How to Introduce Yourself -- American English Pronunciation

In this American English pronunciation video, you're going to come with me to the YouTube

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda, benimle Los

space in LA where I don't know anyone. And we're going to go over introducing yourself.

Angeles'ta kimseyi tanımadığım YouTube alanına geleceksin. Ve kendinizi tanıtmaya geçeceğiz.

Introducing yourself to a crowd of people, or even just one person, can make anyone nervous.

Kendinizi bir kalabalığa, hatta yalnızca bir kişiye tanıtmak herkesi gerginleştirebilir.

Doing it in a foreign language, even more so. So today we're going to go over a few

Bunu yabancı bir dilde yapmak, hatta daha da fazlası. Bu yüzden bugün kendinizi tanıtırken söyleyebileceğiniz birkaç cümlenin üzerinden geçeceğiz

phrases that you might say when introducing yourself.

.

The first thing, of course, is saying your name.  Usually you'll hear people say "I'm",

İlk şey, elbette, adını söylemek . Genellikle insanların "ben"

or "My name is", or "My name's", contracting "name" and "is".  Some non-native speakers

veya "benim adım" veya "benim adım" dediğini, "isim" ve "is" ile kastedildiğini duyarsınız. Ana dili İngilizce olmayan bazı kişiler,

don't want to use contractions because they don't think it's clear enough, but we really

yeterince açık olmadığını düşündükleri için kısaltma kullanmak istemezler, ancak biz gerçekten

do want to use the contraction "I'm", and not "I am" because it can be much quicker,

"ben" kısaltmasını kullanmak istiyoruz, "ben" değil, çünkü çok daha hızlı olabilir.

I'm, I'm, I'm, which puts the emphasis on the name, the most important part.  This

Ben, ben, ben, isme vurgu yapan en önemli kısım. Bu

will also help smooth out your speech.  I'm Rachel, uhhh. All connected.  Here are some

aynı zamanda konuşmanızı düzeltmenize de yardımcı olacaktır. Ben Rachel. Hepsi bağlı. İşte

people introducing themselves using "I'm".

kendilerini "Ben" kullanarak tanıtan bazı insanlar.

>> Hi. I'm Beth Aweau. >> Hey guys. I'm Olga Kay.

>> Merhaba. Ben Beth Aweau'yum. >> Merhaba arkadaşlar. Ben Olga Kay.

>> I'm Staci Perry. >> Um, hey guys. I'm Todd Bieber.

>> Ben Staci Perry'yim. >> Selam arkadaşlar. Ben Todd Bieber'ım.

>> Hi everyone. I'm Veronica Hill. >> Hey, I'm Rachel.

>> Herkese merhaba. Ben Veronica Hill'im. >> Hey, ben Rachel.

>> Hi, I'm Hilah. >> Hi, I'm Rachel.

>> Merhaba, ben Hilah. >> Merhaba, ben Rachel.

>> Hi, I'm Christopher. >> I'm Bryan.

>> Merhaba, ben Christopher. >> Ben Bryan'ım.

Here's an example of someone saying "my name is," without contracting "name" and "is".

İşte " isim" ve "is" ile sözleşme yapmadan "benim adım" diyen birine bir örnek.

>> Hi everyone. My name is Hetal Jannu.

>> Herkese merhaba. Benim adım Hetal Jannu.

Notice that the stress of the sentence is still making her name the most important part.

Cümlenin vurgusunun onun adını hâlâ en önemli kısım haline getirdiğine dikkat edin.

My name is Hetal. My name is Rachel.  da-Da-da-DA-da.  It's longer, louder, and higher in pitch than

Benim adım Hetal. Benim adım Rachel. da-Da-da-DA-da. Vurgusuz hecelerden daha uzun, daha yüksek ve perdesi daha yüksek

the unstressed syllables.  My name is Rachel, Ra-, My name is Rachel. That's how we know

. Benim adım Rachel, Ra-, Benim adım Rachel.

it's the most important part.  So in the phrase "my name is", "my" and "is" are both

En önemli kısım olduğunu bu şekilde biliyoruz. Yani "benim adım" ifadesinde, "benim" ve "benim"

unstressed, and so they need to be really unimportant, really quick, my [3x], is [3x].

vurgusuzdur ve bu yüzden gerçekten önemsiz, gerçekten hızlı olmaları gerekir, benim [3x], [3x].

