ENGLISH VOCABULARY - Family Vocabulary! This Vocabulary Builder teaches you all about family

Time to learn some vocabulary. Family relationships in American English.

Biraz kelime öğrenme zamanı. Amerikan İngilizcesinde aile ilişkileri. Aile ilişkileriyle

We’ll also go over a couple of idioms related to family relationships.

ilgili birkaç deyimi de gözden geçireceğiz .

On a recent family vacation, I pulled my family aside and made them go on camera for you.

Geçenlerde bir aile tatilinde, ailemi bir kenara çektim ve sizin için onları kamera önüne çıkardım.

So you’re going to get to see not only my family, but you’re going to learn the words

Böylece sadece ailemi görme şansına sahip olmayacaksın , aynı zamanda

we use when describing our relationships.

ilişkilerimizi anlatırken kullandığımız kelimeleri de öğreneceksin.

And we’re really going to focus on pronunciation.

Ve gerçekten telaffuza odaklanacağız.

For example, you should not be pronouncing every sound in this word.

Örneğin, bu kelimedeki her sesi telaffuz etmemelisiniz.

And this word has two pronunciations.

Ve bu kelimenin iki okunuşu var.

I’ll put the phonetics up with each word, and I really encourage you to practice out loud with this one.

Her kelimenin fonetiğini ortaya koyacağım ve bununla yüksek sesle pratik yapmanı gerçekten tavsiye ediyorum.

Listen to how it’s pronounced in real life, and then practice it with me.

Gerçek hayatta nasıl telaffuz edildiğini dinle ve sonra benimle pratik yap.

Let’s get started.

Başlayalım.

This is my son, Nick.

Bu benim oğlum Nick.

This is my dad, Steve.

Bu benim babam Steve.

Son and dad.

Oğul ve baba.

When you have a child, it is a son or daughter.

Bir çocuğunuz olduğunda, bu bir oğul veya kızdır.

SON is pronounced with the very relaxed UH as in BUTTER vowel.

SON, BUTTER sesli harfinde olduğu gibi çok rahat UH ile telaffuz edilir .

Suh-- son.

Suh-- evlat.

And it sounds just like this word ‘sun’ as in, the sun in the sky.

Ve tıpkı bu 'güneş' kelimesi gibi geliyor , gökyüzündeki güneş.

There is absolutely no difference in pronunciation.

Telaffuz açısından kesinlikle bir fark yoktur.

Son.

Oğul.

Son.

Oğul.

Say that with me.

Bunu benimle söyle.

Son.

Oğul.

Let’s watch that again.

Bunu tekrar izleyelim.

This is my son, Nick.

Bu benim oğlum Nick.

This is my dad, Steve.

Bu benim babam Steve.

Dad. This is casual, but the most common way to say ‘father’.

Baba. Bu sıradan ama "baba" demenin en yaygın yolu.

There have been only a few times in my whole life that I’ve heard someone use the word

Hayatım boyunca sadece birkaç kez birinin

‘father’ outside of something official like filling out a form.

'baba' kelimesini bir form doldurmak gibi resmi bir şeyin dışında kullandığını duydum.

Dad is just what we use.

Babam sadece kullandığımız şey.

Dad has the AA vowel.

Babam AA ünlüsüne sahiptir.

Jaw drop, tongue lifted in the back: da-- ah-- dad.

Çene düştü, arkadan dil kaldırdı: da-- ah-- baba.

Say that with me.

Bunu benimle söyle.

Dad.

Baba.

Dad.

Baba.

A quick note about ‘father’.

'Baba' hakkında kısa bir not.

We can also use this idiomatically.

Bunu deyimsel olarak da kullanabiliriz.

In this case, it doesn’t mean the actual biological father of someone, but we can use

Bu durumda, birinin gerçek biyolojik babasını kastetmiyor, ancak bir şeyi

it to mean a man who has innovated or founded something.

icat eden veya kuran bir adam anlamında kullanabiliriz .

For example, in Philosopy, Petrarch is considered to be the father of humanism'.

Örneğin Felsefe'de Petrarch, hümanizmin babası olarak kabul edilir'.

His writing and his ideas form the foundation of humanism.

Yazıları ve fikirleri hümanizmin temelini oluşturur .

Henry Ford was the father of the American auto industry.

Henry Ford, Amerikan otomobil endüstrisinin babasıydı.

Ok, let’s keep going.

Tamam, devam edelim.

This is our mom.

Bu bizim annemiz.

We're sisters.

Biz kardeşiz.

These are my daughters.

Bunlar benim kızlarım.

Mom.

Anne.

Just like ‘dad’, it’s more causal but also more common than ‘mother’.

Tıpkı 'baba' gibi, 'anne'den daha nedensel ama aynı zamanda daha yaygın.

The letter O here makes the AH as in FATHER sound.

Buradaki O harfi, BABA'daki gibi AH sesini verir.

Mom.

Anne.

Say that with me.

Bunu benimle söyle.

Mom.

Anne.

Mom.

Anne.

This is our mom.

Bu bizim annemiz.

We're sisters.

Biz kardeşiz.

These are my daughters.

Bunlar benim kızlarım. Kız

Sisters. What a wonderful thing to have a sister.

kardeşler. Bir kız kardeşin olması ne harika bir şey.

I don’t have one, but I hear they’re great.

Bende yok ama harika olduklarını duydum.

Two syllables, stress on the first syllable.

İki hece, vurgu ilk hecede.

The R can sometimes mess people up, keep it simple, it’s unstressed, er, er, er.

R bazen insanları karıştırabilir, basit tut, vurgusuz, er, er, er.

Sister. Say that with me.

Kız kardeş. Bunu benimle söyle.

Sister.

Kız kardeş.

Sister.

Kız kardeş. Kız

Sisters.

kardeşler. Kız

Sisters.

kardeşler.

We're sisters.

Biz kardeşiz.

These are my daughters.

Bunlar benim kızlarım.

Daughter.

Kız çocuğu.

AUGH, four letters, making just one sound,

AUGH, dört harf, tek bir ses çıkarıyor,

the AW as in LAW sound, daugh--

AW HUKUK sesindeki gibi, daugh--

Daughter. The T is a Flap T.

Kızım. T bir Flap T'dir.

We make a T a Flap T when it comes between two vowels.

İki sesli harf arasına geldiğinde T a Flap T yaparız.

H is a consonant, but remember, these rules don’t apply to letters, just sounds.

H bir ünsüzdür, ancak unutmayın, bu kurallar harfler için geçerli değildir, sadece sesler için geçerlidir.

So it does come between two vowel sounds.

Yani iki sesli harf arasına gelir.

For the Flap, the tongue just bounces once against the roof of the mouth ounce, ra- ra-

Flap için dil, ağzın çatısına bir kez sıçrar ons , ra- ra-

T, T. There’s

T, T.

So there's no real tt-- T sound in it.

Yani içinde gerçek bir tt-- T sesi yok.

Daughter. Daughter.

Kız çocuğu. Kız çocuğu.

In fact, most Americans would probably describe this flap as a D sound.

Aslında, çoğu Amerikalı muhtemelen bu flep sesini bir D sesi olarak tanımlar.

Daughter.

Kız çocuğu.

Just like ‘sister’, it ends in the schwa-R sound, simple and fast.

Tıpkı "sister" gibi, basit ve hızlı bir şekilde schwa-R sesiyle biter.

rr-- rr-- rr-- daughter. Daughters.

rr-- rr-- rr-- kızım. Kız çocukları.

These are my daughters.

Bunlar benim kızlarım.

We're husband and wife.

Biz karı kocayız.

This is my husband, Steve.

Bu benim kocam Steve.

So we have husband and wife.

Yani karı kocamız var.

They’re married.

Onlar evliler.

Husband.

Koca.

Two syllables, stress on the first syllable.

İki hece, vurgu ilk hecede.

The second syllable has this letter A, but really, it’s almost like there is no vowel in it.

İkinci hecede bu A harfi var, ama gerçekten, neredeyse hiç sesli harf yokmuş gibi.

-band, -band, -band, Husband.

-band, -band, -band, Koca.

Notice the S here should be pronounced with a Z sound.

Buradaki S harfinin Z sesiyle telaffuz edilmesi gerektiğine dikkat edin .

Huzz, huzz, husband.

Huzz, huzz, koca.

We're husband and wife.

Biz karı kocayız.

This is my husband, Steve.

Bu benim kocam Steve.

Wife. One syllable. Wife.

Eş. Tek heceli. Eş.

Lips go in to form a really rounded shape:

Dudaklar içeri girerek gerçekten yuvarlak bir şekil alır:

wwwwiiii---

wwwwiiii---

Then jaw drop, they relax. Wife--

Sonra çene düşer, rahatlarlar. Eş--

Then the bottom lip comes up and touches the bottom of the top front teeth.

Sonra alt dudak yukarı çıkar ve üst ön dişlerin alt kısmına dokunur.

Wife.

Eş.

Wife.

Eş.

We're husband and wife.

Biz karı kocayız.

They are married.

Onlar evli.

Marry.

evlen.

This can sound just like this word Mary or this word Merry.

Bu tıpkı bu Mary kelimesi veya bu Merry kelimesi gibi gelebilir.

Married.

Evli.

Married.

Evli.

Now don’t forget grandparents.

Şimdi büyükanne ve büyükbabaları unutma.

This is my grandma.

Bu benim büyük annem.

Grandma.

Büyükanne.

The most common pronunciation of this has two dropped sounds.

Bunun en yaygın telaffuzunda iki düşen ses vardır.

You can drop the N and the D. Gramma.

N ve D'yi bırakabilirsiniz. Gramma.

Grandma.

Büyükanne.

So the vowel here is a little tricky.

Yani buradaki ünlü biraz zor.

The AA vowel followed by M, gra--- aahh--

AA sesli harfinin ardından M, gra--- aahh--

You want to relax it. AA-uh. Get an UH in there.

Onu gevşetmek istiyorsun. AA-uh. Oraya bir UH gönderin.

Grandma. Gra-- Gra-- Gra-- Grandma.

Büyükanne. Gra-- Gra-- Gra-- Büyükanne.

Grandma.

Büyükanne.

This is my grandma.

Bu benim büyük annem.

This is my father-in-law, Glen, and he's my son Stoney's

Bu kayınpederim Glen ve oğlum Stoney'nin

grandpa and he happens to be

büyükbabası ve harika

an awesome grandpa because this is what an awesome grandpa looks like.

bir büyükbaba çünkü harika bir büyükbaba böyle görünür.

Now there I said ‘grandpa’.

Şimdi orada 'dede' dedim.

Just like ‘grandma’, drop the D. But you do need to keep the N sound.

Tıpkı "büyükanne" gibi, D'yi bırakın. Ancak N sesini korumanız gerekir.

Or, some people definitely do change that to an M. Grammmpa or grannnnpa.

Veya bazı insanlar bunu kesinlikle M. Grammmpa veya grannnnpa olarak değiştirir.

The M is probably the more common pronunciation.

M muhtemelen daha yaygın telaffuzdur.

Gram-- grampa.

Büyükbaba.

So the tongue doesn’t go to the roof of the mouth like it does for N,

Yani dil, N için olduğu gibi damağa gitmez,

but the lips just close in anticipation for the P: grammm-- pa-- grampa--

ancak dudaklar sadece P beklentisiyle kapanır: grammm-- pa-- büyükbaba--

And again, just like grandma, get the UH in there.

Ve yine, tıpkı büyükanne gibi, UH'yi içeri alın Orası.

Graa---- grammm--- grandpa.

Graa---- grammm--- büyükbaba.

Grandpa. Say that with me, grandpa.

Büyükbaba. Bunu benimle söyle büyükbaba.

This is my father-in-law, Glen, and he's my son Stoney's grandpa and he happens to be

Bu kayınpederim Glen ve oğlum Stoney'nin büyükbabası ve harika

an awesome grandpa because this is what an awesome grandpa looks like.

bir büyükbaba çünkü harika bir büyükbaba böyle görünür.

Glen is my father in law.

Glen benim kayınpederim.

But first, your grandpa and grandma together are grandparents.

Ama önce, büyükbaban ve büyükannen birlikte büyükanne ve büyükbaba.

Grandparents. You can drop the D.

Dedesi. D'yi bırakabilir

And make either an N or M. Grandparents.

ve N veya M. Dedesi yapabilirsiniz.

Grandparents. Say that with me.

Dedesi. Bunu benimle söyle.

Grandparents.

Dedesi.

This is my father-in-law, Glen--

Bu benim kayınpederim, Glen--

Father-in-law. The-- in-law-- part happens when you get married.

Kayınpederim. Kayınvalide kısmı evlendiğin zaman olur .

He’s not my dad, he’s my husband’s dad.

O benim babam değil, kocamın babası.

So he’s my father-in-law.

Yani o benim kayınpederim. Konuşma İngilizcesinde "baba"

Remember how I said we almost never use the word ‘father’ in conversational English?

kelimesini neredeyse hiç kullanmadığımızı nasıl söylediğimi hatırlıyor musun ?

That’s true.

Bu doğru.

But with the ‘in-law’, we always use it.

Ama 'kayınvalide' ile hep kullanırız.

We don’t say dad-in-law.

Kayınpeder demiyoruz.

So in an ‘in-law’ phrase, it’s never the ‘in-law’ that is stressed.

Yani bir "kayınvalide" ifadesinde, vurgulanan asla "kayınvalide" değildir.

That's always unstressed. It’s always the other word that’s stressed.

Bu her zaman stressizdir. Her zaman vurgulanan diğer kelimedir.

Father-in-law. Fa--- Father-in-law.

Kayınpeder. Fa--- Kayınpeder.

Mother-in-law. Sister-in-law. Brother-in-law.

Kayınvalide. Baldız. Kayınbirader.

One exception is if you just say ‘in-laws’.

Bir istisna, sadece "kayınpeder" demenizdir.

You don't put father, mother, brother, or sister in front.

Babanı, anneni, kardeşini, kız kardeşini ön plana çıkarmazsın.

When you say in-laws, you stress the first word 'in'.

Kayınpeder derken, ilk "in" kelimesini vurguluyorsunuz.

And in this case, that means you spouse's parents.

Ve bu durumda, bu, eşinizin ebeveynleri anlamına gelir.

In-laws. My in-laws are coming next weekend.

kayınpeder. Kayınvalidem gelecek hafta sonu geliyor.

Say that with me. In-laws. Father-in-law.

Bunu benimle söyle. kayınpeder. Kayınpeder.

Mother-in-law.

Kayınvalide.

Sister-in-law.

Baldız.

Brother-in-law.

Kayınbirader.

Now, just a bit ago, I mentioned the word ‘spouse’.

Şimdi, biraz önce 'eş' kelimesinden bahsetmiştim.

One syllable word, this is the person that you're married to.

Tek heceli kelime, evli olduğun kişi bu.

Practice that with me: spouse. Spouse.

Benimle pratik yap: eş. Eş.

This is my mother-in-law, Anabelle.

Bu benim kayınvalidem, Anabelle.

Mother-in-law. Stress on MUH. Mother-in-law.

Kayınvalide. MUH üzerinde stres. Kayınvalide.

This is my mother-in-law, Anabelle.

Bu benim kayınvalidem, Anabelle.

This is my oldest sister, Audrey.

Bu benim en büyük kız kardeşim, Audrey.

Now here, David said oldest sister.

Şimdi burada, dedi David abla.

He has three sisters.

Üç kız kardeşi var.

They’re all older than him, and Audrey is the oldest.

Hepsi ondan daha yaşlı ve Audrey en yaşlısı.

He could have also just said ‘older sister’.

Sadece 'abla' da diyebilirdi.

Older, oldest, younger, youngest.

Daha yaşlı, daha yaşlı, daha genç, en genç.

A couple of things to note about these pronunciations:

Bu telaffuzlarla ilgili dikkat edilmesi gereken birkaç nokta:

Oldest sister, oldest sister.

En büyük kız kardeş, en büyük kız kardeş.

David dropped the T in ‘oldest’.

David T'yi "en eski"ye düşürdü. Bir S sesiyle bağlantı kurarak

He just pronounced it ‘oldest sister’, connecting with an S sound.

'en büyük kız kardeş' olarak telaffuz etti .

Listen again.

Tekrar dinleyin. En

My oldest sister-- My oldest sister-- My oldest sister--

büyük kız kardeşim-- En büyük kız kardeşim-- En büyük kız kardeşim--

We often drop the T between two consonants.

Sıklıkla iki sessiz harf arasına T harfini koyarız.

The same would also be true for ‘oldest brother’.

Aynı şey 'en büyük erkek kardeş' için de geçerli olacaktır.

We could just drop the T there because it’s between two other consonants.

T'yi oraya bırakabiliriz çünkü diğer iki ünsüzün arasındadır.

Oldest brother.

En büyük erkek kardeş.

These are very natural and common pronunciations of these phrases.

Bunlar, bu ifadelerin çok doğal ve yaygın telaffuzlarıdır .

The same would be true in ‘youngest sister’ and ‘youngest brother’.

Aynı şey "en küçük kız kardeş" ve "en küçük erkek kardeş" için de geçerli olacaktır.

You can drop the T there: youngest sister, youngest brother.

T'yi oraya bırakabilirsiniz: en küçük kız kardeş, en küçük erkek kardeş. 'Genç'

One thing I think is interesting about the word ‘young’:

kelimesiyle ilgili ilginç olduğunu düşündüğüm bir şey var :

the word on its own is pronounced with the NG ending.

kelime kendi başına NG ile telaffuz ediliyor.

Young. Ng--- No G sound.

Genç. Ng--- G sesi yok.

But when you add ‘-er’ or ‘-est’, younger--

Ama "-er" veya "-est" eklediğinizde, daha genç--

youngest, g-g-g-- we DO say the G.

en genç, g-g-g-- G diyoruz.

Younger, gg, gg, gg.

Daha genç, gg, gg, gg.

Youngest, gg, gg, gg.

En küçüğü, gg, gg, gg.

What about ‘brother’?

Peki ya 'kardeş'?

This is my brother, Ian.

Bu benim kardeşim Ian.

Two syllables, stress on the first syllable.

İki hece, vurgu ilk hecede.

Brother, brother.

Kardeş kardeş.

Same ending as sister, mother, and father.

Kız kardeş, anne ve baba ile aynı son.

All of these THER endings, these are tricky.

Tüm bu THER sonları, bunlar aldatıcıdır.

This one has a voiced TH right in the middle, and I know that can be a challenging sound.

Bunun tam ortasında sesli bir TH var ve bunun zorlayıcı bir ses olabileceğini biliyorum.

It’s just the very tip that comes through.

Bu sadece gelen ipucu.

Th-- th-- Light, don’t hold the air: th, th, th.

Th-- th-- Işık, havayı tutma: th, th, th.

Broth, th, th, ther-- ther--

Broth, th, th, ther-- ther--

Moth, th, th, ther-- ther--

Moth, th, th, ther-- ther--

ther-- brother--

ther-- kardeş--

This is my brother, Ian.

Bu benim kardeşim, Ian.

I'm Stoney's uncle because I'm married to David's sister.

Stoney'nin amcasıyım çünkü David'in kız kardeşiyle evliyim.

Okay, maybe it would be useful now to look at a family tree.

Tamam, belki şimdi bir aile ağacına bakmak faydalı olabilir.

Leon is Stoney's uncle

Leon, Stoney'nin amcasıdır

because Leon married Audrey

çünkü Leon,

who is the daughter of Glen and Anabelle

Glen ve Anabelle'in kızı Audrey ile evlenmiştir.

And David is the son of Glen and Anabelle.

David, Glen ve Anabelle'in oğludur.

And Stoney is the son of David.

Ve Stoney, David'in oğlu.

Therefore, Leon is Stoney's uncle.

Bu nedenle Leon, Stoney'nin amcasıdır.

Uncle. We have the letter N, but it’s actually the NG sound because it’s followed by K

Amca. N harfimiz var ama aslında NG sesi çünkü onu K

Unk--- uncle-- un-- un-- NG sound. Uncle.

Unk--- amca-- un-- un-- NG sesi takip ediyor. Amca.

A quick dark L at the end. Uncle: ull--ull--ul--

Sonunda hızlı bir karanlık L. Amca: ull--ull--ul-- Dil

You don’t need to lift your tongue tip, just make a sound with the backof the tongue. Ull-- ull-- ul-- very short.

ucunu kaldırmana gerek yok, sadece dilin arkasıyla ses çıkar. Ul-- ul-- ul-- çok kısa.

Uncle, uncle.

Amca, amca.

The word uncle can be used idiomatically to mean, I give up.

Amca kelimesi deyimsel olarak vazgeçtim anlamında kullanılabilir.

For example, if I was wrestling you and I had you pinned to the ground, you might say

Mesela ben seninle güreşiyorsam ve seni yere yapıştırsam

“uncle”, which is, I give up, you won, get off of me.

amca yani ben pes ettim sen kazandın bırak üzerimden diyebilirsin.

Uncle.

Amca. Ben de

I'm Stoney's uncle as well.

Stoney'nin amcasıyım.

And what's your relationship to each other?

Ve birbirinizle ilişkiniz nedir?

We're brother-in-laws.

Biz kayınbiraderiyiz.

Steve is Stoney's uncle

Steve, Stoney'nin amcasıdır

because Steve married Lisa, who is the daughter of Glen and Anabelle

çünkü Steve, Glen ve Anabelle'in kızı Lisa ile evlenmiştir

and David is also a child of Glen and Anabelle.

ve David de Glen ve Anabelle'in çocuğudur.

Steve is Stoney's uncle.

Steve, Stoney'nin amcasıdır.

Steve and Leon are brothers-in-law.

Steve ve Leon kayınbiraderdir.

They're in the same line here but they are not biological siblings.

Burada aynı çizgideler ama biyolojik kardeş değiller.

And what's your relation ship to each other?

Ve birbirinizle ilişkiniz nedir?

We're brother-in-laws.

Biz kayınbiraderiyiz.

This is our aunt.

Bu bizim teyzemiz.

Don't I have a great family?

Harika bir ailem yok mu?

Aww. That was a bunch of kids from this level.

Ayy. Bu seviyeden bir grup çocuktu.

Anyone from this level referring to a female on this level,

Bu seviyedeki herhangi biri, bu seviyedeki bir kadına atıfta bulunarak,

is going to call that person 'Aunt' unless of course it's the mother.

o kişiye tabii ki anne olmadığı sürece 'Teyze' diyecektir.

So I'm over here and those kids were all from here.

Ben buradayım ve o çocukların hepsi buralıydı.

So I'm their aunt.

Yani ben onların teyzesiyim.

You may have noticed they used the pronunciation ‘aunt’

Onların 'teyze' telaffuzunu kullandıklarını

and I used the pronunciation ‘aunt’.

ve benim 'teyze' telaffuzunu kullandığımı fark etmiş olabilirsiniz.

Aunt is more common, and it’s pronounced just like this word ‘ant’

Teyze daha yaygındır ve yazımı farklı olsa da tıpkı bu 'karınca' kelimesi gibi telaffuz edilir

even though the spelling is different.

.

Aunt or aunt.

Teyze ya da teyze.

Practice these with me.

Bunları benimle birlikte uygula.

Aunt.

Hala.

Aunt.

Hala.

This is our aunt.

Bu bizim teyzemiz.

Don't I have a great family?

Harika bir ailem yok mu?

We are cousins.

Biz kuzeniz.

Cousins. So anyone who is the child of your aunt or uncle is a cousin.

Kuzenler. Yani teyzenizin veya amcanızın çocuğu olan herkes kuzendir.

So everyone in this level

Yani bu seviyedeki herkes

relates to each other as cousins.

birbiriyle kuzen olarak ilişki kurar.

Not up and down but side to side.

Yukarı ve aşağı değil, yan yana.

Up and down is called siblings and we'll get to that in a minute.

Yukarı ve aşağı kardeşler olarak adlandırılır ve buna birazdan geleceğiz.

Cousin.

Kuzen.

Just like ‘husband’, the letter S is the Z sound here.

Tıpkı 'koca' gibi, S harfi burada Z sesidir.

Cous, zz, zz, cousin.

Kuzen, zz, zz, kuzen.

Practice that with me.

Bunu benimle uygula.

Cousin.

Kuzen.

Cousin.

Kuzen.

We are cousins.

Biz kuzeniz.

This is my nephew, Jacob. He is my husband's sister's son.

Bu benim yeğenim Jacob. O, kocamın kız kardeşinin oğlu.

Nephew.

Yeğen.

Two syllables, stressed on the first syllables.

İlk hecelerde vurgulanan iki hece.

PH makes the F sound, just like in the word ‘phone’ or 'pharmacy'.

PH, tıpkı 'telefon' veya 'eczane' kelimesinde olduğu gibi F sesini çıkarır.

Say it with me.

Benimle söyle.

Nephew.

Yeğen.

Nephew.

Yeğen.

This is my nephew, Jacob. He is my husband's sister's son.

Bu benim yeğenim Jacob. O, kocamın kız kardeşinin oğlu.

These are my nieces.

Bunlar benim yeğenlerim.

Niece. One syllable, EE vowel.

Yeğen. Tek heceli, EE ünlüsü.

Ending S sound.

Bitiş S sesi.

In the plural, nieces, the S adds not just a sound but a second syllable: nieces-- iz-- iz-- iz-- iz--

Çoğul, nieces'de, S sadece bir ses değil, ikinci bir hece ekler: nieces-- iz-- iz-- iz-- iz--

Words that end in the S sound get an extra syllable in plural.

S sesiyle biten sözcükler çoğul olarak fazladan bir hece alır.

To see all the plural noun rules, check out this video,

Tüm çoğul isim kurallarını görmek için bu videoyu izleyin,

and I’ll put a link to it in the description as well.

ayrıca açıklamaya bir bağlantı koyacağım.

Practice these with me: niece-- nieces--

Bunları benimle birlikte uygulayın: yeğen-- yeğenler--

These are my nieces.

Bunlar benim yeğenlerim.

We are siblings.

Biz kardeşiz.

People who have the same parents or even one same parent are siblings.

Aynı ebeveynlere, hatta bir ebeveyne sahip olan insanlar kardeştir.

Audrey, Lisa, Christina, and David.

Audrey, Lisa, Christina ve David.

All have the same parents, they are siblings.

Hepsinin anne babası aynı, onlar kardeş.

This set would also be siblings. This set would be siblings.

Bu set aynı zamanda kardeş olacaktı. Bu set kardeş olacak.

And this set would be siblings.

Ve bu set kardeş olacaktı.

Poor Stoney has no siblings.

Zavallı Stoney'nin kardeşi yok.

Sibling. This is a two-syllable word with stress on the first syllable.

Kardeş. Bu, vurgu ilk hecede olan iki heceli bir kelimedir.

Sibling.

Kardeş.

The B releases right into the L, bl, bl, bl. Sibl-- sibl-- sibling-- sibling--

B, doğrudan L, bl, bl, bl'ye salınır. Kardeş-- kardeş-- kardeş-- kardeş--

We are siblings.

Biz kardeşiz.

This is my grandson, Jacob and my granddaughter, Emily.

Bu benim torunum Jacob ve torunum Emily.

Grandson and granddaughter.

Torun ve torun.

For grandson, drop that D. Gran-- Grandson, grandson.

Torun için D'yi bırakın. Gran-- Torun, torun.

Try that with me.

Bunu benimle dene.

Grandson.

Erkek torun.

For granddaughter, well, we need it. Because it’s part of ‘daughter’.

Torun için, buna ihtiyacımız var. Çünkü 'kız'ın bir parçası.

Granddaughter.

Kız torun.

Granddaughter. Stress is on the first syllable.

Kız torun. Vurgu ilk hecededir.

Try that with me: granddaughter-- grandson--

Bunu benimle deneyin: torun-- torun--

granddaughter--

torun--

This is my grandson, Jacob and my granddaughter, Emily.

Bu benim torunum Jacob ve torunum Emily.

This is my boyfriend.

Bu benim erkek arkadaşım.

This is my girlfriend.

Bu benim kız arkadaşım.

How cute are they?

Ne kadar sevimliler?

When you’re dating someone, you can call them your boyfriend or girlfriend.

Biriyle çıkarken ona erkek arkadaşın veya kız arkadaşın diyebilirsin.

Both two-syllable words with stress on the first syllable.

Her ikisi de ilk hecede vurgu bulunan iki heceli kelimeler .

Try them with me: boyfriend-- girlfriend--

Onları benimle deneyin: erkek arkadaş-- kız arkadaş--

Boyfriend, girlfriend.

Erkek arkadaş, kız arkadaş.

This is my boyfriend.

Bu benim erkek arkadaşım.

This is my girlfriend.

Bu benim kız arkadaşım.

A couple more terms: If someone’s sperm or egg makes a baby, that is their biological child.

Birkaç terim daha: Birinin spermi veya yumurtası bebek yapıyorsa, bu onların biyolojik çocuğudur.

Biological.

Biyolojik.

Someone can also adopt a child that is not biologically theirs.

Birisi biyolojik olarak kendisine ait olmayan bir çocuğu da evlat edinebilir .

If someone has children alone or with one partner, and then gets married to someone else later,

Birinin tek başına veya bir partnerden çocuğu varsa ve daha sonra başka biriyle evlenirse,

that person’s children are now the stepchildren of the new partner,

o kişinin çocukları artık yeni partnerin üvey çocuklarıdır

and that new partner is a stepmom or stepdad.

ve bu yeni partner bir üvey anne veya üvey babadır.

Notice in these compound words, the word ‘step’ is stressed.

Bu bileşik kelimelerde 'adım' kelimesinin vurgulandığına dikkat edin .

Notice also we do not release the P: stepmom-- stepmom--

Ayrıca P'yi serbest bırakmadığımıza dikkat edin: üvey anne-- üvey--

The lips close for the P, but then just keep going with the next sound: step-- mom--

Dudaklar P için kapanır, ancak sonra bir sonraki sesle devam edin: üvey-- anne-- Üvey anne

Stepmom, stepdad, stepdaughter, stepson, step brother, stepsister.

, üvey baba, üvey kız, üvey oğul, üvey erkek kardeş , üvey kız kardeş .

A companion podcast will be released tomorrow that goes over more about family relationships

Yarın aile ilişkileri

and some more family idioms.

ve bazı aile deyimleri hakkında daha fazla bilgi veren bir yardımcı podcast yayınlanacak.

This is the Learn English podcast with me.

Bu benimle İngilizce Öğrenin podcast'i.

Click here to get it.

Almak için buraya tıklayın.

Or go to iTunes or Stitcher and search ‘Rachel’s English’, links also in the description below.

Veya iTunes'a veya Stitcher'a gidin ve "Rachel's English"i arayın, bağlantılar da aşağıdaki açıklamada. Şuna bir

Check it out, I think you’re going to love it.

bak, bence seveceksin.