I'll teach YOU American English! ❤️

I love helping people communicate in  English, and I want to help you, yes,  

İnsanların İngilizce iletişim kurmasına yardımcı olmayı seviyorum ve size, evet,

you, on the other side of the screen.  It’s been too long since I’ve seen you,  

ekranın diğer tarafında yardımcı olmak istiyorum. Seni görmeyeli,   senden haber almayalı çok uzun zaman oldu

since I’ve heard from you. So  let’s do this, let’s work together.

. Öyleyse bunu yapalım, birlikte çalışalım.

Back in 2020, do you remember that year?  Or have you let yourself completely forget it? Back  

2020'de, o yılı hatırlıyor musun? Yoksa tamamen unutmanıza izin mi verdiniz?

in 2020 I collected videos from you  and I used them to create two big  

2020'de sizden videolar topladım ve bunları iki büyük öğretim videosu oluşturmak için kullandım

teaching videos. This one on placement is  probably my favorite video I’ve ever made.  

. Yerleştirmeyle ilgili bu video, muhtemelen şimdiye kadar yaptığım en sevdiğim video. Hadi bir

Let’s do it again. I’m going to give you  something to record. You make me a video,  

daha yapalım. Sana kaydetmen için bir şey vereceğim. Bana bir video hazırla

and send it to me, then I will give  feedback right here through YouTube.

ve bana gönder, ben de YouTube üzerinden buraya geri bildirimde bulunayım.

This is what I want you to record.

Kaydetmenizi istediğim şey bu.

Hurry up! We’re going to be late.

Acele etmek! Geç kalacağız.

Sorry! I just have to go the  bathroom and then I’ll be ready.

Üzgünüm! Sadece tuvalete gitmem gerekiyor, sonra hazır olacağım.

Alright. I’m going to wait in the car.

Peki. Ben arabada bekleyeceğim.

Just a few lines. It helps if you record  this way rather than this way. Try to be  

Sadece birkaç satır. Bu şekilde değil, bu şekilde kaydetmeniz yardımcı olur. En iyi sesi

in a quiet place if possible so we can get  the best audio. Upload it to YouTube, it can  

alabilmemiz için mümkünse sessiz bir yerde olmaya çalışın . YouTube'a yükleyin,

be unlisted and email the link with “Hurry up” in  the subject. Email that to [email protected]

liste dışı olabilir ve konu başlığında "Acele edin" yazan bağlantıyı e-postayla gönderin . Bunu [email protected] adresine e-posta ile gönderin.

Please be sure to include your  name, your native language,  

Lütfen adınızı, ana dilinizi

and definitely if you’re a member of Rachel’s  English Academy, be sure to include that too.

ve   Rachel's English Academy'nin bir üyesiyseniz bunu da eklediğinizden emin olun.

Please record and send me your video by May 15th

Lütfen videonuzu kaydedip 15 Mayıs'a kadar bana gönderin

Once I get them, I’ll start organizing and  working with them. Now, depending on how  

. Şimdi, ne    elde ettiğime bağlı olarak

many I get, I might not be able to put all  of them in my teaching video. And please,  

hepsini öğretim videoma koyamayabilirim. Ve lütfen,

only send a video if you’re okay with me  putting that video in my video on YouTube,  

yalnızca o videoyu YouTube,

Facebook, Instagram. You sending  it to me will be your consent.

Facebook, Instagram'daki videoma koymamda sakınca yoksa gönderin. Bana göndermeniz sizin onayınız olacaktır.

So here again is what I want you to record.

İşte yine kaydetmenizi istediğim şey şu.

Hurry up! We’re going to be late.

Acele etmek! Geç kalacağız.

Sorry! I just have to go the  bathroom and then I’ll be ready.

Üzgünüm! Sadece tuvalete gitmem gerekiyor, sonra hazır olacağım.

Alright. I’m going to wait in the car.

Peki. Ben arabada bekleyeceğim.

I’ll put the text of this  conversation in the video description.

Bu görüşmenin metnini video açıklamasına koyacağım.

Now, to give you an idea of how I’ll use  your videos, I want to show you a little  

Şimdi, videolarınızı nasıl kullanacağım konusunda size bir fikir vermek için , size

bit of the video I made last time from all your  videos. The full video, if you want to see it,  

geçen sefer tüm videolarınızdan yaptığım videodan biraz göstermek istiyorum . Görmek isterseniz videonun tamamı,

will be linked in the video description.  Before I play you this, I want to be clear,  

video açıklamasında bağlanacaktır. Size bunu çalmadan önce, açıklığa kavuşturmak istiyorum,

there is nothing wrong with an accent, and  everyone has things that work well with their  

aksanla ilgili yanlış bir şey yoktur ve herkesin

voices speaking English and things that could  be improved if their goal is to sound native  

İngilizce konuşan sesleriyle iyi çalışan ve amaçları

speaking English. When I have learned languages in  the past, I’ve always loved trying to embody the  

İngilizce konuşurken anadili gibi görünmekse geliştirilebilecek bazı şeyleri vardır. Geçmişte dil öğrendiğimde , dilin sesini tamamen somutlaştırmaya çalışmayı her zaman sevmişimdir

sound of the language completely, and that’s  what I’m coaching towards in this video.

ve bu videoda buna yönelik koçluk yapıyorum.

Now the next phrase, “What do you want to do  tonight?” is so interesting in American English.  

Şimdi bir sonraki ifade, "Bu gece  ne yapmak istiyorsun ?" Amerikan İngilizcesinde çok ilginç. Bununla yapacağımız

We have a lot of different reductions  that we will do with this. For example,  

birçok farklı azaltma işlemimiz var . Örneğin,

‘What do you want to’ will become from  many speakers ‘What do you wanna’. What  

"Ne yapmak istiyorsun", birçok konuşmacıdan "Ne istiyorsun" haline gelir. Ne

do you wanna. So we drop the T in what,  links right into the d of do. What do,  

istiyorsun. Bu nedenle, what, bağlantılarındaki T'yi doğrudan do'nun d'sine atıyoruz. Ne yap,

and then we reduce the vowel of do  and you. What do you. And then ‘want  

ve ardından do ve sen sesli harflerini azaltıyoruz. Sen ne. Ve sonra "

to’ becomes ‘wanna’. What do you wanna, what  do you wanna. What do you wanna do tonight?

istemek", "istemek" haline gelir. Ne istiyorsun, ne istiyorsun? Bu gece ne yapmak istersin?

Very linked together those reductions,  everything is super smooth. So now,  

Bu azalmalar birbirine çok bağlı, her şey süper pürüzsüz. Şimdi,

we’re going to take just ‘what do you  want to’ and we’re going to listen to  

sadece 'ne istemek istiyorsun'u alacağız ve bu ifadenin indirgeme ve bağlantılarıyla

some students who did a really nice job  with the reductions and linking of that  

gerçekten iyi iş çıkaran bazı öğrencileri dinleyeceğiz

phrase. The first two native languages  are Portuguese and then we have Urdu.

. İlk iki yerel dil Portekizce ve sonra Urduca'ya sahibiz.

What do you want to--

Ne yapmak istiyorsun--

Again, that smoothness, the reduction,  what the, the tongue just flaps there.  

Yine, o pürüzsüzlük, indirgeme, ne yani, dil orada öylece kanat çırpıyor.

It’s just a flap between those vowels.  What do you want to, what do you want to.

Bu ünlüler arasında sadece bir kanatçık. Ne istiyorsun, ne istiyorsun?

What do you want to--

Ne istiyorsun--

Great. Now, as you hear just that phrase in  isolation, are you thinking this is crazy?  

Harika. Şimdi, bu cümleyi tek başına duyduğunuzda , bunun çılgınca olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Are you thinking this is so sloppy and unclear?  It is! That’s what we do in American English. We  

Bunun çok özensiz ve belirsiz olduğunu mu düşünüyorsun? Bu ! Amerikan İngilizcesinde yaptığımız şey bu.

link everything together and we smooth it out  and we reduce some words. So ‘what do you want  

Her şeyi birbirine bağlarız ve düzeltiriz ve bazı kelimeleri azaltırız. Yani "ne

to’ becomes ‘what do you wanna?’ Now, we listen to  some students who missed some of the reductions.

istiyorsun", "ne istiyorsun?" oluyor. Şimdi, bazı indirimleri kaçıran bazı öğrencileri dinliyoruz.

What do you want to--

Ne yapmak istiyorsun--

Want to, to, to, to, to. The word  t-o, we almost never pronounce it to,  

İstiyorsun, yapmak, yapmak, yapmak, yapmak. t-o kelimesini neredeyse hiçbir zaman to,

to, to. We almost always will make that a  reduction to, want to. And of course with want,  

to, to olarak telaffuz etmeyiz. Neredeyse her zaman bunu 'a indirgeyeceğiz, istiyoruz. Ve tabii ki istekle,

it’s very often to combine those into wanna  with no T whatsoever but the to reduction is  

bunları herhangi bir T içermeyen want  şeklinde birleştirmek çok sıktır, ancak to'ya indirgeme

important. It’s almost always done in American  English. Her native language is Russian. Now,  

önemlidir. Neredeyse her zaman Amerikan İngilizcesi yapılır . Anadili Rusçadır. Şimdi

we’re going to watch a native student  whose native language is Thai.

anadili Tayca olan bir öğrenciyi izleyeceğiz .

What do you want to--

Ne istiyorsun--

What do you want to, what do you want to. What  do you, do you, do you. So those are two words  

Ne istiyorsun, ne istiyorsun. Ne yaparsın, yaparsın, yaparsın. Yani bunlar

that it’s not quite as strong as to where that  is just 99% of the time reduced. Do and you,  

zamanın yalnızca %99'unu azalttığı kadar güçlü olmayan iki kelimedir. Yap ve sen,   o

it’s not as common but it’s still something  that you’ll hear and notice a lot and when  

kadar yaygın değil ama yine de çok duyacağınız ve fark edeceğiniz bir şey ve  bunu

you do it especially with a phrase and a casual  conversation like this. What do you want to do,  

özellikle bunun gibi bir cümle ve gündelik konuşmayla yaptığınızda. Ne yapmak istiyorsun,

what do you want, what do you wanna  sounds better with schwas than do you,  

ne istiyorsun, ne istiyorsun schwas ile kulağa senden daha iyi geliyor,

do you. That sounds a little bit too full. What do  you do, do you, do you, what do you, what do you.

. Bu biraz fazla dolu geliyor. Ne yapıyorsun, yapıyorsun, yapıyorsun, ne yapıyorsun, ne yapıyorsun.

What do you want to--

Ne yapmak istiyorsun--

What do you wanna. Now, in a lot of ways, this  was great. I’m just pointing out that she made  

Ne istiyorsun? Pek çok açıdan bu harikaydı. Sadece

a stop T, what do you wanna. When she could  have just even dropped that T. When the word  

bir stop T yaptığına işaret ediyorum, ne istiyorsun? O T'yi bile bırakabilecekken. What kelimesinin

what is followed by a word that begins with  a D it’s not uncommon to just drop the T and  

ardından D ile başlayan bir kelime geldiğinde, T'yi bırakıp bir

link ‘wha’ on the next word, what do, what  do, what do you. What do you. Now, the word,  

sonraki kelimeye "wha" bağlantısını eklemek alışılmadık bir durum değildir, ne yap, ne yap, ne yap Sen. Sen ne. Şimdi kelime

‘tonight’. What do you want to do tonight? Okay,  there are two different pronunciations but first,  

"bu gece". Bu gece ne yapmak istersin? Tamam, iki farklı telaffuz var ama önce   bu

the first thing I want to say about  it is the beginning of the word t-o,  

konuda söylemek istediğim ilk şey t-o kelimesinin başlangıcı,

if you look the word up, the pronunciation in  a dictionary that is not to, it’s to. There  

kelimeye bakarsanız, sözlükteki telaffuz to değil, to'dur.

is a schwa in that word, lots of people  like to say tonight, today, tomorrow.  

Bu kelimede bir schwa var, pek çok insan bu gece, bugün, yarın demekten hoşlanır.

That is not the pronunciation, we say to, to,  tonight, today, tomorrow. So watch that vowel.

Bu, bu gece, bugün, yarın dediğimiz telaffuz değil . Bu sesli harfe dikkat et.

Tonight.

Bu akşam.

So there, I just isolated the word tonight,  tonight, tonight. Her native language is  

İşte bu gece, bu gece, bu gece kelimesini ayırdım. Anadili

Russian and I hear her saying to, to, to, to,  to, tonight. But it’s to, to, tonight, tonight.

Rusça ve bu gece to, to, to, to, to, to dediğini duydum . Ama bu, bu gece, bu gece.

Tonight.

Bu akşam.

I love his placement but I definitely heard  tonight, tonight, to, to, to, instead of to, to,  

Yerleşimini seviyorum ama bu gece, to, to, to yerine to, to,

to. Now, the other pronunciation of this word.  It can be a flap T. Do tonight, do to [flap].  

to, to'yu kesinlikle duydum. Şimdi, bu kelimenin diğer telaffuzu. Bir flep T olabilir. Bu gece yap, [flap] için yap.

You have to practice it with the word before but  when the word before ends with certain sounds,  

Before kelimesiyle alıştırma yapmalısınız, ancak Before kelimesi belirli seslerle bittiğinde,   bu

it’s pretty common to flap the T in tonight,  today, tomorrow and even together. What do you  

gece, bugün, yarın ve hatta birlikte T'yi çırpmak oldukça yaygındır. Bu

want to do tonight, do tonight, do tonight,  do tonight. It was a vowel before, pretty  

gece ne yapmak istiyorsun, bu gece yapmak, bu gece yapmak, bu gece yapmak. Daha önce bir ünlüydü,

common to make that a flap T to smooth it out a  little bit more. What do you want to do tonight?

biraz daha yumuşatmak için bunu bir flep T yapmak oldukça yaygındı . Bu gece ne yapmak istersin? Bu

Do tonight --

gece yap --

Do tonight. Did you hear that? Do  to, do to, do to. He did the flap T,  

Bu gece yap. Bunu duydun mu? Yapmak, yapmak, yapmak. T flepini yaptı,

his native language is Fula and  that was perfect. Do tonight.

anadili Fula ve bu mükemmeldi. Bu gece yap. Bu

Do tonight --

gece yap --

Again, flap T, a nice way to smooth that out.  Do tonight. His native language is Serbian.

Tekrar T çırp, bunu düzeltmenin güzel bir yolu. Bu gece yap. Anadili Sırpçadır. Bu

Do tonight --

gece yap --

Do tonight. Very clear flap T. Nice  job. Her native language is Spanish.  

Bu gece yap. Çok net flep T. Güzel iş. Anadili İspanyolcadır.

What else about the word tonight? Okay the  final T. I don’t want that to be dropped.  

Bu gece kelimesi hakkında başka ne var? Tamam son T. Bunun düşürülmesini istemiyorum.

Tonigh. That’s different than how we would  do it. We might do it with a stop T, tonight,  

Bu gece. Bu, bizim nasıl yapacağımızdan farklı . Bunu bu gece bir stop T ile yapabiliriz

and that can sound like a dropped T but it’s not.  The stop of air is abrupt, the word kind of feels  

ve bu kulağa T düşmüş gibi gelebilir ama değil. Havanın kesilmesi ani, kelime

like it gets cut off, tonight. That’s different  from tonigh, when the pitch falls off and goes  

bu gece kesilecekmiş gibi geliyor. Bu , bu gece perdenin düştüğü ve

down and sort of tapers then it just sounds  dropped and we wouldn’t do that in American  

alçaldığı ve bir nevi inceldiği zaman sadece düşmüş gibi göründüğü ve bunu Amerikan İngilizcesinde yapmadığımızdan farklıdır

English. We could do a light true T release but  more common we would make a stop T, do tonight,  

. Hafif, gerçek bir T salınımı yapabilirdik, ancak daha yaygın olarak T'yi durdururuz, bu gece yapın,   bu

do tonight. Let’s listen to a  couple students who dropped the T.

gece yapın. Bu akşam T. Do'yu düşüren birkaç öğrenciyi dinleyelim

Do tonight --

--

She did the flap T in tonight, I  liked that but she didn’t put an  

Bu gece T'yi çırptı, hoşuma gitti ama

ending consonant on. Do tonigh, do  tonigh. It needs to be do tonight,  

sonuna ünsüz koymadı. Bu gece yap, bu gece yap. Bu gece yapılması gerekiyor,

do tonight. Her native language is  Vietnamese. Let’s check out another student.

bu gece yapılması gerekiyor. Anadili Vietnamcadır. Başka bir öğrenciye bakalım. Bu

Do tonight --

gece yapın --

I felt like the word ended before the T  was put on. I didn’t feel that abrupt stop,  

Kelimenin T  konmadan önce bittiğini hissettim . Bu gece o ani duruşu hissetmedim

do tonight. And when I do that even  if it’s at the end of the thought,  

. Ve bunu yaptığımda düşüncenin sonunda olsa bile,

I might even lift my tongue up into position  for the T, not just cut it off, cut off the air  

dilimi yukarı kaldırıp T pozisyonuna geçebilirim, sadece kesmekle kalmayıp havayı

and in the vocal cords and I saw that his mouth  stayed open, there was, there was no mouth movement  

ve ses tellerini de kesebilirim ve ağzının kaldığını gördüm açık, vardı, T için ağız hareketi yoktu

for the T and I didn’t hear that abrupt stop so,  dropped T there. His native language is Burmese.

ve o ani duruşu duymadım, bu yüzden T'yi oraya düşürdüm. Anadili Burmacadır.

What do you want to do tonight? Okay, let’s  talk for a second about that most stressed  

Bu gece ne yapmak istersin? Tamam, en çok vurgulanan kelime hakkında bir saniye konuşalım

word there. It’s very natural. What do you  want to do tonight? To bring the most stress  

. Bu çok doğal. Bu gece ne yapmak istersin? Bu gece fiile en fazla vurguyu   getirmek

to the verb tonight is an adverb so it’s also  a content word but you wouldn't really stress  

bir zarftır, yani aynı zamanda içerikli bir kelimedir, ancak

that unless you were really focusing on the  time. What do you want to do tomorrow, no,  

gerçekten zamana odaklanmadığınız sürece bunu gerçekten vurgulamazsınız . Yarın ne yapmak istiyorsun, hayır,

what do you want to do tonight. Then you  might stress it but otherwise it would be  

bu gece ne yapmak istiyorsun? O zaman stres atabilirsin ama aksi takdirde

what do you want to do tonight? And do would be  our peak of stress for that sentence. So peak  

bu gece ne yapmak istersin? Ve yapmak, bu cümle için stresimizin zirvesi olacaktır. Yani

of stress meaning loudest meaning the highest  part of the pitch and I also like to describe  

stresin zirvesi en yüksek ses perdenin en yüksek kısmı anlamına gelir ve ben de

it as it feels like the energy of the sentence  is going up to that peak, what do you want to  

bunu cümlenin enerjisi o zirveye çıkıyormuş gibi hissettiği için tanımlamayı seviyorum,

do tonight? And then after that peak, it falls  away from it. What do you want to do tonight?

bu gece ne yapmak istersin? Ve bu zirveden sonra, ondan uzaklaşır. Bu gece ne yapmak istersin?

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

Okay, she also dropped her T at the  end of tonight but the peak of stress  

Tamam, bu gecenin sonunda T'sini de düşürdü ama stresin doruk noktası

do was very clear. What do you want to do  tonight? What do you want to do tonight?

çok açıktı. Bu gece ne yapmak istersin ? Bu gece ne yapmak istersin?

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

What do you want to do tonight? Do, do. Again very  clear peak of stress for that sentence. The more  

Bu gece ne yapmak istersin? Yap, yap. Bu cümle için yine çok net bir vurgu zirvesi.

clear your most stressed word is in a sentence,  the better, I think. The feeling of everything  

Bir cümlede en çok vurguladığınız kelime ne kadar net olursa bence o kadar iyidir. Her şeyin

linking together and that is just part of that  line is important, we talked about reductions,  

birbirine bağlı olduğu hissi ve bu, o çizginin sadece bir parçasıdır , azalmalardan bahsettik,

we talked about linking, taking ‘what do you  want to’ and turning it to ‘what do you wanna?’

bağlantı kurmaktan, "ne  yapmak istiyorsun"u alıp "ne istiyorsun"a çevirmekten bahsettik.

One more example of that peak of stress  

stresin zirvesi

and the smoothness of the phrase. This  student’s native language is Filipino.

ve ifadenin akıcılığı. Bu öğrencinin anadili Filipincedir.

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

But now, let’s look at a few examples of some  students who didn’t quite have that smoothness,  

Ama şimdi, o akıcılığa pek sahip olmayan bazı öğrencilerin birkaç örneğine bakalım, konuşma tarzlarında

they had a little more of a choppy  feeling to the way they spoke.

biraz daha dalgalı bir his vardı.

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

Her native language was Spanish and did you  feel how what do you want to do tonight. It  

Anadili İspanyolcaydı ve bu akşam ne yapmak istediğinizi hissettiniz mi? [

felt more separate, [flap] instead  of [flap]. What do you want to do  

Flap] yerine [flap] daha ayrı hissettirdi . Bu gece ne yapmak istersin

tonight? Really smooth and more rhythmic contrast. Her syllable,  

? Gerçekten pürüzsüz ve daha ritmik kontrast. Hecesi,

her syllables were a little bit more all the  same which would be natural for a Spanish  

heceleri biraz daha fazlaydı, bu İspanyolca konuşan biri için doğal olurdu

speaker to do but in American English we  want those long versus short syllables.

ama Amerikan İngilizcesinde kısa hecelere karşı uzun heceler istiyoruz.

