Vocabulary Practice! | Vocabulary from American Football | Rachel's English Vocabulary

Chances are you know all about football and you love it.

Muhtemelen futbol hakkında her şeyi biliyorsunuz ve onu seviyorsunuz.

But how much do you know about American football?

Ama Amerikan futbolu hakkında ne biliyorsun?

In this video we're going to sit down with my husband David who's an expert on American football

Bu videoda Amerikan futbolu konusunda uzman olan kocam David ile oturup

and we're going to learn some vocabulary terms about football and also a little bit about the game.

futbol ve oyunla ilgili bazı terimleri öğreneceğiz.

Last year, I was posting about football a little bit more than normal

Geçen yıl futbol hakkında normalden biraz daha fazla gönderi paylaşıyordum

because our team, the Philadelphia eagles, won the super bowl.

çünkü takımımız Philadelphia Eagles Super Bowl'u kazandı.

So I was posting about it on instagram and this kind of thing.

Bu yüzden instagram ve bu tür şeyler hakkında gönderiler paylaşıyordum.

And some people wrote to me and said: I find American football so confusing.

Ve bazı insanlar bana yazıp şöyle dediler: Amerikan futbolunu çok kafa karıştırıcı buluyorum.

I live in the US, people talk about, it I’d love to know a little bit more about it.

ABD'de yaşıyorum, insanlar hakkında konuşuyor, onun hakkında biraz daha fazla şey öğrenmek isterim.

So I thought let's make a video. So here we are, in the fall, beginning the football season.

O yüzden bir video çekelim dedim. İşte sonbaharda futbol sezonuna başlıyoruz.

So David, can you sort of step me through a little bit about the game?

David, bana oyunla ilgili biraz adım atabilir misin?

Now unfortunately, or fortunately, the NFL, they're very good or very tight

Şimdi ne yazık ki ya da neyse ki NFL, kendi çekimleri konusunda çok iyi ya da çok sıkılar, bu

about their own footage so I can't put in footage of different plays in this kind of thing.

yüzden bu tür şeylerde farklı oyunların görüntülerini koyamıyorum.

But we'll do our best to describe what's going on

Ancak neler olup bittiğini açıklamak için elimizden gelenin en iyisini yapacağız

and we'll also talk about some interesting things that happen with the pronunciation

ve ayrıca bu kelimelerin ve deyimlerin bazılarının telaffuzunda meydana gelen bazı ilginç şeylerden de bahsedeceğiz

of some of these words and phrases.

.

So let's start where the game starts and that's with a kickoff.

Öyleyse oyunun başladığı yerden başlayalım ve bu bir başlama vuruşuyla.

And that is when one team kicks the ball

Ve bu, bir takımın

almost the entire length of the field, the other team catches it, and they run as far as they can.

neredeyse tüm saha boyunca topa vurduğu, diğer takımın topu yakaladığı ve koşabildikleri kadar uzağa koştukları zamandır.

Now, not to get picky here but is that really the beginning of the game, or is the beginning of the game a coin toss?

Şimdi, burada seçici olmak istemem ama bu gerçekten oyunun başlangıcı mı, yoksa oyunun başlangıcı bir yazı tura mı?

>> Yes, that's picky. >> okay.

>> Evet, bu çok seçici. >> tamam.

>> But it's also true? >> Before the game...

>> Ama aynı zamanda doğru mu? >> Maçtan önce...

Well, it's true. Before the game, there's a coin toss

Bu doğru. Maçtan önce,

to determine which team is going to receive the kickoff and which team is going to kick off.

hangi takımın başlama vuruşunu yapacağını ve başlama vuruşunu hangi takımın yapacağını belirlemek için yazı tura atılır.

So they all go out onto the middle, cause this doesn't happen in soccer, does it?

Yani hepsi ortaya çıkıyor, çünkü bu futbolda olmuyor, değil mi?

Yeah.

It does?

Evet.

Öyle mi?

Mm-hmm.

A coin toss happens in soccer?

Mm-hmm.

Futbolda yazı tura atılır mı?

Yeah.

Evet. O

Well, then everyone already knows that term.

zaman herkes bu terimi zaten biliyor.

I don't know if it's a coin toss.

Bunun bir yazı tura olup olmadığını bilmiyorum.

I mean it was when I was a kid.

Demek istediğim, ben çocukken.

That's how it got determined.

Bu şekilde belirlendi.

Like in the world cup, what do they do?

Dünya kupasında olduğu gibi, ne yaparlar?

I would guess there's still a coin toss.

Sanırım hala yazı-tura atışı var.

Because sometimes, there may be an advantage with the wind,

Çünkü bazen

or with the angle of the light where you may want to be

at one end of the field for the first half or the second half.

ilk yarı veya ikinci yarı sahanın bir ucunda olmak isteyebileceğiniz rüzgar veya ışığın açısı avantaj sağlayabilir .

So whoever wins the coin toss gets to choose.

Yani yazı tura atışını kim kazanırsa o seçim yapacak.

You can choose whether they want to start with the ball or whether they want to choose which end.

Topla başlamak isteyip istemediklerini veya hangi ucu seçmek isteyip istemediklerini seçebilirsiniz.

Okay.

Tamam aşkım.

So you've kicked off the ball to me, I’ve run it down to the field; your guy tackled me, what's next?

Yani sen topu bana attın, ben sahaya koştum; Adamın beni alt etti, sırada ne var?

So the whole point of football is to score as many points as you can.

Yani futbolun bütün amacı, mümkün olduğu kadar çok sayı atmaktır.

And the way to score the most points is by scoring a touchdown.

Ve en çok puanı almanın yolu, bir gol atmaktır.

And a touchdown is where you have the ball and you cross over the other team's goal line,

Ve bir touchdown, topa sahip olduğunuz ve diğer takımın kale çizgisini geçerek son

into the end zone, we'll talk about those two words in a bit,

bölgeye doğru ilerlediğiniz yerdir.

but a touchdown is worth six points that's the most points you can score with any play in football.

futboldaki herhangi bir oyunla.

So yeah,

Yani evet,

it's interesting to know that in football,

futbolda

different ways that you can score points get you a different number of points.

puan kazanmanın farklı yollarının size farklı sayıda puan kazandırdığını bilmek ilginç.

So you want the big one. You want the touchdown.

Demek büyük olanı istiyorsun. Golü istiyorsun.

Exactly.

Kesinlikle.

Okay, so the first three words we've gone over: kickoff, touchdown, end zone.

Tamam, üzerinden geçtiğimiz ilk üç kelime : başlama vuruşu, konma, bitiş bölgesi.

These are all compound words.

Bunların hepsi birleşik kelimelerdir.

A compound word doesn't have to be a single word; it can be two words together.

Bileşik bir kelimenin tek bir kelime olması gerekmez ; birlikte iki kelime olabilir.

And in a compound word, stress is always on the first word.

Ve bileşik bir kelimede, vurgu her zaman ilk kelimededir.

So, touchdown.

Yani, iniş.

I also want to point out with end zone.

Bitiş bölgesi ile de belirtmek istiyorum.

End zone.

Bitiş bölgesi.

What do you notice, David?

Ne fark ettin David?

The d disappeared.

D kayboldu.

Right.

Sağ.

So we often drop the d when it comes between two other consonants

Bu yüzden, diğer iki sessiz harf arasında geldiğinde genellikle d'yi bırakırız

and I listened to a whole bunch of examples online of people saying this phrase.

ve bu cümleyi söyleyen insanlardan bir sürü örneği internette dinledim.

No one says the d consonant.

Kimse d ünsüzünü söylemiyor.

So this is a case where we would definitely drop that D, just connect the n right on to the z. End zone.

Yani bu, D'yi kesinlikle bırakacağımız bir durum , sadece n'yi z'ye bağlayın. Bitiş bölgesi.

So, what exactly is the end zone?

Peki bitiş bölgesi tam olarak nedir?

Well, the end zone is the ten yards that extends past the rest of the field to play a football.

Bitiş bölgesi, futbol oynamak için sahanın geri kalanını geçen on yardadır.

American football field is a hundred yards long.

Amerikan futbolu sahası yüz metre uzunluğundadır.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

And then on each end, there's an additional ten yard area and that's the area that you have to get into.

Ve her iki uçta da ek olarak on yardalık bir alan var ve bu alana girmeniz gereken alan bu.

That's the end zone.

Bitiş bölgesi orası.

That's the area that you have to get into in order to score a touchdown.

Gol atmak için girmeniz gereken alandır.

Okay.

So you can either run into the end zone,

Tamam aşkım.

Yani gol bölgesine koşabilir

or you can catch a ball in the end zone, make sure your feet are inside that end zone line.

veya bitiş bölgesinde bir top yakalayabilirsiniz, ayaklarınızın o bitiş bölgesi çizgisinin içinde olduğundan emin olun.

That's right.

In order to get your points.

Bu doğru.

Puanlarınızı almak için.

That's right.

Bu doğru. Başlama

So I’ve received the kickoff but I haven't scored yet.

vuruşunu aldım ama henüz gol atmadım.

I've run down, I’ve gotten tackled, and it's time to start playing again.

Düştüm, yakalandım ve tekrar oynamaya başlama zamanı.

What happens?

Ne oluyor?

Right.

Sağ.

So you are going to try to go down the field in a series of downs.

Yani sahada bir dizi düşüşle inmeye çalışacaksınız.

So 'down' is a way to say a number of plays.

Yani 'aşağı', bir dizi oyunu söylemenin bir yolu.

Um, a down is the start of action and then the action ends on that play.

Um, aşağı hareketin başlangıcıdır ve aksiyon o oyunda sona erer.

So this is a big difference from what the rest of the world calls football.

Yani bu, dünyanın geri kalanının futbol dediği şeyden büyük bir fark.

In American football, there's this constant starting and stopping.

Amerikan futbolunda sürekli başlama ve durma vardır.

There are individual plays, whereas international soccer, is marked by this constant flow of play.

Bireysel oyunlar var, oysa uluslararası futbol bu sürekli oyun akışıyla damgasını vuruyor.

And so it's a big difference.

Ve bu büyük bir fark.

So in American football, you have this series of downs, you get four downs, or four plays,

Yani Amerikan futbolunda, on yarda almaya çalışmak için bir dizi düşüş yaşarsınız, dört düşüş veya dört oyun alırsınız

to try to get ten yards.

.

If you can make it ten yards you get a fresh set of downs, meaning that you get four more downs,

On yarda yapabilirseniz, yeni bir dizi düşüş elde edersiniz, yani dört kez daha inersiniz

and now go that next ten yards.

ve şimdi sonraki on yarda gidin.

- You start over. - Right.

- Baştan başla. - Sağ.

And you go from however far you made it.

Ve ne kadar uzağa gidersen git.

So let's say you didn't just make ten yards, which you made 25 yards, then my next try is from that spot,

Diyelim ki sadece on yarda yapmadınız, 25 yarda yaptınız, sonra bir sonraki denemem o noktadan olacak

and you get four tries, or four downs.

ve dört deneme ya da dört düşüş elde edeceksiniz.

Exactly.

To try to move ten yards again.

Kesinlikle.

Tekrar on yarda ilerlemeye çalışmak için.

Now, if you don't... If you don't get it, what happens?

Şimdi, eğer almazsan... Eğer almazsan, ne olur?

So if you get to your fourth down.

Yani dördüncüye ulaşırsan.

>> Mm-hmm. Last try. >> Right.

>> Mm-hmm. Son deneme. >> Doğru.

And you feel like you're too far away to make it that additional yardage to get to that 10 yard mark,

Ve o 10 yarda çizgisine ulaşmak için fazladan mesafe kat edemeyecek kadar uzakta olduğunuzu hissediyorsanız,

you can choose to either punt the ball, meaning you're going to give the ball back to the other team.

topla punt yapmayı seçebilirsiniz, yani topu diğer takıma geri vereceksiniz.

Or if you're close enough to the end zone, you might try to kick a field goal.

Veya bitiş bölgesine yeterince yakınsanız, şut atmayı deneyebilirsiniz.

Ok let's first talk about the punting.

Tamam, önce bahis hakkında konuşalım.

So that's when you don't think you're close enough to make a field goal,

İşte o zaman sahadan gol atacak kadar yakın olmadığınızı düşünürsünüz,

but you want to punt it, which means kick to get it as far away as you can for the other team.

ancak punt yapmak istersiniz, bu da diğer takım için golü olabildiğince uzağa atmak anlamına gelir.

So you're not just giving them the ball,

Yani onlara sadece topu vermiyorsunuz,

you're like: okay I’m going to give it to you but I’m going to knock it as

tamam, size vereceğim ama sizin

far away as I can from where you want to be.

olmak istediğiniz yerden elimden geldiğince uzağa vuracağım.

You want to back the other team up as far as you can.

Diğer takımı olabildiğince desteklemek istiyorsun.

And punting is different than a kickoff, right?

Ve bahis, başlama vuruşundan farklıdır, değil mi?

Because in a kickoff, you're...you place the ball on a little tiny tripod.

Çünkü başlama vuruşunda, siz... topu küçük bir tripoda yerleştiriyorsunuz.

- Tee. - Tee.

- Tee. - Tee.

Just like in golf.

Tıpkı golfte olduğu gibi.

And for a punt, you drop it from your hand and kick it.

Ve bir punt için, onu elinizden düşürür ve tekmelersiniz.

Right, so you're actually kicking the ball out of the air after you've dropped it.

Doğru, yani aslında topu düşürdükten sonra havadan dışarı atıyorsunuz.

Okay.

Tamam aşkım.

Now would there be two different players who would do those two different kinds of kicks?

Şimdi, bu iki farklı tekmeyi yapacak iki farklı oyuncu olur muydu?

Yeah.

Evet.

They're almost, I don't know if I’ve ever seen it be the same person.

Neredeyse aynı kişi olduklarını hiç gördüm mü bilmiyorum.

Wow.

Vay.

- So specialized, isn't it? - Yeah.

- Ne kadar özel, değil mi? - Evet.

You're going to kick this way, we're going to call you that.

Bu tarafa tekme atacaksın, sana öyle diyeceğiz.

Exactly.

Kesinlikle.

Okay.

Tamam aşkım.

The punter and the kicker.

Bahisçi ve golcü.

Okay.

So, actually, yeah. You never say kicker for the person who punts, that's the punter.

Tamam aşkım.

Yani, aslında, evet. Bahis yapan kişi için asla kicker demezsin, o bahisçidir.

So that's, that's the one case where you're at your last try but you can't make a field goal.

Yani bu, son denemenizde olduğunuz ancak sahadan gol atamadığınız tek durum.

Now if you think: I might be close enough to make a field goal.

Şimdi şöyle düşünürseniz: Sahadan gol atacak kadar yakın olabilirim.

That's only three points, but it's better than none and what is a field goal?

Bu sadece üç puan, ama hiç yoktan iyidir ve şut nedir?

So if field goal is when,

Yani sahadan gol,

again, this is the ball being kicked off the ground, someone holds it for you in this case, it's not on a tee.

yine, bu topun yerden atılmasıysa, bu durumda birisi topu sizin için tutuyorsa, tee üzerinde değildir.

Someone holds the ball and you try to kick it through the uprights.

Birisi topu tutuyor ve siz onu direklerin arasından geçirmeye çalışıyorsunuz.

So the uprights are those big giant u-shaped things at the end of each end zone.

Yani dikmeler, her bitiş bölgesinin sonundaki o büyük dev u-şekilli şeylerdir.

Goal post, another word.

Kale direği, başka bir kelime.

Goal posts.

Gol yazıları.

And what you try to do is kick the ball between them.

Ve yapmaya çalıştığınız şey, aralarındaki topu tekmelemek.

So if you're able to kick the ball between those goal posts, you get three points.

Yani bu kale direkleri arasında topa vurabilirseniz, üç puan alırsınız.

Okay.

Tamam aşkım.

Half a touchdown.

Yarım gol.

Right. Exactly.

Sağ. Kesinlikle.

And then if you score a touchdown or you score a field goal, then the next play is

Ve sonra bir gol atarsanız veya sahadan bir gol atarsanız, sonraki oyun

you're kicking it off to the other team.

diğer takıma atmanızdır.

Exactly.

Kesinlikle.

It's their turn to try to score.

Gol atmaya çalışma sırası onlarda.

Mm-hmm. You got it.

Mm-hmm. Anladın mı?

So we talked about downs as individual plays but another football vocabulary word

Bireysel oyunlar olarak düşüşlerden bahsettik ama futbol sözlüğünde başka bir kelime

is a 'drive', and a drive is a series of downs.

'drive' ve drive da bir dizi düşüş.

So after you receive a kickoff, and you go down the field, and you are having a series of plays,

Yani bir başlama vuruşu aldıktan sonra, sahaya indiğinizde ve bir dizi oyun oynadığınızda,

that entire possession, the whole time that you have the ball, that's called a drive.

topa sahip olduğunuz tüm süre boyunca buna sürüş denir.

Okay.

Tamam aşkım.

So it's from the time you receive the kickoff to the time you either score a point or have to punt.

Yani başlama vuruşunu aldığınız andan bir puan aldığınız veya kumar oynamanız gereken ana kadar.

Right.

Or the other team gets the ball.

Sağ.

Veya diğer takım topu alır.

- Right. We'll talk about in a second. - Yes. We will.

- Sağ. Birazdan bahsedeceğiz. - Evet. Yapacağız.

Okay. So that's a drive and I just want to point out with a d or a consonant cluster,

Tamam aşkım. Yani bu bir dürtü ve sadece bir d veya bir ünsüz kümesiyle belirtmek istiyorum,

it's really common to pronounce that as JR.

bunu JR olarak telaffuz etmek gerçekten yaygın.

So rather than ddd-- drive, its jjj-- drive, drive.

Yani ddd-- sür yerine, jjj-- sür, sür.

Wouldn't you say that's the more common pronunciation?

Bunun daha yaygın telaffuz olduğunu söylemez miydin?

Definitely.

Kesinlikle.

Yeah so let's talk about the different ways that you can advance the ball.

Evet, hadi topu ilerletmenin farklı yolları hakkında konuşalım .

So the most basic way and I think sort of the oldest way... The way that the game kind of

Yani en temel yol ve bence en eski yol... Oyunun

was invented was most of the time, teams ran the ball.

icat edilme şekli çoğu zaman takımların topu koşturmasıydı.

So a running play is when the quarterback hands the ball off to a running back,

Yani bir koşu oyunu, oyun kurucunun topu geri koşan bir oyuncuya vermesidir,

who then runs and tries to get as far as he can go.

o da koşar ve gidebildiği kadar uzağa gitmeye çalışır.

So within that is another vocabulary word which is handoff.

Yani bunun içinde başka bir kelime dağarcığı var, bu da el değiştirme.

So the quarterback is going to hand off the ball to the running back, and that's actually a pretty tricky time.

Yani oyun kurucu topu geri koşan oyuncuya verecek ve bu aslında oldukça zor bir zaman.

It's an easy time for the ball to be dropped,

Bu, topun düşürülmesi için kolay bir zamandır

and if you're handing the ball off, or anytime you're running with the ball,

ve eğer topu elden çıkarırsanız veya herhangi bir zamanda topla koşarsanız,

if the ball falls to the ground, anybody can get the ball, the other team can get the ball, that's called a fumble.

top yere düşerse, herhangi biri topu alabilir, diğer takım alabilir. top, buna fumble denir.

A fumble is when the ball is on the ground and it's loose,

Fumble, topun yerdeyken ve gevşekken olduğu zamandır

and that's often times when you see a huge pileup of everybody because the ball is up for grabs.

ve bu genellikle top kapmak için hazır olduğu için herkesin büyük bir yığınını gördüğünüz zamandır.

So the handoff is different than a throw

Yani el atma, atıştan farklıdır

because I’m literally not letting go of it until you have gained possession.

çünkü siz topa sahip olana kadar kelimenin tam anlamıyla bırakmayacağım.

Right.

Sağ.

It's your direct possession to mine, there's no oxygen there.

Benimkine doğrudan sahipsin, orada oksijen yok.

- Right. - okay.

- Sağ. - Tamam.

so the other way to advance the ball forward is by throwing it, and that's when the quarterback drops back,

yani topu ileri atmanın diğer bir yolu da fırlatmaktır ve işte o zaman oyun kurucu geri düşer,

meaning goes back a couple feet after getting the ball, and is going to throw the ball downfield.

yani topu aldıktan birkaç adım sonra geri gider ve topu sahanın aşağısına atar.

If the ball is caught by one of his players, that's a completion, or a complete pass, completed pass,

Top oyuncularından biri tarafından yakalanırsa, bu bir tamamlama veya tam pas, tamamlanmış pas olur

and if it's not, if the player drops it, that's called an incomplete pass.

ve eğer tutulmazsa, oyuncu düşürürse buna eksik pas denir.

Meaning that you tried to throw it but the ball hit the ground instead of being caught.

Yani atmaya çalıştınız ama top yakalanmak yerine yere çarptı.

And there's another thing that can happen when you throw the ball which is that the other team might catch it.

Ve topu attığınız zaman olabilecek başka bir şey daha var ki o da diğer takımın topu yakalayabilmesidir.

They might jump in front of you and instead of your player catching the ball,

Önünüze atlayabilirler ve oyuncunuz topu yakalamak yerine

the other team catches a ball that's called an interception.

diğer takım araya girme adı verilen bir topu yakalar .

Interception.

müdahale. Futbol

One other vocabulary word with throwing the football is 'spiral'.

atma ile ilgili diğer bir kelime dağarcığı 'spiral' dir.

Football is a really weird shape.

Futbol gerçekten garip bir şekil.

You know it's it's like tapered on both ends and that can be harder to throw, it can wobble a lot when it's thrown.

Hani iki ucu da sivriltilmiş gibi ve atması daha zor olabiliyor, atıldığında çok sallanabiliyor.

So you want it to be a nice spiral which means it just spins this way.

Yani onun güzel bir sarmal olmasını istiyorsun, yani bu şekilde dönüyor.

So the two points on either end, and it's spinning like this, and it just makes a nice straight arc to your receiver,

Yani her iki uçtaki iki nokta ve bu şekilde dönüyor ve alıcınıza güzel bir düz yay çiziyor,

hopefully, hopefully not to the other team.

umarım, umarım diğer takıma olmaz.

Right

Pekala

David, what about when the quarterback is going to throw the ball and he doesn't get a chance to.

David, ya oyun kurucu topu atacağı zaman ve atma şansı bulamıyorsa?

I've seen this happen so many times.

Bunun olduğunu birçok kez gördüm.

Right.

Sağ.

The quarterback drops back and goes backwards, and before he can get rid of the ball,

Oyun kurucu geri çekilir ve geri gider ve toptan kurtulamadan,

before he can make a pass, he gets tackled back in the backfield.

pas veremeden arka sahada topa tutulur.

And that's called a sack.

Ve buna çuval denir.

Anytime that the quarterback loses yardage, goes backwards and is tackled before he can throw is a sack.

Oyun kurucu mesafeyi kaybettiği, geri gittiği ve atış yapamadan müdahale edildiği her an bir çuvaldır.

So a 'sack' is when you actually lose yards, you don't get to just start again at where you were.

Yani bir 'çuval', gerçekten yarda kaybettiğinizde, kaldığınız yerden tekrar başlayamazsınız. Oyun

If I’m the quarterback, and I get the football and I go back five yards looking for my guy,

kurucu bensem ve futbolu alırsam ve adamımı aramak için beş yarda geri gidersem

and someone from the other team comes out of nowhere and sacks me,

ve diğer takımdan biri aniden çıkıp beni kovarsa,

then we have to start five yards back.

o zaman beş yarda geriden başlamamız gerekir.

Right.

Sağ.

Really sad.

Right.

Gerçekten üzgün.

Sağ.

Okay, so the next word we're going to talk about is huddle.

Pekala, konuşacağımız bir sonraki kelime grup sohbeti.

So again, American football is broken up into distinct starts and stops.

Yani yine, Amerikan futbolu farklı başlangıçlara ve bitişlere ayrılmıştır.

And so before each play, both the offensive team and usually the defensive team will huddle up.

Ve böylece her oyundan önce, hem hücum takımı hem de genellikle savunma takımı bir araya gelir.

That means that they get really close together before the play starts and they discuss what's going to happen.

Bu, oyun başlamadan önce birbirlerine gerçekten yakınlaştıkları ve ne olacağını tartıştıkları anlamına gelir.

The offense is talking about what play they're going to run so that everybody knows what to do,

Hücum, herkesin ne yapacağını bilmesi için hangi oyunu oynayacakları hakkında konuşmaktır

and the defense is making sure that they have their defensive assignments straightened out

ve savunma,

so that everybody knows who's defending which part of the field, or covering which person on the offensive side.

herkesin kimin sahanın hangi bölümünü savunduğunu veya hangisini koruduğunu bilmesi için savunma görevlerinin doğru yapıldığından emin olmaktır. hücum tarafındaki kişi.

So this never happens with soccer? No huddles in soccer?

Yani bu futbolda hiç olmaz mı? Futbolda kavga yok mu?

Um, sometimes when there's a free kick.

Bazen bir serbest vuruş olduğunda.

Sometimes a couple of players will sort of huddle up and talk.

Bazen birkaç oyuncu bir araya toplanıp konuşur.

But for the most part, that happens at halftime than before the game.

Ancak çoğunlukla, bu maçtan önce devre arasında olur.

Mmm-hmm.

Mmm-hmm.

Whereas in football, it happens between every play.

Oysa futbolda her oyun arasında olur.

Right.

Sağ.

So very frequently.

Çok sık.

Very frequently.

Çok sık.

A recent innovation is for teams to do that less and less for offensive teams to huddle up less and less

Son zamanlarda yapılan bir yenilik, takımların bunu giderek daha az yapması ve hücum takımlarının gittikçe daha az bir araya gelmesi ve bir

with the idea being that if you just run your next play without a huddle, it's harder for the defense to keep up.

sonraki oyununuzu bir araya toplanmadan çalıştırırsanız, savunmanın ayak uydurmasının daha zor olması fikridir.

Because they didn't get a chance to huddle.

Çünkü bir araya gelme şansları yoktu.

So how are you communicating your play in that case?

Peki bu durumda oyununuzu nasıl iletiyorsunuz? Oyun

The quarterback is often yelling things out or you may, before you come on to the field for that drive,

kurucu genellikle bir şeyler bağırıyor ya da o sürüş için sahaya çıkmadan önce,

you may script out five plays in a row that you're going to run,

oynayacağınız arka arkaya beş oyun yazabilirsiniz

and everybody knows it's these five no matter the situation, here's the five plays we're going to run.

ve durum ne olursa olsun herkes bu beş oyunun olduğunu bilir. işte oynayacağımız beş oyun.

So two more vocabulary words that come up and are sort of hard to understand, one is redzone.

Yani ortaya çıkan ve anlaşılması zor olan iki kelime daha, biri redzone.

So the redzone is the area twenty yards out from your opponent's end zone.

Redzone, rakibinizin son bölgesinden yirmi yarda uzakta olan alandır.

That means that you're getting close to scoring a touchdown.

Bu, bir gol atmaya yaklaştığınız anlamına gelir.

It's not actually red on the field but in in commentary, you'll hear that phrase used,

Aslında sahada kırmızı değil ama yorumda, bu ifadenin kullanıldığını duyacaksınız

and it's used because it means that the offense is getting close to scoring a touchdown.

ve bu, hücumun gol atmaya yaklaştığı anlamına geldiği için kullanılıyor.

So what...

Peki ne...

What's important about it is that if the offense gets that close, but can't score a touchdown,

Önemli olan, eğer hücum bu kadar yaklaşırsa, ancak gol atamazsa,

that's actually kind of a victory for the defense.

bu aslında savunma için bir tür zaferdir.

You'll hear it said that the defense held them to a field goal.

Savunmanın onları sahada tuttuğunun söylendiğini duyacaksınız .

They were in the redzone but they were held to a field goal.

Kırmızı bölgedeydiler ama bir saha hedefine tutuldular.

It's kind of a: yes, you got three points scored on you but they didn't get in the end zone.

Bu bir nevi: evet, size atılan üç sayı var ama son bölgeye gelmediler.

- Right. - They didn't score a touchdown.

- Sağ. - Gol atamadılar.

- They could have and they didn't. - Right.

- Yapabilirlerdi ve yapmadılar. - Sağ.

You know I’m thinking of one other term.

Başka bir terim düşündüğümü biliyorsun.

After you score a touchdown,

Bir gol attıktan sonra,

then well, two other terms, then you get a chance for another play

sonra iki terim daha, sonra başka bir oyunda

to get one more point and that's called an extra point.

bir puan daha alma şansınız olur ve buna ekstra puan denir.

Right.

Sağ.

Which basically means you have to score a second touchdown.

Bu, temelde ikinci bir gol atmanız gerektiği anlamına gelir .

- No, I’m wrong... - Well, no, you have to...

- Hayır, yanılıyorum... - Hayır, yapman gerekiyor...

That's a two-point conversion.

Bu iki puanlık bir dönüşüm.

- That's a two-point conversion. - Okay

- Bu iki noktalı bir dönüşüm. -

So when you score a touchdown, you get six points.

Pekala, bir gol attığınız zaman, altı puan alırsınız.

Usually, you try to then score what looks like a field goal,

Genellikle saha golü gibi görünen bir şeyi atmaya çalışırsınız,

but it's called an extra point, and how far away are you for that?

ancak buna ekstra puan denir ve bunun için ne kadar uzaktasınız?

The NFL just changed it, I think now, you're ten yards away maybe for a kick.

NFL bunu değiştirdi, sanırım şimdi, belki bir tekme için on yarda uzaktasın.

- So ten plus the end zone would be twenty yards away. - I think that's right. Yeah.

- Yani on artı son bölge yirmi yarda uzakta olur. - Bence bu doğru. Evet.

Okay so after you score a touchdown, you'd get a chance to score again.

Tamam, bir gol attıktan sonra tekrar gol atma şansın olacak.

Either at one point by kicking it through the goal posts, goal posts.

Ya bir noktada kale direklerine, kale direklerine tekme atarak.

Or you can do a two-point conversion, which means you're going to score another touchdown

Veya iki puanlık bir dönüşüm yapabilirsiniz, bu da

either by running or by passing into the end zone.

koşarak veya uç bölgeye geçerek başka bir gol atacağınız anlamına gelir.

Then you get two points for a total of eight.

Sonra toplam sekiz olmak üzere iki puan alırsınız.

Yes.

Evet.

And one last term and that is special teams.

Ve son bir dönem ve o da özel takımlar.

So we've talked a lot about the offense and the defense,

Hücum ve savunma hakkında çok konuştuk

but then there are these other plays that are called special teams plays, and those are the kicking plays.

ama bir de özel takım oyunları denen başka oyunlar var ve bunlar tekme oyunları.

And the reason it's called special teams is because there are usually players who are focused just on those plays.

Ve buna özel takım denmesinin nedeni, genellikle sadece bu oyunlara odaklanan oyuncuların olmasıdır.

So using the kickoff as an example, the special teams would come on to do the kickoff.

Başlama vuruşunu örnek olarak alırsak, başlama vuruşunu yapmak için özel takımlar gelirdi.

And it's such a specialized skill that they have, you know, guys that are focused just on doing that.

Ve bu o kadar özel bir beceri ki, bilirsiniz, sadece bunu yapmaya odaklanmış adamlar var.

Which I find crazy.

Hangisini çılgın buluyorum.

So you have a football team with like a hundred people on it.

Yani üzerinde yüz kişiden oluşan bir futbol takımınız var .

And some of them literally only come out on the field for like two minutes at a time for a kickoff.

Ve bazıları kelimenin tam anlamıyla bir başlama vuruşu için her seferinde yaklaşık iki dakika sahaya çıkıyor.

That's all they do, that's all they know how to do.

Tüm yaptıkları bu, yapmayı bildikleri tek şey bu.

15 seconds maybe.

15 saniye belki.

15 seconds.

15 saniye.

And actually the way it works though is that the people on special teams are the backups to the other players.

Ve aslında işleyiş şekli şu ki, özel takımlardaki insanlar diğer oyuncuların yedeğidir.

And it's actually something that that teams use as a way to see who might evolve into becoming a regular player.

Ve bu aslında ekiplerin kimin normal bir oyuncuya dönüşebileceğini görmenin bir yolu olarak kullandığı bir şey.

Um, you can kind of earn your stripes by being a solid special teams player.

Sağlam bir özel takım oyuncusu olarak rütbeni kazanabilirsin.

Earn your stripes.

Çizgilerinizi kazanın.

Great idiom.

Harika bir deyim.

Means to prove yourself.

Kendini kanıtlamak anlamına gelir.

So David you grew up playing soccer.

Demek David futbol oynayarak büyüdün.

You love soccer.

Futbolu seviyorsun.

I do.

You're a huge NFL fan.

Evet.

Sen büyük bir NFL hayranısın. Bir

If you had to choose, you can only watch one for the rest of your life, what are you choosing?

seçim yapmak zorunda kalsaydın, hayatının geri kalanında sadece birini izleyebilirdin, neyi seçiyorsun?

That's brutal.

Bu acımasız.

I would have to choose an American football, I guess.

Sanırım bir Amerikan futbolu seçmem gerekecek.

Really? I am shocked.

Gerçekten mi? Şok oldum.

It's hard because my... The teams that I’m passionate about are here.

Zor çünkü benim... Tutkulu olduğum takımlar burada. Demek

I mean international viewers are going to know that major league soccer is just kind of okay.

istediğim, uluslararası izleyiciler birinci lig futbolunun bir şekilde iyi olduğunu bilecekler.

Yeah, in the US, soccer, professional soccer hasn't quite taken off the way other sports have yet.

Evet, ABD'de futbol, ​​profesyonel futbol henüz diğer sporların olduğu kadar yükselmedi.

Yeah, it's made a ton of progress.

Evet, çok ilerleme kaydetti.

Yeah, I mean it's, it's a lot more robust than it was.

Evet, demek istediğim, eskisinden çok daha sağlam.

It's a strong league but it's nowhere near the strong leagues in Europe and so that's...

Güçlü bir lig ama Avrupa'daki güçlü liglerin yanından bile geçmiyor ve bu yüzden...

But... You know, I wouldn't actually choose.

Ama... Biliyorsunuz, aslında seçmezdim. Bana

I would tell you're not allowed to make me choose.

seçim yapmaya izin vermediğini söylerdim.

Okay.

Tamam aşkım.

Well, David thank you for explaining some of the rules and vocabulary terms of American football.

David, Amerikan futbolunun bazı kurallarını ve terimlerini açıkladığın için teşekkür ederim.

Now, make sure you come back next week,

Şimdi, gelecek hafta

Tuesday morning, Eastern Time, because we're going to sit down again

Doğu Saati ile Salı sabahı tekrar gelmeyi unutmayın çünkü tekrar oturacağız

and this time, we're going to be talking about idioms that are relating to football.

ve bu sefer futbolla ilgili deyimler hakkında konuşacağız. Günlük hayatta

We have so many idioms that come from sports that we use in everyday life,

kullandığımız spordan kalma o kadar çok deyimimiz var ki

so next week you're going to get the chance to learn some of those.

önümüzdeki hafta bunlardan bazılarını öğrenme şansın olacak.

- David thanks for being here with me. - You're welcome.

- David burada benimle olduğun için teşekkürler. - Rica ederim. Hepsi

That's it guys, and thanks so much for using Rachel’s English.

bu kadar çocuklar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.