My name is, my name is. If every syllable is the same length, the same volume, the same

Benim adım, benim adım. Her hece aynı uzunlukta, aynı hacimde, aynı

pitch, then we loose the character of American English, which is based on stressed vs. unstressed

perdede ise, o zaman Amerikan İngilizcesinin vurgulu ve vurgusuz

syllables.

We can also say "My name's Rachel", with the contraction. The rhythm there is da-DA-DA-da.

hecelere dayalı karakterini kaybederiz.

Büzülme ile "Benim adım Rachel" da diyebiliriz . Buradaki ritim da-DA-DA-da'dır.

"Name" is stressed because it's a noun.  But my actual name, Rachel, will be more stressed.

"İsim" bir isim olduğu için vurgulanmıştır. Ama gerçek adım Rachel daha fazla vurgulanacak.

And I should say, it's only the stressed syllable, Ra-, of my name that's going to be longer and higher

Ve söylemeliyim ki, adımın sadece vurgulu hecesi Ra- perdesi daha uzun ve daha yüksek olacak

in pitch.  The unstressed syllable, -chel, is just like any other unstressed syllable, even though

. Vurgusuz hece, -chel, vurgulu bir kelimede olmasına rağmen diğer herhangi bir vurgusuz hece gibidir

it's in a stressed word.

.

>> My name's Aaron. >> Uh, what's up guys. My name's Todd.

>> Benim adım Harun. >> Eh, naber çocuklar. Benim adım Todd.

>> Hi, my name's Sara.

>> Merhaba, benim adım Sara.

Often what comes next in an introduction is saying where you're from.  This can either

Genellikle bir girişte sonraki şey nereli olduğunuzu söylemektir. Bu,

be a job, if you're in a work context, or a place, your hometown or where you're currently

bir iş bağlamındaysanız bir iş veya bir yer, memleketiniz veya şu anda

living.  "From".  That's never going to be as important as the name of the place you're

yaşadığınız yer olabilir. "İtibaren". Bu asla geldiğin yerin adı kadar önemli olmayacak

from.  It's a function word, so we want it to be unstressed, shorter than the stressed

. Bu bir işlev sözcüğü, dolayısıyla vurgusuz, cümledeki vurgulu hecelerden daha kısa olmasını istiyoruz

syllables in the sentence, from, from.  Listen to these people introducing the places they're

, from, from. Geldikleri yerleri tanıtan bu insanları dinleyin

from.  They're using the contraction "I'm" and "from" and then the name.  These two

. "Ben" ve "kimden" kısaltmalarını ve ardından adı kullanıyorlar. Bu iki

words are quicker and less important:  I'm from [3x].  I'm from Florida.  I'm from

kelime daha hızlı ve daha az önemli:  Ben [3x]'tenim. Ben Florida'lıyım. Ben

New York.

>> I'm from Kapolei, Hawaii. >> ...from Seattle originally.

New York'luyum.

>> Kapolei, Hawaii'denim. >> ...aslen Seattle'lıdır.

>> I'm from New York. You're from Texas? >> You're from, where, again?

>> Ben New York'luyum. Teksaslı mısın? >> Nerelisin, yine nerelisin?

>> I'm from Delaware.

>> Ben Delaware'liyim.

Here's one last example of someone saying "I'm from", but he's giving his business,

"Ben nereliyim" diyen ama

the company he works for, not a city.

bir şehri değil, işini, çalıştığı şirketi verdiğine dair son bir örnek.

>> I'm from Upright Citizens' Brigade, uh, channel: UCBcomedy.

>> Upright Citizens' Brigade'denim, uh, kanal: UCBcomedy.

One fun moment I noticed is when Todd introduced himself and Bryan said "Ts'up Todd?"  Tsup,

Fark ettiğim eğlenceli bir an, Todd'un kendini tanıttığı ve Bryan'ın "Ts'up Todd?" tup,

tsup.

tup.

