JULIA BOORSTIN -- Interview a Broadcaster! -- American English Pronunciation

Hey Guys, welcome to the new Rachel's English

Hey Millet, Rachel'ın yeni İngilizce

miniseries Interview a Broadcaster.

mini dizisi Bir Yayıncıyla Görüşme'ye hoş geldiniz.

Hey Guys, I'm here with Julia Boorstin.

Hey Millet, Julia Boorstin ile birlikteyim.

Julia can you tell my audience a little bit

Julia dinleyicilerime biraz ne yaptığınızdan bahseder misiniz?

about what you do.

J: Well, I'm a reporter for CNBC,

J: Ben bir CNBC muhabiriyim,

I'm based in Los Angeles.

Los Angeles'tayım.

I cover media, internet and

Medya, internet ve

social media companies.

sosyal medya şirketlerini ele alıyorum.

R: Awesome, well, thanks for joining me

R: Muhteşem, Rachel's English'te bana katıldığın için teşekkürler

here at Rachel's English.

.

You may or may not know that

another term for the Standard American accent

Standart Amerikan aksanı için başka bir terimin

is Broadcaster English.

Yayıncı İngilizcesi olduğunu biliyor veya bilmiyor olabilirsiniz.

So people all over the world are looking to

Bu nedenle, dünyanın her yerindeki insanlar,

the people in America who deliver the news as

haberleri

a Standard for American English pronunciation.

Amerikan İngilizcesi telaffuzu için bir Standart olarak sunan Amerika'daki insanlara bakıyor.

So I'm curious, where did you come from?

Yani merak ediyorum, nereden geldin?

And is there anything that you had to change

Ve

about the way you speak

when you became interested in this profession?

bu mesleğe ilgi duymaya başlayınca konuşma tarzınızda değiştirmek zorunda kaldığınız bir şey oldu mu?

J: Well, I grew up in Los Angeles

J: Los Angeles'ta büyüdüm

and growing up my Mom was from Seattle,

ve büyürken annem Seattle'lıydı,

she was an English teacher before I was born,

ben doğmadan önce İngilizce öğretmeniydi

and my Dad was from Chicago,

ve babam Chicago'luydu

and both of them were determined that I was

ve ikisi de benim

not going to sound like an L.A. Valley girl.

böyle konuşmayacağım konusunda kararlıydı. bir L.A. Valley kızı.

R: Okay.

J: So my whole life

R: Tamam.

J: Yani tüm hayatım boyunca,

they were obsessed with this idea

that I enunciate and I pronounce

telaffuz ettiğim ve

things properly and fully

her şeyi doğru ve tam olarak telaffuz ettiğim

and I not use the word 'like'.

ve 'beğenmek' kelimesini kullanmadığım fikrine takıntılıydılar.

R: That's a habit that a lot of people have.

R: Bu birçok insanın sahip olduğu bir alışkanlık.

So how did they get you to break this habit?

Peki bu alışkanlığınızı kırmanızı nasıl sağladılar?

J: Well, my Mom decided

J: Şey, annem

that the best way to enforce this would be

bunu dayatmanın en iyi yolunun

to have my little brother

küçük erkek kardeşimin '

to count all the times I said the word 'like.'

beğen' kelimesini söylediğim her zamanı sayması olduğuna karar verdi.

So when I was thirteen years old,

Yani ben on üç yaşımdayken,

we'd be driving around

arabayla dolaşıyorduk

and my eight year old brother

ve sekiz yaşındaki erkek kardeşim

would be counting twelve, thirteen, fourteen,

on iki, on üç, on dört diye sayıyordu

and it was really annoying,

ve bu gerçekten sinir bozucuydu

and it really did the job.

ve gerçekten işime yaramıştı.

R: Yeah. J: It really got me

to stop saying the word 'like.'

R: Evet. J: '

Beğen' kelimesini söylemeyi gerçekten bırakmamı sağladı.

The other thing that was a pet peeve of my

Ailemin canını sıkan bir diğer şey de,

parents was the upward intonation and when

yukarı doğru tonlama ve

people talk like this .... R: Typical in California.

insanlar böyle konuştuğunda .... R: Kaliforniya'da tipik.

J: Very typical of Southern California.

J: Güney Kaliforniya için çok tipik.

People talk like this,

İnsanlar böyle konuşuyor

and they say this is what I'm going to do.

ve benim yapacağım şeyin bu olduğunu söylüyorlar.

And it makes everything sound

Ve her şeyi

like you're asking a question.

bir soru soruyormuşsunuz gibi gösteriyor.

It makes you sound really uncertain. R: Right, so the voice goes

Gerçekten belirsiz görünmene neden oluyor. R: Doğru, yani ses

up in pitch at the end.

sonunda perdede yükseliyor.

And it makes it sound like

Ve kulağa

you're asking a yes/no question.

evet/hayır sorusu soruyormuşsunuz gibi geliyor.

J: Even if you're not asking a question,

J: Bir soru sormuyorsan bile,

you always sound unsure of yourself.

her zaman kendinden emin görünmüyorsun.

R: Right, it's a good point.

R: Doğru, bu iyi bir nokta.

J: So my parents really encouraged me to not

J: Yani ailem beni

adopt that habit and I'm really glad they did.

bu alışkanlığı benimsememem için gerçekten cesaretlendirdi ve yaptıklarına gerçekten çok sevindim.

Because it has helped me.

Çünkü bana yardımcı oldu.

R: Intonation matters.

R: Tonlama önemlidir.

Notice how Ms. Boorstin says,

Bayan Boorstin'in nasıl söylediğine dikkat edin,

when every sentence goes up in pitch at the

sonunda her cümlenin perdesi yükseldiğinde

end, it makes you sound unsure of yourself.

, kendinizden emin görünmüyorsunuz.

Because it makes you sound like

Çünkü

you're asking something,

rather than making a statement.

bir açıklama yapmak yerine bir şey soruyormuş gibi konuşmanıza neden oluyor.

So for example the phrase,

Yani örneğin ifade, ben

I'm going to the store.

dükkana gidiyorum.

Going up in pitch

Sahada yukarı çıkmak,

makes it sound like you're asking permission.

izin istiyormuşsunuz gibi ses çıkarır. Ben

I'm going to the store.

mağazaya gidiyorum.

But, I'm going to the store.

Ama ben markete gidiyorum.

Going down in pitch sounds like a statement.

Sahada aşağı inmek bir ifade gibi geliyor.

Generally the only phrases that should go up

Genel olarak perdede yükselmesi gereken tek ifadeler

in pitch are yes/no questions.

evet/hayır sorularıdır.

Check out these videos

on intonation and questions.

Tonlama ve sorularla ilgili bu videoları izleyin.

So when you're preparing a text to read on

Peki kamera önünde okumak için bir metin hazırlarken

camera do you have any tips or tricks?

herhangi bir ipucu veya püf noktanız var mı?

What do you do?

Ne yapıyorsun?

How much time do you take with the text?

Metin için ne kadar zaman harcıyorsunuz?

J: Well, you like to take lot of time if it's

J: Mümkünse çok zaman ayırmayı seviyorsun

possible, every once in a while

, arada bir

you have to just grab a script and go with it.

bir senaryo alıp onunla devam etmen gerekiyor.

R: Yeah.

R: Evet.

J: But I like to take a little bit of time to

J: Ama ben biraz zaman ayırıp

read through it at least once, usually twice

en az bir kez, genellikle iki kez

and read through with a pen and I try to

okumayı ve bir kalemle okumayı seviyorum ve her

circle the words that are most important in

cümlede en önemli olan kelimeleri yuvarlak içine almaya çalışıyorum

each sentence. And just really try to think

. Ve

about, what's the idea I'm communicating here.

burada ilettiğim fikrin ne olduğunu gerçekten düşünmeye çalışın.

And every once in a while you'll find

Ve arada bir

yourself emphasising a random word that's not

kendinizi, aslında cümlenin konusu olmayan rastgele bir kelimeyi vurgularken bulacaksınız

really what the sentence is about.

.

R: Right. J: So, to just figure...

R: Doğru. J: Yani,

out what the key thing is. R: That's a great tip.

anahtar şeyin ne olduğunu anlamak için. R: Bu harika bir ipucu.

Look for the key, circle it and then go to it

Anahtarı arayın, daire içine alın ve konuşurken ona gidin

when you're speaking. Fantastic! J: And I find it

. Fantastik! J: Ve

really helpful. And I also like to read

gerçekten yararlı buluyorum. Ayrıca

things out loud. And you can hear something,

bir şeyleri yüksek sesle okumayı da seviyorum. Ve bir şeyler duyabiliyorsunuz,

you're like, oh that doesn't really make

şöyle diyorsunuz, oh

sense if I say it that way, what if I put the

bu şekilde söylersem bu pek mantıklı değil, ya

stress on the name of the person who I'm

bahsettiğim kişinin adını vurgulasam

talking about, maybe that would work better.

, belki bu daha iyi çalışır .

R: Awesome, thank you for that tip. I love it.

R: Müthiş, bu bahşiş için teşekkürler. Bayıldım.

Great tips here, guys. If you're preparing a

Burada harika ipuçları var çocuklar.

text for presentation, circle the most

Sunum için bir metin hazırlıyorsanız, en

important words and practice stressing them,

önemli kelimeleri daire içine alın ve vurgulama alıştırması yapın,

practice reading out loud.

yüksek sesle okuma alıştırması yapın.

R: So what do you do when you're preparing a

R: Peki bir

text, if you come across a word that you're

metin hazırlarken nasıl telaffuz edeceğinden emin olmadığın bir kelimeyle karşılaşırsan ne yaparsın?

not sure how to pronounce.

J: Sometimes especially with foreign names,

J: Bazen özellikle yabancı isimlerle,

it's really hard,

gerçekten zor,

don't know how to say it. R: Right, you have no context.

nasıl söyleyeceğimi bilemiyorum. R: Doğru, bağlamın yok.

J: So I really think it's important just to

J: Bu yüzden birini aramanın gerçekten önemli olduğunu düşünüyorum

call someone, I usually call the CNBC News

, genellikle CNBC Haber

desk, we have lots of very smart people who

masasını ararım, birçok dil konuşan çok zeki insanlarımız var

speak many languages and it's just the best

ve

way to get a quick answer. And you could look

hızlı bir yanıt almanın en iyi yolu bu. Ve

something up online and you'll see the

internette bir şeye bakabilirsin ve

phonetic explanation of how to pronounce a

bir ismin nasıl telaffuz edileceğine dair fonetik açıklamayı görebilirsin

name. But it's just different, you just have

. Ama bu farklı, sadece

to hear it in your ear so I always try to go

kulağınızda duymanız gerekiyor, bu yüzden her zaman

for that solution. R: Right,

bu çözümü bulmaya çalışırım. R: Doğru,

and for my non-native speakers out there as

ve anadili olmayan konuşmacılarım için,

you know a lot of online dictionaries have a

bildiğiniz gibi birçok çevrimiçi sözlükte

little icon of a speaker that you can press

to hear a native speaker saying the word,

anadili İngilizce olan birinin kelimeyi söylediğini duymak için basabileceğiniz küçük bir konuşmacı simgesi vardır,

so if the phonetics don't make sense to you,

bu nedenle fonetik bir anlam ifade etmiyorsa size göre

that's a great option for actually hearing it,

bu, onu gerçekten duymak için harika bir seçenek,

so that you can then repeat it back.

böylece daha sonra tekrarlayabilirsiniz.

J: I didn't realise that,

J: Bunu fark etmemiştim,

I'll need to check that out. R: Yes,...

kontrol etmem gerekecek. R: Evet,...

So are there any words that are particularly

hard for you to pronounce in American English?

Amerikan İngilizcesinde telaffuz etmesi özellikle zor olan herhangi bir kelime var mı?

J: I don't think that I have any funny words.

J: Hiç komik sözüm olduğunu düşünmüyorum.

But my husband thinks that I pronounce the

Ama kocam

word 'experiment' funny, and he thinks

'deney' kelimesini komik telaffuz ettiğimi düşünüyor ve

I always say, 'experiment'

her zaman 'deney' dediğimi düşünüyor

R: Experiment. J: Experiment, R: Okay.

R: Deney. J: Deney, R: Tamam.

J: instead of experiment.

J: deney yerine.

R: Right, so you're sort of

R: Doğru, yani

mixing Spearmint gum

Nane sakızı karıştırıyorsun

J: Exactly.

J: Kesinlikle.

R: with experiment.

R: deneyle.

J: Well, think about it. Experimenting is so

J: İyi düşün. Deney yapmak o kadar

exciting and refreshing it's...

heyecan verici ve canlandırıcı ki...

R: It is. J: ........sort of like spearmint .....

R: Öyle. J: ........nane gibi bir çeşit .....

R: It is like Spearmint.

R: Nane gibi.

J: I'm very, very conscious of that

J: '

The word 'experiment,' has the EH as in BED

Deney' kelimesinin vurgulu hecede BED sesli harfinde olduğu gibi EH'ye sahip olduğunun çok ama çok bilincindeyim

vowel in the stressed syllable. Experiment,

. Deney,

da-DA-da-da, experiment. Ex-pe-ri-ment.

da-DA-da-da, deney. Deney.

Ms. Boorstin admits that sometimes she puts

Bayan Boorstin, bazen

in the EE as in SHE vowel instead. This is

SHE sesli harfinde olduğu gibi EE'yi koyduğunu itiraf ediyor. Bu

not an official acceptable pronunciation,

resmi olarak kabul edilebilir bir telaffuz değil,

but I'm sure she's not the only one I've

ama eminim sesli

heard change the vowel this way.

harfleri bu şekilde değiştirdiğini duyduğum tek kişi o değil.

R: Alright, well thank you Julia so much

R: Pekala,

for joining me here.

burada bana katıldığın için çok teşekkür ederim Julia.

Follow Ms. Boorstin on Twitter and check out

Bayan Boorstin'i Twitter'da takip edin ve Amerikan İngilizcesi telaffuzunun

her segments on TV or online, for a great

harika bir örneği için TV'de veya internette onun bölümlerine göz atın

example of American English pronunciation.

. Hepsi

That's it, and thanks so much for using

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler

Rachel's English.

.