🤔Learn English with the TV show Friends! 📺| LEARN ENGLISH SPEAKING | English with Rachel’s English

Well, last week, we celebrated Thanksgiving, and no, I didn't make a Rachel's English trifle,

Şey, geçen hafta Şükran Günü'nü kutladık ve hayır, Rachel's English ıvır zıvırı yapmadım

but I thought about it. I've been thinking a lot about this trifle since we made our video last week.

ama düşündüm. Geçen hafta videomuzu çektiğimizden beri bu önemsiz şey hakkında çok düşündüm.

In this week's video, we're going to continue with learning English with TV,

Bu haftanın videosunda,

learning English with Friends as we study more of this Thanksgiving episode.

bu Şükran Günü bölümünden daha fazla çalışırken, TV ile İngilizce öğrenmeye ve Arkadaşlarla İngilizce öğrenmeye devam edeceğiz.

Here's the scene.

İşte sahne.

Rach, you killing us here. Will you serve the dessert already?

Rach, bizi burada öldürüyorsun. Tatlıyı servis edecek misin?

What is it?

It's a trifle. It's got all of these layers. First, there's a layer of ladyfingers,

Nedir?

Bu önemsiz bir şey. Tüm bu katmanlara sahip. Önce bir kat kedi dili var,

then a layer of jam, then custard, which I made from scratch,

sonra bir kat reçel, sonra sıfırdan yaptığım muhallebi, sonra

then beef sautéed with peas and onions,

bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti

and then a little bit more custard, and then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

ve sonra biraz daha muhallebi ve sonra muz ve sonra biraz çırpılmış üstüne krema!

What, what was the one right before bananas?

Muzdan hemen önceki neydi?

The beef?

Sığır eti mi?

Yeah. That was weird to me, too.

Evet. Bu bana da tuhaf geldi.

But then, you know, I, I thought, well, there's mincemeat pie. I mean, that's an English dessert.

Ama sonra, bilirsin, düşündüm ki, kıymalı turta var. Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

You know?

Oh, by the way, can I borrow some rum from your place?

Bilirsin?

Bu arada, evinizden biraz rom ödünç alabilir miyim?

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

And while I'm gone, don't you boys sneak a taste!

Ve ben yokken siz çocuklar tadına bakmadan gitmeyin!

Okay.

Tamam aşkım.

And now let's do the analysis.

Ve şimdi analizi yapalım.

Rach.

Rach.

Rach, Rach, a nickname, of course, I'm very familiar with this nickname as I get called it all the time.

Rach, Rach, bir takma ad tabii ki, bu lakap bana çok tanıdık geliyor çünkü bana sürekli böyle hitap ediliyor.

Rach, Rach, Rach, Rach.

Rach, Rach, Rach, Rach.

Little up-down shape, but it is also pretty flat. He's a little frustrated.

Biraz yukarı-aşağı şekil, ama aynı zamanda oldukça düz. O biraz sinirli.

Rach, Rach, Rach.

Rach, Rach, Rach.

Rach, Rach, Rach, you're killing us here--

Rach, Rach, Rach, bizi burada öldürüyorsun--

You're killing us here--

Bizi burada öldürüyorsun--

you're killing us here--

bizi burada öldürüyorsun--

A couple reductions. You are, your, becomes yer, yer, yer, yer,

Birkaç indirim. Sen, senin, yer, yer, yer, yer olur,

said really quickly, as if there's not even a vowel there.

çok hızlı söylenir, sanki orada bir sesli harf bile yokmuş gibi.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

Kill, the peak of stress for that phrase, the most stressed word, with that up-down shape.

Öldür, o cümlenin vurgusunun zirvesi, en çok vurgulanan sözcük, o yukarı-aşağı şekliyle.

Now he doesn't say killing, with an NG sound, he says killing with an N sound, tongue at the front of the mouth.

Artık NG sesiyle öldürüyor demiyor, N sesiyle öldürüyor, dili ağzının önünde.

Killin'. You're killin' us here.

Öldürmek. Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

The energy of the word 'your'. Yer, yer, yer, yer.

"Senin" kelimesinin enerjisi. Yer, yer, yer, yer.

It goes up, it's going towards the peak of stress, and then the final three syllables,

Yükseliyor, vurgunun zirvesine doğru gidiyor ve sonra bizde son üç hece daha

in us here, are all flatter, falling away from that peak.

yassılaşıyor, o zirveden uzaklaşıyor.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here.

Bizi burada öldürüyorsun.

You're killing us here. Will you serve the dessert already?

Bizi burada öldürüyorsun. Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert already?

Tatlıyı servis edecek misin?

Serve and dessert, the most stressed syllables there,

Servis ve tatlı, orada en vurgulu heceler,

they actually have the same vowel,

aslında aynı sesli harfe sahipler,

the UR as in bird vowel, serve, dessert, I call this an UR vowel.

kuş sesli harfindeki UR, servis, tatlı, ben buna UR seslisi diyorum.

It's just like the R consonant, only it's held out. It has that shape.

Tıpkı R sessiz harfi gibi, sadece uzatılmış. O şekle sahip.

But you don't try to make two different sounds, a vowel, and then an R.

Ama iki farklı ses, bir sesli harf ve sonra bir R çıkarmaya çalışmazsınız.

It's just the one sound.

Bu sadece tek bir sestir.

Serve.

Sert.

Serve.

Sert.

Serve the dessert.

Tatlıyı servis et.

Will you serve the dessert already?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert already?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert already?

Tatlıyı servis edecek misin?

The letters SS here make a Z sound, dessert, dessert.

Buradaki SS harfleri Z sesi, tatlı, tatlı yapıyor.

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you-- both flatter, lower in pitch, unstressed.

İkiniz de daha düz, perdede daha alçak, gerilmemiş olur musunuz?

Will you, will you. Will you serve.

Yapacak mısın, yapacak mısın? hizmet edecek misin?

The, also unstressed.

Ayrıca vurgusuz.

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

So we actually have two unstressed syllables here because even though dessert is a stressed word,

Yani aslında burada iki vurgusuz hecemiz var çünkü tatlı vurgulu bir kelime olsa da

the first syllable is unstressed.

ilk hece vurgusuz.

Dessert. And that's the schwa.

Tatlı. Ve bu schwa.

The de-- the de-- the de-- the dessert.

De-- de-- de-- tatlı.

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

Will you serve the dessert?

Tatlıyı servis edecek misin?

The T in dessert, that's pronounced as a stop T, dessert.

Tatlıdaki T, stop T olarak telaffuz edilir, tatlı.

The dessert already?

Tatlı zaten?

The dessert already?

Tatlı zaten?

The dessert already?

Tatlı zaten?

The dessert already?

Tatlı zaten?

Listen to just the word 'already'.

Sadece 'zaten' kelimesini dinleyin.

Already?

Çoktan?

He says it just like I do without an L sound.

Tıpkı benim yaptığım gibi L sesi olmadan söylüyor.

Already. Already. Already. Already.

Çoktan. Çoktan. Çoktan. Çoktan.

This is a three syllable word with middle syllable stress.

Bu, orta hece vurgulu üç heceli bir kelimedir.

Already. You can definitely drop that L there, simplify that.

Çoktan. O L'yi kesinlikle oraya bırakabilirsin, bunu basitleştir.

Already?

Çoktan?

What is it?

Nedir?

This three syllable phrase what is our most stressed syllable?

Bu üç heceli cümle en çok vurgulanan hecemiz nedir?

What is it?

Nedir?

What is it?

Nedir?

What is it?

Nedir?

It's the middle syllable.

Orta hecedir.

What is it?

Nedir?

What is it?

Nedir?

The word 'what' goes up in energy towards the peak and the word 'it' falls off in energy.

'Ne' kelimesinin enerjisi zirveye doğru yükselir ve 'o' kelimesinin enerjisi düşer.

What is it?

Nedir?

Notice that the first T here in this phrase, the T in what, is a flap T linking those two words together,

Bu ifadedeki ilk T'nin, what'daki T'nin bu iki kelimeyi birbirine bağlayan bir kanat T olduğuna

and the second T is a stop T, it's at the end of the phrase.

ve ikinci T'nin bir durak T olduğuna dikkat edin, bu ifadenin sonundadır.

What is it?

Nedir?

The letter S here is a Z sound, and it links the two words together.

Buradaki S harfi bir Z sesidir ve iki kelimeyi birbirine bağlar. Bu mu

Is it? Is it? Is it? What is it?

? Bu mu? Bu mu? Nedir?

What is it?

Nedir?

What is it?

Nedir?

What is it?

Nedir?

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

Rachel's response: it's a-- It's a trifle.

Rachel'ın yanıtı: Bu bir-- Bu önemsiz bir şey.

Energy leading up to that stressed syllable tri-- It's a trifle.

O vurgulu heceye giden enerji tri-- Bu önemsiz bir şey.

And then the second unstressed syllable falls back from that.

Ve sonra ikinci vurgusuz hece bundan geriye düşer.

It's a trifle. It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey. Bu önemsiz bir şey.

All links together, all very smooth, the letter A is the schwa.

Tüm bağlantılar bir arada, hepsi çok pürüzsüz, A harfi schwa'dır.

It's a, it's a, it's a. It's a trifle.

Bu bir, bu bir, bu bir. Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

The TR cluster is very often pronounced as a CHR and that's what she does here.

Bu önemsiz bir şey.

TR kümesi genellikle bir CHR olarak telaffuz edilir ve burada yaptığı da budur.

Tri-- tri-- trifle.

Üç-- üç-- önemsememek.

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

Bu önemsiz bir şey.

It's a trifle.

It's got all of these layers.

Bu önemsiz bir şey.

Tüm bu katmanlara sahip.

In this next sentence, what are the most stressed words?

Bu sonraki cümlede, en çok vurgulanan kelimeler nelerdir?

The peak of stress, the peak of energy?

Stresin zirvesi, enerjinin zirvesi mi?

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

All and lay-- our two peaks of stress here.

Her şey ve uzan-- buradaki iki stres zirvemiz.

It's and got, a little lower in pitch, flatter, quicker.

Perdesi biraz daha alçak, daha yassı, daha hızlı.

It's got-- its got all--

Her şeyi var-- Her şeyi var-- Her şeyi var-- Her şeyi var-- Her şeyi

It's got all--

It's got all--

It's got all--

Often the T between two vowels will link two words like 'got all'

var--

Genellikle iki sesli harf arasındaki T, 'hepsi var' gibi iki kelimeyi birbirine bağlar

but actually, she makes a stop here and re-emphasizes the vowel.

ama aslında, burada durur ve tekrar-- ünlüyü vurgular.

It's got all-- that helps make the word 'all' feel more stressed.

Hepsi var-- bu, "hepsi" kelimesinin daha vurgulu hissettirmesine yardımcı olur.

It's got all-- its got all--

Her şeyi var-- her şeyi var--

What about the word 'of'?

Peki ya 'of' kelimesi?

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

It's said very quickly, and I do think I hear a very quick subtle V sound, but you could leave it out.

Çok hızlı söylendi ve çok hızlı, ince bir V sesi duyduğumu düşünüyorum, ama onu dışarıda bırakabilirsiniz.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

You could make it just a schwa.

Onu sadece bir schwa yapabilirsin.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar. '

The letter S in 'these' is a weak Z sound.

Bunlar'daki S harfi zayıf bir Z sesidir.

All of these-- all of these layers--

Bunların hepsi-- tüm bu katmanlar--

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

All of these layers.

Tüm bu katmanlar.

Really think about the stress. Repeat this sentence out loud and think about the stress. Let's slow it down.

Stresi gerçekten düşünün. Bu cümleyi yüksek sesle tekrarlayın ve stresi düşünün. Yavaşlatalım.

It's got all these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

Da-da-da-da.

Da-da-da-da.

Focusing on the stress, and maybe even exaggerating it a little bit,

Vurguya odaklanmak ve hatta belki biraz abartmak,

will help you work on the rhythmic contrast which will help you sound more natural speaking English.

İngilizce konuşurken kulağa daha doğal gelmesine yardımcı olacak ritmik kontrast üzerinde çalışmana yardımcı olacaktır.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

It's got all of these layers.

Tüm bu katmanlara sahip.

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

What are the most stressed words in this phrase?

Bu cümlede en çok vurgulanan kelimeler hangileri?

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var-- Da da da da da da da

Da da da da da da da da.

da da.

A little bit of stress on fingers, ladyfingers.

Parmaklara biraz baskı, kedi parmakları.

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili katmanı var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili katmanı var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili katmanı var--

First, this is also that same R vowel consonant combination,

İlk olarak, bu aynı R sesli harf ünsüz kombinasyonu,

fer, so you don't need to try to make a vowel there.

fer, bu yüzden denemenize gerek yok orada bir sesli harf yapın.

F to R to S.

F'den R'ye S.

First, first there's--

İlk önce--

Now the letter T.

Şimdi T harfi.

It's actually dropped here because she links these two words together,

Aslında buraya düşürüldü çünkü bu iki kelimeyi birbirine bağlıyor

and when the T comes between two consonants it's often dropped.

ve T iki ünsüz arasına geldiğinde genellikle düşüyor.

First there's-- first there's--

İlk önce-- ilk olarak--

right from S into the TH.

S'den TH'ye doğru.

First, there's a layer of--

İlk olarak, bir katman--

First, there's a layer of--

İlk olarak,

First, there's a layer of ladyfingers--

bir katman--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir katman kedi--

The letter A here is just a quick schwa linking the words together.

The word 'of', again, the V is very subtle, I actually don't think I really hear it.

Yine 'of' kelimesi, V çok ince, aslında onu gerçekten duyduğumu sanmıyorum.

Layer of ladyfingers.

Ladyfinger tabakası.

You can definitely just say that as a quick schwa linking the words together.

Bunu kesinlikle kelimeleri birbirine bağlayan hızlı bir schwa olarak söyleyebilirsin.

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var--

First, there's a layer of ladyfingers--

İlk olarak, bir kedi dili tabakası var-- Bayan parmağı

Ladyfingers is this bottom layer here, a ladyfinger is a bit of sponge cake that is shaped like a finger, a big finger.

buradaki en alt katman, kedi dili parmak şeklinde bir pandispanya parçası, bir büyük parmak

Ladyfingers, fingers, notice the pitch goes up that's because she's listing.

Ladyfingers, parmaklar, listelediği için perdenin yükseldiğine dikkat edin .

She's listing all the layers. And when we list things,

Tüm katmanları listeliyor. Ve bir şeyleri listelediğimizde,

the intonation goes up for each item until we get to the end and then the intonation goes down.

sonuna kadar her öğe için tonlama artar ve sonra tonlama azalır.

A layer of ladyfingers--

Bir kat kedi dili--

A layer of ladyfingers--

Bir kat kedi dili-- Bir kat kedi

A layer of ladyfingers--

dili-- Bir kat kedi dili

A layer of ladyfingers, then a layer of jam--

, sonra bir kat reçel--

Then a layer of jam--

Sonra bir kat reçel--

Then, a little bit up, a little bit of stress, and a little bit up.

Sonra, biraz yukarı, biraz stres, ve biraz yukarı.

Then a layer of jam, jam, and again, it goes up because she is continuing her list.

Sonra bir kat reçel, reçel ve yine listeye devam ettiği için yukarı çıkıyor.

Then a layer of jam--

Sonra bir kat reçel--

Then a layer of jam--

Sonra bir kat reçel-- Sonra

Then a layer of jam--

bir kat reçel--

Then a layer of jam--

Sonra bir kat reçel-- '

A little lift after 'then', but everything else is really smoothly linked together.

o zaman'dan sonra küçük bir artış, ama geri kalan her şey gerçekten düzgün bir şekilde birbirine bağlı.

A layer of jam.

Bir kat reçel.

And here, I do here more of a V sound.

Ve burada, burada daha çok V sesi yapıyorum.

A layer of jam.

Bir kat reçel.

A layer of jam--

Bir kat reçel--

A layer of jam--

Bir kat reçel--

A layer of jam--

Bir kat reçel--

Jam.

Let's talk about the sounds there, if you look that up, you'll see the AA as in bat vowel.

Reçel.

Oradaki seslerden bahsedelim, yukarıya bakarsanız yarasa ünlüsünde olduğu gibi AA'yı görürsünüz.

Jaa-- jam.

Jaa-- reçel.

It's not pure, that would be AH. Jam.

Saf değil, bu AH olurdu. Reçel.

So when AH is followed by M, it's not pure, we make more of an UH sound,

Yani AH'yi M takip ettiğinde, saf değildir, daha çok UH sesi çıkarırız,

the back of the tongue relaxes before the M.

M. Jaaam'dan önce dilin arkası gevşer

Jaaam. Jam. So that transition is important in this sound to make it sound natural.

. Reçel. Dolayısıyla bu geçiş, sesin doğal görünmesi için önemlidir.

Jam. Jam.

Reçel. Reçel.

Jam, Jam, Jam, then custard--

Reçel, Reçel, Reçel, sonra muhallebi--

Then custard, then custard, the peak of stress there is cus-- then custard.

Sonra muhallebi, sonra muhallebi, stresin zirvesi orada kus-- sonra muhallebi.

Then custard--

Sonra muhallebi--

Then custard--

Sonra muhallebi--

Then custard, which I made from scratch.

Sonra muhallebi, sıfırdan yaptım.

So then she says, which, and puts a break, separates it into its own thought group,

Sonra diyor ki, bir ara veriyor, onu kendi düşünce grubuna ayırıyor,

it's got that shape of stress, which I made from scratch, then she emphasizes 'I',

benim sıfırdan yaptığım şu stres biçimine sahip, sonra 'Ben'i vurguluyor,

she's pretty proud that she put all of this energy and effort into this dessert.

tüm bu enerjiyi ortaya koyduğu için oldukça gururlu. ve bu tatlı için çaba.

Which I made from scratch--

Sıfırdan yaptığım--

Which I made from scratch--

Sıfırdan yaptığım-- Sıfırdan

Which I made from scratch--

yaptığım-- Sıfırdan

I made from scratch--

yaptığım--

scratch-- Stress on that word as well.

sıfırdan-- Bu kelimeyi de vurgulayın.

She takes a little bit of the sound out of her voice, but it's still stressed.

Sesindeki tınıyı biraz alıyor ama yine de stresli.

Which I made from scratch.

Sıfırdan yaptığım.

The word 'from', that is reduced. It's not from, but it's, from, from, schwa M, M takes over the schwa,

'Kimden' kelimesi azaltılır. from değil, ama, from, from, schwa M, M schwa'yı devralır,

so it's as if there's no vowel at all in that word.

bu yüzden sanki bu kelimede hiç sesli harf yokmuş gibi.

From, from, from scratch.

Sıfırdan, sıfırdan.

From scratch-- from scratch-- from scratch-- Then beef, sautéed with peas and onions--

Sıfırdan-- sıfırdan-- sıfırdan-- Sonra dana eti, bezelye ve soğanla sotelenmiş--

Okay, in this thought group, what are our most stressed words?

Tamam, bu düşünce grubunda en çok vurguladığımız kelimelerimiz neler?

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra dana eti, bezelye ve soğanla sotelenmiş--

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra dana eti, bezelye ve soğanla sotelenmiş--

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra dana eti, sotelenmiş bezelye ve soğan--

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra dana eti, sotelenmiş bezelye ve soğan--

So our three nouns are our most stressed words there.

Yani üç ismimiz en çok vurgulanan kelimelerimizdir. .

The other words are a little flatter, and said a little more quickly.

Diğer kelimeler biraz daha yavan ve biraz daha hızlı söylendi.

We even have a reduction, do you hear it?

Hatta indirimimiz var, duydunuz mu?

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti--

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti--

Then beef, sautéed with peas and onions--

Sonra bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti--

The word 'and' is reduced. And peas and onions-- peas and onions--

've' kelimesi azaltılır. Bezelye ve soğan-- bezelye ve soğan-- '

The word 'with' also said very quickly.

ile' kelimesi de çok çabuk söylendi.

Sautéed with peas--

Bezelye ile sote--

to the point where I don't think I really hear a TH sound.

gerçekten bir TH sesi duyduğumu düşünmediğim noktaya kadar.

With peas and onions--

Bezelye ve soğanla--

So if you try imitating Rachel, I think you can leave off the TH here.

Rachel'ı taklit etmeye çalışırsan, bence TH'yi burada bırakabilirsin.

Just make wih-- and make it very, very fast, attached to the next word.

Sadece wih-- yapın ve çok, çok hızlı yapın, bir sonraki kelimeye ekleyin.

With peas, with peas and onions.

Bezelye ile, bezelye ve soğan ile.

Sautéed with peas and onions.

Bezelye ve soğan ile soteleyin.

Sautéed with peas and onions--

Bezelye ve soğan ile sote--

Sautéed with peas and onions--

Bezelye ve soğan ile sote--

Sautéed with peas and onions--

Bezelye ve soğan ile sote--

And actually, when I was writing my stress, I should have written that it goes up at the end

Ve aslında, stresimi yazarken, sonunda yükseldiğini yazmalıydım

because again, she's still doing her list, she's not at the last item.

çünkü yine, o hala onun listesini yapıyor , son öğede değil.

Sautéed with peas and onions--

Bezelye ve soğanla

Sautéed with peas and onions--

sotelenmiş-- Bezelye ve soğanla sotelenmiş--

Sautéed with peas and onions--

Bezelye ve soğanla sotelenmiş--

And then a little bit more custard.

Sonra biraz daha muhallebi.

And then a little bit more custard.

Ve sonra biraz daha muhallebi.

She says this while people are laughing, so it's hard to hear,

Bunu insanlar gülerken söylüyor, bu yüzden duymak zor,

but the stress would be: and then a little bit more custard,

ama stres şöyle olur: ve sonra biraz daha muhallebi,

'little' with a flap T,

'küçük', bir kapak T ile,

another 'and' reduction, and a stop T at the end of bit,

başka bir 've' azaltma ve sonunda bir durak T biraz

and her intonation does go up at the end of custard, she's not done, she's got more layers.

ve muhallebinin sonunda tonlaması yükseliyor, işi bitmedi, daha çok katmanı var.

And then a little bit more custard.

Ve sonra biraz daha muhallebi.

And then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

Ve sonra muzlar ve üstüne biraz çırpılmış krema koydum!

I love this because she's really showing us the stress of lists.

Bunu seviyorum çünkü bize gerçekten listelerin stresini gösteriyor.

And then bananas, and then pitch goes up,

Ve sonra muzlar ve sonra zift yükselir

and then I just put some whipped cream on top!

ve sonra üstüne biraz çırpılmış krema koyarım!

Cream on top,

Üstüne krema

and then that comes down because she's at the end of her list.

ve sonra listenin sonunda olduğu için aşağı iner .

These are all of the layers of her trifle.

Bunların hepsi onun önemsizliğinin katmanları.

And then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

Ve sonra muzlar ve üstüne biraz çırpılmış krema koydum!

And then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

Ve sonra muzlar ve üstüne biraz çırpılmış krema koydum!

And then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

Ve sonra muzlar ve üstüne biraz çırpılmış krema koydum!

And then bananas, banan-- second syllable stress.

Ve sonra muzlar, muz-- ikinci hece vurgusu.

The word 'and' reduced, no D sound.

'Ve' kelimesi azaltıldı, D sesi yok.

And then bananas--

Ve sonra muzlar--

And then bananas--

Sonra muzlar-- Ve

And then bananas--

sonra muzlar-- Ve sonra, Ve

And then, And then, And then ba--

sonra, Ve sonra ba--

So these first three syllables, all flatter in pitch, and then bananas,

Yani bu ilk üç hece, perdede daha yassı ve sonra muzlar

and then we really have that stress on 'nan'.

ve sonra ' üzerinde gerçekten bu vurgu var. nan'.

Actually, the stress is really more like this way:

Aslında stres daha çok şu şekilde:

bananas, because it's on its way up.

muz, çünkü yukarı doğru gidiyor.

And then bananas--

Ve sonra muzlar--

And then bananas--

Ve

And then bananas--

sonra muzlar-- Ve

And then bananas, and I just put some whipped cream on top.

sonra muzlar-- Ve sonra muzlar ve üstüne biraz çırpılmış krema koydum.

And then I just put some whipped cream on top!

Ve sonra üstüne biraz çırpılmış krema koydum!

So it all Peaks out at the word 'cream' which is her most stressed syllable,

Yani her şey onun en vurgulu hecesi olan 'krem' kelimesinde zirveye ulaşır

and all of the syllables before that lead up to that peak, and then after that, fall away from it.

ve ondan önceki tüm heceler o zirveye çıkar ve ondan sonra ondan uzaklaşır.

The words 'and then I' really flat, low in pitch, a lot of reductions here. The word 'and' becomes 'an'.

'Ve sonra ben' kelimeleri gerçekten düz, perdesi düşük, burada pek çok indirgeme var. "ve" kelimesi "an" olur.

It actually sounds like the word 'in'.

Aslında 'in' kelimesi gibi geliyor.

And, and, and then, and then, and then I, and then I, and then I, and then I, and then I.

Ve, ve, ve sonra, ve sonra, ve sonra, ve sonra ben ve sonra ben ve sonra ben ve sonra ben.

And then I just--

Ve sonra ben sadece--

And then I just--

Ve sonra ben sadece--

And then I just--

And then I just put--

Ve sonra ben sadece--

Ve sonra

Notice here we have three consonants in a row, an ending T cluster followed by another consonant,

Dikkat edin, burada arka arkaya üç ünsüz var, biten bir T kümesi ve ardından başka bir ünsüz geliyor,

that T gets dropped.

bu T düşüyor.

Just put, just put, just put.

Sadece koy, sadece koy, sadece koy.

And then I just put--

Ve sonra sadece--

And then I just put--

Ve sonra sadece--

And then I just put--

Ve sonra sadece--

A stop T at the end of put because the next word begins with a consonant,

Koymanın sonuna bir T koydum çünkü sonraki kelime bir ünsüzle başlıyor ve

and then I just put-- and then I just put some--

sonra sadece-- ve sonra sadece koydum bazı--

And then I just put some--

Ve sonra sadece biraz koydum--

And then I just put some--

Ve sonra sadece biraz koydum--

And then I just put some--

Ve sonra sadece biraz koydum-- '

The word 'some', I wouldn't write that with the UH as in butter vowel, I don't think it's fully pronounced,

bazı' kelimesi, bunu tereyağı sesli harfinde olduğu gibi UH ile yazmazdım, yapmıyorum' Tam olarak telaffuz edildiğini sanmıyorum,

I would write that with the schwa.

bunu schwa ile yazardım.

Some, some, some, some whipped cream.

Biraz, biraz, biraz, biraz krem ​​şanti.

Some, some.

Biraz biraz.

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

We have a WH beginning here, which can be pronounced with a little escape of air before the W,

Burada başlayan bir WH'miz var, bu W'dan önce biraz hava kaçmasıyla telaffuz edilebilir

but Rachel doesn't do it, and that's not a very common pronunciation.

, ama Rachel bunu yapmaz ve bu çok yaygın bir şey değildir. telaffuz.

Whipped. Just a pure W sound.

Çırpılmış. Sadece saf bir W sesi.

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

So if I was gonna write this word in IPA, I would write W and then the vowel P, and then the ED ending here is a T.

Yani bu kelimeyi IPA'da yazacak olsaydım, W ve sonra sesli harf P yazardım ve sonra burada

The ED ending is a T if the sound before is unvoiced.

biten ED bir T'dir. bir T, önceki ses sessizse.

Whipped cream.

Krem şanti.

So now, we have P, T, C, R, we have four consonants in a row.

Şimdi elimizde P, T, C, R var, art arda dört ünsüz var.

What do you think happens to this T?

Sizce bu T'ye ne oluyor?

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti--

Some whipped cream--

Biraz krem ​​şanti-- Düştüğünü

If you guessed that it was dropped, you're right. It is 100% dropped.

tahmin ettiyseniz, haklısınız. %100 düşürülmüştür.

Whipped cream.

Krem şanti.

Whipped cream on top.

Üstüne çırpılmış krema.

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

Also, she does a really clear example of skipping the release of a stop consonant at the end of a thought.

Ayrıca, bir düşüncenin sonunda bir dur ünsüzünün salınmasını atlamanın gerçekten net bir örneğini veriyor.

So for the P, she says top, and her lips come together making the P,

Yani P için üst diyor ve dudakları P'yi oluşturmak için bir araya geliyor

but she doesn't release,

ama bırakmıyor

and this is something that we do with stop consonants at the end of a thought group.

ve bu bizim bir düşünce grubunun sonunda dur ünsüzleriyle yaptığımız bir şey. O

So watch her do this, watch her lips come together, and they don't part, there's no release.

yüzden bunu yapmasını izleyin, dudaklarının bir araya gelmesini izleyin ve ayrılmayın, gevşeme yok.

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

Some whipped cream on top!

Üstüne biraz krem ​​şanti!

What, what was the one right before bananas?

Muzdan hemen önceki neydi?

Okay, so Ross is a little worried about what she's just described.

Tamam, Ross az önce tarif ettiği şey hakkında biraz endişeli.

What, what.

Ne ne. '

He says the word the word 'what' twice. Again, the H kind of escape of air is not there,

Ne' kelimesini iki kez söylüyor. Yine, H tipi hava kaçışı yoktur,

it's just a clean W sound.

sadece temiz bir W sesidir.

What, what--

Ne, ne--

and that's not much of a vowel, I would definitely write that as a schwa, and it's followed by a stop T.

ve bu pek ünlü değil, bunu kesinlikle bir schwa olarak yazardım ve ardından bir durak T gelir

What, what was--

What, what was--

What, what was--

What, what was the one--

. o neydi-- o

What was the one-- what was the one--

neydi-- o neydi--

So even though there's not much of a vowel here,

Yani burada pek sesli harf olmasa da, o

what was the one--,

neydi--,

there's still a little bit of a feeling of stress there.

orada hala biraz stres var. O

What was the one--

neydi--

we actually have three W sounds here.

aslında burada üç tane W sesimiz var.

What was one.

Biri neydi?

Even though the word is written with a letter O,

Sözcük O harfi ile yazıldığı halde

it is the W sound, one, the word was, is not was, it's was, its reduced, it's said very quickly.

W sesidir, bir, sözcük idi, değildi, idi, indirgenmiş, çok çabuk söylenmiştir.

What was, what was, what was the, what was the, what was the, what was the one.

Neydi, neydi, neydi, neydi, neydi, neydi. O

What was the one--

neydi-- O

What was the one--

neydi--

What was the one right before bananas?

Muzdan hemen önceki neydi?

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

Stress on 'right' and 'nan' and he does make his intonation go up here.

'Doğru' ve 'nan' vurgusu yapıyor ve tonlamasını buraya kadar yükseltiyor.

Bananas?

Muz?

So I would write the scoop, the shape upside down here, as it's going up, bananas?

Bu yüzden kepçeyi, yukarı doğru giderken şekli baş aşağı yazardım, muz?

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

Right before bananas? Right, Stop T, not released.

Muzdan hemen önce mi? Sağ, Stop T, serbest bırakılmadı.

That's because the next word begins with a consonant.

Bunun nedeni, bir sonraki kelimenin bir ünsüzle başlamasıdır.

Right before bananas?

Muzdan hemen önce mi?

You know?

Bilirsin?

I want to talk about the pronunciation of bananas, this is the second time that we're seeing it here,

Muzun telaffuzundan bahsetmek istiyorum, onu burada ikinci kez görüyoruz,

I didn't describe it the first time.

ilkinde tarif etmedim.

But in the stressed syllable, we have AH, bananas.

Ama vurgulu hecede AH, muzlarımız var.

AH followed by N, and just like with the word Jam, M makes AH not pure.

AH'den sonra N gelir ve tıpkı Jam kelimesinde olduğu gibi, M de AH'yi saf yapmaz.

N does the same thing.

N aynı şeyi yapar.

So it's more like an AH-UH transition combo,

Yani daha çok bir AH-UH geçiş kombinasyonu gibi,

banan-- it's not banan-- it's not a pure AH, banan-- bananas, bananas.

muz-- muz değil-- saf bir AH değil, muz-- muz, muz.

This word is confusing, it's got three letters A, the first and the last are a schwa.

Bu kelime kafa karıştırıcı, üç harfi A var, ilki ve sonuncusu bir schwa.

Ba-nan-a. Banana. Bananas.

Muz. Muz. Muz.

And then the middle one is this impure AH. Bananas.

Ve sonra ortadaki bu saf olmayan AH'dir. Muz.

Bananas?

Muz?

Bananas?

Muz?

Bananas?

Muz?

The beef?

Sığır eti mi?

She says: The beef?

Diyor ki: Sığır eti?

The beef?

Sığır eti mi?

Her stress, her intonation, her melody goes up.

Stresi, tonlaması, melodisi yükseliyor.

The beef? The beef?

Sığır eti mi? Sığır eti mi?

The two words linked together. The word 'the' said very quickly, it's got a schwa.

Birbirine bağlı iki kelime. 'The' kelimesi çok çabuk söylendi, bir schwa'sı var.

The beef? The beef? The beef?

Sığır eti mi? Sığır eti mi? Sığır eti mi?

So she says it with her intonation going up because she's just confirming. She's asking.

Bunu tonlaması yükselerek söylüyor çünkü sadece onaylıyor. soruyor.

Is this what you mean? The beef? Aahh? That upward intonation shows a question.

Demek istediğin bu mu? Sığır eti mi? Ahh? Bu yukarı doğru tonlama bir soruyu gösteriyor.

The beef? The beef? The beef?

Sığır eti mi? Sığır eti mi? Sığır eti mi?

Yeah. That was weird to me, too.

Evet. Bu bana da tuhaf geldi.

Yeah. Yeah. Up-down shape of stress.

Evet. Evet. Yukarı-aşağı stres şekli.

Yeah.

Evet.

That was weird to me, too. But then--

Bu bana da tuhaf geldi. Ama sonra--

That was weird to me, too.

Bu bana da garip geldi.

Weird and to, the two most stressed words there.

Garip ve to, orada en çok vurgulanan iki kelime.

That was weird to me, too.

Bu bana da tuhaf geldi.

That was weird to me, too.

Bu bana da tuhaf geldi.

That was weird to me, too.

Bu bana da tuhaf geldi.

That and was, that was, that was, that was, we have a stop T after that.

Bu ve şuydu, şuydu, şuydu, bundan sonra bir T durağımız var.

The word was, isn't really that long, again, I would write that with a schwa.

Kelime şuydu, gerçekten o kadar uzun değil, bunu bir schwa ile yazardım.

That was, was, was, that was weird.

Bu tuhaftı.

That was weird--

Bu tuhaftı--

That was weird to me, too.

Bu benim için de tuhaftı.

The word 'to' here, pronounced with a True T and a schwa.

Buradaki 'to' sözcüğü True T ve schwa ile telaffuz ediliyor.

So this word, to, is almost always pronounced with the schwa.

Yani bu to kelimesi neredeyse her zaman schwa ile telaffuz edilir.

Never a full vowel.

Asla tam bir sesli harf.

This word too, is never reduced, always pronounced with the OO vowel.

Bu kelime de asla küçültülmez, her zaman OO ünlüsü ile telaffuz edilir.

To, too. To me, too.

Kime de. Bana da.

...to me, too.

...bana da.

...to me, too.

...bana da.

...to me, too. But then, you know, I, I thought, well, there's--

...bana da. Ama sonra, bilirsin, ben, düşündüm ki, şey--

But then-- But then--

Ama sonra-- Ama sonra--

Quick little phrase here, stop T. But then, she's gonna keep going, that's why her intonation goes up.

Kısacık bir cümle, T'yi durdur. Ama sonra, devam edecek, bu yüzden tonlaması yükseliyor.

But then--

Ama sonra-- Ama

But then--

sonra--

you know, I, I thought, well, there's--

bilirsin, ben, düşündüm, şey, var--

You know, I, I thought--

Bilirsin, ben, ben düşündüm--

Quickly strung together, she's thinking of what to say, flatter, low in pitch, and there's not much stress here.

Çabucak toparlandı, ne söyleyeceğini düşünüyor, daha düz, alçak sesle ve yok burada çok stres.

Not much of that up-down shape of stress.

Bu yukarı-aşağı stres şekli pek değil.

Stop T, though T in thought is not released.

T'yi durdurun, düşüncedeki T serbest bırakılmasa da.

You know, I, I thought--

Bilirsin, ben, düşündüm-- Bilirsin, ben,

You know, I, I thought--

düşündüm--

You know, I, I thought, well, there's mincemeat pie.

Bilirsin, ben, düşündüm ki, kıymalı turta var.

Well, there's mincemeat pie.

Kıymalı turta var.

She really stresses the M. Mincemeat pie.

M. Kıymalı turtayı gerçekten vurguluyor.

And she does up-down shape of stress there. Pie as well.

Ve orada stresin yukarı-aşağı şeklini yapıyor . Pasta da.

Well and there's, flatter and pitch, less clear, just like this whole phrase.

Peki ve var, daha düz ve perdeli, daha az net, tıpkı tüm bu cümle gibi.

Well, there's mincemeat pie.

Kıymalı turta var.

Well, there's mincemeat pie.

Kıymalı turta var.

Well, there's mincemeat pie.

Kıymalı turta var.

Mincemeat pie. Mincemeat pie.

Kıymalı börek. Kıymalı börek.

Do you notice that break there?

Oradaki kırılmayı fark ediyor musun?

The T is not released. It's a stop T. We stop the air and that signifies the T, rather than the actual T sound.

T yayınlanmadı. Bu bir stop T. Havayı durduruyoruz ve bu, gerçek T sesi yerine T'yi gösteriyor.

T just like P is a stop consonant.

Tıpkı P'nin bir ünsüz olması gibi T.

Mincemeat pie.

Kıymalı börek.

Mincemeat pie.

Kıymalı börek.

Mincemeat pie. I mean, that's an English dessert.

Kıymalı börek. Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

All of this is a little bit less clear. There's less vocal energy, and the pitch is lower.

Bütün bunlar biraz daha az net. Daha az ses enerjisi var ve ses perdesi daha düşük.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

That's, probably has the most stress there.

Bu, muhtemelen orada en fazla strese sahip.

But it's all a little bit lower in energy.

Ama hepsi enerjide biraz daha düşük. Az

It's like an add on to the thought she just said.

önce söylediği düşünceye bir ekleme gibi.

It's not given the full voice.

Tam ses verilmiyor.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

You're gonna have to really simplify to imitate this.

Bunu taklit etmek için gerçekten basitleştirmen gerekecek.

I mean, I mean, I mean, I mean.

Yani, yani, yani, yani, yani.

And to say it more quickly, you don't need to drop your jaw as much, try to form sounds as much,

Ve daha hızlı söylemek için, çenenizi çok fazla düşürmenize gerek yok, sesleri oluşturmaya çalışın,

you simplify your mouth movements.

ağız hareketlerinizi basitleştirin.

I mean, I mean, I mean, that's an English dessert.

Yani, demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı. Ağız hareketlerinizi

See if you can work on that simplifying your mouth movements.

basitleştirerek bunun üzerinde çalışıp çalışamayacağınıza bakın .

And note again, that the SS is a Z sound here, and that's pronounced as a stop T.

Ve tekrar not edin, burada SS bir Z sesidir ve bu bir stop T olarak telaffuz edilir.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

I mean, that's an English dessert.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

Now here, the pitch is a little bit higher, the volume and vocal energy, a little bit higher.

Şimdi burada perde biraz daha yüksek, ses ve ses enerjisi biraz daha yüksek.

These people just put very--

Bu insanlar çok--

lots of stress there, some stress on these and pe--

oraya çok fazla stres koyuyorlar, bunlara biraz stres koyuyorlar ve pe--

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

Strange and food, all of those are a little bit more stressed.

Garip ve yemek, bunların hepsi biraz daha stresli.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

Her pitch is really high at the beginning. It's showing a little bit of surprise.

Başlangıçta perdesi gerçekten yüksek. Biraz şaşkınlık gösteriyor.

She can't figure out why there's meat in the dessert, but she's going with it.

Tatlıda neden et olduğunu anlayamıyor ama onunla gidiyor.

Now, we have an ST cluster followed by a consonant, what do you think happens to this T?

Şimdi, bir ünsüz tarafından takip edilen bir ST kümemiz var, sizce bu T'ye ne olur?

These people just put very strange--

Bu insanlar çok tuhaf koydular--

These people just put very strange--

Bu insanlar çok tuhaf koydular--

These people just put very strange--

Bu insanlar çok tuhaf koydular--

It's dropped. Just put, just put, just put, just put very, just put very.

Düştü. Sadece koy, sadece koy, sadece koy, sadece çok koy, sadece çok koy.

This T is a stop T, the next sound is a consonant sound.

Bu T bir durak T'dir, sonraki ses bir ünsüz sestir.

These people just put very.

Bu insanlar sadece çok koydu.

People, I know that can be a tricky word.

Millet, bunun aldatıcı bir kelime olabileceğini biliyorum.

The stressed syllable has the EE vowel, peo-ple, ple.

Vurgulu hecede EE ünlüsü, insanlar, ple vardır.

And the unstressed syllable has schwa L.

Ve vurgusuz hecede schwa L var.

This is going to be a dark L, don't try to make a schwa vowel.

Bu koyu bir L olacak, schwa sesli harfi yapmaya çalışmayın.

Just make the dark sound where the back of the tongue pulls back a little bit.

Sadece dilin arkasının biraz geri çekildiği yerde koyu sesi çıkar .

Ple, ple, ple.

lütfen, lütfen, lütfen.

Ple just, ple just. Do not lift your tongue tip here.

Lütfen, sadece lütfen. Burada dilinizin ucunu kaldırmayın.

You don't have to, to make a dark sound, it will probably make it sound like a light L and we don't want that.

Karanlık bir ses çıkarmak zorunda değilsiniz, muhtemelen hafif bir L gibi ses çıkaracak ve biz bunu istemiyoruz.

And I can promise you, she's not lifting her tongue tip.

Ve sana söz verebilirim, dilinin ucunu kaldırmıyor.

You don't need it for the L sound when it's a dark L.

Karanlık bir L olduğunda L sesi için buna ihtiyacınız yok.

These people just-- It doesn't lift until it's making the J sound.

Bu insanlar sadece-- J sesini çıkarana kadar kaldırmıyor.

These people just. These people just.

Bu insanlar sadece. Bu insanlar sadece.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

These people just put very strange things in their food.

Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

Very strange things in their food.

Yiyeceklerinde çok garip şeyler var.

I would say 'things' also has some stress. And then 'in their' less stress.

'Şeylerin' de biraz stresi olduğunu söyleyebilirim. Ve sonra 'onların' daha az stresi.

Things in their food.

Yiyeceklerindeki şeyler.

So these two words falling in pitch after the stress of things.

Yani bu iki kelime, olayların stresinden sonra ses perdesine düşüyor .

Things in their food. And then another little up-down shape of stress on food.

Yiyeceklerindeki şeyler. Ve sonra yiyecek üzerindeki stresin başka bir yukarı-aşağı şekli.

Very strange things in their food.

Yiyeceklerinde çok garip şeyler var.

Very strange things in their food.

Yiyeceklerinde çok garip şeyler var.

Very strange things in their food. You know?

Yiyeceklerinde çok garip şeyler var. Bilirsin?

You know? You know?

Bilirsin? Bilirsin?

It's hard to hear over the laughter, but she does do a reduction of the word you.

Kahkahadan duymak zor ama sen kelimesini azaltıyor.

It becomes ye.

Sen olur.

You know?

Bilirsin?

And the pitch goes right up, smoothly connected, this is a common way to pronounce this common phrase.

Ve perde hemen yükselir, düzgün bir şekilde bağlantılıdır, bu, bu yaygın ifadeyi telaffuz etmenin yaygın bir yoludur.

Ye, instead of you.

Evet, senin yerine.

You know?

Bilirsin?

Oh, by the way--

Oh, bu arada--

Oh-- up-down shape, very fast. Oh, Oh, by the way, by the way, by the way.

Oh-- yukarı-aşağı şekil, çok hızlı. Oh, oh, bu arada, bu arada, bu arada.

The words by and the, unstressed, leading up to the stress of way. By the way. Oh, by the way.

Vurgusuz, by ve the sözcükleri, yolun vurgusuna yol açar. Bu arada. Bu arada.

Oh, by the way--

Oh, bu arada--

Oh, by the way--

Oh, bu arada--

can I borrow some rum from your place?

evinizden biraz rom ödünç alabilir miyim?

Can I borrow some rum from your place?

Evinden biraz rom ödünç alabilir miyim?

Bor-- rum, place, longer, more stressed,

Bor-- rom, yer, daha uzun, daha vurgulu,

the other words said more quickly, and we have some reductions too.

diğer sözcükleri daha hızlı söyledi ve bizde de bazı indirimler var.

Can becomes kin, kin, just a K sound and an N sound, don't need to try to make a schwa.

Can akraba olur, akraba olur, sadece bir K sesi ve bir N sesi olur, schwa yapmaya çalışmanıza gerek yoktur.

Can, can, can I, can I, can I. Say that. Can i. How fast can you do it?

Yapabilir miyim, yapabilir miyim, yapabilir miyim, yapabilir miyim? Yapabilirmiyim. Ne kadar hızlı yapabilirsin?

It's definitely not can I, but, can I, can I, can I borrow.

Kesinlikle yapamaz mıyım, ama alabilir miyim, alabilir miyim, ödünç alabilir miyim?

Can I borrow--

some rum from your place?

Evinden biraz rom ödünç alabilir miyim?

Can I borrow some rum--

Biraz rom ödünç alabilir miyim--

What about the word some?

Peki ya biraz kelimesi?

Not stressed, not fully pronounced, I would write that with the schwa.

Vurgulu değil, tam olarak telaffuz edilmemiş, bunu schwa ile yazardım.

Some, some, some rum.

Biraz, biraz, biraz rom.

Some rum,

from your place?

Senin evinden biraz rom?

From your becomes from yer, from yer, from yer. They both reduce, they both have the schwa.

senden, senden, senden, senden olur. İkisi de azalır, ikisi de schwa'ya sahiptir.

From your.

Senden.

In all of these words, some, from, and your, you can just drop the vowel.

Tüm bu kelimelerde, bazıları, from ve senin sesli harflerini bırakabilirsin.

Some, from, your.

Bazıları, senin.

Some rum, some rum from your place.

Biraz rom, senin evinden biraz rom. Senin

From your, from your, from your, from your place.

, senin, senin, senin mekanın.

This is how we speak English.

Bu şekilde İngilizce konuşuyoruz. Anlam için daha önemli olan sözcükleri

We put in all of these words that reduce, and that gives good contrast to the content words,

azaltan ve içerik sözcükleriyle iyi bir kontrast oluşturan tüm bu sözcükleri koyduk

the more important words, for the meaning.

.

All Americans speak this way, it's natural English, it's good English.

Bütün Amerikalılar bu şekilde konuşur, bu doğal bir İngilizcedir, iyi bir İngilizcedir.

Sometimes, students think: well, that's sloppy, that's lazy, but actually, that's just conversational English.

Bazen öğrenciler şöyle düşünürler: Bu baştan savma, bu tembelce, ama aslında bu sadece konuşma İngilizcesi.

Contrast is really important in American English.

Amerikan İngilizcesinde kontrast gerçekten önemlidir.

