"That seems a bit iffy!" | English vocabulary

- Have you ever received one of those strange emails

- Hiç şöyle garip e-postalar aldınız mı--

that goes like--

- Good afternoon, we haven't received your last payment

- İyi günler,

for something.

bir şey için son ödemenizi almadık.

Click down below to pay right now,

Hemen şimdi ödemek için aşağıyı tıklayın,

or we'll close your account in the next 24 hours.

yoksa hesabınızı önümüzdeki 24 saat içinde kapatacağız.

- Yeah, that email has nothing to do with fish,

- Evet, o e-postanın balıkla bir ilgisi yok

but you can't trust it, right?

ama ona güvenemezsin, değil mi?

When you can't trust something, you say,

Bir şeye güvenemeyeceğiniz zaman, "

hmm, I don't trust it,

hmm, güvenmiyorum,

that seems fishy.

bu şüpheli görünüyor" dersiniz.

So in today's lesson,

Bugünün dersinde,

we're gonna learn all of that fishy, dodgy, iffy vocabulary.

tüm o kuşkulu, tehlikeli, belirsiz kelime dağarcığını öğreneceğiz.

(upbeat music)

(iyimser müzik)

All right, first the word dodgy.

Pekala, önce tehlikeli kelime.

In a formal way,

Resmi olarak

you could say unreliable, dubious, untrustworthy,

güvenilmez, şüpheli, güvenilmez diyebilirsiniz

and basically it means a situation

ve temel olarak güvenemeyeceğiniz bir durum

or person that you can't trust.

veya kişi anlamına gelir.

For example, if this guy wants to sell you a phone,

Örneğin, bu adam size bir telefon satmak istiyorsa,

but he's a bit strange, like--

ama biraz tuhafsa, şöyle--

- Do you wanna to buy a phone?

- Bir telefon almak istiyor musunuz?

- Maybe.

- Belki.

Can I check that it works?

Çalıştığını kontrol edebilir miyim?

- Oh no, no, no, no.

- Ah hayır, hayır, hayır, hayır.

Trust me, trust me.

Güven bana, güven bana. İşe

It works.

yarıyor.

It's fine.

- But I can't test it?

Bu iyi.

- Ama test edemiyorum?

- No.

- Hayýr.

- That guy is dodgy.

- O adam tehlikeli.

You can't trust him.

Ona güvenemezsin.

Dodgy, he's dodgy.

Tehlikeli, o tehlikeli.

Also the phone too.

Ayrıca telefon da.

You don't know if the phone is stolen, if it works or not.

Telefonun çalıntı olup olmadığını, çalışıp çalışmadığını bilmiyorsunuz.

The phone is dodgy too.

Telefon da çok cana yakın.

I bought a dodgy phone off a dodgy guy,

Tehlikeli bir adamdan tehlikeli bir telefon aldım

and it's not working.

ve çalışmıyor.

- You did what?

- Ne yaptın?

Idiot.

Salak.

- And not just people and things,

- Sadece insanlar ve nesneler değil,

an area could be dodgy.

bir alan tehlikeli olabilir.

So if you come to London,

Yani Londra'ya gelirseniz

don't go to the dodgy areas.

tehlikeli bölgelere gitmeyin.

That's easy to say,

Söylemesi kolay,

where would be a dodgy area in London?

Londra'da tehlikeli bir bölge nerede olurdu?

I don't know.

Bilmiyorum.

To be honest, you're not gonna have any reason

Dürüst olmak gerekirse

to visit a dodgy area.

tehlikeli bir bölgeyi ziyaret etmek için hiçbir sebebin olmayacak.

So if you come to London, don't worry,

Yani Londra'ya gelirseniz endişelenmeyin,

you pretty much won't visit any dodgy areas.

tehlikeli bölgeleri ziyaret etmeyeceksiniz.

But if one day you are walking in a dodgy area,

Ama bir gün tehlikeli bir bölgede yürürsen,

you'll have to keep your wits about you.

aklını başına alman gerekecek.

You have to keep your guard up.

Gardını yüksek tutmalısın.

Both of those expressions mean

Bu ifadelerin her ikisi de

to be careful with your surroundings,

çevrenize dikkat etmek,

to be careful with your things,

eşyalarınıza dikkat etmek, sahip olduğunuz bir şeyi

to make sure no one takes something that you own,

kimsenin almadığından emin olmak

or make sure no one attacks you.

veya kimsenin size saldırmadığından emin olmak anlamına gelir.

For example, you don't know this about me.

Örneğin, benim hakkımda bunu bilmiyorsun.

I lived in Columbia for a year,

Bir yıl Columbia'da yaşadım

and all of my Colombian friends were like--

ve tüm Kolombiyalı arkadaşlarım şöyle dedi--

- You're gonna live in Columbia for a year?

- Bir yıllığına Columbia'da mı yaşayacaksın?

You're definitely gonna get mugged.

Kesinlikle soyulacaksın.

- Definitely.

- Kesinlikle.

- Definitely gonna get mugged.

- Kesinlikle soyulacak.

- Keep your wits about you.

- Aklını başına topla.

- And never fall asleep on a bus.

- Ve asla otobüste uyuyakalma.

- I'm not gonna fall asleep on a bus.

- Otobüste uyuyacak değilim.

- Don't give papaya, they will steal your phone.

- Papaya vermeyin telefonunuzu çalarlar.

- Papaya?

- Papaya?

By the way, Colombians,

Bu arada Kolombiyalılar,

you say don't give papaya,

papaya vermeyin diyorsunuz

(speaking in foreign language),

(yabancı dilde),

something like that,

böyle bir şey

anyway, that means keep your guard up.

zaten, bu gardınızı alın demektir.

And I did.

Ve yaptım.

I kept my guard up.

Gardımı tuttum.

And to be honest,

Ve dürüst olmak gerekirse,

I felt much safer there than some places in England.

orada kendimi İngiltere'deki bazı yerlerden çok daha güvenli hissettim.

Everyone was super nice to me.

Herkes bana çok iyi davrandı.

I never fell asleep on a bus.

Otobüste hiç uyuyamadım. Parama ve telefonuma

I always kept a good eye on my money and my phone.

her zaman iyi baktım .

So just Colombians,

Yani sadece Kolombiyalılar,

you have an amazing country and amazing people.

harika bir ülkeniz ve harika insanlarınız var.

Love it.

Onu seviyorum.

But let's imagine that you are walking through a dodgy area,

Ama tehlikeli bir bölgede yürüdüğünüzü hayal edin

and you get that feeling, you know, like Spiderman,

ve Örümcek Adam gibi bir duyguya kapıldığınızı varsayalım, burada

where you're like, ooh, something's weird.

bir şeyler tuhaf.

Something is fishy.

Bir şey şüpheli.

Now we're describing your feeling, not the person,

Şimdi kişiyi değil,

not the situation.

durumu değil, duygunuzu tarif ediyoruz. Kendimi

I'm feeling wary,

temkinli hissediyorum

or I am wary of something or someone in this case.

veya bu durumda bir şeye veya birine karşı temkinliyim.

For example, I'm on the streets, I'm using my phone,

Mesela ben sokaktayım, telefonumu kullanıyorum,

someone on a moped can come past,

motosikletli biri yanımdan geçip

steal my phone and ride off.

telefonumu çalıp gidebilir.

Boom, I've lost my phone.

Boom, telefonumu kaybettim.

So in London I'm always wary of people on mopeds.

Bu yüzden Londra'da moped kullanan insanlara karşı her zaman temkinliyimdir.

When I see them,

Onları gördüğümde

I'm always more careful with my phone,

telefonuma, parama ve eşyalarıma her zaman daha dikkat ederim

my money and my things.

.

This is an actual problem we have here in London

Bu, Londra'da yaşadığımız gerçek bir sorun,

so if you come here,

bu yüzden buraya gelirseniz,

keep your wits about you when you're on the streets,

sokaklarda,

on your phone,

telefonunuzdayken,

especially if you see people on the mopeds.

özellikle de motosikletli insanları gördüğünüzde aklınızı başınıza alın.

It's a big problem.

Bu büyük bir problem.

This is actually a very common crime that we have.

Bu aslında bizde çok yaygın bir suçtur.

So remember that wary, pronunciation, wary,

Bu yüzden dikkatli, telaffuz, dikkatli olduğunu hatırla,

that's your feeling.

bu senin hissin.

I'm wary of people of mopeds.

Mopedli insanlara karşı temkinliyim.

I'm wary of this type of thing,

Bu tür şeylere karşı temkinliyim

but how can you describe that person that's acting strange

ama garip davranan

or looks strange?

veya garip görünen o kişiyi nasıl tarif edebilirsiniz?

Something about that person you don't trust.

O kişi hakkında güvenmediğin bir şey var .

You can say this.

Bunu söyleyebilirsin.

Of course you can say dodgy,

Tabii ki tehlikeli diyebilirsin,

but you can also say

ama aynı zamanda bu

that dude seems a bit sketch or sketchy.

adamın biraz eskiz veya kabataslak göründüğünü de söyleyebilirsin.

Both ways are fine.

Her iki yol da iyi.

We use both words.

Her iki kelimeyi de kullanıyoruz.

Sketch, sketchy, it doesn't matter.

Eskiz, kabataslak, önemli değil.

He looks sketchy.

O kabataslak görünüyor.

He seems a bit sketch.

Biraz eskiz gibi görünüyor.

Or even,

Hatta

shady.

gölgeli.

Shady is a really good word too.

Shady de çok güzel bir kelime.

For example, do you remember that,

Örneğin, hatırlıyor musun,

was it Beyonce or Destiny's Child,

Beyonce miydi yoksa erkek arkadaşı dediği Destiny's Child mı,

the one she's calling her boyfriend,

she's like if you're alone,

yalnızsan

why aren't you calling me baby?

neden bana bebeğim demiyorsun?

You're acting kind of shady.

Biraz gölgeli davranıyorsun.

♪ Ain't calling me baby ♪

♪ Acting kind of shady ♪

♪ Bana bebeğim demiyor ♪

♪ Biraz gölgeli davranıyorum ♪

"Say My Name," that song.

"Adımı Söyle", o şarkı.

You're acting kind of shady.

Biraz gölgeli davranıyorsun.

So you can look shady, act shady or seem shady,

Böylece gölgeli görünebilir, gölgeli davranabilir veya gölgeli,

sketchy or dodgy.

kabataslak veya tehlikeli görünebilirsiniz.

They're all good.

Hepsi iyi.

Dodgy, I would say is more English than American.

Dodgy, Amerikalıdan çok İngiliz olduğunu söyleyebilirim .

But again, it doesn't matter too much

Ama yine de, çok önemli değil, bu

so don't worry about that.

yüzden endişelenme.

Feel free to use whichever word you like.

İstediğiniz kelimeyi kullanmakta özgürsünüz.

Another example from my life,

Kendi hayatımdan bir başka örnek,

not London, this time in New York,

Londra değil, bu kez New York'ta, kahvaltı yapmak için

I was walking out of my hotel

otelimden çıkıyordum

because I wanted breakfast,

and then I saw a guy on the opposite side of the street

ve sonra sokağın karşı tarafında bir adamın dik dik

just looking straight at me.

bana baktığını gördüm.

And as I was walking,

Ve ben yürürken,

the dude kept looking at me like,

herif bana sanki başka

he did not look anywhere else, but directly at me.

bir yere değil , doğrudan bana bakıyormuş gibi bakmaya devam etti.

And I'm like this dude is acting pretty shady,

Ve bu herif oldukça şüpheli davranıyor gibiyim,

I'm just gonna walk the other way.

ben sadece diğer yoldan yürüyeceğim.

So I did.

Ben de yaptım.

I kept my guard up.

Gardımı tuttum.

I put my hoodie up.

Kapşonlumu giydim.

I thought that would help.

Bunun yardımcı olacağını düşündüm.

I don't know why.

Neden bilmiyorum.

And I kept walking, but then he started to follow me.

Ve yürümeye devam ettim ama sonra beni takip etmeye başladı.

So I started to walk faster.

Bu yüzden daha hızlı yürümeye başladım.

He started to walk faster.

Daha hızlı yürümeye başladı.

So then I started to run,

Sonra koşmaya başladım

and the dude ran after me.

ve adam peşimden koştu.

So I just ducked into a hotel until he left.

Ben de o gidene kadar bir otele sığındım.

It was the weirdest thing ever.

Şimdiye kadarki en tuhaf şeydi.

And then right after that,

Ve hemen ardından,

remember this is breakfast,

bunun kahvaltı olduğunu unutmayın,

I'm hungry.

açım.

I went to get a bagel.

Simit almaya gittim.

I remember this bagel.

Bu simidi hatırlıyorum.

It was egg and cheese, so delicious.

Yumurta ve peynir vardı, çok lezzetliydi.

So I'm walking along, eating my bagel.

Ben de yürüyorum, simitimi yiyorum.

It's amazing.

Bu harika.

I'm not paying attention to anything.

Hiçbir şeye dikkat etmiyorum. Benim

I'm not keeping my wits about me.

hakkımda aklımı tutmuyorum.

And I walk into a dodgy area.

Ve tehlikeli bir alana giriyorum.

Remember I chose a different way from my hotel.

Unutma, otelimden farklı bir yol seçtim.

So in this dodgy area, five dudes,

Bu tehlikeli bölgede, beş adam,

I swear to God, five dudes stopped me,

yemin ederim, beş adam beni durdurdu

and they was like,

ve

"You got something in your pocket for me?"

"Cebinde benim için bir şey mi var?" dediler.

And my stupid London idiot head reacted without thinking.

Ve aptal Londralı aptal kafam düşünmeden tepki verdi.

"Yeah, no mate."

"Evet, yok dostum."

So stupid.

Çok aptalca.

The dudes were like "No, what,

Adamlar "Hayır, ne yani,

"you want me to stab you?"

seni bıçaklamamı mı istiyorsun?"

Mate, I promise you, you've never seen anyone

Dostum, yemin ederim, hayatında simit

run so fast while holding a bagel in your entire life.

tutarken bu kadar hızlı koşan birini görmedin.

Of course I didn't drop the bagel,

simit,

it was like the most delicious thing ever.

şimdiye kadarki en lezzetli şey gibiydi.

But yeah, like that whole experience,

Ama evet, tüm bu deneyim gibi,

I don't think New York is necessarily unsafe.

New York'un mutlaka güvensiz olduğunu düşünmüyorum.

There are definitely a lot of dodgy areas,

Kesinlikle çok tehlikeli alanlar,

a lot of sketchy people.

pek çok yarım yamalak insan var.

But keep your wits about you

Ama aklını başına al. sen

and you're fine.

ve sen iyisiniz.

Not like I didn't.

Benim yapmadığım gibi değil.

And finally, a really British thing that we say is iffy.

Ve son olarak, iffy dediğimiz gerçekten İngiliz bir şey.

Of course it comes from the word if,

Tabii ki if kelimesinden geliyor,

but when something is iffy, again,

ama bir şey iffy olduğunda, yine

another adjective.

başka bir sıfat.

It's iffy, you can't trust it.

Bu iffy, güvenemezsin.

That looks iffy to me.

Bu bana şüpheli geldi.

For example, if you want a piece of gum.

Örneğin, bir parça sakız istersen.

Oh, do you have gum?

Ah, sakızın var mı?

Can I have some.

Biraz alabilir miyim? -

- What?

Ne?

Yeah.

Evet.

- I don't know, would you trust this bit of gum?

- Bilmiyorum, ister misin? bu sakız parçasına mı güveniyorsun?

That's very iffy.

Bu çok şüpheli.

So when you don't trust something,

Yani bir şeye güvenmediğin zaman, "aa mm

you would say, mm mm

mm

I don't know that seems iffy to me.

bilmiyorum bu bana şüpheli görünüyor.

Or that seems a bit iffy to me.

Veya bu bana biraz şüpheli görünüyor.

Remember that to say a bit

Bunu söylemeyi unutma. biraz

something is really, really common.

bir şey gerçekten, gerçekten yaygın.

What else could you,

Başka ne yapabilirsin,

oh, okay.

oh, tamam.

If you're coming to London

Londra'ya geliyorsanız

and looking a place to rent,

ve kiralık yer arıyorsanız,

be careful of the rental sites,

kiralama sitelerine dikkat edin

because usually you have to look on websites

çünkü genellikle kiralık yer bulmak için internet sitelerine bakmanız gerekir

to find a place to rent,

but there's a problem.

ama bir sorun var.

Most of those websites have legit postings

Bu web sitelerinin çoğunda yasal ilanlar

and iffy postings.

ve şüpheli ilanlar var.

So I guess my advice would be

Bu yüzden sanırım tavsiyem

if it looks iffy,

şüpheli görünüyorsa,

it is iffy, don't trust it.

şüpheli, ona güvenme.

Just keep your wits about you.

Sadece aklını başına topla. Gerçek

If it looks too good to be true, it probably is.

olamayacak kadar iyi görünüyorsa , muhtemelen öyledir.

Wow.

Vay. Hayatımdan senin istemediğin

That's a lot of vocabulary

bir sürü kelime

and stories from my life that you didn't ask for.

ve hikaye var .

Sorry about that.

Bunun için üzgünüm.

But I wanna hear your stories.

Ama hikayelerini duymak istiyorum.

Have you ever walked through a dodgy area?

Hiç tehlikeli bir bölgeden geçtiniz mi?

What type of behavior from your exes

Eski sevgililerinizin

or from your current boyfriends or girlfriends

veya şu anki erkek veya kız arkadaşlarınızın ne tür davranışlarını

do you find shady, sketchy, iffy?

gölgeli, kabataslak, şüpheli buluyorsunuz?

Yeah, those stories are always the best.

Evet, bu hikayeler her zaman en iyisidir.

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

Practice this new vocabulary.

Bu yeni kelime dağarcığını uygulayın.

Also this lesson is included

Ayrıca bu ders

in the ultimate English e-book.

nihai İngilizce e-kitapta yer almaktadır.

You can get it on my Patreon,

Patreon hesabımdan ulaşabilirsiniz,

The link is in the description.

link açıklama kısmında.

And I'll see you in the next class.

Ve bir sonraki derste görüşürüz.

(gentle music)

(hafif müzik)