Study English | American English Pronunciation | What Makes American English Sound AMERICAN?

Today is the third video this December where we're using the Friends Christmas episode,

Bugün, Arkadaşların Noel bölümü olan

The One Where Rachel Quits Her Job to study English.

Rachel'ın İngilizce öğrenmek için İşinden Ayrıldığı Yer'i kullandığımız bu Aralık ayının üçüncü videosu.

Last week, she had a job interview.

Geçen hafta bir iş görüşmesi vardı.

Now in this episode, she's gotten the job and it's her last day working at the coffee shop.

Şimdi bu bölümde, işi kaptı ve kafede son günü.

We're going to study this scene and everything we can about American English pronunciation

Amerikan İngilizcesini Amerikan gibi hissettiren şeyin ne olduğunu bulmak için bu sahneyi ve Amerikan İngilizcesi telaffuzuyla ilgili elimizden gelen her şeyi inceleyeceğiz

to figure out what makes American English sound American.

.

Here's the scene.

İşte sahne.

There you go. Enjoy.

İşte gidiyorsun. Eğlence.

>> Should I tell her I ordered tea? >> No.

>> Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim? >> Hayır.

Excuse me, everyone.

Herkesten özür dilerim.

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

And, uh, I just wanted to say that I made some really good friends here.

Ve burada çok iyi arkadaşlar edindiğimi söylemek istedim.

And, uh, it's just time to move on.

Ve, uh, sadece devam etme zamanı.

As of this moment, I will never have to make coffee again.

Şu andan itibaren bir daha asla kahve yapmak zorunda kalmayacağım.

And now let's do the analysis together.

Şimdi analizi birlikte yapalım.

There you go.

İşte gidiyorsun.

Okay our first thought group here is three words long.

Tamam, buradaki ilk düşünce grubumuz üç kelime uzunluğunda.

What is the stress?

Stres nedir?

What's the most stressed word?

En stresli kelime nedir?

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

The stress is all going up towards the peak.

Stres zirveye doğru gidiyor.

The energy peaks out on the word go that has the O diphthong.

Enerji, O diphtong'a sahip go kelimesinde zirveye ulaşır.

You will need some lip rounding for that.

Bunun için biraz dudak yuvarlamaya ihtiyacınız olacak.

There you, going up and pitch, going up in energy and volume,

İşte siz, yukarı ve perdeli, enerji ve hacimde yükselen, işte

there you go and then the up-down shape on the stressed syllable

buradasınız ve sonra vurgulu hecede yukarı-aşağı şekli

There you go.

İşte başlıyor.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

Try to do that. Try to do it really smoothly connected with that peak of stress on go.

Bunu yapmaya çalış. Hareket halindeyken stresin zirvesi ile gerçekten sorunsuz bir şekilde bağlantılı olarak yapmaya çalışın.

You'll listen to it three times then there will be a little pause for you to try it.

Üç kez dinleyeceksiniz, ardından denemeniz için küçük bir ara verilecek.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go.

İşte gidiyorsun.

There you go. Enjoy.

İşte gidiyorsun. Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy. Second syllable stress.

Eğlence. İkinci hece vurgusu.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

So, the context here, this is Rachel's last shift.

Yani, buradaki bağlam, bu Rachel'ın son vardiyası.

The end of her last shift.

Son vardiyasının sonu. Geçen hafta incelediğimiz

She did get a job in the video that we studied last week.

videoda bir iş buldu .

This section of the episode

Bölümün bu bölümünde,

she had just had an interview where she didn't feel like she did very well,

çok iyi iş çıkardığını düşünmediği bir röportaj yapmıştı,

but she did get the job

ancak işi aldı

and so this is her last shift and she knows that she has a job to go on to.

ve bu onun son vardiyası ve gitmesi gereken bir işi olduğunu biliyor.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

Enjoy.

Eğlence.

>> Should I tell her I ordered tea? >> No.

>> Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim? >> Hayır. Tamam,

Okay Chandler didn't actually order coffee.

Chandler aslında kahve sipariş etmedi.

What is the stress of his question here?

Buradaki sorusunun vurgusu nedir?

Should I tell her I ordered tea?

Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim?

Should I tell her I ordered tea?

Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim?

Should I tell her I ordered tea?

Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim?

Should I tell her, the verb, should I tell her I ordered tea, tea and the pitch goes up.

Ona söylemeli miyim, fiil, ona çay, çay ısmarladığımı ve ziftin yükseldiğini söylemeli miyim?

It's a yes/no question.

Bu bir evet/hayır sorusu.

Those are our two most stressed syllables there.

Bunlar orada en çok vurgulanan iki hecemiz.

Should I,

Yapmalı mıyım,

the word should. I would say is I would write that with a SCHWA should, should, should I, should I.

yapmalı mıyım? Bir SCHWA ile şunu yazardım derdim, gerekir, gerekir, gerekir, gerekir I.

The D is a flap sound because it comes between two vowels or diphthongs.

D bir kanat sesidir çünkü iki sesli harf veya iki ünlü arasında gelir.

The L is silent here, so it comes between the SCHWA and the I diphthong.

L burada sessizdir, bu nedenle SCHWA ile I ikili ünlüsü arasına gelir.

So, it says should I, should I, da, da, da, da, da.

Yani, yapmalı mıyım, yapmalı mıyım, da, da, da, da, da diyor.

The tongue bouncing on the roof of the mouth should I tell her.

Ağzımın çatısında zıplayan dil ona söylemeli miyim?

Should I tell her...

Ona söylemeli miyim...

Should I tell her...

Söylemeli miyim...

Should I tell her...

Söylemeli miyim...

Should I tell her.

Söylemeli miyim?

Tell begins with True T

Tell, True T ile başlar

because that starts a stressed syllable.

çünkü bu vurgulu bir heceyi başlatır. TR kümesi olmadığı sürece

That's always going to be a true T

bu her zaman gerçek bir T olacaktır,

unless it's the TR cluster then it might be a CH sound, tell her.

o zaman bir CH sesi olabilir, ona söyleyin.

We have a dropped H the ER, the SCHWA R ending just links on to the word before tell her,

ER'yi düşüren bir H'miz var, SCHWA R biten sadece ona söylemeden önce kelimeye bağlanıyor, ona

tell her, should I tell her.

söyle, ona söylemeli miyim?

Should I tell her...

Ona söylemeli miyim... Ona

Should I tell her...

söylemeli miyim... Ona

Should I tell her I ordered tea.

çay ısmarladığımı söylemeli miyim? Her

I ordered both a little flatter, lower in pitch I ordered, I ordered, I ordered, I ordered tea.

ikisini de biraz daha yassı ısmarladım, daha düşük perdede ısmarladım, ısmarladım, ısmarladım, çay ısmarladım.

Before the stressed word tea

Vurgulu çay kelimesinden önce

and again that is a True T because the T there begins a stressed syllable.

ve yine bu bir True T'dir çünkü T orada vurgulu bir heceyi başlatır.

I ordered, I ordered, I ordered these two words flatter in pitch simplified less clear.

Emir verdim, emir verdim, emir verdim bu iki kelimeyi daha yalın, sadeleştirilmiş daha az net olarak sıraladım.

I know the word order

Kelime sırasının

can be really tough I actually have a video that goes over how to pronounce that word when it's stressed,

gerçekten zor olabileceğini biliyorum, aslında o kelimeyi vurgulandığında nasıl telaffuz edeceğimize dair bir videom var,

you can check it out.

onu kontrol edebilirsiniz.

I'll put a link in the video description.

Video açıklamasına link koyacağım.

...I ordered tea?

...çay mı söyledim?

...I ordered tea?

...çay mı söyledim?

>> I ordered tea? >> No.

>> Çay ısmarladım mı? >> Hayır.

No. No. No.

Hayır. Hayır. Hayır.

Quick up-down shape no, no.

Hızlı yukarı-aşağı şekil hayır, hayır.

No.

Hayýr.

No.

Hayýr.

No.

Hayýr.

Excuse me, everyone.

Affedersiniz millet.

