Causative Grammar in Action: What This Surgeon Said I Should 'Have Done'!

- You can change one thing about this,

- Bununla ilgili bir şeyi değiştirebilirsiniz,

but only one thing.

ama sadece bir şeyi.

What do you change?

Neyi değiştirirsin?

- Of you?

- Senin?

- Yeah. Just one thing.

- Evet. Sadece bir şey.

- Let's see.

- Görelim.

Just the nose.

Sadece burun.

I'd just make the nose a little shorter.

Sadece burnunu biraz kısaltırdım.

- My nose? - Yeah.

- Burnum? - Evet.

I probably would just lift your nose up just a little.

Muhtemelen burnunu birazcık yukarı kaldırırdım.

Just the tiniest bit.

Sadece en ufak bir parça.

You'd be a good Jason what's-his-face.

İyi bir Jason olursun, her neyse.

- California. The land of dreams.

- Kaliforniya. Hayaller ülkesi.

Rich people, beautiful people,

Zenginler, güzeller

and for a short time,

ve kısa bir süreliğine de

me.

ben.

Can I join these people?

Bu insanlara katılabilir miyim?

Can I also be beautiful?

Ben de güzel olabilir miyim?

I sat down with Dr. Richard Ellenbogen,

a plastic surgeon in Beverly Hills,

to find out just how beautiful I could be.

Ne kadar güzel olabileceğimi öğrenmek için Beverly Hills'de plastik cerrah olan Dr. Richard Ellenbogen ile oturdum.

Wow. Look at that face, look at that jaw.

Vay. Şu yüze bak, şu çeneye bak.

I want that.

Bunu istiyorum.

Where does that fat get taken from?

O yağ nereden alınır?

From the love handles?

Aşk kulplarından mı?

- From the love handles.

- Aşk kulplarından.

You're an excellent donor, you have plenty.

Sen mükemmel bir bağışçısın, bol miktarda var.

(somber music)

(kasvetli müzik)

- Okay. That hurt.

- Tamam. Bu acı.

But before I decide if I'm going to get plastic surgery,

Ama estetik ameliyat olup olmayacağıma karar vermeden önce,

let's learn some grammar first.

önce biraz gramer öğrenelim.

I started this video knowing that I don't love my face,

Bu videoya yüzümü sevmediğimi

but also who does?

ama aynı zamanda kimin sevdiğini bilerek başladım.

Who looks in the mirror and goes,

Kim aynaya bakar ve

"Wow, my face is f*** incredible."

"Vay canına, yüzüm inanılmaz."

No one.

Hiç kimse.

But with an open mind, if I decide to change something,

Ama açık fikirli olarak, bir şeyi değiştirmeye karar verirsem,

then it will be for a good reason.

o zaman bunun iyi bir nedeni olacaktır.

But I didn't know where to start. So.

Ama nereden başlayacağımı bilmiyordum. Bu yüzden.

What would you recommend to improve all of this?

Tüm bunları iyileştirmek için ne önerirsiniz?

What would you recommend? - Okay.

Ne önerirsiniz? - Tamam aşkım.

What I wanna do is I'm gonna take some pictures of you.

Yapmak istediğim, senin birkaç fotoğrafını çekeceğim.

I'll put it on the computer

Bilgisayara koyacağım

and I have a special plastic surgical Photoshop that I do.

ve benim yaptığım özel bir plastik cerrahi Photoshop'um var.

- Sounds great.

- Kulağa harika geliyor.

So he took photos of my face,

Böylece yüzümün fotoğraflarını çekti,

showed me what he would change.

neyi değiştireceğini bana gösterdi.

And already, my confidence took a hit.

Ve şimdiden, güvenim bir darbe aldı.

- So what I do first,

-Öyleyse ilk yaptığım şey,

is we get rid of a little bit of that neck.

o boyundan biraz kurtulmak.

What we do is something called fat grafting.

Yaptığımız şey yağ aşılama denilen bir şey. Liposuction ile

We take some fat from your waist by liposuction.

belinizden bir miktar yağ alıyoruz .

We inject it into this area

to make the face appear just a little younger,

Yüzün biraz daha genç görünmesi, 30'ların getirdiği

that you haven't lost that fat

yağlardan kurtulmanız için bu bölgeye enjekte ediyoruz

which is a 30-year-old characteristic.

.

- It annoyed me

- Bana gösterdiği

how much I really liked the changes he was showing me.

değişiklikleri gerçekten bu kadar beğenmem beni rahatsız etti .

And I can see how easily

Ve insanların ne kadar kolay

people might start getting plastic surgery.

estetik ameliyat olmaya başlayabileceklerini görebiliyorum.

So to understand the rest of this video,

Bu videonun geri kalanını anlamak için

first, we need to learn some vocabulary and grammar.

önce biraz kelime bilgisi ve gramer öğrenmemiz gerekiyor.

When you ask someone to do something for you,

Birinden sizin için bir şey yapmasını istediğinizde,

think of services like haircuts, repairs or surgery,

saç kesimi, onarım veya ameliyat gibi hizmetleri düşünün,

we have a special type of grammar for that.

bunun için özel bir dilbilgimiz var.

The action's more important.

İşlem daha önemli.

And we don't care who did the thing for us.

Ve bunu bizim için kimin yaptığı umurumuzda değil.

For example, a haircut.

Örneğin, bir saç kesimi.

The hairdresser cut my hair.

Kuaför saçımı kesti.

Subject, verb, object.

Özne fiil nesne.

Easy sentence.

Kolay cümle.

But no one cares about the hairdresser.

Ama kuaför kimsenin umurunda değil.

If you tell someone about your haircut,

Birine saç kesiminizi anlatırsanız,

the action is the focus of the sentence.

cümlenin odak noktası eylemdir.

Everyone knows who did it, so we don't need to say it.

Herkes kimin yaptığını biliyor, o yüzden söylememize gerek yok.

So maybe change it to passive.

Bu yüzden belki pasif olarak değiştirin.

My hair was cut.

Saçım kesildi.

Hmm. Grammatically fine.

Hmm. Gramer olarak iyi. Pasif sesle ilgili

And if you need a video on the passive voice,

bir videoya ihtiyacınız varsa ,

I've got a great one.

bende harika bir tane var.

You should watch it. It will change your life.

Onu izlemesin. Hayatını değiştirecek.

But that doesn't sound right.

Ama bu doğru gelmiyor.

Why not?

Neden?

Well, like I said, if you asked someone

Dediğim gibi, birinden

to do something for you,

sizin için bir şey yapmasını isterseniz, bunun için

we use a special grammar structure for that.

özel bir gramer yapısı kullanırız.

Looks like this.

Buna benzer.

I had my haircut, or I got my haircut.

Saçımı kestirdim ya da kestirdim. Bu yapıda

You can use the verb 'have' or 'get' in this structure.

'sahip olmak' veya 'almak' fiilini kullanabilirsiniz.

And it means the same thing.

Ve aynı anlama geliyor.

That should be past tense because this is finished.

Bu geçmiş zaman olmalı çünkü bu iş bitti.

That happened in the past.

Bu geçmişte oldu.

So 'had' or 'got', past tense.

Yani 'var' ya da 'aldım', geçmiş zaman.

Then what changed?

Sonra ne değişti?

In this case, my hair.

Bu durumda saçlarım.

And then finally the verb,

Ve son olarak fiil

and the verb should be in verb three,

ve fiil üçüncü fiilde, yani

the past participle form.

geçmiş zaman kipinde olmalıdır.

You know, like do, did, done.

Bilirsin, yap, yaptı, yaptı gibi.

Done, that's the verb three.

Bitti, bu fiil üç.

That's the past participle.

Bu geçmiş katılımcı.

Difficult to see with the verb 'cut'

'Kes' fiili ile görmek zor

because that doesn't change.

çünkü bu değişmiyor.

Cut. Cut. Cut.

Kesmek. Kesmek. Kesmek. Farklı bir örnekte

Let's try a different verb in a different example.

farklı bir fiil deneyelim .

From my life, about five years ago, I think,

Hayatımdan, yaklaşık beş yıl önce, sanırım

I used to wear glasses or lenses.

gözlük ya da lens takıyordum.

And I hated it.

Ve ondan nefret ettim.

I was almost blind without them

Onlar olmadan neredeyse kördüm,

so I decided to get eye surgery.

bu yüzden göz ameliyatı olmaya karar verdim.

So how can I explain that?

Peki bunu nasıl açıklayabilirim?

Again, I asked them to do the eye surgery to me.

Yine onlardan bana göz ameliyatı yapmalarını istedim.

So I, have or get, I'll use get

Yani ben, var ya da olsun, kullanacağım

because I got, past, my eyes...

çünkü geçmiş, gözlerim var...

The verb is laser because they used a laser.

Fiil lazerdir çünkü lazer kullandılar.

So that's a regular verb. Lasered.

Yani bu düzenli bir fiil. Lazerli.

I got my eyes lasered.

Gözlerime lazer yaptırdım.

Five years ago, I got my eyes lasered.

Beş yıl önce gözlerime lazer yaptırdım.

Best decision I ever made.

Verdiğim en iyi karar.

But also usually, we just change the verb to done,

Ama aynı zamanda genellikle, fiil bariz olduğunda , fiili sadece yapılan olarak değiştiririz

when the verb is obvious.

.

In that case, if I tell you,

Bu durumda size

"Oh, yeah, I'm not wearing glasses today

"Ah, evet, bugün gözlük takmıyorum

because I got my eyes done."

çünkü gözlerimi yaptırdım" dersem.

We both know generally what happened.

İkimiz de genel olarak ne olduğunu biliyoruz.

Some surgery, (mimics laser buzzing)

Biraz ameliyat, (lazer uğultusunu taklit eder)

now I can see.

şimdi görebiliyorum.

Same with hair, usually you would tell someone,

Saçla aynı, genellikle birine

"Oh, today, I got my hair done."

"Ah, bugün saçımı yaptırdım" derdiniz.

Yes, there are many things you can do with your hair.

Evet, saçınızla yapabileceğiniz birçok şey var .

So if you want specific details, "What happened exactly?"

Yani, belirli ayrıntılar istiyorsanız, "Tam olarak ne oldu?"

You could ask this.

Bunu sorabilirsin.

"Do you like my hair? Just had it done."

"Saçımı beğendin mi? Yeni yaptırdım."

"Dude. Cool. What exactly did you have done?"

"Dostum. Harika. Tam olarak ne yaptın?"

"Yeah, I had it cut, I had it dyed and straightened."

"Evet, kestirdim, boyattım ve düzleştirdim."

Again, remember that this is something

Yine, bunun

you ask someone to do to you or for you.

birinden size veya sizin için yapmasını istediğiniz bir şey olduğunu unutmayın.

Services, for example.

Örneğin hizmetler.

Like, let's say, my phone is broken.

Mesela telefonum bozuldu diyelim.

I can't fix it. I need to ask someone else to fix it.

düzeltemem Başkasından düzeltmesini istemem gerekiyor.

So let's try that.

Öyleyse bunu deneyelim.

Well, it's necessary. I need it.

Bu gerekli. Ona ihtiyacım var.

So I need to, have or get, have.

Bu yüzden, sahip olmam ya da almam gerekiyor.

I need to have my phone...

Telefonuma ihtiyacım var...

And the verb is fixed or repaired, doesn't matter,

Ve fiil üçüncü fiilde düzelir veya onarılır, fark etmez

in verb three.

.

Both are regular. That's easy.

İkisi de düzenli. Bu kolay.

I need to have my phone repaired.

Telefonumu tamir ettirmem gerekiyor.

I need to have my phone fixed.

Telefonumu tamir ettirmem gerekiyor.

Easy, right?

Kolay değil mi?

Another example from my life,

Hayatımdan bir başka örnek,

a few years ago, I had really bad sleep apnea.

birkaç yıl önce, gerçekten kötü bir uyku apnem vardı.

If you don't know what that is,

Bunun ne olduğunu bilmiyorsanız,

it's basically, you stop breathing in the night.

temelde geceleri nefes almayı bırakırsınız.

Why did I do that? This is why.

Neden bunu yaptım? Bu nedenle.

My tonsils were huge.

Bademciklerim çok büyüktü.

It was like an infection or something.

Enfeksiyon falan gibiydi. Bu

So I had to, it was necessary.

yüzden zorundaydım, gerekliydi.

I had to have my tonsils taken out.

Bademciklerimi aldırmak zorunda kaldım.

Actually, if you watch my early, early videos,

Aslında erken dönem videolarımı izlerseniz

you can hear that my voice is completely different.

sesimin tamamen farklı olduğunu duyabilirsiniz.

That is why.

Bu yüzden.

Remember, June is a month. Long period of time.

Unutma, haziran bir aydır. Uzun süre.

Remember, that verb is in the verb three form,

Hatırlayın, bu fiil geçmiş ortacı fiil üç formundadır

past participle.

.

Take, took, taken.

Almak aldı alındı.

I had to have my tonsils taken out because couldn't breathe.

Nefes alamadığım için bademciklerimi aldırmak zorunda kaldım.

What else? Oh yeah.

Başka ne? Ah evet.

I went to Korea a few years ago.

Birkaç yıl önce Kore'ye gittim.

And maybe my first day or second day,

Ve belki birinci ya da ikinci günümde,

I was washing a wine glass

bir şarap kadehi yıkıyordum

and the glass broke,

ve bardak kırıldı,

but I kept washing, I kept turning

ama yıkamaya devam ettim, dönmeye devam ettim

and my thumb, krr, went into the glass.

ve başparmağım, krr, bardağa girdi.

Big cut, lots of blood.

Büyük kesik, çok kan.

I went to the hospital

Hastaneye gittim

and I had to have stitches put in.

ve dikiş attırmam gerekti.

Actually look, you can still, sort of, see the scar.

Aslında bak, yara izini hâlâ bir nevi görebiliyorsun.

Not as much though.

Yine de o kadar değil.

Which brings me to the next reason we use this structure.

Bu da beni bu yapıyı kullanmamızın bir sonraki nedenine getiriyor.

When something bad happens to you,

Başına kötü bir şey geldiğinde, ki

which wasn't your control.

bu senin kontrolün değildi.

You didn't ask for it, but it happened to you anyway.

Sen istemedin ama yine de başına geldi.

We also use the same structure.

Biz de aynı yapıyı kullanıyoruz. Az

I've just had my wallet stolen.

önce cüzdanım çalındı.

This time we're using present perfect,

Bu sefer Present Perfect'i kullanıyoruz,

because it just happened.

çünkü birdenbire oldu. Az

I've just had, we can use got, that's fine, too,

önce aldım, kullanabiliriz , bu da sorun değil,

my wallet stolen.

cüzdanım çalındı.

Again, I didn't ask for this.

Yine, bunu ben istemedim.

This isn't a service.

Bu bir hizmet değil.

Something bad happened to me.

Bana kötü bir şey oldu.

And it wasn't in my control.

Ve benim kontrolümde değildi.

So we use that same grammar structure.

Yani aynı gramer yapısını kullanıyoruz.

Hmm. Okay.

Hmm. Tamam aşkım.

I think you understand the grammar pretty well now.

Sanırım artık dilbilgisini oldukça iyi anlıyorsunuz.

So let's go back to deciding

if I'm gonna have plastic surgery or not.

Estetik yaptırıp yaptırmayacağıma karar vermeye geri dönelim.

(sighs) So many questions, so many options.

(iç çeker) Pek çok soru, pek çok seçenek.

Hmm. Which surgeries are popular?

Hmm. Hangi ameliyatlar popüler? Bugünlerde yapılan

What's the most popular things that have done nowadays.

en popüler şeyler neler?

- Let's see, a man who hits 40,

- Bakalım 40'ına basan bir adam

he'll have his neck done,

boynunu estetik yaptıracak,

he'll have the bags under his eyes done,

göz altı torbalarını aldıracak,

he'll have liposuction done over here.

burada liposuction yaptıracak.

For he will be divorced at that time,

Çünkü o sırada boşanacak,

he will be looking for a new woman.

yeni bir kadın arayacak.

That's a very common pattern that men in their 40s will do.

Bu, 40'lı yaşlarındaki erkeklerin yapacağı çok yaygın bir model.

Women, 18 years old, 20 years old, 22 years old,

18 yaşında, 20 yaşında, 22 yaşında olan kadınlara

will have breast augmentation,

meme büyütme ameliyatı olacak,

will have their lips injected with fat.

dudaklarına yağ enjeksiyonu yapılacak.

Women at 27, after their first baby,

27 yaşındaki kadınlar, ilk bebeklerinden sonra

they'll probably have a breast uplift,

muhtemelen meme dikleştirme,

they'll have a tummy tuck,

karın germe,

they'll have some things done to their face, their necks.

yüzlerine, boyunlarına bazı şeyler yaptıracaklar.

Women at 45, they've finally started to, it's happened.

45 yaşında kadınlar nihayet başladı, oldu.

What she knew all her life would happen.

Hayatı boyunca ne olacağını biliyordu.

And she needs a facelift,

Ve biraz daha gelişmiş bir operasyon olan bir yüz germe ihtiyacı var

which is a little more advanced operation,

,

there's an incision around the ears.

kulak çevresinde bir kesi var.

It's pulled up.

Yukarı çekildi.

And not only is it tightened, fat is put into the face.

Ve sadece sıkılaştırılmaz, yüze yağ konur.

Things come into style and they go out of style.

Her şey moda olur ve modası geçer.

- But what about the big butt like a Kardashian?

- Peki ya Kardashian gibi büyük popo?

The Kardashian butt, how's that doing?

Kardashian poposu, nasıl gidiyor?

- I remember when the Brazilians

-

used to come to my operating room in Beverly Hills

about 20 years ago.

Yaklaşık 20 yıl önce Brezilyalıların Beverly Hills'teki ameliyathaneme geldiklerini hatırlıyorum.

And they used to call it the Carioca body,

Ve ona Carioca gövdesi diyorlardı

which is, I guess, like somebody from Rio is called.

, sanırım bu Rio'dan birinin adı gibi.

And they would do a tiny little waist,

Ve küçücük bir bel yapacaklardı,

so they put all the fat on their hips

böylece tüm yağları kalçalarına

or something like that.

I said, "Boy, it's a great idea."

ya da onun gibi bir şeye koydular.

"Oğlum, bu harika bir fikir" dedim.

before it became a popular.

popüler olmadan önce.

Now of course, it's called the Brazilian butt lift

Şimdi elbette, buna Brezilya poposu kaldırma

and a number of other different things.

ve bir dizi başka farklı şey deniyor.

- How popular is surgery?

- Ameliyat ne kadar popüler?

Do all the celebrities have it?

Bütün ünlülerde var mı?

Am I a celebrity?

Ben ünlü müyüm?

I have a million followers. Maybe.

Bir milyon takipçim var. Belki.

I'm gonna say some celebrity names.

Birkaç ünlü isim söyleyeceğim.

You tell me if you think they've had something done

Bana bir şey yaptırdıklarını mı

or if it's just good genetics.

yoksa sadece iyi bir genetik mi olduğunu söyle.

- I'll make it easy for you,

- İşinizi kolaylaştırayım,

they've all had something done.

hepsi bir şeyler yaptırdı.

(Aly laughs loudly) It's fake.

(Aly yüksek sesle güler) Sahte.

The foolproof way to know if a celebrity

Bir ünlünün estetik yaptırıp yaptırmadığını öğrenmenin kusursuz yolu

has had plastic surgery done,

,

find a celebrity that's the same age as your parents,

anne babanla aynı yaşta bir ünlü bul,

if they look better than your parents,

anne babandan daha iyi görünüyorlarsa

yes, they've had plastic surgery done.

evet, estetik yaptırdılar.

Barbara Walters is 86 years old.

Barbara Walters 86 yaşında.

My mother, when she was 86 years old,

Annem 86 yaşındayken o

didn't have that jaw line and neck and tight face.

çene çizgisi, boynu ve gergin yüzü yoktu.

My mother had more wrinkles on her upper lip

Annemin üst dudağında,

than Barbara Walters has on her whole body.

Barbara Walters'ın tüm vücudunda olduğundan daha fazla kırışıklık vardı.

Of course, she's had plastic surgery done.

Tabii ki, estetik ameliyat geçirdi.

Why be so foolish as to think that she didn't

Neden

just because it's good plastic surgery.

sadece iyi bir estetik ameliyat olduğu için yapmadığını düşünecek kadar aptalsın?

- It's really good plastic surgery,

- Yaptırıp yaptırmadıklarından emin değilseniz, gerçekten iyi bir estetik ameliyat

if you're not sure if they have had some.

.

- Yeah. You're sure, but you're not sure.

- Evet. Eminsin ama emin değilsin.

- Yeah. - You know.

- Evet. - Bilirsin.

Some people fool me.

Bazı insanlar beni kandırıyor.

Some absolutely fool me a hundred percent.

Bazıları beni kesinlikle yüzde yüz kandırıyor.

I can't tell if they had it done.

Yaptırdıklarını söyleyemem.

- Everyone knows about Kim Kardashian.

- Kim Kardashian'ı herkes biliyor.

She denies that there's any plastic surgery there.

Orada herhangi bir estetik ameliyat olduğunu reddediyor.

She says all good genetics.

Genetiğin iyi olduğunu söylüyor.

What do you think? - Oh, come on.

Ne düşünüyorsun? - Ah, hadi ama.

She's, of course, she's had this done.

O, elbette, bunu yaptırdı.

Of course, she's had her lips injected.

Tabii ki, dudaklarına enjeksiyon yaptırdı.

Of course, she's had fat injections to her butt.

Tabii ki poposuna yağ enjeksiyonları oldu.

Of course, she has butt implants in there.

Tabii ki, orada popo implantları var.

Of course, she has breast augmentation.

Tabii ki, meme büyütme var.

I mean, people don't look like that.

Demek istediğim, insanlar öyle görünmüyor.

Without any question in my mind.

Aklımda hiçbir soru işareti olmadan.

Bridget Jones. - What changed exactly?

Bridget Jones. - Tam olarak ne değişti?

- Eyes. She had heavy, heavy eyes

- Gözler. Ağır, ağır gözleri vardı

and she had them deepened. - She had her eyes deepened?

ve onları derinleştirdi. - Gözlerini mi derinleştirdi?

- Yeah. She had heavy eyes, like this.

- Evet. Bunun gibi ağır gözleri vardı.

- Yeah, yeah, yeah. - And they took this off.

- Evet evet evet. - Bunu da çıkardılar.

- But what if something goes wrong?

- Ama ya bir şeyler ters giderse?

I mean we've all seen Michael Jackson's nose.

Demek istediğim, hepimiz Michael Jackson'ın burnunu gördük. Michael Jackson'ın burnunda

What went wrong with Michael Jackson's nose?

ters giden ne oldu ?

- We were supposed to do him.

- Onu halletmemiz gerekiyordu.

We, myself and another plastic surgeon,

Ben ve başka bir plastik cerrah

we were going to do him. - Ahh. You're gonna fix that?

onu yapacaktık. - Ahh. Bunu düzeltecek misin?

- Yes, we had it all planned.

- Evet, hepsini planlamıştık.

Anyway, he went to Germany to do a show,

Neyse Almanya'ya gösteri yapmaya gitti

and this German doctor who said,

ve bu Alman doktor

"I will fix you. I can do it.

"Seni düzeltirim. Yapabilirim.

America doctors, they don't know nothing."

Amerikalı doktorlar hiçbir şey bilmiyorlar" dedi.

Anyway, so this guy talked to him

Her neyse, bu adam onunla

into having another operation

başka bir ameliyat olması için konuştu

and that's when his nose collapsed or so.

ve o sırada burnu aşağı yukarı çöktü.

Anyway, it could have been fixed, we could have done it.

Her neyse, düzeltilebilirdi, yapabilirdik.

But he's not the average person

Ama

that you can do this stuff on.

bu şeyleri yapabileceğin ortalama bir insan değil.

You can talk realistically to them.

Onlarla gerçekçi bir şekilde konuşabilirsiniz.

You can make them lay still for a while

Bir süre hareketsiz durmalarını

and listen to you.

ve sizi dinlemelerini sağlayabilirsiniz. Bunun için

You can make them have two, three hours of anesthesia

iki üç saat anestezi yaptırabilirsiniz

in order to do it.

.

But too many people depend on him.

Ama çok fazla insan ona güveniyor.

Too many people make money from him.

Çok fazla insan ondan para kazanıyor.

- Right. Right. - So he is a commodity,

- Sağ. Sağ. - Yani o bir mal,

not a real person.

gerçek bir insan değil.

He doesn't make his own decisions.

Kendi kararlarını vermiyor.

It's a tragedy.

Bu bir trajedi. Olan

Some of these terrible things that happen

bu korkunç şeylerden bazıları

are just tragedies.

sadece trajediler.

- Dr. Richard Ellenbogen.

- Doktor Richard Ellenbogen.

Thank you very much for your time.

Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.

- It was a pleasure being here.

- Burada olmak bir zevkti.

- Pleasure's all mine. - I enjoyed it.

- Memnun oldum. - Hoşuma gitti.

No, it was mine too. I enjoyed.

Hayır, benim de oldu. Ben eğlendim.

- So what have I learned from this?

- Peki ben bundan ne öğrendim?

Well, I mean, I don't want a Kardashian butt.

Yani, Kardashian poposu istemiyorum.

I'm probably not gonna get any plastic surgery

Muhtemelen herhangi bir estetik ameliyat olmayacağım

and I think my nose is fine.

ve burnumun iyi olduğunu düşünüyorum.

So what have you had done?

Peki sen ne yaptın?

What would you like to get done?

Ne yapılmasını istersin?

What are you having done right now?

Şu anda ne yapıyordun?

Maybe you're having a laptop fixed.

Belki de bir dizüstü bilgisayarı tamir ettiriyorsun.

Maybe you're having your nails done.

Belki de tırnaklarını yaptırıyorsun.

Maybe you're having your hair done

Belki de

while watching this video.

bu videoyu izlerken saçınızı yaptırıyorsunuz.

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin. Bir

I'll see you in the next class.

sonraki derste görüşürüz.