American English vs British English | Either | Neither | Rachel’s English

Amerikan İngilizcesi vs İngiliz İngilizcesi | Ya | Hiçbiri | Rachel'ın İngilizcesi

Many of you have questions about British English vs. American English.

Birçoğunuzun İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi hakkında soruları var.

Today we’re going to tackle the question of the pronunciation of this word:

Bugün bu kelimenin telaffuzu sorununu ele alacağız:

should it be ‘neither’ or ‘neither’ in American English?

Amerikan İngilizcesinde 'neither' mi yoksa 'neither' mi olmalı?

What's the American English and British English pronunciation?

Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi telaffuzu nedir?

I got an email from someone who watches my videos a while back,

Bir süre önce videolarımı izleyen birinden bir e-posta aldım

and he said, “please stop mispronouncing ‘neither’.

ve “lütfen 'hiçbiri' kelimesini yanlış telaffuz etmeyi bırakın.

Please stop saying it the British way.”

Lütfen bunu İngiliz usulü söylemeyi bırak.”

And I thought, what is he talking about?

Ve düşündüm, neden bahsediyor?

Is this one of the American English and British English differences?

Bu Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi farklılıklarından biri mi?

I didn’t think so.

Ben öyle düşünmedim.

My whole life I’ve been saying both “neither” and “neither”

Hayatım boyunca hem "ne" hem de "hiçbiri" dedim

and I never thought anything of it.

ve bunun hakkında hiçbir şey düşünmedim.

I did a little looking and I found that there’s actually a misconception out there

Biraz baktım ve

about the pronunciation of ‘neither’ and ‘either’ in American English vs. British English.

Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesi arasındaki "neither" ve "either" kelimelerinin telaffuzu hakkında aslında bir yanlış anlama olduğunu gördüm.

The idea is that saying EE, ‘neither’ or ‘either’

Buradaki fikir, SHE ünlüsünde olduğu gibi EE ile 'ne' veya 'ya' demenin

with the EE as in SHE vowel is American,

Amerikan dili olduğu

and saying ‘neither’ or ‘either’ with the AI diphthong is the British pronunciation.

ve AI diphthong ile 'ne' ya da 'ya' demenin İngiliz telaffuzu olduğudur. Vurgulu hecede sesli harf veya çift sesli harf söz konusu olduğunda,

There’s not a British pronunciation and an American pronunciation

bir İngiliz telaffuzu ve bir Amerikan telaffuzu yoktur

when it comes to the vowel or diphthong sound in the stressed syllable.

.

There may have been at one time,

Bir zamanlar olmuş olabilir,

but they have been blended, and now both are used in both British and American English.

ancak bunlar harmanlanmıştır ve artık her ikisi de hem İngiliz hem de Amerikan İngilizcesinde kullanılmaktadır.

And if you’re not sure if you want to believe this, keep watching,

Buna inanmak isteyip istemediğinizden emin değilseniz, izlemeye devam edin,

we’re going to go to Youglish and find many examples of

Youglish'e gideceğiz ve

these words in both British English and American English.

bu kelimelerin hem İngiliz İngilizcesinde hem de Amerikan İngilizcesinde birçok örneğini bulacağız.

We’re going to do the research together

to look at how frequent each pronunciation is

Her telaffuzun

in American English and British English.

Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesinde ne sıklıkta olduğuna bakmak için birlikte araştırma yapacağız.

But first, there is a difference in American English and British English pronunciation for these words

Ama önce, bu kelimelerin Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi telaffuzunda vurgulu

that doesn’t have to with the stressed syllable, but the unstressed syllable.

heceyle değil, vurgusuz heceyle ilgili bir fark vardır.

Let’s go to Youglish and find an example of each for the word ‘neither’.

Youglish'e gidelim ve 'neither' kelimesi için her birine birer örnek bulalım.

So we'll go to Youglish.com.

Böylece Youglish.com'a gideceğiz.

Do you know this resource?

Bu kaynağı biliyor musunuz?

It's a great way to see how different people pronounce the same word.

Farklı insanların aynı kelimeyi nasıl telaffuz ettiğini görmenin harika bir yolu.

So I can type in any word or phrase, today, we're studying:

Böylece herhangi bir kelimeyi veya cümleyi yazabilirim, bugün çalışıyoruz:

neither, neither.

ne, ne.

I'll type it in and I'll choose US.

Onu yazacağım ve ABD'yi seçeceğim.

This will bring up a bunch of options where

Bu,

someone that this system thinks is American is saying this word.

bu sistemin Amerikalı olduğunu düşündüğü birinin bu kelimeyi söylediği bir dizi seçeneği ortaya çıkaracaktır.

And we can skip through and we can see hundreds of different people saying the same word or phrase.

