JOHN MERROW -- Interview a Broadcaster! -- American English Pronunciation

Hey Guys, welcome to the new Rachel's English miniseries Interview a Broadcaster.

Hey Millet, Rachel'ın yeni İngilizce mini dizisi Bir Yayıncıyla Görüşme'ye hoş geldiniz.

Hi Guys, I'm here with Mr. John Merrow.

Merhaba Arkadaşlar, Bay John Merrow ile birlikteyim.

John, can you tell my audience a little bit about what you do?

John, dinleyicilerime biraz ne yaptığından bahseder misin?

J: Sure, I'm Education Correspondent for PBS NewsHour

J: Elbette, PBS NewsHour'un Eğitim Muhabiriyim

and I have my own non-profit production company called Learning Matters.

ve Learning Matters adında kar amacı gütmeyen kendi prodüksiyon şirketim var.

R: Learning Matters. Well, I don't know if you are aware of this,

R: Öğrenme Önemlidir. Farkında mısınız bilmiyorum

but one of the terms for the Standard American accent is Broadcaster English.

ama Standart Amerikan aksanı için kullanılan terimlerden biri de Yayıncı İngilizcesidir. Bu

So, people all over the world are looking to people in America who deliver the news,

nedenle, dünyanın her yerinden insanlar, Amerika'da

as a standard, for speaking American English.

Amerikan İngilizcesi konuşmak için haberleri bir standart olarak sunan insanlara bakıyor.

J: Okay, I think that's a compliment to our profession.

J: Tamam, bence bu mesleğimize bir iltifat.

R: I think so too. So where are you from?

R: Ben de öyle düşünüyorum. Nerelisin? Konuşarak

Have you had to change anything about the way you grew up talking...

büyüme tarzınla ilgili herhangi bir şeyi değiştirmek zorunda kaldın mı...

J: You mean you can't tell when I'm talking.

J: Ne zaman konuştuğumu anlayamadığını mı söylüyorsun?

R: I can't, which is exactly what you want I think!

R: Yapamam, bence tam olarak istediğin bu!

J: I'm actually from New England. R: Okay.

J: Aslında New England'lıyım. R: Tamam.

J: But not Massachusetts. R: Okay, so you didn't have a regional accent.

J: Ama Massachusetts değil. R: Tamam, yani bölgesel bir aksanın yoktu.

J: I think not, yeah, I think...I grew up in Connecticut.

J: Sanmıyorum, evet, sanırım... Connecticut'ta büyüdüm.

So I guess it's sort of neutral country. R: Yeah, more neutral.

Yani sanırım burası bir tür tarafsız ülke. R: Evet, daha tarafsız.

J: Yeah. R: And when you are preparing something

Evet. R: Ve

to read on camera, how do you prepare that? Do you say it out loud?

kamera önünde okumak için bir şeyler hazırlarken, bunu nasıl hazırlıyorsunuz? Yüksek sesle mi söylüyorsun?

How much time do you spend with it?

Onunla ne kadar zaman geçiriyorsun?

J: I usually write what I say.

J: Genelde ne söylersem yazarım.

We don't have a teleprompter, it's public television, and so I memorize it. *R*: Wow!

Bir teleprompterimiz yok, halka açık bir televizyon ve bu yüzden onu ezberliyorum. *R*: Vay canına!

A teleprompter is a device you can attach to your camera

Teleprompter, kameranıza takabileceğiniz ve siz

that lets you read a script while you look right at your camera.

doğrudan kameranıza bakarken bir komut dosyası okumanıza izin veren bir cihazdır.

I was very surprised to hear that Mr. Merrow doesn't use one.

Bay Merrow'un kullanmadığını duyunca çok şaşırdım.

Even I use one for some of my Rachel's English videos.

Ben bile Rachel'ın bazı İngilizce videoları için kullanıyorum.

J: And... but I have a good short term memory.

J: Ve... ama kısa süreli hafızam iyidir.

I can hold it for a little while and then it's gone.

Onu bir süre tutabilirim ve sonra gitti.

R: Yeah, so what do you do when you have a name or something, a place,

R: Evet, nasıl telaffuz edeceğinden emin olmadığın bir adınız veya başka bir şey, bir yeriniz olduğunda ne yaparsınız

that you're not sure how to pronounce?

?

J: Phonetically work it out. R: Okay.

J: Fonetik olarak çöz. R: Tamam.

J: Phonetically. And English is a very complicated language.

J: Fonetik olarak. Ve İngilizce çok karmaşık bir dildir.

R: It is. J: There's so many words that

R: Öyle. J: O kadar çok kelime var ki

J: ......bow and bow... R: My users know that.

J: ......selam ve selam... R: Kullanıcılarım bunu biliyor.

Yes. *J*: Yeah, I mean, it's a tough language. It's...

Evet. *J*: Evet, yani zor bir dil. Bu...

I think more irregular than other languages I have some familiarity with.

Sanırım aşina olduğum diğer dillerden daha düzensiz.

I applaud people who are learning English later in life ...

İngilizceyi sonradan öğrenen insanları alkışlıyorum...

R: Yeah, right. J: Because we.... We don't make it easy for them.

R: Evet, doğru. J: Çünkü biz... Biz onların işini kolaylaştırmıyoruz.

R: No, we certainly don't. It's a bear.

R: Hayır, kesinlikle yapmıyoruz. Bu bir ayı.

So are there any words in American English that are difficult for you to pronounce?

Peki, Amerikan İngilizcesinde sizin için telaffuz etmekte zorlanan herhangi bir kelime var mı?

J: Besides 'maintenance'?

J: 'Bakım' dışında mı?

R: Well, let's hear about 'maintenance'. Now that's not how you say it!

R: Pekala, 'bakım' hakkında bir şeyler duyalım. Şimdi böyle söyleyemezsiniz!

J: No, that's right, it's 'maintenance' but I was in Graduate School in Indiana

J: Hayır, bu doğru, bu 'bakım' ama Indiana'da Lisansüstü Okulundaydım

and I ran into some one person, I'm not disparaging the State of Indiana,

ve bir kişiyle karşılaştım, Indiana Eyaletini '

who pronounced it 'maintainance'.

bakım' olarak telaffuz edeni küçümsemiyorum.

My older sister was with Katharine Gibbs Secretarial School

Ablam Katharine Gibbs Sekreterlik Okulu'ndaydı

and I told her that just as kind of a funny story and then that came up on a spelling test

ve ona aynı derecede komik bir hikaye anlattım ve sonra bu bir yazım testinde çıktı

and she spelled it 'maintainance' instead of maintenance

ve o bunu bakım yerine 'bakım' olarak heceledi

and she has never forgiven me and I was you know... 40 years ago, so. *R*: Okay, oh boy.

ve beni asla affetmedi ve ben sendim. bilirsin... 40 yıl önce yani. *R*: Tamam oğlum.

'Maintenance' is an interesting word. The verb is 'maintain',

'Bakım' ilginç bir kelimedir. Fiil,

with stress on the second syllable, and the AY as in SAY diphthong, maintain.

ikinci hecede vurgu ile 'sürdürmek' ve AY, SAY diftonunda olduğu gibi, sürdürmek.

But in noun form, the second syllable changes,

Ancak isim biçiminde ikinci hece değişir

and we have a different spelling, and a different pronunciation.

ve farklı bir yazım ve farklı bir telaffuzumuz olur.

Now we have the schwa, and the 'T' becomes a Stop T instead of a True T.

Şimdi schwa'ya sahibiz ve 'T' True T yerine Stop T olur.

Maint-en-ance. Maintenance. Maintain. Maintenance.

Bakım. Bakım. Sürdürmek. Bakım.

R: So 'maintenance' not 'maintainance'.

R: Yani 'bakım', 'bakım' değil.

J: I know but it's spelled maintenance, of course, yeah.

J: Biliyorum ama hecelenmiş bakım, elbette, evet.

R: Right, right. Are there any words that you especially love in American English,

R: Doğru, doğru. Amerikan İngilizcesinde özellikle sevdiğiniz herhangi bir kelime var mı

or what's your favorite word?

veya en sevdiğiniz kelime nedir?

J: I like words that have very, very different meanings like 'entrance' and 'entrance'.

J: 'Giriş' ve 'giriş' gibi çok çok farklı anlamları olan kelimeleri seviyorum.

They're spelled ... but they have very different meanings, but they look the same.

Hecelendiler ... ama çok farklı anlamları var ama aynı görünüyorlar.

R: Cool! Mr. Merrow likes words that are spelled the same

R: Harika! Bay Merrow, aynı şekilde yazılan

but have different meanings and pronunciations.

ancak farklı anlamlara ve telaffuzlara sahip kelimeleri sever.

These are called 'heteronyms' or 'homographs'.

Bunlara "heteronimler" veya "homograflar" denir.

'Entrance' as a noun has stress on the first syllable.

Bir isim olarak 'giriş' ilk hecede strese sahiptir.

The second syllable has the schwa sound, en-trance, entrance.

İkinci hecede schwa sesi, giriş, giriş vardır.

This is a place to enter like a doorway. "Go through the entrance and turn left."

Burası bir kapı gibi girilecek bir yer. "Girişten geç ve sola dön."

As a verb, the stress instead falls on the second syllable.

Bir fiil olarak, stres bunun yerine ikinci heceye düşer.

Therefore, the vowel must change

Bu nedenle sesli harf değişmelidir

because you cannot have the schwa sound in a stressed syllable.

çünkü vurgulu bir hecede schwa sesi olamaz.

Now that syllable has the AA as in BAT followed by a nasal consonant sound.

Şimdi bu hece BAT'ta olduğu gibi AA'ya ve ardından bir nazal ünsüz sese sahiptir.

AA-uh, en-trance. Entrance. This means to fascinate, to fill with wonder.

AA-uh, giriş. Giriş. Bu büyülemek, merakla doldurmak demektir.

"The ballet will entrance you." Entrance, Entrance.

"Bale sizi büyüleyecek." Giriş, Giriş.

J: Language is fascinating, it's a rich wonderful and always changing language.

J: Dil büyüleyici, zengin, harika ve sürekli değişen bir dil.

And you by the way are doing a great service to help folks master it.

Ve bu arada siz, insanların bu konuda ustalaşmasına yardımcı olmak için harika bir hizmette bulunuyorsunuz.

R: Well, thank you, doing my best.

R: Peki, teşekkürler, elimden gelenin en iyisini yapıyorum.

And thank you so much for your contribution here by being in this video,

Ve bu videoda bulunarak katkılarınız için çok teşekkür ederim,

I appreciate your time very much. *J*: I.... thank you very much.

zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. *J*: Ben.... çok teşekkür ederim.

R: So guys if you're needing a good accent to follow,

R: Çocuklar, takip etmek için iyi bir aksana ihtiyacınız varsa,

check out the PBS NewsHour and you might get to see John.

PBS NewsHour'a bakın ve John'u görebilirsiniz.

Follow Mr. Merrow on Twitter and check out his segments on TV

Bay Merrow'u Twitter'da takip edin ve

or online for a great example of American English Pronunciation.

Amerikan İngilizcesi Telaffuzunun harika bir örneği için TV'de veya çevrimiçi olarak bölümlerine göz atın. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.