I'm IN a MOVIE! - Talk about MOVIES in English!

- Hi, everyone.

- Herkese selam. Son birkaç aydır

I haven't posted much on this channel

bu kanalda pek paylaşım yapmadım

for the last few months,

but finally I can tell you why that is.

ama sonunda size bunun nedenini anlatabilirim.

Hollywood put me in a movie.

Hollywood beni bir filmde oynadı.

(celebratory music) I know! Finally!

(kutlama müziği) Biliyorum! Nihayet!

It finally happened.

Sonunda oldu.

I'm an actor now.

Artık bir aktörüm.

It's called "Smells Like Justice."

Adı "Adalet Kokusu".

It's an action/romance movie.

Aksiyon/romantik bir film.

It's the best thing on Earth.

Bu dünyadaki en iyi şey.

I'm so excited,

Çok heyecanlıyım

and exclusively for my channel,

ve sadece kanalım için,

for you guys,

sizler için

I can show you the trailer.

fragmanı gösterebilirim.

So,

Öyleyse

enjoy.

tadını çıkar.

(dramatic music)

(dramatik müzik)

- Great job again, Justice.

- Yine harika iş çıkardın Justice.

You're the best detective I've ever seen.

Gördüğüm en iyi dedektifsin.

Sure, that toxic spill left you blind,

Elbette, o zehirli dökülme seni kör etti

but it also gave you super-smelling ability,

ama aynı zamanda sana süper koku alma yeteneği de verdi,

so you always find the guy who did it.

bu yüzden her zaman bunu yapan adamı bulursun.

- Justice, you're the best detective we've ever had.

- Justice, sen sahip olduğumuz en iyi dedektifsin.

Do your thing.

İşine bak.

- (sniffs) The killer is male.

- (burnunu çeker) Katil erkek.

(sniffs) 6'2".

(koklar) 6'2".

(sniffs) He's been eating chocolate, no...

(koklar) Çikolata yiyor, hayır...

Chocolate-covered nuts.

Çikolata kaplı kuruyemişler.

(package crinkling) (nuts crunching)

(paket kırışır) (cevizler çatırdar)

(police sirens wailing)

- Oh, what?

(polis sirenleri çalar)

- Oh, ne?

- We got him.

You're under arrest.

- Onu yakaladık.

tutukluyuz.

- Aw, man.

- Ah be adam.

- She always gets her guy. (bullpen cheering, applauding)

- Her zaman erkeğinin peşine düşer. (tezahüratlar, alkışlar)

- From the taste of the blood,

- Kanın tadından

I know that the killer was female.

katilin kadın olduğunu biliyorum.

Red hair.

Kızıl saçlı.

And she drinks Coke, no...

Ve kola içiyor, hayır...

Pepsi, no...

Pepsi, hayır...

Raspberry Pepsi.

Raspberry Pepsi

(suspenseful music)

(gergin müzik)

(police sirens wailing)

(polis sirenleri çalar)

- You're under arrest for murder.

- Cinayetten tutuklusun

- How did you know it was me? (belches)

- Ben olduğumu nereden bildin? (Geğirme)

- Again!

- Yine!

- You're my hero, Justice.

- Sen benim kahramanımsın Yargıç.

I want to be just like you when I grow up.

Büyüyünce senin gibi olmak istiyorum

- Justice, you're the best cop I've ever seen.

- Justice, sen hayatımda gördüğüm en iyi polissin.

You're so talented, I just...

Çok yeteneklisin, ben sadece...

I admire you so much.

Sana çok hayranım

- Oh, Jake.

- Oh, Jake.

You're so sweet to me.

Benim için çok tatlısın.

(gunshot pops)

- God damn it, Justice.

(silah sesi çıkar)

- Allah kahretsin, Yargıç.

You were in the bank at the same time as the robber?

Soyguncuyla aynı anda bankadaydın mı?

Did you at least get a good sniff?

En azından iyice kokladın mı?