Excuse me, everyone.

Affedersiniz millet.

Stress on 'scuse.

Bahane üzerinde stres.

Notice the word is not excuse but it's scuse. She turns it into one syllable.

Sözcüğün mazeret değil, mazeret olduğuna dikkat edin. Onu tek heceye çeviriyor.

This is pretty common, so the letter X here represents two sounds K and S,

Bu oldukça yaygındır, dolayısıyla buradaki X harfi iki sesi K ve S'yi temsil eder,

ex-cuse but it's not uncommon to drop the first vowel and drop the K

afedersiniz, ancak ilk sesli harfi bırakıp K'yi bırakmak

and just say scuse, scuse S sound K, U diphthong Z ‘skjuz, 'skjuz me excuse me

ve sadece scuse, scuse S sesi K, U diphthong Z 'skjuz,' demek alışılmadık bir durum değildir. skjuz beni affedersiniz

and that's what she does here, stress on that syllable.

ve burada yaptığı şey bu, o heceyi vurgulayın.

'Skjuz me, everyone.

"Sakın bana, millet."

Excuse me, everyone.

Affedersiniz millet.

Excuse me, everyone.

Affedersiniz millet.

Excuse me, everyone.

Affedersiniz millet.

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

Uh. Okay after the word uh what is the stress of this thought group?

Ah. Tamam uh kelimesinden sonra bu düşünce grubunun stresi nedir?

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

This is my last night, this is my, this is my.

Bu benim son gecem, bu benim, bu benim.

These first three words said pretty quickly

Bu ilk üç kelime oldukça hızlı bir şekilde söylendi,

this is my last then we have more stress there, last night working here.

bu benim sonuncum, sonra orada daha fazla stres yaşıyoruz , dün gece burada çalışırken.

this is my last night working here.

bu benim burada çalıştığım son gecem.

this is my last night working here.

bu benim burada çalıştığım son gecem.

this is my last night working here.

bu benim burada çalıştığım son gecem.

So, last and work have the most stress.

Yani, son ve iş en çok strese sahiptir. Öyle olsa

Even so, even though last is one of the stressed words it does have a dropped sound.

bile, son vurgulanan kelimelerden biri olmasına rağmen, bir düşüş var.

There is no T.

T yoktur. Bunun

The reason is because it's part of an ending ST cluster.

nedeni, biten bir ST kümesinin parçası olmasıdır. Bir

The next word begins with a consonant.

sonraki kelime bir ünsüzle başlar.

The T between two consonants like this even when they're in two different words is often dropped.

Bunun gibi iki ünsüz arasındaki T, iki farklı kelimede olsalar bile genellikle bırakılır.

Last night, it's just the S sound into the N sound,

Dün gece, sadece S sesi N sesine dönüştü,

last night and then we have a Stop T at the end of night.

dün gece ve sonra gecenin sonunda bir Stop T'miz var .

That's because the next word begins with a consonant and the sound before it was a vowel or diphthong.

Bunun nedeni, bir sonraki kelimenin bir ünsüzle başlaması ve ondan önceki sesin bir ünlü veya iki sesli harf olmasıdır.

In this case the AI as in buy diphthong.

Bu durumda AI, difton satın alırken olduğu gibi.

So, the sound before is

Yani, önceki ses

a diphthong but the letter before is an H

bir diphthong ama önceki harf bir H'dir ve biz bunu

which we would think of as being a consonant letter

ünsüz bir harf olarak düşünürüz,

but if the T was between two consonants we would drop it just like here.

ancak T iki ünsüz arasında olsaydı, tıpkı buradaki gibi bırakırdık.

We don't talk about letters; the rules are all about sounds.

Harfler hakkında konuşmayız; kurallar tamamen seslerle ilgilidir.

So here the T is not between two consonants, it's after the I diphthong before consonants.

Yani burada T iki ünsüz arasında değil, ünsüzlerden önce I diftonundan sonra.

That's why this T is a Stop T.

Bu yüzden bu T bir Stop T'dir.

If you're completely confused about the T pronunciations

T'nin telaffuzları konusunda tamamen kafanız karıştıysa, T'leri telaffuz ettiğimiz

I do have a playlist at that goes over

all of the different ways that we pronounce T's and the rules around them.

tüm farklı yolları ve bunlarla ilgili kuralları anlatan bir çalma listem var.

this is my last night...

bu benim son gecem...

this is my last night...

bu benim son gecem...

this is my last night working here.

bu benim burada çalıştığım son gecem.

Last night working here stress, unstress.

Dün gece burada çalışmak stres, stres.

Stress, unstressed, unstressed, last night working here.

Stres, stressiz, stressiz, dün gece burada çalışmak.

So, the ing ending and the word here flatter, lower in pitch coming down in vocal energy.

Yani, ing sonu ve buradaki kelime daha düz, ses enerjisinde aşağı inen perdede daha alçak.

The word 'work' this is a really tough word.

'Çalışmak' kelimesi gerçekten zor bir kelime.

Don't try to make a vowel, it's the R vowel consonant combination wərk.

Bir sesli harf yapmaya çalışmayın, bu R sesli ünsüz kombinasyonu wərk.

This is how we do it in American English.

Amerikan İngilizcesinde böyle yaparız.

This vowel doesn't really have a sound by itself, it just blends with the R,

Bu sesli harfin kendi başına bir sesi yoktur , sadece R,

wərk, work.

wərk, work ile karışır.

So, work, no jaw drop. We don't need much jaw drop for this sound.

Yani, çalış, çene düşmesi yok. Bu ses için çok fazla çene düşürmeye ihtiyacımız yok.

Tip of the tongue pulls back and up a little bit wər, wərking, wərking here.

Burada çalışırken dilin ucu biraz geriye ve yukarıya doğru çekilir.

...working here.

...burada çalışıyor.

...working here.

...burada çalışıyor.

...working here.

...burada çalışıyor.

And, uh...

Ve, uh...

And, uh...

Ve, uh...

Okay, it's not that common to hear the D in the word and but

Tamam, kelimede D harfini duymak o kadar yaygın değil ve ama o

she does do it especially

bunu yapıyor, özellikle

you'll hear people doing that when they're thinking of what to say next

insanların bir sonraki adımda ne söyleyeceklerini düşünürken bunu yaptığını duyacaksınız.

then they're more likely to fully pronounce and.

ve'yi tam olarak telaffuz etme olasılıkları daha yüksektir.

And, the D links right into the next sound, which is the UH as in butter sound and, uh.

Ve D, bir sonraki sese bağlanır, bu da tereyağı sesindeki gibi UH'dir ve, uh.

And, uh...

Ve, uh...

And, uh...

Ve, uh...

And, uh, I just wanted to say that...

Ve, uh, sadece şunu söylemek istedim... Bir

What's the stress of this next thought group?

sonraki düşünce grubunun stresi ne?

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that.

Sadece şunu söylemek istedim.

Again, ST cluster followed by a consonant just like last night becomes las' night

Yine, bir ünsüzün ardından gelen ST kümesi, tıpkı dün gecenin dün gecenin sadece

just wanted becomes jus' wanted.

arananın sadece aranan haline gelmesi gibi.

I jus' wanted to say that.

Ben sadece bunu söylemek istedim.

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

Everything links together really smoothly.

Her şey gerçekten sorunsuz bir şekilde birbirine bağlı.

We have three more Ts here.

Burada üç T daha var.

Let's study them what happens with these Ts.

Bu T'lere ne olduğunu inceleyelim.

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

I just wanted to say that...

Sadece şunu söylemek istedim...

Wanted to say, wanted to say this first T totally dropped.

Söylemek istedim, söylemek istedim bu ilk T tamamen düştü.

That's pretty common in this word because it comes after an N.

Bu kelimede oldukça yaygın çünkü N harfinden sonra geliyor.

Lots of other people will do that waned.

Pek çok insan bunu yapacak.

So, ED ending here it's funny because we drop the T but it still follows the rules for coming after a T sound.

Yani, ED'nin burada bitmesi komik çünkü T'yi bırakıyoruz ama yine de bir T sesinden sonra gelme kurallarına uyuyor.

So, the rules for ED ending is when it comes after T or D it's the IH as in sit vowel and the D sound.

Bu nedenle, ED eki için kurallar, T veya D'den sonra geldiğinde, sit ünlüsü ve D sesi gibi IH'dir.

So, even though the T is dropped that rule still holds wan'ed, wan'ed, wan'ed

Bu nedenle, T kaldırılsa da bu kural hala wan'ed, wan'ed, wan'ed'dir

and when the word before to, t-o ends in a D it's common to just drop the T sound all together

ve to, t-o'dan önceki sözcük D ile bittiğinde, T sesini hep birlikte bırakıp

and just put a SCHWA at the end

SCHWA koymak yaygın bir uygulamadır. sonunda

wanid, wanid, wanid, wanid, wanid to say, wanid to say that.

wanid, wanid, wanid, wanid, wanid söylemek, wanid bunu söylemek.

just wanted to say that...

sadece şunu söylemek istedim...

just wanted to say that...

sadece şunu söylemek istedim...

just wanted to say that...

sadece şunu söylemek istedim...

She does a True T release here at the end of that.

Bunun sonunda burada bir True T yayını yapıyor.

It's also common to make that a Stop T when it comes to the end of a thought group like it does here

Burada olduğu gibi bir düşünce grubunun sonuna geldiğinde Stop T yapmak da yaygındır

but here she makes it a True T.

ama burada onu True T yapıyor.

So, I just wanted to say that.

Yani, sadece bunu söylemek istedim. Bu kelimelerin resmi telaffuzunun bir

We have four Ts that are part of the official pronunciation

parçası olan dört T'miz var

of those words but only one of them is pronounced as a True T.

ama bunlardan sadece biri True T olarak telaffuz ediliyor.

The other three are all dropped.

Diğer üçünün hepsi atılıyor.

That's crazy. I love English.

Çılgınca. İngilizceyi seviyorum.

...just wanted to say that...

...söylemek istedim... ...

...just wanted to say that...

söylemek istedim...

...just wanted to say that I made some really good friends here.

... burada çok iyi arkadaşlar edindiğimi söylemek istedim.

What's the stress of this phrase?

Bu cümlenin vurgusu nedir?

...I made some really good friends here...

...burada gerçekten iyi arkadaşlar edindim... ...

...I made some really good friends here...

burada gerçekten iyi arkadaşlar edindim... ...

...I made some really good friends here...

burada gerçekten iyi arkadaşlar edindim...

I made some really good friends here.

Burada gerçekten iyi arkadaşlar edindim.

I here made, the verb, I made some really good friends, noun, here.

Burada fiil yaptım, gerçekten iyi arkadaşlar edindim, isim, burada.

So, the general way that stress works is content words are usually stressed.

Dolayısıyla, vurgunun genel çalışma şekli, içerik kelimelerinin genellikle vurgulanmasıdır.

Those are nouns, verbs, adjectives and adverbs

Bunlar isimler, fiiller, sıfatlar ve zarflardır,

but they're not all always stressed for example, the word good

ancak hepsi her zaman vurgulanmaz, örneğin, iyi kelimesi gerçekten çok

is not stressed compared to really, really good.

iyi ile karşılaştırıldığında vurgulanmaz.

Really has more stress.

Gerçekten daha fazla stresi var.

I made some really good friends here.

Burada gerçekten çok iyi arkadaşlar edindim.

...I made some really good friends here.

...burada çok iyi arkadaşlar edindim.

...I made some really good friends here.

...burada çok iyi arkadaşlar edindim.

...I made some really good friends here.

...burada çok iyi arkadaşlar edindim.

The word some, if that was fully pronounced it would have the UH as in butter vowel.

Some kelimesi, tam olarak telaffuz edilseydi, tereyağı ünlüsünde olduğu gibi UH'ye sahip olurdu.

