Speaking English Conversation | Why Play it, Say it WORKS

Has this even happened to you? You study a  language but then you go into the real world with  

Bu senin başına geldi mi? Bir dil öğreniyorsunuz ama sonra anadili İngilizce olanlarla gerçek dünyaya gidiyorsunuz

native speakers and you can’t hardly understand  anything? That’s what happened to me in Germany  

ve neredeyse hiçbir şey anlayamıyorsunuz? Almanya

and the Dominican Republic all the time. It was  so disappointing. And if you’re studying English,  

ve Dominik Cumhuriyeti'nde her zaman başıma gelen buydu. Çok hayal kırıklığı yarattı. İngilizce çalışıyorsanız,

I’ve got the exercise for you to stop this from  happening. If you’re listening comprehension  

Bunun olmasını engelleyecek bir alıştırmam var . Dinlediğini anlama

is already pretty good, you’ll also get tips  on sounding even more natural when you speak  

zaten oldukça iyiyse, konuşurken sesinizin daha da doğal çıkmasına ilişkin ipuçları da alırsınız

and you might even pick up some slang.  We’re going to improve your listening  

ve hatta biraz argo bile kapabilirsiniz.

comprehension and your spoken English by going  into the real world here to get a haircut.

Burada saçını kestirmek için gerçek dünyaya girerek dinlediğini anlama ve konuşma İngilizceni geliştireceğiz.

You’re going to hear a short conversation.  My sister-in-law is going to cut my hair.  

Kısa bir konuşma duyacaksınız. Yengem saçımı kesecek.

Then we’ll do an in-depth analysis of what  we hear which will improve your listening  

Ardından, dinlediğimizi

comprehension and also help give you an idea  of how to sound natural when you speak English.  

anlama becerinizi geliştirecek ve ayrıca İngilizce konuşurken nasıl doğal konuşacağınız konusunda size fikir verecek, duyduklarımıza ilişkin derinlemesine bir analiz yapacağız.

This is an excerpt from an online course in  my school, Rachel’s English Academy and I’m  

Bu, okulumdaki Rachel's English Academy'deki çevrimiçi bir kurstan bir alıntıdır ve

going to show you how you can build on what you  learn here to build your own American voice.

size burada öğrendiklerinizi kendi Amerikan sesinizi oluşturmak için nasıl geliştirebileceğinizi göstereceğim.

First, let’s hear the conversation.

Önce konuşmayı dinleyelim.

Too tight?

Çok mu sıkı?

Uhmmm

A little?

Uhmmm

biraz?

No. Leave it for now. We’ll see.

Hayır. Şimdilik bırak. Göreceğiz.

'kay.

tamam.

If it feels too tight later, I’ll let you know.

Daha sonra çok sıkı hissederse, sana haber veririm.

So, do you have a vision?

Peki bir vizyonunuz var mı?

Mm-hmm.

Mm-hmm.

What is it?

Nedir?

I want to take with your  permission, I’d like to go to here.

İzninizle almak istiyorum , buraya gitmek istiyorum.

What do you think David? I don’t  know. That might be too much.

Ne düşünüyorsun David? Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

You should try it. It’ll always grow.

Onu denemelisin. Her zaman büyüyecek.

I know, but in the meantime, what if I hate it?

Biliyorum, ama bu arada, ya ondan nefret edersem?

Well, it won’t be too short. I think it’ll  be good because it’s going to have layers

Pekala, çok kısa olmayacak. Bence iyi olacak çünkü katmanları

and movement.

ve hareketi olacak.

Can you do one inch longer than that?

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

Okay, fine.

Okay, thank you.

Tamam iyi.

Tamam teşekkür ederim.

Darn it.

Kahretsin.

Darn it (laugh). I just don’t have the balls.

Kahretsin (gülüyor). Sadece cesaretim yok.

Well, but you could grow a set.

Ama bir set büyütebilirsin.

I know, I could, but I’m too busy feeding a  baby and building a business and all that.

Biliyorum, yapabilirdim ama bir bebeği beslemekle, bir iş kurmakla ve tüm bunlarla çok meşgulüm.

Yep.

Evet.

And now the analysis

Ve şimdi analiz

Too tight?

Çok sıkı mı?

Too tight? Tight? Pitch going up at  the end. She was asking me a question.

Çok mu sıkı? Sıkı? Sonda perde yükseliyor . Bana bir soru soruyordu.

Too tight?

Çok mu sıkı?

Too tight? Notice she had a clear  stop T at the end of the word tight.

Çok mu sıkı? Sıkı kelimesinin sonunda net bir T durağına sahip olduğuna dikkat edin.

Tight?

Sıkı?

Tight. So, that sounds different than the  word tie, which has the same sounds only no T.

Sıkı. Yani bu, aynı seslere sahip olan kravat kelimesinden farklı geliyor, sadece T yok.

Tight. Tie. Tight.

Sıkı. Bağlamak. Sıkı.

Tight?

Sıkı?

The word tight is a lot more abrupt  because of this stop than tie,  

Sıkı kelimesi,

which has more of a curve in the voice. Too tight?

seste daha fazla eğriye sahip olan kravata göre bu duruş nedeniyle çok daha ani. Çok mu sıkı?

Too tight?

Umm...

Çok mu sıkı?

Hmm...

A little?

Biraz mı?

Then she said “a little?” as in a  little too tight? A little? Again,  

Sonra "biraz mı?" dedi. biraz fazla sıkı mı? Biraz? Yine,

her voice went up in pitch at the end.

sesi sonunda yükseldi.

Umm...

Hmm...

A little?

Biraz mı?

A little? Little is a really  tough word. The double T  

Biraz? Küçük, gerçekten zor bir kelimedir. Çift T

is a flap, so it sounds like the American D.

bir fleptir, dolayısıyla kulağa Amerikan D'si gibi gelir.

It might sound like the R in your  language. Little. Little. Little.

Sizin dilinizde R gibi gelebilir . Biraz. Biraz. Biraz.

A little?

Biraz?

It also has a dark L, and when I say this word,  I don’t move the front top of my tongue

Ayrıca koyu renkli bir L'si var ve bu kelimeyi söylediğimde, dilimimin ön üst kısmını

away from the roof of the mouth  between the flap and the L. Little.

damağımdan uzaklaştırmıyorum kanat ile L arasında. Dilin

I go from using the front  of the tongue to the back,  

ön tarafını kullanmaktan arka tarafına geçiyorum,

but I don’t actually move  the front of the tongue.

ama aslında dilin ön tarafını hareket ettirmiyorum.

A little? A little?

Biraz? Biraz?

A little?

Biraz?

No. Leave it for now. We'll see.

Hayır. Şimdilik bırak. Göreceğiz.

'kay.

tamam.

No. Leave it for now. Leave it for now. A couple  

Hayır. Şimdilik bırak. Şimdilik bırak.

things to note. How did I  pronounce the word for?

Unutulmaması gereken birkaç   şey. için kelimesini nasıl telaffuz ettim?

For now.

Şimdilik.

With the schwa. So, the schwa  is absorbed by the R sound.

Şva ile. Böylece schwa, R sesi tarafından emilir.

For. For. Leave it for. Leave it for now.

İçin. İçin. için bırak. Şimdilik bırak.

Leave it for now.

Şimdilik bırak.

Also, a stop T in it. Less time to pronounce  it. No release. It for. It for. It for.

Ayrıca, içinde bir stop T. Telaffuz etmek için daha az zaman . Serbest bırakmama. Bunun için Bunun için Bunun için

Leave it for now.

Şimdilik bırak.

Leave it for now. Leave it. Leave it.

Şimdilik bırak. Bırak. Bırak.

One way that can help you connect these two words  

Bu iki kelimeyi birbirine bağlamanıza yardımcı olabilecek bir yol,  it

is to maybe think of the V sound  as beginning the word it.

kelimesinin başındaki V sesi olarak düşünmektir.

Vit. Leave it. Leave it. Leave it for now.

Vit. Bırak. Bırak. Şimdilik bırak.

Leave it.

Bırak.

Leave it for now. We'll see.

Şimdilik bırak. Göreceğiz.

We'll see. We'll see. We'll see.  How did I pronounce we will?

Göreceğiz. Göreceğiz. Göreceğiz. Yapacağımızı nasıl telaffuz ettim?

We'll see.

Göreceğiz.

The contraction. We'll. We'll. We'll.

Kasılma. Kuyu. Kuyu. Kuyu.

I made a schwa sound here, and then  the dark L was the dominant sound.

Burada bir schwa sesi çıkardım ve ardından koyu L baskın ses oldu.

We'll. We'll, uhl,uhluhl. Where the back of  the tongue pulls back. We'll. We'll see.

Kuyu. Yapacağız, uhl,uhluhl. Dilin arkasının geri çekildiği yer. Kuyu. Göreceğiz.

We'll see.

Göreceğiz.

I don’t lift the tip of my tongue  to finish the dark L. We'll, ul.

Karanlık L'yi bitirmek için dilimin ucunu kaldırmıyorum. Yapacağız, ul.

I can leave it down. I'm just using the  back of my tongue to make the dark L.  

yere bırakabilirim. Koyu L yapmak için sadece dilimin arkasını kullanıyorum.

We'll see. We'll see.

Bakalım. Göreceğiz.

We'll see.

Göreceğiz.

'kay.

tamam.

My sister-in-law said a really quick, 'kay. 'kay, 'kay.

Baldızım gerçekten hızlı bir şekilde 'tamam' dedi. Tamam, tamam.

'kay.

tamam.

This is short for the word okay.

Bu, tamam kelimesinin kısaltmasıdır.

You’ll hear it shortened to K a lot. K. K. K.

Çokça K olarak kısaltıldığını duyacaksınız.

'kay.

K.K.K.'kay.

Now let me show you what makes exercises  like these special in the academy.  

Şimdi size akademide bunun gibi egzersizleri özel yapan şeyleri göstereyim.

You not only have the analysis but you have a  soundboard where you can play with listening  

Yalnızca analize sahip olmakla kalmaz, aynı zamanda dinleyerek

and repeating. As you do this you can really  improve your skills in linking, reductions,  

ve tekrarlayarak çalabileceğiniz bir mikrofona da sahipsiniz. Bunu yaptıkça, bağlama, kısaltma,

perfecting vowels and developing  a feel of American English.

ünlüleri mükemmelleştirme ve Amerikan İngilizcesi hissi geliştirme konularında gerçekten becerilerinizi geliştirebilirsiniz.

Each conversation is broken down into  little phrases and you can listen to them  

Her konuşma küçük cümlelere bölünmüştür ve bunları tekrar tekrar dinleyebilirsiniz,

over and over doing the play it, say it method  which will really help you sound more natural.

çal, söyle yöntemiyle daha doğal konuşmanıza gerçekten yardımcı olur.

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

You can listen at a regular pace.

Normal hızda dinleyebilirsiniz.

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

And slow motion, this helps you figure out what  exactly is being said, what exactly you hear,  

Ve ağır çekimde bu, tam olarak ne söylendiğini, tam olarak ne duyduğunuzu anlamanıza yardımcı olur,

which is so important for the flow of  conversation. So let’s just try this now. I’m  

bu da konuşmanın akışı için çok önemlidir . Şimdi bunu deneyelim.

going to play this three times. After each time,  you repeat it back just like you hear it.

Bunu   üç kez oynayacağım. Her seferinde  aynı duyduğunuz gibi tekrarlarsınız.

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

I've found when my students work like  this with the play it, say it method  

Öğrencilerimin oynat, söyle   yöntemiyle bu şekilde çalıştıklarında, ben

that they’re able to make corrections to  themselves without me even saying anything.  

hiçbir şey söylemeden kendi kendilerine düzeltmeler yapabildiklerini gördüm.

Their ears and their mouth, their body just starts working  

Kulakları ve ağızları, vücutları

together to make corrections in a way  that makes them sound so natural.

kulağa çok doğal gelecek şekilde düzeltmeler yapmak için birlikte çalışmaya başlar.

Leave it for now.

Şimdilik bırak.

So if this is something that  looks interesting to you,

Bu size ilginç gelen bir şeyse

I’d like to go to here.

buraya gelmek isterim.

As a training tool then head  over to RachelsEnglishAcademy.com

Bir eğitim aracı olarak RachelsEnglishAcademy.com'a gidin. Ya

What if I hate it?

bundan nefret edersem?

Oh, I don’t think you’re going to hate it?

Oh, bundan nefret edeceğini sanmıyorum?

Repeating like this builds those pathways in  your brain, builds your understanding of the  

Bu şekilde tekrarlamak, beyninizde bu yolları oluşturur ,

American sound and builds your American voice.  Now let’s jump back to that analysis.

Amerikan sesini anlamanızı ve Amerikan sesini geliştirir. Şimdi o analize geri dönelim.

If it feels too tight later, I'll let you know.

Daha sonra çok sıkı gelirse, sana haber veririm.

If it feels too tight later, I'll let you know.  

Daha sonra çok sıkı gelirse, sana haber veririm.

If it feels. The word feels was longer. It had  that up-down swell. If it feels. If it feels.

Eğer hissediyorsa. Hissetmek kelimesi daha uzundu. Yukarı-aşağı dalgalanması vardı. Eğer hissediyorsa. Eğer hissediyorsa.

If it feels---

Eğer hissediyorsa--- Eğer

The word if was really short. F-feels. F-feels.

kelimesi gerçekten kısaydı. F-hissediyor. F-hissediyor.

There was almost no vowel, just a very  quick ---ih, but if I had just said f-feels  

Neredeyse hiç sesli harf yoktu, sadece çok kısa bir ---ih, ama az önce f-hissini söyleseydim

and just made the F sound attaching it to the  next word, she would have known what I meant.  

ve F sesini sonraki kelimeye bağlasaydım, ne demek istediğimi anlardı. Bir

Another stop T here, because the next word  begins with a consonant. F-feels. F-feels.

sonraki kelime bir ünsüzle başladığı için burada başka bir T durağı . F-hissediyor. F-hissediyor.

If it feels--

Eğer--

too tight later--

daha sonra çok sıkı hissederse--

Too tight later. Too tight later. So,  unlike the word T-O, which can often reduce,  

Daha sonra çok sıkı. Daha sonra çok sıkı. Dolayısıyla genellikle azaltabilen T-O kelimesinden farklı olarak

the word T-O-O never reduces.

T-O-O kelimesi asla azaltmaz.

It will have the -ooh as in boo  vowel. If it feels too tight later.

Boo  sesli harfinde olduğu gibi -ooh'a sahip olacaktır . Daha sonra çok sıkı hissederse.

If it feels too tight later--

Daha sonra çok sıkı hissederse--

What do you notice about tight? Again, a stop T.  The next sound is a consonant. Too tight later.  

Sıkı hakkında ne fark edersin? Yine bir durak T. Sonraki ses bir ünsüzdür. Daha sonra çok sıkı.

Later. Later. How did I pronounce that T?

Daha sonra. Daha sonra. T'yi nasıl telaffuz ettim?

Too tight

later.

Daha sonra çok sıkı.

That T was again flap T. Later. Later. Later.

O T yine flep T idi. Daha sonra. Daha sonra. Daha sonra.

Later

Daha sonra sana

I'll let you know.

haber veririm.

I'll let you know. The word 'I'll' reduced. So it sounds like the word  

Seni bilgilendirecegim. "Yapacağım" kelimesi azaldı. Kulağa

'all'. I'll let you know. I'll let you know.

'hepsi' kelimesi gibi geliyor. Seni bilgilendirecegim. Seni bilgilendirecegim.

I'll let you know.

Seni bilgilendirecegim.

I think you're probably noticing the strong  -ch sound instead of a T. Let you. Let you.

Muhtemelen bir T yerine güçlü -ch sesini fark ettiğinizi düşünüyorum. izin ver

I'll let you know.

Seni bilgilendirecegim.

Let you know.

haber ver

This often happens in American English when the  T sound is followed by the word you or your.

Bu genellikle Amerikan İngilizcesinde T sesinin ardından you veya your kelimesi geldiğinde olur.

Let you know.

haber ver

What else about the word you? The -ooh vowel  was reduced to the schwa. Let you. Let you.

Sen kelimesi hakkında başka ne var? -ooh ünlüsü schwa'ya indirgenmiştir. izin ver izin ver

I'll let you know.

Seni bilgilendirecegim.

I'll let you know. This is a pretty  common phrase. I'll let you know.  

Seni bilgilendirecegim. Bu oldukça yaygın bir ifadedir. Seni bilgilendirecegim.

Practice that a couple times.

Bunu birkaç kez uygulayın.

I'll let you know.

Seni bilgilendirecegim.

I'll let you know. I'll let you know.

Seni bilgilendirecegim. Seni bilgilendirecegim.

So, do you have a vision?

Peki bir vizyonunuz var mı?

Mm-hmm.

Mm-hmm.

So. I kind of drew that word out a little bit.

Bu yüzden. Bu kelimeyi biraz çıkardım.

So,

So,

So.This is a diphthong. The  OH as in No diphthong.

So.Bu bir iki sesli ünlü. İki ünlü yok'taki gibi OH.

OH. So, make sure that your  lips do move they will round  

AH. Bu nedenle, dudaklarınızın hareket ettiğinden emin olun,

more. So. For the second half of the diphthong.

daha fazla yuvarlak hale gelirler. Bu yüzden. İki ünlünün ikinci yarısı için.

So,

Peki

Do you have a vision?

bir vizyonunuz var mı?

Do you have a vision? Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı? Vizyonunuz var mı?

The -ooh vowel in do was very fast. It  could even be interpreted as a schwa.

Do'daki -ooh sesli harfi çok hızlıydı. Hatta bir schwa olarak yorumlanabilir. Sende var mı

Do you have? Do you have? Do you have?

? Sende var mı? Sende var mı? Sende var mı

Do you have?

?

a vision?

bir vizyon?

Also, the word 'you' is very fast.

Ayrıca, 'sen' kelimesi çok hızlı.

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

And it could have been the schwa, but I think I  actually am hearing a real -ooh vowel there

Ve bu schwa olabilirdi, ama sanırım orada hızlı olmasına rağmen gerçek bir -ooh sesli harfi duyuyorum

although it's fast. Do you have a vision?

. Vizyonunuz var mı?

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

Have a. Have a. Here we have an ending  consonant linking into a beginning vowel.

sahip olmak sahip olmak Burada, başlangıç ​​sesli harfine bağlanan bir bitiş ünsüzümüz var.

Remember, we're talking about  sounds when we deal with  

Unutmayın,

these rules of linking and  other things, not letters.

bu bağlama kuralları ve diğer şeylerle uğraşırken harflerden değil seslerden bahsediyoruz.

So, even though the letter E is here, it's  silent. The final sound is the V sound.

Yani, E harfi burada olmasına rağmen sessizdir. Son ses V sesidir.

Have a. Have a. Have a. So,  we can link that really nicely  

sahip olmak sahip olmak sahip olmak Böylece bunu gerçekten güzel bir şekilde

into the article -ah. Have a vision?

-ah makalesine bağlayabiliriz. Vizyonunuz var mı?

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

Vision. Here the letter S makes  the -zh sound. Vision. Vision.

Görüş. Burada S harfi -zh sesini verir. Görüş. Görüş.

Vision?

Görüş?

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

Do you have a vision?  

Vizyonunuz var mı?

And my voice is going up in pitch at the  end. I'm asking her a yes-no question.

Ve sonunda sesimin perdesi yükseliyor . Ona evet-hayır sorusu soruyorum.

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

Do you have a vision?

Vizyonunuz var mı?

Mm-hmm.

Mm-hmm.

Mm-hmm. Mm-hmm. This is a common  response. Yes. Mm-hmm. Mm-hmm.

Mm-hmm. Mm-hmm. Bu yaygın bir yanıttır. Evet. Mm-hmm. Mm-hmm.

Mm-hmm.

Mm-hmm. Kendi dilinizde buna

Do you have a response like  that in your language?

benzer bir yanıtınız var mı ?

That’s sort of just a grunt that doesn't  even involve opening your mouth? Mm-hmm.

Bu, ağzınızı açmayı gerektirmeyen bir tür homurdanma mı ? Mm-hmm.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

Mm-hmm. That's a common  one in American English.

Mm-hmm. Bu, Amerikan İngilizcesinde yaygın olarak kullanılan bir terimdir.

Mm-hmm.

Mm-hmm.

What is it?

Nedir?

I want to take with your permission.

izninizle almak istiyorum.

What is it? What is it? How did we say that  so quickly and link things together?

Nedir? Nedir? Bunu nasıl bu kadar çabuk söyledik ve her şeyi birbirine bağladık? Her şeyden

First of all, the T here comes between two vowel  sounds. So, I linked those words with a flap T.

önce, T burada iki ünlü sesin arasına gelir . Yani, bu kelimeleri bir flep T ile ilişkilendirdim.

What is it? What is it?

Bu nedir? Nedir?

What is it?

Nedir?

And also, the letter S makes  the Z sound in this word,  

Ayrıca, S harfi bu kelimedeki Z sesini verir

and the Z did connect into that next word.

ve Z sonraki kelimeyle bağlantılıdır.

Zit. Zit. What is it?

Zit. Zit. Nedir?

What is it?

Nedir?

What is it? So, we linked all  three of these words together  

Nedir? Bu nedenle, bu kelimelerin üçünü de

by an ending consonant to beginning vowel link.

bitiş ünsüzünü başlangıç ​​sesli harfine bağlayarak birbirine bağladık.

What is it? What is it?

Nedir? Nedir?

What is it?

Nedir?

Try that with me and follow the same stress  pattern where 'is' is the most stressed.

Bunu benimle deneyin ve "dir"in en çok vurgulandığı yerde aynı stres modelini izleyin.

What is it?

Nedir?

What is it? What is it?

Nedir? Nedir?

What is it?

Nedir?

I want to take, with your permission.

İzninizle almak istiyorum.

I want to take.  

Almak istiyorum.

I want to take. So, you can probably notice  that she is saying wanna, not want to.

Almak istiyorum. Yani, muhtemelen istiyorum, istemiyorum dediğini fark edebilirsiniz.

I want to--

Ben--

I want to take.

Ben almak istiyorum.

So, she's combining these  words, dropping the T sound.

Yani bu kelimeleri birleştirerek T sesini çıkarıyor.

Want to. Want to. With the schwa at the  end. I want to take. I want to take.

İstemek. İstemek. Sonunda schwa ile . Almak istiyorum. Almak istiyorum. izninizle

I want to take

almak istiyorum

with your permission.

.

With your permission. She's  hesitating here a little bit.

İzninizle. Burada biraz tereddüt ediyor.

With your permission. With your permission.

İzninizle. İzninizle.

Because she knows she needs my permission  to do this. Your permission.

Çünkü bunu yapmak için benim iznime ihtiyacı olduğunu biliyor . İzniniz.

How does she pronounce the word 'your'?

"Senin" kelimesini nasıl telaffuz ediyor?

Your

permission.

It's reduced. Schwa R. Your. Your.

İzniniz.

Azaltıldı. Schwa R. Senin. Senin.

Your--

permission.

İzniniz.

Your permission.

İzniniz.

With your permission, I'd like to go to here.

İzninizle buraya gitmek istiyorum.

What do you think, David?

Ne düşünüyorsun David?

I'd like to go to here. Okay, a  couple interesting things here.

buraya gitmek isterdim Tamam, burada birkaç ilginç şey var.

I'd like to go to here.

buraya gitmek isterdim

So, she's saying I would like. I'd.

Yani isterim diyor. İD.

She won't do this if I don’t give her  permission, but this is what she wants to do.

Ona izin vermezsem bunu yapmaz ama yapmak istediği şey bu.

I'd like--

Ben--

So, she's using the contraction  I would to I'd. I'd.

Yani, benim kullanacağım kasılmayı kullanıyor . İD.

I'd like--

to go to here.

Buraya gitmek istiyorum.

I'd like to go to here. Okay. The word to. It  appears twice. Both times, she uses the schwa.

buraya gitmek isterdim Tamam aşkım. kelimesi. İki kez görünür. İki kere de schwa'yı kullanıyor.

The first time it's a clear  true T. Like to. I'd like to.

İlk seferinde net gerçek bir T. Seviyorum. İsterdim.

I'd like to.

İsterdim.

T-T-T. But the second time you barely  hear it. I'd like to go to here.

T-T-T. Ancak ikinci seferde zar zor duyarsınız. buraya gitmek isterdim

I'd like to go to here.

buraya gitmek isterdim

It's a light flap. So, she made a true T here

Bu hafif bir kanat. Yani, burada gerçek bir T yaptı

because the sound before was unvoiced,  an unvoiced consonant K. K.

çünkü önceki ses sessizdi, sessiz bir ünsüz K. K.

I'd like to go to here.

Buraya gitmek istiyorum.

And because this sound is unvoiced, she's going  ahead and making the T sound unvoiced as well.

Ve bu ses sessiz olduğu için devam ediyor ve T sesini de sessiz yapıyor.

Like to. Like to.

gibi. gibi.

I'd like to.

İsterdim.

So, it's a K sound. She's stopping the air  and she's not releasing the K. Like to.

Yani, bir K sesi. Havayı durduruyor ve K'yi bırakmıyor. Seviyorum.

She's going straight from the stop of air  into the true T sound. Like to. Like to.

Havanın durduğu noktadan doğruca gerçek T sesine geçiyor. gibi. gibi.

I'd like to. Like to. Like to.

İsterdim. gibi. gibi.

So, you might not even hear the  K. I'd like to. I'd like to.

Yani,  K'yi bile duymayabilirsiniz. İsterdim. İsterdim.

But the back of her tongue is moving up  to the soft palette to make the K.

Ancak dilinin arkası yumuşak palete doğru hareket ederek K harfini yapıyor. K harfi T'den önce çıkmamış olsa da

A native speaker will hear that as a K sound  even though the K isn't released before the T.

anadili İngilizce olan biri bunu K sesi olarak duyacaktır.

I'd like to go to here.

Buraya gitmek istiyorum.

I'd like to go to here.

buraya gitmek isterdim

What do you think, David?

Ne düşünüyorsun David?

What do you think, David? Okay, that was  really unclear. Very mumbly. What do you think?  

Ne düşünüyorsun David? Tamam, bu gerçekten belirsizdi. Çok mırıldandı. Ne düşünüyorsun?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

What do you think? With a flap T here,  dropping the D sound and just making a flap

Ne düşünüyorsun? Burada bir flep T ile, D sesini düşürerek ve sadece

to connect these two words, but my flap was pretty  sloppy. What do you. What do you. What do you.

bu iki kelimeyi bağlamak için bir flep yaparak, ancak flepim oldukça özensizdi. Sen ne. Sen ne. Sen ne.

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

Not a clear flap against the roof of the  mouth at all. The word 'you' was reduced.

Ağzın çatısında net bir kanatçık yok . 'Sen' kelimesi azaldı.

Instead of the -ooh vowel, I used  the schwa. What do you think?

-ooh sesli harfi yerine schwa kullandım. Ne düşünüyorsun?

That is a very common  phrase. What do you think?

Bu çok yaygın bir deyimdir. Ne düşünüyorsun?

What do you think?

Ne düşünüyorsun?

What do you think? This is how you ask  somebody’s opinion. What do you think?

Ne düşünüyorsun? Birinin fikrini bu şekilde sorarsınız . Ne düşünüyorsun?

What do you think, David? 

Ne düşünüyorsun David?

What do you think, David?

Ne düşünüyorsun David?

I don't know. That might be too much.

Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

You should try it.

Onu denemelisin.

Okay. Then I got really mumbly  before that might be too much.

Tamam aşkım. Sonra gerçekten mırıldandım bu çok fazla olabilir.

Listen to just that little bit again while I  tried to figure out what I wanted to say.

Ben ne söylemek istediğimi anlamaya çalışırken o kısmı tekrar dinleyin.

I don't know. That might be too much.

Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

I don’t know. That might be too much.  

Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

Very unclear. A native speaker would definitely  understand aow as I don't know. I don't know. I  

Çok belirsiz. Anadili İngilizce olan biri kesinlikle anlayacaktır, çünkü bilmiyorum. Bilmiyorum.

don't know. That might be too much. But  I basically didn't make a D sound.

Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir. Ama temelde bir D sesi çıkarmadım.

I don't know. I don't know.

Bilmiyorum. Bilmiyorum.

I don't know.

Bilmiyorum.

That might be too much.

Bu çok fazla olabilir.

I don't know. I don't know. Would be a  much clearer way to pronounce that.

Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bunu telaffuz etmenin çok daha net bir yolu olurdu.

I was mumbling. I didn't want  to do what she wanted to do.

mırıldanıyordum. Onun yapmak istediğini yapmak istemedim.

I felt bad about it. I was trying to  figure out what to say about it.

Bu konuda kendimi kötü hissettim. Bu konuda ne söyleyeceğimi bulmaya çalışıyordum.

I don't know.

Bilmiyorum.

I don't know. I don't know. I don't know.  A very unclear way to say I don't know,

Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bilmiyorum. Bilmiyorum demenin çok belirsiz bir yolu

but Americans will certainly  do that. I don't know.

ama Amerikalılar bunu kesinlikle yapacak. Bilmiyorum.

I don't know. That might be too much.

Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

And I'm continuing my mumble  here. That might be too much.

Ve burada mırıldanmaya  devam ediyorum . Bu çok fazla olabilir.

That might be too much. That might be too much.

Bu çok fazla olabilir. Bu çok fazla olabilir. Burada

I'm really only saying an -ah  or an -uh kind of vowel here.

sadece -ah veya -uh gibi bir sesli harf söylüyorum.

That might

Bu

be too much.

çok fazla olabilir.

I'm not really saying the -th, and I  am not even really making a T sound.

Gerçekten -th'i söylemiyorum ve gerçekten bir T sesi bile çıkarmıyorum.

That might be too much. Eh-Eh-Eh-Eh.  That might be too much.

Bu çok fazla olabilir. Eh-Eh-Eh-Eh. Bu çok fazla olabilir.

That might--

Bu--

be too much.

çok fazla olabilir.

That might be too much. I am making a  stop T at the end of might. Might be.

Bu çok fazla olabilir. Gücün sonunda bir T durağı yapıyorum. Olabilir.

That might be too much. That might be too much.

Bu çok fazla olabilir. Bu çok fazla olabilir.

That might be too much. That might be too much.

Bu çok fazla olabilir. Bu çok fazla olabilir.

You should try it.

Onu denemelisin.

You should try it. You should try it.

Onu denemelisin. Onu denemelisin.

Okay, what about the word should? She's  not really making the final D sound.

Peki ya gereken kelimesi? Son D sesini gerçekten yapmıyor.

Now, the L in the word should is always silent.

Şimdi, should kelimesindeki L her zaman sessizdir.

You should

Onu

try it.

denemelisin.

It's not part of the sounds, but  the D usually is or sometimes is,  

Bu, seslerin bir parçası değildir, ancak D genellikle veya bazen öyledir,

but we often drop that in conversation,

ancak bunu konuşma sırasında,

especially when the next sound is  a consonant. You shuh-shuh-shuh.

özellikle de bir sonraki ses bir ünsüz olduğunda, genellikle bırakırız. Sen sus huh sus.

Uh. So, just the -uh vowel. You shuh. You shuh.

Ah. Yani, sadece -uh sesli harfi. Sen sus. Sen sus.

You should.

Malısın.

Try that. You shuh. You  shuh. You should try it.

Bunu dene. Sen sus. Sen sus. Onu denemelisin.

You should--

Onu

try it.

denemelisin.

You should try it. You should try it.

Onu denemelisin. Onu denemelisin.

You should try it.

Onu denemelisin.

Now, so often, people make a -tr sound  and make it a -chr sound. Try.

Şimdi, insanlar sıklıkla -tr sesi çıkarır ve bunu -chr sesi yapar. Denemek.

But my sister-in-law actually didn't do that. She  made a pretty clear tr sound. Try it. Try it.

Ama baldızım aslında bunu yapmadı. Oldukça net bir tr sesi çıkardı. Dene. Dene.

Try it.

Dene.

You should try it.

Onu denemelisin.

You should try it. Try it. Vowel to vowel  link here, and then a stop T. Try it.

Onu denemelisin. Dene. Burada ünlüden ünlüye bağlantı ve ardından bir durak T. Deneyin.

Try it.

Dene.

So, she made everything there really smooth,  

Böylece, oradaki her şeyi gerçekten sorunsuz,

really connected. You should  try it. You should try it.

gerçekten bağlantılı hale getirdi. Onu denemelisin. Onu denemelisin.

You should try it. You should try it.

Onu denemelisin. Onu denemelisin.

You should try it.

Onu denemelisin.

It’ll always grow.

Her zaman büyüyecek.

It’ll. It’ll. This is just like the word  little that we discussed earlier.

Olacak. Olacak. Bu tıpkı daha önce tartıştığımız küçük kelimesi gibidir.

It’ll--

It will. And it's a flap that comes between the  -ih vowel and the schwa L or the dark L here,

Olacak. Ve burada -ih ünlüsü ile schwa L veya koyu L arasına gelen bir fleptir,

but you don’t need to bring your  tongue back down after the flap.  

ancak flepten sonra dilinizi geri indirmenize gerek yoktur.

You can just put it up to the roof of  the mouth for the flap and then move  

Kanatçık için damağınıza kadar kaldırabilir ve ardından

the back of your tongue for the dark  L. It’ll. It’ll. It’ll always grow.

koyu renk L için dilinizin arkasını hareket ettirebilirsiniz . Olacak. Her zaman büyüyecek.

It’ll--

always grow.

Her zaman büyüyecek.

Always grow. Always grow.

Her zaman büyümek Her zaman büyümek

Notice she doesn't really make an L sound there.  It's more just a clear al, al. Always.

Orada gerçekten bir L sesi çıkarmadığına dikkat edin. Daha çok net bir al, al. Her zaman.

Always--

Her zaman--

Always instead of always.

Her zaman yerine her zaman.

So, that's a shortcut you can use for that  word. Always. Always. It’ll always grow.

Bu, söz konusu kelime için kullanabileceğiniz bir kısayoldur . Her zaman. Her zaman. Her zaman büyüyecek.

Always--

Her zaman--

It’ll always grow.

Her zaman büyüyecek.

I know, but,

Biliyorum, ama,

I know, but. I know, but. Really stressing  the word know, there. I know, but.

biliyorum, ama. Biliyorum ama. Bilmek kelimesini gerçekten vurguluyorum. Biliyorum ama.

I know, but.

Biliyorum ama.

Stop T at the end of but. An abrupt end there.

ama'nın sonunda T'yi durdur. Orada ani bir son.

I know, but in the meantime, what if I hate it?

Biliyorum, ama bu arada, ya ondan nefret edersem?

In the meantime. In the meantime.  This is a pretty common phrase.

Bu arada. Bu arada. Bu oldukça yaygın bir ifadedir.

Mean is very stressed there compared  to the other words. In the. In the.

Ortalama, diğer kelimelere kıyasla burada çok vurgulanır . İçinde. İçinde.

In the meantime--

Bu arada--

In the meantime. In the meantime.  This means until then.

Bu arada. Bu arada. Bu, o zamana kadar demektir.

In the meantime.

Bu arada.

Shortcut with a phrase like ‘in the’. You  have an N and the voiced -th sound.

"in the" gibi bir tümcecik içeren kısayol. Bir N'niz ve -inci sesiniz var.

In the meantime.

Bu arada. Dilin ucu dışarıda olsa bile dilin

You can make the N with the top part of the  tongue touching the roof of the mouth,

üst kısmı damağa değecek şekilde N yapabilirsiniz

even with the tip of the tongue  out. So the tip of the tongue  

. Yani dilin ucu   dişlerin arasından uç ile

can already be making the -th shape

-'inci şekli yapıyor olabilir

with the tip through the  teeth. Nn the. In the.

. Nn the. İçinde.

You can make the N with the part  of the tongue that's further back  

while the tip of your tongue

Dilinizin ucu bir

prepares for the next sound.

sonraki sese hazırlanırken dilinizin daha geride kalan kısmıyla N yapabilirsiniz.

This will help you make that more  quickly. In the. In the meantime.

Bu, bunu daha hızlı yapmanıza yardımcı olacaktır . İçinde. Bu arada.

In the meantime,

Bu arada, ya

what if I hate it?

ondan nefret edersem?

What if I hate it? What if I hate  it? How did I say that so quickly  

Ya ondan nefret edersem? Ya nefret edersem ? Bunu nasıl bu kadar çabuk söyledim

and link those words together?

ve bu kelimeleri birbirine bağladım?

What if I hate it?

Ya ondan nefret edersem? Orada

Well, there's only one word that was really  stressed there, that was really long,  

gerçekten vurgulanan, gerçekten uzun olan tek bir kelime vardı

and that was the word 'hate'.

ve o da "nefret" kelimesiydi.

What if I hate it?

Ya ondan nefret edersem?

What if I hate it? The rest of  the words were very fast.

Ya ondan nefret edersem? Kelimelerin geri kalanı çok hızlıydı.

And we linked together the words  what and if with the flap T.

Ve what ve if sözcüklerini T flepiyle ilişkilendirdik.

What if. What if. What if I.

What if. Farzedelim. Ya ben.

What if I--

Ya ben-- Ya

What if I. The F linked right into  the I diphthong. What if I.

I. F, doğrudan I çift sesli ünlüyle bağlantılıysa. Ya ben.

What if I--

Ya ben-- Ya

What if I hate it?

ondan nefret edersem?

What if I hate it? What if I hate  it? And again, we had a flap T  

Ya ondan nefret edersem? Ya nefret edersem ? Ve yine,

linking hate and it. Hate it. Hate it. Hate it.

nefretle onu birbirine bağlayan bir kanat T   vardı. Nefret et. Nefret et. Nefret et.

Hate it?

Nefret mi?

And a stop T at the end of  it. What if I hate it?

Ve sonunda bir durak T. Ya ondan nefret edersem?

What if I hate it?

Ya ondan nefret edersem?

I think you're probably starting to notice  that we very rarely make true Ts.

Sanırım muhtemelen çok nadiren gerçek T'ler yaptığımızı fark etmeye başlıyorsunuz.

Okay, maybe very rarely is an  exaggeration, but more often than not,

Tamam, belki çok nadiren abartı olabilir, ancak çoğu zaman

a T is either a stop T or a flap T.

bir T ya bir stop T ya da bir flep T'dir. Ya

What if I hate it?

ondan nefret edersem?

Well, it won't be too short.

Pekala, çok kısa olmayacak.

I think it’ll be good because it's  going to have layers and movement.

Bence iyi olacak çünkü katmanları ve hareketi olacak.

Well, it won't be too short. It won't be.  It won't be. What about those Ts again?

Pekala, çok kısa olmayacak. olmayacak olmayacak Peki ya yine o T'ler?

Well,

it won't be--

She is making her sentence more smooth.  She's linking words together more easily  

Cümlesini daha düzgün yapıyor. Bu duraklamaları yaparak kelimeleri daha kolay bir şekilde birbirine bağlıyor

by making those stops.

.

Well, it won't be. It won't be too short.

Olmayacak. Çok kısa olmayacak.

It won't be--

too short.

Çok kısa olmayacak.

Again, too with the OO vowel not  reduced. We don’t reduce that word.

Yine OO sesli harfi azalmaz. Bu kelimeyi azaltmıyoruz.

Too short.

Çok kısa. O da

She's stressing the word  too. It won't be too short.  

kelimeyi vurguluyor . Çok kısa olmayacak.

It's the main word, the main  stressed word of that sentence.

Bu, ana kelimedir, o cümlenin ana vurgulu kelimesidir.

Well, it won't be too short.

Pekala, çok kısa olmayacak.

It won't be too short.

Çok kısa olmayacak.

All of the words before are leading up to it,  and the word after it is falling away from it.

Önceki tüm kelimeler ona gidiyor ve ondan sonraki kelime ondan uzaklaşıyor.

It won't be too short.

Çok kısa olmayacak.

So, she's saying, it might be  short, but it won't too short.

Yani kısa olabilir ama çok kısa olmayacak diyor.

It won't be too short. I think it’ll be good.

Çok kısa olmayacak. Bence iyi olacak.

I think it’ll be good. Again, the ‘it

Bence iyi olacak. Yine, '

will’ contraction, it’ll.  It’ll. With that flap it’ll.

olacak' daralması, olacak. Olacak. Bu kanat ile olacak.

It’ll be good.

iyi olacak

I think it’ll be good.

Bence iyi olacak.

I think it’ll be good. Think and good. Longer  than I. It’ll be. I think it’ll be good.

Bence iyi olacak. Düşün ve iyi. Benden daha uzun. Olacak. Bence iyi olacak.

I think it’ll be good--

Bence iyi olacak

cuz it's going to have layers.

çünkü katmanları olacak.

Cuz it's going to have.  cuz it's, it's. cuz it's.

Çünkü olacak. çünkü bu, bu. çünkü bu

So, she changed the word  because to just cuz. Cuz.

Bu yüzden, çünkü kelimesini sadece cuz olarak değiştirdi. çünkü.

Cuz it's,

Çünkü öyle, çünkü

Cuz it's, cuz it's, cuz it's. And she  

öyle, çünkü öyle, çünkü öyle. Ve

linked the Z into the next  word, the vowel, it's.

Z'yi bir sonraki kelime olan sesli harfe bağladı.

Cuz it's, cuz it's, cuz it's. Because it is. Cuz it's.

Çünkü öyle, çünkü öyle, çünkü öyle. Çünkü o. Çünkü öyle.

That's how Americans will pronounce those three  words very often. Cuz it's, cuz it's.

Amerikalılar bu üç kelimeyi çok sık bu şekilde telaffuz edeceklerdir . Çünkü öyle, çünkü öyle.

Cuz it's--

Çünkü bu--

going to have layers and.

katmanları olacak ve.

Going to have layers and. You probably  noticed 'going to' was pronounced 'gonna'.

Katmanlara sahip olacak ve. Muhtemelen "going to"nun "gonna" olarak telaffuz edildiğini fark etmişsinizdir.

It's going to have. It's going to have.

Olacak. Olacak.

It's going to have

layers and.

Katmanları olacak ve.

Going to have layers and. Okay,  

Katmanlara sahip olacak ve. Tamam,   en

which word there is the most clear,  the longest, the most stressed?

net, en uzun, en vurgulu kelime hangisi?

Going to have layers and---

Katmanlara sahip olacak ve ---

Going to have layers and. Definitely  the word layers. Layers and.

Katmanlara sahip olacak ve. Kesinlikle kelime katmanları. Katmanlar ve.

Layers and---

Katmanlar ve---

The next word, and, was reduced to  just the N sound. Layers and.

Sonraki kelime ve, yalnızca N sesine indirgendi. Katmanlar ve.

Layers and--

Katmanlar ve--

And the Z sound connected into the  word and. S pronounced as a Z here.

Ve ve kelimesiyle bağlantılı Z sesi . S burada Z olarak okunuyor.

It's going to have layers and movement.

Katmanları ve hareketi olacak.

Can you do one inch longer than that?

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

Movement. Movement. Here she does  make a nice true T. Movement.

Hareket. Hareket. Burada güzel bir gerçek T. Hareketi yapıyor.

Movement.

Hareket.

Can you do one inch longer than that?

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

Can you do one inch longer than that?  I'm really stressing the word one.

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin? Gerçekten birinci kelimeyi vurguluyorum.

Can you do one inch longer than that?

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

I don’t really agree with her, so this is  what I'm asking for as the compromise.

Onunla gerçekten aynı fikirde değilim, bu yüzden uzlaşma olarak istediğim şey bu.

Can you do one inch longer than that? 

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

What did you notice about the word can?

Can kelimesi hakkında ne fark ettiniz?

Can you?

Yapabilir misin?

That was reduced. Can. This is  usually how we pronounce this word.

Bu azaltıldı. Olabilmek. Bu  kelimeyi genellikle bu şekilde telaffuz ederiz.

When it's a helping verb and  it's usually a helping verb,  

Bir yardımcı fiil olduğunda ve genellikle bir yardımcı fiil olduğunda

that means it's not the main verb in  the sentence. The main verb is do. So,  

bu, cümledeki ana fiil olmadığı anlamına gelir . Ana fiil do'dur. Yani,

I'm going to reduce can. Can. Can. Can you  do one inch longer? One inch longer?

can'ı azaltacağım. Olabilmek. Olabilmek. Bir inç daha uzun yapabilir misiniz? Bir inç daha uzun mu? Bundan

Can you do

one inch longer

bir inç daha uzun yapabilir misin

than that?

?

Longer than that. Longer than that.

Bundan daha uzun. Bundan daha uzun.

Longer than that?

Bundan daha uzun mu?

What about the word than? Reduced. It had  the schwa. Longer than. Longer than.

Peki ya daha kelimesi? Azaltılmış. Schwa'ya sahipti. Daha uzun. Daha uzun.

Longer than--

Bundan daha uzun

that?

Longer than that. And again, a stop T  at the end of that. Longer than that.

...

Bundan daha uzun. Ve yine, bunun sonunda bir durak T . Bundan daha uzun.

Longer than that?

Bundan daha uzun mu?

Okay, fine.

Tamam iyi.

Okay, thank you.

Tamam teşekkür ederim.

Darn it.

Kahretsin.

Okay, fine. She's kind of saying it quietly. She  really didn't want to agree with me at all.

Tamam iyi. Bunu sessizce söylüyor. Benimle gerçekten aynı fikirde olmak istemiyordu.

Okay, fine. Okay, fine.

Tamam iyi. Tamam iyi.

Okay, fine.

Tamam iyi.

Okay, fine. Pitch falling off.  She's a little disappointed.

Tamam iyi. Saha düşüyor. Biraz hayal kırıklığına uğradı.

Okay, fine.

Tamam iyi.

Okay, thank you.

Tamam teşekkür ederim.

And I said, okay, thank you. I reduced  the word okay to just K. K, thank you.

Ben de tamam teşekkür ederim dedim. Tamam kelimesini sadece KK'ye indirdim, teşekkürler.

Okay, thank you.

Tamam teşekkür ederim.

I'm also speaking quietly here. It was like  

Ben de burada sessizce konuşuyorum.

painful for us to come up with  something we agreed on here.

Burada üzerinde anlaşmaya vardığımız bir şey bulmak bizim için acı vericiydi.

We both kind of gave up more than we wanted.  So, we both kind of mumbled our agreement.

İkimiz de istediğimizden daha fazla vazgeçtik. Yani, ikimiz de anlaşmamızı mırıldandık.

Okay, fine.

Tamam iyi.

Okay, thank you.

Tamam teşekkür ederim.

Darn it.

Kahretsin.

Darn it. Darn it is like,  oh man, I'm disappointed.  

Kahretsin. Kahretsin, oh adamım, hayal kırıklığına uğradım.

That's not how I wanted that to go.

Böyle olmasını istemedim.

Darn it.

Kahretsin.

Darn it. She makes a stop T at the end of it.

Kahretsin. Sonunda bir T yapar.

That's because it's at the end of a  thought, the end of a sentence.

Bunun nedeni, bir düşüncenin, bir cümlenin sonunda olmasıdır.

Darn it.

Kahretsin.

Darn it. (laughing)

Kahretsin. (gülerek)

I repeat what she says. Darn it.  Even though I'm not disappointed.

Dediğini tekrar ediyorum. Kahretsin. Hayal kırıklığına uğramasam da.

I just don’t have the balls.

Sadece cesaretim yok.

Well, but you could grow a set.

Ama bir set büyütebilirsin.

I just don’t have the balls. Okay, a couple of  things. The word just. So often, we drop the T.

Sadece cesaretim yok. Tamam, birkaç şey. Kelime sadece. Sıklıkla T harfini düşürürüz.

We do this when the next word begins with  a consonant. I just don’t. I just don’t.

Bunu sonraki kelime ünsüzle başladığında yaparız . Sadece bilmiyorum. Sadece bilmiyorum.

I just don’t---

Ben sadece---

I just don’t. This helps up connect the word.

Sadece yapmıyorum. Bu, kelimeyi bağlamaya yardımcı olur. Her zaman

We drop the T when it comes between two  consonants all the time. I just don’t have.

iki ünsüz arasına geldiğinde T'yi bırakırız . bende yok sadece

I just don’t have--

Ben sadece--

Don’t have. Don’t have. Don’t.  Very quick stop here.

Sahip değilim. sahip değil yapma. Burada çok hızlı dur.

So, it's not a dropped T, but it's sort of a weak  stop. I just don’t have. I just don’t have.

Yani, düşen bir T değil, ancak bir tür zayıf durak. bende yok sadece bende yok sadece

I just don’t have--

Sadece bende--

the balls.

toplarım yok.

I just don’t have the balls. I'm  stressing the words don’t and  

Sadece cesaretim yok. Yapma ve top kelimelerini vurguluyorum

balls, and notice that the S is a Z there.

ve S'nin burada Z olduğuna dikkat edin.

I just don’t have the balls. 

Sadece cesaretim yok.

Well, but you could grow a set.

Ama bir set büyütebilirsin.

Well, but you could grow a set. But you  could. But you could. Again, ending T.

Ama bir set büyütebilirsin. Ama yapabilirsin. Ama yapabilirsin. Yine T ile biten.

The word you becomes a -ch. But you. But you.

You kelimesi -ch olur. Ama sen. Ama sen.

But you--

Ama sen--

could grow a set.

bir set büyütebilirsin.

And did you notice the L is silent in 'could'?

Ve 'could'da L'nin sessiz olduğunu fark ettiniz mi?

But you could

Ama

grow a set.

bir set büyütebilirsin.

Grow a set. With a stop T.

Bir set büyütün. Durdurma T. ile

Grow a set.

bir set büyütün.

If you're unsure what these idioms mean, check  out the lesson that goes with this video,

Bu deyimlerin ne anlama geldiğinden emin değilseniz bu videoyla birlikte gelen Kelime

Vocab, Idioms, and Phrasal Verbs.

Bilgisi, Deyimler ve Öbek Fiiller adlı derse göz atın.

I just don’t have the balls.

Sadece cesaretim yok.

Well, but you could grow a set.

Ama bir set büyütebilirsin.

I know, I could, but I'm too  busy feeding a baby and--

Biliyorum, yapabilirdim ama bir bebeği beslemekle çok meşgulüm ve--

I know, I could.

Biliyorum, yapabilirdim.

I know, I could.

Biliyorum, yapabilirdim.

So, these two mini phrases  have that up-down shape.

Yani, bu iki mini kelime öbeğinin yukarı-aşağı şekli vardır.

I know, I could. Again, the  L in could is silent.

Biliyorum, yapabilirdim. Yine, olabilir içindeki L sessizdir.

I know, I could--

Biliyorum, yapabilirdim--

but I'm too busy.

ama çok meşgulüm.

But I'm too busy. But I'm. But I'm.  Connecting those two words with a flap T.  

Ama ben çok meşgulüm. Ama ben. Ama ben. Bu iki kelimeyi bir flep T ile birleştiriyorum.

But I'm. But I'm.

Ama ben. Ama ben.

But I'm--

Ama ben...

too busy.

çok meşgulüm.

Too busy. Again, the word too,  

Çok meşgul. Yine, kelime de

not reduced. It's got the pure -ooh  vowel. Too. Too. But I'm too busy.

azaltılmadı. Saf -ooh  sesli harfi var. Fazla. Fazla. Ama ben çok meşgulüm.

But I'm too busy.

Ama ben çok meşgulüm.

Did you notice the word busy has a letter  S, but the S is pronounced as a Z? Busy.

Meşgul kelimesinde S harfi olduğunu , ancak S'nin Z olarak telaffuz edildiğini fark ettiniz mi? Meşgul.

Busy.

Meşgul.

Busy. Also, the letter U  

Meşgul. Ayrıca U   harfi

represents the -ih sound here. That  doesn't happen too often. Busy. Busy.

burada -ih sesini temsil eder. Bu çok sık olmaz. Meşgul. Meşgul.

Busy--

Meşgul--

feeding a baby and--

bir bebeği beslemek ve--

Feeding a baby and. Feeding a baby and.  Stressing the stressed syllable of feed.

Bir bebeği beslemek ve. Bebek beslemek ve. Yemin vurgulu hecesini vurgulama.

Feeding a baby. They both  have first syllable stress.

bebek beslemek Her ikisinde de ilk hece vurgusu vardır.

Feeding a baby, all connected with  the schwa for the word 'a'.

Bir bebeği beslemek, tümü 'a' kelimesinin schwa'sıyla bağlantılıdır.

Feeding a baby and--

Bir bebeği beslemek ve--

Feeding a baby and. Baby and. The word and  was reduced to just the schwa N sound.

Bir bebeği beslemek ve. Bebek ve. ve  kelimesi yalnızca schwa N sesine indirgenmiştir.

So, it just kind of sounds like an N sound  at the end of the word before. Baby and.

Yani, önceki kelimenin sonundaki bir N sesi gibi geliyor . Bebek ve.

Baby and--

Bebek ve--

Feeding a baby and.

Bir bebeği beslemek ve.

Feeding a baby and.

Bebek beslemek ve.

I'm too busy feeding a baby and  building a business and all that.

Bir bebeği beslemekle, bir iş kurmakla ve tüm bunlarla çok meşgulüm.

Yep.

Evet.

Building a business and all that.  So, just like feeding a baby.

Bir iş kurmak ve tüm bunlar. Yani tıpkı bir bebeğe yemek yedirmek gibi.

Feeding a baby,

Bir bebeği besleyen

Building has stress on the first  syllable. Building a business.

Building'in ilk hecesinde vurgu vardır . Bir iş kurmak.

Building a business.

Bir iş kurmak.

Business also has stress on the first syllable.

İş ayrıca ilk hecede strese sahiptir.

So, again, these two words were linked together  with the article a, pronounced shwa -uh.

Böylece, yine bu iki kelime, shwa -uh olarak telaffuz edilen a artikeliyle birbirine bağlandı.

Building a business. Business.

Bir iş kurmak. İşletme.

Just like in the word busy, the letter S here  

Tıpkı meşgul kelimesinde olduğu gibi, buradaki S harfi

makes the Z sound and the  letter U makes the -ih vowel.

Z sesini ve U harfi -ih sesli harfini yapar.

Biz. Busy. Business.

Biz. Meşgul. İşletme.

Business

İş

Building a business and all that.

Bir iş kurma ve tüm bunlar.

Yep.

Evet.

Business and. Again, reduce the word  'and' to just the schwa N sounds,

İş ve. Yine, 've' kelimesini sadece

which just sounds like an N. And all  that. And all that. All that. Stop T.

N gibi ses çıkaran schwa N seslerine indirgeyin. Ve tüm bunlar. Ve tüm bunlar. Hepsi. Durdur T.

And all that. Yep.

Ve tüm bunlar. Evet.

She agrees with me. She doesn't like it,  but she agrees. Yep. Yep. Very abrupt.

Benimle aynı fikirde. Bundan hoşlanmasa da aynı fikirde. Evet. Evet. çok ani

And all that.

Ve tüm bunlar.

Yep.

Evet.

Stop P, not releasing it. Yep. Yep.

Bırakmadan P'yi durdurun. Evet. Evet.

This is my sister-in-law, who cuts  everyone’s hair in the family.

Bu, ailedeki herkesin saçını kesen baldızım.

She has very good ideas. She's very good at it,

Çok iyi fikirleri var. Bunda çok iyi

but I tend to like my hair long, and she  wanted to go just a little shorter.

ama ben saçımın uzun olmasını seviyorum ve o biraz daha kısa saç yapmak istedi.

Let's listen to the whole dialogue again.

Diyaloğun tamamını tekrar dinleyelim.

Too tight?

Çok mu sıkı?

Umm…

Hımm…

A little?

Biraz mı?

No. Leave it for now. We’ll see.

Hayır. Şimdilik bırak. Göreceğiz.

'kay.

tamam.

If it feels too tight later, I’ll let  you know. So, do you have a vision?

Daha sonra çok dar gelirse size haber veririm. Peki bir vizyonunuz var mı?

Mm-hmm.

Mm-hmm.

What is it?

Nedir?

I want to take, with your  permission, I’d like to go to here.

Almak istiyorum, izninizle buraya gitmek istiyorum.

What do you think David? I don’t  know. That might be too much.

Ne düşünüyorsun Davut? Bilmiyorum. Bu çok fazla olabilir.

You should try it. It’ll always grow.

Onu denemelisin. Her zaman büyüyecek.

I know, but in the meantime, what if I hate it?

Biliyorum, ama bu arada, ya ondan nefret edersem?

Well, it won’t be too short. I think it’ll be good  because it’s going to have layers and movement.

Pekala, çok kısa olmayacak. İyi olacağını düşünüyorum çünkü katmanları ve hareketi olacak.

Can you do one inch longer than that?

Bundan bir inç daha uzun yapabilir misin?

Okay, fine.

Okay, thank you.

Tamam iyi.

Tamam teşekkür ederim.

Darn it.

Kahretsin.

I just don’t have the balls.

Sadece cesaretim yok.

Well, but you could grow a set.

Ama bir set büyütebilirsin.

I know, I could, but I’m too busy feeding a  baby and building a business and all that.

Biliyorum, yapabilirdim ama bir bebeği beslemekle, bir iş kurmakla ve tüm bunlarla çok meşgulüm.

Yep.

Evet.

By the way she did end up cutting  it too short. I didn’t like it.  

Bu arada, sonunda çok kısa kesti. hoşuma gitmedi

But after it grew out after a few  months I really love that haircut.

Ama birkaç ay sonra uzadıktan sonra, bu saç kesimini gerçekten çok seviyorum.

Keep your learning going now with this video and  don’t forget to subscribe with notifications I  

Bu video ile öğrenmeye hemen devam edin ve

love being your English teacher. That’s it and  thanks so much for using Rachel’s English.

İngilizce öğretmeniniz olmayı seviyorum bildirimleriyle abone olmayı unutmayın. Hepsi bu kadar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler.