How to Use "Bloody" Like a British Person! | Sound Like James Bond with British Slang

♪ Dun nuh, dun, duh nuh, dun ♪

♪ Dun nuh, dun, duh nuh, dun ♪ ♪

♪ Duh nuh, duh nuh nuh ♪

Duh nuh, duh nuh nuh ♪

- I'll have a martini.

- Bir martini içeceğim.

Wait, no. Can you bring me a milkshake, actually?

Bekle hayır. Aslında bana bir milkshake getirebilir misin? Patates

With fries, also a banana.

kızartması ve ayrıca bir muz ile.

Peel it, so I can dip the banana in the milkshake.

Soy, böylece muzu milkshake'e batırabilirim.

Eat it. It's like a healthy snack.

Ye bunu. Sağlıklı bir atıştırmalık gibi.

It's really good.

Bu gerçekten iyi.

- Yes sir.

- Evet efendim.

- My friend. Bring me one as well.

- Arkadaşım. Bana da bir tane getir.

Keep the fruit.

Meyveyi sakla.

- That's it.

- Bu kadar.

Hmm. Anyone want to play poker now?

Hmm. Şimdi poker oynamak isteyen var mı?

- Someone's in a hurry.

- Birinin acelesi var.

- I know, right?

- Doğruyu biliyorum?

Oh, what? It's just your world

Ah, ne? Bu sadece sizin dünyanız

and we are all lucky enough to live in it.

ve hepimiz içinde yaşayacak kadar şanslıyız.

It's bloody selfish behavior, mate.

Bu çok bencilce bir davranış, dostum.

Sorry, can you guys just excuse me?

Üzgünüm, çocuklar, bana izin verir misiniz?

Two minutes, I need to poo.

İki dakika, kaka yapmam gerekiyor.

I'll be back. Two minutes. I promise.

Geri döneceğim. İki dakika. Söz veriyorum.

Maybe five. I don't know.

Belki beş. Bilmiyorum.

Everyone's heard the expression, bloody hell.

Herkes bu ifadeyi duymuştur, kahretsin.

But did you know this word, bloody,

Ama bu kelimenin, kanlı,

is not only super British but it's very useful.

sadece süper İngiliz değil, aynı zamanda çok yararlı olduğunu biliyor muydunuz?

However, I often hear students use this word wrong

Ancak, sık sık öğrencilerin bu kelimeyi yanlış

or in a way that just sounds weird.

veya kulağa garip gelecek şekilde kullandıklarını duyuyorum. Bu

So today I want to teach you exactly how to use it,

yüzden bugün size tam olarak nasıl kullanılacağını,

how not to use it,

nasıl kullanılmayacağını

and some interesting ways that we use this word every day.

ve bu kelimeyi her gün kullandığımız bazı ilginç yolları öğretmek istiyorum.

(upbeat guitar music) (computer beeping)

(iyimser gitar müziği) (bilgisayardan bip sesi) Her şeyden

First of all, this is a very British word.

önce, bu çok İngiliz bir kelime.

We use it all the time

Her zaman kullanıyoruz

but when Americans use it, oh my God, it's adorable.

ama Amerikalılar kullandığında, aman Tanrım, çok sevimli.

It's so cute.

Çok tatlı.

Basically, basically we use this word to emphasize things

Temel olarak, temelde bu kelimeyi,

to make them sound stronger

to make people know that we feel strongly about something.

insanların bir şey hakkında güçlü hissettiğimizi bilmelerini sağlamak için şeyleri vurgulamak için kullanırız.

Maybe we are surprised, shocked,

Belki şaşırdık, şok olduk

or maybe we really, really love something.

ya da belki gerçekten ama gerçekten bir şeyi seviyoruz.

But yes, great question.

Ama evet, harika bir soru.

How does it work?

O nasıl çalışır?

Let's start with adjectives.

Sıfatlarla başlayalım.

For example, she wants her boyfriend to buy this dress

Örneğin erkek arkadaşının kendisine bu elbiseyi almasını istiyor

for her, but he thinks that is too expensive.

ama erkek bunun çok pahalı olduğunu düşünüyor.

