Idioms with PAR -- How to Pronounce and Use -- American English

In this American English Pronunciation video, we’re going to go over a few idioms relating to golf.

Bu Amerikan İngilizcesi Telaffuz videosunda, golfle ilgili birkaç deyimin üzerinden geçeceğiz.

Check out this swing.

Bu salıncağı kontrol et.

So the word ‘par’ and some idioms around ‘par’ are used for things not relating to golf.

Yani 'par' kelimesi ve 'par' etrafındaki bazı deyimler golfle ilgili olmayan şeyler için kullanılır.

‘Par,’ let’s practice that together, like ‘car’ and ‘star’, it’s a little tricky.

"Par", hadi birlikte "araba" ve "yıldız" gibi pratik yapalım, bu biraz zor.

You have to let your jaw drop with your tongue forward for ‘a.’ ‘Par,’ -a-.

'a' için dilinizle öne doğru çenenizin düşmesine izin vermelisiniz. 'Par,' -a-.

Then the tongue will lift back and up for the ‘r’ sound. ‘Par.’ The tip shouldn’t be touching anything.

Sonra dil 'r' sesi için geriye ve yukarıya kalkacaktır. 'Par.' Ucu hiçbir şeye temas etmemelidir.

Try it slowly, ‘Par,’ ‘par,’ ‘par.’ Keep listening to the word ‘par’ in this conversation.

Yavaşça deneyin, 'Par', 'par', 'par'. Bu konuşmada 'par' kelimesini dinlemeye devam edin.

But I think ‘par’ comes from golf. This is my Dad, everybody.

Ama bence 'par' golften geliyor. Bu benim babam millet.

>>Hello! >> He just went golfing today.

>>Merhaba! >> Bugün golf oynamaya gitti.

>> Dad what does ‘par’ mean in golf?

>> Baba golfte 'par' ne anlama geliyor? >>

>> ‘Par’ is the score for any given hole or for the whole 18 holes of a round,

'Par', herhangi bir çukurun veya bir turdaki 18 deliğin tamamı için skordur,

that would be an expectation for a very good golfer. >> Okay. So can you give an example?

bu çok iyi bir golfçü için bir beklenti olacaktır. >> Tamam. Peki bir örnek verebilir misin?

>> Well, holes are either…a fairly short hole is a ‘par’ 3

>> Pekala, delikler ya… oldukça kısa bir delik 'par' 3'tür,

so a very good golfer should be able to make it in the cup within 3 shots.

bu nedenle çok iyi bir golfçü 3 atışta bardağa girebilmelidir.

>> Okay. So, let’s talk about what ‘par’ means in these idioms. We have the idioms ‘subpar’ or ‘below par.’

>> Tamam. Öyleyse, bu deyimlerde 'par'ın ne anlama geldiği hakkında konuşalım . 'Par'ın altında' veya 'par'ın altında' deyimlerimiz var.

>> ‘Below Par’ in golf would be very good because, say, a round of 18 holes where ‘par’ might be 72,

>> Golfte 'Par'ın altında' çok iyi olur, çünkü örneğin, 'par'ın 72 olabileceği 18 delikli bir raund,

a very good golfer might do a 70. >> Right.

çok iyi bir golfçü 70'lik bir vuruş yapabilir. . >> Doğru.

>> Or ev--, 68, or even a 65. >> Okay.

>> Veya ev--, 68, hatta 65. >> Tamam.

>> So ‘below par’ is great in golf. >> Because of course,

>> Yani "ortalamanın altında" golfte harikadır. >> Çünkü tabii ki

the point is to do it in the fewest strokes possible. >> That’s right.

amaç bunu mümkün olan en az vuruşta yapmaktır. >> Bu doğru.

>> But ‘below par’ or ‘subpar’ in…as an idiom…

>> Ama "ortanın altında" veya "ortanın altında"... deyim olarak…

>> Is usually a negative thing. >> Right. Opposite meaning.

>> Genellikle olumsuz bir şeydir. >> Doğru. Zıt anlam.

>> So, if you feel sort of sick you’re feeling a little ‘below par’ today… >> Yeah.

>> Yani, kendinizi biraz hasta hissediyorsanız, bugün kendinizi biraz 'ortalamanın altında' hissediyorsunuz… >> Evet.

>> You don’t feel real well. >> Right.

>> Kendini pek iyi hissetmiyorsun. >> Doğru.

‘Below par’ or ‘subpar’: great in golf because you want the lowest score possible.

"Parın altında" veya "ortanın altında": golfte harika çünkü mümkün olan en düşük puanı istiyorsunuz.

But as an idiom, ‘below par’ or ‘subpar’ is a bad thing, not meeting expectation.

Ancak bir deyim olarak, "ortanın altında" veya "ortanın altında" kötü bir şeydir, beklentileri karşılamaz.

A note on the pronunciation of ‘subpar.’ You don’t need to release the ‘B’ then make a ‘P’.

"Subpar"ın telaffuzu hakkında bir not. "B"yi bırakıp sonra "P" yapmanıza gerek yok.

That will make it choppy, ‘subpar,’ ‘subpar.’ Hold your lips in place and voice the vocal cords.

Bu onu dalgalı yapacaktır, 'subpar', 'subpar'. Dudaklarınızı yerinde tutun ve ses tellerini seslendirin.

Sub-, -b-, -b-, -b-, -par. Then go right into the ‘P’ sound. Don’t release the ‘B.’ ‘Subpar.’

Alt-, -b-, -b-, -b-, -par. Ardından doğrudan 'P' sesine geçin. 'B'yi serbest bırakma. 'Subpar.'

Last night I was eating a cookie that wasn’t very good, happened to have the video camera running,

and I used the idiom, let’s check it out.

>> These cookies aren’t very good, not up to par, subpar. I’m not going to eat the rest.

>> Bu tanımlama bilgileri çok iyi değil, vasatın altında değil. Gerisini yemeyeceğim.

So another idiom would be ‘on par,’ right? Which basically just means meeting expectations.

Yani başka bir deyim "eşit" olurdu, değil mi? Bu temelde sadece beklentileri karşılamak anlamına gelir.

>> Yeah, ‘par for the course’ means, it’s just sort of a normal thing,

>> Evet, 'ders için eşit' demek, bu normal bir şey,

it wasn’t particularly great, it wasn’t particularly bad.

özellikle harika değildi, özellikle kötü değildi.

>> Right. >> But it’s, it’s the normal. >> Expectation.

>> Doğru. >> Ama bu normal. >> Beklenti.

On ‘par’: meeting expectations or equal to something.

On "eşit": beklentileri karşılamak veya bir şeye eşit.

An example, let’s say Renee was a great employee who had to leave.

Bir örnek, diyelim ki Renee ayrılmak zorunda kalan harika bir çalışandı.

Your friend asks, how is the new employee? And you say, she’s great, on par with Renee.

Arkadaşın soruyor, yeni çalışan nasıl? Ve sen, Renee ile eşit derecede harika olduğunu söylüyorsun.

‘Par for the course.’ Note the stress pattern here. ‘Par’ and ‘course’ are stressed. ‘Par for the course.’

"Kurs için eşit." Buradaki vurgu düzenine dikkat edin. 'Par' ve 'kurs' vurgulanır. "Par for Course."

‘For’ and ‘the’ are unstressed. For the, for the, for the. ‘Par for the course.’ ‘Par for the course.’ Listen again,

"For" ve "the" vurgusuzdur. için, için, için. 'Kurs için Par.' 'Kurs için Par.' Tekrar dinleyin,

>> Par for the course [4x]

>> Kurs için Par [4x]

But how would you use it. So, when you think of saying something as ‘par for the course,’

Ama bunu nasıl kullanırdınız? Yani, bir şeyi 'ders için eşit' olarak düşündüğünüzde

and… I think it sometimes has a negative meaning like, this is what was expected and it’s not great.

ve… Bazen olumsuz bir anlamı olduğunu düşünüyorum , beklenen buydu ve harika değil.

Like for example, we’re on vacation, it’s been raining every day,

Örneğin, tatildeyiz, her gün yağmur yağıyor

and you say Rachel what’s the weather forecast for today? And I say ‘par for the course,’ rain again.

ve Rachel'a bugün hava durumu nasıl diyorsunuz? Ben de 'kursa eşit' diyorum, yine yağmur.

>> I disagree with that. >> That’s okay.

>> Buna katılmıyorum. >> Sorun değil.

Granted, you’re not the pronunciation expert that I am but… >> This is true.

Kabul ediyorum, sen benim gibi bir telaffuz uzmanı değilsin ama… >> Bu doğru.

>> You have been speaking English longer than I have.

>> Benden daha uzun süredir İngilizce konuşuyorsunuz.

>> This is true also. >> So what do you think about it?

>> Bu da doğrudur. >> Peki bunun hakkında ne düşünüyorsun?

>> I think it just means, it’s the normal, its average. So ‘par for the course,’

>> Bence bu sadece normal, ortalama anlamına geliyor. Yani 'kursa eşit', arka

if you’re having great weather 5 days in a row and the 6th day is great weather,

arkaya 5 gün hava harikaysa ve 6. gün hava harikaysa,

you say, well ‘par for the course’ for this week. >> Right.

bu hafta için 'kursa eşit' dersiniz. >> Doğru.

>> It’s been great every day. >> Okay, I, I agree that you can say it like that.

>> Her gün harikaydı. >> Tamam, böyle söyleyebileceğine katılıyorum.

But I think most of the time it’s used to reinforce a negative expectation. But we can agree to disagree.

Ama bence çoğu zaman olumsuz bir beklentiyi güçlendirmek için kullanılıyor . Ama aynı fikirde olmadığımız konusunda anlaşabiliriz.

>> Well, that’s ‘par for the course’ for you. You would disagree with what I have to say.

>> Bu sizin için "ders için eşit". Söylemek zorunda olduğum şeye katılmayacaksın.

>> That’s true, great use of the idiom. >> And that is a negative, it really is.

>> Bu doğru, deyimin harika kullanımı. >> Ve bu bir olumsuz, gerçekten öyle.

A couple other idioms, ‘above par’: that means above average or expectation. Sara’s work is ‘above par’ she’s fantastic.

Diğer birkaç deyim, "ortalamanın üzerinde": bu, ortalamanın veya beklentinin üzerinde anlamına gelir. Sara'nın işi "ortalamanın üzerinde", o harika.

‘Up to par,’ as good as expected or average. Examples: I’m not feeling ‘up to par’ today.

"Eşit", beklendiği kadar iyi veya ortalama. Örnekler: Bugün "eşit" hissetmiyorum.

Or Sally’s work is good, ‘up to par’.

Ya da Sally'nin işi iyi, "eşit düzeyde".

>> Thanks, Dad, for joining me on this video.

>> Bu videoda bana katıldığın için teşekkürler baba.

Guys if you liked my Dad, like the video, and share with everyone you know.

Beyler babamı beğendiyseniz videoyu beğenin ve tanıdığınız herkesle paylaşın. Hepsi

That’s it and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.

Check out this swing. Was it a good swing? Okay.

Bu salıncağı kontrol et. İyi bir salıncak mıydı? Tamam aşkım.