English Conversation - Real Life English! - Meet Stoney

Well, I had a big change in my life this year. So in this American English pronunciation

Evet, bu yıl hayatımda büyük bir değişiklik oldu. Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz

video, you’re going to meet someone very special, and we’re going to study real life

videosunda çok özel biriyle tanışacaksınız ve biz de gerçek hayattaki

American English.

Amerikan İngilizcesini çalışacağız.

This is my son, Stoney. He was born in January so he’s almost 4 months old. So far, his

Bu benim oğlum, Stoney. Ocak ayında doğdu, bu yüzden neredeyse 4 aylık. Şimdiye kadar hayatı, çok fazla uyumasa da

life consists mostly of eating and sleeping, although not sleeping too much, which is why

, çoğunlukla yemek yemek ve uyumaktan ibaret , bu yüzden bu

I look so tired. And also, meeting friends and family.

kadar yorgun görünüyorum. Ve ayrıca arkadaşlar ve aile ile tanışmak.

Here he is meeting his grandma and grandpa, my husband’s parents.

Burada kocamın ebeveynleri olan büyükannesi ve büyükbabasıyla tanışıyor .

>> Yeah. >> He has two fingers.

>> Evet. >> İki parmağı vardır.

>> You’re gonna get a mouthful of skin!

>> Bir ağız dolusu cilt alacaksınız!

Did you notice how my mother in law reduced ‘going to’ to gonna? Americans do this

Kayınvalidemin "gitmeyi" nasıl "going"e indirgediğini fark ettiniz mi ? Amerikalılar bunu

all the time. Two syllables, very relaxed. GUN-nuh. Do that with me. GUN-nuh. Gonna,

hep yapıyor. İki hece, çok rahat. GUN-hayır. Bunu benimle yap. GUN-hayır. Yapacağım,

gonna.

yapacağım.

>> You’re going to get a [3x]

>> [3x] alacaksınız

>> You’re going to get a mouthful of skin!

>> Ağız dolusu deri alacaksınız!

Oh, he definitely knows they’re there.

Oh, kesinlikle orada olduklarını biliyor.

Did you notice the contractions grandma used? Americans use contractions all the time in

Büyükannenin kullandığı kasılmaları fark ettin mi? Amerikalılar konuşurken her zaman kısaltma kullanırlar

speaking. First, ‘they’re’. This is the contraction of THEY ARE. Often in conversation,

. Birincisi, "onlar". Bu ONLAR'ın daralmasıdır. Çoğu zaman konuşmada,

Americans will reduce this contraction so it sounds like ‘thur’, thur. But here,

Amerikalılar bu kasılmayı 'per', per gibi ses çıkaracak şekilde azaltırlar. Ama burada

Grandma used the full pronunciation, they’re. When it’s fully pronounced, it sounds just

Büyükanne tam telaffuzu kullandı, onlar. Tam olarak telaffuz edildiğinde, kulağa tıpkı

like two other words: THERE and THEIR. Here, she said THEY’RE THERE, talking about his

diğer iki kelime gibi gelir: THERE ve THEIR. Burada, parmakları hakkında konuşurken ONLAR VAR dedi

fingers. Two different words, but they sound the same. Listen again.

. İki farklı kelime, ama kulağa aynı geliyor. Tekrar dinleyin.

>> Oh, he definitely knows they’re there [3x]

>> Oh, kesinlikle orada olduklarını biliyor [3x]

>> So did you guys have good traffic down? >> Oh we did. Wonderful traffic.

>> Peki trafiğiniz iyi mi? >> Yaptık. Harika trafik.

I reduced ‘did’ here: “So did you guys” became “So d’you guys”.

Burada 'yaptım'ı azalttım: "Siz de öyle yaptınız ", "Siz de öyle yaptınız" oldu.

I reduced ‘did’ to just the ending D, and when the D sound is followed by ‘you’

'Did' kelimesini sadece biten D'ye indirgedim ve D sesini 'siz'

or ‘your’, it combines with the Y sound and becomes J. ‘Did you guys’ becomes

veya 'sizin' takip ettiğinde, Y sesiyle birleşir ve J olur. "Did you millet",

‘joo guys’. ‘Joo’ guys have good traffic? Listen again.

"joo çocuklar" olur. 'Joo' adamlarının trafiği iyi mi? Tekrar dinleyin.

>> So did you guys have [4x]

>> Peki sizler [4x] yaptınız mı?

“Did you” is a very common word combination in conversational English. Pay attention as

"Did you" konuşma İngilizcesinde çok yaygın bir kelime kombinasyonudur . İngilizce çalışırken dikkat edin

you study English and see if you notice this reduction. Try using it yourself. “Joo”

ve bu azalmayı fark edip etmediğinize bakın . Kendiniz kullanmayı deneyin. "Joo"

see that? “Joo” know that? Joo, joo. It can also be reduced further to ‘juh’,

bunu görüyor musun? "Joo" bunu biliyor mu? İyi günler. Ayrıca schwa ile 'juh'a da indirgenebilir

with the schwa. “Juh” see that? “Juh” know that?

. "Juh" bunu görüyor musun? Bunu biliyor muydun?

>> How is it to hold him? >> Oh, how is it?

>> Onu tutmak nasıl? >> Ah, nasıl?

>> Mm-hmm. >> Oh, I don’t know. It’s beyond description!

>> Mm-hmm. >> Ah, bilmiyorum. Açıklamanın ötesinde!

How is it to hold him? What do you notice about the word ‘him’ in this phrase?

Onu tutmak nasıl? Bu cümledeki 'onu' kelimesi hakkında ne fark ettiniz?

>> How is it to hold him? [3x]

>> Onu tutmak nasıl? [3x]

The H was dropped, hold’im, hold’im, and the two words linked together with no gap

H bırakıldı, hold'im, hold'im ve iki kelime, aralarında boşluk olmadan birbirine bağlandı

in between. This is a very common conversational pronunciation of function words that begin

. Bu,

with H like him, her, his, have, has, and had.

H ile başlayan, he, her, his, have, has ve had gibi işlev kelimelerinin çok yaygın bir konuşma telaffuzudur.

>> How is it to hold him? >> Oh, how is it?

>> Onu tutmak nasıl? >> Ah, nasıl?

>> Mm-hmm. >> Oh, I don’t know. It’s beyond description!

>> Mm-hmm. >> Ah, bilmiyorum. Açıklamanın ötesinde!

>> Oh! Hi! >> Come on in!

>> Ah! MERHABA! >> İçeri gelin!

You might not have understood this phrase: Come on in. It was all very linked together.

Bu cümleyi anlamamış olabilirsiniz: İçeri gelin . Hepsi birbirine çok bağlıydı.

>> Come on in! [3x]

>> İçeri gelin! [3x]

Two consonant to vowel links. Cuh-mah-nin. Come on in. You can use this phrase when welcoming

İki ünsüzden ünlüye bağlantılar. Cuh-mah-nin. İçeri gel. Birini evinize davet ederken bu tabiri kullanabilirsiniz

someone to your house. Come on in. Listen again.

. İçeri gelin. Tekrar dinleyin.

>> Come on in! >> Hi, baby. Ow. He’s still so little!

>> İçeri gelin! >> Merhaba bebeğim. Ah. O hala çok küçük!

>> Hi Stan! >> Hey! Oh! Stoney! You little nipper, you!

>> Merhaba Stan! >> Merhaba! Ah! Taşlı! Seni küçük kıskaç, sen!

This is your grandpa. I brought you some toys. >> Oh boy! I bet you did.

Bu senin büyükbaban. Sana bazı oyuncaklar getirdim. >> Ah oğlum! İddia ediyorum yaptın.

I bet you did. Earlier in this video, you learned that when D is followed by ‘you’,

İddia ediyorum yaptın. Bu videonun başlarında, D'nin ardından "siz" geldiğinde,

you can combine D and Y to make a J sound, ‘jew’. There is a similar rule: when T

D ve Y'yi J sesi, "yahudi" yapmak için birleştirebileceğinizi öğrendiniz. Benzer bir kural vardır: T'nin

is followed by ‘you’ or ‘your’, you can combine T and Y to make CH: now ‘you’

ardından 'siz' veya 'sizin' geldiğinde, T ve Y'yi birleştirerek CH yapabilirsiniz: şimdi 'siz' kulağa

will sound like ‘chew’. Or, you can leave in the Y sound, “chyoo”. Also, like I

'çiğnemek' gibi gelir. Veya Y sesiyle "chyoo" bırakabilirsiniz. Ayrıca,

did here, you can reduce the vowel to the schwa, “chuh”: betcha, or betchya. You’ll

burada yaptığım gibi, sesli harfi "chuh" schwa'ya indirgeyebilirsin: betcha veya betchya.

hear this a lot. Listen again.

Bunu çok duyacaksınız. Tekrar dinleyin.

>> I bet you did. [3x]

>> Eminim yapmışsındır. [3x]

In the beginning, he didn’t do much. So we just sat around and stared at him! This

Başlangıçta fazla bir şey yapmadı. Biz de öylece oturduk ve ona baktık! Bu

was okay with us. It never got boring!

bizim için sorun değildi. Hiç sıkıcı olmadı!

>> Are you going to smile?

>> Gülümseyecek misin?

Another ‘gonna’. Are you gonna smile?

Başka bir 'olacak'. gülümseyecek misin?

>> Are you going to smile? Are you going to smile? Huh?

>> Gülümseyecek misin? gülümseyecek misin ? Ha?

We did get a couple of his first smiles on camera.

Kamerada ilk gülümsemelerinden birkaçını yakaladık .

The first four months have been so fun. He’s changing a lot, kicking, and he has even started

İlk dört ay çok eğlenceli geçti. Çok değişiyor, tekmeliyor ve hatta konuşmaya bile başladı

talking!

!

His head’s kind of big, so he has a hard time holding it up. Some people have asked

Kafası biraz büyük, bu yüzden onu tutmakta zorlanıyor. Bazıları

me about his name, Stoney. It’s not very common in America. In fact, most people say

bana onun adını sordu, Stoney. Amerika'da çok yaygın değil. Aslında, çoğu insan

they’ve never heard of it, or never known anyone named Stoney. It’s just like the

bunu hiç duymadıklarını veya Stoney adında birini hiç tanımadıklarını söylüyor. Tıpkı

word ‘stone’, with the ST consonant cluster.

ST ünsüz kümesiyle "taş" kelimesi gibi.

What do you think about your name? Do you like it? I think he’s not sure yet. It has

Adın hakkında ne düşünüyorsun? Hoşuna gitti mi? Bence henüz emin değil.

the ST consonant cluster, the OH diphthong, the N consonant, Stone-, so it’s just like

ST ünsüz kümesine, OH diftonuna, N ünsüzüne, Stone-'ye sahiptir, yani tıpkı

‘stone’. And then a little unstressed ‘ee’ at the end. Stoney.

'taş' gibidir. Ve sonra sonunda biraz vurgusuz bir "ee". Taşlı. Posta listeme

You already know Stoney if you’re subscribed to my mailing list. If you’re not subscribed,

abone olduysanız Stoney'i zaten tanıyorsunuzdur . Abone değilseniz,

sign up now. You get a free weekly newsletter with English lessons, and also photos and

şimdi kaydolun. İngilizce dersleri, ayrıca hayatımdan fotoğraflar ve

stories from my life. Also, if you’re not on the list and you sign up now, you get access

hikayeler içeren haftalık ücretsiz bir haber bülteni alırsınız. Ayrıca, listede değilseniz ve şimdi kaydolursanız, doğrudan gelen kutunuza gönderilen

to a free, 10-day mini-course in accent reduction sent right to your inbox. So, sign up here.

ücretsiz, 10 günlük aksan azaltma mini kursuna erişim elde edersiniz . Öyleyse, buradan kaydolun. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler .

Can you say bye, Stoney? Do you want to say ‘bye’ to everybody? Do you want to say

Güle güle diyebilir misin, Stoney? Herkese 'güle güle' demek ister misin? Hoşçakal demek ister misin

‘bye’? What do you think? He likes funny noises. Boo-boo-boo-boo. But not right now,

? Ne düşünüyorsun? Komik sesleri sever. Boo-boo-boo-boo. Ama şu an değil

because he’s too tired. Bye everybody! Bye everybody!

çünkü çok yorgun. Görüşürüz millet! Görüşürüz millet!