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

What do you want to do tonight?  [flap] Again, sort of a feeling  

Bu gece ne yapmak istersin? [flap] Yine,

of separateness between the words and  in American English, believe it or not,  

kelimeler arasında bir tür ayrılık  hissi ve Amerikan İngilizcesinde, ister inanın ister inanmayın

we don’t want separation of words. We want  the words to flow one right into the next.

kelimelerin ayrılmasını istemiyoruz. Kelimelerin birbiri ardına akmasını istiyoruz.

A note about the beginning of the sentence.  The word ‘what’. That starts with a w sound.  

Cümlenin başlangıcı hakkında bir not. 'Ne' kelimesi. Bu bir w sesiyle başlar.

And I’ve noticed that some of my  students from India for example,  

Ve örneğin Hindistan'dan,

Germany also can mix up W and V. And I noticed  one of my students here who submitted a video,  

Almanya'dan bazı öğrencilerimin de W ve V'yi karıştırabildiğini fark ettim. Ve buradaki öğrencilerimden birinin anadili Hintçe olan bir video gönderdiğini fark ettim

native language Hindi, he made a V-shape with his  lip rather that a W, that’s what we want to see.

, dudağıyla V şekli yaptı bir W yerine, görmek istediğimiz şey bu.

Hey, what --

Hey, ne --

Do you see his lip position here? It looks  like the bottom lip is coming up to touch  

Dudak pozisyonunu burada görüyor musun? Görünüşe göre alt dudak

the top front teeth. That’s V. What we  need to see for a W is Www, www, more  

üst ön dişlere dokunuyor. Bu V. W için görmemiz gereken şey Www, www, daha fazla

lip rounding. What do you want, wha,  wha, what do you want to do tonight?

dudak yuvarlamadır. Ne istiyorsun, ne, ne, bu gece ne yapmak istiyorsun?

This student did a nice job with the lip  rounding. Her native language is Korean.

Bu öğrenci dudak yuvarlatma konusunda iyi bir iş çıkardı . Anadili Korece'dir.

Hey, what --

Hey, ne --

Did you see that? More lip rounding. Wh,  wh, wh, wh, what do you want to do tonight?

Bunu gördün mü? Daha fazla dudak yuvarlama. Bu gece ne yapmak istiyorsun?

The last thing I want to say about this sentence,  can you believe how many things there are to say  

Bu cümle hakkında söylemek istediğim son şey, bu cümle hakkında söylenecek ne kadar çok şey olduğuna inanabiliyor musunuz

about this sentence? I want to talk about the  intonation. This is a question but it’s not a  

? Tonlama hakkında konuşmak istiyorum . Bu bir sorudur ancak bir

yes no question. You can’t answer it with a yes  or no. And because it’s not a yes no question,  

evet hayır sorusu değildir. Evet veya hayır olarak yanıtlayamazsınız. Ve bu bir evet-hayır sorusu olmadığı için   satış konuşmasını

we’ll make the pitch go down. What do you  want to do tonight? For a yes no question,  

azaltacağız. Bu gece ne yapmak istersin? Evet hayır sorusu için,

we’ll probably make the pitch go up. Do you want  pizza tonight? That's a yes no question. This  

muhtemelen ses perdesini yükselteceğiz. Bu akşam pizza ister misin? Bu bir evet hayır sorusu. Bu

question should go down in pitch and I noticed  just a few students made it go up in pitch.

sorunun perdesi aşağı inmeli ve sadece birkaç öğrencinin perdeyi yukarıya çıkardığını fark ettim.

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

tonight?

bu akşam?

Tonight? Tonight? Do you notice  that pitch going up? We want it to  

Bu akşam? Bu akşam? Bu perdenin yükseldiğini fark ettiniz mi?

go down. Tonight. Her native language was French.

Aşağı inmesini istiyoruz. Bu akşam. Anadili Fransızcaydı.

What do you want to do tonight?

Bu gece ne yapmak istersin?

Do tonight?

Bu gece mi?

Do tonight? Do tonight? Pitch going  down. His native language is Arabic.

Bu gece mi? Bu gece mi? Saha aşağı iniyor. Anadili Arapçadır. Sizden gelecek bir

I so look forward to seeing this next batch of  videos that come in from you. Please subscribe  

sonraki video grubunu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum .

to my channel so you never miss a lesson, and  do turn notifications on. Then come back often,  

Hiçbir dersi kaçırmamak için lütfen kanalıma abone olun ve bildirimleri açın. Sonra sık sık tekrar gelin,

I love being your English teacher. That’s it  and thanks so much for using Rachel’s English.

İngilizce öğretmeniniz olmayı seviyorum. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.