How to Say You're Annoyed in English | British vs. American English

- I don't know why, but everyone and everything

- Nedenini bilmiyorum ama herkes ve her şey

just seem very annoying.

çok sinir bozucu görünüyor.

Like English is annoying.

İngilizce can sıkıcı gibi.

YouTube ads are annoying.

YouTube reklamları can sıkıcıdır.

(gentle music)

(hafif müzik)

Skip.

Geç.

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

But how can we specifically explain

Ama

how annoying something is, in English?

bir şeyin ne kadar can sıkıcı olduğunu İngilizce'de özellikle nasıl açıklayabiliriz?

Today, I'm going to teach you

Bugün size

exactly how you can tell someone,

tam olarak birine nasıl

"You're annoying, exactly this much."

"Sinir bozucusun, tam olarak bu kadar" diyeceğinizi öğreteceğim.

(soft upbeat music)

(hafif hareketli müzik)

(speaking foreign language)

(yabancı dilde konuşma)

- How do you say that in English?

- Bunu İngilizce'de nasıl dersiniz?

- I wish my English was better

- Keşke İngilizcem

than I could explain how annoying he is.

onun ne kadar sinir bozucu olduğunu anlatabileceğimden daha iyi olsaydı.

- Just try.

- Sadece dene.

- He's a pain in my butthole.

- O benim kıçımdaki bir baş belası.

- Well, not exactly.

- Tam olarak değil.

Uh-oh, he's coming.

O geliyor.

- Can I help you?

- Yardımcı olabilir miyim?

- I just want to say, I think you are as pretty as I am!

- Sadece şunu söylemek istiyorum, bence sen de benim kadar güzelsin!

- Huh?

- Ha?

- Oh my God, we should go out sometime.

- Aman Tanrım, bir ara dışarı çıkmalıyız.

Ah, you can post a selfie of us if you like.

Ah, istersen bizim bir özçekimimizi koyabilirsin.

- Jesus!

- İsa!

- I can't be bothered to talk to him!

- Onunla konuşmaktan rahatsız olamam!

- Fair.

- Adil.

- He pisses me off!

- Beni kızdırıyor! Baş

You're pain in the ass!

belasısın!

- Nice!

- Güzel!

(soft upbeat music)

(yumuşak, iyimser müzik)

- You know, sometimes you just want a break

- Bilirsin, bazen bir şeye ara vermek istersin

from something, like this is too much.

, sanki bu çok fazla.

You, you work all day.

Sen, bütün gün çalışıyorsun.

You work so hard.

Çok çalışıyorsun.

I can see you trying.

denediğini görebiliyorum. Elinden gelenin

You're doing your best.

en iyisini yapıyorsun.

And then this thing, it's relentless.

Ve sonra bu şey, acımasız. O

There's so much of it, like...

kadar çok şey var ki...

- [Narrator] Papa Aroma, roasted coffee

- [Anlatıcı] Papa Aroma,

made from mountain grown beans.

dağda yetişen fasulyelerden yapılan kavrulmuş kahve.

Rich in roasted and fined ground

for a great waking up rove.

Harika bir uyanma fitili için kavrulmuş ve öğütülmüş öğütülmüş zengin.

- No, no, no, no, skip!

- Hayır, hayır, hayır, hayır, atla!

I'm really sorry about that.

Bunun için gerçekten üzgünüm.

That won't happen again, I promise.

Bu bir daha olmayacak, söz veriyorum.

So when you don't want any more of something,

Yani bir şeyi daha fazla istemediğinizde, artık yeter

you can use the expression, I've had enough.

ifadesini kullanabilirsiniz . Örneğin,

"Ugh, I've had enough of ads," for example.

"Ah, yeterince reklam gördüm".

You could also say,

Ayrıca,

"Ugh, I've had it up to here with the ads."

"Ah, reklamlardan buraya kadar geldim" diyebilirsiniz.

Usually when you say this, I've had it up to here,

Genelde bunu söylediğinde, buraya kadar geldim,

you do this with your hand to show the level of annoyance.

rahatsız olma derecesini göstermek için bunu elinle yapıyorsun.

Do you do this in your language?

Bunu kendi dilinizde mi yapıyorsunuz?

I've had it up to here.

Buraya kadar yaşadım.

No idea how this started,

Bunun nasıl başladığı hakkında hiçbir fikrim yok

but it's not as common as this.

ama bu kadar yaygın değil.

But it exists, so you can use it.

Ama var, yani onu kullanabilirsiniz.

A more modern version of this would be, "I'm so done."

Bunun daha modern bir versiyonu , "İşim bitti" olacaktır.

This time, you want to emphasize this word.

Bu sefer, bu kelimeyi vurgulamak istiyorsunuz.

"I'm so done."

"İşim bitti."

This means you don't want any more of that thing.

Bu, o şeyi daha fazla istemediğiniz anlamına gelir.

"I'm so done with the ads."

"Reklamlardan bıktım."

A very common mistake.

Çok yaygın bir hata.

I always hear my students say, "I am annoying."

Öğrencilerimin her zaman "Can sıkıcıyım" dediğini duyarım.

And sometimes that's true,

Ve bazen bu doğrudur,

but usually it's just a mistake.

ama genellikle sadece bir hatadır.

For example, in the morning you make a cup of coffee,

Örneğin, sabahları bir fincan kahve yaparsın

but then, "Ah."

ama sonra "Ah."

You spill it on yourself.

Kendi üzerine döküyorsun.

Well, if you want to talk about your feeling,

Duyguların hakkında konuşmak istiyorsan,

you use the ED ending.

ED sonunu kullanırsın.

I'm so annoyed.

çok sinirlendim

That's my feeling.

Bu benim hissim.

I feel annoyed, because this situation is annoying.

Rahatsız hissediyorum, çünkü bu durum can sıkıcı.

Use ING.

ING'yi kullanın.

My feeling, "I'm annoyed!"

Duygum, "Sinirliyim!"

ED ending.

ED bitiş.

The person, the situation.

Kişi, durum.

"You're annoying."

"Sinir bozucusun."

ING ending.

ING bitiş.

Pronunciation, ah , that's schwa, nnoyed.

Telaffuz, ah, bu schwa, rahatsız.

Annoyed.

Sinirli.

The stress is on nnoyed.

Stres sinir bozucu.

Annoyed.

Sinirli.

"I'm annoyed!

"Sinirlendim!

Why?

"You're annoying!"

Neden?

"Sinir bozucusun!"

Okay, specifically the levels of being annoyed.

Tamam, özellikle sinirlenme seviyeleri.

Let's imagine that you want to go and talk to someone,

Biriyle gidip konuşmak istediğini düşünelim

but you want to check that you are not being annoying.

ama sinir bozucu olup olmadığını kontrol etmek istiyorsun.

We usually use the word bother.

rahatsız kelimesini kullanın.

"Sorry, am I bothering you?"

"Üzgünüm, sizi rahatsız mı ediyorum?"

Use the word bother.

Rahatsız kelimesini kullanın.

It means to annoy.

Rahatsız etmek anlamına gelir.

The meaning is the same,

Anlamı aynıdır,

but that is the way we ask this question in this situation.

ancak bu durumda bu soruyu böyle sorarız.

"Sorry, am I bothering you?

"Üzgünüm, sizi rahatsız mı ediyorum? ?

I just have a quick question," for example.

Sadece hızlı bir sorum var," örneğin.

Or you could say, "I don't wanna be a bother, but..."

Ya da "Ben rahatsız olmak istemiyorum ama..." diyebilir

And then ask your question.

ve sonra sorunuzu sorabilirsiniz.

When you say bother, it can be a verb.

Rahatsız derken, bu bir fiil olabilir.

"Am I bothering you?"

"[ __ ] Seni rahatsız mı ediyorum?"

And it can be a noun.

Ve bir isim olabilir.

"I don't want to be a bother."

"Ben rahatsız olmak istemiyorum."

A bother is someone who is annoying.

Rahatsız, can sıkıcı biri.

Okay, verb, noun.

Tamam, fiil, isim.

Uh-huh, how about an adjective?

Uh-huh, peki ya bir sıfat?

"Hi, am I bothersome?"

"Merhaba, rahatsız edici miyim?"

No, don't ask this.

Hayır, bunu sorma.

I usually see students translate

Öğrencilerin genellikle

the word from their language into English

kelimeyi kendi dillerinden İngilizce'ye çevirdiklerini görüyorum

and they use bothersome.

ve rahatsız edici kelimesini kullanıyorlar.

Bothersome is very formal.

Rahatsız edici çok resmidir.

We don't really use it in casual conversation.

Bunu gündelik konuşmalarda pek kullanmayız.

No, in casual conversation, don't use bothersome.

Hayır, gündelik konuşmada konuşma, rahatsız edici konuşmayın.

Just say, "Sorry, am I being annoying?"

Sadece "Üzgünüm, sinir bozucu mu oluyorum?" deyin.

Okay, when someone or something is annoying

Tamam, birisi veya bir şey canınızı sıktığında

and makes you feel like, "Ugh!"

ve size "Öf!"

You could say, "Ugh, this teacher really gets on my nerves!"

diyebilirsiniz, "Öf, bu öğretmen gerçekten iyi geçiniyor. sinirlerim!"

Pronunciation, this word, nerves.

Telaffuz, bu kelime, sinirler.

Yes, it has that er, the annoying sound,

Evet, o er, sinir bozucu sesi var,

but we are gonna practice it together.

ama birlikte çalışacağız.

Nerves.

Sinirler.

Nerves.

Sinirler.

Did you say it perfectly?

Mükemmel söyledin mi?

Of course, you did.

Tabii ki söyledin.

You're a legend.

Sen bir efsane.Ayrıca

Also, we have another option.

başka bir seçeneğimiz daha var.Bu en

It's a strongest slang version and it's way more British.

güçlü argo versiyonu ve çok daha İngiliz.

"It really gets on my tits!"

"Gerçekten göğüslerime geliyor!"

We British people love to use body parts in expressions

Biz İngilizler vücut parçalarını ifadelerde kullanmayı seviyoruz

because it's childish and it sounds funny,

çünkü bu çocukça ve kulağa komik geliyor

and it doesn't matter if you actually have boobs or not.

ve gerçekten göğüslerinizin olup olmaması önemli değil.

That's irrelevant.

Bu alakasız.

It's just an expression.

Bu sadece bir ifade.

It gets on my tits.

Göğüslerime geliyor.

I use this all the time.

Bunu her zaman kullanırım.

So yeah, as British, I don't think Americans use it though.

Yani evet, bir İngiliz olarak, Amerikalıların bunu kullandığını sanmıyorum.

But let me just clarify.

Ama sadece açıklığa kavuşturmama izin ver. Durumun ne olduğunu görmek için

I'll ask my friend Monica, Amy Winehouse,

arkadaşım Monica, Amy Winehouse'a soracağım

to see what the situation is.

.

Monica, can you just clarify,

Monica, açıklığa kavuşturur musun,

do Americans use, it gets on my tits?

Amerikalılar kullanıyor mu, göğüslerime çıkıyor mu?

- [Amy] So what we would say is, it gets on my nerves.

- [Amy] Yani sinirlerimi bozuyor diyebiliriz.

For example, "It gets on my nerves

Örneğin, "Meyve

when you leave the juice out

suyunu dışarıda bırakıp

and don't put it back in the fridge."

buzdolabına geri koymaman sinirimi bozuyor."

- Nice.

- Güzel.

Cheers, mate.

Şerefe arkadaşlar.

You could also describe a situation or someone

Bir durumu veya birini

as being a pain in the ass or a pain in the ass.

baş belası veya baş belası olarak da tanımlayabilirsiniz.

It depends if you prefer the American spelling

Amerikan hecelemesini mi

or the British spelling.

yoksa İngiliz hecelemesini mi tercih ettiğinize bağlıdır.

It's your choice completely.

Tamamen senin seçimin.

Pronunciation, you're gonna stress here and here.

Telaffuz, burada ve burada vurgulayacaksın.

A pain in the ass.

Baş belası.

"You're a pain in the ass!"

"Sen tam bir baş belasısın!"

See the word stress, pain in the ass.

Stres, baş belası kelimesine bakın.

Say it with me.

Benimle söyle.

You're a pain in the ass.

Baş belasısın.

Nice.

Güzel.

Again, you can change that word to a different body part,

Yine, bu kelimeyi farklı bir vücut parçasıyla değiştirebilirsiniz,

like a common one that is okay for kids to use

örneğin çocukların kullanması uygun olan yaygın bir kelime

is pain in the neck.

boyun ağrısıdır.

"You are a pain in the neck."

"Sen baş belasısın." Bir

Another fun one.

başka eğlenceli.

A pain in the butt.

Popoda bir ağrı.

That's really good too.

Bu da gerçekten iyi.

Basically, just change this to any fun sounding body part.

Temel olarak, bunu kulağa eğlenceli gelen herhangi bir vücut parçasıyla değiştirin.

"You're such a pain in the knee."

"Tam bir baş belasısın."

Okay, maybe not any body part.

Tamam, belki herhangi bir vücut parçası olmayabilir.

The fun sounding ones.

Kulağa eğlenceli gelenler.

Usually just genitals.

Genellikle sadece cinsel organlar.

So your kid could use this and it's totally fine.

Yani çocuğunuz bunu kullanabilir ve kesinlikle sorun değil.

However, your kid will probably prefer to use this one

Ancak, çocuğunuz

because it's funny and cute.

komik ve sevimli olduğu için muhtemelen bunu kullanmayı tercih edecektir.

And again, yet to be more British,

Ve yine, daha İngiliz olmak için,

you could change this to,

bunu

"Mate, you are such a pain in the tits today."

"Dostum, bugün tam bir baş belasısın" şeklinde değiştirebilirsin.

We don't change everything to tits.

Her şeyi memelere çevirmiyoruz.

There is a pattern though.

Yine de bir model var.

Practice the pronunciation.

Telaffuz alıştırması yapın.

Remember the word stress is here and here.

Stres kelimesinin burada ve burada olduğunu unutmayın.

You're a pain in the ass.

Baş belasısın.

You say it.

Sen böyle diyorsun.

Nice, legend.

Güzel, efsane.

Also, let me know in the comments,

Ayrıca, yorumlarda bana bildirin,

who of your friends is a pain in the butt?

arkadaşlarınızdan hangisi baş belası?

Who gets on your nerves and why?

Kim sinirinizi bozuyor ve neden?

What did they do?

Onlar ne yaptı?

Also, if you are new to my channel, welcome.

Ayrıca kanalımda yeniyseniz hoşgeldiniz.

I hope you enjoy your studies here.

Umarım burada eğitiminizden keyif alırsınız.

Remember to subscribe, like this video,

Abone olmayı unutmayın, bu videoyu beğenin,

share it with your friends,

arkadaşlarınızla paylaşın

and all that stuff that YouTubers should say

ve YouTuber'ların söylemesi gereken onca şeyi söylemem

that I don't say enough.

yeterli değil.

Okay, stronger.

Tamam, daha güçlü. Çok sinir

Something so annoying, it makes you angry like this much.

bozucu bir şey, seni bu kadar kızdırıyor.

You have a date with this guy in 20 minutes,

20 dakika sonra bu adamla randevun var

but then you get a message saying,

ama sonra

"I know we plan to meet in 20 minutes,

"20 dakika sonra buluşmayı planladığımızı biliyorum

but I'm sorry, I have to cancel our date."

ama üzgünüm, randevumuzu iptal etmem gerekiyor" diyen bir mesaj alıyorsun.

You want to express that now you are angry

Şu anda

because of this person or this thing, this situation.

bu kişi ya da bu şey, bu durum yüzünden kızgın olduğunuzu ifade etmek istiyorsunuz.

What can you say?

Ne söyleyebilirsin?

"I'm so pissed off."

"Çok sinirlendim."

To pissed someone off means to make them angry,

Birini kızdırmak, onu kızdırmak anlamına gelir,

but we're using this in the passive voice here.

ancak bunu burada edilgen bir sesle kullanıyoruz.

"I'm pissed off."

"Sinirlendim."

Maybe by him, by this situation.

Belki onun tarafından, bu durum tarafından.

"This situation really pissed me off."

"Bu durum beni gerçekten sinirlendirdi."

And also, yes, pissed off as an exclamation.

Ve ayrıca, evet, bir ünlem olarak sinirlendim.

It's a very rude way to say, "Hey you, I don't like you.

"Hey sen, senden hoşlanmıyorum.

Please leave.

Lütfen git.

Pissed off!"

Kızdım!" demenin çok kaba bir yolu.

But like this, it means I'm angry.

Ama böyle, kızgınım demektir.

"He pissed me off."

"Beni kızdırdı."

Pronunciation, again, it's easier to stress here and here.

Telaffuz, yine burada ve burada vurgulamak daha kolay.

Do you notice a pattern?

Bir model fark ettiniz mi? Kulağa sinir

We stress the annoying sounding words.

bozucu gelen kelimeleri vurguluyoruz.

"He pissed me off!

"Beni kızdırdı! Tam

He's a pain in the ass!

bir baş belası!

He gets on my nerves!"

Sinirlerimi bozuyor!" Hadi

Let's keep going.

devam et.

When you don't want to do something,

Bir şeyi yapmak istemediğinizde,

maybe because it's annoying or maybe it just makes you tired

belki sinir bozucu olduğu için ya da sadece sizi yorduğu için

and you don't have the energy

ve

or the desire to do this thing, use this expression.

bu şeyi yapacak enerjiniz ya da arzunuz olmadığında , bu ifadeyi kullanın.

For example, he is annoying.

Örneğin, o sinir bozucu.

It takes energy to talk to him.

Onunla konuşmak enerji ister.

You want to say, "Ugh, no, just no."

"Ah, hayır, sadece hayır" demek istiyorsun.

Say this, "I can't be bothered to talk to him."

Şunu söyle, " Onunla konuşmaktan rahatsız olamam."

If you say I can't be bothered,

Ben rahatsız olamam diyorsanız,

you are basically saying this situation will bother me.

temelde bu durumun beni rahatsız edeceğini söylüyorsunuz.

It will annoy me.

Beni rahatsız edecek.

So no, I'm not gonna do it.

Yani hayır, yapmayacağım.

I can't be bothered.

rahatsız olamam.

This is very, very British, this expression.

Bu çok, çok İngiliz bu ifade.

Pronunciation, this has two syllables.

Telaffuz, bunun iki hecesi var.

Bothered.

rahatsız

Bothered.

rahatsız

Stress here, bothered.

Burada stres, rahatsız.

I can't be bothered.

rahatsız olamam.

Say it with me.

Benimle söyle.

I can't be bothered.

rahatsız olamam.

Nailed it.

Başarmak.

Also, I've noticed in my classes,

Ayrıca, derslerimde fark ettim ki,

when students use a piece of vocabulary in an unnatural way,

öğrenciler bir kelime dağarcığını doğal olmayan bir şekilde kullandıklarında,

it's because they've learned it from a dictionary,

bunun nedeni onu bir sözlükten,

from translate, whatever, and then they just use it.

tercümeden, her neyse öğrenmiş olmalarıdır ve sonra onu kullanırlar.

So try to make sure when you hear a new word

Bu nedenle, yeni bir kelime duyduğunuzda

or you see a new word,

veya yeni bir kelime gördüğünüzde,

make sure you've heard it in similar situations

onu benzer durumlarda

and that level of formality in conversation.

ve konuşmada bu düzeyde formalitede duyduğunuzdan emin olun.

Then you'll know if it sounds natural to use or not.

O zaman kullanmanın kulağa doğal gelip gelmediğini anlayacaksınız.

Okay, practice time.

Tamam, alıştırma zamanı.

Let me know in the comments, who pisses you off?

Yorumlarda belirtin, sizi kim kızdırdı? Bugün

Who can't you be bothered to talk to today?

kiminle konuşmaktan rahatsız olmazsın ?

Who did something that got on your nerves?

Sinirini bozan bir şeyi kim yaptı?

Tell me.

Söyle bana.

Let me know your frustrations in the comments,

Yorumlarda hayal kırıklıklarınızı bana bildirin, bir

and I'll see you in the next class.

sonraki derste görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

(soft upbeat music)

(yumuşak hareketli müzik)