And this is how we achieve it.

Ve bunu bu şekilde başarıyoruz.

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom?

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom?

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom? Senin

Rum from your place? I should have written this: rum from your place?

yerinden rom? Şunu yazmalıydım: senin yerinden rom?

With the stress going up because that's a yes/no question.

Stres artıyor çünkü bu bir evet/hayır sorusu.

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom?

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom?

Some rum from your place?

Senin evinden biraz rom?

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Yeah, sure, yeah. A little bit of a mumbled response.

Evet, tabii, evet. Biraz mırıldanarak cevap verdi.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

All have an up-down shape, that is the shape of stress.

Hepsinin yukarı-aşağı bir şekli vardır, bu stresin şeklidir.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Sure, sure, sure.

Tabii, tabii, tabii.

There are a couple different ways you can pronounce this word.

Bu kelimeyi telaffuz etmenin birkaç farklı yolu var.

Sure, sure, sure.

Tabii, tabii, tabii.

His way sounds sort of like this word 'shore'. Sure.

Onun tarzı kulağa bu 'kıyı' kelimesi gibi geliyor. Elbette.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

And while I'm gone, don't you boys sneak a taste!

Ve ben yokken siz çocuklar tadına bakmadan gitmeyin!

And while I'm gone-- And while i'm, all reaching up for that peak of stress.

Ve ben yokken-- Ve ben, stresin doruk noktasına ulaşırken.

And while I'm gone--

Ve ben yokken--

And while I'm gone--

Ve ben yokken-- Ve ben

And while I'm gone--

yokken-- Ve ben

And while I'm gone--

yokken--

And while i'm-- No D in 'and'.

Ve ben-- 've'de D yok.

We very rarely pronounce that. And while I'm gone, all smoothly connected.

Bunu çok nadiren telaffuz ederiz. Ve ben yokken, her şey sorunsuz bir şekilde bağlandı.

And while I'm gone--

Ve ben yokken--

And while I'm gone--

Ve ben yokken--

And while I'm gone, don't you boys sneak a taste!

Ve ben yokken, çocuklar tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Again, all of the energy is leading up to that peak on the word 'taste'.

Yine, tüm enerji "tat" kelimesindeki o zirveye çıkıyor.

Don't you boys sneak a taste.

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin.

Taste, where we have that up-down shape.

Tat, o yukarı-aşağı şekline sahip olduğumuz yer.

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys-- don't-- Stop sound and apostrophe T can be pronounced a couple of different ways.

Siz çocuklar-- yapmayın-- Dur sesi ve kesme işareti T birkaç farklı şekilde telaffuz edilebilir.

She pronounces it as a stop here, don't you boys sneak a taste!

Burayı bir durak olarak telaffuz ediyor, siz çocuklar tadına bakmadan gitmeyin!

These two words linking together with the unstressed word, the article 'a'.

Bu iki kelime, vurgusuz kelime olan 'a' artikeliyle bağlantılıdır.

Sneak a-- sneak a taste!

Gizlice-- gizlice tadın!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Don't you boys sneak a taste!

Siz çocuklar, tadına bakmadan gitmeyin!

Here, she actually does do a very light release of a true T at the end.

Burada, aslında sonunda gerçek bir T'nin çok hafif bir sürümünü yapıyor.

So you can, it's just not as common as a stop T.

Yani yapabilirsin, bu bir stop T kadar yaygın değil

Sneak a taste.

.

Sneak a taste.

Bir tadına bakın.

Sneak a taste.

Bir tadına bakın.

Sneak a taste.

Bir tadına bakın.

Okay.

Tamam aşkım.

And they laugh as they say 'okay'.

Ve 'tamam' deyince gülüyorlar.

Okay, second syllable stress, okay.

Tamam, ikinci hece vurgusu, tamam.

I'm pretty sure they don't have any plans on sneaking a taste.

Gizlice tatmak gibi bir planları olmadığına eminim .

Okay.

Tamam aşkım.

Okay.

Tamam aşkım.

Okay.

Tamam aşkım.

Let's listen to the whole conversation one more time.

Tüm sohbeti bir kez daha dinleyelim.

Rach, you killing us here. Will you serve the dessert already?

Rach, bizi burada öldürüyorsun. Tatlıyı servis edecek misin?

What is it?

It's a trifle. It's got all of these layers.

Nedir?

Bu önemsiz bir şey. Tüm bu katmanlara sahip.

First, there's a layer of ladyfingers, then a layer of jam, then custard,

Önce bir kat kedi dili var, sonra bir kat reçel, sonra

which I made from scratch, then beef sautéed with peas and onions,

sıfırdan yaptığım muhallebi, sonra bezelye ve soğanla sotelenmiş dana eti

and then a little bit more custard,

ve sonra biraz daha muhallebi

and then bananas, and then I just put some whipped cream on top!

ve sonra muz ve sonra biraz çırpılmış üstüne krema!

What, what was the one right before bananas?

Muzdan hemen önceki neydi?

The beef?

Sığır eti mi?

Yeah. That was weird to me, too. But then, you know, I, I thought, well, there's mincemeat pie.

Evet. Bu bana da tuhaf geldi. Ama sonra, bilirsin, düşündüm ki, kıymalı turta var.

I mean, that's an English dessert. These people just put very strange things in their food.

Demek istediğim, bu bir İngiliz tatlısı. Bu insanlar yemeklerine çok garip şeyler koyuyorlar.

You know?

Oh, by the way, can I borrow some rum from your place?

Bilirsin?

Bu arada, evinizden biraz rom ödünç alabilir miyim?

Yeah, sure, yeah.

Evet, tabii, evet.

And while I'm gone, don't you boys sneak a taste!

Ve ben yokken siz çocuklar tadına bakmadan gitmeyin!

Okay.

Tamam aşkım.

If you love learning English with TV, we do have a whole playlist for that.

TV ile İngilizce öğrenmeyi seviyorsanız, bunun için tam bir oynatma listemiz var.

Check it out.

Buna bir bak.

And if you love this kind of full pronunciation analysis, I do a lot of it in my Academy.

Ve bu tür tam telaffuz analizlerini seviyorsanız, Akademimde bunun çoğunu yapıyorum.

My Academy is where I help students train and really reach their accent, their pronunciation goals.

Akademim, öğrencilerin eğitim almalarına ve gerçekten aksanlarına, telaffuz hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olduğum yerdir.

Its Rachel's English Academy.

Rachel's English Academy.

There's a 30-day money-back guarantee you so don't be afraid to try it.

30 günlük para iade garantisi var, bu yüzden denemekten korkmayın.

Also, don't forget to subscribe to my YouTube channel. I make a new video every Tuesday.

Ayrıca YouTube kanalıma abone olmayı unutmayın. Her Salı yeni bir video çekiyorum. Hepsi

That's it guys, and thanks so much for using Rachel's English.

bu kadar çocuklar ve Rachel'ın İngilizcesini kullandığınız için çok teşekkürler .