- He was right in front of me in the bank.

- Tam önümdeydi. banka.

I could smell him.

onun kokusunu alabiliyordum

But he dropped his scarf.

ama eşarbını düşürdü.

(sniffs) It smells like coffee.

(koklar) kahve gibi kokuyor

But everyone drinks coffee.

ama herkes kahve içer.

How are we gonna find him?

onu nasıl bulacağız?

This is impossible.

Bu imkansız.

- Hey. Hey.

- Hey. Hey.

We'll find him.

Onu bulacağız.

Together.

Birlikte.

- Together.

- Birlikte.

- So, it's really easy to talk about movies.

- Yani, filmler hakkında konuşmak gerçekten çok kolay. Tek

All you need are a few expressions

ihtiyacınız olan birkaç ifade

and a few pieces of vocabulary.

ve birkaç kelime dağarcığı. Bu

So today,

I'll give you those expressions and bits of vocabulary,

yüzden bugün

size bu ifadeleri ve kelime dağarcığını vereceğim

and tell you about some of my favorite movies along the way.

ve yol boyunca size en sevdiğim filmlerden bazılarını anlatacağım.

For example...

Örneğin...

This is a book.

Bu bir kitap.

But there's a movie of this, too.

Ama bunun bir de filmi var.

Basically, the guy pretends to be an airline pilot

Temel olarak, adam bir havayolu pilotu gibi davranıyor

and steals loads of money from the airline.

ve havayolundan bir sürü para çalıyor.

Then... What does he do?

Sonra... O ne yapar?

He pretends to be a doctor.

Doktor gibi davranıyor.

He pretends to be a lawyer.

Bir avukat gibi davranıyor.

It's so fascinating,

Çok büyüleyici

and they made this story into a movie.

ve bu hikayeyi bir filme dönüştürdüler.

When that happens,

Böyle bir durumda

we can say the movie is based on a book,

filmin bir kitaptan uyarlandığını

or, in this case, it's based on a true story.

veya bu durumda gerçek bir hikayeden uyarlandığını söyleyebiliriz.

And I'm just realizing that, like, half the books I own...

Ve farkettim ki, sahip olduğum kitapların yarısı falan...

I bought them because I saw the movie

Onları satın aldım çünkü filmi izledim

and heard the book was good.

ve kitabın güzel olduğunu duydum.

Like...

Mesela...

I like knowing what the actors look like and sound like,

Oyuncuların nasıl göründüğünü ve nasıl ses çıkardığını bilmek hoşuma gidiyor

because when I read the book, and...

çünkü kitabı okuduğumda ve...

Do you do this too?

Siz de bunu yapıyor musunuz?

I'm reading what the character says,

Karakterin söylediklerini okuyorum

and in my head, it's the actor's voice,

ve kafamda bu oyuncunun sesi

and what I'm imagining is that actor playing that role.

ve hayal ettiğim şey o rolü oynayan aktör.

Anyway, let's talk about the time and place

Her neyse, bir filmdeki hikayenin zamanı ve yeri hakkında konuşalım

of a story in a movie.

.

For example, "Lord of the Rings."

Örneğin, "Yüzüklerin Efendisi".

The movie place is called Middle Earth, right?

Filmin adı Orta Dünya değil mi?

But they made the movie in...

Ama filmi...

New Zealand?

Yeni Zelanda'da mı yaptılar?

So when we talk about the place or the time

Yani filmde ya da kitaptaki hikayenin yeri ya da zamanından bahsederken

of the story in the movie or the book,

we say,

"It was set in Middle Earth."

“Orta Dünya'da geçiyor” deriz.

Now, I have a question for you Tolkien-heads,

Şimdi, siz Tolkien-kafalara bir sorum var,

because I know, the, like...

çünkü biliyorum, mesela...

If you're a fan of "Lord of the Rings,"

"Yüzüklerin Efendisi" hayranıysanız,

then you get, like, super, super into the story, so...

o zaman hikayeye süper, süper girersiniz, yani ...

A question for you.

Senin için bir soru.

Answer me in the comments.

Yorumlarda bana cevap ver.

We're gonna learn about prepositions with this,

Bununla edatları öğreneceğiz

because Middle Earth...

çünkü Orta Dünya...

I don't know.

Is that a planet,

Bilmiyorum.

Bu bir gezegen mi,

or is it a place,

yoksa bir gezegende alan gibi bir yer mi

like an area,

on a planet?

?

Like a country or something.

Bir ülke ya da başka bir şey gibi.

So there's a reason I'm asking.

Yani sormamın bir nedeni var.

For example,

Örneğin,

if Middle Earth is a planet,

Orta Dünya bir gezegense,

then it's set on Middle Earth.

Orta Dünya'dadır.

But if Middle Earth is, like, a country

Ama Orta Dünya bir ülke

or a continent or whatever,

ya da kıta falansa,

then it's set in Middle Earth.

o zaman Orta Dünya'da geçiyor demektir.

I think it's in.

Sanırım geldi.

I don't know.

Bilmiyorum.

And it's the same verb when you talk

Ve

about the time of the story.

hikayenin zamanından bahsederken aynı fiil.

So "Lord of the Rings"...

Peki "Yüzüklerin Efendisi"...

When was "Lord of the Rings" set?

"Yüzüklerin Efendisi" ne zaman geçti?

Is it set in the past,

Geçmişte mi geçiyor,

but, like, a fantasy past?

ama bir fantezi geçmişi gibi mi?

I don't know.

Bilmiyorum.

Is it set today, but on another planet?

Bugün mü ayarlandı, ama başka bir gezegende mi?

I don't know!

Bilmiyorum!

Please educate me.

Lütfen beni eğit.

And again, the preposition will change,

Ve yine, edat

depending on the time.

zamana bağlı olarak değişecektir.

So, is it set today?

Peki, bugün ayarlandı mı?

No preposition.

Edat yok.

Is it set in the future?

Gelecekte ayarlandı mı?

In the past?

Geçmişte?

On a Tuesday?

Salı günü mü?

But the location where they made the movie,

Ancak filmi yaptıkları yer,

we can just say

it was made, shot, or filmed

in New Zealand, in this case.

bu durumda Yeni Zelanda'da yapıldığını, çekildiğini veya filme alındığını söyleyebiliriz.

Again, that preposition will change.

Yine, bu edat değişecek.

New Zealand is a country, so "in."

Yeni Zelanda bir ülkedir, yani "in".

In New Zealand.

Yeni Zelanda'da.

It was shot in England.

İngiltere'de çekildi.

Now, all three of these verbs are equally correct,

Şimdi, bu fiillerin üçü de eşit derecede doğrudur,

but "made" is the most common.

ancak "yapılmış" en yaygın olanıdır.

It's the most frequently used to talk about this.

Bu konuda konuşmak için en sık kullanılan kelimedir.

So let's practice this.

Öyleyse bunu pratik yapalım.

Mm, you tell me.

Sen söyle.

Which famous movie was made in your country?

Hangi ünlü film ülkenizde çekildi? Bir filmin

To talk about the story of a movie, you just say,

hikayesi hakkında konuşmak için

"Mm. It's about... Story."

"Mm. Bu ... Hikaye" demeniz yeterli.

For example, "Lord of the Rings" is about...

Örneğin, " Yüzüklerin Efendisi" hakkında...

Uh, what?

Uh, ne?

Three dudes that want to throw a ring...

Yüzük atmak isteyen üç adam...

Something?

Bir şey mi?

"Lord of the Rings" is about three guys

"Yüzüklerin Efendisi" dokuz saat boyunca yürüyen üç adam hakkında

walking for nine hours,

and not much happens.

ve pek bir şey olmuyor.

"Lord of the Rings" is about three short guys

"Yüzüklerin Efendisi" bir dağla savaşmak isteyen üç kısa adam hakkındadır

who want to fight a mountain with an eye on it.

