How do Americans Speak so Fast? | English Conversation

How and why do Americans speak so quickly? And if you’re studying English, how do you

Amerikalılar nasıl ve neden bu kadar hızlı konuşuyor? Ve eğer İngilizce çalışıyorsan, buna nasıl ayak uyduruyorsun

keep up? Today, we’re studying English with TV, the

? Bugün, TV

series, ‘Friends’. It’s a scene from their New Year’s Eve Party and we’re going

dizisi 'Friends' ile İngilizce çalışıyoruz. Bu onların Yılbaşı Partisinden bir sahne ve İngilizcenin müziğini oluşturan

to talk about all the tricks of spoken English that make up the music of English. The linking

konuşma İngilizcesinin tüm püf noktaları hakkında konuşacağız .

between words, the stress and the melody. You’ll understand how Americans speak so

Sözcükler, vurgu ve melodi arasındaki bağlantı. Amerikalıların nasıl bu kadar hızlı konuştuklarını anlayacak

fast, you’ll improve your listening skills, and you’ll be able to sound more natural

, dinleme becerilerinizi geliştirecek ve daha doğal

speaking English. Here’s the scene: Monica and Chandler are dating and Joey is the only

İngilizce konuşabileceksiniz. İşte sahne: Monica ve Chandler çıkıyor ve

one that knows. This scene is about a minute long and we’re going to study everything

bilen tek kişi Joey. Bu sahne yaklaşık bir dakika uzunluğunda ve telaffuzla ilgili her şeyi inceleyeceğiz

about the pronunciation. Here’s the full scene.

. İşte tam sahne.

What’s the matter? We wanted to kiss at midnight, but nobody else

Sorun ne? Gece yarısı öpüşmek istedik ama kimse

is going to, so, you know. Alright. I’ll take care of it.

öpmeyecek yani, biliyorsun. Peki. Ben hallederim.

Oh no. Joey!

Oh hayır. Joey!

Huh muh muh muh... Thirty-three, Thirty-two, Thirty-one

Huh muh muh muh... Otuz üç, Otuz iki, Otuz bir

Ross, Ross listen, who you kissing at midnight huh? Rachel or Phoebe?

Ross, Ross dinle, gece yarısı kimi öpüyorsun ha? Rachel mı yoksa Phoebe mi?

What? Well, you got to kiss someone. Can’t kiss

Ne? Birini öpmelisin. Kız

your sister. Oh who’s going to kiss my sister?

kardeşini öpemezsin. Oh, kız kardeşimi kim öpecek?

Chandler. Oh man really?

Chandler. Oh adamım gerçekten mi?

Dude, dude who would you rather kiss your sister, me or Chandler?

Ahbap, ahbap, kardeşini kimi öpmeyi tercih edersin , beni mi yoksa Chandler'ı mı?

That's a good point. Yeah.

İyi bir noktaya değindin. Evet.

Well, since I have that whole history with Rachel, I guess Phoebe.

Rachel'la bütün o geçmişim olduğuna göre , sanırım Phoebe.

Okay, great! Right.

Tamam harika! Sağ.

Phoebs! Phoebs! Listen, Ross wants to kiss you at midnight.

Phoebs! Phoebs! Dinle, Ross gece yarısı seni öpmek istiyor .

It's so obvious. Why doesn't he just ask. Rach, Rach, listen, I’m going to kiss you at midnight.

Çok açık. Neden sadece sormuyor. Rach, Rach, dinle, seni gece yarısı öpeceğim.

What? Well, everyone’s got to kiss someone, can’t

Ne? Pekala, herkesin birisini öpmesi gerekiyor,

kiss Ross, you got the history. So?

Ross'u öpemezsin, geçmişin var. Bu yüzden?

So, who would you rather have kissing you, me or Chandler? Oh, good point.

Peki, seni kimin öpmesini isterdin, benim mi yoksa Chandler'ın mı? İyi bir nokta.

Yeah. Three! Two! One! Happy New Year!

Evet. Üç! İki! Bir! Mutlu yıllar!

Happy New Year. Happy New Year.

Mutlu yıllar. Mutlu yıllar.

Did you catch how ‘or’ was pronounced ‘ur’? There are lots of changes like that

'veya'nın 'ur' olarak nasıl telaffuz edildiğini anladınız mı ? Konuşma İngilizcesinde bunun gibi pek çok değişiklik var

in spoken English. Here’s the full analysis. What’s the matter?

. İşte tam analiz. Sorun ne?

So this first sentence isn’t too clear, is it? What’s the matter? What’s the matter?

Yani bu ilk cümle çok açık değil, değil mi? Sorun ne? Sorun ne?

What’s the said really quickly and everything leads up to the stressed syllable ‘ma’,

Gerçekten hızlı bir şekilde söylenen nedir ve her şey vurgulu hece 'ma'ya götürür,

What’s the matter? And then comes down. So, very connected, very smooth, a little bit

Sorun nedir? Ve sonra aşağı iner. Yani, çok bağlantılı, çok yumuşak, biraz

breathy, ‘What’s the’ becomes ‘What’s the’. What’s the,What’s the. Barely

soluk soluğa, "What's the", "What's the" olur. Ne var ne yok.

a W sound at all. And this is a actually a word that can be shortened to ts. What’s,

Neredeyse hiç W sesi yok. Ve bu aslında ts olarak kısaltılabilen bir kelimedir. What's,

it’s, that’s and let’s are all sometimes shortened to just the ts sound. Ts’the matter?

it's, that's ve let's bazen sadece ts sesine kısaltılır. Sorun bu mu?

What’s the matter?

Sorun ne?

And he’s kind of doing that here, maybe

Ve bunu burada yapıyor, belki

a little bit of schwa. What’s the matter? Huh,huh,huh. What’s the matter? But it’s very

biraz schwa. Sorun ne? Ha, ha, ha. Sorun ne? Ama çok

unclear isn’t it? Definitely not “what’s” fully pronounced.

belirsiz değil mi? Kesinlikle tam olarak telaffuz edilmeyen "what's" değil .

The word ‘the’, this is unstressed word that begins with the voiced th just like this

'the' kelimesi, bu vurgusuz kelimedir ve tıpkı bunun gibi

that, these, those, those kind of all be pronounced with different kind of th. So, rather than

, bunlar, bunlar, bunlar gibi hepsi farklı türde telaffuz edilir. Böylece,

the tongue tip coming through the teeth, the tongue tip presses the backs of the teeth,

dil ucunun dişlerin arasından gelmesi yerine, dil ucu dişlerin arkalarına bastırır,

uhuhuh, and then pulls away, very quickly to make that schwa. The word ‘the’ is

uhuhuh ve sonra o schwa'yı yapmak için çok hızlı bir şekilde geri çekilir. 'The' kelimesi

this: the, the ,the, the. Said so quickly, low in pitch, low in volume, not too clear

şudur: the, the,the,the. Çok hızlı söylendi, perdesi düşük, sesi düşük, vurgulanmadığı için çok net değil

because it’s unstressed. Then our stressed syllable with the æ vowel, ma, ma, has that

. Sonra æ ünlüsü ma, ma ile vurgulanan hecemiz

change of direction, the pitch goes up then down and then a flap t into the schwa sharp

yön değiştirir, perde yükselir, sonra alçalır ve sonra aşağı inerken schwa diyez

r sound, (flap) on the way down. Ahu. All one connected, utterance, it can actually just

r sesine bir kanat çırpma (flap). Ahu. Hepsi birbirine bağlı, ifade, aslında

feel like one word. No brakes, with the one stressed syllable ma.

tek bir kelime gibi hissedilebilir. Tek vurgulu hece ma ile fren yok.

What’s the matter?

Sorun ne?

We wanted to kiss at midnight.

Gece yarısı öpüşmek istedik.

So we have a couple of stressed syllables there that are a little bit longer. Ahuhauhhau, and that’s

Yani orada biraz daha uzun olan birkaç vurgulu hecemiz var. Ahuhauhhau ve

the way how American English works. We have stressed syllables, they usually have a curve

Amerikan İngilizcesi böyle çalışır. Vurgulu hecelerimiz var, genellikle

up and curve down. We wanted to kiss at midnight. So, three of those and the rest of the syllables

yukarı ve aşağı doğru eğimlidirler. Gece yarısı öpüşmek istedik. Yani, hecelerden üçü ve geri kalan hecelerin

are a little bit lower in pitch, volume, now here he sort of whispering a little bit, he’s

perdesi, hacmi biraz daha düşük, şimdi burada biraz fısıldıyor,

not saying it to the whole room, he only wants Joey to hear because the relationship is secret.

bunu tüm odaya söylemiyor, sadece Joey'nin duymasını istiyor çünkü ilişki gizli.

We wanted to kiss at midnight.

Gece yarısı öpüşmek istedik.

We wanted to kiss. We wanted. Do you hear

öpmek istedik. İstediğimiz.

wanted, wanted. That t is dropped. That’s the most common pronunciation of that word.

Aranıyor, aranıyor duyuyor musun? Bu t düşürüldü. Bu kelimenin en yaygın telaffuzu budur.

So, the ed ending here makes ih as in sit d when nt is followed by a vowel, it’s really

Bu nedenle, burada biten ed, sit d'de olduğu gibi, nt'nin ardından bir sesli harf geldiğinde ih yapar,

common to drop that t. The word ‘wanted’, almost every time you hear an American say

bu t'yi bırakmak gerçekten yaygındır. 'Aranıyor' kelimesini, bir Amerikalının bunu söylediğini neredeyse her duyduğunuzda

that, they will not say the T. Even if it’s in a business meeting, even if it’s an important

, T'yi söylemezler. Bu bir iş toplantısında bile olsa, önemli bir konuşma olsa bile

speech, even in those formal cases, we don’t usually say wanted. We almost always say wan-id, wan-id.