>> Nice to meet you. >> Tsup, Todd? [4x]

>> Tanıştığımıza memnun oldum. >> Tsup, Todd? [4x]

Tsup.  What is that word?  That's actually "what's up?"  I made a video a while ago

Tsup. O kelime nedir? Bu aslında "naber?" Bir süre önce

on "tsup":  how we'll sometimes reduce "what's", "it's", "that's", or "let's" to simply "ts".

"tsup" hakkında bir video hazırladım: bazen "what's", "it's", "that's" veya "let's" kelimelerini basitçe "ts"ye nasıl indirgeriz.

Tsup?  Now I know you're probably not hearing the P, but maybe you do notice my lips are

Nasılsın? Şimdi, muhtemelen P'yi duymadığınızı biliyorum , ama belki de dudaklarımın

going into the position for it.  Tsup.  P is a stop consonant.  That means it's made

bunun için pozisyon aldığını fark etmişsinizdir. Tsup. P bir durma ünsüzüdür. Yani

up of two parts.  The stop, where the lips come together, tsup, and the release, where

iki bölümden oluşuyor. Dudakların birleştiği durak, tsup ve

the lips part.  tsup.  Sometimes native speakers leave out the release:  tsup?

dudakların ayrıldığı yer olan serbest bırakma. tşp. Bazen anadili İngilizce olan kişiler şu sürümü atlar:  tsup?

Stop.  Nope.  You can too, just make sure you don't leave out the stop part of the consonant,

Durmak. Hayır. Siz de yapabilirsiniz, sadece ünsüzün

where the lips come together and the air is stopped.  Tsup?

dudakların birleştiği ve havanın durduğu durma kısmını atlamadığınızdan emin olun. Nasılsın?

And finally, a phrase we often exchange when making an introduction is "nice to meet you".

Ve son olarak, bir giriş yaparken sık sık değiş tokuş ettiğimiz bir ifade "tanıştığımıza memnun oldum".

>> Nice to meet you. >> Nice to meet you, too.

>> Tanıştığımıza memnun oldum. >> Ben de tanıştığıma memnun oldum.

>> Well, it was good to meet you, Hilah. >> Nice to meet you, too.

>> Seninle tanıştığıma memnun oldum Hilah. >> Ben de tanıştığıma memnun oldum.

>> Nice to meet you. >> Nice to meet you.

>> Tanıştığımıza memnun oldum. >> Tanıştığımıza memnun oldum.

Most people say 'nice to meet you', and probably you noticed that once I said "it's good to

Çoğu insan 'tanıştığıma memnun oldum' der ve muhtemelen bir kez 'tanıştığımıza memnun oldum' dediğimi fark etmişsinizdir

meet you".  "Nice", or "good", or whatever adjective you're using, and "meet" should

. "Güzel" veya "iyi" veya hangi sıfatı kullanırsanız kullanın ve "buluşmak"

be the two stressed syllables of that sentence.  That will contrast nicely with "to", which

o cümlenin iki vurgulu hecesi olmalıdır. Bu,

will have a schwa instead of the OO as in BOO vowel, to, to, to.  "You", since it's

BOO sesli harfi, to, to, to'da olduğu gibi OO yerine bir schwa'ya sahip olacak olan "to" ile hoş bir tezat oluşturacaktır. "Sen"

at the end of a sentence, will probably sound something like:  you, you, you.  Low in

cümlenin sonunda olduğu için muhtemelen şöyle bir ses çıkarır:  sen, sen, sen. Alçak

pitch, quick, flat, and with a lot of the energy of the voice taken out.  You, you,

perdeli, hızlı, düz ve sesin enerjisi büyük ölçüde alınmış. Sen, sen,

nice to meet you.

tanıştığımıza memnun oldum.

We heard two different ways of pronouncing the T in "meet".  One is a stop T, because

"Meet" de T'yi telaffuz etmenin iki farklı yolunu duyduk. Bir, T harfidir, çünkü

the next word begins with a consonant sound.  Meet you, meet you.  I cut off the airflow

sonraki kelime ünsüz bir sesle başlar. Görüşürüz, görüşürüz.

in my throat to stop the sound, to signify the T.  I don't actually bring my tongue

Sesi durdurmak, T harfini belirtmek için boğazımdaki hava akımını kestim. Aslında dilimi

into position for the T, I just stop the air here.  Meet you.  The other way of making

T pozisyonuna getirmiyorum, sadece havayı burada durduruyorum. görüşürüz T'yi yapmanın diğer yolu,

the T is to make it a CH sound.  This can happen to an ending T if the next word is "you", meet you,

onu bir CH sesi yapmaktır. Bu, bir sonraki kelime "sen" ise, biten bir T'nin başına gelebilir, görüşürüz,

meet you.  So first, let's hear it again with the stop.

görüşürüz. O yüzden önce stop ile tekrar dinleyelim.

>> Nice to meet you. [4x]

>> Tanıştığımıza memnun oldum. [4x]

And now with the CH sound.

Ve şimdi CH sesiyle.

>> Nice to meet you. [4x]

>> Tanıştığımıza memnun oldum. [4x]

Meet you, meet you.  Both are ok.

Görüşürüz, görüşürüz. İkisi de iyi.

In closing, here is one more introduction conversation I had with a great guy I met

Bitirirken, Los Angeles'ta tanıştığım harika bir adam olan Zachary ile yaptığım bir tanışma konuşması daha burada

in LA named Zachary.

.

>> Hi. >> Oh, hey.

>> Merhaba. >> Merhaba.

>> I'm Rachel. >> I'm Zach.

>> Ben Rachel'ım. >> Ben Zach'im.

>> Hi Zach, nice to meet you. >> Nice to meet you.

>> Merhaba Zach, tanıştığımıza memnun oldum. >> Tanıştığımıza memnun oldum.

>> So, we're here at the YouTube Space. So you must be a YouTuber.

>> İşte YouTube Stüdyosundayız. Yani bir YouTuber olmalısınız.

>> Yep. Make videos for kids. >> Yeah? What's your channel?

>> Evet. Çocuklar için videolar yapın. >> Evet? kanalın ne

>> Pancake Manor. >> Oh wow.

>> Gözleme Malikanesi. >> Vay canına.

>> What's yours? >> Mine's Rachel's English.

>> seninki ne? >> Benimki Rachel'ın İngilizcesi.

>> Oo. >> So I teach English on my channel.

>> Ah. >> Bu yüzden kanalımda İngilizce öğretiyorum.

>> Wow. You must have a lot of subscribers. >> I do, I do. But actually, let's talk about

>> vay. Çok fazla aboneniz olmalı. >> Yaparım, yaparım. Ama aslında,

that word. It's subscribers, with an R. >> Oh. Subscribers.

bu kelime hakkında konuşalım. R ile aboneler. >> Oh. Aboneler.

>> Subscrrrr-, hold out the R. >> Subscrr, rr, -scribers.

>> Subscrrrr-, R'yi basılı tutun. >> Subscrr, rr, -scrirs.

>> Yeah, that's it! >> Subscribers.

>> Evet, bu kadar! >> Aboneler.

>> Perfect. >> Yeah.

>> Mükemmel. >> Evet.

>> I'm going to tell my users about your channel, so they can go see you.

>> Kullanıcılarıma kanalınızı anlatacağım, böylece sizi görebilirler.

>> Cool, thank you. >> Yeah. It was great to meet you.

>> Harika, teşekkür ederim. >> Evet. Seninle tanışmak harikaydı.

>> Nice to meet you. >> Ok, have a great day.

>> Tanıştığımıza memnun oldum. >> Tamam, iyi günler.

>> You too. >> Alright, take care!

>> Sen de. >> Pekala, kendine iyi bak!

>> Bye! Subscribers. Yeah.

>> Güle güle! Aboneler. Evet. Bu videoda yer alan

Thanks so much to all the wonderful people who were in this video.  To learn more about

tüm harika insanlara çok teşekkür ederim . Onlar ve YouTube kanalları hakkında daha fazla bilgi edinmek için

them and their YouTube channels, follow the links in the video or in the video description.

videodaki veya video açıklamasındaki bağlantıları izleyin.

Practice your English. Make a video introducing yourself, and post it as a video response

İngilizce pratik yap. Kendinizi tanıtan bir video yapın ve YouTube'da bu videoya video yanıtı olarak gönderin

to this video on YouTube. Or, just introduce yourself in the comments. I can't wait to

. Ya da sadece yorumlarda kendinizi tanıtın.

meet you.

Seninle tanışmak için sabırsızlanıyorum. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler .