British Dialect Coach Breaks down BAD British Accents!

- He's sulking about like some

-

Poncy eye-line-wearing emo twat.

Poncy'nin göz bandı takan emo dangalakları gibi somurtuyor.

- Yes. Yes.

- Evet. Evet.

See, he says "twat."

Bak, "[ __ ]" diyor.

Actors, if you're doing a British accent,

Aktörler, eğer İngiliz aksanı yapıyorsanız

and you have to say this word,

ve bu kelimeyi söylemek zorundaysanız,

it's pronounced twat, not twot.

[ __ ] olarak telaffuz edilir, twot değil.

Hi, I'm Aly.

Merhaba, ben Aly.

I'm an English teacher, a dialect coach, and today,

Ben bir İngilizce öğretmeniyim, bir lehçe koçuyum ve bugün

I'm going to show you exactly what actors do perfectly

size oyuncuların İngiliz aksanı yapmaya çalıştıklarında tam olarak neleri mükemmel

and terribly when they try to do a British accent.

ve korkunç bir şekilde yaptıklarını göstereceğim .

Let's rate some accents.

Bazı aksanları derecelendirelim.

Everyone's favorite. Sherlock, Robert Downey.

Herkesin favorisi. Sherlock, Robert Downey.

- Since this room is no longer yours,

- Bu oda artık senin olmadığına göre,

do you mind if I utilize it?

benim kullanmamda bir sakınca var mı?

- So, okay, his accent is pretty good in this.

- Pekala, aksanı bu konuda oldukça iyi.

I mean, it's Iron Man. I expect no less.

Demek istediğim, bu Demir Adam. Daha azını beklemiyorum.

- Neat, like military men.

- Tertemiz, askerler gibi.

- I like the way he says the word "military" here.

- Burada "askeri" kelimesini söylemesi hoşuma gitti.

That's very accurate. That's very good.

Bu çok doğru. Çok iyi.

So in American pronunciation, you might hear military.

Yani Amerikan telaffuzunda askeri duyabilirsiniz.

But in British pronunciation,

Ancak İngiliz telaffuzunda -ary

all the words that end in -ary, they get smushed.

ile biten tüm kelimeler ezilir.

So instead of military, it sounds like militry.

Yani askeriye yerine askerlik gibi geliyor.

Instead of -tary, try.

-tary yerine deneyin.

Same with strawberry. Strawbry.

Çilek ile aynı. çilek

Mandatory. Mandatry.

Zorunlu. Zorunluluk.

What else? Oh yeah, battery and battry.

Başka ne? Oh evet, pil ve pil.

So keep that in mind.

Bu yüzden bunu aklınızda bulundurun.

- I can't but agree.

- Kabul etmekten başka bir şey yapamam.

- The way he said "can't" right there, that was perfect.

- "Yapamam" demesi mükemmeldi.

But this is an aspect of British pronunciation

Ancak bu,

which American actors just don't understand

Amerikalı aktörlerin anlamadığı

and they always get it wrong.

ve her zaman yanlış anladıkları İngiliz telaffuzunun bir yönüdür.

We have this thing with British pronunciation

called trap bath split.

Trap bath split denilen İngiliz telaffuzlu bir şeye sahibiz.

Very simplistically, this separates British pronunciation

Çok basit bir şekilde, bu, İngiliz telaffuzunu

into Northern accents and Southern accents.

Kuzey aksanı ve Güney aksanı olarak ayırır.

Basically, words like "can't," "laugh," "last,"

Temel olarak, "yapamam", "gülmek", "son", "

"castle," "bath" are pronounced differently

kale", "banyo" gibi kelimeler,

depending on if your accent is a Southern accent

aksanınızın Güney aksanı mı

or a Northern accent.

yoksa Kuzey aksanı mı olduğuna bağlı olarak farklı şekilde telaffuz edilir.

So in the South, we would pronounce these with an A sound.

Yani Güney'de bunları A sesiyle telaffuz ederdik.

That's this sound. A.

İşte bu ses.

Can't. Laugh. Last. Castle. Bath.

Yapamam. Gülmek. Son. Kale. Banyo.

But in a Northern accent,

Ama Kuzey aksanıyla

it would sound like this sound, ah.

kulağa şu ses gibi gelir, ah.

Can't. Laugh. Last. Castle. Bath.

Yapamamak. Gülmek. Son. Kale. Banyo.

And so the problem is when an actor is playing a character

Ve sorun, bir aktörün

with a Southern accent like London or RP,

Londra veya RP gibi Güney aksanıyla bir karakteri oynaması,

but then use the Northern pronunciation for those words.

ancak daha sonra bu kelimeler için Kuzey telaffuzunu kullanmasıdır.

Just as an example to compare.

Sadece karşılaştırmak için bir örnek olarak.

This guy, John Oliver, he has a Southern accent

Bu adam, John Oliver, Güneyli aksanı var,

so he pronounces can't in the same way.

bu yüzden yapamam'ı aynı şekilde telaffuz ediyor.

Same way as I do.

Benim yaptığım gibi.

Same way as Robert Downey in "Sherlock" does. Can't.

Robert Downey'nin "Sherlock"ta yaptığı gibi. Yapamamak.

However, watch this guy do an impression of him on "SNL."

Ancak, bu adamın "SNL" de onun hakkında bir izlenim bırakmasını izleyin.

- You can't talk about Sweden without talking about Ikea.

- Ikea hakkında konuşmadan İsveç hakkında konuşamazsınız.

- See? He doesn't pronounce it in the Southern way.

- Görmek? Güney tarzında telaffuz etmiyor.

He pronounces it in the Northern way.

Kuzey tarzında telaffuz ediyor.

If you're playing a character

with a Southern British accent,

Güney İngiliz aksanına sahip bir karakteri oynuyorsanız,

you need to know this rule and stick to it.

bu kuralı bilmeniz ve buna bağlı kalmanız gerekir.

Yeah. So when we hear that mix, it ruins the illusion.

Evet. Yani bu karışımı duyduğumuzda illüzyonu mahvediyor.

- And trust me, I'm a professional.

- Ve güven bana, ben bir profesyonelim.

- "I'm a professional."

- "Ben bir profesyonelim." "Profesyonel"

The L hits very weird when he says "professional."

derken L çok garip geliyor .

This is about dark and light Ls.

Bu karanlık ve aydınlık Ls ile ilgili.

Okay, so I'm gonna show you on this little mouth.

Tamam, o zaman sana bu küçük ağzı göstereceğim.

He said, "professional." That's a light L.

"Profesyonel" dedi. Bu hafif bir L.

Tongue is in the wrong position.

Dil yanlış konumda. Ağzınızın boyutlarına bağlı olarak

Needs to be a bit more forward hitting the teeth

dişlere vurmak için biraz daha ileri

or just over depending on your mouth...dimensions.

veya biraz üzerinde olması gerekir .

So let's practice this together.

O halde bunu birlikte uygulayalım.

When you hit the L sound,

L sesine bastığınızda

hit with the tip of the tongue just here.

dilin ucuyla tam buraya vurun.

Just behind the top front teeth.

Üst ön dişlerin hemen arkasında.

That way of making the L sound is called a light L,

L sesini çıkarmanın bu yolu,

when your tongue hits here.

diliniz buraya çarptığında hafif L olarak adlandırılır.

You only want to use the light L, this one,

L ışığını yalnızca

when a word begins with an L

L ile başlayan bir kelimede

or when there's a vowel sound just after the L.

veya L'den hemen sonra bir sesli harf olduğunda kullanmak istersiniz.

For example, let Lilly lick Lionel's lusty leathers.

Örneğin, Lilly'nin Lionel'in şehvetli derilerini yalamasına izin verin.

They all have that light L sound

Hepsinde o hafif L sesi var

because there's a vowel sound after each L.

çünkü her L'den sonra bir sesli harf var.

So the light L is great for those words.

Yani L sesi bu kelimeler için harika.

However, in the word "apple,"

Ancak "elma" kelimesinde

the tongue shouldn't hit there.

dilin oraya vurmaması gerekir.

It should be a little bit more forward

Biraz daha ileri olmalı

and hit somewhere here.

ve burada bir yere çarpmalı.

Obviously, everyone has a different shaped tongue,

Açıkçası, herkesin farklı bir şekli dil,

teeth, and mouth.

diş ve ağız vardır.

So it will be different for everyone.

Bu yüzden herkes için farklı olacaktır.

But just know it's a little bit further forward.

Ama sadece biraz daha ileride olduğunu bilin.

Might be hitting the back of your front teeth

Ön dişlerinizin arka kısmına vuruyor olabilir

or it might be slightly under.

veya biraz altında olabilir.

But this is called the dark L,

Ama buna koyu L denir

and this is when a word finishes with an L sound

ve bu, bir kelimenin L sesiyle bitmesi

or there's a consonant sound after like apple.

veya elma gibi'den sonra ünsüz bir ses gelmesidir.

Or you have another option,

Veya başka bir seçeneğiniz var,

change the L sound at the end of words,

kelimelerin sonundaki L sesini,

that dark L, to an O sound.

o koyu L'yi bir O sesiyle değiştirin.

So the tongue doesn't hit anything.

Böylece dil hiçbir şeye çarpmaz.

Instead of professional, just say profession-o.

Profesyonel yerine, sadece meslek-o deyin.

It's an option for you if you like it.

Beğendiyseniz sizin için bir seçenek.

And actually Peter Dinklage in "Infinity War" does this too

Ve aslında "Infinity War"da Peter Dinklage

when he says the word "handle."

"handle" kelimesini söylediğinde bunu da yapıyor.

Notice he uses the light L, not the dark L.

Koyu L'yi değil, açık L'yi kullandığına dikkat edin.

- [Peter] Where's the handle?

- [Peter] Kulp nerede?

- The handle.

- Kulp.

See? It's that pointy tongue hitting the wrong place.

Görmek? Yanlış yere vuran o sivri dil.

That's a light L. Needs to be a dark L.

Bu açık bir L. Koyu renkli bir L olması gerekiyor.

Handle or handle.

Kulp veya kulp.

Groot, pass me the handle.

Groot, kolu bana uzat.

You should have gone Cockney.

Cockney'e gitmeliydin.

That would've been more fun.

Bu daha eğlenceli olurdu.

These these mistakes are not huge.

Bu hatalar çok büyük değil.

But to a nerdy brain like me, I'm gonna hear it

Ama benim gibi inek bir beyin için bunu duyacağım

and I'm gonna be like, "Oh, it's an American actor, okay."

ve "Oh, bu bir Amerikalı aktör, tamam mı" diyeceğim.

It's not a bad thing, it's just, like I said,

Bu kötü bir şey değil, sadece dediğim gibi

it breaks the illusion.

illüzyonu bozuyor.

Overall rating though, a nine.

Yine de genel derecelendirme, dokuz.

I mean, he's Iron Man, we love him.

Demek istediğim, o Demir Adam, onu seviyoruz.

Tessa Thompson in "Thor: Ragnarok."

Tessa Thompson "Thor: Ragnarok"ta.

- So drinks.

- Peki içecekler.

- Do I know you? I feel like I've known you.

- Seni tanıyor muyum? Seni tanıyormuşum gibi hissediyorum.

- I feel like I know you too.

- Ben de seni tanıyor gibiyim.

- Yeah, I had to look up where she grew up

- Evet, büyüdüğü ve okula gittiği yere bakmam gerekti

and went to school

because I genuinely don't know why she's so good.

çünkü onun neden bu kadar iyi olduğunu gerçekten bilmiyorum.

She's not trying to sound perfect.

Mükemmel görünmeye çalışmıyor.

So one thing American actors do

Yani Amerikalı aktörlerin yaptığı bir şey,

is whenever they hit a T sound, they'll always hit a true T.

ne zaman bir T sesine bassalar, her zaman gerçek bir T'yi vuracaklarıdır.

The true T is when you pronounce this word like bottle.

Gerçek T, bu kelimeyi şişe gibi telaffuz ettiğiniz zamandır.

But with a more relaxed British accent,

Ama daha rahat bir İngiliz aksanıyla,

you might use a glottal T.

gırtlaksı bir T kullanabilirsiniz.

So bottle becomes bottle, water becomes water.

Böylece şişe şişe olur, su su olur. Bir

Bottle of water.

şişe su.

And you make this sound

Ve bu sesi

by closing the airway in your throat.

boğazınızdaki hava yolunu kapatarak yapıyorsunuz.

That produces a glottal stop.

Bu gırtlaksı bir duruş oluşturur.

That sound replaces the T in some words.

Bu ses bazı kelimelerde T'nin yerine geçer.

Not all of them, some of them.

Hepsi değil, bazıları.

But this is where she takes it to the next level.

Ama burası onu bir sonraki seviyeye taşıdığı yer.

- It is a he.

- Bu bir erkek.

- That line, I would expect an American actor

- Bu cümle, Amerikalı bir aktörün

to use the true T.

gerçek T'yi kullanmasını beklerdim.

"It is a he."

"Bu bir erkek."

Maybe to use the Cockney, the glottal T way.

Belki Cockney'i kullanmak için, gırtlaksı T yolu.

"It is a he."

"Bu bir erkek."

But if you truly observe the way we speak naturally,

Ama doğal konuşma şeklimizi gerçekten gözlemlerseniz, telaffuzumuzda

you'll notice we often use American characteristics

sıklıkla Amerikan özelliklerini kullandığımızı fark edeceksiniz

in our pronunciation.

.

So listen again to how she says it.

Öyleyse nasıl söylediğini tekrar dinle.

- It is a he.

- Bu bir erkek.

- She pronounces the T like a D.

- T'yi D gibi telaffuz ediyor.

That's an American characteristic that we have stolen.

Bu bizim çaldığımız bir Amerikan özelliği .

So I think the point is

Bence mesele şu ki, İngiliz telaffuzuyla

if you want to sound natural with British pronunciation,

kulağa doğal gelmek istiyorsanız ,

don't overcorrect to an extremely posh RP

always pronouncing the true T

her zaman gerçek T'yi telaffuz eden aşırı derecede gösterişli bir RP'ye

or extremely Cockney always using glottal stops

veya her T için her zaman gırtlaksı duraklamalar kullanan son derece Cockney'e aşırı düzeltme yapmayın.

for every T.

You want to be of lazy

Tembel olmak

and understand that no one is at the extreme end

ve bunu anlamak istiyorsunuz hiç kimse yelpazenin en uç noktasında değil

of the spectrum.

.

Everyone sits sort of in the middle somewhere.

Herkes bir şekilde ortada bir yerde oturuyor.

And also accept that we have stolen

Ayrıca

some American characteristics into our own pronunciation.

bazı Amerikan özelliklerini kendi telaffuzumuza çaldığımızı da kabul edin.

Remember, we're British.

Unutma, biz İngiliziz.

We love to steal everything and call it our own.

Her şeyi çalmayı ve bizim demeyi seviyoruz.

Rating. I would give her an 11 out of 10

Değerlendirme. Ona 10 üzerinden 11 verirdim.

I've never seen an American actor sound so natural.

Hiç bu kadar doğal bir Amerikalı aktör görmemiştim.

So...so she wins.

Yani... yani o kazanıyor.

Everyone else can go home.

Diğer herkes evine gidebilir.

Karl Urban is Billy Butcher in "The Boys."

Karl Urban, "The Boys" ta Billy Butcher'ı canlandırıyor.

- It's got hard-on for mass murder and giving kids cancer.

- Toplu katliam ve çocukları kansere çevirmek zor.

And this big old answer to the existential clusterfuck

Ve insanlık denen varoluşsal saçmalığa bu büyük eski cevap,

that is humanity is to nail his own bleeding son

kendi kanayan oğlunu

to a plank.

bir tahtaya çivilemektir.

- Oh, okay. Yeah, we're off to a bad start.

- Tamam. Evet, kötü bir başlangıç ​​yaptık.

This is really good

Bu gerçekten iyi

because it's showing it's not just American actors.

çünkü sadece Amerikalı aktörler olmadığını gösteriyor.

He's from New Zealand.

O Yeni Zelandalı.

Earlier, I mentioned the trap bath split.

Daha önce, tuzak banyosu bölünmesinden bahsetmiştim.

- I can't remember the last time I had a good cuppa char.

- En son ne zaman iyi bir cuppa char içtiğimi hatırlayamıyorum.

- He's very obviously doing a Cockney accent.

- Londra aksanı yaptığı çok belli.

And Cockney is the most famous London accent.

Ve Cockney, Londra'nın en ünlü aksanı.

And a Cockney would say can't like can't.

Ve bir Cockney can't like can't derdi.

It should be can't.

Olamaz olmalı.

However, can't. That's too far back in the mouth.

Ancak olamaz. Bu ağızda çok geride.

That's definitely a New Zealand way to pronounce it.

Bu kesinlikle onu telaffuz etmenin bir Yeni Zelanda yolu.

Also, his Cockney accent is so unnatural sounding.

Ayrıca, Cockney aksanı kulağa çok doğal gelmiyor.

It's so forced that it sounds funny.

O kadar zorlama ki kulağa komik geliyor.

So I kind of think because the show is so good,

Bence dizi çok iyi olduğu için,

the writing's amazing, the acting's amazing.

senaryo harika, oyunculuk harika.

I kind of think maybe that's part of the plan of the show

Bunun şovun

and the character.

ve karakterin planının bir parçası olabileceğini düşünüyorum.

That's just my theory.

Bu sadece benim teorim.

- I can't remember the last time I had a good cuppa char.

- En son ne zaman iyi bir cuppa char içtiğimi hatırlayamıyorum.

- Okay, like for example,

- Tamam, örneğin,

he's using words like a "cuppa char."

"cuppa char" gibi kelimeler kullanıyor.

No one says that.

Bunu kimse söylemiyor.

That's like a caricature of a Cockney

Bu,

to always use like Cockney rhyming slang

her zaman Cockney kafiyeli argo

and words like "cuppa char."

ve "cuppa char" gibi kelimeler kullanmak için bir Cockney karikatürü gibi.

No one really uses it in real life,

Gerçek hayatta kimse gerçekten kullanmıyor

but I guess no one has superpowers either.

ama sanırım kimsenin süper güçleri de yok.

So, again, might be part of the show.

Yani, yine gösterinin bir parçası olabilir.

- So you wanna take me on, do you?

- Demek beni alt etmek istiyorsun, öyle mi?

Think you've got a bollocks?

Saçma olduğunu mu düşünüyorsun?

- No. Who told him it was pronounced bullocks? No.

- Hayýr. Öküz olarak telaffuz edildiđini ona kim söyledi ?

Bollocks. Say it with me. Bollocks

Hayır. Benimle söyle. Bollocks

- You're a bunch of pathetic supe-worshipping.

- Siz bir grup zavallı süper tapıcısınız. Bahse

I bet you'd thank a supe if they on your mum's best china.

girerim annenin en iyi çinilerinin üzerinde bir süper kahramana teşekkür edersin.

- This is what I'm talking about with overcorrection.

- Aşırı düzeltmeden bahsettiğim şey bu.

Yes, to change the sound for A or V sound

Evet, A veya V sesi için sesi değiştirmek

is a very important feature of Cockney.

Cockney'in çok önemli bir özelliğidir.

So yeah, changing thank you to fank you,

Yani evet, sana hayran olmak için teşekkür ederim

or pathetic to pafetic or pafetic.

ya da acınası ya da acınası olarak değiştiriyorum.

If you change every sound to an F or a V,

Her sesi bir F veya V olarak değiştirirseniz,

it will sound weird and unnatural and forced.

garip, doğal olmayan ve zorlama bir ses çıkaracaktır.

- He's sulking about like some

-

Poncy eye-line-wearing emo twat.

Poncy'nin göz bandı takan emo dangalakları gibi somurtuyor.

- Yes, yes.

- Evet evet.

See, he says twat.

Bak, [ __ ] diyor.

Actors, if you're doing a British accent

Aktörler, eğer bir İngiliz aksanı yapıyorsanız

and you have to say this word,

ve bu kelimeyi söylemek zorundaysanız, bu kelime

it's pronounced twat, not twot.

[ __ ] olarak telaffuz edilir, twot değil.

Rating, I would give him a 9.3.

Değerlendirme, ona 9.3 verirdim.

I'm a huge fan of "The Boys,"

"The Boys"un büyük bir hayranıyım,

so I can't go lower than a 9.3. Sorry.

bu yüzden 9.3'ün altına inemem. Üzgünüm. İngiliz aksanı yapmaya çalışan

The best advice I could give actors

oyunculara verebileceğim en iyi tavsiye,

trying to do a British accent would be to expose yourself

kendinizi

to as many different British accents as possible.

mümkün olduğunca çok farklı İngiliz aksanına maruz bırakmak olacaktır.

There's a wide range,

Geniş bir yelpaze var

and TV shows provide a great resource for that.

ve TV şovları bunun için harika bir kaynak sağlıyor.

"Game of Thrones," lots of variety for Northern accents.

"Game of Thrones", Kuzey aksanları için çok çeşitli.

"Fleabag," you've got a great variety

"Fleabag",

of Southern British accents, not just posh RP.

sadece gösterişli RP değil, çok çeşitli Güney İngiliz aksanlarına sahipsin.

It's quite a good range there.

Orada oldukça iyi bir aralık var. Kişisel olarak

Find a style that you like personally and copy that.

beğendiğiniz bir stil bulun ve onu kopyalayın.

So whose accent do you want me to rate next?

Sırada kimin aksanını değerlendirmemi istersiniz?

Let me know in the comments.

Yorumlarda bana bildirin.

Also remember, this is lesson seven

Ayrıca unutmayın, bu

of my free British pronunciation course.

benim ücretsiz İngilizce telaffuz kursumun yedinci dersi.

You can find it on papateachme.com.

Papateachme.com'da bulabilirsiniz.

Have fun studying and show me your progress

Ders çalışırken iyi eğlenceler ve bana

with your British pronunciation style.

İngiliz telaffuz tarzındaki ilerlemeni göster.

You can tag me on Instagram or TikTok @papateachme.

Beni Instagram'da veya TikTok @papateachme'de etiketleyebilirsiniz.

And I'll see you in the next class. Bye.

Ve bir sonraki derste görüşürüz. Hoşçakal.

(gentle music)

(hafif müzik)