, bu resmi durumlarda bile genellikle söylemeyiz. aranan. Neredeyse her zaman wan-id, wan-id deriz.

We wanted to kiss

Öpmek istedik

We wanted to kiss.I love when you hear that on a loop, how you really start to hear the

Öpmek istedik. Bunu bir döngüde duyduğunuzda, ritmi gerçekten duymaya başlamanızı seviyorum

rhythm. Tadadadada. Tadadadada. Tadadadada. So those unstressed syllables probably, you’re

. Tadadadada. Tadadadada. Tadadadada. Yani o vurgusuz heceleri muhtemelen

not making them short enough. That’s the main thing I work with on my students when

yeterince kısa yapmıyorsunuz. Ritm söz konusu olduğunda öğrencilerim üzerinde çalıştığım ana şey bu

it comes to rhythm, shortening up unstressed syllables. We wanted to, nid to, nid to, nid

, vurgusuz heceleri kısaltmak. Biz istedik, nid to, nid to, nid

to. So id said really quickly then the word to reduces, it's a very quick true T and then

to. Bu yüzden id gerçekten hızlı bir şekilde söyledi, ardından kelimeyi azalttı, bu çok hızlı bir gerçek T ve ardından

schwa. We wanted to.To, to. We wanted to kiss. Uhuhuh.

schwa. Yapmak istedik. öpmek istedik. Uhuhuh.

We wanted to kiss

Öpmek istedik

We wanted to kiss at midnight.

Gece yarısı öpmek istedik.

At midnight. How was the word ‘at’ pronounced?

Gece yarısında. 'At' kelimesi nasıl telaffuz edildi?

I don’t hear at, do you? At. That’s the vowel in that word fully pronounced. But I

Duymuyorum, değil mi? at. Bu kelimedeki sesli harf tamamen telaffuz edildi. Ama

don’t hear a, I hear schwa and then a really quick stop of air at midnight. That’s the

a duymuyorum, schwa duyuyorum ve ardından gece yarısı gerçekten hızlı bir hava durması. Bu,

stop T, at,at,at. So the word at, how do we make it faster? Change to vowel, make that

T, at, at, at durağıdır. Yani kelime, onu nasıl daha hızlı hale getiririz? Sesli harfe çevir, bunu

a stop T, at,at. It really does need to be that fast. At midnight, at midnight.

T, at,at olarak durdur. Gerçekten bu kadar hızlı olması gerekiyor. Gece yarısı, gece yarısı. Gece

At midnight

yarısı

Notice the d in midnight is not released,

Dikkat edin, d gece yarısı serbest bırakılmıyor, gece

it’s not mid, midnight, but midnight, mid-night. So, the d very fast, the vocal cords vibrate

yarısı değil, gece yarısı, gece yarısı. Yani d çok hızlı, ses telleri titreşiyor

but it’s not released. Midnight.

ama serbest kalmıyor. Gece yarısı.

Midnight.

Gece yarısı.

And again a stop T. So, the T pronunciation is usually a stop t if it comes at the end

Ve yine bir durak T. Yani, T telaffuzu genellikle

of a thought group or if it’s followed by a word that begins with a consonant.

bir düşünce grubunun sonunda geliyorsa veya ardından ünsüzle başlayan bir kelime geliyorsa bir durak t'dir.

Midnight

Geceyarısı

But nobody else is going to–

Ama başka kimse yapmayacak-

But nobody else is going to. But nobody else. So we have a little bit of stress, a little

Ama başka kimse yapmayacak. Ama başka kimse yok. Yani biraz stresimiz var,

bit of that up down melody on no and then a lot more on else but nobody else is going to

biraz o yukarı aşağı melodi hayır ve sonra çok daha fazlası ama başka kimse yapmayacak

But nobody else is going to–

Ama başka kimse yapmayacak-

Going to, going also stressed, this one goes down and up. Usually they go up and down but

Gidecek, aynı zamanda stresli olacak, bu düşüyor ve yukarı. Genellikle yukarı ve aşağı giderler ama

sometimes, down and up. Going to.

bazen, aşağı ve yukarı. Gidiyor.

Going to–

Gidiyorum...

Little lift there, but nobody, do you notice that? Another stop t, next word begins with

Orada küçük bir asansör var ama kimse yok, bunu fark ettiniz mi ? Başka bir durak t, sonraki kelime

a consonant. But nobody else. Okay, we need to talk about the dark L here. An L is a dark

bir ünsüzle başlar. Ama başka kimse yok. Tamam, burada karanlık L hakkında konuşmamız gerekiyor. Bir L,

L if it comes after the vowel or diphthong. So this is a one syllable word, the main sound

sesli harften veya iki sesli harften sonra gelirse koyu bir L'dir. Yani bu tek heceli bir kelime, buradaki ana ses

here, the vowel is the eh as is bed. So the L comes after that vowel so it’s a dark

, sesli harf eh olduğu gibi yataktır. Yani L bu ünlüden sonra gelir, yani koyu bir

L. And for dark L, especially when the sound is a consonant, we don’t lift the tongue

L olur. Ve koyu L için, özellikle ses bir ünsüz olduğunda, dilimizin

tip. So that’s just made at the back of the tongue, uhl, el, uhl. Tongue tip is down.

ucunu kaldırmıyoruz. Yani bu sadece dilin arkasında yapılır , uhl, el, uhl. Dil ucu aşağıdadır.

If you lift your tongue tip here, else, else, else. It’s an extra movement you don’t

Burada dilinizin ucunu kaldırırsanız, başka, başka, başka. İhtiyacınız olmayan ekstra bir hareket

need. It's probably going to get in the way of making the dark sound. L, uhl,uhl, L, else.

. Muhtemelen karanlık sesin çıkmasına engel olacak. L, uhl, uhl, L, başka.

See if you can challenge yourself to make that without lifting your tongue tip.

Dilinizin ucunu kaldırmadan bunu yapmak için kendinize meydan okuyabilecek misiniz bir bakın.

You might need to slow it down, really think about it, L, uhl,uhl. That dark sound is made

Yavaşlatman, gerçekten düşünmen gerekebilir , L, uhl,uhl. O karanlık ses,

at that back of the tongue pressing down and back a little bit L, else.

dilin gerisinde aşağı ve biraz L'ye basarak yapılır, aksi halde.

But nobody else–

Ama başka kimse-

But nobody else is going to,

Ama başka kimse yapmayacak,

Nobody else is going to. Now here the word to, not reduced, that is the full u vowel,

Başka kimse yapmayacak. Şimdi burada kelime küçültülmemiş, yani tam u seslisi,

here it was reduced. We usually don’t reduce the word it if it’s the last word in a thought

burada azaltılmış. Bir düşünce grubundaki son kelimeyse

group and there is a little lift here so I would say that’s why this word is not reduced.

ve burada küçük bir artış varsa, genellikle kelimeyi küçültmeyiz, bu yüzden bu kelimenin azaltılmadığını söyleyebilirim.

going to,

Yani,

So, you know.

biliyorsun.

So, so, again a little down up stress so, you know.

Yani, yani, yine biraz stresi azaltın, yani, bilirsiniz.

So, you know.

Sen bilirsin.

You know, you know, sort of a questioning

Bilirsin, bilirsin, bir tür sorgulayıcı

intonation. Do you understand what I’m talking about you know the word you, reduced. It’s

tonlama. Ne dediğimi anlıyor musun, sen kelimesini biliyorsun, azaltılmış.

not you know, but it’s jə, jə, said so quickly, not a u vowel but a schwa. You know,

Bilmiyorsun ama jə, jə, çok hızlı söyleniyor, u sesli değil, schwa. Sen biliyorsun sen

you know.

biliyorsun.

Alright.

Peki.

Alright. Alright, again, down up stress, alright. When we do this, it can signal a couple of different things.

Peki. Tamam, tekrar stresi azalt, tamam. Bunu yaptığımızda, birkaç farklı şeyin sinyalini verebilir.

It can signal a question, it can also signal that there’s more to say. So he says ‘alright’,

Bir soruyu işaret edebilir, ayrıca söylenecek daha çok şey olduğunu da işaret edebilir. Yani 'tamam' diyor,

then he follows it with ‘I’ll take care of it.’ So, intonation going up on our right

ardından 'Ben hallederim' diyerek devam ediyor. Yani tonlama sağ tarafımızda yükseliyor

to show, okay I understand, I’m going to say more, I’m going to solve that problem for you.

, tamam anladım, daha fazlasını söyleyeceğim, yapacağım bu sorunu senin için çöz.

Alright.

Peki.

Now the L in ‘Alright’ can be dropped. Alright, alright. I think that’s what he’s

Şimdi 'Tamam'daki L bırakılabilir. Tamam tamam. Bence

doing here, you can think of it as in aw as in law vowel, alright, alright and stop t.

burada yaptığı şey bu, bunu aw'da olduğu gibi hukukta da sesli harf olarak düşünebilirsiniz , tamam, tamam ve dur t.

You don’t hear t. a true t release, that’s because it’s the end of a thought group.

duymuyorsun gerçek bir sürüm, çünkü bu bir düşünce grubunun sonu.

Alright.

Peki. Ben

I’ll take care of it.

hallederim. Ben

I’ll take care of it. I’ll take care. So all of those words are either leading up

hallederim. İlgileneceğim. Yani tüm bu kelimeler, bakım kelimesi

to or going away from the peak of stress on the word care. And notice his pitch is going

üzerindeki stresin zirvesine ya çıkıyor ya da ondan uzaklaşıyor . Ve perdesinin burada düştüğüne dikkat edin

down here. He’s done. He doesn’t have more to say, so statement intonation. The

. O bitti. Söyleyecek başka bir şeyi yok, bu yüzden ifade tonlaması. Büzülme halinde

words I will in contraction often sound like the word all. And that’s what’s happening here.

yapacağım sözcükleri kulağa genellikle tümü sözcüğü gibi gelir. Ve burada olan da bu. Ben

I’ll take care of it.

hallederim.

And again we don’t hear a t, a true t release, I’ll take care of it, it, it ,it, it. Quiet

Ve yine bir t sesi duymuyoruz, gerçek bir t sürümü, ben hallederim, o, o, o, o. Sessiz ani

abrupt stop.

duruş. Ben

I’ll take care of it.

hallederim.

Notice how everything links together really smoothly, there are no breaks. Here we have

Her şeyin nasıl gerçekten sorunsuz bir şekilde birbirine bağlandığına dikkat edin , hiçbir kesinti yok. Burada

take care, a word ending in a k sound, a word beginning with a k sound they just link one

dikkat etmemiz gereken k sesiyle biten bir kelime, k sesiyle başlayan bir kelime sadece bir

k sound. Take care, take care, I’ll take care of it. Now the word care written in IPA

k sesiyle bağlantı kurar. Kendine iyi bak, kendine iyi bak, ben hallederim. Şimdi IPA'da yazılan bakım kelimesi

would be, let’s bring this over here. Would be k consonant, eh as in bed, schwa r, and

, hadi bunu buraya getirelim. K ünsüz olur, eh, yatakta olduğu gibi, schwa r ve

the r, well it takes over the schwa first of all, so you don’t need to think of making

r, her şeyden önce schwa'yı devralır, bu nedenle

an extra schwa sound. And the schwa r sound, the r sound can change some vowels eh is one

fazladan bir schwa sesi çıkarmayı düşünmenize gerek yoktur. Ve schwar sesi, r sesi bazı ünlüleri değiştirebilir, eh

of them. So a pure eh would be eh, bed, k, care, care, care, are, are. That’s not how

onlardan biri. Yani saf bir eh, eh, bed, k, care, care, care, are, are olur. Öyle

we say it, we say caaa, So the jaw drops less, caa-aa. It’s a little bit more of the beginning

demiyoruz, caaa diyoruz, Böylece çene daha az düşüyor, caa-aa. Bu, ei diphthong'un başlangıcından biraz daha fazla

of the ei diphthong, care rather than care. So less jaw drop, modified vowel there. Care

, önemsemekten çok özen gösteriyor. Yani daha az çene düşmesi, orada değiştirilmiş sesli harf.

of it. The ending r links right into the schwa for of and the ending v of of links right

Onunla ilgilenmek. R bitişi doğrudan of'un schwa'sına ve bitiş v of bağlantılarının

into the e vowel of it so everything very smooth. Care of it I’ll take care of it.

e sesli harfine bağlanır, böylece her şey çok düzgündür. Onunla ilgileneceğim. Ben

I’ll take care of it.

hallederim.

Okay, then Chandler starts making some sounds

Tamam, sonra Chandler,

like, Uh, nonono, and Monica says Joey! High intonation, going even higher up down for that peak

Uh, nonono gibi sesler çıkarmaya başlar ve Monica, Joey der! Yüksek tonlama, o vurgulu hecedeki o vurgu zirvesi için yukarı doğru daha da yukarı gidiyor

of stress on that stressed syllable Jo, Joey! Joey!

Jo, Joey! Joey!

Uh, no. Joey!

Oh hayır. Joey!

Huh muh muh muh…

Huh muh muh…

Huh muh muh muh, okay, they don’t want him to go tell people that Chandler and Monica

Huh muh muh muh, tamam, onun gidip insanlara Chandler ve Monica'nın

want to kiss, Joey’s the only one that knows that they are in a relationship. So, Joey’s

öpüşmek istediğini söylemesini istemiyorlar, onların bir ilişki içinde olduklarını bilen tek kişi Joey. Yani, Joey

going to solve the problem in a different way.

sorunu farklı bir şekilde çözecek .

Uh, no. Joey! Huh muh muh muh…

Oh hayır. Joey! Huh muh muh muh…

Thirty-three, thirty-two, thirty-one! Ross listen.

Otuz üç, otuz iki, otuz bir! Ross dinle.

Okay, so Ross is counting down starting in the thirties, of course it’s crazy, we, most

Tamam, Ross otuzlardan başlayarak geri sayıyor , elbette çılgınca, biz, çoğu

people don’t start counting down until ten. But notice, when we have a compound number

insan ona kadar geri saymaya başlamayız. Ama dikkat edin, otuz üç gibi bir bileşik sayımız olduğunda

like this , Thirty-three, stress is on the last one. thirty-two, thirty-one! So no matter

vurgu sonuncudadır. otuz iki, otuz bir! Yani

how long your number is, Eight thousand nine hundred and twenty two, the stress is always on

numaranız ne kadar uzun olursa olsun, Sekiz bin dokuz yüz yirmi iki, vurgu her zaman

the last digit. Another thing to notice here is the t in the word thirty is a flap t. That’s

son rakamdadır. Burada dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da otuz kelimesindeki t'nin flep t olmasıdır. Bunun

because if I write it out, we have unvoiced th, then we have the ur as in bird vowel r

nedeni, eğer onu yazarsam, th'yi sessize almış oluruz, o zaman kuş ünlüsü r kombinasyonunda olduğu gibi ur

combination, a t and the e vowel. So, the t is a flap t if it comes between two vowel

, a t ve e ünlüsümüz olur. Yani t, iki sesli harf arasına geliyorsa

sounds or if it comes after an r before a vowel or diphthong like here. So, all of these

veya buradaki gibi bir sesli harften veya iki ünlüden önce bir r'den sonra geliyorsa, bir flep t'dir . Yani bunların hepsi

are not thirty but thirdy, thirdy, [flap]. A flap of the tongue. That will help smooth

otuz değil, üçüncü, üçüncü, [flap]. Bir dil sürçmesi. Bu, bunu yumuşatmaya yardımcı olacak

that out, that will sound a little both natural, thirty, thirty. We also want to make sure

, bu hem kulağa biraz doğal gelecek, otuz, otuz. Ayrıca

that we’re doing a little bit of stress on the first syllable there so that the second

ilk heceyi biraz vurguladığımızdan emin olmak istiyoruz, böylece ikinci

syllable feels unstressed. Thirty, dada. Thirty-one. So a little bit of stress on thir, no stress

hece vurgusuzmuş gibi hissettirir. Otuz, baba. Otuz bir. Bu yüzden 3'te biraz stres, ty'de stres yok

on ty and then the most stress on three, two and one.

ve sonra en çok stres 3, 2 ve 1'de.

Thirty-three, thirty-two, thirty-one! Ross listen.

Otuz üç, otuz iki, otuz bir! Ross dinle.

Ross listen, Ross listen. So two stressed syllables there. Ross. Listen. The name and

Ross dinle, Ross dinle. Yani orada iki vurgulu hece var . Ross. Dinlemek. Dinle'nin adı ve

also the first syllable of listen, that t is silent, it’s not that he’s dropping

ilk hecesi, t sessizdir, t'yi düşürdüğü için değil

the t, it’s just that in that word the official full pronunciation doesn’t have a t. Listen.

, sadece o kelimenin resmi tam telaffuzunda t yok. Dinlemek.

Ross listen.

Ross dinle.

Who you kissing at midnight?

Gece yarısı kimi öpüyorsun?

Who you kissing at midnight? Who you, so he drops the word are which makes

Gece yarısı kimi öpüyorsun? Sen kimsin, bu yüzden

the sentence more grammatically correct. That’s okay,that happens sometimes. Who you kissing,

cümleyi dilbilgisi açısından daha doğru yapan are kelimesini bırakıyor. Sorun değil, bu bazen olur. Kimi öpüyorsun,

so he’s stressing you. Its the peak of stress for this sentence. Because he’s saying everybody’s

bu yüzden seni strese sokuyor. Bu cümle için stresin zirvesi. Herkesin

going to kiss somebody, who are you kissing?

birini öpeceğini söylediği için, kimi öpüyorsun?

Who you kissing at midnight?

Gece yarısı kimi öpüyorsun?

Who you kissing at midnight? A little bit of stress on the way down on ki, kissing

Gece yarısı kimi öpüyorsun? Ki'ye inerken biraz stres,

at midnight, also mid. The ing ending gets changed to just the n ending, so the ending

gece yarısı öpüşmek, ayrıca orta. ing eki sadece n eki olarak değiştirilir, yani

vowel there, ih as in sit, n unstressed, kissing, kissing. Who you kissing at, so we have two

oradaki bitiş sesli harfi, ih sit, n vurgusuz, öpmek, öpmek gibi. Kimi öpüyorsun, yani

unstressed syllables in a row, the unstressed syllable of kissing the second syllable, also

art arda iki vurgusuz hecemiz var, ikinci heceyi öpmenin vurgusuz hecesi, ayrıca

the word at which you all know already reduces, the ah vowel changes to the schwa and we have

hepinizin zaten bildiği kelime azalır, ah sesli harfi schwa'ya dönüşür ve

a stop t, stop t because the next word begins with a consonant. Kissing at, kissing at,

bir dur t, dur t çünkü sonraki kelime ünsüzle başlar. Öpüşmek, öpüşmek,

kissing at midnight.

gece yarısı öpüşmek.

kissing at midnight?

gece yarısı öpüşmek?

And again, stop t there because it’s the end of his thought group, he puts a little

Ve yine orada dur çünkü bu onun düşünce grubunun sonu, biraz

break, also again notice the d just like before, not released, midnight, but midnight, at mid-night, midnight.

ara veriyor, yine d'yi fark ediyor tıpkı eskisi gibi, serbest bırakılmamış, gece yarısı değil, gece yarısı, gece yarısı, gece yarısı.

Midnight huh?

gece yarısı ha?

I didn’t write it in but he says huh? And that intonation goes up. Questioning.

Ben yazmadım ama o öyle mi diyor? Ve bu tonlama yükselir. sorgulama

Midnight huh?

gece yarısı ha?

Rachel or Pheobe?

Rachel mı Pheobe mi?

Then he asks another question, Rachel or Phoebe? But it’s not a yes no question so it goes

Sonra başka bir soru sorar, Rachel mı Phoebe mi? Ama bu bir evet hayır sorusu değil, bu yüzden

down in pitch at the end. Rachel or Phoebe. Now , the stressed syllable Ra, a little bit

sonunda perdede aşağı iniyor. Rachel veya Phoebe. Şimdi, vurgulu hece Ra,

higher than for Phoe, Phoebe because it’s closer to the beginning of the sentence. That’s

Phoe için olduğundan biraz daha yüksek, Phoebe çünkü cümlenin başına daha yakın.

often what happens. Our peaks of stress tend to be higher towards the beginning of a sentence

Genellikle olan budur. Stres doruklarımız, bir cümlenin

than towards the end.

sonuna doğru olduğundan daha yüksek olma eğilimindedir.

Rachel or Pheobe?

Rachel mı Pheobe mi?

So, Rachel or Pheobe? Two unstressed syllables here and then one unstressed syllable at the end.

Yani, Rachel mı yoksa Pheobe mi? Burada iki vurgusuz hece ve sonunda bir vurgusuz hece.

Rachel or Pheobe?

Rachel mı Pheobe mi?

The word ‘or’ reduced, schwa r, it’s not or, it’s ur. Rachel-ur, Rachel-ur. Now

'Veya' kelimesi azaltıldı, schwar, o değil veya, ur. Rachel-ur, Rachel-ur. Şimdi

or absorbs the schwa like I said before, you don’t make a separate schwa sound, it’s

ya da daha önce söylediğim gibi schwa'yı emer, ayrı bir schwa sesi çıkarmazsınız,

just ur,ur,ur, ur. A little unstressed r sound, low in pitch, ur. Rachel or, Rachel or.

sadece ur,ur,ur,ur. Biraz vurgusuz r sesi, perdesi düşük, ur. Rachel veya Rachel veya.

Rachel or

Rachel veya

So the L in Rachel, also a dark L but here

So Rachel'daki L, aynı zamanda karanlık bir L ama burada

it is followed by a vowel or diphthong, so you can lift your tongue, Rachel or, [flap]

onu bir sesli harf veya iki sesli harf takip eder, böylece dilinizi kaldırabilirsiniz, Rachel veya, [kanat çırpmak]

to separate the feeling of those two syllables but still make a dark sound. Rachel, uhl,uhl,uhl.

bu iki hecenin hissini ayırmak için ama yine de karanlık bir ses çıkarır . Rachel, uhl, uhl, uhl.

That unstressed syllable should just be that dark sound. Rachel, Rachel or, Rachel or,

O vurgusuz hece, o karanlık ses olmalı. Rachel, Rachel veya Rachel veya

Rachel or Phoebe.

Rachel veya Phoebe.

Rachel or Pheobe?

Rachel mı Pheobe mi?

What?

What? What? What? Question intonation, he’s

Ne?

Ne? Ne? Ne? Soru tonlaması, sanki

like wait we’re kissing people? What? Stop t because it’s the end of a thought group.

insanları öpüyoruz gibi mi? Ne? Dur çünkü bu bir düşünce grubunun sonu.

What? Well, you’ve got to kiss someone.

Ne? Birini öpmelisin.

Well, you’ve got to kiss someone. Well, you’ve got to kiss someone. All of that

Birini öpmelisin. Birini öpmelisin. Bunların hepsi

going up towards kiss. Well, you’ve got to kiss someone. And then falling away from

öpüşmeye doğru gidiyor. Birini öpmelisin. Ve sonra ondan uzaklaşmak

it. The word ‘well’ very unclear.

. 'İyi' kelimesi çok belirsiz.

Well, you’ve got to kiss someone.

Birini öpmelisin.

Well, well, well. I would just write that w schwa, well. And then it’s linked on to

İyi iyi iyi. Sadece w schwa'yı yazardım, pekala. Ve sonra bir

the next word well, well, well. Well you you’ve got to kiss, well you you’ve got to kiss.

sonraki kelimeyle iyi, iyi, iyi bağlantılı. Peki sen öpmek zorundasın, peki sen öpmek zorundasın.

Well you you’ve got to kiss–

Peki seni öpmek zorundasın-

You got to, all going up in intonation, the v sound here for you have, dropped, you got to,

Yapmalısın, tonlamada yükseliyor, buradaki v sesi senin için var, düştü, yapmalısın,

actually is it you or ya?

aslında sen mi yoksa sen mi?

Well you you’ve got to kiss–

Pekala, seni öpmek zorundasın-

Definitely ya, ya. That reduction makes it so that he can say it more quickly, it’s

Kesinlikle evet, evet. Bu indirgeme, onu daha hızlı söyleyebilmesi için yapar,

unstressed, we’re just trying to get to that peak of stress, got to reduces to gotta

vurgusuzdur, biz sadece stresin zirvesine ulaşmaya çalışıyoruz, lazım'a indirmeliyiz

and notice that is a flap t in there. Gotta, [flap] gotta.

ve orada bir kanatçık olduğunu fark etmeliyiz. Yapmalısın, [kapak] lazım.

Well you you’ve got to kiss–

Pekala, seni öpmek zorundasın-

So you have got to becomes you gotta, you gotta.

Demek zorundasın, zorundasın, zorundasın.

Simplifying that let’s us say it more quickly and you may wonder why would

Bunu basitleştirerek daha hızlı söyleyelim ve neden

we want to say that quickly becomes less clear. That’s because in American English, clarity

hızlı bir şekilde daha az net hale geldiğini söylemek isteyelim diye merak edebilirsiniz. Bunun nedeni, Amerikan İngilizcesinde netliğin

comes from contrast. So we don’t want every syllable to be clear, that’s not how English

kontrasttan gelmesidir. Bu yüzden her hecenin net olmasını istemiyoruz, İngilizce böyle

works. English is a stress timed language which means the clarity comes from contrast.

çalışmıyor. İngilizce vurgu zamanlanmış bir dildir, yani netlik kontrasttan gelir.

Some very clear syllables, some less clear syllables. That whole thing, that whole idea

Bazı heceler çok net, bazıları daha az net heceler. Tüm bu şey, tüm bu fikir,

is what makes English clear to native listeners.

İngilizceyi anadili dinleyiciler için anlaşılır kılan şeydir.

Well you you’ve got to kiss–

Pekala, seni öpmek zorundasın–

So learning these reductions and these simplifications will help you sound a little bit more natural

Yani bu kısaltmaları ve bu basitleştirmeleri öğrenmek, İngilizce konuşurken kulağa biraz daha doğal gelmene yardımcı olacak

speaking English. It will help you be understood more easily. I know it sounds crazy, speak

. Daha kolay anlaşılmanıza yardımcı olacaktır . Kulağa çılgınca geldiğini biliyorum,

less clear in some places to be better understood, yet it’s true.

bazı yerlerde daha iyi anlaşılmak için daha az net konuşun ama yine de doğru.

Well, you you’ve got to kiss–

Pekala, seni öpmek zorundasın-

You’ve gotta kiss. Here we have ending s

öpmek zorundasın. Burada bitiş s

beginning s, those words linked together with one sound, the s, just like before when we had

başlangıç ​​s var, bu kelimeler tek bir sesle, s ile birbirine bağlı, tıpkı daha önce k sesi bağlantısına sahip olduğumuzda olduğu gibi

the k sound linking. You’ve got to kiss someone.

. Birini öpmek zorundasın .

You’ve got to kiss someone–

Birini öpmelisin - Kız

Can’t kiss your sister. Two stressed syllables

kardeşini öpemezsin.

there. Can’t kiss your sister. Can’t, can’t. There are couple different ways to

Orada iki vurgulu hece var. Kız kardeşini öpemezsin. Yapamam, yapamam.

pronounce the n apostrophe t contraction here. It’s with a little lift, a little bit of

Burada n kesme işareti t kısaltmasını telaffuz etmenin birkaç farklı yolu var. Küçük bir kaldırma ile, biraz

that stop feeling.Can’t kiss, can’t kiss. Can’t kiss your sister.

o dur hissi. Öpemezsin, öpemezsin. Kız kardeşini öpemezsin. Kız

Can’t kiss your sister.

kardeşini öpemezsin.

Your. not fully pronounced, reduced. Just like

Senin. tam olarak telaffuz edilmemiş, azaltılmış. Tıpkı

you up here reduced to ya. Your down here is reducing to yer, said quickly.

senin burada sana indirgenmiş olduğun gibi. Aşağıdan aşağısı sana düşüyor, dedi çabucak.

your sister.

kız kardeşin

Well, who’s going to kiss my sister?

