How to do ADELE' S Accent! Tutorial and TEST!

- Hello, it's me.

- Merhaba, benim.

This clip of Adele has been going crazy

Adele'in bu klibi çıldırıyor

because people don't understand her accent

çünkü insanlar onun aksanını

and what she's saying.

ve ne dediğini anlamıyor.

- The thing is, I was in her dressing room,

- Mesele şu ki, onun soyunma odasındaydım

and I was, like, she has,

ve o makyajını yaparken bizi ayıran

there was only a little curtain separating us

sadece küçük bir perde vardı

while she's having her makeup done, and I started, like,

ve ben de "

"I don't think I can do this, I don't think I can do this,"

Yapabileceğimi sanmıyorum" dedim. bunu yap, bunu yapabileceğimi sanmıyorum"

and she would have heard it all.

ve o her şeyi duyardı.

And then she popped out, so I put on a brave face.

Sonra dışarı fırladı, ben de cesur bir surat takındım.

But the second time I went out on a balcony

Ama ikinci kez balkona çıktım,

and got on my hands and knees and cried.

ellerimin ve dizlerimin üzerine çöküp ağladım.

- So in today's class,

- Bugünkü dersimizde

I'm gonna show you how to understand everything she says,

size onun söylediği her şeyi nasıl anlayacağınızı

but also how you can do an Adele accent.

ve aynı zamanda bir Adele aksanını nasıl yapacağınızı göstereceğim.

- [Interviewer] Adele.

- [Anketör] Adele.

Adele.

Adele.

- What?

- Ne?

- [Interviewer] Can we have a quick interview?

- [Görüşmeci] Hızlı bir görüşme yapabilir miyiz?

- Yeah, all right.

- Evet, pekala.

(chill music)

(rahat müzik)

- Which accent does Adele have?

- Adele'in aksanı ne?

Basically Cockney. That's the short answer.

Temelde Cockney. Kısa cevap bu.

The long answer is boring and you don't care anyway.

Uzun cevap sıkıcı ve zaten umursamıyorsunuz.

Cockney.

Londra.

So we need to learn the sounds of the Cockney accent.

Bu yüzden Cockney aksanının seslerini öğrenmemiz gerekiyor.

First, the "t" sound.

İlk olarak, "t" sesi.

Get rid of it, put it in the bin, we don't need it.

Ondan kurtulun, çöp kutusuna koyun , ona ihtiyacımız yok.

Instead, say, "Uh, oh."

Bunun yerine, "Uh, oh" deyin.

See, in the middle of "uh, oh," where your throat closes,

Bakın, "uh, oh" nun tam ortasında gırtlağınız kapanıyor,

stops the airflow, stops the sound coming out.

hava akışını kesiyor, sesin çıkmasını kesiyor.

That's a glottal stop.

Bu gırtlaksı bir durak.

Change every "t," except for words which begin with "t,"

"t" ile başlayan sözcükler dışındaki her "t"yi

to that sound.

o sesle değiştirin.

For example, "hot" becomes "ho'."

Örneğin, "sıcak", "ho" olur.

"Hotter" becomes "ho'er."

"Daha sıcak", "ho'er" olur.

Make sure you practice with me,

Benimle pratik yaptığınızdan emin olun,

all of these sounds in this video.

tüm bu sesler bu videoda.

For example, this one,

Örneğin, bu,

make sure you're not saying "ho-her."

"ho-her" demediğinizden emin olun.

No, that airflow needs to stop.

Hayır, bu hava akışının durması gerekiyor.

That's what makes that glottal "t" sound. "Ho'er."

O gırtlaksı "t" sesini yapan da budur. "Ho'er."

Not "ho-her." No.

"Ho-her" değil. Hayır.

"Fit" becomes "fi'." "You're fi', love."

"Fit", "fi" olur. "İyisin aşkım."

"Don't" becomes "don'."

"Yapma", "yapma" olur.

"Curtain," "cur'ain."

"Perde", "perde."

"Little," "li'le."

"Küçük", "li'le."

You get the idea? Cool.

Kaptın bu işi? Serin.

- [Interviewer] You broke up with your ex.

- [Muhatap] Eski sevgilinizden ayrıldınız.

- Yeah.

- Evet.

- [Interviewer] Do you have a message for his new lover?

- [Muhatap] Yeni sevgilisine bir mesajınız var mı?

- I don't know.

- Bilmiyorum.

You know, give my love to her.

Biliyorsun, ona sevgilerimi ilet.

Treat her better.

Ona daha iyi davran.

It's hot today innit?

Bugün hava sıcak değil mi?

Okay.

Tamam aşkım.

Again, if a word begins with a "t" sound,

Yine, "together" sözcüğü gibi bir sözcük "t" sesiyle başlıyorsa

like the word "together,"

, o

you don't make that "t" glottal, like "'ogether."

"t" harfini "'ogether" gibi gırtlaksı yapmazsınız.

No, no one does. No. Just don't.

Hayır, kimse yapmaz. Hayır. Sadece yapma.

Together.

Birlikte.

Now let's take that word "together"

Şimdi bir sonraki noktayı açıklamak için "birlikte" kelimesini ele alalım

to illustrate the next point.

.

Because we also change the "th" sounds,

Çünkü "th" seslerini de değiştiriyoruz,

the "th" sounds and there are two types of "th" sounds,

"th" sesleri ve sesli ve sessiz olmak üzere iki tür "th" sesi var

voiced and unvoiced.

.

Put your hand to your throat here

Elinizi burada boğazınıza koyun

and feel how you say the "th" sound in words

ve "

like "thanks," "think,"

teşekkürler", "düşün", "

"through."

içinden" gibi sözcüklerde "th" sesini nasıl söylediğinizi hissedin.

On the "th" sound, there's no vibration, right?

"th" sesinde titreşim yok değil mi?

And that is called an unvoiced "th" sound

Ve buna sessiz "th" sesi denir

because there's no "thhh" vibration.

çünkü "thhh" titreşimi yoktur.

So, if words like "this," "that,"

Yani, "bu", "o", "

"these," "those,"

bunlar", "şunlar" gibi kelimeler "

produce a vibration on the "thh" sound,

thh" sesi üzerinde bir titreşim oluşturursa,

that's called a voiced "th" sound.

buna sesli "th" sesi denir.

So the unvoiced "th" sounds, throw them in the bin.

Yani sessiz "th" sesleri, onları çöp kutusuna atın.

We're gonna use "th" sounds like this:

"th" seslerini şu şekilde kullanacağız:

"think,"

"düşün",

"fink."

"fink."

Say it with me, it's important to practice.

Benimle söyle, pratik yapmak önemli.

"Thanks,"

"Teşekkürler",

"fanks."

"hayranlar."

"Bath,"

"Banyo",

"baf."

"baf."

And voiced "th" sounds. We change them to "v" sounds.

Ve seslendirilen "th" sesleri. Onları "v" seslerine çeviriyoruz.

"Together" becomes "togever."

"Birlikte", "birlikte" olur.

"Together," "togever."

"Birlikte", "birlikte."

"Brother,"

"Kardeş",

"brova."

"kardeş."

"Another,"

"Bir kez daha",

"anover."

"bir kez daha."

And "with,"

Ve "ile",

"wiv."

"wiv."

If a word begins with a voiced "th,"

Bir kelime sesli bir "th" ile başlıyorsa,

you don't change that.

bunu değiştirmezsiniz.

So words like "this," "that," "these," "those,"

Yani "bu", " o", "bunlar", "şunlar" gibi sözcükleri

you don't change them to "v" sounds.

"v" seslerine çevirmezsiniz.

So, "vis," "vat," "vese," "vose," no.

Yani, "vis", "vat", "vese", "vose", hayır.

Next, "l" sounds. Throw them in the bin.

Sonra, "l" sesleri. Onları çöp kutusuna atın.

We don't pronounce it, "l," we pronounce it "ew."

Onu "l" olarak telaffuz etmiyoruz, "ew" olarak telaffuz ediyoruz.

Watch the mouth shape. Watch my lips.

Ağız şekline dikkat edin. dudaklarıma dikkat et

Watch all the stuff going on here.

Burada olup biten her şeyi izleyin.

Words like "little." Look where my tongue is.

"Küçük" gibi kelimeler. Bak dilim nerede.

"Little."

"Biraz."

We're gonna change that to "lit-ew." "Lit-ew."

Bunu "hafif" olarak değiştireceğiz. "Hafif."

Remember your glottal "t."

Gırtlaksı "t" nizi hatırlayın.

Practice these next words with me.

Sıradaki bu kelimeleri benimle pratik yap.

"All,"

"Hepsi"

"aw."

"ah."

"While,"

"Süre",

"Whi-ew."

"Whi-ew."

"Balcony,"

"Balkon",

"bawcony."

"bahçe."

And again, if a word begins with an "l," don't change that.

Ve yine, eğer bir kelime "l" ile başlıyorsa, bunu değiştirmeyin.

So, "like," you don't change it to "wike."

Yani, "beğen", onu "wike" olarak değiştirmezsiniz.

The same if that "l" is in between two vowel sounds,

Aynı şey, "l",

like "really."

"gerçekten" gibi iki ünlü ses arasındaysa.

Those are vowel sounds.

Bunlar sesli harfler.

That's the "l."

Bu "l".

Don't change that "l" to an "ew."

Bu "l"yi "ew" olarak değiştirmeyin.

So, "reawy?" No. No one says that.

Yani, "gerçekten mi?" Hayır. Bunu kimse söylemiyor.

Next, The "Hs." Also in the bin.

Sonra, "H'ler." Ayrıca çöp kutusunda.

"Bloody hell." No, "bloody 'ew."

"Lanet olsun." Hayır, "lanet olsun."

Say it with me.

Benimle söyle.

Nice.

Güzel.

All right, a full sentence now.

Tamam, şimdi tam bir cümle.

"I was having dinner with her."

"Onunla yemek yiyordum."

"I was 'aving dinner wiv 'er."

"Ben onunla akşam yemeği yiyordum."

So we dropped the "h," we changed the "th" to a "v,"

Bu yüzden "h"yi bıraktık, "th"yi "v" olarak değiştirdik

and it's also very common to change "-ing" endings

ve "-ing" sonlarını

to "-in'."

"-in" olarak değiştirmek de çok yaygın.

"Having?" "'Avin'."

"Sahip olmak mı?" "'Avin'."

- [Interviewer] How about Queen B? Do you guys get on?

- [Görüşmeci] Kraliçe B'ye ne dersiniz? Devam ediyor musunuz?

- What, Beyonce?

Yeah, yeah, we work together a lot, actually.

- Ne, Beyonce mi?

Evet, evet, aslında birlikte çok çalışıyoruz.

Another reason I love her is that she just turns up

Onu sevmemin bir başka nedeni de birdenbire davetsiz bir şekilde ortaya çıkması

out of the blue uninvited.

.

Yeah.

Evet.

And finally, in a Cockney accent,

Son olarak, Londra aksanıyla

you can change "my" to "me."

"benim"i "ben" olarak değiştirebilirsiniz.

You don't have to, it's an option.

Zorunda değilsin, bu bir seçenek.

So, let's put everything together.

Öyleyse, her şeyi bir araya getirelim.

"Let's put everyfing togever."

"Her şeyi bir araya getirelim."

You say it.

Sen böyle diyorsun.

Nice.

Güzel.

How would you say "my throat hurts" in a Cockney accent?

Londra aksanıyla "boğazım ağrıyor" nasıl denir?

"Me fro' 'urts."

"Beni rahatsız ediyor."

- [Interviewer] How do you write a song?

- [Röportajcı] Nasıl şarkı yazarsınız?

- How do I write?

- Nasıl yazarım?

So, I get all me ideas, put everything together

Böylece, tüm fikirlerimi alıyorum, her şeyi bir şarkıda bir araya getiriyorum

into a song, and then,

ve sonra

there's no worries or cares.

hiçbir endişe ya da umursamıyorum.

You know, regrets and mistakes,

Bilirsin, pişmanlıklar ve hatalar,

they're just memories made.

sadece yaşanmış anılardır.

- [Interviewer] Are you okay?

- [Görüşmeci] İyi misin?

- I'm okay. My froat just 'urts.

- İyiyim. Boğazım acıyor.

We also have some expressions which,

if English isn't your first language,

İngilizce ana diliniz değilse,

you might not know.

bilmeyebileceğiniz bazı ifadelerimiz de var.

So ...

Yani ...

- I got to meet Beyonce a couple of times,

- Birkaç kez Beyonce ile tanıştım,

which the first time I really held it together.

ki bu ilk seferde gerçekten bir arada tuttum.

- To hold it together means to be calm and not panic.

- Bir arada tutmak, sakin olmak ve paniğe kapılmamak demektir.

Keep your composure.

Soğukkanlılığını koru.

If you're like me, and if you see blood,

Eğer benim gibiyseniz ve kan görürseniz,

you might be like:

şöyle diyebilirsiniz:

(man groans)

So, if I ever see blood, I have to tell myself,

(adam inler)

Bu yüzden, eğer kan görürsem, kendi kendime,

"Hold it together, Allie. Don't faint."

"Birlikte tut, Allie. Bayılma," demeliyim.

- I was like, "Thanks for having me at your show, B."

- " Şovuna katıldığın için teşekkürler, B." dedim.

- "I was like," "he was like," "she was like."

- "Ben gibiydim", "o gibiydi", "o gibiydi."

"I said." "He asked me." "She told him."

"Söyledim." "O bana sordu." "O ona söyledi."

Or, when you're talking about a conversation

Ya da bir sohbetten bahsederken

and you want to show the gesture that you used,

kullandığınız hareketi,

maybe with your hands.

belki de ellerinizle göstermek istediğinizde.

For example,

Örneğin,

"I met this girl yesterday, and she was like, 'Hi.'

"Dün bu kızla tanıştım ve 'Merhaba' dedi.

And I was, like, 'Hey.'"

Ben de 'Hey' gibiydim."

- I was, like, "Thanks for having me at your show, B."

- " Şovuna katıldığın için teşekkürler, B" gibiydim.

You, know, reh, reh, reh.

Sen, bilirsin, reh, reh, reh.

- Alright, "reh, reh, reh"

Pekala, "reh, reh, reh",

is the same as "blah, blah, blah."

"blah, blah, blah" ile aynı şeydir.

You said words, but maybe they're boring or not important.

Sözcükler söyledin ama belki sıkıcıdırlar ya da önemsizdirler.

So, you replace a long conversation, a long dialogue,

Yani, uzun bir sohbeti, uzun bir diyaloğu

with just "blah, blah, blah,"

sadece "blah, blah, blah"

or in Adele's case, "reh, reh, reh."

veya Adele'nin durumunda "reh, reh, reh" ile değiştirirsiniz.

And this part.

Ve bu kısım.

- The thing is, I was in her dressing room,

and I was like, she has,

- Mesele şu ki, onun soyunma odasındaydım

ve sanki o vardı,

so there was only a little curtain separating us.

yani bizi ayıran sadece küçük bir perde vardı.

- "I was, like," "she has," "so there was."

- "Ben," "o yaptı", "işte vardı."

She started the sentence three different ways.

Cümleye üç farklı şekilde başladı.

I mean, we all do this.

Yani bunu hepimiz yapıyoruz.

I know I'm not articulate all the time.

Her zaman açık konuşamadığımı biliyorum.

You can ignore that part.

O kısmı görmezden gelebilirsiniz.

So finally, to bring this all together,

Son olarak, tüm bunları bir araya getirmek,

to sound natural with a British accent,

İngiliz aksanıyla kulağa doğal gelmek için

you really need connected speech.

gerçekten bağlantılı konuşmaya ihtiyacınız var.

This is not just a Cockney thing,

Bu sadece bir Cockney meselesi değil,

this is a British accent thing.

bu bir İngiliz aksanı meselesi. Bununla

I made detailed videos about it here, but for this lesson,

ilgili ayrıntılı videoları burada yaptım ama bu ders için

let's concentrate on this one thing,

bir şeye odaklanalım

and it's very important.

ve bu çok önemli.

In British English,

İngiliz İngilizcesinde,

when a word ends in a "-er" sound,

like "better," "doctor," "actor,"

"better", "doctor", "actor" gibi bir kelime "-er" sesiyle bittiğinde, "

we don't pronounce the "-er,"

-er"i telaffuz etmeyiz,

we pronounce it like a schwa.

onu bir schwa gibi telaffuz ederiz.

"Uh." Say it with me. "Uh."

"Ah." Benimle söyle. "Ah."

It's a really lazy sound.

Gerçekten tembel bir ses.

"Betta, docta, acta."

"Betta, docta, acta."

Again, that's called a schwa. Video here.

Yine, buna schwa denir. Video burada.

However, when the next word starts with a vowel sound,

Ancak bir sonraki kelime sesli harfle başladığında

then we pronounce the "-er" sound.

"-er" sesini telaffuz ederiz.

For example, "better," "actor," separately, that's fine.

Örneğin, "daha iyi", "oyuncu" ayrı ayrı, sorun değil.

But, put them together, "better actor."

Ama onları bir araya getirin, "daha iyi aktör".

We need to link those two words with that "-er" sound.

Bu iki kelimeyi o "-er" sesiyle ilişkilendirmemiz gerekiyor.

- [Interviewer] You have to choose,

- [Röportajcı]

Robert Downey Jr. or Paul Rudd.

Robert Downey Jr. veya Paul Rudd'u seçmelisiniz.

- Wow. All right.

- Vay. Elbette.

So, I think RDJ is a better actor than him,

Bence RDJ ondan daha iyi bir oyuncu

but, I mean, he just doesn't age does he?

ama yani, o yaşlanmıyor değil mi?

Do you know what I mean?

Ne demek istediğimi biliyor musun?

- Video explaining all about connected speech right there.

- Bağlantılı konuşma hakkında her şeyi açıklayan video hemen orada.

All right. Put this all together for the final test.

Elbette. Son test için hepsini bir araya getirin.

This sentence. How would you say it in Adele's accent?

Bu cümle. Adele'in aksanıyla nasıl söylersin?

Make her proud.

Onu gururlandır.

You know everything you need to change.

Değiştirmeniz gereken her şeyi biliyorsunuz.

"Th/th" sounds. Drop the "H"s.

"Th/th" sesleri. "H"leri bırakın.

"T"s, change them for glottal stops.

"T"ler, onları gırtlaksı duraklar için değiştirin.

"L"s, change them for "ew"s.

"L"ler, onları "ew"ler için değiştirin.

Take your time.

Acele etmeyin.

Plan how you're gonna say this,

Bunu nasıl söyleyeceğini planla,

then say it and then check your pronunciation with me

sonra söyle ve sonra benimle birlikte telaffuzunu kontrol et,

and we'll say it together.

birlikte söyleyelim.

- [Interviewer] Final thoughts on Beyonce?

- [Muhatap] Beyonce hakkında son düşünceleriniz?

- I mean, I just think she's well pretty.

- Demek istediğim, onun çok güzel olduğunu düşünüyorum.

You know, I just want to put her in a little bottle.

Onu küçük bir şişeye koymak istiyorum.

Yeah. I saw her last November actually, in a Tesco.

Evet. Onu geçen Kasım ayında bir Tesco'da gördüm.

She was with her auntie and she was buying Weetabix

Teyzesiyle birlikteydi ve Weetabix satın alıyordu

and I was, like, "Oh my God, you buy Weetabix, too?

ve ben "Aman Tanrım, sen de Weetabix alıyor musun?

You're such a legend."

Sen bir efsanesin" dedim.

I mean, Beyonce in a bowl of Weetabix? Can you imagine?

Yani, Weetabix kasesindeki Beyonce ? Hayal edebilirsiniz?

Nice. Well done.

Güzel. Tebrikler.

- Got to meet Beyonce couple of times,

- Birkaç kez Beyonce ile tanıştım,

which the first time I really held it together, I was like,

ki ilk kez gerçekten bir arada tuttum, "

"Thanks for having me the show, B, you know, reh, reh, reh."

Bana şovu sunduğun için teşekkürler, B, bilirsin, reh, reh, reh."

The thing is, I was in her dressing room and I was like,

Mesele şu ki, onun soyunma odasındaydım ve o makyajını yaparken

she has, there was only a little curtain separating us

bizi ayıran sadece küçük bir perde varmış gibiydim

while she's having her makeup done.

And I started like,

.

Ve

"I don't think I can do this, I don't think I can do this,"

"Bunu yapabileceğimi sanmıyorum, bunu yapabileceğimi sanmıyorum" diye başladım

and she would have heard it all.

ve o her şeyi duyardı.

And then she popped out, so I put on a brave face,

Sonra dışarı fırladı, ben de cesur bir yüz ifadesi takındım

but the second time I went out on a balcony

ama ikinci kez balkona çıkıp

and got on my hands and knees and cried.

ellerimin ve dizlerimin üzerine çöküp ağladım.

(Adele giggles)

(Adele kıkırdar)

- Did you? Bowing at the altar of Beyonce.

- Yaptın mı? Beyonce'nin sunağında eğilerek.

- I've been listening to her since I was, like, nine, man,

- Dokuz yaşımdan beri onu dinliyorum adamım, ne demek istediğimi

do you know what I mean?

anlıyor musun?

It's incredible.

İnanılmaz.

- All right, so if you want

- Pekala,

to really improve your British accent,

İngiliz aksanını gerçekten geliştirmek istiyorsan,

I've made an entire course.

bütün bir kursu tamamladım.

It's free, it's on YouTube,

Ücretsizdir, YouTube'dadır

and there's a free ebook to go with it.

ve beraberinde ücretsiz bir e-kitap da vardır.

With this course, you'll understand why we all sound weird

Bu kursla, neden hepimizin kulağa garip geldiğini

and how you can make your own

ve kendi

natural sounding British accent.

doğal İngiliz aksanınızı nasıl yapabileceğinizi anlayacaksınız.

Really good if you're an actor,

Bir aktörseniz gerçekten iyi,

but if English is your second language,

ancak İngilizce ikinci dilinizse,

it's also helpful

to improve your listening and pronunciation.

dinleme ve telaffuzunuzu geliştirmenize de yardımcı olur.

Or, if you just want to continue your journey

Veya yolculuğunuza sadece

for the Cockney accent, click this video.

Cockney aksanı için devam etmek istiyorsanız, bu videoyu tıklayın.

And I'll see you in the next class.

Ve bir sonraki derste görüşürüz.