If it was stressed it would have that up-down shape some,

Vurgulu olsaydı, biraz yukarı-aşağı şeklinde olurdu,

but I would actually write that with the SCHWA some, some.

ama aslında bunu SCHWA ile biraz, biraz yazardım.

It's flatter and pitch. I think the vowel is not full, I think it's reduced, made some really good friends here.

Daha düz ve ziftlidir. Sanırım ünlü tam değil, sanırım azaldı, burada gerçekten çok iyi arkadaşlar edindim.

...I made some really...

...gerçekten yaptım...

...I made some really...

...gerçekten kazandım...

...I made some really good friends here.

...burada çok iyi arkadaşlar edindim.

Friends here, friends here.

Arkadaşlar burada, arkadaşlar burada.

I notice she is ending with her pitch going up a little bit friends here.

Buradaki arkadaşların satış konuşmasının biraz yükselmesiyle bittiğini fark ettim.

That's to show that she's not done talking she has a little bit more to say.

Bu, onun konuşmasını bitirmediğini, söyleyecek biraz daha fazlasının olduğunu göstermek için.

...friends here.

...arkadaşlar burada.

...friends here.

...arkadaşlar burada.

...friends here. And, uh,

...arkadaşlar burada. Ve, uh,

And, uh, there she goes again thinking about what to say fully pronouncing the word and

Ve, uh, kelimeyi tam olarak telaffuz ederek ve

linking the D into the next sound the thinking vowel the UH as in butter and, uh.

D'yi bir sonraki sese ( tereyağıdaki gibi düşünen ünlü UH) bağlayarak ne söyleyeceğini düşünmeye başlıyor ve, uh.

And, uh,

Ve, uh,

And, uh,

Ve, uh,

And, uh, it's just time to move on.

Ve, uh, sadece devam etme zamanı.

In this last thought group on this slide what is the stress?

Bu slayttaki bu son düşünce grubunda stres nedir?

…it's just time to move on.

…harekete geçme zamanı.

...it's just time to move on.

...harekete geçme zamanı.

...it's just time to move on.

...harekete geçme zamanı.

Time, on and part of the phrasal verb it's just time to move on.

Zaman, on ve deyimsel fiilin bir parçası, sadece devam etme zamanı.

Now, we have a lot of interesting reductions here.

Şimdi, burada birçok ilginç indirimimiz var.

First I'm sure you can guess the T is dropped in just because it comes between two consonants.

İlk olarak, iki sessiz harfin arasına geldiği için T'nin düştüğünü tahmin edebileceğinizden eminim.

Just time, the S going right into the next T there's no extra T

Tam zamanında, S doğrudan bir sonraki T'ye gidiyor, fazladan T yok

and the T in time is a True T because the T begins a stressed syllable.

ve T zamanında bir True T çünkü T vurgulu bir heceye başlıyor.

What about the word it's, it's, how is that pronounced?

Peki ya bu kelime, bu nasıl telaffuz edilir?

...it's just time...

...sadece zamanı...

...it's just time...

...sadece zamanı...

...it's just time...

...sadece zamanı...

T, t, it's just time t. t, the vowel is dropped.

T, t, sadece zamanı t. t, sesli harf düşer.

That's not an uncommon pronunciation you will hear that it's, that's, what's and let's can all do this.

Bu alışılmadık bir telaffuz değil, bunun ne olduğunu duyacaksınız ve hepimiz bunu yapabiliriz.

I actually have a video that goes over those reductions. I'll link to that in the video description.

Aslında bu indirimlerin üzerinden geçen bir videom var. Video açıklamasında bunun bağlantısını vereceğim.

...it's just time...

...sadece zamanı...

...it's just time...

...sadece zamanı...

...it's just time to move on.

...harekete geçme zamanı.

So, it's just the TS sounds linked right into the next word, t's just, t's just, t's just time.

Yani, sadece TS sesleri bir sonraki kelimeye bağlı, t's just, t's just, t's just time.

Now, the word to, this word reduces usually, almost all the time the vowel will reduce to the SCHWA

Şimdi, to kelimesi, bu kelime genellikle azalır, neredeyse her zaman sesli harf SCHWA'ya indirgenir

and the T changes so it can be a True T, but it can also be a Flap T and it's a flap T here.

ve T değişir, böylece True T olabilir, ancak aynı zamanda bir Flap T olabilir ve burada bir flep T'dir.

That happens when the sound before was voiced.

Bu, önceki ses seslendirildiğinde olur.

Not always you don't have to do it that way, but you'll hear it that way a lot time to, time to, time to.

Her zaman değil, bunu bu şekilde yapmak zorunda değilsiniz, ama bunu çok zaman, zaman zaman, zaman zaman bu şekilde duyacaksınız.

So, it's more like a D sound a flap sound in American English than a True T.

Yani, Amerikan İngilizcesinde bir True T'den çok bir D sesi bir flep sesi gibidir.

We don't have the true T release, time to.

Gerçek T sürümüne sahip değiliz, zamanı geldi.

...it's just time to...

...sadece zamanı...

...it's just time to...

...sadece zamanı...

...it's just time to move on.

...harekete geçme zamanı.

Time to move on, time to move on and then

Devam etme zamanı, devam etme zamanı ve sonra

part of the phrasal verb move on the final word has some stress too - time to move on.

son kelimedeki deyimsel fiilin bir kısmı da biraz stres içerir - devam etme zamanı.

…time to move on.

…harekete geçme zamanı.

...time to move on.

...harekete geçme zamanı.

...time to move on.

...harekete geçme zamanı.

As of this moment,

Şu an itibariyle,

What's the stress of this thought group?

Bu düşünce grubunun stresi nedir?

As of this moment,

Şu an itibariyle,

As of this moment,

Şu an itibariyle,

As of this moment,

Şu an itibariyle,

Definitely the most stressed word is the word this.

En çok vurgulanan kelime kesinlikle bu kelimesidir.

As of this moment.

Bu andan itibaren.

Mo has a little bit of stress too, it's the stressed syllable of that word but this has the most stress.

Mo'nun da biraz vurgusu var, o kelimenin vurgulu hecesi ama en çok vurgusu bu hecede.

As of this moment.

Bu andan itibaren. Şu andan

As of, those two words link together really smoothly with a Z sound, as of this moment.

itibaren, bu iki kelime, bu andan itibaren bir Z sesiyle gerçekten sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanır.

As of this moment,

Şu an itibariyle,

As of this moment,

Şu

As of this moment,

an itibariyle,

As of this moment and she does a True T release here.

Şu an itibariyle ve burada bir True T salınımı yapıyor.

You won't always hear that but she's feeling energized, she's excited about what's happening.

Bunu her zaman duymayacaksın ama enerjik hissediyor, olanlardan heyecan duyuyor.

She's also speaking to a larger group so in those cases you might pronounce more of your Ts

Ayrıca daha büyük bir grupla konuşuyor, bu nedenle bu durumlarda T'lerinizi konuşma İngilizcesinde olduğundan daha fazla telaffuz edebilirsiniz

than you would in conversational English.

.

As of this moment,

Şu andan itibaren,

As of this moment,

As of this moment, I will never have to make coffee again.

Şu andan itibaren, Bir daha asla kahve yapmak zorunda kalmayacağım.

And then she breaks up this next statement into a few thought groups with some pauses

Ve sonra bu sonraki ifadeyi, ekstra vurgu getirmek için bazı duraklamalarla birlikte birkaç düşünce grubuna ayırır

to bring extra emphasis. I will never, I will never

. Asla, asla

really stressing that word going up in pitch because she's not done and then a break.

o kelimeyi gerçekten vurgulamayacağım çünkü o bitirmedi ve sonra bir ara verdi.

...I will never...

...asla... ...

...I will never...

asla...

...I will never have to make coffee again.

...bir daha asla kahve yapmak zorunda kalmayacağım.

