IMPROVE your ENGLISH with VIDEO GAMES!

Playing video games in English is a really fun  way to improve your speaking skills doesn't  

İngilizce video oyunları oynamak, konuşma becerilerinizi geliştirmenin gerçekten eğlenceli bir yoludur.

matter if you make mistakes doesn't matter  if your grammar is bad you just have fun  

but you do need good communication so today  let's learn how to play video games in English  

İngilizce oyunlar

today I'm playing "Animal Royale" it's basically  fortnite but with cute animals it's free to play  

bugün "Animal Royale" oynuyorum, temelde fortnite ama sevimli hayvanlarla   Steam'de ücretsiz oynanıyor

on Steam they don't sponsor me though so I don't  care if you download it and play it it is fun  

yine de bana sponsor değiller bu yüzden indirip oynamanız umurumda  değil, eğlenceli   yine de

though and I'll be playing with my friend Marina  you might know her as "@Mudazukuri" on social media

ve Arkadaşım Marina ile oynayacağım onu sosyal medyada "@Mudazukuri" olarak tanıyor olabilirsiniz

- I'm an inventor. I make useless machines. For example: The machine that slaps your face with money  

- Ben bir mucitim. İşe yaramaz makineler yapıyorum. Örneğin: Motive olmak için yüzünüze para tokatlayan makine

to get motivated. I made over 200 useless inventions so far!

. Şimdiye kadar 200'den fazla işe yaramaz icat yaptım!

Let's kill some animals! Yeah let's kill some animals! I'm really excited  I'm excited too!

Haydi biraz hayvan öldürelim! Evet, hadi biraz hayvan öldürelim! Gerçekten heyecanlıyım Ben de heyecanlıyım!

Definitely give her a follow she's hilarious!

Kesinlikle onu takip edin, çok komik!

The basics! In all games, the weapons are pretty much the same let's go through them

Temeller! Tüm oyunlarda silahlar hemen hemen aynıdır, hadi bunların üzerinden geçelim.

This is what we'd call an AR that  stands for assault rifle but no one says that AR

this guy is a pistol this guy is a shotgun SMG  sniper rocket launcher but everyone just calls it  

herkes buna sadece

an RPG and the things you put in those weapons are  called bullets you count those those are countable  

RPG diyor ve o silahlara koyduğunuz şeylere mermi denir sayarsınız sayılabilir olanları sayın

one bullet two bullets the uncountable version  of this is ammo I'm out of ammo for example  

bir mermi iki mermi bunun sayılamayan versiyonu cephanedir mesela cephanem bitti

so you both have a weapon but you need some  ammo how can you ask can you drop me some  

yani ikinizin de silahı var ama siz cephaneye ihtiyacın var nasıl sorarsın bana biraz

ammo to drop someone something in video games  to give someone something usually you have to  

cephane düşürür müsün video oyunlarında birisine bir şey düşürmek için birine bir şey vermek için genellikle

drop it first so that is the question you need  to ask can you drop me some ammo can you drop me  

önce sen atmalısın yani sorman gereken soru bu

a weapon can you drop me some health depending on  the game you're playing and remember I said this  

bir silah oynadığınız oyuna bağlı olarak bana biraz sağlık verebilir misiniz ve bunu

"OUT OF AMMO!"

"CEPHANE BİTMİŞTİR!" dediğimi hatırlayın.

"To be out of something" it means you don't have any left

"Bir şeyin dışında olmak", hiç kalmadığınız anlamına gelir.

You're empty. You used it all.

Boşsunuz. Hepsini kullandın.

I'm out of ammo I have no more ammo

Cephanem bitti Cephanem kalmadı

she can't offer ammo, but she can offer a grenade! That's a grenade. And the short version in video games

, cephane veremez ama el bombası teklif edebilir! Bu bir el bombası. Ve video oyunlarında kısa versiyonu

we say "nade" "I can drop you some nades?!"

"nade" deriz "Sana biraz nade atabilir miyim?!"

So you're both ready for a fight but then you see someone!  What can you say to your partner?

Yani ikiniz de kavga etmeye hazırsınız ama sonra birini görüyorsunuz! Partnerinize ne söyleyebilirsiniz?

Person!!

Kişi!!

Oh my God! Someone! Someone!

Aman Tanrım! Birisi! Birisi!

You can just say "I see someone!"

"Birini görüyorum!" diyebilirsin.

but if someone is actively fighting you, this is what you say:

ancak birisi sizinle aktif olarak kavga ediyorsa,

"There's someone on me" "I've got someone on me" or easier

"Biri üzerimde", " Üzerimde biri var" veya daha kolay bir ifadeyle

"Someone on me!"

"Biri üzerimde!" diyebilirsiniz.

so if you think your partner  is in trouble the question to ask is

Bu nedenle, partnerinizin başının dertte olduğunu düşünüyorsanız, sorulması gereken soru

"Is there someone on you?"

"Yanında biri mi var?" iyi olup olmadıklarını

to check if they're  okay to check they're not in a fight

kontrol etmek için

now usually if you're playing a team game you  don't kill someone instantly usually you just  

şu anda kavga edip etmediklerini kontrol etmek için genellikle bir takım oyunu oynuyorsanız birini hemen öldürmezsiniz, genellikle

KNOCK them or DOWN them! Those are verbs and the whole sentence

onları sadece   YERLEŞTİRİR veya YERLEŞTİRİRSİNİZ! Bunlar fiiller ve cümlenin tamamı "Onu

I got the knock

ben vurdum"

"I got the knock on her" "I got the knock on this guy"

"Bu adamı ben yakaladım"

that means you didn't kill them they are just  in this state and probably their teammate is  

demek, onları öldürmediğiniz anlamına gelir, onlar sadece bu durumdalar ve muhtemelen takım arkadaşları

still alive trying to save his teammate so yeah  "I got the knock on her" or "I downed her"

hala yaşıyor. takım arkadaşını kurtarmak için yani evet "Onu devirdim" veya "Onu yere serdim" "

"I downed that guy" notice that they could both be verbs  but in this case that one "KNOCK" can be a noun  

O adamı yere serdim", her ikisinin de fiil olabileceğine dikkat edin ancak bu durumda bir "KNOCK" bir isim olabilir

"I got the knock" / "I got a knock on this person"  but like I said her teammate is near so maybe  

"Ben aldım vurun" / "Bu kişiye vurdum" ama dediğim gibi takım arkadaşı yakında, bu yüzden belki   o yapacak o

he's gonna he is gonna...!!

...!!

He is gonna save his teammate  depending on the game giving health or just

Takım arkadaşını kurtaracak oyunun sağlık vermesine veya sadece

*Holding hand over fallen teammate and miraculously they live again, like a sexy zombie!*

*Düşen takım arkadaşının elini tutarak mucizevi bir şekilde seksi bir zombi gibi yeniden yaşamalarına* bağlı olarak

to bring them back to life to resurrect them  we usually shorten "RESURRECT" to "Res" this can  

onları hayata döndürmek ve onları diriltmek için genellikle "RESURRECT" kelimesini "ResURRECT" olarak kısaltırız " bu

be a verb like "I'm down please res me" or  it can be a noun "I'm getting the res!"  

"Aşağıdayım lütfen res me" gibi bir fiil veya "Res'i alıyorum!" gibi bir isim olabilir.

You could also use the verb revive mostly we  just use that as a verb resume revive me  

Ayrıca canlandırma fiilini de kullanabilirsiniz çoğunlukla bunu bir fiil olarak kullanırız özgeçmiş dirilt beni

when you win you get the W or  some people say the dub I don't  

kazandığında W alırsın veya bazı insanlar dub derler Ben

um I don't even say w i i just say we won that's  awesome but some people say w some people say dub  

sadece kazandığımızı söylerim bile demiyorum bu harika bazı insanlar dub

totally your choice I'm not here to tell you  how to have fun but if you lose you don't "GET"  

tamamen sizin seçiminiz der. size nasıl eğleneceğinizi  anlatmak için burada değilim ama kaybederseniz L'yi "ALMAZSINIZ"   L'yi "

the L no no no you "TAKE" the L I don't know why  it just sounds more insulting like "Ha take the  L!"

ALMAZSINIZ"   hayır hayır hayır L'yi "ALIRSINIZ" neden bilmiyorum "Ha L'yi al!" gibi daha aşağılayıcı geliyor.

and we also use this in real life sometimes  too if someone fails at something if someone  

ve bunu bazen gerçek hayatta da kullanırız, eğer biri bir şeyde başarısız olursa,

hurts themself for example in real life someone  might say yeah that's a big L but either way at  

biri kendini incitirse, örneğin gerçek hayatta biri evet bu büyük bir L diyebilir, ancak her halükarda

the end of the game say to your partner say to  your teammate GG or ggs and it means good game  

oyunun sonunda partnerinize takım arkadaşınıza GG deyin veya ggs ve iyi oyun anlamına gelir

again this also is used in real life sometimes  usually sarcastically when there was a conflict  

yine bu da gerçek hayatta bazen genellikle alaycı bir şekilde bir çatışma

or a fight and something funny happened for  example if you and your best friend like one girl  

veya kavga olduğunda ve komik bir şey olduğunda kullanılır;

but that girl chooses another guy and she wants  neither of you you might say "GGs" to be sarcastic  

Hiçbiriniz alaycı olmak için "GG'ler" diyemezsiniz

I'm just saying you might hear this in real life  but maybe this is someone's first game maybe you  

Bunu gerçek hayatta duyabileceğinizi söylüyorum ama belki bu birinin ilk oyunudur belki   birine basmasını söylemeniz

need to teach them how to play a game if you need  to tell someone to press a button to do something  

gerekiyorsa onlara nasıl oyun oynanacağını öğretmeniz gerekir bir şey yapmak için bir düğme

that is press for a long time that's hold or hold  down this button and this that's tap and those are  

uzun süre basın bu düğmeyi basılı tutun veya basılı tutun ve bu dokunmadır ve bunlar   klavyeli

the same words depending if you play on a PC with  a keyboard or a console with a controller so now  

bir PC'de veya denetleyicili bir konsolda oynamanıza bağlı olarak aynı kelimelerdir, yani şimdi

you've learned some new vocabulary it's time to  go and play video games to improve your English  

bazı yeni kelimeler öğrendim İngilizcenizi geliştirmek için gidip video oyunları oynamanın zamanı geldi

okay let's go see if Marina and me can win this  thing and get the W or lose it and take the L  

tamam gidip Marina ve benim bu şeyi kazanıp W'yi alıp alamayacağımızı veya kaybedip L'yi alıp alamayacağımızı görelim   YouTube'da

this is the first time to speak  English on YouTube

ilk kez İngilizce konuşuyoruz

Yeah it is! I haven't seen you speak English  in your videos!

Evet bu! Videolarında İngilizce konuştuğunu görmedim !

- Yeah! So yeah! - Ever

- Evet! Yani evet! - Hiç

- It makes me nervous - Well you don't need to be nervous, we're all friends here!

- Bu beni endişelendiriyor - Gergin olmanıza gerek yok, burada hepimiz arkadaşız!

- We're all good! - Yeah okay thank you!

- Hepimiz iyiyiz! - Evet tamam teşekkürler!

Let me invite you on this.

Sizi buna davet edeyim.

I sent you an invite.

Sana bir davetiye gönderdim.

You really like playing as the bear ?

Ayı olarak oynamayı gerçekten seviyor musun?

- Yeah, I like this bear - That's your favorite

- Evet, bu ayıyı beğendim - Bu senin favorin

Yeah he's pretty dangerous

Evet, o oldukça tehlikeli

Your outfit is like ...

Kıyafetin şöyle...

- I's pretty sexy! - Yeah very sexy! like "Akihabara"

- Oldukça seksiyim! - Evet çok seksi! "Akihabara" gibi

- How would you describe my sexy Fox? - "Moe"

- Benim seksi Tilki'mi nasıl tanımlarsın? - "Moe"

Cool. Is that cool? Is that like cool right now?

Harika. Bu havalı mı? Bu şu anda harika bir şey mi?

It's cool or cute style/cutie style

Havalı veya şirin tarz/tatlı tarz Kulağa

That sounds good okay I'm happy with "cute"

hoş geliyor tamam "sevimli" ile mutluyum

- Where should we go? - Do you want to drop in the research labs?

- Nereye gidelim? - Araştırma laboratuvarlarına uğramak ister misiniz?

- Okay - Are we gonna kill some animals?

- Tamam - Biraz hayvan öldürecek miyiz?

- Yeah - It's weird saying that because I'm a  vegetarian but.

- Evet - Vejetaryen olduğum için bunu söylemek garip ama.

What gun do you have ?

Hangi silaha sahipsiniz?

uh I don't know it's... What is that?

ah bilmiyorum o... O da ne?

- You know the name I taught you the name!  - Shot ...shotgun?

- Sana adını öğrettiğim adı biliyorsun! - Av tüfeği mi?

Yep that one's a shotgun

Evet, bu bir av tüfeği

Have you got a gun?

Silahın var mı?

- Not yet .Oh I see one! oh pistol! - Pistol!

- Henüz değil .Oh, bir tane görüyorum! ey tabanca! - Tabanca!

okay we're ready we're ready for yeah um violence

tamam biz hazırız evet um şiddet için hazırız

oh there's someone here

oh burada biri var

- No! Out of ammo! - No! You did it you saved me you saved me  

- Hayır! Cephane kalmadı! - HAYIR! Sen yaptın beni kurtardın beni kurtardın

What a legend! What an absolute legend you are!

Ne efsane! Sen ne mutlak bir efsanesin!

you saved my bacon

pastırmamı kurtardın

Do you say anything like that in Japanese?

Japonca böyle bir şey mi diyorsun?

if I want to say "You saved my life" I can say "You saved my bacon"

"Hayatımı kurtardın" demek istersem " Pastırmamı kurtardın"

"Saved my bacon"?

"Pastırmamı kurtardın" diyebilir miyim?

Yeah I know it's weird but "you saved my bacon"

Evet, biliyorum garip ama "pastırmamı kurtardın"

let's go let's go let's go let's go let's go

hadi gidelim hadi gidelim hadi gidelim hadi gidelim

we can do it we can do it we  can get there oh we're here

yapabiliriz yapabiliriz yapabiliriz oraya ulaşabiliriz oh buradayız

I can hear ...oh!

duyabiliyorum ...oh!

Oh my God!

Aman Tanrım!

No they got us! They got us! They got us, Marina

Hayır, bizi yakaladılar! Bizi yakaladılar! Bizi yakaladılar Marina

- Which other games do you play? - Pokemon on Switch

- Başka hangi oyunları oynuyorsun? - Switch'te Pokemon

- What's it like on switch is it good? - The graphics are amazing 

- Switch'te nasıl bir şey, iyi mi? - Grafikler harika

- Have you caught all of the Pokemon - oh do  you need ammo? - No... how do you say "I....  

- Pokemonların hepsini yakaladınız mı? Cephaneye ihtiyacınız var mı? - Hayır... nasıl "Ben...

- "I'm good for ammo!"  - I'm good

- "Cephane için iyiyim!"  - Ben iyiyim

oh armor! I need that!

ah zırh! Buna ihtiyacım var! Bunu

I want this one! The armor!

istiyorum! Zırh!

Oh you don't have any, I'm sorry! My bad! I'm very inconsiderate!  I'm sorry that was very rude

Ah sen istemiyorsun var, özür dilerim! Hatam! Çok düşüncesizim! Çok kaba davrandım özür dilerim Hayır hayır

No no no!

hayır!

oh

oh

- I'm Gonna Get You! - Thank you

- Seni Alacağım! - Teşekkürler,

I'll get you up

seni uyandıracağım

If one of us goes down

us aşağı

You can say "Get me up" or "Can you get me up?"

"Beni kaldır" veya "Beni kaldırabilir misin?" diyebilirsiniz -

- "Get me up"? - Yeah!

"Beni kaldır"? - Evet!

I found...

Buldum...

oh my God I honestly I thought we had  that one I thought we were gonna win but  

aman Tanrım, gerçekten düşündüğümüze sahip olduğumuzu düşündüm kazanacak ama

- I'm sorry I failed you - Yeah but only four people!

- Üzgünüm, seni hayal kırıklığına uğrattım - Evet ama sadece dört kişi!

This is true! We're pretty good!

Bu doğru! Oldukça iyiyiz! -

- Where shall we go? - Should we go to the Villas?

Nereye gidelim? - Villalara gidelim mi?

- Okay - I feel like winners drop in the Villas

- Tamam - Kazananlar düşecek gibi hissediyorum Villalarda

There are so many people here

Burada çok fazla insan var hayır hayır hayır hayır hayır hayır hayır Tam

no no no no no no no no

You went in like such a hero!

bir kahraman gibi girdin!

- Yeah I wanted to get revenge! - I know

- Evet intikam almak istedim! - Biliyorum -

- Oh there's definitely someone there! - Oh someone there!

Ah kesinlikle orada biri var! - Ah orada biri!

oh my God

aman tanrım Tanrım hayır hayır hayır hayır

no no no no

we're so close I can't I can't aim  I'm so rubbish at aiming on this

çok yakınız yapamam nişan alamam buna nişan alma konusunda çok saçmayım evet ben

yeah me too

de

oh sorry sorry oh

üzgünüm oh

I'm ruining our strategy

stratejimizi mahvediyorum

no there's no strategy

hayır strateji yok

oh I heard someone to the right of us!

oh birinin yapacağını duydum hakkımız!

Hiding!

saklanıyor!

- Oh my God there's like 50 of them! - Oh my God!

- Aman Tanrım, onlardan 50 tane var! - Aman Tanrım!

- I'm not good at shooting - Me neither I'm so terrible

- Şut atmada iyi değilim - Ben de çok kötüyüm

When I play games by myself, I was  so nervous and my hands were shaking  

Kendi başıma oyun oynadığımda çok gergindim ve ellerim titriyordu

but today yeah it's very fun

ama bugün evet çok eğlenceli

- You know why? - No

- Neden biliyor musun? - Hayır,

because we had the power of friendship

çünkü arkadaşlığın gücüne sahiptik,

okay yeah so we sucked at that game! But if you'd like to see us play another game

tamam evet, bu yüzden o oyunda berbattık! Ama başka bir oyun oynamamızı istiyorsanız aşağıdaki yorumlarda

Let me know which games you recommend  in the comments below make sure you  

hangi oyunları önerdiğinizi bana bildirin

follow Marina she's genius she's so cool  and I'll see you in the next lesson bye

Marina'yı takip ettiğinizden emin olun o bir dahi o çok havalı ve bir sonraki derste görüşürüz hoşçakalın