"A bit MUCH!" | My Favourite English Expressions!

- This video is made possible by Skillshare.

- Bu video Skillshare tarafından hazırlanmıştır. Açıklamadaki bağlantımı kullanarak iki ay boyunca ücretsiz olarak

Learn a new skill in English for free for two months

İngilizce yeni bir beceri öğrenin

by using my link in the description,

or skip to this time to learn more.

veya daha fazlasını öğrenmek için bu sefer atlayın.

Okay, I'm gonna tell you one

Tamam, sana en

of my favorite English expressions.

sevdiğim İngilizce ifadelerden birini söyleyeceğim.

Like I use this a lot.

Sanki ben bunu çok kullanıyorum.

It's a bit much.

Biraz fazla.

First, the pronunciation.

İlk olarak, telaffuz.

You want to stress the word much.

Kelimeyi çok vurgulamak istiyorsun.

So practice with me.

Öyleyse benimle pratik yap.

Copy how I say it.

Nasıl dediğimi kopyala.

A bit much.

Biraz fazla.

What does it mean? How do we use it?

Bu ne anlama geliyor? Nasıl kullanırız?

For example, you meet your friend's new boyfriend.

Örneğin, arkadaşınızın yeni erkek arkadaşıyla tanışıyorsunuz.

Hi, nice to meet you.

Merhaba tanıştığımıza memnun oldum.

- Oh my God, hi!

- Aman Tanrım, merhaba!

I love all of her friends.

Bütün arkadaşlarını seviyorum.

All of her friends are like family to me.

Bütün arkadaşları benim için aile gibidir.

- (scoffs) He seems nice but something extra, right?

- (güler) İyi görünüyor ama fazladan bir şey değil mi?

But then, you make small talk because you're polite,

Ama sonra kibar olduğun için havadan sudan konuşuyorsun

and you say I saw the new Batman movie.

ve yeni Batman filmini izlediğimi söylüyorsun.

That was pretty good.

Bu oldukça iyiydi.

- Oh my God, Batman!

- Aman Tanrım Batman!

Batman's the best thing ever.

Batman gelmiş geçmiş en iyi şey.

That's so incredible.

Bu çok inanılmaz.

That is just whoa, whoa, whoa.

Bu sadece whoa, whoa, whoa.

You saw Batman?

Batman'i gördün mü?

Whoa.

Vay canına.

- We've all met this type of person, right?

- Hepimiz bu tip insanlarla tanışmışızdır, değil mi?

Their personality is so extra.

Kişilikleri çok fazla. Bu

By the way, this isn't a real situation.

arada, bu gerçek bir durum değil.

This never happened,

Bu hiç olmadı,

that I remember.

hatırlıyorum.

Anyway, later, she asks you,

Her neyse, daha sonra sana

"So what do you think?"

"Peki ne düşünüyorsun?" diye soruyor.

And of course, you want to be nice,

Ve tabii ki kibar olmak istiyorsun

but you also want to be honest.

ama aynı zamanda dürüst olmak da istiyorsun.

So in this situation, I might say he's nice,

Yani bu durumda, onun iyi biri olduğunu söyleyebilirim

but he's a bit much.

ama biraz fazla.

This is kind of a nicer way of saying that someone

Bu, birinin

or something has something extra.

veya bir şeyin fazladan bir şeye sahip olduğunu söylemenin daha hoş bir yolu.

You see, no one needs this energy level.

Görüyorsunuz, kimsenin bu enerji seviyesine ihtiyacı yok.

It's a bit much.

Biraz fazla.

Remember the intonation.

Tonlamayı hatırla.

Remember the pronunciation.

telaffuzu hatırla.

It's a bit much.

Biraz fazla.

Not just for people, but for things, too.

Sadece insanlar için değil, eşyalar için de.

For example, if someone makes you dinner

Örneğin, biri size akşam yemeği yaparsa

and it is a mountain of food,

ve bu bir dağ gibi yemek yaparsa,

again, if you want to say in a kind of nice way,

yine hoş bir şekilde,

wow, that's an unnecessarily large amount,

vay, bu gereksiz yere büyük bir miktar demek istiyorsanız,

you can simply say wow,

sadece vay,

it's a bit much.

bu biraz fazla diyebilirsiniz.

So if your stomach isn't like this big,

Yani mideniz bu kadar büyük değilse,

you want it to be polite and say it might be too much

kibar olmasını istiyorsanız ve benim için fazla olabilir diyorsanız

for me, then say it this way,

, o zaman bu şekilde söyleyin

but remember the pronunciation.

ama telaffuzu unutmayın.

You're gonna stress that word.

Bu kelimeyi vurgulayacaksın.

It's a bit much.

Biraz fazla.

Maybe I can't finish this.

Belki bunu bitiremem.

Again, practice. Say it with me.

Tekrar, pratik. Benimle söyle.

Copy how I say it.

Nasıl dediğimi kopyala.

It's a bit much.

Biraz fazla.

Or very commonly, maybe recently,

Ya da çok sık, belki son zamanlarda,

you have had a very busy time at work,

işte çok yoğun bir zaman geçirdiniz, bir

lots of projects, lots of stuff to do,

sürü proje, yapacak bir sürü şey,

not just work, school too, university too.

sadece iş değil, okul da, üniversite de.

It doesn't matter.

Önemli değil.

You have a lot of things to do.

Yapacak çok şeyin var.

Maybe for you, it's too much.

Belki senin için çok fazladır.

So again, you can say something like this.

Yani yine böyle bir şey söyleyebilirsin.

Hey, how's work going?

İşler nasıl gidiyor?

(groans) Lately, it's been a bit much,

(inliyor) Son zamanlarda biraz fazla oldu

but hopefully, it'll calm down soon.

ama umarım yakında sakinleşir.

Now we're adding some grammar to this.

Şimdi buna biraz gramer ekliyoruz.

Lately, that's from now to a recent time in the past.

Son zamanlarda, bu şu andan geçmişte yakın zamana kadar.

It's been a bit much, present perfect.

Biraz fazla oldu, şimdiki zaman mükemmel.

So from a short time in the past until now,

Yani geçmişteki kısa bir süreden şimdiye kadar,

it's been a bit much.

biraz fazla oldu.

Recently, very busy, very busy,

Son zamanlarda çok yoğun, çok yoğun

but hopefully, it'll calm down soon.

ama inşallah en kısa zamanda sakinleşir. Senin için

Another piece of vocabulary for you, it'll calm down.

başka bir kelime dağarcığı , sakinleşecek.

We say that when work becomes less busy, it calms down.

İş yoğunluğu azaldığında sakinleşir diyoruz.

So use that phrasal verb

Bu yüzden

when you want to say work gets less busy.

işin daha az meşgul olduğunu söylemek istediğinizde bu deyimsel fiili kullanın. Hadi

Let's practice.

pratik yapalım. Son zamanlarda

If work, uni, school has been quite busy for you recently,

iş, üniversite, okul sizin için oldukça yoğun geçtiyse,

I want you to answer me saying just this expression,

sadece bu ifadeyle bana cevap vermenizi istiyorum,

it's been a bit much.

biraz fazla oldu.

Remember to stress the word much.

Kelimeyi çok vurgulamayı unutmayın.

It's been a bit much, right?

Biraz fazla oldu değil mi?

Ready?

Hazır? Son zamanlarda

So how's work or school or uni been for you recently?

iş, okul ya da üniversite senin için nasıl geçti?

Oh, really? That sucks.

Gerçekten mi? Bu berbat.

Yeah, I hope it calms down.

Evet, umarım sakinleşir.

And let's practice this in your writing.

Ve bunu yazınızda uygulayalım.

Let me know in the comments,

Yorumlarda belirtin,

have you met anyone recently this year,

bu yıl son zamanlarda

in your life who was a bit much?

hayatınızda biraz fazla olan biriyle tanıştınız mı?

Let me know what happened.

Ne olduğunu bana bildirin.

Why were they a bit much?

Neden biraz fazlaydılar?

But the main topic of today is the word bit.

Ama bugünün asıl konusu bit kelimesi.

And this brings me to the next expression, bits and bobs.

Ve bu beni bir sonraki ifadeye getiriyor , ufak tefek şeyler.

My non-British friends always ask me,

İngiliz olmayan arkadaşlarım bana her zaman

"Hey Ali, what is bits and bobs,

"Hey Ali, bit ve bobs nedir

"and why British people speak weird?"

" ve İngilizler neden garip konuşur diye soruyorlar.

So first, American English has the same thing

with the same meaning, but they say bits and pieces.

Actually, we say that, too.

, biz de bunu söylüyoruz. Bu

That's okay in British English, but also in British English,

İngiliz İngilizcesinde sorun değil, ama aynı zamanda İngiliz İngilizcesinde de

we say odds and sods.

olasılıklar ve sods diyoruz.

I know, we're weird, and I'm sorry.

Biliyorum, biz tuhafız ve üzgünüm.

English is weird.

İngilizce tuhaftır.

So bits and pieces, bits and bobs,

Yani küçük parçalar, küçük parçalar ve parçalar bos,

odds and sods, what do they mean?

oranlar ve sods, bunlar ne anlama geliyor?

Basically, basically, those expressions mean

Temel olarak, bu ifadeler

a small amount of things, usually unimportant things.

az miktarda, genellikle önemsiz şeyler anlamına gelir.

Before we do the examples, pronunciation.

Örnekleri yapmadan önce, telaffuz. Bağlantılı konuşma nedeniyle

We have some options here because of connected speech.

burada bazı seçeneklerimiz var .

starting with bits and bobs.

bitlerle başlayarak ve küt diye

We don't pronounce it bits and bobs.

telaffuz etmeyiz.

We're not robots. We're humans.

Biz robot değiliz. Biz insanız.

So with connected speech,

Yani bağlantılı konuşma ile ve

the and can become an M sound,

bir M sesi olabilir,

bits mm bobs, just like a mm, bits mm bobs,

bits mm bobs, tıpkı bir mm gibi, bits mm bobs,

bits mm bobs.

bits mm bobs.

Say it with me. It's fun.

Benimle söyle. Eğlenceli.

Bits mm bobs.

Bit mm bobs.

Next one, bits and pieces.

Sıradaki, bit ve parçalar.

Again, the and becomes mm,

Yine ve, mm,

bit mm pieces.

bit mm parçalar olur.

And finally odds and sods.

Ve son olarak olasılıklar ve çimler.

We won't change and to an mm.

Değiştirmeyeceğiz ve bir mm'ye.

This will only be an nn, odds nn sods,

Bu sadece bir nn, odds nn sods,

odds nn sods.

odds nn sods olacaktır.

You say it.

Sen böyle diyorsun.

Well done.

Tebrikler.

So now an example of those in a sentence.

Yani şimdi bir cümlede olanlara bir örnek. Mangal için

I'm gonna get some bits and bobs

bir şeyler alacağım,

for the barbecue, all right?

tamam mı?

- Cool.

- Serin.

What, what are you getting?

Ne, ne alıyorsun?

- Oh, just bread, salad, odds and sods?

- Oh, sadece ekmek, salata, ıvır zıvır mı?

I've already got drinks for the party,

Zaten parti için içeceklerim var

but I still need some bits and pieces.

ama hala birkaç parçaya ihtiyacım var.

- Uh-huh.

- HI-hı.

Bobs.

Bobs.

- And they all mean the same thing,

- Ve hepsi aynı şeyi ifade ediyor,

but we usually just shrink this expression to just bits.

ama biz genellikle bu ifadeyi bitlere indirgeriz.

- Hello?

- Merhaba?

- All right, are you coming to the barbecue?

- Pekala, mangala geliyor musun?

- Yeah, no, I'm coming.

- Evet, hayır, geliyorum.

I just got some bits to do first.

Önce yapmam gereken bazı şeyler var.

- It can also mean a small amount of time.

- Küçük bir süre anlamına da gelebilir.

- Oh, hello. How was the barbecue?

- Oh merhaba. Barbekü nasıldı?

- What?

- Ne?

No, only went for a bit.

Hayır, sadece biraz gitti.

- Or a small measure of something.

- Ya da bir şeyin küçük bir ölçüsü.

- Did you have a bit to drink?

- Biraz içki içtin mi?

- I'm actually a bit, I'm a bit drunk, actually.

- Aslında biraz, aslında biraz sarhoşum.

I'm gonna sleep for a bit. Is that all right?

Ben biraz uyuyacağım . Sorun yok mu?

- So notice when we talk about time, we say a bit.

- Dikkat edin, zaman hakkında konuştuğumuzda, biraz söylüyoruz.

I'm gonna sleep for a bit,

Biraz uyuyacağım,

singular, not bits, plural.

tekil, bit değil, çoğul.

No, we don't say I'm gonna sleep for bits.

Hayır, biraz uyuyacağım demeyiz.

No, just no.

Hayır sadece hayır.

The word bit is so interesting.

Bit kelimesi çok ilginç.

No, it's not.

Hayır değil.

But we do use it in very interesting ways.

Ama onu çok ilginç şekillerde kullanıyoruz.

For example, we can use it to make verbs

Örneğin, fiilleri

or situations seem softer, less strong.

veya durumları daha yumuşak, daha az güçlü göstermek için kullanabiliriz.

For example.

Örneğin.

- Hey.

- Hey.

- What a nightmare.

- Ne kabustu ama.

So I get there, and then Owen, he's already drunk

Ben de oraya gidiyorum ve sonra Owen, ben oraya vardığımda çoktan sarhoş oluyor

when I get there. - Uh-huh.

. - HI-hı.

So he carries on drinking. - Uh-huh.

Böylece içmeye devam eder. - HI-hı.

- And I just.

- Ve ben sadece.

(sultry music)

(boğucu müzik)

Said "I got to home to Maria."

"Maria'nın evine gittim" dedi.

You even listening.

Hatta dinliyorsun.

- What? Sorry, I got a bit distracted.

- Ne? Üzgünüm, biraz dikkatim dağıldı.

What were you saying?

Ne söylüyordun?

- So, yeah, it just means a small amount of some thing.

- Yani, evet, bir şeyin küçük bir miktarı anlamına geliyor.

But intonation can completely change this.

Ancak tonlama bunu tamamen değiştirebilir. Nasıl söylediğine bağlı olarak

It could mean a lot of things, depending how you say it.

pek çok anlama gelebilir .

Let's compare two different ways.

İki farklı yolu karşılaştıralım.

The only thing I'll change is the intonation.

Değiştireceğim tek şey tonlama.

Hey, how much money do you have?

Ne kadar paran var?

- A bit.

- Biraz.

- And how much money do you have?

- Ne kadar paran var?

- A bit.

- Biraz.

- When I said it the normal way,

- Normal şekilde söyleyince

my intonation went down, a bit.

tonlamam biraz azaldı.

It sounds normal, so it has the normal meaning,

Kulağa normal geliyor, yani normal anlamı var,

a little amount.

birazcık.

But when my intonation goes up

Ama tonlamam yükseldiğinde

and I emphasize the word, a bit,

ve kelimeyi biraz vurguladığımda,

now it has the opposite meaning.

şimdi tam tersi bir anlama geliyor.

it means a lot.

çok şey ifade ediyor.

Okay, now listen to this conversation.

Tamam, şimdi bu konuşmayı dinle.

In this conversation, the guy will use a bit

Bu konuşmada, adam

when talking about time,

zamandan bahsederken biraz kullanacak,

but does it sound like he means a short time or a long time?

ama bu kulağa kısa bir süre mi yoksa uzun bir süre mi demek istiyor?

Hmm.

Hmm.

Have a listen. What do you think?

Bir dinle. Ne düşünüyorsun?

- All right, I'm going to go hang out with Owen.

- Pekala, ben gidip Owen'la takılacağım.

- What, now?

- Şimdi ne var?

But we're going to watch "Downton Abbey".

Ama "Downton Abbey" izleyeceğiz.

Should I wait for you?

Bekleyeyim mi seni?

- I might be gone for a bit.

- Bir süreliğine gitmiş olabilirim.

- Hmm, very interesting.

- Hmm, çok ilginç.

What did you think, short time or long time?

Ne düşündünüz, kısa süre mi yoksa uzun süre mi?

Well, when we talk about a length of time like that,

Pekala, böyle uzun bir süre hakkında konuştuğumuzda,

I'm going for a bit,

biraz gideceğim,

it usually means not a short time

bu genellikle duruma göre kısa bir süre değil anlamına gelir

relative to the situation.

.

Yeah, so basically, that guy is saying,

Evet, temelde, o adam diyor ki,

"I don't know how long, but yeah,

"Ne kadar sürdüğünü bilmiyorum ama evet,

"it's not going to be short, so don't wait for me."

"kısa olmayacak, o yüzden beni bekleme."

So if you really want to be clear

Yani gerçekten açık olmak istiyorsan,

that you just mean a small amount,

sadece küçük bir miktar demek,

use words like just a bit or little bit.

biraz ya da biraz gibi kelimeler kullanın

(light music)

(hafif müzik)

- You're doing some work, love?

- Biraz iş yapıyorsun aşkım?

- Yeah, just a bit, though.

- Evet, biraz ama.

Do you like it?

Hoşuna gitti mi?

- Yeah, just a little bit.

- Evet, birazcık .

- Or only a bit.

- Ya da biraz.

- All right, I'm off.

- Pekala, ben gidiyorum.

- How long will you be gone?

- Ne kadar kalacaksın?

- Only for a bit.

- Sadece bir süreliğine.

Don't start "Downton Abbey" without me.

"Downton Abbey"i bensiz başlatma.

- So now listen to this conversation,

- Şimdi bu konuşmayı dinle

and hopefully you can understand everything.

ve umarım her şeyi anlarsın.

- Hey, can we chat for a bit when you get back?

- Hey, döndüğünde biraz sohbet edebilir miyiz ?

- Yeah, about what?

- Evet, ne hakkında? -

- Just bits and bobs.

Sadece ufak tefek şeyler. -

- Yeah, all right. I'll be back in a bit.

Evet, pekala. Birazdan döneceğim.

- Okay, now let's practice using those expressions

- Tamam, şimdi yorumlarda bu ifadeleri kullanma alıştırması yapalım.Fikre

in the comments.

If you need ideas, try answering these.

ihtiyacınız varsa bunları yanıtlamaya çalışın.Bu

What are you going to do this weekend?

hafta sonu ne yapacaksınız?

Do you have chores to do, errands, work to do?

Yapacak işleriniz ,işleriniz,işleriniz var mı?

How much?

Ne kadar?

Are you going to buy some things?

Biraz alacak mısınız?

Another question, ah, okay.

Başka bir soru, ah, tamam.

How long do you have to wait

before you can go on holiday again?

Tekrar tatile çıkmadan önce ne kadar beklemeniz gerekiyor?

By the way, in British English,

Bu arada, İngiliz İngilizcesinde

we tend to say go on holiday.

genellikle tatile git deriz.

American English tends to say go on vacation,

Amerikan İngilizcesi tatile git deme eğilimindedir,

but both use both.

ancak ikisi de ikisini birden kullanır.

No one cares. It's fine.

Kimsenin umrunda değil. Bu iyi.

Don't worry about it.

Endişelenme.

Just practice those expressions in the comments.

Sadece yorumlarda bu ifadeleri uygulayın.

Now, you know I love to help you develop

Şimdi,

your own unique styles in English, and today's sponsor,

İngilizcede kendi benzersiz tarzlarını geliştirmene yardım etmeyi sevdiğimi biliyorsun ve bugünün sponsoru

Skillshare can help you develop other skills

Skillshare, açıklamadaki bağlantımı takip ederek

in English for free for two months

iki ay boyunca ücretsiz olarak diğer İngilizce becerilerini geliştirmene yardımcı olabilir

by following my link in the description.

.

And I want to particularly recommend

that you take the class by Hanif Abdurraqib,

Hanif Abdurraqib'in

Writing for Expression:

Anlatım İçin Yazmak:

How to Make Your Words More Artful and Lyrical.

Sözlerinizi Daha Sanatsal ve Lirik Hale Getirmek başlıklı dersini almanızı özellikle tavsiye etmek istiyorum.

In this class, you will learn

Bu sınıfta,

to improve your writing skills,

yazma becerilerinizi geliştirmeyi öğreneceksiniz,

but not in the traditional way an English teacher

ancak geleneksel yöntemlerle bir İngilizce öğretmeni

or someone like me can help you.

veya benim gibi biri size yardımcı olamaz.

This guy is gonna help you bring out your creative side

Bu adam, yaratıcı yönünüzü ortaya çıkarmanıza yardımcı olacak

and show you better ways of expressing yourself in English,

ve işinizde

like types of poetry you can use in your work,

kullanabileceğiniz şiir türleri ,

narrative tricks to build story structure,

hikaye yapısı oluşturmak için anlatı

and writing exercises to strengthen your work.

hileleri ve çalışmanızı güçlendirmek için yazma alıştırmaları gibi kendinizi İngilizce ifade etmenin daha iyi yollarını gösterecek.

Skillshare is an online learning community

Skillshare,

with thousands of inspiring classes

for creative and curious people.

yaratıcı ve meraklı insanlar için binlerce ilham verici sınıfa sahip bir çevrimiçi öğrenme topluluğudur.

Like I always say, learning a new skill

Her zaman söylediğim gibi, çalıştığınız dilde yeni bir beceri öğrenmek,

in the language you're studying is the best

and most natural way

of really boosting your language skills.

dil becerilerinizi gerçekten geliştirmenin en iyi ve en doğal yoludur.

They offer creative classes designed for real life,

Gerçek hayat için tasarlanmış yaratıcı dersler veriyorlar

and for you, I can also recommend the class

ve sizin için

by Nathaniel Drew called Creativity Unleashed.

Nathaniel Drew'un Creativity Unleashed adlı dersini de önerebilirim.

You'll learn to determine your individual value as a creator

Bir yaratıcı olarak bireysel değerinizi belirlemeyi

and overcome your insecurities,

ve güvensizliklerinizin üstesinden gelmeyi öğreneceksiniz,

both things which I too need to work on.

her ikisi de benim de üzerinde çalışmam gereken şeyler. Bu

So especially now when everyone's looking

nedenle, özellikle herkesin

to rediscover passions and be more creative,

tutkularını yeniden keşfetmeye ve daha yaratıcı olmaya çalıştığı şu günlerde,

these classes can help you express yourself

bu sınıflar kendinizi ifade etmenize

and introduce you to a community of millions.

ve sizi milyonlarca kişiden oluşan bir topluluğa tanıtmanıza yardımcı olabilir.

And also, I know that you hate ads.

Ayrıca, reklamlardan nefret ettiğini biliyorum.

There are no ads on Skillshare,

Skillshare'de hiç reklam yok

and they're always adding premium classes,

ve her zaman premium sınıflar ekliyorlar

and right now, it's less than $10 a month

ve şu anda yıllık abonelik için ayda 10 dolardan az

for an annual subscription, which is crazy good.

, ki bu çılgınca iyi.

So again, if you're looking to improve your skills

Dolayısıyla, İngilizce becerilerinizi geliştirmek

in English, learning new things,

, yeni şeyler öğrenmek istiyorsanız,

follow the link in the description.

açıklamadaki bağlantıyı takip edin.

And I'll see you in the next class.

Ve bir sonraki derste görüşürüz.

(relaxing music)

(rahatlatıcı müzik)