.

Again, I don't know "Lord of the Rings."

Yine, "Yüzüklerin Efendisi"ni bilmiyorum.

Please educate me.

Lütfen beni eğit. En

You know one of my favorite movies?

sevdiğim filmlerden birini biliyor musun?

Um...

Um...

I'll give you clues.

Sana ipuçları vereceğim. En

You guess my favorite movie.

sevdiğim filmi tahmin edersiniz. En

One of my favorite movies.

sevdiğim filmlerden biri.

Um, it's set in America.

Amerika'da geçiyor.

I don't know where.

nerede bilmiyorum.

I think it's set, like, in the 90s.

Sanırım 90'larda geçiyor. Yeni arkadaşlarını kaybeden

It's about a group of toys who lose their new friend,

bir grup oyuncak hakkında

and they have to go and rescue him.

ve gidip onu kurtarmak zorundalar.

And it's got Tom Hanks in it.

Ve içinde Tom Hanks var. Ana

He plays Woody, the main character.

karakter Woody'yi canlandırıyor.

Of course, everyone knows.

Tabii ki herkes biliyor.

It's "Toy Story."

"Oyuncak Hikayesi".

It's, like, one of the best movies ever.

Gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri gibi.

But how do we talk about the actors in the movie

Peki filmdeki oyunculardan

and the characters they play?

ve oynadıkları karakterlerden nasıl bahsedeceğiz?

So a lot of my students ask,

Bu yüzden öğrencilerimin çoğu,

"Can I say

"

it stars Tom Hanks?"

Tom Hanks'in oynadığını söyleyebilir miyim?"

You can, but honestly, in conversation, you won't say this.

Yapabilirsin, ama dürüst olmak gerekirse , bunu konuşmada söylemeyeceksin.

We would just say,

"Oh? 'Toy Story,' yeah.

"Oh? 'Oyuncak Hikayesi', evet.

It's got Tom Hanks."

Tom Hanks var."

As an option, you could say,

Bir seçenek olarak,

"It's got Tom Hanks in it."

"İçinde Tom Hanks var" diyebilirsiniz.

The "in it" is an option.

"İçinde" bir seçenektir.

You don't have to use it,

Kullanmak zorunda değilsiniz,

but it's common to put them in the sentence.

ancak onları cümleye koymak yaygındır.

So just remember,

Bu yüzden unutmayın,

for conversation,

which is 90% of our communication,

iletişimimizin %90'ını oluşturan sohbet için

use that one.

onu kullanın.

But if you are a movie critic,

Ama bir film eleştirmeniyseniz,

if you're reviewing a movie, for example,

örneğin bir film hakkında yorum yapıyorsanız,

you're writing an article about this movie,

bu film hakkında bir makale yazıyorsunuz

or... I don't know.

ya da... Bilmiyorum.

An announcement for a movie.

Bir film için duyuru.

You know? Something official.

Bilirsin? Resmi bir şey.

Then you would use "it stars."

O zaman "yıldız" kullanırsın.

So, in "Toy Story," Tom Hanks,

Yani, "Oyuncak Hikayesi"nde Tom Hanks,

his character is Woody.

karakteri Woody'dir.

And the verb we use is

Ve kullandığımız fiil

"play."

"oynamak".

But, he/she/it.

Ama o / o / o.

Remember that "S."

"S"yi hatırla.

He plays Woody.

Woody'yi oynuyor.

Okay, I just thought of something.

Tamam, sadece bir şey düşündüm.

I did a lesson on this the other day,

Geçen gün bununla ilgili bir ders yaptım

and one of my students asked this question.

ve öğrencilerimden biri bu soruyu sordu.

"Can I say Tom Hanks appears

"Tom Hanks'in göründüğünü

or that Tom Hanks appears in it?"

veya içinde Tom Hanks'in göründüğünü söyleyebilir miyim?"

Grammatically, yes,

Gramer olarak evet

but in conversation, it doesn't sound natural.

ama konuşmada kulağa doğal gelmiyor.

Well,

Şey,

I mean,

demek istediğim,

again, it just sort of has that feeling.

yine, bir nevi o duyguya sahip.

You know?

It feels too technical, too official, too formal

Bilirsin? Konuşma için

fazla teknik, fazla resmi, fazla resmi geliyor

for conversation.

.

So if you're talking about the actor,

Eğer oyuncu hakkında konuşuyorsan,

just say this.

şunu söylemen yeterli.

"It's got Tom Hanks in it."

"İçinde Tom Hanks var." Bu oyuncunun

When we can't remember

which other movies or TV shows

başka hangi filmlerde veya dizilerde rol

that actor has been in,

aldığını hatırlayamadığımızda

or we're trying to remind someone,

veya birilerine

"Oh, you know this actor.

"Ah, bu oyuncuyu tanıyorsun.

You know, from this other movie?"

Diğer filmden biliyor musun?"

That kind of thing.

Bu tarz bir şey.

"Who's Tom Hanks?"

"Tom Hanks kim?"

"You don't know Tom Hanks?

"Tom Hanks'i tanımıyor musun?

Tom Hanks,

Tom Hanks,

he's the one from..."

o..."

Which other movie?

Başka hangi filmden?

Ooh!

He's in this one.

Ah!

O burada. Bu

So we'll usually say,

yüzden genellikle şöyle deriz,

"He or she is the one

"O,

from blah, blah, blah."

filan, filan'dan olandır."

The one... It doesn't matter.

Bir... Önemli değil.

Male, female, whatever.

Erkek, kadın, her neyse.

One.

Bir.

It's easy.

Bu kolay.

Or, really simply, you could just say,

Ya da gerçekten basitçe,

"You know...

"Bilirsin...

You know, the guy from..."

Bilirsin, şuradaki adam..." diyebilirsin

What's another Tom Hanks movie?

Başka bir Tom Hanks filmi nedir?

"Toy Story 2"!

"Oyuncak Hikayesi 2"!

(laughing) I don't know.

(gülüyor) Bilmiyorum.

You can use that as well.

Bunu da kullanabilirsin.

"The one from," "the guy from," "the girl from"...

"Nereden", "nereden adam" , "kızdan"...

Whatever you want.

Ne istersen.

And yeah, again, you could say,

Ve evet, yine diyebilirsiniz ki,

"Oh, he appeared in this other movie."

"Oh, diğer filmde rol aldı."

But again, in conversation, it's less common.

Ama yine de, konuşmada daha az yaygın.

Not wrong, just less common.

Yanlış değil, sadece daha az yaygın.

Hmm. Also.

Hmm. Ayrıca.

When you are trying to remember

the name of a TV show or a movie,

Bir dizinin veya filmin adını hatırlamaya çalışırken

or if you're trying to remind someone

veya birine

about a certain movie or a TV show,

belirli bir filmi veya diziyi hatırlatmaya çalışırken

you can use these expressions.

bu ifadeleri kullanabilirsiniz.

If you want to explain the story in a very general way,

Hikâyeyi çok genel bir şekilde anlatmak isterseniz,

"It's the one where..."

"Bu nerede..."

In this case, "the one" is the movie.

Bu durumda "the one" filmdir.

So, "It's the movie where blah, blah, blah happened."

Yani, "Film , filan, filan oldu."

For example,

see if you can guess which movie I'm talking about.

Örneğin,

hangi filmden bahsettiğimi tahmin edip edemeyeceğinize bakın.

So, you know this movie.

Demek bu filmi biliyorsun.

It's the one where

they go to space and something bad happens.

Uzaya gittikleri ve kötü bir şey olduğu yer.

You don't know the movie?

Filmi bilmiyor musun?

Okay, so...

Tamam, yani...

You know the one...

Biliyorsun...

Again, the movie.

Yine, film.

The one with the guy

who makes potatoes out of his own poo?

Kendi kakasından patates yapan adamla olan mı?

Do you know the movie yet?

Filmi henüz bilmiyor musun?

I think it came out a few years ago.

Sanırım birkaç yıl önce çıktı.

The movie, not the poo.

Film, kaka değil.

So two things.

Yani iki şey.

One, the movie was "The Martian."

Birincisi, film "Marslı" idi.

Congratulations if you guessed correctly.

Doğru tahmin ettiyseniz tebrikler.

And number two,

Ve ikincisi,

when we talk about the release date of the movie,

filmin çıkış tarihi hakkında konuşurken

we use the phrasal verb "come out."

"come out" deyimsel fiilini kullanırız.

So in the case of "The Martian,"

Yani 2015'te çıkan "Marslı" durumunda.

that came out in 2015.

Really that long ago?

Gerçekten o kadar uzun zaman önce mi?

Wow.

Vay.

And if there's a new movie coming in the future,

Ve gelecekte yeni bir film geliyorsa,

you can say, "It's coming out in a few months."

" Birkaç ay sonra vizyona giriyor" diyebilirsiniz.

"It's coming out next year."

"Önümüzdeki yıl çıkıyor."

"It's coming out in summer."

"Yaz aylarında çıkıyor."

Whatever.

Her neyse.

So I'm really excited about "Black Widow."

Bu yüzden "Black Widow" için gerçekten heyecanlıyım.

When's that coming out?

Bu ne zaman çıkıyor?

I think it's coming out in summer.

Sanırım yazın çıkacak.

I'm not sure.

Emin değilim.

Some common questions that we might ask.

Sorabileceğimiz bazı yaygın sorular.

Um... Okay.

Hmm tamam. En

Think of your favorite movie.

sevdiğiniz filmi düşünün.

I want you to write this question and then write the answer.

Bu soruyu yazmanı ve sonra cevabı yazmanı istiyorum.

So, in your favorite movie, who are the actors?

Peki en sevdiğiniz filmde oyuncular kimler?

Who has it got in it?

İçinde kim var?

Who's in it?

İçinde kim var?

So, who's in it?

Peki, içinde kim var? En

Who's in your favorite movie?

sevdiğiniz filmde kim var?

Um...

Şey...

The story!

What's it about?

Hikaye!

Bu ne hakkında?

Oh, it's the one where blah, blah, blah happened.

Oh, blah, blah, blah'ın olduğu yer.

And finally,

Ve son olarak,

when did it come out?

ne zaman çıktı?

Or, maybe it's not out yet.

Ya da belki henüz çıkmamıştır.

When is it coming out?

Ne zaman çıkıyor?

So,

write those questions so you don't forget,

Öyleyse,

unutmamak için bu soruları yazın,

then write the answers.

ardından cevapları yazın.

You'll need those in a moment.

Birazdan bunlara ihtiyacın olacak. Size göstermek istediğim

The final bit of vocabulary I want to show you is,

son kelime dağarcığı,

you know in a movie when you think you know the story,

bilirsiniz, bir filmde hikayeyi bildiğinizi düşündüğünüzde,

you think you know who is good and who is bad,

kimin iyi kimin kötü olduğunu bildiğinizi sanırsınız,

but then, at the end... Phew!

ama sonra, sonunda... Vay canına!

There's some shocking information,

Bazı şok edici bilgiler var mı

or something happens to completely change the story?

yoksa hikayeyi tamamen değiştirecek bir şey mi oluyor?

Like, (gasps) "Oh, my God!

(Nefes nefese kalır) "Aman Tanrım!

I thought this was the situation,

Durumun bu olduğunu düşünmüştüm

but actually, this was the situation the whole time."

ama aslında her zaman durum buydu."

That situation is called a twist.

Bu duruma bükülme denir.

Actually, you know that movie I was in?

Aslında, oynadığım filmi biliyor musun?

"Smells Like Justice"?

"Adalet Kokuyor" mu?

Yeah, that had a huge twist at the end.

Evet, sonunda büyük bir bükülme oldu.

I think I can show it.

Sanırım gösterebilirim.

I... I can... I can show it to you, yeah.

Ben... Yapabilirim... Bunu sana gösterebilirim, evet.

You... You won't tell anyone.

Sen... Kimseye söylemeyeceksin.

It's fine.

Bu iyi.

(gentle music) - Morning, sleepyhead.

(hafif müzik) - Günaydın uykucu.

I got you some coffee.

Sana biraz kahve aldım.

- Thank you.

- Teşekkür ederim.

(sniffs) Oh.

Ah.

You know what this smells like?

Bu nasıl kokuyor biliyor musun?

- What's that?

- Bu da ne?

- (sighs) Justice.

- (iç çeker) Adalet.

(police sirens wailing) You're under arrest

(polis sirenleri çalar)

for that bank robbery you did.

Yaptığın şu banka soygunundan tutuklusun.

- How did you know?

- Nasıl bildin?

- How did I know?

- Nasıl bildim?

Because Justice

Çünkü adalet

isn't blind.

kör değildir.

- What?

- Ne?

- Phew!

- Vay!

That is a twist.

Bu bir bükülme.

That is a twist!

Bu bir bükülme!

Okay.

Tamam aşkım.

Now we're gonna play a game,

Şimdi bir oyun oynayacağız

and I love this game.

ve bu oyunu seviyorum.

I always play it in my classes,

Derslerimde her zaman çalarım

and we can play it still here on YouTube.

ve hala burada, YouTube'da çalabiliriz.

Down there, in the comments.

Aşağıda, yorumlarda.

I will describe a movie

using the vocabulary from today's lesson.

Bugünkü dersteki kelimeleri kullanarak bir film anlatacağım.

You guess that movie,

O filmi tahmin edersiniz

and then you describe a different movie,

ve sonra farklı bir filmi tarif edersiniz

and someone else will guess that movie,

ve bir başkası o filmi tahmin eder

and so on, and so on.

ve bu böyle devam eder.

So, my idea is,

Bence yorumlar,

the comments is gonna be full

of descriptions of movies,

using the vocabulary from today's lesson.

bugünkü dersteki kelimeleri kullanarak film açıklamalarıyla dolu olacak.

Mm, okay.

Tamam.

I'm thinking of a movie.

Bir film düşünüyorum.

Um...

Um... Çok uyudukları

You know the one where they go to sleep a lot?

yeri biliyor musun ?

It's also set on a plane, on a bus, in a van.

Aynı zamanda bir uçakta, otobüste, minibüste geçiyor.

Um, it's got Tom Hardy in it.

İçinde Tom Hardy var.

It's also...

Aynı zamanda...

It's the movie with the guy from "Titanic."

"Titanik"teki adamın oynadığı film.

And, at the end of the movie...

Ve filmin sonunda...

I'm still not sure if there was a twist or not.

Bir bükülme olup olmadığından hala emin değilim.

Someone else who understood that movie better than me,

O filmi benden daha iyi anlayan başka biri,

maybe you can explain.

belki sen açıklayabilirsin.

Was that a twist, or no?

Bu bir bükülme miydi, yoksa hayır mı?

I don't know.

Bilmiyorum.

Anyway, if you know the movie I'm talking about,

Her neyse, bahsettiğim filmi biliyorsanız,

please let me know in the comments,

lütfen yorumlarda bana bildirin

and also,

ve ayrıca

please feel free to describe your own favorite movie

for other people to guess.

başkalarının tahmin etmesi için kendi favori filminizi tarif etmekten çekinmeyin.

So have fun with that.

Öyleyse bununla eğlenin.

I'll see you in the comments,

Yorumlarda görüşürüz

and I'll see you in the next class.

ve bir sonraki derste görüşürüz.

(relaxed music)

(rahat müzik)