Ve atlayabiliriz ve yüzlerce farklı insanın aynı kelimeyi veya deyimi söylediğini görebiliriz. Yakın

Something I just discovered recently, is down here.

zamanda keşfettiğim bir şey burada.

There's a speed controller so you can play at normal speed, slower, or faster.

Normal hızda, daha yavaş veya daha hızlı oynayabilmeniz için bir hız kontrol cihazı vardır.

Playing at a slower speed might be great for you as you're studying pronunciation.

Telaffuz çalışırken daha yavaş bir hızda çalmak senin için harika olabilir.

it's a pretty powerful tool.

oldukça güçlü bir araçtır.

I definitely recommend you use it.

Kesinlikle kullanmanızı tavsiye ederim.

now, let's go get that example for neither.

şimdi gidip ikisi için de o örneği alalım.

first, American English.

ilk olarak, Amerikan İngilizcesi.

actually, I messed that up.

Aslında, bunu berbat ettim. "

we're not going to look at 'neither' we're going to look at 'either'.

hiçbiri"ne bakmayacağız, "her ikisi"ne de bakacağız.

so we're looking at the last syllable here and it's the same in both neither and either.

yani burada son heceye bakıyoruz ve bu hem ikisinde hem de ikisinde de aynı.

first, let's listen to the American pronunciation.

önce Amerikan telaffuzunu dinleyelim.

Step of your life...

There's no rule either at how fast you have to read them or what pace...

Hayatının adımı...

Ne kadar hızlı okuyacağının ya da hangi hızda okuyacağının bir kuralı yok...

And now let's listen to the British pronunciation of 'either' looking at the final syllable.

Şimdi de 'either'in İngiliz okunuşunu son hecesine bakarak dinleyelim.

Things which mainstream politicians were either unable or unwilling to say.

Ana akım politikacıların söyleyemediği ya da söylemek istemediği şeyler.

They're a little different in the ending.

Sonunda biraz farklılar.

Listen again a couple of times to the two pronunciations.

İki telaffuzu birkaç kez tekrar dinleyin.

Either.

Herhangi biri.

Either.

Herhangi biri.

Either.

Herhangi biri.

Either.

Herhangi biri.

Either.

Herhangi biri.

Either.

Herhangi biri.

In American English, schwa R is pronounced as an R sound.

Amerikan İngilizcesinde schwa R, R sesi olarak telaffuz edilir.

Either.

Herhangi biri.

Er. Er. Er.

Er. Er. Er.

Either.

Herhangi biri.

Never.

Asla.

Wonder.

Merak etmek.

Mother.

Anne.

Er. Er. Er.

Er. Er. Er.

Always er--.

Her zaman...

But in British English, it's not really an R sound:

Ancak İngiliz İngilizcesinde bu gerçekten bir R sesi değildir:

err.

It's more of a schwa sound:

err.

Daha çok bir schwa sesi:

uh.

uh.

So rather than:

Yani:

either, er, it's more like:

ya, er, daha çok:

either, uh, er, uh, er.

ya, uh, er, uh, er gibi.

The ER ending is treated differently in American English versus British English.

ER bitişi, Amerikan İngilizcesinde İngiliz İngilizcesine göre farklı şekilde ele alınır.

but as far as what vowel we use in 'either' or 'neither' it doesn't matter

ama "ya" ya da "hiçbiri" için hangi ünlüyü kullandığımıza göre,

they both sound natural in both accents.

her iki aksanda da kulağa doğal geliyorlar.

How often is one pronunciation used as opposed to another?

Bir telaffuz diğerine karşı ne sıklıkla kullanılır?

Let's go back to Youglish to see.

Görmek için Youglish'e geri dönelim.

We're going to listen to examples until we get to ten for either of these pronunciations.

Bu telaffuzlardan herhangi biri için on taneye ulaşana kadar örnekleri dinleyeceğiz.

I'll keep track of how many of each pronunciation we hear in the side bars.

Yan çubuklarda her telaffuzdan kaç tane duyduğumuzu takip edeceğim.

First, Americans saying: either, either.

İlk olarak, Amerikalılar şöyle diyor: ya, ya.

Idea of technology should either be invisible or beautiful...

Teknoloji fikri ya görünmez ya da güzel olmalı...

Step of your life...

Hayatının bir adımı...

There's no rule either at how fast you have to read them or what pace...

Ne kadar hızlı okuyacağının ya da hangi hızda okuyacağının bir kuralı yok...

Technical theater classes either way are going to give you...

Teknik tiyatro dersleri her iki şekilde de sana verecek...

Or design. But either way I’d have it and it would come and go, then I’d come back...

Veya tasarım. Ama her iki durumda da ona sahip olacaktım ve gelip gidecekti, sonra geri dönecektim...

Of realism and we wouldn't get anything done either. So what...

Gerçekçilik ve biz de hiçbir şey yapamayacaktık. Ne yani...

Either on a local level, on a state level...

Ya yerel düzeyde, ya eyalet düzeyinde...

To a decision, you actually have to make a choice. You either continue...

Bir karar için, aslında bir seçim yapmak gerekiyor. Ya devam edersin...

That you never disagree with. If you want you can go find people either online or...

Asla katılmadığın. İstersen gidip insanları bulabilirsin ya da...

Which means either labor markets need to change...

Bu da demek oluyor ki ya emek piyasalarının değişmesi gerekiyor...

Regulatory changes providing more leeway to the states

Eyaletlere daha fazla hareket alanı sağlayan yasal değişiklikler,

so that they did not have the either requirement or the incentive...

böylece ne gerekliliğe ne de teşvike sahip olmadılar...

And she never allowed us to give up hope either. This brutal...

Ve o ümidimizi kesmemize de asla izin vermedi. Bu acımasız...

Rescue either someone they love...

Ya sevdikleri birini kurtarın...

Had either acted up in school, went somewhere you're specifically told to stay out...

Ya okulda rol yapmış, özellikle uzak durmanız söylenen bir yere gitmiş...

Okay, at the end, we have either coming in 10 times

Tamam, sonunda ya 10 kez geliyoruz

and either coming in 3 times.

ya da geliyoruz. 3 kez.

Now, this is a small sample but it looks like the EE pronunciation is more common in American English.

Şimdi, bu küçük bir örnek ama görünüşe göre EE telaffuzu Amerikan İngilizcesinde daha yaygın.

But I can't stress it enough.

Ama yeterince vurgulayamıyorum.

Both sound perfectly fine and perfectly natural in American English.

Her ikisi de Amerikan İngilizcesinde kulağa mükemmel derecede iyi ve tamamen doğal geliyor.

No one is sitting in the audience thinking:

Seyircilerin arasında oturan hiç kimse şöyle düşünmüyor:

He just used the British English pronunciation!

Az önce İngiliz İngilizcesi telaffuzunu kullandı!

No.

Hayır.

They both sound perfectly natural.

İkisi de kulağa tamamen doğal geliyor.

Now, you may be wondering when should I use which pronunciation?

Şimdi, hangi telaffuzu ne zaman kullanmam gerektiğini merak ediyor olabilirsiniz.

Doesn't matter.

önemli değil

If you want to choose one and stick with it, fine.

Birini seçip ona bağlı kalmak istiyorsan, tamam.

If the other one slips out, it doesn't matter.

Diğeri kaçarsa, önemli değil.

It's all the same to us.

Bizim için hepsi aynı.

Do you know what?

Ne var biliyor musun?

While I'm thinking of it, let me remind you to subscribe to my channel if you haven't already.

Aklıma gelmişken kanalıma hala abone değilseniz abone olmanızı hatırlatayım.

I make new English videos every Tuesday.

Her salı yeni İngilizce videolar hazırlıyorum.

A great resource if you're studying English as a foreign language.

İngilizceyi yabancı dil olarak çalışıyorsanız harika bir kaynak.

We're going to get you comfortable speaking American English.

Sizi Amerikan İngilizcesi konusunda rahat ettireceğiz.

Let's keep going and look at British English for the word 'either'.

Devam edelim ve 'ya' kelimesi için İngiliz İngilizcesine bakalım.

Face rather an unpleasant choice. It's almost as though either you accept the doctrine...

Tatsız bir seçimle yüzleşin. Sanki ya doktrini kabul ediyorsun...

He slung braces of pistols on either shoulder, he...

Her iki omzuna da tabanca askıları astı, o...

The starts and then the first player has a choice of either just sticking with the...

Başlıyor ve sonra ilk oyuncunun ya sadece devam etme seçeneği var...

So this is either with their cooperative learning networks or the whole education movement or the school...

Yani bu ya onlarınkiyle işbirlikçi öğrenme ağları ya da tüm eğitim hareketi ya da okul...

Harmful agents not completely benign but then, caffeine isn't completely benign either. Nicotine--

Zararlı ajanlar tamamen zararsız değil ama o zaman kafein de tamamen zararsız değil. Nikotin-- İş veya eğlence amaçlı

He knows most of those that you either use or have had used

kullandığınız veya kullanmış olduğunuzların çoğunu biliyor

either for business purposes or for leisure purposes...

...

It could go either way and the best way we can help our readers...

Her iki şekilde de olabilir ve okuyucularımıza yardımcı olabileceğimiz en iyi yol...

Isn't one of the 49% either so...

%49 ya öyle...

Either contributing to or detracting from the understanding we're trying to create.

Yaratmaya çalıştığımız anlayışa ya katkıda bulunuyor ya da eksiltiyor.

Don't like either those words...

Bu sözlerden de hoşlanmıyorum... Geriye

With hindsight appears to actually, you know, appear either naive or highly unlikely, no, of course not...

dönüp bakıldığında, aslında, bilirsiniz, ya naif ya da pek olası görünmüyor, hayır, tabii ki hayır...

Before either of our two countries were members of the European Union

İki ülke de Avrupa Birliği üyesi olmadan önce ya

Were either unable or unwilling to say that you...

yapamadık ya da yapamadık. bunu söylemek istemiyor...

Okay, at the end, we reached ten pronunciations for AI and three for EE.

Tamam, sonunda AI için on, EE için üç telaffuza ulaştık.

A small sample but it looks like the AI pronunciation might be more common in British English.

Küçük bir örnek ama görünüşe göre AI telaffuzu İngiliz İngilizcesinde daha yaygın olabilir.

Let's go to 'neither'.

Gelelim "hiçbirine".

I found that the numbers are a little closer here.

Burada sayıların biraz daha yakın olduğunu gördüm.

And blockchain is kind of neither of those things right now...

Ve blockchain şu anda bunların hiçbiri değil...

System is neither fair nor efficient. Look at the--

Sistem ne adil ne de verimli. Şuna bakın--

Impulse control doesn't really describe your family's life in the book and neither does delayed gratification...

Dürtü kontrolü, kitapta ailenizin hayatını tam olarak anlatmıyor ve gecikmiş doyum da anlatmıyor...

Are they neither some mix of the two...

İkisinin bir karışımı değiller mi...

Or you can have neither. So Belmont may ask...

Yoksa ikisine de sahip olamazsınız. Bu yüzden Belmont sorabilir...

Whether we should make America Europe again or make America 1950 again.

Amerika'yı tekrar Avrupa mı yapmalıyız yoksa Amerika'yı tekrar 1950 mi yapmalıyız?

right? neither of these are very interesting.

Sağ? bunların hiçbiri çok ilginç değil.

The moral argument. the moral argument is that in neither case, deprivation related deficits...

Ahlaki argüman. ahlaki argüman, her iki durumda da yoksunlukla ilgili açıklardır ...

Neither had national borders before the Soviet Union.

Sovyetler Birliği'nden önce hiçbirinin ulusal sınırları yoktu.

And more importantly neither does the taxpayer. The lottery is doing well...

Ve daha da önemlisi, vergi mükellefi de yapmaz. Piyango iyi gidiyor... Amerika

Neither political party in the united states has addressed it...

Birleşik Devletleri'ndeki hiçbir siyasi parti buna değinmedi...

This is neither sustainable from a public health nor...

Bu ne halk sağlığı açısından sürdürülebilir ne de...

But uh, neither are the oakland raiders, you know, which are very close here...

Ama uh, bilirsin, buraya çok yakın olan Oakland akıncıları da değil ...

It was amazing and and I got to say, neither of us have done it but it was in that big...

Muhteşemdi ve söylemeliyim ki, ikimiz de yapmadık ama o kadar büyüktü ki...

Here today because neither their ideas nor their bullets can win and now...

Bugün burada çünkü ne onların fikirleri ne de mermileri kazanamaz ve şimdi...

Neither country wants to go to a nuclear war, of course...

Hiçbir ülke gitmek istemiyor nükleer bir savaş tabii ki...

I had no idea where my life was going, neither does she, you know...

Hayatımın nereye gittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu, o da bilmiyor...

In time, now neither being like green in space nor...

Zaman içinde, şimdi ne uzayda yeşil gibi olmak, ne de...

September. I'm sure thirty years ago neither one of them thought that they would end up writing a book.

Eylül. Eminim otuz yıl önce ikisi de sonunda bir kitap yazacaklarını düşünmemişti.

Assure you at this point, we have neither any plan to

Sizi temin ederim, bu noktada, en

dissolve one of our strongest programs nor would we do...

güçlü programlarımızdan birini feshetme gibi bir planımız yok ve yapmayız da...

Almost tied.

Neredeyse berabere.

What about British English?

Peki ya İngiliz İngilizcesi?

The situation where neither player over time would expect..

Zaman içinde hiçbir oyuncunun beklemeyeceği durum..

And neither could he when he saw what the surreals were about...

Ve gerçeküstülerin ne olduğunu görünce de bekleyemedi...

Neither did the Romans...

Romalılar da öyle...

NTlive was neither to be quite theater nor certainly film...

NTlive ne tam anlamıyla tiyatro, ne de kesinlikle film olacaktı...

Character that really can only develop in an environment in which neither of us can quit the room

Gerçekten olabilecek karakter sadece ikimizin de bugün odadan çıkamayacağı bir ortamda gelişir

And neither today. It's about something else.

. Başka bir şey hakkında.

Now neither of these spaces is regularly seen...

Şimdi bu alanların hiçbiri düzenli olarak görülmüyor ...

Wonderful happens, you know, and that neither of them is entirely able to function without the other.

Harika oluyor, biliyorsunuz ve hiçbiri diğeri olmadan tam olarak çalışamıyor.

Neither is it true that in the modern world…

Modern dünyada da doğru değil…

I think neither of which will work, so for me...

Bence ikisi de işe yaramayacak, bu yüzden benim için...

Neither is not having an engine connection... I mentioned peop--

İkisi de motor bağlantısına sahip olmamak... İnsanlardan bahsetmiştim--

Neither is it easy to see through the sometimes manipulative...

Bazen manipülatif olanı görmek de kolay değil. ..

Neither wine nor cigars... William had to...

Ne şarap ne de puro... William mecburdu...

It's not a socialist to play neither is it an anti-socialist play.

Oynamak sosyalist değil, anti-sosyalist de değil.

Neither of course, because they both were...

Elbette hiçbiri, çünkü ikisi de...

Five to ten, AI being more common.

Beşe on, yapay zeka daha yaygındı.

Still, I want to stress, both pronunciations are common enough to sound perfectly natural

Yine de vurgulamak isterim ki, her iki telaffuz da

in British English and American English.

İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesinde son derece doğal görünecek kadar yaygındır.

Now, if you are curious about American English and British English pronunciation differences,

Şimdi, Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi telaffuz farklılıklarını merak ediyorsanız,

I made a video several years ago where I went over American English vs. British English vowel sounds.

birkaç yıl önce Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi ünlü seslerini incelediğim bir video çekmiştim.

If you didn’t see it, or even if you did and want to review, I’m going to play it for you right now.

Görmediyseniz, hatta gördüyseniz ve incelemek istiyorsanız, şimdi sizin için oynayacağım.

Check it out.

Buna bir bak.

In this American English pronunciation video,

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda,

we're going to go over some of the differences in vowel sounds in American English and British English.

Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesindeki sesli harfler arasındaki bazı farklılıkların üzerinden geçeceğiz.

Today, I'm going to make a video with another awesome English channel on YouTube, MinooAngloLink.

Bugün, YouTube'daki başka bir harika İngilizce kanalı olan MinooAngloLink ile bir video yapacağım.

The reason why I'm collaborating with them is because they're in the UK.

Onlarla işbirliği yapmamın nedeni, Birleşik Krallık'ta olmaları.

So, together we're going to talk about some of the differences between American English

Bu yüzden birlikte Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesi telaffuz arasındaki bazı farklardan bahsedeceğiz

and British English pronunciation.

.

Hi Minoo,

Merhaba Minoo,

can you tell me a little about your channel and AngloLink?

bana biraz kanalından ve AngloLink'ten bahseder misin?

Hello everyone. My name is Minoo and my YouTube channel is called AngloLink.

Herkese merhaba. Benim adım Minoo ve YouTube kanalımın adı AngloLink.

On this channel, I teach British English,

Bu kanalda İngiliz İngilizcesi öğretiyorum

and I base my lessons on what I find to be the most challenging

ve derslerimi

areas of English grammar, pronunciation, or vocabulary for my learners.

öğrencilerim için İngilizce gramer, telaffuz veya kelime dağarcığının en zorlayıcı alanları olarak gördüğüm alanlara dayandırıyorum.

So, I hope you will come and have a look at some of my lessons.

O yüzden, umarım gelip bazı derslerime bir göz atarsınız.

Great. Let's start with the OH diphthong.

Harika. OH diphthong ile başlayalım.

This is the sound we use: OH.

Kullandığımız ses bu: OH.

The sound used in British English, however, is the schwa and the UH as in PULL sound.

Ancak İngiliz İngilizcesinde kullanılan ses, PULL sesindeki gibi schwa ve UH'dir.

We say 'know', knooooow.

'Bil' diyoruz, knooooow.

And in British, it's 'know'.

Ve İngiliz dilinde "bilmek"tir.

You can see in the pronunciation on the left, the British pronunciation,

Soldaki telaffuzda, İngiliz telaffuzunda,

that there's less jaw drop for the first sound, than the American pronunciation on the right.

ilk ses için sağdaki Amerikan telaffuzundan daha az çene açıklığı olduğunu görebilirsiniz.

Jaw drop is one of the topics I have to work on for a lot of my students.

Çene düşmesi, birçok öğrencim için üzerinde çalışmam gereken konulardan biridir.

Know.

Bilmek.

Know.

Bilmek.

Know.

Bilmek.

Know.

Bilmek.

Know.

Bilmek.

Know.

Bilmek.

Let's take a look at a sentence.

Bir cümleye bakalım.

Don't go alone.

Yalnız gitme.

Each of these words has the OH as in NO diphthong in American English.

Bu kelimelerin her biri, Amerikan İngilizcesinde NO diphthong'da olduğu gibi OH'ye sahiptir.

Don't go alone.

Yalnız gitme.

In British English: Don't go alone.

İngiliz İngilizcesi: Yalnız gitme.

Don't go alone.

Yalnız gitme.

Don't go alone.

Yalnız gitme.

Don't go alone.

Yalnız gitme.

The AH vowel.

AH sesli harfi.

In American English, there are many words that have the letter O

Amerikan İngilizcesinde, FATHER sesli harfinde olduğu gibi AH'yi temsil eden O harfine sahip birçok kelime vardır

representing the AH as in FATHER vowel.

.

For example, hot, honest, mom, top.

Örneğin, ateşli, dürüst, anne, üst.

The AH vowel has a good bit of jaw drop and totally relaxed lips.

AH sesli harfinin biraz çene düşmesi ve tamamen rahatlamış dudakları vardır.

In British English, however, in these words where the O represents the AH, there's a different vowel sound.

Ancak İngiliz İngilizcesinde O'nun AH'yi temsil ettiği bu kelimelerde farklı bir sesli harf vardır.

There's more lip rounding and less jaw drop.

Daha fazla dudak yuvarlama ve daha az çene düşmesi var.

For example, I say 'hot'.

Örneğin, 'sıcak' diyorum.

Minoo says

Minoo

'hot'.

'ateşli' diyor.

Notice how much more Minoo's lips round for this sound.

Minoo'nun dudaklarının bu ses için ne kadar çok kıvrıldığına dikkat edin.

In American English, the corners of the lips are completely relaxed, and the jaw drops a bit more.

Amerikan İngilizcesinde dudakların köşeleri tamamen gevşer ve çene biraz daha düşer.

Hot.

Sıcak.

Hot.

Sıcak.

Hot.

Sıcak.

Hot.

Sıcak.

Hot.

Sıcak.

Hot.

Sıcak.

Honest.

Dürüst.

Honest.

Dürüst.

Honest.

Dürüst.

Honest.

Dürüst.

Honest.

Dürüst.

Honest.

Dürüst.

An example sentence: Hot or iced coffee?

Örnek bir cümle: Sıcak mı yoksa buzlu kahve mi?

Both 'hot' and 'coffee' have the AH vowel in American English.

Amerikan İngilizcesinde hem "sıcak" hem de "kahve" AH sesli harfine sahiptir.

Hot or iced coffee?

Sıcak mı yoksa buzlu kahve mi?

Hot or iced coffee?

Sıcak mı yoksa buzlu kahve mi?

Now let's talk about the AA vowel.

Şimdi AA ünlüsünden bahsedelim.

In American English, when this vowel is followed by a nasal consonant, it's no longer a pure vowel.

Amerikan İngilizcesinde, bu sesli harfin ardından bir nazal ünsüz geldiğinde, artık saf bir sesli harf değildir.

With [n] and [m], we have an extra 'uh' sound after the vowel.

[n] ve [m] ile sesli harften sonra fazladan bir 'uh' sesimiz var.

If it's followed by NG, the AA vowel changes altogether and sounds more like the AY as in SAY diphthong.

Ardından NG geliyorsa, AA sesli harfi tamamen değişir ve SAY diphthong'daki gibi daha çok AY gibi ses çıkarır.

Check out the video that I made for more information on this topic.

Bu konu hakkında daha fazla bilgi için hazırladığım videoyu izleyin.

Let's look at some example words.

Bazı örnek kelimelere bakalım.

First, AA + N.

Önce AA + N.

Can, can, caaaan.

Can, can, caaaan.

Do you hear that extra 'uh' sound?

O ekstra 'uh' sesini duyuyor musun?

Can.

Olabilmek.

It's what happens as the tongue relaxes down in the back before the tip raises for the N sound.

N sesi için uç yükselmeden önce dil arkada gevşediğinde olan şey budur.

Can, can.

Yapabilir, yapabilir.

Now, let's hear Minoo say it.

Şimdi Minoo'nun söylediğini duyalım.

Can.

Olabilmek.

The vowel is more pure there, right from the AA into the N sound.

Ünlü, AA'dan N sesine kadar burada daha saftır.

Can.

Olabilmek.

Can.

Olabilmek.

Can.

Olabilmek.

Can.

Olabilmek.

Can.

Olabilmek.

Can.

Olabilmek.

An example with M: ham, haaaaam.

M ile bir örnek: ham, haaaaam.

Again, you can hear the UH sound as my tongue relaxes down in the back before the lips close for the M sound.

Yine, dudaklarım M sesi için kapanmadan önce dilim arkada rahatlarken UH sesini duyabilirsiniz.

Ham, ham.

Ham ham.

Minoo says it: Ham.

Minoo diyor ki: Ham.

Ham.

Jambon.

Ham.

Jambon.

Ham.

Jambon.

Ham.

Jambon.

Ham.

Jambon.

And now when the AA vowel is followed by the NG consonant sound, like in the word 'thanks'.

Ve şimdi, 'teşekkürler' kelimesindeki gibi, AA ünlüsünün ardından NG ünsüz sesi geldiğinde.

When we say it, thanks, it's much more like the AY diphthong than the AA vowel.

Bunu söylediğimizde, teşekkürler, AA ünlüsünden çok AY ünlüsüne benziyor.

Thanks.

Teşekkürler.

Thaaaanks.

Teşekkürler.

Thanks.

Teşekkürler.

Minoo says it:

Minoo diyor ki:

Thank, thanks.

Teşekkürler, teşekkürler.

Thank, thanks.

Teşekkürler, teşekkürler.

Thank, thanks.

Teşekkürler, teşekkürler.

And finally, let's talk about the UR vowel.

Ve son olarak, UR ünlüsünden bahsedelim.

This vowel is in words like girl, world, first, hurt, person, worst.

Bu sesli harf kız, dünya, ilk, incinmiş, kişi, en kötü gibi kelimelerdedir.

But in British English, the R sound isn't included.

Ancak İngiliz İngilizcesinde R sesi dahil değildir.

For example, I say 'first'.

Mesela 'ilk' diyorum.

Minoo says:

Minoo:

First.

Birincisi.

First.

Birinci.

First.

Birinci.

First.

Birinci.

First.

Birinci.

First.

Birinci.

I say 'worst'.

'En kötü' diyorum.

Minoo says:

Minoo:

Worst.

En kötüsü. En

Worst.

kötüsü. En

Worst.

kötüsü. En

Worst.

kötüsü. En

Worst.

kötüsü. En

Worst.

kötüsü.

I say 'girl'.

'kız' diyorum.

Minoo says:

Minoo:

Girl.

Kızım.

Girl.

Kız.

Girl.

Kız.

Girl.

Kız.

Girl.

Kız.

Girl.

Kız.

So there you have four differences in American vs. British English.

Amerikan İngilizcesi ile İngiliz İngilizcesi arasında dört fark var.

If you liked this video, click here or in the description box on YouTube

Bu videoyu beğendiyseniz,

to see a video I made with Minoo on her channel.

Minoo ile yaptığım bir videoyu onun kanalında görmek için buraya veya YouTube'daki açıklama kutusuna tıklayın.

The topic is consonant differences in American and British English.

Konu, Amerikan ve İngiliz İngilizcesindeki ünsüz farklılıklardır.

It also has a list of words with both British and American English pronunciation.

Aynı zamanda hem İngiliz hem de Amerikan İngilizcesi telaffuzuna sahip kelimelerin bir listesine sahiptir. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.

One of the main vowel difference is the UR vowel.

Ana ünlü farklılıklarından biri UR ünlüsüdür.

As you learned in that video, it’s completely different in British English vs. American English.

O videoda öğrendiğiniz gibi, İngiliz İngilizcesi ile Amerikan İngilizcesi tamamen farklıdır.

It’s also one of the trickiest vowels in American English.

Aynı zamanda Amerikan İngilizcesindeki en hileli sesli harflerden biridir.

So, to help you work on it, to help you master it, I’m going to play that video for you here, right now.

Bu yüzden, üzerinde çalışmanıza, ustalaşmanıza yardımcı olmak için, o videoyu hemen şimdi burada sizin için oynatacağım.

In this American English pronunciation video, we’re going to learn how to make the UR as in BIRD sound.

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda, UR'yi BIRD sesindeki gibi yapmayı öğreneceğiz.

I sometimes say this is the vowel version of the R consonant.

Bazen bunun R ünsüzünün ünlü versiyonu olduğunu söylüyorum.

It’s always followed by R, and there’s no distinction between the sounds in American English.

Ardından her zaman R gelir ve Amerikan İngilizcesindeki sesler arasında hiçbir ayrım yoktur.

This sound will always be written with two different International Phonetic Alphabet, or

Bu ses her zaman iki farklı Uluslararası Fonetik Alfabe veya

IPA symbols, but will be pronounced rrrrrr, just one sound, bird.

IPA sembolü ile yazılacak, ancak rrrrrr, sadece bir ses, kuş olarak telaffuz edilecektir.

To make this sound, the corners of the lips come in, pushing the lips away from the face.

Bu sesi çıkarmak için dudakların köşeleri içeri girerek dudakları yüzden uzağa doğru iter.

The middle part of the tongue lifts towards the roof of the mouth in the middle.

Dilin orta kısmı, ortadaki ağzın çatısına doğru yükselir.

The front of the tongue hangs down, but it’s drawn back a bit.

Dilin önü sarkıyor ama biraz geri çekiliyor.

So, it’s not touching anything.

Yani hiçbir şeye dokunmuyor.

As the tongue lifts in the middle,

Dil ortada yukarı kalktıkça,

it may be close to the roof of the mouth without touching it,

dokunmadan damağa yakın olabilir

or it may touch the sides of the roof of the mouth,

veya damağın kenarlarına

or the insides or bottom of the top teeth, here: ur, ur.

veya üst dişlerin içlerine veya altlarına değebilir, burada: ur, ur .

This, along with the R consonant, is one of the hardest sounds to make in American English.

Bu, R sessiz harfiyle birlikte Amerikan İngilizcesinde çıkarılması en zor seslerden biridir.

It’s especially hard because the lip position hides the tongue position.

Dudak pozisyonu dil pozisyonunu gizlediği için özellikle zordur. Hadi

Let’s take a look.

bir bakalım.

From the side, we can’t even see the tongue.

Yandan dili bile göremiyoruz.

The front view doesn’t help much either.

Önden görünüm de pek yardımcı olmuyor.

This is because the tongue goes back, but the lips flare forward.

Bunun nedeni, dilin geriye gitmesi, ancak dudakların öne doğru kıvrılmasıdır.

Here’s the word ‘hurt’.

İşte 'incinmek' kelimesi. T için öne çıkmadan önce

Watch the tongue pull back and up

dilin geri çekilip yukarı çekildiğini izleyin. Vurgulu

before coming forward for the T.

In a stressed syllable, the UR vowel curves up then down.

bir hecede, UR sesli harfi yukarı ve aşağı doğru kıvrılır.

Hurt, ur.

Yaralı, ur.

In an unstressed syllable, it’s lower in pitch, as well as quieter and quicker: ur, ur.

Vurgusuz bir hecede perdesi daha alçak, daha sessiz ve daha hızlıdır: ur, ur.

The vowel is unstressed in the word ‘research’, ur.

"Araştırma" kelimesinde sesli harf vurgusuzdur, ur.

Let’s look at this word up close and in slow motion.

Bu kelimeye yakından ve ağır çekimde bakalım.

The lips flare, but the jaw doesn’t drop as much.

Dudaklar parlar, ancak çene o kadar düşmez. Üstte

Let’s compare the stressed UR in ‘hurt’, on the top,

"hurt"taki vurgulu UR'yi, altta

with the unstressed vowel in ‘research’, on the bottom.

"araştırma"daki vurgusuz sesli harfle karşılaştıralım.

The lips flare for both, but in this case, there was much more jaw drop for the stressed version of this vowel.

Dudaklar her ikisi için de parlıyor, ancak bu durumda, bu sesli harfin vurgulu versiyonu için çok daha fazla çene düşmesi vardı.

This is typical.

Bu tipiktir.

Unstressed vowels are shorter, so there isn’t as much time to make the full mouth position.

Vurgusuz sesli harfler daha kısadır, bu nedenle tam ağız pozisyonunu yapmak için fazla zaman yoktur.

The UR vowel, stressed: hurt, UR.

Vurgulanan UR sesli harfi: acıtmak, UR.

Unstressed: research, ur UR, ur, UR, ur.

Stressiz: araştırma, ur UR, ur, UR, ur.

Example words.

Örnek kelimeler.

Repeat with me:

Benimle tekrar et:

Earth, ur, Earth.

Dünya, ur, Dünya.

Search, ur, search.

Ara, ur, ara.

Circle, ur, circle.

Daire, ur, daire. on

Thirteen, ur, thirteen.

üç, ur, on üç.

Return, ur, return.

Geri dön, ur, geri dön.

Outburst, ur, outburst.

Patlama, patlama, patlama.

I hope this video helps you understand this sound.

Umarım bu video bu sesi anlamanıza yardımcı olur. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.

You’ve learned a lot today about the differences between American English and British English today.

Bugün Amerikan İngilizcesi ile günümüz İngiliz İngilizcesi arasındaki farklar hakkında çok şey öğrendiniz.

Great job! Keep up your studies.

İyi iş! Çalışmalarına devam et. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.