To make this adjective sound stronger

Bu sıfatın sesini daha güçlü kılmak için

put bloody before the adjective.

sıfatın önüne kanlı konur.

It's 700 pounds.

700 lira.

It's too bloody expensive.

Çok pahalı.

That makes it sound stronger, yes.

Bu kulağa daha güçlü geliyor, evet.

But we use this to say a lot of different things

Ama bunu pek çok farklı şey söylemek için kullanırız

and it depends how you say it.

ve bu, onu nasıl söylediğinize bağlıdır.

Maybe he's surprised.

Belki şaşırmıştır.

(gasps) That's so bloody expensive.

(nefes nefese kalır) Bu çok pahalı.

700 pounds? What?

700 pound mu? Ne?

Or maybe to show that we are annoyed.

Ya da belki rahatsız olduğumuzu göstermek için.

Oh my God, you're so bloody annoying.

Aman Tanrım, çok sinir bozucusun.

Just buy it for me.

Sadece benim için satın al.

It's pretty much just a more slang way

of saying very with adjectives.

Sıfatlarla "çok" demenin daha argo bir yolu.

Yeah, that drink is bloody delicious.

Evet, o içki çok lezzetli.

Now we need to talk about word stress.

Şimdi kelime vurgusundan bahsetmemiz gerekiyor.

It doesn't matter which word you stress

Hangi kelimeyi vurguladığınız önemli değil

but remember this is emphasis.

ama bunun bir vurgu olduğunu unutmayın.

It sounds good to stress one of the words at least.

En azından kelimelerden birini vurgulamak kulağa hoş geliyor.

It is too bloody expensive.

Çok pahalı.

You can stress that word. That sounds good.

Bu kelimeyi vurgulayabilirsiniz. Kulağa hoş geliyor.

That sounds like you're shocked.

Bu şok olmuş gibisin.

But if you stress the adjective, you are so bloody annoying.

Ama sıfatı vurgularsan, çok sinir bozucu olursun.

That sounds like you're annoyed.

Bu rahatsız olmuş gibisin.

Again, it just adds emphasis.

Yine, sadece vurgu ekler.

So it sounds good to stress one of those words

Bu yüzden bu kelimelerden birini

or both of them. It doesn't matter.

veya her ikisini vurgulamak kulağa hoş geliyor. Önemli değil.

Have fun with it.

Onunla iyi eğlenceler.

You can also use bloody before a noun

Bir isimden önce kanlı kullanabilirsiniz

and that works in the same way.

ve bu da aynı şekilde çalışır.

You're just saying, I feel very strongly about this noun.

Sadece, bu isim hakkında çok güçlü hislerim olduğunu söylüyorsun.

For example, your friend buys a car

Örneğin, arkadaşınız bir araba alıyor

but you know they don't have any money to buy the car.

ama siz onun o arabayı alacak parası olmadığını biliyorsunuz.

You might be surprised, right?

Şaşırmış olabilirsin, değil mi?

Wait, you bought a car, emphasize your surprise with

Bekle, bir araba aldın, şaşkınlığını kanlı bir şekilde vurgula

bloody. You bought a bloody car.

. Lanet olası bir araba aldın.

Notice the word stress.

Stres kelimesine dikkat edin.

I stressed the noun.

İsmi vurguladım.

You bought a bloody car.

Lanet olası bir araba aldın.

You usually stress the noun when you want to show surprise.

Sürpriz göstermek istediğinizde genellikle ismi vurgularsınız.

Wait, you bought a bloody car.

Bekle, kahrolası bir araba aldın.

But what if you just stress the word bloody?

Ama ya sadece kanlı kelimesini vurgularsan?

Ugh, I hate him and his bloody car.

Ondan ve kahrolası arabasından nefret ediyorum.

Yeah, if you stress the word bloody

Evet, kanlı kelimesini vurgularsan

it sounds like you're more annoyed.

daha çok sinirlenmişsin gibi geliyor.

But that isn't a solid rule.

Ama bu kesin bir kural değil.

Of course you could say I hate him and his bloody car.

Elbette ondan ve kahrolası arabasından nefret ettiğimi söyleyebilirsin.

The only real rule with word stress is

Kelime vurgusu ile ilgili tek gerçek kural,

you cannot sound happy when you only stress the word bloody.

sadece kanlı kelimesini vurguladığınızda mutlu görünemeyeceğinizdir.

Ah, you've got a bloody baby.

Ah, kanlı bir bebeğin var.

See, that sounds very, very wrong.

Bak, bu kulağa çok ama çok yanlış geliyor.

Don't say it like that.

Böyle söyleme. Sesinizi mutlu

If you are trying to sound happy, surprised about something

çıkarmaya çalışıyorsanız , bir şeye şaşırmışsanız,

do not only stress the word bloody before a noun,

sadece bir isimden önce kanlı kelimesini vurgulamayın,

you won't sound happy.

kulağa mutlu gelmez.

You'll sound more like the literal sense of bloody

which we'll come to later.

Daha sonra geleceğimiz gibi, kelimenin tam anlamıyla kanlı gibi konuşacaksınız.

But like I said

Ama dediğim gibi,

this just adds emphasis to what you want to say.

bu sadece söylemek istediklerinize vurgu yapıyor.

So if you put bloody before a noun

Yani

in any idiom or expression in English,

herhangi bir deyimde veya İngilizce ifadede bir ismin önüne kanlı koyarsanız,

that just makes this sound much stronger.

bu sesi çok daha güçlü yapar.

Yeah, yeah, yeah. I love you, Becky.

Evet evet evet. Seni seviyorum Becky.

You love me? Then show it.

Beni seviyorsun? Göster o zaman.

Actions speak louder than bloody words.

Eylemler kanlı sözlerden daha yüksek sesle konuşur.

If you don't have the word bloody there,

Orada kanlı kelimesi yoksa,

this doesn't sound as strong or emotional.

bu kulağa o kadar güçlü veya duygusal gelmiyor.

Let's look at examples using all of this.

Tüm bunları kullanarak örneklere bakalım.

(guitar twanging)

(gitar tınlaması)

I've never done a lesson on a train before but

Daha önce trende hiç ders yapmadım ama

first time for everything.

her şey için ilk kez.

- 10 million was wired to your account in Montenegro.

- Karadağ'daki hesabınıza 10 milyon havale edildi .

- That's way more than I charged for these lessons.

- Bu dersler için aldığımdan çok daha fazla.

But thanks, I guess.

Ama teşekkürler, sanırım.

I wanna show you that having good English

İyi bir İngilizceye sahip olmanın her şeyden çok kendine olan güveninle ilgili olduğunu sana göstermek istiyorum

is more about your confidence than anything else.

.

- So that will be what you call bluffing.

- Demek blöf dediğin bu olacak.

- Yeah, well, no, it's more about just not worrying

- Evet, şey, hayır, daha çok konuşurken

about all the tiny grammatical mistakes

tüm o küçük dilbilgisi hatalarını dert etmemekle ilgili

all the bloody time when you speak.

. Can

I know it can be annoying.

sıkıcı olabileceğini biliyorum.

- All right?

- Elbette?

- So what's your opinion on the British accent

-

compared to the American accent?

Amerikan aksanıyla karşılaştırıldığında İngiliz aksanı hakkında ne düşünüyorsunuz?

- Beautiful.

- Güzel.

- Yeah. So pronunciation then.

- Evet. Öyleyse telaffuz o zaman.

So British English is usually non-rhotic.

Yani İngiliz İngilizcesi genellikle rotik değildir.

So we have what I think are perfectly formed R's.

Böylece, bence mükemmel şekilde oluşturulmuş R'lere sahibiz.

So in American English, they're like water, better.

Yani Amerikan İngilizcesinde su gibidirler, daha iyi.

Whereas British English, usually it's more like water,

İngiliz İngilizcesi, genellikle daha çok su gibidir,

better, if we're being totally honest,

daha iyi, tamamen dürüst olursak,

British English is just way more bloody charming.

İngiliz İngilizcesi çok daha çekici. Ne

You know what I mean?

demek istediğimi biliyorsun?

- Charming as you are Mr. Bond,

- Ne kadar çekicisiniz Bay Bond,

I will be keeping my eye on our government's money

gözüm hükümetimizin parasında olacak

and off feel perfectly formed ass.

ve mükemmel biçimli kıçlardan uzak duracağım.

- All right.

- Elbette.

Remember before with the, oh, you have a bloody baby

Daha önce, oh, kanlı bir bebeğiniz var

example, yeah, you cannot sound happy about something

örneğini hatırlayın, evet,

if you emphasize the word bloody before a noun.

bir isimden önce kanlı kelimesini vurgularsanız, bir şey hakkında mutlu görünemezsiniz.

If you do that, it kind of sounds like

Bunu yaparsanız, kulağa

the literal meaning of bloody

kanlı kelimesinin gerçek anlamı gibi geliyor,

which means something has blood on it

bu da bir şeyin üzerinde kan olduğu

or is covered in blood like.

veya kanla kaplı olduğu anlamına geliyor.

(Aly sneenzing)

(Aly hapşırır)

You want this?

Bunu istiyor musun?

A bloody tissue?

Kanlı mendil mi?

Ew, no I don't want your bloody tissue.

Ew, hayır senin kanlı mendilini istemiyorum.

So yet the literal meaning of bloody means

Yani yine de kanlı'nın gerçek anlamı,

something has blood on it or it's covered in blood.

bir şeyin üzerinde kan olduğu veya kanla kaplı olduğu anlamına gelir.

Which brings us to the main part of this lesson.

Bu da bizi bu dersin ana bölümüne getiriyor.

The expression

bloody hell.

Lanet olsun ifadesi.

Now yet, originally this just meant hell covered in blood.

Şimdi henüz, başlangıçta bu sadece kanla kaplı cehennem anlamına geliyordu.

Yeah, sounds bad.

Evet, kulağa kötü geliyor.

However, now we just use it as a cute British expression

Bununla birlikte, şimdi bunu sevimli bir İngiliz ifadesi olarak,

to say I'm surprised at something like,

oh, bloody hell, that cat is cute.

ah, kahretsin, o kedi çok tatlı gibi bir şeye şaşırdığımı söylemek için kullanıyoruz.

But this is where it gets fun.

Ama burası eğlenceli oluyor.

You can add this to questions

Bunu sorulara ekleyebilir

and make them sound stronger like.

ve seslerinin daha güçlü olmasını sağlayabilirsiniz.

What are you doing?

Ne yapıyorsun?

Sounds normal. However.

Kulağa normal geliyor. Fakat. Bu durumda are so be fiilinden önce yardımcı fiilin önüne kanlı cehennem eklerseniz kulağa

Can sound way stronger if you add the bloody hell

çok daha güçlü gelebilir

before the auxiliary verb

in this case are so the verb be.

.

What the bloody hell are you doing?

Ne yapıyorsun sen?

What the bloody hell do you think I'm doing?

Ne halt ettiğimi sanıyorsun?

I'm putting fancy clothes on the cat.

Kediye süslü kıyafetler giydiriyorum.

Again, just put the bloody hell before an auxiliary verb

Yine, cehennemi bir yardımcı fiil

do/be/have or a modal verb. Would, will, could, should.

do/be/have veya bir kipli fiilden önce koyun. Olur, olur, olabilir, gerekir.

You know the modal verbs.

Modal fiilleri biliyorsunuz.

Those verbs.

O fiiller.

I'm sure I've seen an example of this in a movie.

Bunun bir örneğini bir filmde gördüğüme eminim.

Okay, I've got a joke for you.

Tamam, senin için bir şakam var.

You're gonna like this one.

Bunu beğeneceksin.

What kind of shoes do spies wear?

Casuslar ne tür ayakkabılar giyer?

Sneakers.

Spor ayakkabı.

(women laughing)

(kadınlar güler)

Yeah, that's a good one.

Evet, bu iyi.

Wait, you're the woman who sells the protein drinks

Bekle, sen protein içeceklerini satan kadınsın

- Perhaps?

- Belki?

- Yeah, I've heard that they are bloody delicious.

- Evet, çok lezzetli olduklarını duydum.

Do you deliver? Could you deliver them to my place?

teslim ediyor musun Onları benim yerime teslim edebilir misin?

- Your place?

- Yerinizi?

Is it close?

Kapalı mı?

- Oh yeah, yeah, I'm very close.

- Ah evet, evet, çok yaklaştım.

But could you just deliver one drink though?

Ama yine de bir içki getirebilir misin?

I don't wanna start a subscription.

Abonelik başlatmak istemiyorum.

I don't want a whole bloody box.

Bütün bir lanet kutu istemiyorum.

I just want one protein drink.

Sadece bir tane protein içeceği istiyorum.

- One drink?

- Bir içecek?

- Yes, please. Delivered to my place.

- Evet lütfen. Yerime teslim edildi.

- Your place?

- Yerinizi?

Is it close?

Kapalı mı?

- What the bloody hell is wrong with you?

You just asked me that.

- Senin sorunun ne? Az önce

bana bunu sordun.

Okay, we've done adjectives, we've done nouns,

Tamam, sıfatları yaptık, isimleri yaptık,

we've done bloody hell,

cehennemi yaptık

and the bloody hell put in questions.

ve soruları sorduk.

How about verbs?

Peki ya fiiller?

(raining pattering)

(yağmur pıtırtısı)

It's raining again, that's a normal sentence

Yine yağmur yağıyor, bu normal bir cümle

but add bloody.

ama kanlı ekleyin.

Bloody raining again.

Yine kanlı yağmur yağıyor.

That verb doesn't have to be in continuous

Bu fiilin sürekli

or any specific tense.

veya belirli bir zamanda olması gerekmez.

Bloody hate the rain.

Yağmurdan nefret ediyorum.

So yeah, don't worry about the tense of the verb.

Yani evet, fiilin kipi hakkında endişelenme.

Simple, continuous, it doesn't matter.

Basit, sürekli, fark etmez.

You're just emphasizing that sentence.

Sadece bu cümleyi vurguluyorsun.

That's it.

Bu kadar.

This doesn't always mean that you are angry or annoyed,

Bu her zaman kızgın veya rahatsız olduğunuz anlamına gelmez,

remember, this just means you are emphasizing the verb

unutmayın, bu sadece fiili vurgulayarak

making it sound stronger.

daha güçlü ses çıkardığınız anlamına gelir.

So another example could be.

Yani başka bir örnek olabilir.

(dramatic music)

(dramatik müzik)

That's right, bellend, I bloody won.

Doğru, Bellend, ben kazandım.

Yeah, you walk away, bad loser.

Evet, çekip gidiyorsun, kötü ezik.

But please keep in mind this is a very informal slang,

Ama lütfen bunun resmi olmayan bir

British slang term, and depending on who you ask

İngiliz argosu olduğunu ve kime sorduğunuza bağlı olarak

they might see it like a swear word.

bunu bir küfür gibi görebileceklerini unutmayın.

So it could be really bad for them.

Bu yüzden onlar için gerçekten kötü olabilir.

Me personally, I don't see it as a swear word.

Şahsen ben bunu bir küfür olarak görmüyorum.

It feels kind of old fashioned

to think of it as a swear word.

Bunu bir küfür olarak düşünmek biraz eski moda geliyor.

It's very tame in my opinion.

Bana göre çok uysal.

At work you could probably use this with younger people

İş yerinde muhtemelen bunu daha genç insanlarla kullanabilirsiniz

and no one would care.

ve kimsenin umurunda olmaz.

Maybe. Definitely check first.

Belki. Kesinlikle önce kontrol edin. Benim

Don't get fired because of me.

yüzümden kovulma.

So practice this in the comments,

O yüzden yorumlarda bunu uygulayın,

use bloody in three different ways.

kanlıyı üç farklı şekilde kullanın. En sevdiğim yorumlara

I'll reply and give correction

cevap vereceğim, düzeltme yapacağım

and give little hearts to my favorite comments.

ve küçük kalpler vereceğim .

And if you're not subscribed already

Ve henüz abone olmadıysanız,

make sure you subscribe,

abone olmayı unutmayın,

like this video, share it with anyone who studies English,

bu videoyu beğenin, İngilizce çalışan herkesle paylaşın, bir

and I'll see you in the next class.

sonraki derste görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.

(dramatic outro music)

(dramatik çıkış müziği)