How to Pronounce Ending T Clusters + Homophones -- Baking! -- American English

Hey guys!

Hey Millet!

Here with my friend Laura in Massachusetts,

Burada arkadaşım Laura ile Massachusetts'te

and we're going to make bagels.

simit yapacağız.

A very New York thing.

Tam bir New York olayı.

And, as you know, I live in New York,

Ve bildiğiniz gibi New York'ta yaşıyorum

but I've never made these before.

ama bunları daha önce hiç yapmadım.

So this video

Yani bu video

isn't actually about making bagels,

aslında simit yapmakla ilgili değil,

it's about American English pronunciation.

Amerikan İngilizcesi telaffuzuyla ilgili.

>> And, will you just confirm

>> Ve

that this is accurate? Just by reading it.

bunun doğru olduğunu onaylar mısınız? Sadece okuyarak.

So I'm going to put four and a half teaspoons

Yani içine dört buçuk çay kaşığı

of yeast in, right?

maya koyacağım, değil mi?

>> Yes, that is correct.

>> Evet, bu doğru. Bitiş ünsüz kümesindeki

Let's take a look at a T

bir T'ye bir göz atalım

in an ending consonant cluster.

.

In the phrase 'just confirm',

'Sadece onayla' ifadesinde

the T was dropped.

T düşürüldü.

In the phrase 'just by', the T was dropped.

'Sadece' ifadesinde T düşürüldü.

In the phrase 'yeast in', we heard the T.

'Maya içinde' ifadesinde T'yi duyduk. '

We also heard the T in the word 'correct'.

Doğru' kelimesinde de T'yi duyduk.

What's going on here?

Burada neler oluyor?

If the T comes between two consonant sounds,

T, ilk iki cümlede olduğu gibi iki ünsüz ses arasına gelirse,

like it did in the first two phrases,

native speakers will often drop the T.

anadili İngilizce olan kişiler genellikle T'yi bırakır.

This is true of the D sound as well.

Bu, D sesi için de geçerlidir.

Just confirm, just by, yeast in, correct.

Sadece onaylayın, sadece maya ile doğrulayın.

Let's listen again.

Tekrar dinleyelim.

>> And, will you just confirm

>> Ve

that this is accurate?

bunun doğru olduğunu onaylar mısınız?

Just by reading it.

Sadece okuyarak.

So I'm going to put four and a half teaspoons

Yani içine dört buçuk çay kaşığı

of yeast in, right?

maya koyacağım, değil mi?

>> Yes, that is correct.

>> Evet, bu doğru.

>> And then we need the sugar.

>> Ve sonra şekere ihtiyacımız var.

Which we already decided

Zaten karar verdiğimiz

was two and a half teaspoons.

iki buçuk çay kaşığıydı. 'Zaten' kelimesindeki

Did you notice that I dropped the L sound

L sesini düşürdüğümü fark ettiniz mi?

in the word 'already'. Aaaw-ready.

Aaaw-hazır.

I just used the vowel.

Sadece sesli harfi kullandım.

I've noticed that I and other native speakers

Benim ve diğer anadili İngilizce olanların

do this with 'already' and 'alright'.

bunu 'zaten' ve 'tamam' ile yaptığımızı fark ettim. Pişirme günümüzden

Listen to a few more cases

birkaç vaka daha dinleyin

from our baking day.

.

>> Which we already decided

>> Zaten karar verdiğimiz

was two and a half teaspoons.

iki buçuk çay kaşığıydı.

>> Alright.

>> Pekala.

>> Alright.

>> Pekala.

>> Alright, four more.

>> Pekala, dört tane daha.

>> We need to add two cups of flour.

>> İki su bardağı unu ilave etmemiz gerekiyor.

'Flour' is a homophone.

'Un' bir homofondur.

We bake with flour,

Unla pişiriyoruz

but a flower grows on a tree or a bush.

ama ağaçta veya çalıda bir çiçek yetişiyor.

>> We need to add two cups of flour.

>> İki su bardağı unu ilave etmemiz gerekiyor.

And I bought just the perfect amount of flour.

Ve mükemmel miktarda un aldım.

'Just the'. Did you notice?

"Sadece". Fark ettin mi?

The T was dropped in 'just'

because the next sound was a consonant.

Sonraki ses bir ünsüz olduğu için T 'sadece' harfine bırakıldı.

>> And I bought just

>> Ve

the perfect amount of flour.

mükemmel miktarda un aldım.

>> So this needs to be three minutes.

>> Yani bunun üç dakika olması gerekiyor.

Do we need to be …

Olmamız gerekiyor mu…

>> Oh yeah. Let that stand for three minutes.

>> Ah evet. Üç dakika bekletin.

And I took the clock out of the room

Ve saati odadan çıkardım

because it was so freaking loud.

çünkü çok gürültülüydü.

>> Don't you have a watch on?

>> Saatin yok mu?

Did you notice that

Laura dropped the H in 'have'?

Laura'nın 'sahip' kelimesindeki H'yi düşürdüğünü fark ettin mi?

This is a common reduction.

Bu yaygın bir azalmadır.

Dropping the H in function words

H'yi

'have', 'had', 'her', 'his'.

'have', 'had', 'her', 'his' işlev sözcüklerinde bırakmak.

You have a, you have a.

bir var, bir var. Senin

Don't you have a watch on?

saatin yok mu?

>> Don't you have a watch on?

>> Saatin yok mu?

>> No, but my iPad says…

>> Hayır, ama iPad'im diyor ki…

>> It does say,

>>

"Add additional flour if needed."

"Gerekirse ilave un ekleyin" diyor.

I'm saying, I need it.

İhtiyacım var diyorum.

>> Do you want me to get some regular flour?

>> Biraz normal un almamı ister misin?

>> I got it right here.

>> Tam burada anladım.

>> Ok. Yeah. It seems that you do need it.

>> Tamam. Evet. Görünüşe göre buna ihtiyacın var.

>> Yeah.

>> Evet.

>> And I don't mean 'knead it'.

>> Ve 'yoğurun' demek istemiyorum.

>> No, you mean the other 'need'!

>> Hayır, diğer 'ihtiyaç'tan bahsediyorsunuz!

>> Yeah!

>> Evet!

Another homophone. 'Need' and 'knead'.

Başka bir homofon. 'İhtiyaç' ve 'yoğurun'.

Different spellings, different meanings,

Farklı yazımlar, farklı anlamlar,

but pronounced the same.

ancak aynı telaffuz.

>> I'm saying, I need it.

>> İhtiyacım var diyorum.

>> We're going to knead it. [3x]

>> Yoğuracağız. [3x]

>> So, the bagels rested.

>> Böylece simitler dinlendi.

Quietly, they were behaving very well.

Sessizce, çok iyi davranıyorlardı.

For four minutes,

Dört dakika

and now we're making the hole.

ve şimdi deliği açıyoruz.

For four.

Dört için. '

Did you hear how I reduced

the function word 'for' to 'fer',

for' işlev kelimesini 'fer'e nasıl indirgediğimi duydunuz mu,

but I did not reduce the content word 'four',

ama 'dört' içerik kelimesini

for four.

dört için azaltmadım.

>> For four minutes,

>> Dört dakika

and now we're making the hole.

ve şimdi deliği açıyoruz.

>> Ok. Where are your hot pads?

>> Tamam. Sıcak yastıklarınız nerede?

>> Third drawer down.

>> Üçüncü çekmece aşağıda.

Where are your.

senin nerede

That's a lot of schwa/R sounds.

Bir sürü schwa/R sesi var. "

I reduced 'are' to 'er', and 'your' to 'yer'.

are"yi "er"e ve "senin"i "yer"e indirgedim.

But I still made it sound like

Ama yine de

three different syllables by reemphasizing

the R sound for the second syllable.

ikinci hece için R sesini tekrar vurgulayarak üç farklı hece gibi görünmesini sağladım.

Where are, where are, where are,

Neredesin, neredesin, neredesin,

where are your, where are your.

neredesin, neredesin.

>> Where are your hot pads?

>> Hot pad'leriniz nerede?

>> Third drawer down.

>> Üçüncü çekmece aşağıda.

>> We are taking an egg white,

>>Yumurtanın beyazını

separated from the yolk.

sarısından ayırıyoruz.

Another homophone.

Başka bir homofon.

'Yolk', with the letter L, is the yellow,

'Yolk', L harfi ile sarıdır,

is the yellow, middle part of an egg.

yumurtanın sarı, orta kısmıdır.

The other yoke is this.

Diğer boyunduruk da bu.

Something you can use to attach animals

Hayvanları

to a cart or something similar.

bir arabaya veya benzer bir şeye bağlamak için kullanabileceğiniz bir şey.

>> …separated from the yolk,

>> …sarısını ayırıp

and brushing it on the bagels.

simitlerin üzerine sürüyoruz.

Because not only does it give it a shine,

Çünkü ona sadece bir parlaklık vermekle kalmaz,

but if you want to add some toppings to it,

aynı zamanda üzerine soğan gevreği gibi bazı soslar eklemek isterseniz,

like onion flakes,

you can do that and it sticks that way.

bunu yapabilirsiniz ve bu şekilde yapışır.

Because it's kind of sticky.

Çünkü biraz yapışkan. Amerikan konuşma İngilizcesindeki

Just like most sentences

çoğu cümlede olduğu gibi

in conversational American English,

there were a lot of reductions there.

burada da pek çok kısaltma vardı.

'Want to' became 'wanna'. If you wanna add.

"İstemek", "istemek" oldu. eklemek istersen.

'Can' was reduced to 'kn'. You can do that.

'Can', 'kn'ye indirildi. Bunu yapabilirsin.

'Because' was reduced to 'cuz'. Cuz it's.

'Çünkü', 'cuz'a indirildi. Çünkü öyle.

We contracted 'it is' to 'it's', cuz it's.

"O"nu "o"na bağladık, çünkü o.

'Kind of' became 'kinda'.

"Bir tür", "biraz" oldu.

>> But if you want to add some toppings to it,

>> Ancak üzerine soğan gevreği gibi bazı soslar eklemek isterseniz,

like onion flakes,

you can do that and it sticks that way.

bunu yapabilirsiniz ve bu şekilde yapışır.

Because it's kind of sticky.

Çünkü biraz yapışkan.

I had a lot of fun making these bagels,

Bu simitleri yaparken

and making this pronunciation lesson for you.

ve sizin için bu telaffuz dersini hazırlarken çok eğlendim.

What do you want to see me bake next?

Sırada ne pişirdiğimi görmek istersin?

Let me know in the comments below.

Aşağıdaki yorumlarda bana bildirin. Hepsi

That's it, and thanks so much for watching

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini izlediğiniz için çok teşekkürler

Rachel's English.

.

>> Close. It's 'using' Rachel's English,

>> Kapat. Rachel'ın İngilizcesini 'kullanıyor',

but that's good.

ama bu iyi.

>> Oh.

>> Ah.