Super Bowl 2012 - How to Pronounce CHILI! -- American English

Have you ever wondered how to say the word 'chili'? In this American English pronunciation

Hiç 'chili' kelimesini nasıl söyleyeceğinizi merak ettiniz mi ? Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz

video, you'll learn how to. I took my video camera with me to two different Super Bowl parties.

videosunda nasıl yapılacağını öğreneceksin. Video kameramı iki farklı Super Bowl partisine götürdüm.

>> You're going there first? >> I'm going to Mark and Hillary's first.

>> Önce oraya mı gidiyorsunuz? >> Önce Mark ve Hillary'ye gidiyorum.

I'm, I'm kind of going before, probably before-- >> I thought you were--

Ben, ben daha önce gidiyordum, muhtemelen daha önce-- >> Ben senin-- zannettim ki--

>> You thought what? >> I thought you were coming after.

>> Ne düşündün? >> Peşinde olduğunuzu sanıyordum.

>> Well, I kind of decided that I might not even--

>> Pekala, ben bir nevi karar verdim ki ben bile--

Here I reduced 'kind of' to 'kinda'. I admit, I'm talking really fast here. I wasn't actually

Burada 'biraz' kelimesini 'biraz'a indirdim. Kabul ediyorum, burada çok hızlı konuşuyorum. Aslında

planning on using this footage. But it is true that sometimes people do speak that quickly.

bu görüntüyü kullanmayı planlamıyordum. Ancak bazen insanların bu kadar hızlı konuştuğu doğrudur.

'Kind of' reduced to 'kinda'. Listen again.

'Biraz', 'biraz'a indirgendi. Tekrar dinleyin.

>> Well, I kind of decided that I might not even-- [x3]

>> Pekala, ben bir nevi karar verdim ki-- [x3]

>> Well, I kind of decided that I might not even stay through the end of the game.

>> Bir nevi oyunun sonuna kadar kalamayacağıma bile karar verdim.

>> Oh. >> I just feel like I have a lot to do tomorrow

>> Ah. >> Yarın yapacak çok şeyim varmış gibi hissediyorum

because I have a lot to get ready for.

çünkü hazırlanmam gereken çok şey var.

>> Are you bringing anything? >> Yeah, but I have to go to the store first.

>> Bir şey getiriyor musun? >> Evet, ama önce dükkana gitmem gerekiyor.

I don't know what I'm going to bring. Do you have any suggestions?

Ne getireceğimi bilmiyorum. Önerin var mı?

>> Um, no.

>> Hayır.

This is my friend Hillary, and yes, she's a little crazy.

Bu arkadaşım Hillary ve evet, o biraz deli.

>> Hey, go Giants! AHHH!

>> Hey, git Devler! AHHH!

>> This is my friend Mark, who's hosting a Super Bowl party. Mark, who do you think's

>> Bu, Super Bowl partisine ev sahipliği yapan arkadaşım Mark . Mark, sence

going to win tonight? >> I think the Patriots are going to win.

bu gece kim kazanacak? >> Vatanseverlerin kazanacağını düşünüyorum.

>> Why? >> What?!?

>> Neden? >> Ne?!?

>> I think the Patriots are going to win because their offense is better than the Giants' defense.

>> Hücumları Giants'ın savunmasından daha iyi olduğu için Patriots'un kazanacağını düşünüyorum.

And, they've got Tom Brady and Super Bowl experience.

Ayrıca Tom Brady ve Super Bowl deneyimleri var.

>> How do you feel about saying that while you are in the state of New York?

>> New York eyaletindeyken bunu söylemek nasıl bir duygu ?

>> I'm from Philadelphia. So, I don't like the Giants to start with, and I don't like

>> Philadelphia'lıyım. Bu yüzden, en başta Giants'ı sevmiyorum ve

the Patriots either. So, I can be very objective. >> You just wanted a reason to throw a good party.

Patriots'u da sevmiyorum. Yani çok objektif olabilirim. >> Sadece iyi bir parti vermek için bir sebep istedin.

>> Exactly. >> It works.

>> Kesinlikle. >> Çalışıyor.

>> Hillary, who do you think's going to win?

>> Hillary, sence kim kazanacak?

>> I'm going Giants all the way. Um, I feel like Eli Manning really brings it, um, he

>> Tüm yolu Devlere gidiyorum. Um, Eli Manning'in gerçekten getirdiğini hissediyorum, um,

brings it to the table. >> Uh-huh.

masaya getiriyor. >> Hı hı.

Hillary used the idiom 'to bring something to the table'. This means to provide a useful

Hillary, "masaya bir şey getirmek" deyimini kullandı . Bu, yararlı bir beceri sağlamak anlamına gelir

skill. For example, I'm partnering with Tom in my business because he's great at marketing.

. Örneğin, pazarlamada harika olduğu için işimde Tom'la ortak oluyorum.

He really brings something to the table. She used a generic bring it to the table, meaning

Gerçekten masaya bir şeyler getiriyor. " Masaya getir" jenerik ifadesini kullandı, yani

'it', that something special, in this case, that makes one win football games. Listen again.

"o", bu durumda futbol maçlarını kazandıran özel bir şey. Tekrar dinleyin.

>> He brings it to the table. [x3]

>> Masaya getiriyor. [x3]

>> He brings it to the table. >> Uh-huh.

>> Masaya getiriyor. >> Hı hı.

>> Um, I also think since we're in New York, it's just more fun to root for the Giants.

>> Um, bence de New York'ta olduğumuz için Giants'ı desteklemek daha eğlenceli.

>> I think you're right. >> So, that's my take.

>> Bence haklısın. >> Bu benim görüşüm.

>> And, can you tell me what you guys have got going here? Now, I'm here early, I'm here

>> Ve bana burada ne yaptığınızı söyleyebilir misiniz ? Şimdi erken geldim,

before all of the other guests. But I hear that there's chili to be had.

diğer tüm misafirlerden önce buradayım. Ama acı biber olduğunu duydum.

>> There's tons of chili, vegetarian and meat. >> Can you step through how to pronounce 'chili',

>> Tonlarca kırmızı biber, vejeteryan ve et var. >> 'chili'nin nasıl telaffuz edildiğini adım adım anlatabilir misin,

Hillary?

Did you notice? I reduced the word 'can'. That's because it's a helping verb here, the

Hillary? Fark ettin mi

? 'Yapabilirim' kelimesini azalttım. Bunun nedeni, burada bir yardımcı fiil olması ve

main verb being 'step through'. Can you step through. Kn, kn, can you step through. Listen

ana fiilin 'geçmek' olmasıdır. Adım atabilir misin? Kn, kn, geçebilir misin? Tekrar

again.

dinleyin.

>> Can you step through how to pronounce 'chili', Hillary?

>> 'chili'nin nasıl telaffuz edildiğini adım adım anlatabilir misin, Hillary?

>> Uh, I would say 'chili'. >> But how do you do it? What do you do to

>> Ah, 'biber' derdim. >> Ama bunu nasıl yapıyorsun? Ağzına ne yapıyorsun

your mouth? >> Well you, you go-- chuh, like, chuh-li--

? >> Pekala, sen git-- chuh, mesela, chuh-li--

>> Ok you know what guys? Forget her. I will teach you how to say 'chili'.

>> Tamam, biliyor musun çocuklar? Unut Onu. Sana 'chili' demeyi öğreteceğim.

>> So, chili. It's a two syllable word, first syllable is stressed. Chi-li. It begins with

>> Yani biber. İki heceli bir kelimedir, ilk hece vurguludur. Acı biber.

the CH consonant sound, ch, ch, opening into the 'ih' as in 'sit' vowel, chi-. Then, there's

CH ünsüz sesi olan ch, ch ile başlar ve 'sit' ünlüsü chi-'de olduğu gibi 'ih'ye açılır. Sonra

a dark L, so the tongue will pull back a little bit, chil-, before finishing with the tongue

koyu bir L var, bu yüzden dil en üst konumda bitirmeden önce biraz geri çekilecek, çocuk-

in the top position. Chil-i. Finally, the unaccented syllable is the 'ee' as in 'she'

. Acı biber. Son olarak, aksansız hece, 'she' ünlüsünde olduğu gibi 'ee'dir

vowel. In both syllables, the vowel sound is written with the I, but in the first syllable,

. Her iki hecede de sesli harf I ile yazılır, ancak birinci hecede

it represents the IH sound, and in the second syllable, the EE sound.

IH sesini, ikinci hecede ise EE sesini temsil eder.

>> Chili. The first syllable tastes delicious. The second syllable tastes delicious.

>> biber. İlk hece lezzetlidir. İkinci hece lezzetlidir.

>> Isn't it really hot? >> Chili, yum.

>> Gerçekten sıcak değil mi? >> Biber, yum.

>> Mark, can I help you with anything? >> No, I think I'm good. Thank you.

>> Mark, sana herhangi bir konuda yardımcı olabilir miyim? >> Hayır, iyi olduğumu düşünüyorum. Teşekkür ederim.

>> You're welcome.

>> Rica ederim. Fark ettin mi

Did you notice? Mark used the phrase 'I'm good'. You can use this to decline an offer.

? Mark 'Ben iyiyim' ifadesini kullandı. Bir teklifi reddetmek için bunu kullanabilirsiniz.

Would you like a glass of water? I'm good. Can I get you anything else? I'm good. Can

Bir bardak su ister misin? İyiyim. Sana başka bir şey getirebilir miyim? İyiyim.

I help you with anything? No, I think I'm good. Listen again.

Herhangi bir konuda yardımcı olabilir miyim? Hayır, iyi olduğumu düşünüyorum . Tekrar dinleyin.

>> No, I think I'm good. Thank you. [x3]

>> Hayır, iyi olduğumu düşünüyorum. Teşekkür ederim. [x3]

>> No, I think I'm good. Thank you.

>> Hayır, iyi olduğumu düşünüyorum. Teşekkür ederim.

Now on to the next party for more chili and to watch the game.

Şimdi daha fazla acı biber için ve maçı izlemek için bir sonraki partiye geçelim.

>> Look! It's Eli Manning! I thought he was going to be in Indianapolis at the game!

>> Bak! Ben Eli Manning! Maçta Indianapolis'te olacağını sanıyordum!

>> It's just me Dan.

>> Sadece benim Dan.

>> Thanks for watching my Super Bowl video. Did you watch the Super Bowl? Leave a comment

>> Super Bowl videomu izlediğiniz için teşekkürler. Super Bowl'u izledin mi? Yaptıysanız bir yorum bırakın

if you did.

. Hepsi

That's it, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler .