How to Say and Use EXCUSE ME in English

In this American English pronunciation video, we’re going to go over how to pronounce

Bu Amerikan İngilizcesi telaffuz videosunda, "

and use the phrase ‘excuse me’.

afedersiniz" ifadesinin nasıl telaffuz edileceğini ve kullanılacağını ele alacağız.

The phrase ‘excuse me’ can be used in different situations to mean different things.

'Affedersiniz' ifadesi, farklı durumlarda farklı şeyleri ifade etmek için kullanılabilir.

But first, let’s talk about the pronunciation of the word ‘excuse’. I’m going to say

Ama önce, 'mazeret' kelimesinin telaffuzundan bahsedelim.

it two different ways. Can you hear the difference? Excuse, excuse. Excuse, excuse. It’s a subtle

Bunu iki farklı şekilde söyleyeceğim. Farkı duyabiliyor musun? Özür dilerim, özür dilerim. Özür dilerim, özür dilerim. Bu ince bir

difference, and it’s in the ending sound. If the ending sound is voiced, in this case,

fark ve bitiş sesinde. Bitiş sesi sesliyse, bu durumda

a Z sound, excuse, then it’s a verb. If it’s unvoiced, excuse, then it’s a noun.

bir Z sesi, mazeret, o zaman bu bir fiildir. Sessiz ise, afedersiniz, o zaman bir isimdir.

It’s a verb in the phrase ‘excuse me’. So, for the most part, we will be using a

Bu, 'afedersiniz' cümlesindeki bir fiildir. Yani, çoğunlukla bir

Z sound.

Z sesi kullanacağız.

The different ways to use this phrase. First, you can use it to get someone’s attention.

Bu ifadeyi kullanmanın farklı yolları. İlk olarak, birinin dikkatini çekmek için kullanabilirsiniz.

>> Excuse me, where’s the bathroom? >> Around the corner.

>> Afedersiniz, banyo nerede? >> Köşede.

>> Excuse me, do you have the time? >> Ah, it’s about 9:15.

>> Afedersiniz, vaktiniz var mı? >> Ah, saat yaklaşık 9:15.

>> Thank you sir. >> You’re welcome.

>> Teşekkürler efendim. >> Rica ederim.

Because we’re using it to get someone’s attention, excuse me, it has to be very clear

Birinin dikkatini çekmek için kullandığımız için , afedersiniz, çok net

and a little bit louder. So, we begin with the IH as in SIT vowel. Ih, ih, ih, a little

ve biraz daha yüksek olmalı. Yani, SIT ünlüsünde olduğu gibi IH ile başlıyoruz. Ih, ih, ih, biraz

jaw drop. Ex-, ex-, ex-.

çene düşmesi. Eski-, eski-, eski-.

To make the K, the back part of the tongue reaches up and touches the soft palate. Ex-,

K'yi yapmak için dilin arka kısmı yukarı uzanır ve yumuşak damağa dokunur. Ex-,

kk, kk, ks, ks. Do you see how my jaw closes? That’s because the teeth have to be together

kk, kk, ks, ks. Çenemin nasıl kapandığını görüyor musun? Bunun nedeni, S'yi oluşturmak için dişlerin bir arada olması gerektiğidir.

to make the S. The tongue tip is down, pressing here, to put a little tension in the tongue,

Dilin ucu aşağıdadır ve buraya bastırarak dile,

behind the bottom front teeth. Ex-, ex-.

alt ön dişlerin arkasına biraz gerginlik verir. Eski-, eski-.

The back part of the tongue reaches up and touches the soft palate, kk, kk, kk.

Dilin arka kısmı yukarı uzanır ve yumuşak damağa dokunur, kk, kk, kk.

da-DA-da, excuse me. It has the EW as in FEW diphthong. So, the tongue tip is down, pressing

da-DA-da, afedersiniz. FEW diphthong'da olduğu gibi EW'ye sahiptir . Böylece dil ucu aşağıdadır ve

behind the bottom front teeth. For the first half of the diphthong, the front part of the

alt ön dişlerin arkasına bastırır. Diftong'un ilk yarısında, dilin ön kısmı

tongue is reaching towards the roof of the mouth, yy, yy, to make that Y sound. Excu-,

ağzın çatısına doğru uzanır , yy, yy, bu Y sesini verir. Affedersiniz,

yy, yy, yy. Then we have the OO vowel, excu-, so the lips will round. Excuse me, -se me,

yy, yy, yy. O zaman OO sesli harfine sahibiz, kusura bakma, böylece dudaklar yuvarlaklaşacaktır. Afedersiniz, -gör beni,

-se me. Then we have the Z sound, the M consonant, and the EE vowel. So, to make the Z sound,

-gör beni. Sonra Z sesi, M ünsüz ve EE sesli harfine sahibiz. Yani Z sesini çıkarmak için

the tongue is here, touching the back of the bottom front teeth, and the teeth are closed,

dil burada, alt ön dişlerin arkasına değiyor ve dişler kapalı,

zz, zz. It’s just like the S except I’m vibrating the vocal cords with my voice, zz.

zz, zz. Ses tellerimi sesimle titreştirmem dışında tıpkı S gibi , zz.

ZZ-mm. Then we just close the lips to go into the M sound. Excuse me, ee. And then the EE

ZZ-mm. Sonra M sesine geçmek için sadece dudakları kapatıyoruz . Affedersiniz. Ve sonra

as in SHE vowel. Lips will part, jaw won’t drop much because the tongue is lifting pretty

SHE sesli harfindeki gibi EE. Dudaklar ayrılacak, çene fazla düşmeyecek çünkü dil

high here to the roof of the mouth. The tongue tip is down, but the front part lifts. Excuse

burada ağzın çatısına kadar oldukça yükseğe kalkıyor. Dil ucu aşağıdadır ancak ön kısmı yukarı kalkmaktadır.

me, excuse me.

Affedersiniz, affedersiniz.

Let’s watch one more time.

Bir kez daha izleyelim.

>> Excuse me, where’s the bathroom? >> Around the corner.

>> Afedersiniz, banyo nerede? >> Köşede.

>> Excuse me, do you have the time? >> Ah, it’s about 9:15.

>> Afedersiniz, vaktiniz var mı? >> Ah, saat yaklaşık 9:15.

>> Thank you sir. >> You’re welcome.

>> Teşekkürler efendim. >> Rica ederim.

We also use this phrase to get around somebody, or if we accidentally bump into somebody in

Bu ifadeyi ayrıca birinin etrafından dolaşmak için veya yanlışlıkla bir kalabalığın içinde birine çarptığımızda kullanırız

a crowd. Now here, we don’t really need to get someone’s attention, so we might

. Şimdi burada, gerçekten birinin dikkatini çekmemize gerek yok, bu yüzden

really mutter it, excuse me, ‘scuse me, ‘scuse me, dropping the first syllable altogether.

gerçekten mırıldanabiliriz, afedersiniz, 'afedersiniz, ' afedersiniz, ilk heceyi tamamen unutabiliriz.

I’ve noticed sometimes I even almost just whisper it if I accidentally bump into somebody,

Bazen yanlışlıkla birine çarptığımda

or if I need to slide between two people, ‘scuse me [3x]. So this is very different

ya da iki kişinin arasında kaymam gerektiğinde "özür dilerim [3x]" diye fısıldadığımı bile fark ettim. Yani bu, birinin dikkatini

from the first case where we needed to get someone’s attention, and we had to say it

çekmemiz gereken ilk vakadan çok farklı ve bunu

really clearly. Excuse me, ‘scuse me, ‘scuse me.

gerçekten net bir şekilde söylememiz gerekiyordu. Affedersiniz, 'özür dilerim,' özür dilerim.

>> ‘Scuse me, ‘scuse me. >> ‘Scuse me, ‘scuse me, thank you. ‘Scuse me.

>> 'Affedersiniz,' özür dilerim. >> 'Afedersiniz, 'özür dilerim, teşekkür ederim. Affedersiniz.

