Rachel's English Trifle ✏️Learn English with Friends TV Show 👀Rachel’s English

Thanksgiving is just around the corner,

Şükran günü hemen köşede,

so, today we're going to study

bu yüzden bugün

the Friends Thanksgiving episode

where Rachel famously makes an English trifle.

Rachel'ın ünlü bir İngiliz tatlısı yaptığı Friends Şükran Günü bölümünü inceleyeceğiz.

It's the Rachel's English trifle.

Rachel'ın İngiliz önemsizliği. Bu bölümden

We're going to take a little scene from this episode

küçük bir sahne alacağız

and we're going to do a full pronunciation analysis.

ve tam bir telaffuz analizi yapacağız.

So, by the end of this video,

Yani, bu videonun sonunda tıpkı

you're going to be able to speak English

just like Rachel Green.

Rachel Green gibi İngilizce konuşabileceksiniz.

Here's the scene.

İşte sahne.

So, if I mess this up,

Yani, bunu berbat edersem,

there's nothing else for dessert?

tatlı için başka bir şey yok mu?

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

Wow, Monica, I love that.

Vay, Monica, buna bayıldım.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

Thank you. - Yeah.

Teşekkür ederim. - Evet.

Technical question,

Teknik soru,

how do you know when the butter's done?

tereyağının piştiğini nasıl anlarsınız?

Well, it's done about two minutes

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce bitti.

Actually, next week, we're going to do another scene

Aslında, gelecek hafta aynı bölümden başka bir sahne çekeceğiz

from this same episode.

.

It's where Rachel is describing the trifle to Joey and Ross.

Rachel'ın Joey ve Ross'a önemsiz şeyleri anlattığı yer burası.

So, be sure to come back and check that out.

Bu yüzden, geri gelip bunu kontrol ettiğinizden emin olun.

Now, let's do the full analysis.

Şimdi tam analizi yapalım.

What makes American English sound American?

Amerikan İngilizcesini Amerikan gibi hissettiren nedir?

It has a lot to do with the stress

Stresle çok ilgisi var

and we'll talk about that.

ve bunun hakkında konuşacağız.

So, if I, if I mess this up

Yani, eğer ben, eğer bunu berbat edersem,

In this first phrase, she repeats herself.

bu ilk cümlede, kendini tekrar ediyor. Eğer

She repeats if I, and these two words are linked together

ben diye tekrarlıyor ve bu iki kelime birbirine bağlı

and said so quickly both times.

ve her iki seferde de çok hızlı söylendi.

If I, If I.

Eğer ben, eğer ben. Eğer ben, eğer ben, eğer ben, eğer ben, eğer ben

If I, If I, If I, If I, If I, If I.

So, if I, if I.

So, if I, if I.

So, if I, if I.

, eğer

So, the words are unstressed,

ben. kelimeler vurgusuz,

they're flatter in pitch.

perdede daha düz.

If I, If I, If I, If I.

If I, If I, If I, If I.

And they link together with that F consonant.

Ve o F ünsüzüyle birlikte bağlanırlar.

So, we have the ih vowel, which we barely hear,

Yani, zar zor duyduğumuz ih sesli harfine sahibiz ve

the F consonant, which links right into the I diphthong,

doğrudan I diphthong,

f'I, f'I, f'I, f'I.

f'I, f'I, f'I, f'I ile bağlantılı olan F ünsüzüne sahibiz.

So, if I, if I.

Yani, eğer ben, eğer ben. Yani, eğer ben, eğer ben. Yani, eğer

So, if I, if I.

So, if I, if I mess this up.

ben, eğer bunu berbat edersem.

The word so is longer, it's more stressed.

Yani kelimesi daha uzun, daha vurgulu.

So, f'I, f'I.

Yani, f'I, f'I.

And then, we have mess this up.

Ve sonra, bunu karıştırdık.

And the pitch goes up.

Ve perde yükseliyor.

That's to show that she is not done talking.

Bu, konuşmasının bitmediğini göstermek için.

This is the first part of what she wants to say.

Bu, söylemek istediği şeyin ilk kısmı.

So, if I, if I mess this up.

Yani, eğer ben, eğer bunu berbat edersem.

So, if I, if I mess this up.

Yani, eğer ben, eğer bunu berbat edersem.

So, if I, if I mess this up.

Yani, eğer ben, eğer bunu berbat edersem.

If I, if I,

Eğer ben, ben, eğer ben,

unstressed links together, no break.

gerilmemiş bağları birbirine bağlarsam, kopma olmaz.

And then, the word this also unstressed.

Ve sonra, bu da vurgusuz kelime.

Listen to the words mess this up.

Sözleri dinle, bunu karıştır.

Mess this up,

Karıştır şunu,

Mess this up,

karıştır bunu,

Mess this up.

karıştır bunu.

Mess this up, mess this up.

Karıştır şunu, karıştır şunu.

Mess up, more stressed.

Dağınık, daha stresli.

This, said very quickly, flatter and lower in pitch.

Bu, çok hızlı bir şekilde, daha düz ve perdede daha düşük söylendi.

Mess this up.

Bunu karıştır.

Mess this up,

Karıştır şunu,

Mess this up

karıştır bunu,

Mess this up.

karıştır bunu.

And everything links together very smoothly.

Ve her şey çok düzgün bir şekilde birbirine bağlanır.

No breaks between words.

Kelimeler arasında boşluk yok.

Mess this up,

Bunu dağıt,

Mess this up,

bunu dağıt,

Mess this up,2

bunu dağıt,2

there's nothing else for dessert?

tatlı için başka bir şey yok mu?

The P in up is not released.

Yukarıdaki P serbest bırakılmaz.

It's not up there's.

Orada değil.

But it's up there's.

Ama yukarıda var.

Up, lips come together for the P,

Yukarı, dudaklar P için birleşir,

but there's no puff of air, no release.

ancak hava üfleme veya bırakma yoktur.

That's because the next word begins with a consonant,

Bunun nedeni, bir sonraki kelimenin bir ünsüzle başlamasıdır

and that's fairly common for stop consonants.

ve bu, son ünsüzler için oldukça yaygındır.

Up there's.

Yukarıda var.

Up there's, up there's.

Yukarısı var, yukarısı var.

- Mess this up, there's,

- Karıştır şunu, var,

mess this up, there's,

karıştır, var,

mess this up, there's nothing else for dessert?

dağıt, tatlıdan başka bir şey yok mu?

Let's listen to the rest of the sentence.

Cümlenin devamını dinleyelim.

What are our stressed words?

Vurgulu kelimelerimiz nelerdir?

- There's nothing else for dessert?

- Tatlı için başka bir şey yok mu?

There's nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

There's nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

Nothing, else, dessert.

Başka hiçbir şey, tatlım.

And again, dessert, pitch goes up, just like it did here.

Ve yine, tatlı, zift yükselir, tıpkı burada olduğu gibi.

Now, here at the end of up,

Şimdi, sonunda, düşüncesine devam

it went up because she was continuing her thought.

ettiği için yükseldi .

Here it's goes up because it's a yes-no question.

İşte evet-hayır sorusu olduğu için artıyor.

There's nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

- There's nothing else for dessert?

- Tatlı için başka bir şey yok mu?

There's nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

There's nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

No, there's nothing else for dessert.

Hayır, tatlı için başka bir şey yok.

So, noth, else and ssert are our stressed syllables.

Yani, noth, else ve ssert vurgulu hecelerimizdir.

Let's look at the word there's.

Oradaki kelimeye bakalım.

There's nothing,

Hiçbir şey yok,

There's nothing,

hiçbir şey yok,

There's nothing.

hiçbir şey yok. Eh sesli harfiyle

It's not fully pronounced

tam olarak telaffuz edilmiyor

with the eh vowel, is it?

, değil mi?

It's more like there's, there's, there's.

Daha çok var, var, var gibi.

I would write that with a TH, schwa, R, Z.

Bunu TH, schwa, R, Z ile yazardım.

There's, there's.

Var, var.

There's nothing, there's nothing.

Hiçbir şey yok, hiçbir şey yok.

There's nothing,

Hiçbir şey yok,

there's nothing,

hiçbir şey yok,

there's nothing.

hiçbir şey yok.

This is a common way to pronounce this word.

Bu, bu kelimeyi telaffuz etmenin yaygın bir yoludur.

It can reduce here.

Burada azaltabilir.

It's not one of the more important words in the sentence.

Cümledeki en önemli kelimelerden biri değil.

There's nothing, there's nothing, there's nothing.

Hiçbir şey yok, hiçbir şey yok, hiçbir şey yok.

The word nothing, we have an unvoiced TH,

Hiçbir şey kelimesi, sessiz bir TH'ye sahibiz,

that sound can me tricky.

bu ses beni kandırabilir.

Tongue tip does have to come through the teeth for that.

Bunun için dil ucunun dişlerin arasından geçmesi gerekir.

Nothing, nothing.

Hiçbir şey.

And even though we have the letter O here,

Ve burada O harfi olmasına rağmen,

it's not an O sound, it's the uh as in butter sound, nuh.

bu bir O sesi değil, tereyağı sesindeki gibi uh, nuh.

Noth, nothing.

Hiçbir şey, hiçbir şey.

Nothing.

Hiç bir şey.

Nothing else.

Başka hiçbir şey.

Nothing else, nothing else, nothing else for dessert?

Başka bir şey yok, başka bir şey yok, tatlı için başka bir şey yok mu?

What do you notice about the word for?

Kelime hakkında ne fark ettiniz?

Nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

Nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

Nothing else for dessert?

Tatlı için başka bir şey yok mu?

It's not for, is it?

için değil, değil mi?

For dessert, it's for dessert.

Tatlı için, tatlı için.

For, for, for.

için, için, için.

That word reduces.

Bu kelime azalır.

The vowel changes to the schwa.

Sesli harf schwa'ya dönüşür.

And schwa gets absorbed by the R.

Ve schwa, R tarafından emilir. Bu

So, we try not to even make a vowel there.

yüzden, orada bir sesli harf bile yapmamaya çalışıyoruz.

For, for, for.

için, için, için.

For dessert?

Tatlı için?

- For dessert?

- Tatlı için?

For dessert?

Tatlı için?

For dessert?

Tatlı için?

And you might be noticing

the double S in this word, dessert, is pronounced as a Z.

Tatlı kelimesinin Z olarak telaffuz edildiğini fark etmişsinizdir.

Dessert?

Tatlı?

- Dessert?

- Tatlı?

Dessert?

Dessert?

Tatlı?

Tatlı?

What happens to the T

at the end of this word?

Bu kelimenin sonundaki T'ye ne olur?

Do you hear it?

Duyuyor musun?

- Dessert?

- Tatlı?

Dessert?

Tatlı?

Dessert?

Tatlı?

No, we don't hear it.

Hayır, duymuyoruz.

She makes that a stop.

Bunu durdurur.

Dessert, dessert.

Tatlı, tatlı.

It's not dessert.

Tatlı değil.

- Dessert?

- Tatlı?

Dessert?

Tatlı?

Dessert?

Tatlı?

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

So, Monica gives her

Bu yüzden Monica ona

a very friendly, kind response.

çok arkadaşça ve nazik bir yanıt verir.

What are her most stressed words?

En çok vurguladığı sözler neler?

- You're not gonna mess it up.

- Bunu mahvetmeyeceksin.

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

You're not.

Sen değilsin.

Little bit more up-down shape there.

Biraz daha yukarı-aşağı şekil var.

Little more length, little more stress.

Biraz daha uzunluk, biraz daha stres.

You're not, mess it up.

Değilsin, ortalığı karıştır.

And then, up has the most stress.

Ve sonra, yukarı en fazla strese sahiptir.

It's part of that phrasal verb.

Bu öbek fiilin bir parçası.

So, she's stressing the phrasal verb, to mess something up,

Yani, bir şeyi mahvetmek için deyim fiilini vurguluyor

and then, she's stressing the word not.

ve sonra değil kelimesini vurguluyor.

The other words are less stressed

Diğer kelimeler daha az vurgulanır

and every word in this thought group flows together.

ve bu düşünce grubundaki her kelime birlikte akar.

There's no break between words.

Sözler arasında boşluk yoktur.

Very smooth connection.

Çok düzgün bağlantı.

- You're not gonna mess it up.

- Bunu mahvetmeyeceksin.

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

Do we have any reductions?

Herhangi bir indirimimiz var mı? Haydi

Let's look.

bakalım.

How about you are?

sen nasılsın?

How is this contraction pronounced?

Bu kasılma nasıl telaffuz edilir?

- You're not, you're not, you're not.

- Değilsin, değilsin, değilsin.

You're, you're, you're not, you're.

Sen, sen, sen değilsin, sen.

Very fast, very low in pitch, very low in volume.

Çok hızlı, perdede çok düşük , seste çok düşük.

You're, you're, you're, you're not, you're not.

Sen, sen, sen, sen değilsin, sen değilsin.

It's gotta sound really different than not

Kulağa olmamasından gerçekten farklı gelmeli

and let it blend right into it.

ve tam içine karışmasına izin vermeli.

No break, very smooth connection.

Kesinti yok, çok düzgün bağlantı.

You're not, you're not.

değilsin, değilsin. Notun

The T at the end of not is a stop T,

sonundaki T bir stop T,

we don't wanna release, t, that is not what she does.

serbest bırakmak istemiyoruz, t, onun yaptığı bu değil.

- You're not,

- Değilsin, her şeyi

you're not gonna mess it up.

mahvetmeyeceksin.

Stop T because the next word

T'yi durdurun çünkü sonraki kelime

begins with a consonant, the G consonant.

bir ünsüzle, G ünsüzle başlar.

Now we have going to.

Şimdi gitmemiz gerekiyor.

That is reduced, isn't it?

Bu azaldı, değil mi?

She doesn't say going to, she says gonna.

Gideceğim demiyor, gideceğim diyor.

That's so common in conversational English.

Bu konuşma İngilizcesinde çok yaygın .

And it's said very quickly, isn't it?

Ve çok çabuk söylendi, değil mi?

Gonna, gonna, gonna.

Olacak, olacak, olacak.

Actually, these four words, going to mess it,

Aslında, ortalığı karıştıracak bu dört kelimenin

are all said pretty quickly.

hepsi oldukça hızlı söylendi.

Gonna mess it, gonna mess it, gonna mess it.

Karıştıracak, karıştıracak, karıştıracak. Her

Gonna mess it,

şeyi mahvedeceğim

And they all link together really smoothly.

ve hepsi gerçekten sorunsuz bir şekilde birbirine bağlanıyor.

The schwa at the end of gonna

Sonundaki schwa, ara vermeden

glides right into M with no break, gonna mess.

doğrudan M'ye kayar , ortalığı karıştırır.

Then, the ending S sound, now here, double S, is and S,

Sonra, bitiş S sesi, şimdi burada, çift S, ve S, sesli harfine

links right into the vowel of it,

bağlanır,

mess it, mess it, mess it, mess it.

karıştır, karıştır, karıştır, karıştır.

Gonna mess it, gonna mess it, gonna mess it.

Karıştıracak, karıştıracak, karıştıracak.

- Gonna mess it,

- Ortalığı karıştıracağım,

What about the T in it?

peki ya içindeki T?

Mess it up,

Dağınık,

This is actually a really quick flapped T

Bu aslında iki kelimeyi birbirine bağlayan çok hızlı bir T harfidir

connecting the two words.

.

It's very common to make a T a flapped T

when it comes before and after a vowel.

Bir sesli harften önce ve sonra geldiğinde bir T'yi çırpılmış bir T yapmak çok yaygındır.

And that's what happens here.

Ve burada olan da bu.

Mess it up, mess it up.

Karıştır, karıştır.

Mess it uh, tuh, tuh, tuh, tuh.

Uh, tuh, tuh, tuh, tuh. Ağzın çatısında

Really quick flap of the tongue on the roof of the mouth.

dilin gerçekten hızlı çırpılması .

Mess it up,

Dağınık,

And here at the end of the thought group,

Ve burada düşünce grubunun sonunda,

it's not followed by another word.

onu başka bir kelime takip etmiyor. P sesinin

She does do a really light release of the P sound.

gerçekten hafif bir salınımını yapıyor.

Mess it up.

Mahvetmek.

Mess it up,

Mess it up,

What does the phrasal verb mess up mean?

Phrasal fiil mess up ne anlama geliyor?

Mess this up, mess it up.

Karıştır şunu, karıştır.

It means to do it the wrong way.

Yanlış yoldan yapmak demektir.

You can mess up a recipe.

Bir tarifi mahvedebilirsin.

You can mess up a relationship.

Bir ilişkiyi mahvedebilirsin.

"I messed up, I forgot to call him."

"Her şeyi batırdım, onu aramayı unuttum."

You can mess up anything.

Her şeyi mahvedebilirsin.

To do something the wrong way, to forget something,

Bir şeyi yanlış yapmak , bir şeyi unutmak,

to get something messy, "I messed up my new shirt.

bir şeyi berbat etmek, "Yeni gömleğimi mahvettim. "

"I got makeup on it."

Üstünde makyaj var."

And Rachel here is afraid she's gonna mess up the dessert.

Ve Rachel tatlıyı mahvedeceğinden korkuyor

Mess it up,

Wow, Monica, I love that.

. Monica, buna bayılıyorum.

You really have faith in me.

Bana gerçekten inanıyorsun. Teşekkürler.

Thank you. - Yeah.

- Evet. Bu cümledeki

What are our stressed syllables

vurgulu hecelerimiz neler.

in this phrase.

Wow, Monica, I love that.

Vay canına Monica, buna bayılıyorum.

You really have faith in me.

Bana gerçekten inanıyorsun.

Thank you. - Yeah.

Teşekkürler. - Evet.

- Wow, Monica, I love that.

- Vay canına, Monica, buna bayıldım.

You really have faith in me.

Bana gerçekten inanıyorsun.

Thank you. - Yeah.

Teşekkürler. - Evet. -

- Wow, Monica, I love that.

Vay, Monica, buna bayılıyorum. Bana

You really have faith in me.

gerçekten inanıyorsun.

Thank you. - Yeah.

Teşekkürler. - Evet.

- [Instructor] Wow, Monica,

- [Eğitmen] Vay canına, Monica ,

I love that.

Bunu seviyorum.

I and that less stressed.

Ben ve bu daha az vurgulu.

Also, the unstressed syllables nica, nica, nica.

Ayrıca, vurgusuz heceler nica, nica, nica.

Monica, Monica.

Monica, Monica.

So, on the stressed syllables,

Yani, vurgulu hecelerde

our voice has this up-down shape, more length,

sesimiz bu yukarı-aşağı şekle, daha uzun

and on the unstressed syllables,

ve vurgusuz hecelerde ,

they're said more quickly and the pitch is flatter.

daha hızlı söyleniyor ve perde daha düz.

Wow, Monica.

Vay Monica.

- Wow, Monica, I love that.

- Vay Monica, buna bayılıyorum.

Wow, Monica, I love that.

Vay, Monica, buna bayılıyorum.

Wow, Monica, I love that.

Vay, Monica, buna bayılıyorum.

If you listen to just I love that,

Dinlersen buna bayılırım ,

you can notice that the word love is longer, it's stronger,

aşk kelimesinin daha uzun olduğunu, daha güçlü olduğunu,

it is the center of that phrase.

o cümlenin merkezi olduğunu fark edebilirsiniz.

I love that, I love that.

Bunu seviyorum, bunu seviyorum.

- I love that,

- Bunu seviyorum

And it ends in a stop T.

ve T ile bitiyor.

That's because it goes right into the next word,

Bunun nedeni, doğrudan

which begins with the Y consonant.

Y ünsüzle başlayan bir sonraki kelimeye gitmesi.

- I love that, you really have faith in me.

- Bunu seviyorum, bana gerçekten inanıyorsun.

I love that, you really have faith in me.

Bunu seviyorum, bana gerçekten inanıyorsun.

I love that, you really have faith in me.

Bunu seviyorum, bana gerçekten inanıyorsun.

All of these words link together very smoothly, no breaks.

Bu kelimelerin tümü çok düzgün bir şekilde birbirine bağlanır, kesinti olmaz.

Now, with the word you.

Şimdi, sen kelimesiyle.

Okay, that can be written,

Tamam, bu yazılabilir, bu

that is written with these two symbols in IPA

IPA'da bu iki sembolle yazılır

and I often call this a diphthong,

ve ben buna genellikle diftong derim,

like in the word music or in the word use.

müzik kelimesinde veya kelime kullanımında olduğu gibi.

But sometimes, it does function like a consonant and a vowel

Ama bazen, bir ünsüz ve bir sesli harf gibi işlev görür

and it does that when it comes after a T.

ve bunu bir T'den sonra geldiğinde yapar.

So, this sound combination,

Dolayısıyla, bu ses kombinasyonu,

even though I sometimes call that a diphthong,

bazen buna iki sesli harf desem de,

will not turn a T before it into a flapped T.

önündeki bir T'yi kanatlı bir T'ye dönüştürmez.

So, it's a stop T.

Yani, bu bir durak T.

Now, in the phrase you really have faith in me,

Şimdi, bana gerçekten inanıyorsun ifadesinde,

what is our stress?

stresimiz nedir?

- You really have faith in me.

- Bana gerçekten inanıyorsun.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

I'm hearing you as stressed.

Seni stresli olarak duyuyorum.

You really, you really.

Gerçekten sen gerçekten

Really is then lower, you really have faith,

Gerçekten o zaman daha düşüktür, o zaman gerçekten inancınız vardır,

then, more of that up-down shape.

o zaman bu yukarı-aşağı şeklin daha fazlasıdır.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

And a little bit of the up-down on me.

Ve biraz da üzerimde aşağı yukarı.

So, really have, lower in pitch, flatter,

Yani, gerçekten var, perdesi daha alçak, daha düz,

same with the word in,

kelimeyle aynı,

but everything links together really smoothly,

ama her şey gerçekten düzgün bir şekilde birbirine bağlanıyor,

it's all in the same line,

hepsi aynı çizgide,

ah, ah, ah, ah, ah.

ah, ah, ah, ah, ah.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

So smooth.

Çok pürüzsüz.

- You really have faith in me.

- Bana gerçekten inanıyorsun.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

In the word faith,

İnanç kelimesinde,

we have another unvoiced TH.

seslendirilmemiş bir TH'miz daha var.

Tricky sound, tongue tip must come through.

Zor ses, dil ucu gelmeli.

And that links right into the next vowel,

Ve bu doğrudan bir sonraki sesli harfe bağlanır,

faith in, faith in, thin, thin, thin, thin.

inanç, inanç, ince, ince, ince, ince.

It's like the word thin.

İnce kelimesi gibi.

Thin, faith in, faith in, faith in.

İnce, inanç, inanç, inanç.

That's how much words link together.

İşte bu kadar çok kelime birbirine bağlanır.

The ending sound can sound like it begins the next word.

Bitiş sesi, bir sonraki kelime başlıyormuş gibi gelebilir.

Faith in.

İnanç.

Faith in, faith in, faith in.

İnanç, inanç, inanç.

Faith in me.

Bana inanç.

- Faith in me,

- Bana güven,

Thank you.

teşekkürler.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Which of those two syllables is stressed?

Bu iki heceden hangisi vurgulu?

- Thank you,

- Teşekkürler,

It's the first one.

bu ilk.

Thank you.

Teşekkür ederim.

And then the pitch falls off from thank,

Ve sonra perde teşekkürden düşüyor

and you just falls into that line.

ve siz sadece o satıra düşüyorsunuz.

Thank you, thank you.

Teşekkür ederim teşekkür ederim.

Now, again, we have an unvoiced TH here.

Şimdi, yine, burada sessiz bir TH var.

I know this is a tricky sound.

Bunun zor bir ses olduğunu biliyorum. Bu küçük diyalogda bu

Sorry that you're getting so many here

kadar çok şey bulduğunuz için üzgünüm

in this little dialogue.

.

Lots of practice.

Bol pratik.

- Thank you,

- Teşekkürler,

Tongue tip comes through the teeth.

dil ucu dişlerin arasından gelir.

Now, let's talk about the vowel here.

Şimdi, burada sesli harf hakkında konuşalım.

This is from the Thanksgiving episode.

Bu Şükran Günü bölümünden.

Thank, Thanksgiving.

Teşekkürler, Şükran Günü.

Yes, it is Thanksgiving.

Evet, Şükran Günü.

And one thing I'm thankful for is this tree.

Ve minnettar olduğum bir şey de bu ağaç. Ofis penceremin dışında

I have an amazing tree outside of my office window.

harika bir ağacım var .

And today, I wanted to bring a fundraiser to your attention.

Ve bugün dikkatinize bir bağış toplama etkinliği getirmek istedim.

Do any of you know or follow MrBeast?

Aranızda MrBeast'i tanıyan veya takip eden var mı? YouTube'da

When he reached 20 millions subscribers on YouTube,

20 milyon aboneye ulaştığında,

his fan base challenged him to plant 20 million trees.

hayran kitlesi ona 20 milyon ağaç dikmesi için meydan okudu.

And so, he's teamed up with a foundation

Ve böylece, 20 milyon ağaç dikmek için Arbor Day Foundation adlı bir vakıfla işbirliği yaptı

called the Arbor Day Foundation

to plant 20 million trees and he needs your help.

ve sizin yardımınıza ihtiyacı var.

So, if you're able to give a dollar to this fundraiser

Yani, yıl bitmeden bu bağış kampanyasına bir dolar verebilirseniz

before the end of the year,

,

then, the Arbor Day Foundation will plant one tree.

Arbor Day Vakfı bir ağaç dikecek.

One dollar, one tree.

Bir dolar, bir ağaç.

What a great deal.

Ne harika. Çok

It's easy, go to teamtrees.org,

kolay, teamtrees.org'a gidin,

enter the number of trees you want to plant,

dikmek istediğiniz ağaç sayısını girin

and you're done.

ve bitirdiniz.

Now, I know money doesn't grow on trees

Şimdi, paranın ağaçta yetişmediğini biliyorum

but if you have any extra to give this season,

ama bu sezon verecek fazlalığınız varsa

please, consider giving to this fundraiser at teamtrees.org.

lütfen teamtrees.org ' daki bu bağış toplama etkinliğine vermeyi düşünün.

Let's help MrBeast meet this amazing goal.

MrBeast'in bu harika hedefe ulaşmasına yardım edelim.

Can YouTube do it?

YouTube bunu yapabilir mi?

Can you do it?

Bunu yapabilirmisin?

That's teamtrees.org.

Bu teamtrees.org'dur.

I've given and I invite you to give right now.

Ben verdim ve sizi şimdi vermeye davet ediyorum.

Actually, I'm gonna take a little bit from MrBeast's video

Aslında, MrBeast'in videosundan bir parça alıp

to remind you to give this very second.

size bu saniyeyi ayırmanızı hatırlatacağım.

Teamtrees.org is at the top of my video description

Teamtrees.org video açıklamamın en üstünde

and it's also in the pinned comment.

ve ayrıca sabitlenmiş yorumda.

Check it out.

Buna bir bak.

Okay, let's get back to the analysis.

Tamam, analize geri dönelim.

Thank, Thanksgiving.

Teşekkürler, Şükran Günü.

This will all be written in IPA with the ah as in bat vowel.

Bunların hepsi IPA'da yarasa sesli harfinde olduğu gibi ah ile yazılacaktır.

And did you know that the N in this word

Ve bu kelimedeki N'nin

is actually the ng sound?

aslında ng sesi olduğunu biliyor muydunuz?

Thank.

Teşekkür etmek.

So, it's made with the back of the tongue,

Yani dilin arkası

touching the soft palate,

yumuşak damağa değecek şekilde yapılır,

not the front of the tongue in the front of the mouth.

dilin ön tarafı ağzın ön tarafında değil.

Thank, thank.

Teşekkürler, teşekkürler.

You might be saying, "Well, I don't hear ah."

"Şey, duymuyorum ah" diyebilirsiniz.

Thank, ah.

Teşekkürler.

Thank.

Teşekkür etmek.

No, you're right.

Hayır, haklısın.

When the ah vowel is followed by ng sound, that changes.

ah sesli harfinin ardından ng sesi geldiğinde, bu değişir.

Ah becomes more like ay.

Ah daha çok ay gibi olur.

Thay, the ay diphthong.

Thay, ay diftonu.

Thank.

Teşekkür etmek.

And that's because of this ng sound.

Ve bu ng sesi yüzünden.

Ah followed by ng.

Ah'ı ng takip etti.

That's what you'll see in the dictionary,

Sözlükte göreceğiniz şey bu,

but that's really not what it is.

ama gerçekte olan bu değil.

That turns it into and ay diphthong.

Bu onu ve ay diftong'a dönüştürür.

Thay, thank, thank you.

Teşekkürler, teşekkürler.

Thank you.

Teşekkür ederim.

And it's the same in the word Thanksgiving.

Ve Şükran Günü kelimesinde de aynı şey var.

It's not thah, thanks

Teşekkürler değil

but thay, thanks.

ama teşekkürler.

Thanksgiving.

şükran günü

- Thank you,

- Teşekkürler,

Technical question.

teknik soru.

Okay.

Tamam aşkım.

Now, she raises her finger.

Şimdi parmağını kaldırıyor.

She has a lot of energy here.

Burada çok fazla enerjisi var.

Two-word thought group.

İki kelimelik düşünce grubu.

What are our stressed syllables here?

Buradaki vurgulu hecelerimiz nelerdir?

- Technical question,

- Teknik soru,

Technical question.

Teknik soru. Bu kelimelerdeki

Both of those stressed syllables

vurgulu hecelerin her ikisi de

in those words are stressed.

vurguludur.

Technical question.

Teknik soru.

So, we have a three-syllable word

Yani, üç heceli bir kelimemiz

and then a two-syllable word,

ve ardından iki heceli bir kelimemiz var

and they each have one stressed syllable.

ve her birinin bir vurgulu hecesi var.

The CH sound,

CH sesi

sorry, the CH letters here make the K sound.

pardon buradaki CH harfleri K sesini yapıyor.

Technical.

Teknik.

The letter C also makes the K sound.

C harfi K sesini de verir.

Technical, technical.

Teknik, teknik.

Now, don't try to make a vowel here.

Şimdi, burada bir sesli harf yapmaya çalışma.

This is just schwa L,

Bu sadece schwa L'dir

and the L does absorb the schwa.

ve L schwa'yı emer.

So, you don't need to try to make a separate vowel sound.

Bu nedenle, ayrı bir sesli harf çıkarmaya çalışmanıza gerek yoktur.

Cal, cal, cal, cal.

Kal, kal, kal, kal.

Just K and then quick dark L.

Sadece K ve sonra hızlı koyu L.

Technical, technical.

Teknik, teknik.

Technical, technical, technical question.

Teknik, teknik, teknik soru.

Question.

Soru.

We have another K sound here,

Burada başka bir K sesimiz var,

it's in the cluster KW, kwah, kwah.

KW, kwah, kwah kümesinde.

The lips do have to round for that W.

O W. Sorusu için dudakların yuvarlak olması gerekiyor

Question.

.

And the letter T makes a CH sound, ch, ch.

Ve T harfi bir CH sesi çıkarır, ch, ch.

Tion, tion, question.

Konu, soru, soru.

And again, there's no real vowel here.

Ve yine, burada gerçek sesli harf yok.

It's the schwa.

Bu schwa.

And schwa is also absorbed by N.

Ve schwa ayrıca N tarafından emilir.

So, L, N, M, and R,

Yani, L, N, M ve R,

all absorb the schwa.

hepsi schwa'yı emer.

Those are called syllabic consonants.

Bunlara hece ünsüzleri denir.

So, you don't need to try to make a vowel there.

Yani, orada bir sesli harf yapmaya çalışmanıza gerek yok.

That will help you

Bu,

make that unstressed syllable more quickly.

vurgusuz heceyi daha hızlı yapmanıza yardımcı olacaktır.

Technical question.

Teknik soru.

Technical question.

Teknik soru.

- Technical question,

- Teknik soru,

When we break it down like this,

Bu şekilde parçalara ayırdığımızda,

it makes words that can be tricky

aldatıcı olabilecek sözcükleri

feel a little bit more simple, doesn't it?

biraz daha basit hissettiriyor, değil mi?

Technical question.

Teknik soru.

Really focusing on stress can help with longer words.

Gerçekten strese odaklanmak, daha uzun kelimelerle yardımcı olabilir.

- Technical question,

- Teknik soru,

technical question, Technical question,

teknik soru, Teknik soru, tereyağının ne

how do you know when, uh, the butter is done?

zaman yapıldığını nasıl anlarsınız ?

Okay. Then she has a little bit of a longer thought group.

Tamam aşkım. Sonra biraz daha uzun bir düşünce grubuna sahip olur.

She breaks I up with uh.

Benden ayrılıyor. Bu düşünce grubunun ilk kısmında

What are our most stressed words here,

burada en çok vurguladığımız kelimeler neler

in the first part of this thought group?

?

- How do you know when, uh, the butter is done?

- Tereyağının ne zaman piştiğini nasıl anlarsınız?

How do you know when, uh, the butter is done?

Tereyağının ne zaman hazır olduğunu nasıl anlarsınız?

How do you know when, uh, the butter is done?

Tereyağının ne zaman hazır olduğunu nasıl anlarsınız? Ne

How do you know when, uh.

zaman olduğunu nereden biliyorsun? Ne

How do you know when.

zaman olduğunu nereden biliyorsun?

So, how and know are our most stressed words there.

Peki, nasıl ve bil orada en çok vurgulanan kelimelerimizdir.

Do and you are not pronounced do you.

Yap ve sen telaffuz edilmiyorsun.

How are they pronounced?

Nasıl telaffuz edilirler?

- How do you know when,

- Ne zaman olduğunu nereden biliyorsun,

how do you know when,

ne zaman olduğunu nasıl biliyorsun,

Both of those vowels change to the schwa.

Bu ünlülerin ikisi de schwa'ya dönüşüyor.

So, it's not do you, it's duh ya.

Yani, sen değil, ah ya.

I'll just write that over here.

Bunu buraya yazacağım.

How d'ya, how d'ya, how d'ya.

Nasılsın, nasılsın, nasılsın.

Not how do you.

Nasılsın değil.

These reductions are what help Americans

Bu indirimler, Amerikalıların

add rhythmic contrast to English.

İngilizceye ritmik kontrast eklemesine yardımcı olan şeydir.

So, it helps us make words

Böylece,

that are less important even shorter,

daha az önemli olan kelimeleri daha da kısaltmamıza yardımcı olur,

so that they provide contrast to the longer words.

böylece daha uzun kelimelerle kontrast sağlarlar.

How d'ya, How d'ya, how d'ya.

Nasılsın, nasılsın, nasılsın.

How d'ya,

Nasılsın,

- How d'ya, how d'ya, how d'ya know

when, uh, the butter is done?

- Nasılsın, nasılsın,

tereyağının ne zaman piştiğini nasıl anlarsın?

How d'ya know when, uh.

Ne zaman olduğunu nereden biliyorsun?

How d'ya know when, uh.

Ne zaman olduğunu nereden biliyorsun?

Know when, how d'ya.

Bil bakalım ne zaman, nasılsın?

All of these words glide together

Bu kelimelerin tümü,

so smoothly with no breaks.

ara vermeden birlikte çok yumuşak bir şekilde süzülür. Düşünen sesli harfin içine

Even the N in when glides right into the thinking vowel uh.

doğru kayarken N bile uh. Ne

Know when, uh, know when, uh.

zaman olduğunu bil, uh, ne zaman olduğunu bil.

- How d'ya know when, uh,

-

how d'ya know when, uh, the butter is done?

Tereyağının piştiğini nasıl anlarsınız?

What about stress

Peki ya düşünce grubunun

in this last little part of the thought group?

bu son küçük kısmındaki stres ?

- The butter is done,

- Tereyağı yapılır,

The butter is done.

Tereyağı yapılır.

Now, this is a question but it's not a yes-no question,

Şimdi, bu bir soru ama bu bir evet-hayır sorusu değil,

so, it can go down in pitch.

bu yüzden perdenin aşağısına inebilir.

The, said very quickly, the has a schwa at the end.

The, dedi çok çabuk, sonunda bir schwa var.

The, the, the, the.

o, o, o, o.

The butter, the butter, the butter.

Tereyağı, tereyağı, tereyağı.

The butter,

Tereyağı,

What to you notice about the two Ts here?

Buradaki iki T hakkında nelere dikkat ediyorsunuz?

That's a flap sound.

Bu bir kanat sesi.

The T sound comes between two vowels here,

T sesi burada iki sesli harfin arasına gelir,

so, just a quick flap of the tongue

yani dilin damağa karşı hızlı bir şekilde çırpılması yeterlidir

against the roof of the mouth.

.

Butter, butter, butter.

Tereyağı, tereyağı, tereyağı.

As soon as it comes down from the flap

Kanattan aşağı iner inmez

it pulls back a little bit for the schwa-R sound.

schwa-R sesi için biraz geri çekilir.

Butter, butter.

Tereyağı, tereyağı.

- The butter,

- Tereyağı,

the butter, the butter is done.

tereyağı, tereyağı yapılır.

The butter is done.

Tereyağı yapılır.

So, the second syllable of butter is flatter and unpitched,

Yani, tereyağının ikinci hecesi daha düz ve perdesizdir,

so is is, they link right together.

öyledir, bunlar birbirine bağlanır.

Eris, eris, eris, butter is, butter is.

Eris, eris, eris, tereyağıdır, tereyağıdır.

The butter is done.

Tereyağı yapılır.

And then, again an up-down shape of stress.

Ve sonra, yine yukarı -aşağı bir stres şekli.

So, in the word butter, we have the uh vowel.

Yani, tereyağı kelimesinde uh sesli harfimiz var.

We have that same vowel on done.

Aynı sesli harfi bitirdik. O

It's written with the letter O, but it's the uh vowel.

harfiyle yazılır ama uh sesli harfidir.

Done.

Tamamlamak.

Butter is done.

Tereyağı yapılır.

- The butter is done,

- Tereyağı yapılır,

the butter is done

tereyağı yapılır

- Well, it's done about two minutes

- Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce yapılır.

Okay, Monica's response.

Tamam, Monica'nın yanıtı.

What are our most stressed words?

En çok vurguladığımız kelimeler nelerdir?

- Well, it's done about two minutes

- Öyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

Well, some stress there.

Pekala, biraz stres var.

Well, it's done about two minutes,

Pekala, yaklaşık iki dakika bitti,

the most stress on the word two.

en çok vurgu iki kelimesinde.

Two minutes before it looks like that.

Böyle görünmeden iki dakika önce.

Looks, like and that, all a little bit longer,

Görünüşe göre, hepsi biraz daha uzun,

all have a little bit of that stressed quality.

hepsinde biraz o vurgulanmış kalite var.

The other words are said more quickly,

Diğer kelimeler daha hızlı söylenir,

they don't have that up-down shape of stress.

o yukarı-aşağı vurgu şekli yoktur.

- Well, it's done about two minutes

- Öyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

It's done about,

Bitti,

it's done about, it's done about.

bitti, bitti.

Flatter and always links together very smoothly.

Daha düz ve her zaman çok düzgün bir şekilde birbirine bağlanır. Böyle görünmeden

It's done about two minutes before it looks like that.

yaklaşık iki dakika önce yapılır.

A little bit of stress on min,

Dakikada biraz stres,

minutes before it, minutes before it,

ondan dakikalar önce, dakikalar önce,

minutes before it looks like that.

dakikalar önce böyle görünüyor.

Looks like that.

Öyle görünüyor.

What's happening with our Ts here?

Burada T'lerimize ne oluyor?

In the word about we have an ending T.

about kelimesinde bir T bitişimiz var.

In the word two we have a beginning T.

İki kelimesinde bir T başlangıcımız var.

Those link together with a single true T.

Bunlar tek bir gerçek T ile birbirine bağlanır.

About two.

Yaklaşık iki.

- Well, it's done about two minutes

- Öyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

Well, it's done about two minutes before it looks like that.

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika önce bitti.

And then, we have two stop Ts.

Ve sonra, iki stop T'miz var.

It looks like that.

Öyle görünüyor.

So here, it's a stop T

Yani burada, bir durak T

because the next word begins with a consonant.

çünkü bir sonraki kelime bir ünsüzle başlıyor.

And here, it's a stop T

Ve burada, bir durak T

because it's at the end of a thought group.

çünkü bir düşünce grubunun sonunda.

You really have to be careful with ending Ts.

T'leri bitirirken gerçekten dikkatli olmalısınız.

They're usually a stop T or a flapped T.

Genellikle duraklı bir T veya kanat çırpan T'dir. Bir

It would be a flapped T

if the next word began with a vowel or diphthong.

sonraki kelime bir ünlü veya iki sesli harfle başlasaydı, kanat çırpılmış bir T olurdu.

And sometimes,

Ve bazen,

when it's in an ending cluster, like the word just,

just sözcüğü gibi bir bitiş kümesinde olduğunda, just my ifadesinde olduğu gibi, ünsüzle başlayan

it will be dropped altogether

because it will link into a word

bir sözcükle bağlantılı olacağı için tamamen bırakılacaktır

that begins with a consonant,

like in the phrase just my.

.

So, here the T comes between two other consonants,

Yani, burada T diğer iki sessiz harfin arasına gelir,

we often drop that T.

genellikle bu T'yi düşürürüz.

So, ending Ts can be tricky.

Bu nedenle, T'leri bitirmek zor olabilir.

- It looks like that,

- Öyle görünüyor,

Also, in the word minutes,

Ayrıca dakika kelimesinde

I just wanna point out that we have the letter U

U harfine sahip olduğumuzu belirtmek isterim

but it is the ih as in sit vowel.

ama sit seslisindeki gibi ih'dir.

Minutes, minutes, minutes.

Dakika, dakika, dakika.

- Minutes, minutes, minutes.

- Dakika, dakika, dakika.

Let's listen to the whole conversation one more time.

Tüm sohbeti bir kez daha dinleyelim.

So, if I, if I mess this up,

Yani, eğer bunu berbat edersem,

there's nothing else for dessert?

tatlı için başka bir şey kalmaz mı?

You're not gonna mess it up.

Ortalığı karıştırmayacaksın.

Wow, Monica, I love that.

Vay, Monica, buna bayıldım.

You really have faith in me.

Bana gerçekten güveniyorsun.

Thank you.

Teşekkür ederim.

Technical question,

Teknik soru,

how do you know when uh, the butter is done?

tereyağının piştiğini nasıl anlarsınız?

Well, it's done about two minutes

Pekala, böyle görünmeden yaklaşık iki dakika

before it looks like that.

önce bitti.

- As I said earlier, next week,

- Daha önce de söylediğim gibi, haftaya

we're going to look at another scene from this episode.

bu bölümden başka bir sahneye bakacağız.

This is what we'll study next week.

Gelecek hafta inceleyeceğimiz şey bu.

- Rach, you're killing us here.

- Rach, bizi burada öldürüyorsun.

Will you serve the dessert already?

Tatlıyı servis edecek misin?

- What is it? - It's a trifle.

- Nedir? - Önemsiz bir şey.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

First, there's a layer of ladyfingers,

Önce bir kat kedi dili var,

then a layer of jam,

sonra bir kat reçel,

then custard, which I made from scratch,

sonra sıfırdan yaptığım muhallebi,

then beef sauteed with peas and onions,

sonra bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti,

then a little bit more custard, and then bananas,

sonra biraz daha muhallebi ve sonra muz

and then I just put some whipped cream on top!

ve sonra biraz çırpılmış krema koyuyorum. üstte!

- What was the one right before bananas?

- Muzdan hemen önceki neydi?

- The beef?

- Sığır eti mi?

Yeah, that was weird to me, too.

Evet, bu bana da garip geldi.

But then, you know, I thought "Well, there's mincemeat pie,"

Ama sonra, bilirsiniz, "Eh, kıymalı turta var" diye düşündüm

I mean, that's an English dessert.

, yani bu bir İngiliz tatlısı.

These people just put very strange things

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar

in their food, you know.

.

By the way, can I borrow some rum from your place?

Bu arada, evinizden biraz rom ödünç alabilir miyim?

- Yeah, sure. - Okay.

- Evet tabi. - Tamam aşkım.

And while I'm gone, don't you boys sneak a taste.

Ve ben yokken siz çocuklar tadına bakmadan gitmeyin.

- Okay.

- Tamam aşkım.

- If you love learning English with TV,

- TV ile İngilizce öğrenmeyi seviyorsanız, bunun için

we do have a whole playlist for that, check it out.

koca bir çalma listemiz var , göz atın.

And if you love this kind of full pronunciation analysis,

Ve bu tür tam telaffuz analizlerini seviyorsanız,

I do a lot of it in my academy.

akademimde bunun çoğunu yapıyorum.

My academy is where I help students train

Akademim, öğrencilerin eğitim almalarına

and really reach they're accent,

ve gerçekten aksanlarına,

they're pronunciation goals.

telaffuz hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduğum yerdir.

It's Rachel's English Academy.

Burası Rachel'ın İngiliz Akademisi.

There's a 30-day money back guarantee,

30 günlük para iade garantisi var,

so, don't be afraid to try it.

bu yüzden denemekten korkmayın.

Also, don't forget to subscribe to my YouTube channel.

Ayrıca YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın.

I make a new video every Tuesday.

Her Salı yeni bir video çekiyorum.

That's it, guys.

İşte bu, çocuklar.

And thanks so much for using Rachel's English.

Ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.