth movements to match this speed. Tween us and. Now, you try

için ağız hareketlerinizi gerçekten basitleştirmeniz gerekecek . Aramızı doldurun ve. Şimdi, sen dene

it. I’m going to play it then there will be a gap for you to say it, we’ll do it

. Ben oynayacağım o zaman siz söyleyin diye boşluk olur

5 times in a row. Play it, say it. Really simplify your mouth movements as you do this.

üst üste 5 kere yaparız. Çal, söyle. Bunu yaparken ağız hareketlerinizi gerçekten basitleştirin.

Sentence 2

Cümle 2

So you want to look at me, okay?

Demek bana bakmak istiyorsun, tamam mı?

And the fragment in the quiz was this:

Ve sınavdaki parça şuydu:

Want to look at

Bakmak istiyorum

Want to look at. Want to look at, want to look at. Want to becomes wanna, very common

Bakmak istiyorum. Bakmak ister, bakmak ister. İstemek istemek olur, çok yaygın

reduction. Want to look at. The word ‘looked’, not stressed here. Wanna look at. Lower in

indirgeme. bakmak istiyorum. "Baktı" kelimesi burada vurgulanmamıştır. Bakmak istiyorum. Daha düşük

pitch, lower energy. The word at reduces to the schwa, ət, ət, ət. And the t is a stop

perde, daha düşük enerji. at kelimesi schwa, ət, ət, ət'ye indirgenir. Ve t bir durak

t because the next word me begins with a consonant that will usually be a stop t. It can sound

t çünkü bir sonraki me sözcüğü genellikle bir durak t olacak bir ünsüzle başlar.

dropped to my students but we don’t hear it as dropped. Native speakers still hear

Öğrencilerime düşürülmüş gibi gelebilir ama biz düşürülmüş olarak duymuyoruz. Anadili İngilizce olanlar

it as a T. Because of just the little stop quality, the little lift, at me, at me, at

bunu hala T olarak duyuyor. Sadece biraz duraklama niteliğinden dolayı, bana, bana,

me, at me. Wanna look ət, wanna look ət, wanna look ət. We’ll have a play it, say

bana, bana karşı küçük kaldırma. Güzel görünmek istiyorum, güzel görünmek istiyorum, güzel görünmek istiyorum. Çal, söyle

it training section, match exactly what you hear, don’t stop, don’t fix, just hear

eğitim bölümü yapacağız, duyduklarınızı tam olarak eşleştireceğiz , durmayın, düzeltmeyin, sadece bir

the next iteration and hear it again.

sonraki yinelemeyi duyun ve tekrar dinleyin.

Sentence 3

Cümle 3

So when do you think these are from?

Peki bunların ne zaman olduğunu düşünüyorsun?

The fragment in the quiz:

Quizdeki parça:

Do you

Do you

Do you, do you, do you, do you

Do you, do you, do you, do you

You can think of both of these vowels as the schwa, I can do this without living my lips

Bu ünlülerin ikisini de schwa olarak düşünebilirsiniz , Bunu dudaklarımı hiç yaşamadan yapabilirim

at all. Do you, do you, do you, do you. It’s just the tongue moving inside. Do you, do you.

. Sen mi, sen mi, sen mi, sen mi? Sadece dil içeride hareket ediyor. Yapar mısın, yapar mısın?

Linking together like a single word, no separation.

Tek bir kelime gibi birbirine bağlanıyor, ayrılık yok.

Here’s your training section, play it, say it five times.

İşte eğitim bölümünüz, oynatın, beş kez söyleyin.

Sentence 4

Cümle 4

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look.

Günlük kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım.

The fragment in the quiz:

Sınavdaki parça:

And I haven’t

Ve yapmadım

And I have not and I haven’t becoming n I haven’t, n I haven’t. And reduces, it’s

Ve yapmadım ve olmadım n Olmadım, n Olmadım. Ve azaltır, bu

just the n sound. That links right into the I diphthong, nI, nI. In the word haven’t,

sadece n sesidir. Bu doğrudan I diphthong, nI, nI ile bağlantılıdır. Kelimede,

she’s dropping the h. nI aven’t, nI aven’t, nI aven’t.

h'yi düşürüyor. Yapmadım, yapmadım, yapmadım.

Not as much daily, and I haven’t found my daily ring look.

Günlük kadar değil ve günlük yüzük görünümümü bulamadım.

The t at the end of an apostrophe contraction can be dropped or stop t. In the whole sentence,

Kesme işareti kısaltmasının sonundaki t bırakılabilir veya t'yi durdurabilir. Cümlenin tamamında

I feel more as a stop. Haven’t, n’t, n’t, n’t. That abrupt stop of air that symbolizes

daha çok durak gibi hissediyorum. Yapmadım, yapmadım, yapmadım, yapmadım. t'yi simgeleyen o ani hava durması

the t. And I haven’t.

. Ve yapmadım.

Okay now, play it, say it 5 times in a row.

Tamam şimdi, çal, art arda 5 kez söyle.

Sentence 5

Cümle 5

Now, you recently have added a new credit to your name.

Şimdi, yakın zamanda adınıza yeni bir kredi eklediniz .

And the fragment in the quiz: to your

Ve sınavdaki parça: senin

To your, to your. The t sound a little bit more like a ch, that’s the influence of

için, senin için. t kulağa biraz daha çok ch gibi geliyor, bu

the r coming later. To your, to your.

daha sonra gelen r'nin etkisi. senin için, senin için.

Play it, say it 5 times

Oynat, 5 kere söyle

Isn’t it interesting? It’s not to your. There’s a lot less happening with your mouth.

İlginç değil mi? senin için değil. Ağzınızla ilgili çok daha az şey oluyor.

To your.

Senin için.

Sentence 6

Cümle 6

Walked out of the movie Lake House.

Göl Evi filminden çıktı.

And the fragment: out of the

Ve parça: Dıştan

Out of the, out of the. Really unclear. The T in out becomes a flap. The word ‘of’

Dıştan, Dıştan. Gerçekten belirsiz. T girişi bir kanat haline gelir. 'Of' kelimesi

reduces to just the schwa so out of becomes outə but not pronounced nearly that clearly.

sadece schwa'ya indirgenir, bu nedenle out of outə olur, ancak neredeyse o kadar net telaffuz edilmez.

Out of, out of, out of the, out of the. Again, the word the, that voiced th, tongue tip won’t

dışında, dışında, dışında, dışında. Yine dil ucunu seslendiren kelime dil

come through the tip. It just touches the backs of the teeth and then pulls away quickly,

ucundan gelmeyecektir. Sadece dişlerin arkalarına dokunur ve sonra hızla uzaklaşır,

the, the, the. Outəthe, outəthe. If you’re thinking the words ‘Out of the’, it will

the, the, the. Dışarı, dışarı. 'Out of the' kelimesini düşünüyorsanız,

be impossible to pronounce this so quickly so forget the words, forget what you see in

bunu bu kadar çabuk telaffuz etmeniz imkansız olacak, bu yüzden kelimeleri unutun,

black and white, just focus on what you hear.

siyah beyaz gördüklerinizi unutun, sadece duyduklarınıza odaklanın.

Now, the play it say it 5 times. You repeat in the pause.

Şimdi, oyun 5 kez söylüyor. Duraklamada tekrar edersiniz .

The last sentence

Son cümle

That was a really long time ago, honey.

Bu çok uzun zaman önceydi tatlım.

And the fragment was: That was a

Ve parça şuydu: Bu birdi

That was a. The th can be dropped in the word that and that’s what’s happening here.

Bu birdi. th, that kelimesine bırakılabilir ve burada olan da budur.

The vowel in that can reduce to the schwa so ‘that’ becomes ət. Super quick schwa

Bu sesli harf schwa'ya indirgenebilir, böylece 'that' ət olur. Süper hızlı schwa

then a stop t because the next word begins with a consonant, the word was, absolutely

sonra bir stop t çünkü sonraki kelime bir ünsüzle başlıyor, kelime was, kesinlikle

not fully pronounced but it becomes ət was, ət was, ət was. So fast. Then the article,

tam olarak telaffuz edilmiyor ama ət was, ət was, ət was şeklinde oluyor. Çok hızlı. Sonra makale,

just a schwa at the end, wəzə, wəzə, wəzə. So that was a becomes, ətwəzə, ətwəzə,

sonunda sadece bir schwa, wəzə, wəzə, wəzə. Böylece bu bir oldu, ətwəzə, ətwəzə,

ətwəzə.

ətwəzə.

Now, you do it, play it, say it 5 times.

Şimdi sen yap, çal, 5 kere söyle.

I call these reduction strings when we have

Bu

these unstressed words or syllables in a row. If you want to train more of this kind of

vurgusuz sözcükleri veya heceleri arka arkaya aldığımızda, bu indirgeme dizeleri diyorum. Bu türden daha fazla ses eğitimi almak istiyorsanız

audio, I do have a chapter that has reduction string training in it in my Academy, this

, Akademimde tel azaltma eğitimi içeren bir bölümüm var , bu

would be in the stress 3 course, so check out rachelsenglishacademy.com and sign up

stres 3 kursunda olacaktır, bu nedenle rachelsenglishacademy.com'a göz atın ve

if you want more of this kind of work.

daha fazlasını istiyorsanız kaydolun bu tür işlerden. Amerikan İngilizcesinin

If you’re interested in training all the reductions of American English, not to mention

tüm indirgemelerini öğrenmekle ilgileniyorsanız ,

all the sounds, check out my online school and #1 accent training ground RachelsEnglishAcademy.com.

tüm seslerden bahsetmeye bile gerek yok, çevrimiçi okuluma ve 1 numaralı aksan eğitim alanım RachelsEnglishAcademy.com'a göz atın.

I would love to have you as my student. It’s the best way to train those muscles and change

Öğrencim olmanı çok isterim. Bu kasları eğitmenin ve alışkanlıklarınızı değiştirmenin en iyi yolu budur

your habits. Keep your learning going now with this video and be sure to subscribe,

. Bu video ile öğrenmeye hemen devam edin ve YouTube'daki

with notifications on, to my channel here on YouTube. I love being your English teacher.

kanalıma bildirimleri açık olarak abone olmayı unutmayın . İngilizce öğretmenin olmayı seviyorum. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler