English Vocabulary Essentials with Perfect Pronunciation | Learn English with Rachel's English 7/11

If you want to speak natural, clear English,

Doğal ve net bir İngilizce konuşmak istiyorsanız,

the 100 most common words in American English is a good place to start.

Amerikan İngilizcesinde en sık kullanılan 100 kelime, başlamak için iyi bir yerdir.

This video is part of a series where we’re studying the real pronunciation of these words.

Bu video, bu kelimelerin gerçek telaffuzlarını incelediğimiz serinin bir parçasıdır.

This is likely different from what you learned in English class.

Bu muhtemelen İngilizce dersinde öğrendiklerinizden farklıdır.

You see, in American English, we have all sorts of words that are unstressed or even reduced.

Görüyorsunuz, Amerikan İngilizcesinde vurgusuz ve hatta azaltılmış her türden kelimemiz var.

That means we change the pronunciation.

Bu, telaffuzu değiştirdiğimiz anlamına gelir.

This set of the 100 most common words in American English contains many, many words that reduce.

Amerikan İngilizcesinde en yaygın 100 kelimeden oluşan bu set, azaltan pek çok kelime içerir.

If you haven’t already seen video 1, and other videos in this series,

1. videoyu ve bu serideki diğer videoları henüz izlemediyseniz,

I do suggest you start there.

buradan başlamanızı öneririm.

These videos build one on top of the next, so click here to watch video one.

Bu videolar birbiri üzerine inşa edilmiştir, bu yüzden birinci videoyu izlemek için burayı tıklayın.

This is video seven, we’re studying words 61-70.

Bu yedinci video, 61-70 kelimelerini çalışıyoruz.

Number 61 is the word ‘people’.

61 sayısı 'insanlar' kelimesidir.

This is the first time we’re starting one of these videos

with a word that is NOT an example of a word that will be unstressed.

Vurgusuz olacak bir kelimeye örnek OLMAYAN bir kelimeyle bu videolardan birine ilk kez başlıyoruz.

This word is a noun, a content word, and generally, it will be stressed.

Bu kelime bir isimdir, içerik kelimesidir ve genellikle vurgulanır.

Now, this is a tricky word.

Şimdi, bu zor bir kelime.

And I don’t have too many videos where I go over the specific pronunciation of a single word,

Ve tek bir kelimenin belirli telaffuzunun üzerinden geçtiğim çok fazla videom yok

but I do happen to have one where I talk about this word,

ama bu kelime hakkında konuştuğum bir videom var, bu

so I’ll put in a clip here that will go through the pronunciation, step-by-step.

yüzden buraya telaffuzun üzerinden geçeceği bir klip koyacağım. , adım adım.

It’s a two-syllable word with stress on the first syllable.

Vurgu ilk hecede olan iki heceli bir kelimedir.

Da-da. People.

Da-da. İnsanlar.

It begins with the P consonant sound, lips are together for that, pp-.

P ünsüz sesiyle başlar, bunun için dudaklar birleşir, pp-.

Then we open into the EE as in SHE vowel, pe-, pe-.

Sonra SHE sesli harfi pe-, pe-'deki gibi EE'ye açılırız.

So the tongue tip is down here, but the front part of the tongue is stretching up towards the roof of the mouth

Yani dilin ucu burada aşağıda ama dilin ön kısmı damağa doğru uzanıyor

, pe-, pe-.

, pe-, pe-.

Now we have the P, schwa, L sound.

Şimdi P, schwa, L sesine sahibiz.

This is unstressed, so it's going to be low in pitch and very fast,

Bu vurgusuz, bu yüzden perdesi düşük ve çok hızlı olacak,

-ple, -ple, -ple.

-ple, -ple, -ple.

People.

İnsanlar.

So the lips will come together again for the P.

Böylece P. Halkı için dudaklar yeniden bir araya gelecek

People. -ple.

. -lütfen.

Then we go into the schwa/Dark L sound.

Sonra schwa/Dark L sesine geçiyoruz.

Don't worry about making a separate schwa sound, just go straight into the Dark sound of the Dark L.

Ayrı bir schwa sesi çıkarma konusunda endişelenmeyin, sadece Dark L'nin Dark sesine gidin.

So, to make that sound, your tongue will pull back,

Yani, bu sesi çıkarmak için diliniz geri çekilecek,

so the back part of the tongue here is shifting towards the throat a bit,

yani burada dilin arka kısmı gırtlağa doğru kayıyor. biraz,

people, ull, ull.

insanlar, ul, ul.

And that's how we get that dark sound.

İşte o karanlık sesi böyle elde ederiz.

Now, it should be very short because it's unstressed, people, people.

Şimdi, çok kısa olmalı çünkü vurgusuz, insanlar, insanlar.

The second half of the Dark L involves bringing the tongue tip to the roof of the mouth.

Dark L'nin ikinci yarısı, dil ucunu ağzın çatısına getirmeyi içerir.

People.

İnsanlar.

But you can actually leave that out.

Ama aslında bunu dışarıda bırakabilirsiniz.

A lot of people will just make, people, ull, the Dark sound to signify the Dark L

Pek çok insan, Dark L'yi belirtmek için Dark sesini çıkarır

and not necessarily bring the tongue tip up.

ve dil ucunu yukarı kaldırması gerekmez.

People, people.

İnsanlar insanlar.

Let’s do a couple of example sentences with people.

İnsanlarla birkaç örnek cümle yapalım.

I’m a people person.

Ben bir insanım.

People, people.

İnsanlar insanlar.

Up-down shape of stress, longer, more clear than the unstressed words:

Yukarı-aşağı vurgu şekli, daha uzun, vurgusuz kelimelerden daha net:

I’m a-- I’m a-- I’m a people person.

Ben bir-- Ben bir-- Ben bir insanım.

What does ‘people person’ mean?

'insanlar kişi' ne anlama geliyor?

It means that I’m very social.

Bu çok sosyal olduğum anlamına gelir.

I like interacting with a lot of people, I’m very outgoing, I’m an extrovert.

Pek çok insanla etkileşime girmeyi seviyorum, çok dışa dönüküm, dışa dönük biriyim.

I have room for three more people in my car.

Arabamda üç kişilik daha yerim var.

People, people.

İnsanlar insanlar.

Stressed.

Stresli.

Number 62.

62 numara.

Is it as clear as ‘people’?

'İnsanlar' kadar net mi?

No.

Hayır.

It’s the word ‘into’.

Bu "içine" kelimesidir.

‘Into’ is a preposition.

'İçine' bir edattır.

And prepositions are function words, which means they’ll generally be unstressed i n a sentence.

Ve edatlar işlev sözcükleridir, yani genellikle bir cümlede vurgulanmazlar.

Let me show you what I mean.

Sana ne demek istediğimi göstereyim.

I ran into my teacher at the movies.

Sinemada öğretmenime rastladım.

I ran into my teacher at the movies.

Sinemada öğretmenime rastladım.

Ran, teach-, mov-.

Koş, öğret-, hareket et-.

These are the stressed syllables.

Bunlar vurgulu hecelerdir.

All the others, including the word ‘into’, unstressed.

"İçine" sözcüğü dahil diğerleri vurgusuz.

Less clear, low in pitch, flatter, given less time.

Daha az net, perdede düşük, daha düz, daha az zaman verilir.

Into.

İçine.

If it was clear and fully pronounced, it would have that up-down shape of stress, into, and a True T.

Açık ve tam olarak telaffuz edilmiş olsaydı, o yukarı-aşağı vurgu şekline, içine ve bir True T'ye sahip olurdu.

The final vowel would be the OO as in BOO vowel.

Son ünlü, BOO sesli harfinde olduğu gibi OO olurdu.

Into.

İçine.

But that’s not how I pronounced it.

Ama ben böyle telaffuz etmedim.

I ran into my teacher.

Öğretmenime koştum.

Into. Into. Into.

İçine. İçine. İçine.