Have to make coffee and again she goes up in pitch because she's not done talking

Kahve yapması gerekiyor ve yine konuşmasını bitirmediği için ses perdesi yükseliyor

and then the pitch at the end, again, goes down because that is the end of her statement.

ve sonra sondaki perde yine aşağı iniyor çünkü bu onun ifadesinin sonu. Bu

So, she broke that sentence up into three different thought groups

yüzden, ekstra stres getirmek için bu cümleyi üç farklı düşünce grubuna ayırdı

to just bring extra stress to it, I will never have to make coffee.

, asla kahve yapmak zorunda kalmayacağım.

So, by putting the break after the word the stress word never and the stress word coffee

Bu nedenle, vurgulu asla sözcüğünden ve vurgulu kahve sözcüğünden sonra boşluk koyarak

just brings more emphasis to those words.

bu sözcüklere daha fazla vurgu yapılır.

...have to make coffee again.

...yine kahve yapmak zorundayım.

...have to make coffee again.

...yine kahve yapmak zorundayım.

...have to make coffee again.

...yine kahve yapmak zorundayım.

Have to make and actually I'm noticing here she is not reducing the word to;

Yapmak zorundayım ve aslında burada kelimeyi şuna indirgemediğini fark ediyorum;

she's making that a True T and an OO vowel which

bunu bir True T ve bir OO sesli harfi yapıyor ki bunu

again we almost never do but she is bringing emphasis to each word in this phrase.

yine neredeyse hiç yapmıyoruz ama bu cümledeki her kelimeye vurgu yapıyor. Bir

She is so excited to never have to serve coffee again

daha asla kahve servis etmek zorunda kalmayacağı için o kadar heyecanlı ki,

that she did actually fully pronounce that word, but it was still flat.

o kelimeyi tam olarak telaffuz etti ama yine de düzdü.

It was still unstressed low in pitch,

Hala düşük seviyede vurgusuzdu, tekrar

have to make coffee again

kahve yapmak zorundaydı, tekrar

have to make coffee again

kahve yapmak zorundaydı,

have to make coffee again.

tekrar kahve yapmak zorundaydı.

have to make coffee again.

tekrar kahve yapmak zorunda

The joke of this episode of course is that the very next scene is of her at her new job

Elbette bu bölümün şakası, bir sonraki sahnenin,

where she is being told that her boss likes coffee and that she needs to make it for him.

patronunun kahveyi sevdiği ve kahveyi onun için yapması gerektiğinin söylendiği yeni işinde olmasıdır.

Let's listen to this whole conversation one more time.

Bu sohbetin tamamını bir kez daha dinleyelim.

There you go. Enjoy.

İşte gidiyorsun. Eğlence.

>> Should I tell her I ordered tea? >> No.

>> Ona çay ısmarladığımı söylemeli miyim? >> Hayır.

Excuse me, everyone.

Herkesten özür dilerim.

Uh, this is my last night working here.

Bu benim burada çalıştığım son gece.

And, uh, I just wanted to say that I made some really good friends here.

Ve burada çok iyi arkadaşlar edindiğimi söylemek istedim.

And, uh, it's just time to move on.

Ve, uh, sadece devam etme zamanı.

As of this moment, I will never have to make coffee again.

Şu andan itibaren bir daha asla kahve yapmak zorunda kalmayacağım.

If you love learning English with TV we do have a whole playlist for that.

TV ile İngilizce öğrenmeyi seviyorsanız, bunun için tam bir oynatma listemiz var.

Check it out and if you love this kind of full pronunciation analysis I do a lot of it in my Academy.

Şuna bir göz atın ve bu tür tam telaffuz analizlerini seviyorsanız Akademimde bunun çoğunu yapıyorum.

My Academy is where I help students train and really reach their accent, their pronunciation goals.

Akademim, öğrencilerin eğitim almalarına ve gerçekten aksanlarına, telaffuz hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduğum yerdir.

Its Rachel's English Academy.

Rachel's English Academy.

There's a 30-day money-back guarantee so don't be afraid to try it.

30 günlük para iade garantisi var, bu yüzden denemekten korkmayın.

Also don't forget to subscribe to my YouTube channel, I make a new video every Tuesday.

Ayrıca YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın, her Salı yeni video çekiyorum. Hepsi

That's it guys and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar çocuklar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.