Present Perfect or Past Simple? - English Grammar lesson

What's the difference between present perfect and past simple?

Present Perfect ve Past Simple arasındaki fark nedir?

This is the most common grammar question I get

Bu, aldığım en yaygın dilbilgisi sorusu

So I want to make it very, very easy so you understand and never forget.

Bu yüzden, anlamanız ve asla unutmamanız için bunu çok çok kolay hale getirmek istiyorum. Bunu

The easiest way to understand this is in terms of time and experience.

anlamanın en kolay yolu zaman ve deneyim açısındandır.

What do I mean by that?

Bununla ne demek istiyorum?

For example, something happened in the past, like:

Örneğin, geçmişte bir şey oldu, örneğin:

he's telling his friends about his date last night.

arkadaşlarına dün geceki randevusundan bahsediyor.

I went out with Maria last night.

Dün gece Maria ile çıktım.

When we use specific times, specific details, we'll use past simple

Belirli zamanları, belirli ayrıntıları kullandığımızda, geçmişteki basit

"I WENT out last night"

"Dün gece GİTTİM" ifadesini kullanacağız

but what else happened on this date?

ama bu tarihte başka ne oldu?

"We kissed"

"Öpüştük"

Again, he's using past simple because we know we're talking about last night.

Yine past simple kullanıyor çünkü dün geceden bahsettiğimizi biliyoruz.

We don't need to say it again.

Tekrar söylememize gerek yok.

But we do know the specific time, right?

Ama belirli zamanı biliyoruz, değil mi?

So past simple

Çok basit geçmiş

but then

ama sonra

and his friends want to say, "Yeah, we have that experience too. You're not special!"

ve arkadaşları, "Evet, bizde de bu deneyim var. Sen özel değilsin!"

When you say "I have this experience" you use Present Perfect.

"Bu deneyime sahibim" derken Present Perfect'i kullanıyorsunuz. Zaman gibi

You're not mentioning details like time or anything.

ayrıntılardan bahsetmiyorsunuz .

You're just saying, "I have this experience."

Sadece "Bu deneyimim var" diyorsun.

That's it.

Bu kadar.

Use Present Perfect.

Present Perfect'i kullanın.

Yeah. I've kissed Maria, too.

Evet. Maria'yı da öptüm.

Okay, just checking.

Tamam, sadece kontrol ediyorum.

We all know the form, right?

Hepimiz formu biliyoruz, değil mi?

With present perfect, you use "HAVE" with I/you/we/they

Present perfect ile, I/you/we/they ile "HAVE"

or "HAS" with he/she/it and then verb3, past participle.

veya he/she/it ile "HAS" ve ardından fiil3, geçmiş ortacı kullanırsınız.

In this case, this is a regular verb.

Bu durumda, bu düzenli bir fiildir.

So "ED" - Kissed.

Yani "ED" - Öpüldü.

I have kissed Maria too.

Maria'yı da öptüm.

I mean, just remember that contractions

Demek istediğim, İngilizce konuşurken kasılmaların

are always more natural when speaking English.

her zaman daha doğal olduğunu unutma .

Yeah, I've kissed Maria too.

Evet, ben de Maria'yı öptüm.

She also wants to say, Yeah,

Ayrıca, Evet,

I have this experience, but she won't use Present Perfect. Why?

bu deneyimim var ama Present Perfect'i kullanmayacak demek istiyor. Neden?

Because remember, with a specific time past simple.

Çünkü unutmayın, belirli bir zaman geçmiş basit.

Yeah, I kissed her this morning. You're not special.

Evet, onu bu sabah öptüm. sen özel değilsin

Or if you want to

Ya da

say I don't have that experience,

benim o tecrübem yok derseniz,

I've never kissed Maria or I haven't kissed Maria.

ben Maria'yı hiç öpmedim ya da Maria'yı öpmedim.

That's fine, too.

Bu da iyi.

When you say never, it just means in my life.

Asla dediğinde, bu sadece hayatımda olduğu anlamına gelir.

So it's really easy.

Bu yüzden gerçekten kolay.

You want to say, I have that experience or I don't have that experience Present Perfect.

Bu deneyime sahibim ya da o deneyime sahip değilim Present Perfect demek istiyorsunuz.

I have done this. I haven't done this.

Bunu yaptım. Bunu yapmadım.

If you want to say,

Yeah, I have this experience and this is exactly when you've passed.

Evet, bu deneyimi yaşadım ve bu tam olarak senin geçtiğin zamandı demek istersen.

Simple.

Basit.

It's really easy.

Gerçekten çok kolay.

It's that easy.

Bu kadar kolay.

Okay, I'm lying.

Tamam, yalan söylüyorum.

There's more you want to say how many times you did something until now?

Şimdiye kadar bir şeyi kaç kez yaptığınızı söylemek istediğiniz daha çok şey var mı?

Like maybe you want to do it again in the future.

Belki gelecekte tekrar yapmak istersin gibi .

I've kissed Maria five times again.

Maria'yı beş kez daha öptüm.

Maybe he wants to do it again in the future.

Belki ileride tekrar yapmak ister .

So he'll use Present Perfect.

Yani Present Perfect'i kullanacak.

"I've kissed..." (Number of times)

"Öptüm..." (Kaç kez)

until now, maybe again in the future.

şimdiye kadar, belki gelecekte tekrar.

However,

Ancak

she's also saying the number of times.

kaç kez olduğunu da söylüyor.

Once until now.

Şimdiye kadar bir kez.

Yeah. I only kissed Maria once.

Evet. Maria'yı sadece bir kez öptüm. Bir

Never again. Yeah, it's not her cup of tea.

daha asla. Evet, onun çayı değil.

So she counts how many times

Bu yüzden kaç kez olduğunu sayar

Once. And that's until now.

. Ve bu şimdiye kadar.

However, what's the difference?

Ancak, fark nedir?

Probably won't happen again.

Muhtemelen bir daha olmayacak.

So for her, this action and the amount of times is completely in the past.

Yani onun için bu eylem ve sefer sayısı tamamen geçmişte kaldı.

That's a finished, finished period.

Bu bitmiş, bitmiş bir dönem.

Yes, she could use present.

Evet, hediyeyi kullanabilirdi.

Perfect, because she's still alive.

Mükemmel, çünkü o hala yaşıyor.

It could happen again.

Tekrar olabilir.

But again, like everything in English, we use grammar

Ama yine de, İngilizcedeki her şey gibi,

to show how we feel about the situation.

durum hakkında ne hissettiğimizi göstermek için dil bilgisini kullanırız.

For her, it's not going to happen again.

Onun için bir daha olmayacak.

So it's past simple.

Yani geçmiş basit.

Also, before we continue, can you just press like on this video?

Ayrıca, devam etmeden önce, bu videodaki beğen tuşuna basabilir misiniz?

Thanks. You're a legend.

Teşekkürler. Sen bir efsanesin.

I knew I could trust you.

Sana güvenebileceğimi biliyordum.

You just have a trustworthy face! :)

Sadece güvenilir bir yüzün var! :)

and finally, length of time.

ve son olarak, sürenin uzunluğu.

This is where you understand everything about the difference.

Fark hakkında her şeyi anladığınız yer burasıdır.

Because it's the same rule.

Çünkü aynı kural.

Again, with this.

Yine bununla. Örneğin,

If you want to talk about how long something happens

from a time in the past until now, for example.

geçmişte bir zamandan bugüne kadar bir şeyin ne kadar sürdüğü hakkında konuşmak isterseniz.

"But we've been together for a month!"

"Ama bir aydır birlikteyiz!" Etkisi hala süren geçmiş zaman

Present Perfect. Why?

. Neden?

Because it's a length of time from the past.

Çünkü geçmişten çok zaman geçmiş .

Until now.

Şimdiye kadar.

A month ago, until now.

Bir ay önce, şimdiye kadar.

But if the time period is in the past,

Ama zaman dilimi geçmişteyse,

it started in the past and finished in the past.

geçmişte başlamış ve geçmişte bitmiş demektir.

You want to talk about how long,

Ne kadar süre hakkında konuşmak istiyorsunuz,

Which grammar form should you use? Exactly! Past Simple!

Hangi gramer formunu kullanmalısınız? Kesinlikle! Geçmiş zaman!

You're really good at this.

Bu işte gerçekten iyisin.

"I dated her for a week, but that was last year."

"Onunla bir hafta çıktım ama bu geçen yıldı."

Past Simple - length of time. Why?

Geçmiş Zaman - sürenin uzunluğu. Neden?

Because this all happened a year ago.

Çünkü bunların hepsi bir yıl önce oldu. Geçmişte

It started a year ago in the past and finished in the past.

bir yıl önce başladı ve geçmişte bitti.

That's why we use past simple

Bu yüzden past simple kullanıyoruz

and in fact, we don't need to use this part.

ve aslında bu kısmı kullanmamıza gerek yok. Past simple kullanıyorsanız,

You don't even need the time reference if you use past simple.

zaman referansına bile ihtiyacınız yoktur .

You're saying this is a past experience and it's completely finished.

Bunun geçmiş bir deneyim olduğunu ve tamamen bittiğini söylüyorsunuz.

But if you use present perfect,

Ama Present Perfect'i kullanırsanız,

you're suggesting at least that it still continues now

en azından şu an hala devam ettiğini söylüyorsunuz

"We've been dating."

"Biz çıkıyoruz."

Probably you're still together

Muhtemelen hala birliktesinizdir

"Yeah, we dated."

"Evet, çıktık."

Probably It's finished. Again, though.

Muhtemelen Bitmiştir. Yine de.

Grammar is not an objective truth.

Dilbilgisi nesnel bir gerçek değildir.

It's how we understand and view the world.

Dünyayı böyle anlıyor ve görüyoruz.

God, that sounds deep. It's not meant to be.

Tanrım, kulağa derin geliyor. Öyle olması gerekmiyor.

All right, so to understand everything, let's put this in the question form.

Pekala, her şeyi anlamak için, hadi bunu soru formuna koyalım.

Okay, this final example, I showed this to my class once,

Tamam, bu son örnek, bunu sınıfıma bir kez göstermiştim

and it made everyone sad.

ve herkesi üzdü.

So sorry in advance.

Şimdiden çok üzgünüm.

But you know what?

Ama biliyor musun?

They remembered it and now you will too. So...

Bunu hatırladılar ve şimdi siz de hatırlayacaksınız. Yani...

Imagine you see a guy playing with his dog

Köpeğiyle oynayan bir adam gördüğünüzü

and you want to know "How long have you had a dog?"

ve "Ne zamandır köpeğiniz var?" diye sormak istediğinizi hayal edin.

And he tells you, "I've had the dog for eight years."

Ve size, "Köpeği sekiz yıldır besliyorum" diyor.

"He's so cute. I love him. He's everything to me!"

"O çok tatlı. Onu seviyorum. O benim her şeyim!"

So you start playing with the dog.

Böylece köpekle oynamaya başlıyorsunuz.

This is so cute.

Bu çok şirin.

How long have you had the dog?

Ne kadar zamandır köpeğin var?

From a past time until now.

Geçmişten bugüne. Etkisi hala süren geçmiş zaman

Present Perfect.

.

The exact same question that we asked here.

Burada sorduğumuz sorunun aynısı.

But now in Past Simple.

Ama şimdi Past Simple'da.

"How long did you have a dog?"

"Ne kadar zamandır bir köpeğin var?"

Remember asking "How long...?"

"Ne kadar...?" diye sorduğunuzu hatırlayın.

With a Past Simple means the time is finished.

Past Simple ile zamanın bittiği anlamına gelir.

"How long...?" with Present Perfect = The dog is alive.

"Ne kadardır...?" Present Perfect ile = Köpek yaşıyor.

"How long...?" with Past Simple = The dog is dead.

"Ne kadardır...?" Past Simple ile = Köpek öldü.

Yes, it's sad but now you won't forget.

Evet, üzücü ama artık unutmayacaksın. Bugün öğrendiğimiz

So to use everything that we've learned today, for example,

her şeyi kullanmak için , örneğin,

I have never had a dog, but I've had a cat before.

hiç köpeğim olmadı ama daha önce bir kedim oldu. Ölmeden

I had my cat for like 20 years before it died.

önce 20 yıl gibi bir kedim vardı .

And again.

Ve yeniden.

I know it's sad, but your turn to practice in the comments.

Üzücü olduğunu biliyorum ama pratik yapma sırası yorumlarda. Bana

Let me know.

bildirin.

Have you ever been to London?

Hiç Londra'ya gittiniz mi?

Have you ever had a dog or a cat?

Hiç köpeğiniz veya kediniz oldu mu?

How long have you worked at your company?

Şirketinizde ne kadar süredir çalışıyorsunuz?

and have you ever kissed anyone called Maria?

ve hiç Maria adında biriyle öpüştün mü?

How many times have you kissed someone called Maria?

Maria adında biriyle kaç kez öpüştün?

Practice this in the comments or you can practice this in my e-book.

Bunu yorumlarda uygulayın veya bunu e-kitabımda uygulayabilirsiniz.

There's a lesson on this.

Bu konuda bir ders var.

You can get it right now on my Patreon Patreon.com/papateachme

Patreon'umdan hemen alabilirsiniz Patreon.com/papateachme

It's also available on my website papateachme.com

Ayrıca papateachme.com web sitemden de edinebilirsiniz

and I'll see you in the next class! Bye!

ve bir sonraki derste görüşmek üzere! Hoşçakal!