Peki, kız kardeşimi kim öpecek? Kız

Who's going to kiss my sister? Again well, said very unclear, said very quickly, who’s

kardeşimi kim öpecek? Yine iyi, çok belirsiz dedi, çok çabuk söyledi,

going to kiss my sister. Okay here sis is the peak of stress. We also have some stress

ablamı kim öpecek. Tamam burada abla stresin zirvesi. Kim olduğu konusunda da biraz stresimiz var

on who. So these question words, who, what, when, where, why, how, those all tend to be

. Yani bu soru sözcükleri, kim, ne, ne zaman, nerede, neden, nasıl, bunların hepsi

stressed when we’re asking a question. If it’s part of a sentence then it tends to

bir soru sorduğumuzda vurgulanma eğilimindedir. Bir cümlenin parçasıysa, o zaman

be unstressed, a statement. For example, I don’t know .going to be there. That’s

vurgusuz olma eğilimindedir, bir ifadedir. Örneğin, orada olacağımı bilmiyorum. Bu

a statement. We’re not asking a question. I don’t know who’s. Who’s will be unstressed

bir açıklama. Soru sormuyoruz. kim olduğunu bilmiyorum Orada kim stresli olmayacak

there. Here, we’re asking a question so that question word will be stressed.

. Burada bir soru soruyoruz ki o soru kelimesi vurgulansın. Kız

Who's going to kiss my sister?

kardeşimi kim öpecek?

Again the word well, said unclearly, unstressed.

Yine kelime iyi, belirsiz bir şekilde, vurgulanmadan söylendi. Gidecek olacak olacak

Going to becomes gonna. Who’s a really weak ending z linking in together. Who’s gonna,

. Kim gerçekten zayıf bir son olan z birbirine bağlanıyor. Kız kardeşimi kim öpecek,

who’s gonna kiss my sister.

kim öpecek. Kız

Who's going to kiss my sister?

kardeşimi kim öpecek?

Going to kiss my all said quickly and we want that to be fast so we have a little

Tüm söylediklerimi hızlı bir şekilde öpeceğim ve bunun hızlı olmasını istiyoruz, bu yüzden

bit of contrast with our stressed syllables that have that pitch change, they’re a little

o perde değişikliğine sahip vurgulu hecelerimizle biraz kontrastımız var, biraz

louder, a little longer. Listen to this sentence three times.

daha yüksek, biraz daha uzun. Bu cümleyi üç kez dinleyin. Kız

Who's going to kiss my sister?

kardeşimi kim öpecek?

If you’re going to match that phase, you

Eğer bu aşamaya uyacaksanız, vurgusuz kelimelerinizi

really need to make sure you’re simplifying your unstressed words. Gonna kiss my, gonna

basitleştirdiğinizden gerçekten emin olmanız gerekir . Benimkini öpeceğim, benimkini

kiss my, gonna kiss my, gonna kiss my. You can do it.

öpeceğim, benimkini öpeceğim, benimkini öpeceğim. Bunu yapabilirsin. Kız

Who's going to kiss my sister?

kardeşimi kim öpecek?

Chandler.

Chandler. Chandler. Chandler. One stressed syllable and the second stressed syllable

Chandler.

Chandler. Chandler. Chandler. Bir vurgulu hece ve ikinci vurgulu

just falling away from it. Chandler. And he drops the d sound there. Chandler.

hece ondan uzaklaşıyor. Chandler. Ve orada d sesini düşürüyor. Chandler.

Chandler.

Chandler.

Ow, man, really?

Gerçekten mi?

Ow, man, two clear up down shapes of stress, it’s because he slowed it down a little

Adamım, stresin iki açık şekli, onu biraz yavaşlattığı için

bit. Ow, man, really? And then that’s a yes not question, the intonation is going up.

. Gerçekten mi? Ve sonra bu bir evet değil sorusu, tonlama artıyor.

Ow, man, really?

Gerçekten mi?

The word man, make sure you’re not saying man. That’s how it looks in the dictionary.

Adam kelimesini, adam demediğinizden emin olun . Sözlükte böyle görünüyor.

If you look it up you’ll see m, a as in bat n, but whenever a is followed by n, it

Yukarı bakarsanız, yarasa n'deki gibi m, a'yı görürsünüz , ancak a'nın ardından n geldiğinde,

changes a little bit. Ma uh, so make sure you get an uh vowel in there, sort of like

biraz değişir. Ma uh, o yüzden orada bir uh sesli harf kullandığınızdan emin olun, tıpkı

uh as in butter. Not man but man, ae, ae, ae, man..

tereyağında olduğu gibi. Adam değil ama adam, ae, ae, ae, adamım..

Ow, man,

Ah, adamım,

Ow, man, really?

ah, adamım, gerçekten mi?

Du, dude. Du, dude. Du, dude. Du, dude. You know maybe

Du, ahbap. Du, ahbap. Du, ahbap. Du, ahbap. Hani

he said dude twice but I wrote it just the first two sounds because it would connect

iki kere ahbap demiş olabilir ama ben sadece ilk iki sesi yazdım çünkü

with one d anyway wouldn’t it. Du, dude, dude, dude.

zaten bir d ile birleşecek değil mi? Ahbap, ahbap, ahbap.

Du, dude.

Du, ahbap. Kız

Who would you rather have kiss your sister,

kardeşini kimin öpmesini isterdin,

me or Chandler? Who would you rather have, who. Okay a question,

beni mi yoksa Chandler'ı mı? Kime sahip olmayı tercih ederdin, kime. Tamam, biraz stres yaratacak

starting with a question word that’s going to have some stress. Who would you rather have.

bir soru kelimesiyle başlayan bir soru . Kimi tercih ederdin?

Who would you rather have kiss your sister,

Ablanı kimin öpmesini isterdin,

Who would you rather have kiss your sister. So, some stress on kiss. Kiss your sister

Ablanı kimin öpmesini isterdin? Yani, öpücük üzerinde biraz stres. Kız kardeşini öp

and some stress on sis. Would you rather have, all said really quickly, simplified.

ve ablanı biraz strese sok. Her şeyi gerçekten hızlı bir şekilde basitleştirmeyi tercih eder miydiniz?

Who would you rather have

Kime sahip olmayı tercih ederdin

Who would you rather have.

Kime sahip olmayı tercih ederdin?

Do you hear that J sound? Would you, ju. Let’s talk about that. The l in would, always silent. When

Şu J sesini duyuyor musun? Ju. Bunun hakkında konuşalım . L in, her zaman sessiz olurdu.

we have a word that ends in a d followed by you or your, sometimes, maybe half the time,

Bir d ile biten bir kelimemiz olduğunda ve ardından siz veya sizin, bazen, belki de yarı yarıya,

native speakers will combine that to a j sound which we would write in IPA like this: dʒ

anadili İngilizce olan kişiler bunu IPA'da şu şekilde yazacağımız bir j sesiyle birleştirir: dʒ

and that’s what he does here. Combines the d and the y, would you, would you, would you

ve onun burada yaptığı da bu. d ve y'yi birleştirir, bu j sesini elde etmek için olur mu, olur mu, jujuju olur mu? kız

jujuju to get that j sound.

would you rather have would you rather have kiss your sister, me

kardeşini öpmeyi mi tercih ederdin, beni mi

or Chandler?

yoksa Chandler'ı mı? ben

me or Chandler? Me, going up in pitch, listing two options often in a list. Every option

mi yoksa Chandler mı? Ben, adım adım ilerliyorum, genellikle bir listede iki seçeneği listeliyorum. Her seçenek,

will go up in pitch until the last one. Me or Chandler? And then this one goes down.

sonuncusuna kadar perdede yükselecek. Ben mi yoksa Chandler mı? Ve sonra bu aşağı iner.

Me or Chandler?

Ben mi yoksa Chandler mı?

The word or again reduced. It’s not or, it’s just ar r sound. ər, ər, ər Chandler.

Kelime veya tekrar azaltıldı. Bu ya da değil, sadece ar sesi. ər, ər, ər Chandler.

Again dropped d here. Chandler. So it’s pretty common to drop the d after an n. N,

Yine buraya d düştü. Chandler. Bu nedenle, n'den sonra d'yi bırakmak oldukça yaygındır. N,

Chandler. I can see saying the d after introducing yourself and trying to be really clear but

Chandler. Kendini tanıttıktan ve gerçekten net olmaya çalıştıktan sonra d dediğini görebiliyorum ama

if you’re talking with friends and they all already know your name, they’re probably

arkadaşlarınla ​​konuşuyorsan ve hepsi zaten adını biliyorsa, muhtemelen

going to make that shortcut, Chandler.

o kısayolu yapacaklar, Chandler.

Me or Chandler?

Ben mi yoksa Chandler mı?

That’s a good point.

İyi bir noktaya değindin.

That’s a good point. So good point. Everything going up towards that peak of stress. Ts a good point. We have

İyi bir noktaya değindin. Çok iyi bir nokta. Her şey o stres zirvesine doğru gidiyor. Bu iyi bir nokta.

one stressed word and it doesn’t end with t, a release but it’s point, point. A bit

Vurgulu bir kelimemiz var ve t ile bitmiyor , bir serbest bırakma ama nokta, nokta.

of a nasally stop there for the nt. Now remember at the beginning how I said what’s, it’s,

Nt için biraz nazal olarak orada durur. Şimdi, başlangıçta ne olduğunu söylediğimi hatırlayın, bu, bu

that’s and let’s can all be reduced to just the ts sound, that’s what’s happening

ve hadi hepimiz sadece ts sesine indirgenebilir,

here. That just becomes just ts and links on to the next word tsa,tsa,tsa, tsa good point, tsa good point.

burada olan budur. Bu sadece t olur ve bir sonraki tsa,tsa,tsa, tsa iyi nokta, tsa iyi nokta kelimesine bağlanır.

That’s a good point.

İyi bir noktaya değindin.

Everything linking together smoothly, the ending d not released, just vibrated in the

Her şey düzgün bir şekilde birbirine bağlanıyor, son d serbest bırakılmıyor, sadece

vocal cords then right into the p.

ses tellerinde titreşiyor ve ardından doğrudan p'ye geçiyor.

