Natural British Intonation | Ultimate British Pronunciation Lesson 4

- Welcome back to lesson four.

- Dördüncü derse tekrar hoş geldiniz.

Before we begin say this question.

Başlamadan önce bu soruyu söyle.

Not really, say it out loud to yourself

Pek değil, kendi kendinize yüksek sesle söyleyin

or record yourself saying it.

ya da bunu söylerken kendinizi kaydedin.

That would be better.

Bu daha iyi olurdu.

Record it, send that voice note to your friend.

Kaydedin, o sesli notu arkadaşınıza gönderin.

Explain later, they'll understand,

Daha sonra açıkla, anlayacaklar,

they're your friend, it's fine.

onlar senin arkadaşın, sorun değil.

But I want you to hear how you say it now,

Ama şimdi nasıl söylediğini duymanı istiyorum,

so you can compare how you say it at the end of this video.

böylece bu videonun sonunda nasıl söylediğini karşılaştırabilirsin. Sana

I want to show you how much you improve.

ne kadar geliştiğini göstermek istiyorum.

Or in your Instagram stories,

Veya Instagram hikayelerinizde

tag me @papateachme.

beni @papateachme olarak etiketleyin.

How you say it now and how you say it again

Şimdi nasıl söylüyorsun ve

at the end of this video.

bu videonun sonunda tekrar nasıl söylüyorsun.

I want to see your progress.

İlerlemeni görmek istiyorum.

So in the last video,

Son videoda,

we looked at word stress and how the schwa

kelime vurgusuna ve schwa'nın

is like the God of all British pronunciation.

tüm İngiliz telaffuzunun Tanrısı gibi olduğuna baktık .

And we're going to build on that,

Ve bunun üzerine inşa edeceğiz,

because today I'm going to answer

çünkü bugün

a very common question I get.

aldığım çok yaygın bir soruyu cevaplayacağım.

How does British intonation work?

İngiliz tonlaması nasıl çalışır?

How can I get that rhythm, that flow of British intonation?

O ritmi, o İngiliz tonlama akışını nasıl yakalayabilirim?

Today we find out.

Bugün öğreniyoruz.

Let's start with this question.

Bu soruyla başlayalım.

Are you a doctor?

Doktor musunuz?

No one says it like that.

Kimse böyle söylemiyor.

Hmm. If I just said, "You doctor?"

Hmm. "Sen doktor musun?"

(rhythmic pensive music)

(ritmik düşünceli müzik)

Then this guy, he still understands the question.

Sonra bu adam, soruyu hâlâ anlıyor.

No one is confused.

Kimsenin kafası karışık değil.

So like I said before,

Yani daha önce de söylediğim gibi,

those words are the important words for communication.

bu kelimeler iletişim için önemli kelimelerdir.

So we'll focus on those words

Bu yüzden

by stressing those words when we speak.

konuşurken bu kelimeleri vurgulayarak bu kelimelere odaklanacağız.

And this is where you start to see the intonation,

Ve burası tonlamayı,

that flow, that rhythm, it's starting to build.

o akışı, o ritmi görmeye başladığınız yer, oluşmaya başlıyor.

Okay, what's about these words?

Tamam, bu sözlerden ne haber?

Meh, they're not important.

Meh, önemli değiller.

So they become weak forms, schwa sounds.

Böylece zayıf formlar, schwa sesleri haline gelirler.

This is how that will sound,

"Are you are doctor?"

"Siz doktor musunuz?"

You hear how that sounds.

Kulağa nasıl geldiğini duyuyorsun.

We stress those two words, "Are you a doctor?"

Bu iki kelimeyi vurguluyoruz, "Doktor musunuz?"

and those two words become weak, schwa, meh, boring.

ve bu iki kelime zayıflıyor, schwa, meh, sıkıcı.

We don't need them.

Onlara ihtiyacımız yok.

Are you a doctor?

Doktor musunuz?

Say it with me one more time.

Benimle bir kez daha söyle.

Are you a doctor?

Doktor musunuz?

Also notice the schwa in doctor.

Ayrıca doktordaki schwa'ya dikkat edin.

See? I told you the schwa is everywhere.

Görmek? Sana schwa'nın her yerde olduğunu söyledim.

Okay, so that's very common in are you questions.

Tamam, bu sorularda çok yaygın .

Are you, blah, blah, blah.

Sen, falan, falan, falan.

But, but, but let's try another example.

Ama, ama, ama başka bir örnek deneyelim. Hadi

Let's try this.

bunu deneyelim.

Are you going out tonight?

Bu gece çıkıyor musun?

In this case we're not focusing

Bu durumda

on the you of the sentence.

cümlenin size odaklanmıyoruz.

We're already talking. We know who I'm talking to.

Biz zaten konuşuyoruz. Kiminle konuştuğumu biliyoruz.

So the you is not the focus.

Yani sen odak noktası değilsin.

In this question, the action,

Bu soruda eylem,

or more specifically the direction

daha doğrusu

of where they are going, right?

nereye gittikleri yönü değil mi?

So the are you become weak forms?

Yani zayıf formlar mı oluyorsunuz? Sen.

Are you. Are you going out tonight?

Bu gece çıkıyor musun?

Again, we only really need going out tonight

Yine, sorunun ne olduğunu anlamak için gerçekten bu gece dışarı çıkmamız yeterli

to understand what that question is.

.

And again more specifically, where are you going? Out.

Ve yine daha spesifik olarak, nereye gidiyorsun? Dışarı.

So that has the stress in a sentence.

Yani bir cümlede stres var.

You're going out tonight?

Bu gece dışarı mı çıkıyorsun?

Say it with me.

Benimle söyle.

Are you

going out

tonight?

Bu gece çıkıyor musun?

Again, you don't have to use the glottal t in tonight.

Yine, bu gece gırtlaksı t'yi kullanmak zorunda değilsin. Bu

You could say tonight, that's also fine.

gece diyebilirsin, bu da iyi.

But let's try the whole question.

Ama sorunun tamamını deneyelim.

Are you going out tonight?

Bu gece çıkıyor musun?

(clapping) Well done.

(alkışlar) Aferin.

So like I mentioned in the doctor question,

Yani doktor sorusunda bahsettiğim gibi ,

we pronounced you like you,

seni sen gibi telaffuz ettik

but in this question, you going out tonight,

ama bu soruda, bu gece dışarı çıkıyorsun,

we pronounced you like ye.

seni sen gibi telaffuz ettik.

Why? Again, because it's the focus of the sentence.

Neden? Yine, çünkü bu cümlenin odak noktasıdır.

Are we focusing on the person,

Kişiye mi,

the action or the time or the place?

eyleme mi yoksa zamana veya yere mi odaklanıyoruz?

The focus of the sentence will determine

Cümlenin odağı,

which words are stressed, which words are weak forms

hangi kelimelerin vurgulanacağını, hangi kelimelerin zayıf formlar olduğunu

and how the intonation will sound.

ve tonlamanın nasıl duyulacağını belirleyecektir. İşin

That's the secret.

sırrı bu.

That's the whole big secret.

Bütün büyük sır bu.

And you just, literally, just learned it right now.

Ve kelimenin tam anlamıyla, şimdi öğrendiniz.

(clapping) Well done you.

(alkışlar) Aferin sana.

Did I, did I learn it?

Öğrendim mi, öğrendim mi?

I'm still not really sure about intonation.

Hala tonlama konusunda tam olarak emin değilim.

What? Okay.

Ne? Tamam aşkım. Tonlama ve odak konusunda

If you're still not really sure about the intonation

hala tam olarak emin değilseniz

and the focus, let's compare these two questions.

, bu iki soruyu karşılaştıralım.

You're going out tonight.

Bu gece dışarı çıkıyorsun.

No. Why?

Hayır neden?

Are you going out tonight?

Bu gece çıkıyor musun?

You see, in the reply

Görüyorsunuz, yanıtta

the focus is not on the action anymore.

odak artık eylemde değil.

We both know what we're talking about.

İkimiz de neden bahsettiğimizi biliyoruz.

The focus is now on the other person,

Odak şimdi diğer kişidedir

and that is the word that's stressed.

ve vurgulanan kelime budur.

So instead of ye going out tonight

Yani bu gece dışarı çıkmak yerine

it's now you going out tonight.

artık bu gece dışarı çıkıyorsunuz.

Hear the difference?

Farkı duydunuz mu?

That's the secret, that's it.

Sırrı bu, işte bu.

And I'm really curious.

Ve gerçekten merak ediyorum.

Do you do this in your language?

Bunu kendi dilinizde mi yapıyorsunuz?

Like, do you have this word stress?

Mesela, bu kelime vurgunuz var mı? Cümlenin o yönüne odaklanırsan bir kelimeyi farklı

Like you might pronounce a word differently

telaffuz edebilirsin gibi

if you're focusing on that aspect of the sentence,

,

I'm really curious.

gerçekten merak ediyorum.

Please let me know in the comments.

Lütfen yorumlarda bana bildirin.

And I'll be honest, I'm really curious.

Ve dürüst olacağım, gerçekten merak ediyorum.

Do you do this in your language?

Bunu kendi dilinizde mi yapıyorsunuz?

Like does the pronunciation of certain words change?

Mesela bazı kelimelerin telaffuzu değişiyor mu?

If the focus of the sentence is on a different word,

Cümlenin odak noktası farklı bir kelimeyse,

do you have weak forms?

zayıf formlarınız var mı? Ben de

That's what I'm asking.

bunu soruyorum.

Let me know in the comments, because now I'm really curious.

Yorumlarda bana bildirin, çünkü şimdi gerçekten merak ediyorum.

Anyway, quick practice time.

Her neyse, hızlı uygulama zamanı.

Repeat these with me.

Bunları benimle tekrar et.

Also, I want you to notice which words I'm stressing

Ayrıca,

that will determine which information I'm really asking for.

gerçekten hangi bilgiyi istediğimi belirleyecek olan hangi kelimelerin altını çizdiğime dikkat etmenizi istiyorum. İyi misin

Are you okay?

?

We'll stress the you in this question

Bu soruda sizi vurgulayacağız

but notice this is a schwa and this is a schwa.

ama dikkat edin bu bir schwa ve bu bir schwa.

One more time.

Bir kez daha. İyi misin

Are you okay?

?

(clapping)

(alkışlar)

Next one: What are you doing?

Sıradaki: Ne yapıyorsun?

Also, you don't have to use that glottal t,

Ayrıca,

again, like I did.

benim yaptığım gibi o gırtlaksı t'yi tekrar kullanmak zorunda değilsin.

You could pronounce it like a true t.

Gerçek bir t gibi telaffuz edebilirsiniz.

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

I just want you to start using those weak forms.

Sadece o zayıf biçimleri kullanmaya başlamanı istiyorum.

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

Again, what's the focus of the sentence?

Yine, cümlenin odak noktası nedir?

If I just say to you: what doing?

Sana şunu söylersem: ne yapıyorsun?

It sounds weird but you will understand my question.

Kulağa garip geliyor ama sorumu anlayacaksın.

That's the focus.

Odak noktası bu.

That's how intonation works.

Tonlama böyle çalışır.

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

Next: Are you at home?

Sonraki: Evde misin? Aç

Are you hungry?

mısın?

Are we meeting tomorrow?

yarın buluşuyormuyuz

Are they leaving?

Gidiyorlar mı?

Where are you from?

Nerelisin O cümle için

I chose to use both weak forms for that sentence.

her iki zayıf biçimi de kullanmayı seçtim . Şunu

I could also say: Where are you from?

da söyleyebilirim: Nerelisin?

If I want to focus on you for that question,

Bu soru için size odaklanmak istersem,

both the correct.

It depends on the situation.

ikisi de doğru.

Bu duruma bağlıdır.

Okay. Okay, now let's try do you questions.

Tamam aşkım. Tamam, şimdi size soru sormaya çalışalım.

Those are fun.

Bunlar eğlenceli.

We have a lot of different ways

to pronounce do you in questions.

Do you'yu sorularda telaffuz etmenin birçok farklı yolu var.

And the reason is connected speech.

Ve nedeni bağlantılı konuşmadır.

I'll talk about connected speech in a future lesson

Gelecekteki bir derste bağlantılı konuşma hakkında konuşacağım

but for now, just know

ama şimdilik,

that when a word finishes with a d sound

bir kelime d sesiyle bittiğinde

and the next word begins with a y sound,

ve bir sonraki kelime a sesiyle başladığında,

you connect them with a j sound, like this.

onları j sesiyle birleştirirsiniz, bunun gibi.

D'ya wanna get a pizza?

Pizza ister misin?

D'ya wanna get a pizza?

Pizza ister misin?

D'ya wanna get a pizza?

Pizza ister misin?

Well done.

Tebrikler.

This would be an extremely common way to hear

Bu, do you sorusunu duymanın son derece yaygın bir yolu olabilir

a do you question, but you might also hear

, ancak do

do you pronounced in these ways:

you'nun şu şekilde telaffuz edildiğini de duyabilirsiniz:

do ya, do ya want to get a pizza?

do ya, pizza ister misiniz?

Do you, do you wanna get pizza?

Pizza ister misin?

Do you?

Yapıyor musun?

I want to get a pizza. Do you want to get a pizza?

pizza almak istiyorum Pizza almak ister misin?

Do you?

Yapıyor musun?

Do you want to get pizza?

Pizza almak ister misin?

And finally d'you.

Ve sonunda yaptın.

I want pizza, he wants pizza. D'you want pizza?

Ben pizza istiyorum, o pizza istiyor. Pizza ister misin? Hadi

Let's practice together.

birlikte pratik yapalım.

You repeat what I say:

Dediğimi tekrarlıyorsun:

D'ya, do ya, do you, do you, do you, d'you.

D'ya, do ya, do you, do you, do you, d'you.

Let's practice those together in a conversation.

Bunları bir sohbette birlikte uygulayalım. Hadi

Let's do this TikTok style.

bu TikTok stilini yapalım.

I'll be red. You say blue.

kırmızı olacağım mavi diyorsun

No, no pizza.

Hayır, pizza yok.

No. No carbs.

Hayır. Karbonhidrat yok.

A grapefruit? No.

Bir greyfurt? Hayır

Maybe.

belki.

Hmm no. No eggs.

Hm hayır. Yumurta yok.

Yes!

Evet!

Amazing.

İnanılmaz.

Now all of these are equally correct and equally British.

Şimdi bunların hepsi eşit derecede doğru ve eşit derecede İngiliz.

Again, it just depends on how fast you're talking

Yine, ne kadar hızlı konuştuğunuza

and what the focus of the sentence is.

ve cümlenin odak noktasının ne olduğuna bağlıdır.

So, don't worry.

Endişelenme.

They're all equally correct and all equally British.

Hepsi eşit derecede doğru ve hepsi eşit derecede İngiliz. Hadi

Let's move on.

devam edelim.

Okay. Now, quick practices.

Tamam aşkım. Şimdi, hızlı uygulamalar.

Again, repeat them with me.

Yine, onları benimle tekrar et.

Let's practice a few different ways

that we can pronounce do you.

Do you telaffuz edebileceğimiz birkaç farklı yolu pratik yapalım.

Listen carefully and repeat with me.

Dikkatlice dinle ve benimle tekrar et.

Do you fancy a coffee?

Bir kahve ister misin?

What the?

ne?

Do you understand this?

Bunu anlıyor musun?

Do you prefer coffee or tea?

Kahveyi mi yoksa çayı mı tercih edersiniz? Hiç

Do you have any money?

paran var mı?

What do you think of this song?

Bu şarkı hakkında ne düşünüyorsun?

I live in London. Where do you live?

Londra'da yaşıyorum. Nerede yaşıyorsun

And now finally have you questions.

Ve şimdi nihayet sorularınız var.

And I want to focus on...

Ve odaklanmak istiyorum...

Focus here.

Buraya odaklan.

Oh mate, have you seen "The Crown"?

Dostum, "The Crown" u gördün mü?

No. Have you?

Hayır.

In the first question it's just normal.

İlk soruda gayet normal.

The focus is on the action.

Odak noktası eylemdir.

So have and you become weak forms: ave ye.

Öyleyse zayıf biçimler haline gelirsiniz: ave siz.

Ave ye, ave ye. Say it with me, ave ye.

Avea, ave ye. Benimle söyle, ave ye.

Ave ye seen "The Crown"?

"The Crown" u gördünüz mü?

But the reply, again, changes the focus of the sentence.

Ancak cevap yine cümlenin odağını değiştiriyor.

We both know what the action is,

İkimiz de eylemin ne olduğunu biliyoruz,

but now the focus is on the other person

ancak şimdi odak noktası diğer kişi

and their experience.

ve onların deneyimi.

So have is still a weak form,

Yani, have hala zayıf bir biçimdir,

but you again is now pronounced like a you

ancak siz artık ye yerine siz olarak telaffuz edilir

instead of a ye.

.

Another example: Have you finished yet?

Başka bir örnek: Bitirdiniz mi?

No. Have you finished?

Hayır. Bitirdin mi?

Yeah. I'm smart.

Evet. Ben zekiyim.

Remember, at the beginning of this video

Unutma, bu videonun başında

I asked you to pronounce this question.

senden bu soruyu telaffuz etmeni istemiştim.

Now we're going to try again

Şimdi tekrar deneyeceğiz

and see how much you've improved.

ve ne kadar geliştiğinizi göreceğiz.

So the focus, the stress will be these

Yani odak, stres bunlar olacak

and these will be weak forms.

ve bunlar zayıf formlar olacak.

Also, when we speak fast,

Ayrıca, hızlı konuştuğumuzda,

this word - been - usually becomes bin.

bu kelime - olmuştur - genellikle bin olur.

It just does.

Sadece öyle.

English is weird. I'm sorry.

İngilizce gariptir. Üzgünüm.

So I will say at first you repeat with me:

Bu yüzden ilk başta benimle tekrarladığınızı söyleyeceğim:

Have you been to Brazil?

Brezilya'ya gittiniz mi?

Also notice you have that option with the l-sound,

Ayrıca l-sesi için bu seçeneğe sahip olduğunuza dikkat edin,

because it's a dark l, you could say Brazil.

çünkü bu koyu bir l, Brezilya diyebilirsiniz.

Have you been to Brazil or Brazil?

Brezilya'ya veya Brezilya'ya gittin mi?

Have you been to Brazil?

Brezilya'ya gittin mi?

Both are equally correct. Both equally British.

İkisi de eşit derecede doğru. İkisi de eşit derecede İngiliz.

It's your choice, whichever you find more comfortable.

Hangisini daha rahat buluyorsan, seçim senin.

Amazing, yeah.

Harika, evet.

So tag me in your Instagram stories @papateachme.

Bu yüzden Instagram hikayelerinde beni etiketle @papateachme.

I want to see your progress.

İlerlemeni görmek istiyorum.

Also, I want to see how you pronounce

Ayrıca, hayatımızda öğrendiğimiz her şeyi kullanarak bu üç cümleyi nasıl telaffuz ettiğinizi görmek istiyorum

these three sentences

using everything that we've ever learned ever in our lives.

.

Remember, practice them first.

Unutma, önce onları uygula. Onları telaffuz etmenin

There are many different ways that you might pronounce them.

birçok farklı yolu var .

See which style feels more comfortable for you.

Hangi tarzın size daha rahat hissettirdiğini görün.

Remember, this is how we build

Unutmayın,

our natural British pronunciation style.

doğal İngiliz telaffuz tarzımızı bu şekilde oluşturuyoruz.

But take your time.

Ama acele etmeyin. Mükemmel İngiliz telaffuzuyla konuşan

We don't immediately come out as babies,

bebekler gibi hemen ortaya çıkmıyoruz

speaking with perfect British pronunciation.

.

Naturally, we do. It's quite adorable.

Doğal olarak yaparız. Oldukça sevimli.

Okay. First sentence.

Tamam aşkım. İlk cümle.

Have you seen my phone?

Telefonumu gördün mü?

Is it over there?

Orada mı?

Now, be careful with the word seen.

Şimdi, görülen kelimeye dikkat edin.

Yes, we've been, we pronounce it bin when it's fast,

Evet, öyleydik, hızlı olduğu zaman onu bin olarak telaffuz ediyoruz

but with seen, we don't really change that to sin.

ama görüldü ile bunu gerçekten sin olarak değiştirmiyoruz.

Just, eh.

Sadece, ha.

Okay. Next one.

Tamam aşkım. Sıradaki.

Do you want to go out tonight?

Bu akşam dışarı çıkmak ister misin?

Remember, there are many ways

Unutmayın, cümleyi telaffuz etmenin birçok yolu vardır

that you could pronounce the sentence.

.

You've got the t-option.

t seçeneğin var.

You've got the d'ya, d'you, do ya, lots of options.

D'ya, d'you, do ya, birçok seçeneğiniz var.

Practice. Try out a few different ways.

Pratik. Birkaç farklı yolu deneyin.

Okay. Number three.

Tamam aşkım. Üç numara.

Are you serious?

Ciddi misin?

So well done today.

Bugün çok iyi iş çıkardın.

That's a lot of information.

Bu çok fazla bilgi.

If you need to watch again, please do so.

Tekrar izlemeniz gerekiyorsa, lütfen bunu yapın.

It takes time.

O zaman alır.

Also, remember you can get

Ayrıca, papateachme.com adresinden

my free Ultimate British Pronunciation guide

ücretsiz Ultimate British Pronunciation rehberimi edinebileceğinizi unutmayın

at papateachme.com.

.

It'll help you follow these lessons more easily

Bu dersleri daha kolay takip etmenize

and track your progress a bit better.

ve ilerlemenizi biraz daha iyi takip etmenize yardımcı olacaktır.

And I'll see you in lesson five next Saturday.

Gelecek cumartesi beşinci derste görüşürüz.

(cheerful music)

(neşeli müzik)