A couple things are different.

Birkaç şey farklı. Her şeyden önce

First of all, it’s not stressed so it’s flat in pitch, low in pitch.

, vurgulu değil, bu yüzden perdede düz, perdede düşük.

Second, two sounds have changed.

İkincisi, iki ses değişti.

The T sounds more like a D, and the final vowel is the schwa.

T kulağa daha çok D gibi geliyor ve son sesli harf schwa'dır.

Into. into. Into. into.

İçine. içine. İçine. içine.

So instead of ‘into’, it’s: into, into.

Yani 'içine' yerine: içine, içine.

This T is not following the rules of T pronunciations.

Bu T, T telaffuz kurallarına uymuyor.

The rules are, after an N, we can drop a T completely, but if not, it’s a True T.

Kurallar, bir N'den sonra bir T'yi tamamen bırakabiliriz, ancak değilse, bu bir True T'dir.

But many Americans will say ‘into’ more of a D or Flap T sound connected to the N.

Ancak birçok Amerikalı, N'ye bağlı bir D veya Flap T sesinden daha çok "içine" diyecektir.

If you only learned the stressed pronunciation of this and every word in American English,

Bunun ve Amerikan İngilizcesindeki her kelimenin vurgulu telaffuzu,

your English wouldn’t sound too natural, because we use so many reductions so frequently.

İngilizceniz kulağa çok doğal gelmez, çünkü çok fazla kısaltmayı çok sık kullanırız.

Number 63: the word ‘year’.

63 numara: "yıl" kelimesi.

A noun, a content word.

Bir isim, bir içerik sözcüğü.

This is a word that will generally be stressed in a sentence.

Bu, genellikle bir cümlede vurgulanacak bir kelimedir.

No reduction here.

Burada azalma yok.

Year. Year.

Yıl. Yıl.

Up-down shape of stress.

Yukarı-aşağı stres şekli.

Longer, clearer than the unstressed words in a sentence will be.

Cümledeki vurgusuz kelimelerden daha uzun, daha net olacaktır.

A lot of people have problems with the pronunciation of this word because of the Y sound.

Y sesi nedeniyle birçok insan bu kelimenin telaffuzunda sorun yaşıyor.

Year.

Yıl.

How is it different from ‘ear’?

'Kulak'tan ne farkı var?

I actually have a video on that.

Aslında bununla ilgili bir videom var.

Let me put in a little clip here.

Buraya küçük bir klip koyayım.

‘Year’ and ‘ear’ are exactly the same except for the Y sound.

Y sesi dışında 'Yıl' ve 'kulak' tamamen aynıdır.

The main vowel is the IH as in SIT vowel,

Ana ünlü, SIT sesli harfinde olduğu gibi IH'dir,

but I do feel like we squeeze it a little bit, so it sounds a little more like EE.

ancak onu biraz sıkıştırdığımızı hissediyorum, bu yüzden biraz daha EE gibi geliyor.

IH, ear.

Duyuyorum.

EE, ear.

EE, kulak.

Ear.

Kulak. Hadi

Let’s take a look.

bir bakalım.

First, the word ‘ear’.

İlk olarak, "kulak" kelimesi.

For the IH or EE vowel, the jaw drops just a bit, and the corners of the lips pull out wide, just a little.

IH veya EE sesli harfleri için çene biraz düşer ve dudakların köşeleri biraz genişler.

The tongue tip is down here, touching the back of the bottom front teeth.

Dil ucu burada, alt ön dişlerin arkasına değiyor.

The front part arches towards the roof of the mouth without touching it.

Ön kısım, dokunmadan damağa doğru kavislidir.

Next is the schwa-R sound.

Sırada schwa-R sesi var.

Look for the tongue pulling back as the lips flare.

Dudaklar parlarken dilin geri çekilmesine bakın.

The tongue pulls back and up, with the tip pointing down so it’s not touching anything.

Dil, hiçbir şeye değmeyecek şekilde ucu aşağıyı gösterecek şekilde geriye ve yukarıya doğru çekilir.

Now, let’s take a look at ‘year’.

Şimdi, 'yıla' bir göz atalım.

The jaw dropped a little bit more here.

Çene burada biraz daha düştü.

Why?

Neden?

To accommodate the movement of the tongue.

Dilin hareketine uyum sağlamak için.

While the tip is down in the same position for the next vowel,

Bir sonraki sesli harf için uç aynı konumdayken,

the middle part of the tongue actually touches the roof of the mouth and pushes forward a bit.

dilin orta kısmı aslında damağa değiyor ve biraz ileri doğru itiyor.

yy, yy.

yy, yy

At the same time, the throat closes off down here,

Aynı zamanda boğaz burada kapanır,

yy--, yy--, yy--, to add a different dimension to the sound.

yy--, yy--, yy--, sese farklı bir boyut katar.

Ee, yy, ee, yy.

ee, yy, ee, yy. Dilin ağzın tepesinden aşağı doğru çekilmesi

Let’s watch the Y several times to see that motion

hareketini görmek için Y'yi birkaç kez izleyelim

of the tongue pulling down from the roof of the mouth: yy, yy.

: yy, yy.

Now, the lips flare and the tongue pulls back for the R.

Şimdi R harfi için dudaklar kıvrılıyor ve dil geri çekiliyor.

Now let’s compare the beginning position of these two words.

Şimdi bu iki kelimenin başlangıç ​​konumlarını karşılaştıralım.

‘Ear’ is on the left and ‘year’ is on the right.

"Kulak" solda ve "yıl" sağda.

Notice that the jaw has dropped more for the forward motion of the tongue on the roof of the mouth for ‘year’.

'Yıl' boyunca damakta dilin ileri hareketi için çenenin daha fazla düştüğüne dikkat edin.

Also, the corners of the lips are more relaxed

Ayrıca dudakların köşeleri,

than for the initial vowel in ‘ear’, where they pull slightly out.

"kulak"taki ilk sesli harfe göre daha rahattır ve burada hafifçe dışarı çıkarlar.

You can see this from the front as well.

Bunu önden de görebilirsiniz.

The jaw has dropped more for the tongue movement.

Çene dil hareketi için daha fazla düşmüştür.

So, we have the tongue movement, which is different for the Y, as well as the Y sound in the throat, yy.

Yani, Y için farklı olan dil hareketi ve gırtlaktaki Y sesi var, yy.

This is how we want to start the word ‘year’: yy, yy, year.

'Yıl' kelimesini böyle başlatmak istiyoruz: yy, yy, yıl.

Now I’ll say the minimal pair several times.

Şimdi minimum çifti birkaç kez söyleyeceğim.

Can you hear the difference?

Farkı duyabiliyor musun?

Year. Ear.

Yıl. Kulak.

Year. Ear.

Yıl. Kulak.

Year. Ear.

Yıl. Kulak.

Year.

Yıl. Bir

Let’s do a sentence or two.

veya iki cümle yapalım.

We’re going to Italy this year.

Bu yıl İtalya'ya gidiyoruz.

Year. Year.

Yıl. Yıl.

It’s the last word in the thought group,

Bu, düşünce grubundaki son kelimedir

and naturally in American English, our energy and our pitch goes down in a sentence,

ve doğal olarak Amerikan İngilizcesinde, enerjimiz ve perdemiz bir cümlede azalır, bu

so the ending word is often less clear, even if it’s stressed,

nedenle bitiş kelimesi, vurgulu olsa bile,

even if it’s a content word like ‘year’.

'yıl' gibi içerikli bir kelime olsa bile genellikle daha az nettir. .

But it still has the length of a stressed syllable.

Ama yine de vurgulu bir hecenin uzunluğuna sahip.

We’re going to Italy this year.

Bu yıl İtalya'ya gidiyoruz.

Year, year.

Yıl, yıl.

A little bit of that up-down shape of stress.

Biraz da o yukarı-aşağı stres şekli.

What year were you born?

Hangi yılda doğdun?

Year, year.

Yıl, yıl.

There the word ‘year’ is closer to the beginning of the sentence, so it’s a little clearer.

Orada 'yıl' kelimesi cümlenin başına daha yakın, bu yüzden biraz daha net.

Year.

Yıl.

Number 64: Another great reduction.

64 Numara: Başka bir büyük azalma.

The word ‘your’.

"Senin" kelimesi.

This is related to the word ‘or’, which was number 31.

Bu, 31 numara olan 'veya' kelimesiyle ilgilidir.

Fully pronounced, ‘your’ and ‘or’ rhyme with ‘more’ or ‘wore’.

Tamamen telaffuz edilir, 'your' ve 'or', 'more' veya 'wore' ile kafiyelidir.

But they’re almost never fully pronounced.

Ancak neredeyse hiçbir zaman tam olarak telaffuz edilmezler.

They’re almost always reduced in a sentence, ‘yer’, ‘er’.

Neredeyse her zaman 'yer', 'er' gibi bir cümleyle kısaltılırlar.

So the vowel changes to the schwa.

Böylece sesli harf schwa'ya dönüşür.

Stressed: Your.

Stresli: Senin.

Fully pronounced, longer, up-down shape of stress.

Tamamen belirgin, daha uzun, yukarı-aşağı stres şekli.

But in a sentence: yer, yer.

Ama bir cümleyle: yer, yer.

Unstressed, low in pitch, said quickly.

Vurgusuz, düşük perdeli, hızlı bir şekilde söylendi.

Yer.

Yer.

Sample sentence: What’s your name?

Örnek cümle: Adın ne?

Yer, yer, yer.

Yer, yer, yer.

Yer name.

Adın.

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

Yer, yer, yer.

Yer, yer, yer.

Borrow your car?

Arabanı mı ödünç aldın?

In this question: Can I borrow your car?

Bu soruda: Arabanızı ödünç alabilir miyim?

Can I bor-- car-- Those are the two stressed syllables.

Can I bor-- car-- Bunlar iki vurgulu hecedir.

‘Can’ and ‘your’ reduced: can--, your--, and ‘I’ is unstressed.

'Can' ve 'your' indirgenmiş: can--, your-- ve 'I' vurgusuzdur.

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

What would it sound like if they were all stressed?

Hepsi stresli olsaydı kulağa nasıl gelirdi?

If they were all said very clearly, fully pronounced?

Hepsi çok açık bir şekilde söylenmiş olsaydı, tam olarak telaffuz edilmiş miydi?

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

Completely unnatural.

Tamamen doğal değil.

Can I borrow your car?

Arabanı ödünç alabilir miyim?

It’s so important to learn about reductions,

and learn about the unstressed pronunciation of words,

so that you can sound more natural, more relaxed, and be more easily understood.

Daha doğal, daha rahat konuşabilmeniz ve daha kolay anlaşılabilmeniz için kısaltmalar hakkında bilgi edinmek ve kelimelerin vurgusuz telaffuzlarını öğrenmek çok önemlidir.

You’re in the right place for this.

Bunun için doğru yerdesiniz.

Okay, let’s keep going.

Tamam, devam edelim.

Number 65: Good.

65 Numara: Güzel.

This is our first word in the 100 most common words in English list that’s primarily an adjective.

Bu, İngilizcedeki en yaygın 100 kelime listesindeki ilk kelimemizdir ve esasen bir sıfattır.

An adjective is a content word.

Sıfat içerik sözcüğüdür.

Content words are nouns, verbs, adjectives, and adverbs.

İçerik sözcükleri isimler, fiiller, sıfatlar ve zarflardır.

And content words are what are generally will be stressed in a sentence.

Ve içerik sözcükleri, genellikle bir cümlede vurgulanacak olanlardır.

Good. Good.

İyi. İyi.

Up-down shape.

Yukarı-aşağı şekil.

Good.

İyi.

Longer, clearer.

Daha uzun, daha net.

The O here represents the UH sound, like in push, or book.

Buradaki O, itme veya kitaptaki gibi UH sesini temsil eder.

Good. Uh.

İyi. Ah.

The D is a stop consonant, and stop consonants have two parts, a stop of air, and a release.

D bir durma ünsüzüdür ve durma ünsüzlerinin iki kısmı vardır, bir hava durağı ve bir serbest bırakma.

Good. Good. Stop and release.

İyi. İyi. Dur ve bırak.

But with stop consonants, it’s common to skip the release.

Ancak dur ünsüzleriyle, serbest bırakmanın atlanması yaygın bir durumdur.

Then, the D becomes a lot more subtle.

Ardından, D çok daha incelikli hale gelir. Sana

I want to show you what I mean.

ne demek istediğimi göstermek istiyorum.

Good. ddd--

İyi. ddd--

My tongue is lifted into position for the D, and my vocal cords make a sound.

Dilim D pozisyonuna yükseldi ve ses tellerim ses çıkardı.

Dddd. Good. Good. Good.

Ddd. İyi. İyi. İyi.

Do you hear it at the end?

Sonunda duyuyor musun?

It’s clearer on its own.

Kendi başına daha net.

Dddd--

Dddd--

But of course, we never use it that way.

Ama tabii ki biz onu asla bu şekilde kullanmıyoruz.

It’s always part of a word or sentence.

Her zaman bir kelimenin veya cümlenin parçasıdır.

And that can mean it’s harder here: good, good, ddd--, good.

Ve bu, burada daha zor olduğu anlamına gelebilir: iyi, iyi, ddd--, iyi.

Pronouncing your D this way will help your English sound natural.

D'nizi bu şekilde telaffuz etmek, İngilizcenizin kulağa doğal gelmesine yardımcı olacaktır.

If you’re linking the D into a word that begins with a vowel or diphthong,

D'yi sesli harf veya iki ünlü ile başlayan bir kelimeye bağlarsanız,

then it will sound like a flap.

o zaman bir flep gibi ses çıkarır.

Let’s look at an example.

Bir örneğe bakalım.

I feel good about the project.

Proje hakkında iyi hissediyorum.

Good about, good about.

hakkında iyi, hakkında iyi.

Goo-- ddd-- Good about.

İyi...

There, the next word begins with a vowel sound, so I flap the tongue and connect the two words.

Orada, bir sonraki kelime bir sesli harfle başlıyor, bu yüzden dil çırpıp iki kelimeyi birleştiriyorum.

Good about.

hakkında iyi.

It’s a good restaurant.

Bu iyi bir restoran.

Good—dd—restaurant.

İyi—dd—restoran.

There, I make a very quick D sound in the vocal cords, before going into the R.

Orada, R. Good restoranına girmeden önce ses tellerimden çok hızlı bir D sesi çıkarıyorum

Good restaurant.

.

66, the word ‘some’.

66, 'bazı' kelimesi.

This word generally reduces and can be said very quickly in sentences.

Bu kelime genellikle azalır ve cümlelerde çok çabuk söylenebilir.

It depends on how the word is being used.

Kelimenin nasıl kullanıldığına bağlı.

For example, if it’s being used to show that something was great, or unique, like,

Örneğin, "Bu bir partiydi!" gibi bir şeyin harika veya benzersiz olduğunu göstermek için kullanılıyorsa

“That was some party!”, then it’s fully pronounced.

, o zaman tamamen telaffuz edilir.

Also, if it can be switched out for the word ‘certain’, then it’s stressed:

Ayrıca, 'kesin' kelimesinin yerine geçebilirse, o zaman vurgulanır:

Some days I work from home, and some days I go to the office.

Bazı günler evden çalışıyorum ve bazı günler ofise gidiyorum.

Fully pronounced: some, some.

Tamamen telaffuz: bazı, bazı.

Up-down shape, length, UH as in butter vowel.

Yukarı-aşağı şekil, uzunluk, UH gibi tereyağı ünlüsü.

But usually, it’s not stressed, it’s actually reduced.

Ancak genellikle stresli değildir, aslında azaltılmıştır.

Then it’s more like: some, some, some.

O zaman daha çok şuna benzer: biraz, biraz, biraz.

Flat, low in pitch, said very quickly, and the vowel reduces to the schwa.

Düz, perdesi alçak, çok hızlı söylenir ve sesli harf schwa'ya indirgenir.

Some. Some. Some.

Bazı. Bazı. Bazı.

We pronounce it this way when we use ‘some’ to mean an unknown amount, or unit, or thing.

Bilinmeyen bir miktar, birim veya şey anlamında 'bazı' kullandığımızda bunu bu şekilde telaffuz ederiz.

Some water.

Biraz su.

May I have some water?

Biraz su alabilir miyim?

Some, some.

Biraz biraz.

We need some more volunteers.

Biraz daha gönüllüye ihtiyacımız var.

Some, some. Some more.

Biraz biraz. Biraz daha.

Some.

Bazı.

Said very quickly, low in pitch, flat: some.

Çok hızlı söylendi, perdesi alçak, düz: biraz.

Stressed: some.

Stresli: biraz.

Unstressed: sum.

Vurgusuz: toplam.

Number 67, the word “could”.

67 numara, "yapabilir" kelimesi.

Actually, we’ve already gone over this word.

Aslında, bu kelimenin üzerinden çoktan geçtik.

We did that when we talked about ‘would’, number 37.

Bunu 'would'dan bahsederken yapmıştık, 37 numara.

Number 68. Another word that reduces, the word ‘them’.

68 numara. İndirgeyen bir başka kelime, 'onlar' kelimesi.

A pronoun, which is a function word.

Bir işlev sözcüğü olan bir zamir.

Fully pronounced, the word has the voiced TH, which I know is a tricky sound,

Tam olarak telaffuz edilen kelime, zor bir ses olduğunu bildiğim sesli TH'ye,

the EH as in BED vowel, and the M consonant.

BED sesli harfinde olduğu gibi EH'ye ve M ünsüzüne sahiptir.

Them.

Onlara.

I have good news for you if the TH is one of your hardest sounds:

TH en zor seslerinizden biriyse size iyi haberlerim var:

This reduction involves dropping the TH.

Bu azalma TH'yi düşürmeyi içeriyor.

So, let me give you an example sentence.

O halde size örnek bir cümle vereyim.

We gave them the tickets.

Onlara biletleri verdik.

Gave ‘em.

Verdim.

We gave ‘em money.

Onlara para verdik.

Gave ‘em. Gave ‘em.

Verdim. Verdim.

You might be thinking, wait, we already studied ‘gave ‘im’,

Düşünüyor olabilirsiniz, bir dakika, biz zaten "verdim"i çalıştık

and it was when we were talking about “him!” Yes.

ve "ondan" söz ettiğimiz zamandı! Evet.

Both ‘him’ and ‘them’ sound the same when reduced.

Hem 'o' hem de 'onlar' azaltıldığında aynı ses çıkarır.

So, “we gave him money”

Yani, "ona para verdik" kulağa

will sound just like “we gave them money.”

"onlara para verdik" gibi gelecek.

It doesn’t matter that they sound the same.

Seslerinin aynı olması önemli değil.

We use a pronoun when we’ve established who we’re talking about.

Kimden bahsettiğimizi belirlediğimizde bir zamir kullanırız.

So these two pronouns sounding the same shouldn’t add any confusion to your conversation.

Bu nedenle, kulağa aynı gelen bu iki zamir, konuşmanıza herhangi bir karışıklık eklememelidir.

You can pronounce it quickly with the TH: them, them, them, them.

TH ile hızlı bir şekilde telaffuz edebilirsiniz: They, They, They, They.

But you’ll also hear it with the TH dropped, and this is something you can do in conversational English too.

Ancak bunu TH düştüğünde de duyacaksınız ve bu, konuşma İngilizcesinde de yapabileceğiniz bir şey.

Number 69: See.

Numara 69: Bkz.

This is a verb, a content word, and generally yes, this will always be stressed in a sentence.

Bu bir fiil, içerikli bir kelime ve genellikle evet, bu her zaman bir cümlede vurgulanacaktır.

We’re on number 69 here of the 100 most common words in English,

İngilizcede en çok kullanılan 100 kelime arasında 69. sıradayız

and there have only been a handful of words where it’s never stressed.

ve hiç vurgulanmayan sadece bir avuç kelime var.

Wow. Unstressed words? So common.

Vay. Vurgusuz kelimeler? Çok yaygın.

Reductions? So common.

İndirimler? Çok yaygın.

See is a simple word, just two sounds, the S consonant and the EE as in SHE vowel.

See basit bir kelime, sadece iki ses, S ünsüz ve SHE sesli harfindeki gibi EE.

See. See.

Görmek. Görmek.

Stressed with an up-down shape: see, see.

Yukarı-aşağı şeklinde vurgulu: bakın, bakın.

And it will be one of the longer syllables in a sentence.

Ve bir cümledeki en uzun hecelerden biri olacak.

I didn’t see you there. See. See.

seni orada görmedim Görmek. Görmek.

Or: The CEO asked to see me.

Veya: CEO beni görmek istedi.

See.

Görmek.

Number 70: the word ‘other’.

70 numara: "diğer" kelimesi.

This word can be used as an adjective, a noun, a pronoun,

Bu kelime bir sıfat, bir isim, bir zamir olarak kullanılabilir,

so, this word can be both a content word and a function word.

yani bu kelime hem içerik kelimesi hem de işlev kelimesi olabilir.

It can be stressed or unstressed.

Stresli veya stressiz olabilir.

For example, stressed: I don’t love it, on the other hand, it is cheaper.

Örneğin, vurguladı: Sevmiyorum, aksine daha ucuz.

Other. Other.

Diğer. Diğer.

Or, I read about that just the other day.

Ya da geçen gün okudum.

Other. Other.

Diğer. Diğer.

It’s usually stressed, but it can be unstressed.

Genellikle vurguludur, ancak vurgusuz da olabilir.

For example, Someone or other will help out.

Örneğin, Birisi veya başka biri yardımcı olacaktır.

Someone or other.

Birisi ya da diğeri.

Or other, or other, or other, or other.

Veya diğer, veya diğer veya diğer veya diğer.

Other, other, other.

Diğer, diğer, diğer.

Lower in pitch, a little mumbled, less clear.

Perdede daha alçak, biraz mırıltılı, daha az net.

However, I don’t change any of the sounds so it’s just unstressed, not reduced.

Ancak, seslerin hiçbirini değiştirmiyorum, bu yüzden sadece vurgusuz, azaltılmamış.

In the stressed syllable, we have the UH as in BUTTER vowel and voiced TH, oth, oth.

Vurgulu hecede, BUTTER ünlüsünde olduğu gibi UH'ye sahibiz ve TH, oth, oth olarak seslendirdik.

Just the very tip of the tongue comes through the teeth for that TH.

O TH için dilin sadece ucu dişlerin arasından geçer.

Oth, th, th, th. Other.

Oth, th, th, th. Diğer.

Then the schwa R ending in the unstressed syllable.

Sonra vurgusuz hecede biten schwa R.

Other.

Diğer.

Wow.

Vay.

We’re getting close to the end.

Sona yaklaşıyoruz.

We’ve studied 70 of the 100 most common words in English.

İngilizcede en sık kullanılan 100 kelimenin 70'ini inceledik.

Let’s keep going down this list, studying the pronunciation,

Bu listede ilerlemeye devam edelim, telaffuzu inceleyelim

and I don’t mean the full or official pronunciation,

ve tam veya resmi telaffuzu kastetmiyorum,

I mean how the word is actually used in a sentence in American English.

kelimenin Amerikan İngilizcesinde bir cümlede gerçekte nasıl kullanıldığını kastediyorum.

Look for the next installment in this series, coming soon.

Bu serinin bir sonraki taksitini bekleyin, çok yakında. Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.