That’s a good point.

İyi bir noktaya değindin.

Uh, well,

Pekala, pekala,

Uh, well, Uh, well, Well being used a lot isn’t it? Sort of a filler thinking word.

ah, pekala, ah, pekala, çok kullanılıyor, değil mi? Bir tür doldurucu düşünce sözcüğü.

More fully pronounced here. Uh, well.

Burada daha tam olarak telaffuz edilir. Pekala.

Uh, well,

Pekala,

Since I have that whole history with Rachel,

Rachel'la bütün bir geçmişim olduğuna göre,

Since I have that whole history with Rachel, Since I have the whole, a little bit stress

Rachel'la bütün bir geçmişim olduğuna göre, hepsine sahip olduğum için, o

on since. Since I have that whole, then everything is going down until history with Rachel. Two more stressed syllables.

zamandan beri biraz stresliyim. O bütüne sahip olduğum için, o zaman her şey Rachel'la tarihe kadar gidiyor. İki vurgulu hece daha.

Since I have that whole history with Rachel,

Rachel'la bütün bir geçmişim olduğuna göre,

Now, notice the word history. This is one of those words like camera, family that can

şimdi tarih kelimesine dikkat edin. Bu, kamera, aile gibi

be pronounced as three syllables but is usually pronounced as two. So history. How does Ross pronounce that?

üç heceli olarak okunabilen ancak genellikle iki heceli olarak telaffuz edilen kelimelerden biridir. Yani tarih. Ross bunu nasıl telaffuz ediyor?

History

Tarih

History, history, history. Two syllables. So his, ending in an s, the first syllable

Tarih, tarih, tarih. İki hece. Yani onun, s ile biten ilk hecesi,

then try, tr cluster. Now a tr cluster often gets change into a chr, that’s the most

ardından try, tr kümesi. Şimdi bir tr kümesi genellikle bir chr'ye dönüşür, bu en

common pronunciation. Chry, chry, history, history. So history becomes history.

yaygın telaffuzdur. Tarih, tarih. Böylece tarih, tarih olur.

History–

Tarih-

Since I have that whole, that whole, that stop t, not released. Whole. I also want to

O bütüne sahip olduğum için, o bütün, o dur t, serbest bırakılmadı. Tüm. Ben de

talk about this L, dark L, don’t lift your tongue tip. You probably learned, you lift

bu L'den bahsetmek istiyorum, koyu L, dilinizin ucunu kaldırmayın. Muhtemelen öğrenmişsinizdir,

your tongue tip for the L. Not the dark L. A lot of our Ls are dark Ls. Whole, whole.

dilinizin ucunu L için kaldırıyorsunuz. Karanlık L için değil. L'lerimizin çoğu karanlık L'ler. Bütün, bütün.

So we have the o diphthong here but when it’s followed by a dark L, it’s not pure, it’s

Yani burada o diphthong var ama ardından koyu bir L geldiğinde, saf değil,

not whole, whole but it’s whole. So the dark L mixes with that diphthong a little

bütün değil, bütün ama bütün. Böylece karanlık L, bu difton ile biraz karışır

bit. It’s really just one sound, not two, not o but uhl, so lips round but the tongue

. Bu gerçekten sadece bir ses, iki değil, o değil ama uhl, bu yüzden dudaklar yuvarlak ama dil

shifts back a little bit, presses down in the back, whole, whole, whole history.

biraz geriye kayar, arkaya bastırır , bütün, bütün, tüm tarih.

whole history

whole history with Rachel, I guess Phoebe.

Rachel'la tüm tarih, sanırım Phoebe.

Rachel, I guess Phoebe. Rachel, uhl,uhl, uhl. Again, a quick dark L, it’s unstressed,

Rachel, sanırım Phoebe. Rachel, uhl, uhl, uhl. Yine, hızlı bir koyu L, vurgusuz,

don’t want to hold it out or make too much of it, uhl, uhl, uhl very fast.

onu uzatmak ya da çok fazla yapmak istemiyorum , uhl, uhl, uhl çok hızlı.

Rachel,

Rachel,

Rachel, I guess Phoebe.

Rachel, sanırım Phoebe.

I guess Phoebe. Uhu. smoothly going up towards our peak of stress. The stressed syllable

Sanırım Phoebe. Uhu. sorunsuz bir şekilde stres zirvemize doğru ilerliyor. Phoe'nin vurgulu hecesi

of Phoe, name, pronounced Phoebe. First syllable stress, F consonant, E vowel, second syllable,

, adı Phoebe olarak telaffuz ediliyordu. Birinci hece vurgusu, F ünsüz, E sesli, ikinci hece,

b consonant, e vowel. Phoebe. But it’s important to notice in American English we don’t have

b ünsüz, e sesli. Phoebe. Ancak Amerikan İngilizcesinde

jumps or breaks within a thought. The pitch is always changing smoothly. I guess Phoebe.

bir düşünce içinde sıçramalar veya kesintiler olmadığını fark etmek önemlidir. Saha her zaman sorunsuz bir şekilde değişiyor. Sanırım Phoebe.

Uhuhuh, continuous sound .

Uhuhuh, sürekli ses .

I guess Phoebe.

Sanırım Phoebe.

Okay, great.

Tamam harika.

Okay, great. Okay, second syllable stress, okay, great. Both have that up down shape

Tamam harika. Tamam, ikinci hece vurgusu, tamam, harika. Her ikisi de bu yukarı aşağı stres şekline sahiptir

of stress and we end with a stop t not a released t.

ve bir serbest bırakma t ile değil bir durdurma t ile bitiririz .

Okay, great.

Tamam harika.

Phoebes, Phoebes,

Phoebes, Phoebes,

Phoebes. Okay, her nickname Phoebes. One syllable, Phoebes, Phoebes. Both stressed.

Phoebes. Tamam, lakabı Phoebes. Tek heceli, Phoebes, Phoebes. İkisi de stresli.

Phebes, uhuh, up down shape

Phebes, uhuh,

Phoebes, Phoebes,

Phoebes, Phoebes,

Listen.

dinle.

Listen, listen. Again, up down shape, no t in that word.

Dinle dinle. Yine, yukarı aşağı şekil, o kelimede t yok.

Listen.

Dinlemek.

Ross

Ross

Ross, making that a little bit longer, really stressing it, Ross.

Ross, bunu biraz daha uzatarak, gerçekten vurgulayarak, Ross.

Ross

Ross

Ross Wants to kiss you

Ross seni öpmek istiyor Seni

Wants to kiss you, wants to kiss you. A little bit of that up down shape on kiss. Want to,

öpmek istiyor, seni öpmek istiyor. Öpüşürken biraz yukarı aşağı şekil. İster,

less important, less clear. Ross wants to.

daha az önemli, daha az net. Ross istiyor.

Ross wants to kiss you.

Ross seni öpmek istiyor.

The word to reduced, a very light true t, then the schwa, wants to, wants to, wants

Azaltılacak kelime, çok hafif bir gerçek t, sonra schwa, istiyor, istiyor, istiyor

to, wants to. Let me make that schwa a little clear. Wants to, wants to.

, istiyor. Şu schwa'yı biraz açıklığa kavuşturmama izin verin . istiyor, istiyor.

wants to

wants to kiss you at midnight.

gece yarısı seni öpmek istiyor.

Kiss you at midnight. Kiss you at, so you and then at, a valley coming down from the

Gece yarısı seni öpüyorum. Seni öpüyorum, yani seni ve sonra da, stresin zirvesinden inen bir vadiden

peak of stress on kiss. Kiss you at midnight. And then another peak of stress on midnight

öpmek. Gece yarısı seni öpüyorum. Ve sonra gece yarısı bir başka stres zirvesi

and then again a stop t.

ve ardından tekrar bir duraklama.

kiss you at midnight.

gece yarısı seni öpmek

The word at, again not at but at. So the a vowel changes to a schwa and the true t changes

at kelimesi, yine at değil ama at. Böylece a sesli harfi schwa'ya dönüşür ve gerçek t,

to a stop t. So both of those sounds change from what you may have learned. You may have

stop t'ye dönüşür. Yani bu seslerin ikisi de öğrenmiş olabileceğiniz şeylere göre değişir.

learned this word is pronounced at. In fact much of the time it’s at or a flap t if

Bu kelimenin telaffuz edildiğini öğrenmiş olabilirsiniz. Aslında, çoğu zaman bir

the next word begins with a vowel or diphthong. Here, next word begins with a consonant, so

sonraki kelime bir ünlü veya iki ünlü ile başlıyorsa at veya bir flep t'dir. Burada, sonraki kelime ünsüzle başlıyor, yani bu

that’s a stop t. At midnight.

bir durak t. Gece yarısında.

At midnight.

Gece yarısında. Amerikan İngilizcesindeki

It maybe overwhelming seeing these changes in American English but there is not an infinite

bu değişiklikleri görmek belki çok zor ama sonsuz bir

number. There is a finite of reductions that we do, and the T pronunciations, they are

sayı yok. Yaptığımız bir sonlu indirgeme var ve T telaffuzları,

a little bit crazy but there are rules. So the more you study, this kind of conversation,

biraz çılgınca ama kuralları var. Bu yüzden , bu tür konuşmalar üzerinde ne kadar çok çalışırsanız, Amerikan İngilizcesinde doğal olan

the more you pick up on these things that are natural in American English. The more

bu şeyleri o kadar çok kavrarsınız . Ne kadar çok

you learn, the more you can practice it and the more you can hear it and start noticing

öğrenirseniz, o kadar çok pratik yapabilir ve o kadar çok duyabilir ve fark etmeye başlayabilirsiniz

and your listening comprehension improves.

ve dinlediğinizi anlamanız gelişir.

At midnight.

Gece yarısında.

It’s so obvious.

Çok açık.

It’s so obvious. Again, another place where it’s, that’s, what’s, let’s. We don’t

Çok açık. Yine, olduğu başka bir yer, yani, ne, hadi. Biz

hear that vowel. It’s really just so obvious. TS and of course those words link with a single s.

o sesli harfi duymuyoruz. Bu gerçekten çok açık. TS ve tabii ki bu kelimeler tek bir s ile bağlantılı.

So obvious.

Çok açık.

So obvious. So obvious. Linking together smoothly, peak of stress, obvious on our first syllable

Çok açık. Çok açık. Düzgün bir şekilde birbirine bağlanarak, vurgunun zirvesi, vurgulanan ilk hecemizde belirgindir

there which is stressed.

.

So obvious.

Çok açık.

Why doesn’t he just ask?

Neden sadece sormuyor?

Why doesn’t he just ask? So again a question, so the question word stressed. Why doesn’t

Neden sadece sormuyor? Yani yine bir soru, yani soru kelimesini vurguladı. Neden

he just ask? Now we have a couple of things here happening with our pronunciation. Let’s

sadece sormuyor? Şimdi burada telaffuzumuzla ilgili birkaç şey oluyor.

look first at the n apostrophe t contraction. I said before we have a couple of different

Önce n kesme işareti t kısaltmasına bakalım. Bunun için birkaç farklı telaffuzumuz olmadan önce

pronunciations for that, how is it pronounced.

, nasıl telaffuz edildiğini söyledim.

Why doesn’t he just ask?

Neden sadece sormuyor?

Why doesn’t he, doesn’t he, I would say that t is totally dropped and the h is also

Neden o, değil mi, t'nin tamamen düştüğünü ve h'nin de

totally dropped. So the word he, him, his, it’s pretty common also her to drop the

tamamen düştüğünü söyleyebilirim. Yani o, o, onun kelimeleri, vurgusuz kelimelerde h'yi bırakması da oldukça yaygın

h in those unstressed words. So here, the word he is just the e vowel. N apostrophe

. Yani burada, he kelimesi sadece e sesli harfidir. N kesme işareti

t contraction, it’s pretty common to drop that t if the next word is a vowel. So we’ve

t kısaltması, sonraki kelime sesli harf ise bu t'yi bırakmak oldukça yaygındır. Böylece

dropped the h. That means he is just a vowel, so it makes sense to drop that t and link

h'yi düşürdük. Bu, onun sadece bir sesli harf olduğu anlamına gelir, bu yüzden t'yi bırakıp

together smoothly with the n, doesn’t he, doesn’t he, doesn’t he.

n ile yumuşak bir şekilde birbirine bağlamak mantıklı, değil mi, değil mi , değil mi?

Why doesn’t he

Neden sormuyor

Why doesn’t he just ask?

Neden sadece sormuyor?

Why doesn’t he just ask? Just, very light true t, just ask, just ask and a peak of stress

Neden sadece sormuyor? Sadece, çok hafif doğru t, sadece sor, sadece sor ve

on a vowel.

bir sesli harf üzerinde bir vurgu zirvesi.

just ask? Rach, Rach,

sadece sor? Rach, Rach,

Rach, Rach, again just like Phoebs, Phoebs. Rach, Rach, up down shape of stress.

Rach, Rach, yine aynı Phoebs, Phoebs gibi. Rach, Rach, yukarı aşağı stres şekli.

Rach, Rach, Listen.

Rach, Rach, dinle.

Listen. Again, up down shape of stress. So Rach, that’s one syllable. Listen, that’s

Dinlemek. Yine yukarı aşağı stres şekli. Yani Rach, bu tek heceli. Dinle, bu

two syllables but it’s still the same feel. The unstressed syllable comes in as we fall

iki hece ama yine de aynı his. Vurgusuz hece,

away in the peak of stress. Rach, Rach, listen uhuhuh. So same feeling even though we have

stresin zirvesinde düştüğümüzde devreye girer. Rach, Rach, dinle uhuhuh. Yani burada vurgusuz bir hece olmasına rağmen aynı duygu

an unstressed syllable here. And again the T in listen never pronounced.

. Ve yine dinlemedeki T asla telaffuz edilmedi.

Rach, Rach, listen. I’m going to kiss you at midnight.

Rach, Rach, dinle. Seni gece yarısı öpeceğim.

Now let’s listen to this next phrase several times. I want you to listen. Do you hear a

Şimdi bu cümleyi birkaç kez dinleyelim. dinlemeni istiyorum Bir

g in going?

g sesi duyuyor musun?

I’m going to kiss you at midnight.

Seni gece yarısı öpeceğim.

I’m going to kiss you at midnight. So he’s stressing the two people, me and you and he

Seni gece yarısı öpeceğim. Bu yüzden iki kişiyi, beni ve sizi strese sokuyor ve

does a lot of reductions. You probably know that going to but when the word I’m comes

pek çok azaltma yapıyor. Muhtemelen gideceğini biliyorsunuzdur ama ben kelimesi

before sometimes reduce it, we reduce it even more. So it can become, I’munna, I’munna,

önüne geldiğinde bazen azaltın, biz daha da azaltıyoruz . Böylece, I'munna, I'munna,

I’munna. The m just links into the word and we drop the g. So I am goI’m going to

I'munna olabilir. m sadece kelimeye bağlanır ve biz g'yi bırakırız. Ben gidiyorum,

ing to becomes I’mmuna, I’munna, I’munna. Or we can even drop the I diphthong and just

I'mmunna, I'munna, I'munna olmak için gidiyorum. Ya da I diphthong'u bırakıp sadece

say munna, munna, munna. We do have a video on that so you can look up Rachel’s English.

munna, munna, munna diyebiliriz. Rachel'ın İngilizcesine bakabilmen için bununla ilgili bir videomuz var.

But here he doesn’t drop the I diphthong so instead of I am going to, he says I’munna,

Ama burada ben diphthong'u bırakmıyor, bu yüzden gidiyorum yerine, I'munna,

I’munna, I’munna,I’munna, I’munna. No g sound.

I'munna, I'munna, I'munna, I'munna diyor. G sesi yok. Gece

I’m going to

I’m going to kiss you at midnight.

yarısı seni öpeceğim.

I’m going to kiss you at midnight. Kiss you. So rather than stressing kiss, he’s

Seni gece yarısı öpeceğim. Öptüm. Yani stresli öpücük yerine,

stressing you because again, he’s working out all of th people so it’s the people

seni strese sokuyor çünkü yine tüm insanları çalıştırıyor, bu yüzden

that are stressed, I, you. How do you think at midnight is going to be pronounced?

stresli olan insanlar, ben, sen. Sizce gece yarısı nasıl telaffuz edilecek?

I’m going to kiss you at midnight.

Seni gece yarısı öpeceğim.

at midnight. You guessed it, schwa, a stop t. Ət,ət,ət midnight and then stress on

gece yarısında. Tahmin ettin, schwa, bir dur t. Ət,ət,ət gece yarısı ve ardından

the first syllable, stop t at the end. ət midnight.

ilk heceyi vurgulayın, sonunda t ile durun. gece yarısı.

at midnight. What?

gece yarısında. Ne?

What? What? She didn’t know she was kissing anyone. Upward intonation, a light release

Ne? Ne? Birini öptüğünü bilmiyordu . Yukarı doğru tonlama, gerçek t'nin hafif bir salınımı

of the true t. What?

. Ne?

What? Well, everyone’s got to kiss someone.

Ne? Herkes birini öpmek zorunda.

Well, everyone’s got to kiss someone. Again, well hardly pronounced, wu, could have right

Herkes birini öpmek zorunda. Yine, pek iyi telaffuz edilmeyen wu,

that w schwa wu.

w schwa wu'yu doğru yapabilirdi.

Well

Well, everyone’s got to kiss someone.

Pekala, herkesin birini öpmesi gerekiyor.

Everyone's got to kiss someone. So the first syllable of everyone is stressed and he makes

Herkes birini öpmek zorunda. Yani herkesin ilk hecesi vurgulanır ve

it go down up. Everyone's got to kiss someone. And our peak of stress is on the e vowel for

onu aşağı indirir. Herkes birini öpmek zorunda. Ve stresimizin zirvesi

the word kiss. Everyone’s got to. The weak ending z linking right into the g sound, everything

öpücük kelimesinin e sesli harfinde. Herkes zorunda. Zayıf son z doğrudan g sesine bağlanıyor, her şey

very smooth, got to becomes gotta, Flap t, everyone’s gotta kiss someone and again

çok düzgün, lazım lazım, Flap t, herkes birini öpmeli ve tekrar

kiss and someone link together with a single s.

öpmeli ve biri tek bir s ile birbirine bağlanmalı .

Well, everyone’s got to kiss someone.

Herkes birini öpmek zorunda.

Can’t kiss Ross.

Ross'u öpemezsin.

Can’t kiss Ross. Can’t kiss. Do you hear that little lift, that little break that between

Ross'u öpemezsin. öpemezsin O küçük asansörü, yapamama ve öpme arasındaki o küçük molayı duyuyor musun

can’t and kiss? That’s the stop t, can’t kiss, can’t kiss, can’t kiss Ross.

? Dur t, öpemezsin, öpemezsin, Ross'u öpemezsin.

can’t kiss Ross.

Ross'u öpemezsin.

Can’t and kiss going up towards our peak of stress on Ross. Ross, so up down shape

Ross üzerindeki stresimizin zirvesine doğru tırmanıp öpüşemeyiz. Ross, bu konuda söylenecek daha çok şey olduğunu

and a little bit up at the end to show there’s more to say about that. There’s more to

göstermek için yukarı aşağı şekil ve sonunda biraz yukarı .

say about why you can’t kiss Ross. It’s because of the history.

Ross'u neden öpemediğin hakkında söylenecek daha çok şey var. Tarihten dolayıdır.

can’t kiss Ross.

Ross'u öpemezsin.

You got the history.

Geçmişi aldın.

You got the history. I left our the word ‘the’, didn’t I? You got the history. Biggest peak

Geçmişi aldın. 'The' kelimemizi bıraktım, değil mi? Geçmişi aldın. En büyük

of stress on the ih vowel there. Now let’s listen, does he say history, three syllables

vurgu ih ünlüsü üzerindedir. Şimdi dinleyelim, üç heceli tarih mi diyor

or does he say history, two syllables.

yoksa iki heceli tarih mi diyor?

You got the history. History, history. I would again say two syllables just like Ross. History.

Geçmişi aldın. Tarih, tarih. Yine Ross gibi iki hece söylerdim. Tarih.

So again, we really don’t say the schwa there, we don’t really say that middle syllable.

Yani yine, orada gerçekten schwa'yı söylemiyoruz , o orta heceyi gerçekten söylemiyoruz.

History.

Tarih.

History.

Tarih.

So? S consonant, O diphthong, going up, questioning intonation. Why does that matter?

Bu yüzden? S ünsüz, O difton, yukarı doğru, sorgulayıcı tonlama. Bu neden önemli?

So? So, who would you rather have kissing you?

Bu yüzden? Peki, seni kimin öpmesini isterdin?

So?So? Also going up, he has more to say, he’s going to answer that, so? Now look

Şöyle böyle? Ayrıca yukarı çıkıyor, söyleyecek daha çok şeyi var, buna cevap verecek, yani? Şimdi bakın

here we have a question word and a question mark so this is a question not a statement.

burada bir soru kelimemiz ve bir soru işaretimiz var yani bu bir ifade değil bir soru.

We know this word who. This is probably one of our stressed syllables, let’s listen.

Kim bu kelimeyi biliyoruz. Bu muhtemelen vurgulu hecelerimizden biri, hadi dinleyelim.

So, who would you rather have kissing you?

Peki, seni kimin öpmesini isterdin?

Who would you rather have kissing you? Who would you rather have kissing you? Definitely

Seni kimin öpmesini isterdin? Seni kimin öpmesini isterdin? Kesinlikle

we have some of our length there. Would you rather have, all said quickly. Again would

orada biraz uzunluğumuz var. Bunu tercih eder miydin, dedi hepsi çabucak. Yine yapar

you, we have an ending d, the word you. Now before when we heard that, we got a j sound,

mısın, bir d sonumuz var, sen sözcüğü. Şimdi daha önce bunu duyduğumuzda j sesi aldık bakalım

let’s see if we hear that again.

tekrar duyacak mıyız.

Who would you rather have kissing you?

Seni kimin öpmesini isterdin?

Who would you rather have, Who would you rather have, would you rather have, would you rather

Kime sahip olmayı tercih ederdin, Kime sahip olmayı tercih ederdin, sahip olmayı tercih eder miydin, sahip olmayı tercih eder miydin,

have, would you rather have. I do hear a light j sound connecting those two words, now all

sahip olmayı tercih eder miydin? Bu iki kelimeyi birbirine bağlayan hafif bir j sesi duyuyorum, şimdi

four of these words are said really quickly, would you rather have, would you rather have,

bu kelimelerin dördü de gerçekten hızlı bir şekilde söyleniyor, ister miydin, ister miydin, ister

would you rather have. But I do hear that J, do you?

miydin? Ama J'yi duyuyorum , ya sen?

Who would you rather have

Who would you rather have kissing you? Me or Chandler?

Kimin seni öpmesini isterdin? Ben mi yoksa Chandler mı?

Me or Chandler? Me, me, going up in pitch. Me or Chandler. Chan, our peak of stress on

Ben mi yoksa Chandler mı? Ben, ben, sahada yükseliyorum. Ben veya Chandler. Chan, stresimizin zirvesi

that a vowel again . No d, Chanler. And again, or is reduced. Or, or ,or Chandler. Me or

yine sesli harf olması üzerine. Hayır, Chanler. Ve tekrar veya azalır. Veya, veya veya Chandler. Ben mi yoksa

Chandler?

Chandler mı?

Me or Chandler?

Ben mi yoksa Chandler mı?

Everything links together smoothly, some words said really fast, some words reduced but some

Her şey düzgün bir şekilde birbirine bağlanıyor, bazı kelimeler gerçekten hızlı söyleniyor, bazı kelimeler azaltılıyor ama bazı

words stressed that longer stressed syllable and most importantly, that shape of stress,

kelimeler vurgulanan o uzun heceyi ve en önemlisi vurgunun şeklini,

a change in intonation either a scoop up or a scoop down. That’s the character of American English.

tonlamada ya bir yukarı ya da aşağı bir değişiklik vurguluyor . Amerikan İngilizcesinin karakteri budur.

Me or Chandler?

Ben mi yoksa Chandler mı?

Oh, good point.

İyi bir nokta.

Oh, good point. Oh,oh, same pattern as the stressed syllable, pitch goes up and then

İyi bir nokta. Oh,oh, vurgulu hece ile aynı kalıp , ses perdesi yükselir ve sonra

down, oh.

alçalır, oh.

Oh,

Oh, good point.

Good point, good point, good point. Good, going up towards our peak of stress, point,

İyi bir nokta.

İyi nokta, iyi nokta, iyi nokta. Güzel, stresimizin zirvesine doğru çıkıyoruz, nokta

and then a change of direction, good point. The d, not released, quick vibration of the

ve sonra yön değişikliği, iyi nokta. d, serbest bırakılmadı,

vocal cords but then linking right into the p and a stop at the end. Not point but point.

ses tellerinin hızlı titreşimi, ancak daha sonra doğrudan p'ye bağlandı ve sonunda bir durak. Nokta değil ama nokta.

Point.

Nokta.

good point.

iyi bir nokta.

Yeah.

Evet.

Yeah.Yeah. Kind of quiet but still that up down shape of stress.

Evet evet. Biraz sessiz ama yine de stresin aşağı yukarı şekli.

Yeah.

Evet.

Three, two, one,

Üç, iki, bir,

Three, okay so now people are really counting down. Three, three, up down shape of intonation,

Üç, tamam, şimdi insanlar gerçekten geri sayıyor. Üç, üç, yukarı aşağı tonlama şekli,

three, two, one.

üç, iki, bir.

Three, two, one,

Üç, iki, bir,

Happy New Year!

Mutlu Yıllar!

Happy New Year! Stress on ha and new. Happy New Year! And year just sort of comes in as

Mutlu yıllar! Ha ve yeni stres. Mutlu yıllar! Ve saha düştükçe yıl bir nevi gelir

the pitch goes down.

.

Happy New Year!

Mutlu yıllar!

Happy New Year.

Mutlu yıllar.

Happy New Year. So they’re all falling that same intonation, Happy New Year. Happy New

Mutlu yıllar. Yani hepsinde aynı tonlama, Yeni Yılınız Kutlu Olsun. Mutlu

Year. So if you’re somewhere this New Year’s Eve and you’re at a party and people are

yıllar. Bu nedenle, bu Yılbaşı gecesi bir yerdeyseniz ve bir partideyseniz ve insanlar

speaking English, Happy New Year, have that up down shape of stress. Happy New Year and

İngilizce konuşuyorsa, Yeni Yılınız Kutlu Olsun, stresi azaltın. Yeni Yılınız Kutlu Olsun ve

of course, you want to speed it up a little bit, Happy New Year. Happy New Year. Uhuh.

tabii ki biraz hızlandırmak istiyorsanız , Yeni Yılınız Kutlu Olsun. Mutlu yıllar. Uhuh.

Happy New Year.

Mutlu yıllar.

Happy New Year.

Mutlu yıllar.

And Happy New Year to you. Now let’s listen to that whole conversation one more time while

Ve mutlu yıllar sana. Şimdi siz işaretli metne bakarken tüm sohbeti bir kez daha dinleyelim

you look up the marked up text. Notice what you hear.

. Ne duyduğuna dikkat et .

I just love this kind of video. Come back in two weeks for another analysis video from

Sadece bu tür videoları seviyorum. Friends'in aynı bölümünden başka bir analiz videosu için iki hafta sonra tekrar gelin

this same episode of Friends. I also have tons of other videos like this, check out

. Bunun gibi tonlarca başka videom da var, daha fazlasını görmek için kanalımdaki İngilizce Konuşma Yoluyla

my playlist, Learn American Pronunciation through English Conversation on my channel

Amerikan Telaffuzunu Öğrenin oynatma listeme göz atın

to see many more. I also have over a hundred and fifty lessons just like this, pronunciation

. Ayrıca buna benzer yüz elliden fazla dersim var,

analysis that you can’t find on Youtube with audio to train with in my online school,

Youtube'da bulamayacağınız sesli telaffuz analizi çevrimiçi okulum

Rachel’s English Academy, check it out and join. I love to have you as my student, you

Rachel's English Academy'de, inceleyin ve katılın. Öğrencim olmanı seviyorum,

will be transformed. I make new videos on the English language every week. Be sure to

dönüşeceksin. Her hafta İngilizce dilinde yeni videolar hazırlıyorum.

subscribe with notifications on here on Youtube or Facebook to stay up to date with the latest

En son derslerden haberdar olmak için burada Youtube veya Facebook'ta bildirimlerle abone olmayı unutmayın

lessons. I love being your English teacher. That’s it and thanks so much for using Rachel’s English.

. İngilizce öğretmenin olmayı seviyorum. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.