We can also use this phrase if we don’t understand, and we need somebody to repeat what

Bu ifadeyi anlamadığımızda da kullanabiliriz ve birinin söylediklerini tekrar etmesine ihtiyacımız var

they’ve said. Excuse me? Excuse me? Here again I’m dropping the first syllable. You

. Affedersin? Affedersin? Burada yine ilk heceyi bırakıyorum.

don’t have to. Excuse me? But it doesn’t have to be so clearly pronounced because we’re

zorunda değilsin. Affedersin? Ancak birinin dikkatini çekmediğimiz için bu kadar net bir şekilde telaffuz edilmesine gerek yok

not getting someone’s attention. We don’t have to get the focus here, we already have

. Burada odaklanmamız gerekmiyor, zaten

the focus. Excuse me, excuse me? Notice also, the voice is going up in pitch. That means

odak bizde. Affedersiniz, pardon? Ayrıca sesin perdede yükseldiğine dikkat edin. Bu,

it’s a question. That’s the signal to the person that I didn’t understand. Excuse me?

bunun bir soru olduğu anlamına gelir. Bu, anlamadığım kişiye verilen işaretti. Affedersin?

>> So I don’t know what I’m going to get. >> Excuse me?

>> Yani ne alacağımı bilmiyorum. >> Pardon?

>> I don’t know what I’m going to get. >> Ah.

>> Ne alacağımı bilmiyorum. >> Ah.

>> How about three? >> Excuse me?

>> Üçe ne dersin? >> Pardon?

>> How about three? >> Yeah, three works.

>> Üçe ne dersin? >> Evet, üç eser.

>> Okay.

>> Tamam.

>> Excuse me? [6x]

>> Pardon? [6x]

It’s just like saying ‘What did you say?’, only it’s a little faster. Excuse me, excuse

'Ne dedin?' demek gibi, sadece biraz daha hızlı. Affedersiniz,

me?

pardon?

This phrase can also be used sarcastically, as a response to somebody overreacting to

Bu ifade, birinin bir şeye aşırı tepki vermesine bir yanıt olarak alaycı bir şekilde de kullanılabilir

something. For example, ‘Rachel, you always make a mess in the kitchen.’ ‘Excuse me.’

. Örneğin, 'Rachel, sen her zaman mutfakta ortalığı karıştırıyorsun.' 'Affedersiniz.'

Now, when we use it sarcastically like that, we tend to really stretch out the stressed

Şimdi, bunu böyle alaycı bir şekilde kullandığımızda, vurgulu heceyi gerçekten uzatma eğilimindeyiz

syllable, excuse, excuse. Well excuse me. Of course, it’s a little bit rude, you would

, mazeret, mazeret. Pekala kusura bakmayın. Tabii ki, biraz kaba,

be using this, maybe, in an argument with somebody.

bunu belki birisiyle tartışırken kullanırdın .

>> Dad, I can’t believe you ate the last cookie!

>> Baba, son kurabiyeyi yediğine inanamıyorum !

>> Well excuse me!

>> Afedersiniz!

So there you go, four different ways to use and pronounce the phrase ‘excuse me’. So the

İşte, 'afedersiniz' ifadesini kullanmanın ve telaffuz etmenin dört farklı yolu. Yani

pronunciation matters. Are we trying to get somebody’s attention? Then we need to be

telaffuz önemlidir. Birinin dikkatini mi çekmeye çalışıyoruz? O zaman

really clear. Are we signaling that we don’t understand? Then we need to phrase it as a

gerçekten net olmalıyız. Anlamadığımızı mı gösteriyoruz ? O zaman perdeyi yükselterek bir soru olarak ifade etmemiz gerekiyor

question with the pitch going up. Excuse me? Instead of, excuse me.

. Affedersin? Bunun yerine, affedersiniz.

>> [burp] Excuse me! >> Hi.

>> [geğirme] Affedersiniz! >> Merhaba.

>> Hi.

>> Merhaba.

I hope this video has helped you figure out how and when to use this phrase. Don’t forget

Umarım bu video, bu ifadeyi nasıl ve ne zaman kullanacağınızı anlamanıza yardımcı olmuştur.

to like and share this video!

Bu videoyu beğenmeyi ve paylaşmayı unutmayın! Hepsi

That’s it, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler .

>> Did you touch your mic? You can’t touch it. >> Well excuse me!!

>> Mikrofonuna dokundun mu? ona dokunamazsın >> Afedersiniz!!