AVOID Mistakes in speaking English | Speak, Talk, Say, Tell difference

Hi there this is Harry Welcome back to advanced  English lessons with Harry where I try to help  

Merhaba ben Harry, İngilizceyi daha iyi anlamanıza yardımcı olmaya çalıştığım Harry ile ileri İngilizce derslerine tekrar hoş geldiniz

you to get a better understanding of the  English language. And as you know in all of  

. Ve bildiğiniz gibi, tüm

these lessons I always ask you to send me in your  contributions, or questions, or even if you have  

bu derslerde sizden her zaman katkılarınızı veya sorularınızı veya hatta önerileriniz varsa

suggestions what you would like to have included  in future lessons. Well, this particular lesson  

gelecekteki derslere dahil etmek istediklerinizi bana göndermenizi rica ediyorum. Pekala, bu özel ders

is exactly that. Hello there, Ruben. This is for  you. You asked me to give you some idea through  

tam olarak budur. Merhaba Ruben. Bu sizin için.

a lesson about the difference of say, tell, speak  and talk and a few other words like ask that I've  

Söyle, anlat, konuş ve konuş arasındaki farklar hakkında bir ders ve eklediğim sor gibi diğer birkaç kelime aracılığıyla size fikir vermemi istediniz

thrown in. And utter and convey. So this lesson is  for all of you out there with these difficulties,  

. Yani bu ders, bu zorluklarla karşılaşan sizler için

but in particular, it's been asked  and requested by Ruben. Okay, so...

ama özellikle Ruben tarafından sorulmuştur ve talep edilmiştir. Tamam, o zaman...

And if you do like this particular  lesson, then please like the video,  

Bu belirli dersi beğendiyseniz, lütfen videoyu beğenin

and you can subscribe to the channel because  you know, it does it really, really helps.

ve kanala abone olabilirsiniz çünkü bilirsiniz, gerçekten işe yarıyor, gerçekten yardımcı oluyor.

Okay, so it's an advanced English lesson and  we're looking at different ways of the differences  

Tamam, bu ileri düzey bir İngilizce dersi ve

between to say, to tell, to speak, and talk. Now,  there are other verbs as I mentioned, to ask,  

söylemek, anlatmak, konuşmak ve konuşmak arasındaki farkların farklı yollarına bakıyoruz. Şimdi sormak,   iletmek ve ifade etmek gibi bahsettiğim gibi başka fiiller de var

convey, and utter and I'll mention those as we  go through the lesson. Okay, let's get started.

ve ders boyunca bunlardan bahsedeceğim . Tamam, başlayalım.

Say. Say is an irregular verb, irregular verb.  And we say-said-said. There the three parts of  

Söylemek. Say, düzensiz bir fiildir, düzensiz fiildir. Ve dedik dedik dedik. Orada

the verb say, said, said. Say is used with  or without a personal object. For example,  

say, dedi, dedi fiilinin üç bölümü vardır. Say, kişisel bir nesneyle veya olmadan kullanılır. Örneğin

Sarah said that she was tired. Sarah said that  she was tired. You can also use it with them a  

Sarah yorgun olduğunu söyledi. Sarah yorgun olduğunu söyledi. Onlarla birlikte

personal object, followed by the preposition. For  example, Sarah said to me that she was tired. So  

kişisel bir nesne ve ardından edat da kullanabilirsiniz. Örneğin, Sarah bana yorgun olduğunu söyledi. Yani

you've got two options to say it with or without  the personal object. Sara said that she was tired.  

bunu kişisel nesneyle veya kişisel nesne olmadan söylemek için iki seçeneğiniz var . Sara yorgun olduğunu söyledi.

In that case, it's without the personal object,.  Or Sara said to me, and as our personal object me,  

Bu durumda, kişisel nesnesi yoktur. Veya Sara bana dedi ve kişisel amacımız olarak ben,

Sarah said to me that she was tired. So notice how  we structure the sentence Sarah said that she was  

Sarah bana yorgun olduğunu söyledi. Sarah'ın yorgun olduğunu söylediği cümleyi nasıl yapılandırdığımıza dikkat edin

tired. Or Sarah said to me that she was tired,  okay? It's not Sarah say me, okay. Sara said  

. Veya Sarah bana yorgun olduğunu söyledi, tamam mı? Söyleyen Sarah değil, tamam mı? Sara

to me, or Sarah said that she was tired. Say can  also be used when we want to express an opinion or  

bana dedi veya yorgun olduğunu söyledi. Say ayrıca bir görüş veya düşünceyi ifade etmek istediğimizde de kullanılabilir

a thought, for example, I say that we should give  each person 20 tickets so that they can sell them  

, örneğin, her kişiye 20 bilet vermeliyiz ki satabilsinler

and raise some money for charity. That's what I  say. Okay, or we could even say, Oh, I say, what's  

ve hayır için biraz para toplasınlar. Ben de bunu söylüyorum. Tamam, ya da şunu bile söyleyebiliriz, Oh,

that over there? That looks very interesting.  So we use it to raise an opinion or a view or  

oradaki nedir? Bu çok ilginç görünüyor. Yani biz bunu bir fikri veya görüşü yükseltmek için veya

to get people's attention to something, Oh, I say,  what's that? So you can use it in different ways.

insanların dikkatini bir şeye çekmek için kullanırız, Oh, diyorum, bu da ne? Böylece farklı şekillerde kullanabilirsiniz.

Okay, then let's look at the verb tell, to tell.  And again, we're talking about an irregular verb,  

Tamam, o zaman anlatmak fiiline bakalım. Ve yine düzensiz bir fiilden bahsediyoruz,

tell-told-told. So there's your three parts  tell, told and told, okay. And tell is always,  

söyle-told-told. Yani üç parçanız söyleyin, anlatın ve anlatın, tamam. Ve söyle her zaman,

always followed by a personal object. For example,  She told me she was tired. Or she told me that she  

ardından her zaman kişisel bir nesne gelir. Örneğin, Bana yorgun olduğunu söyledi. Ya da bana

was tired. You can either include or exclude that  she told me she was tired, or she told me that  

yorgun olduğunu söyledi. Bana yorgun olduğunu söylediğini veya bana

she was tired. The important thing is that after  told, it's followed by that personal object. Me,  

yorgun olduğunu söylediğini dahil edebilir veya hariç tutabilirsiniz. Önemli olan, söyledikten sonra bunu o kişisel nesnenin takip etmesidir. Ben,

okay. And when we use tell, it's often used to  describe when we give orders or instructions.  

tamam. Tell'i kullandığımızda, genellikle emir veya talimat verdiğimizi açıklamak için kullanılır.

I told them to go to bed. So when you wanted  children to get to bed early, or whenever I  

Onlara yatmalarını söyledim. Bu nedenle, çocukların erken yatmasını istediğinizde veya

told them to go to bed, I told them to go to bed  after their supper. I told you to ring the doctor,  

onlara yatmalarını söylediğimde, onlara akşam yemeğinden sonra yatmalarını söyledim. Sana doktoru aramanı söyledim,

did you ring him? I told you to ring the  doctor. So we're giving instructions. And  

onu aradın mı? Sana doktoru aramanı söyledim . Yani talimat veriyoruz. Ve

usually we're using it in not so harsh, but  very, very dictatorial or strong way I told  

genellikle bunu o kadar sert değil, ama çok, çok diktatörce veya güçlü bir şekilde kullanıyoruz

you to ring your doctor. Why didn't you? I told  the kids to go to bed. Why aren't they in bed?

size doktorunuzu aramanızı söylemiştim. Neden yapmadın? Çocuklara yatmalarını söyledim. Neden yatakta değiller? Doğrudan veya dolaylı konuşma hakkında

Say and tell can both be used when we're talking  about either direct or reported speech. For  

konuşurken hem söyle hem de anlat kullanılabilir .

example, she said, 'I want to leave.' So at the  party, she said I want to leave. She said that  

Örneğin, "Ayrılmak istiyorum" dedi. Partide, ayrılmak istediğimi söyledi.

she wanted to leave. She said, 'I hate tea.' She  told me she hates tea. Okay, so we can use it in  

Ayrılmak istediğini   söyledi. 'Çaydan nefret ederim' dedi. Bana çaydan nefret ettiğini söyledi. Tamam,

that direct and reported speech and say and tell  are always interchangeable. The only thing you  

doğrudan ve dolaylı konuşmada kullanabiliriz ve söyleme ve anlatma her zaman birbirinin yerine kullanılabilir. Yapmanız gereken tek şey

have to do, you have to change the structure of  the sentence to make it a little different. And  

, cümlenin yapısını biraz farklı kılmak için değiştirmek zorundasınız. Ve

to make it grammatically accurate, of course. For  example, did she tell you what happened yesterday?  

dilbilgisi açısından doğru olması için elbette. Örneğin, size dün olanları anlattı mı?

So question, did she tell you what happened  yesterday? Or did she say what happened yesterday?  

Peki soru, sana dün neler olduğunu anlattı mı ? Yoksa dün olanları mı söyledi?

Did she tell you what happened yesterday? Did  she say what happened yesterday? The meaning is  

Sana dün olanları anlattı mı? Dün ne olduğunu söyledi mi? Anlam

exactly the same, the structure is slightly  different. What did Jack say? What did Jack  

tamamen aynıdır, yapı biraz farklıdır. Jack ne dedi? Jack   size ne

tell you? Exactly the same. There's a different  structure we want to say, or use say or tell.

söyledi? Tam olarak aynı. Söylemek istediğimiz farklı bir yapı var veya say veya tell'i kullanıyoruz.

Now let's look at speak. Speak again  is an irregular verb. And the three  

Şimdi konuşmaya bakalım. Tekrar konuş düzensiz bir fiildir. Ve üç

parts are different speak-spoke- spoken.  I speak, he spoke, I have spoken. Speak,  

bölüm farklı konuş-konuş-konuş. Ben konuştum, o konuştu, ben konuştum. Konuş,

spoke, spoken. And make sure you get that  pronunciation speak, spoke and spoken.

konuştu, konuştu. Ve konuşma, konuşma ve konuşma telaffuzunu öğrendiğinizden emin olun.

Speak is used in a little bit more of a formal  way and formal situations, particularly when you  

Speak biraz daha resmi bir şekilde ve resmi durumlarda, özellikle de

want to emphasise that something is important.  For example, I will speak to you later. I will  

bir şeyin önemli olduğunu vurgulamak istediğinizde kullanılır. Örneğin, seninle sonra konuşacağım.

speak to you later. I will speak to management  and ask them to increase our salaries. I will  

Sizinle daha sonra konuşacağım. Yönetimle konuşacağım ve onlardan maaşlarımızı artırmalarını isteyeceğim.

speak to management and ask them to increase  our salary. So a little bit more formal.  

Yönetimle konuşacağım ve maaşımızı artırmalarını isteyeceğim . Yani biraz daha resmi.

And it's also used when we're referring to  languages. For example, he can speak three  

Ayrıca dillerden bahsederken de kullanılır . Örneğin, üç

languages. He can speak German, English,  and Spanish. He can speak three languages.  

dil konuşabilmektedir. Almanca, İngilizce ve İspanyolca konuşabilmektedir. Üç dil konuşabiliyor.

Or indeed, if somebody is talking about  making an address to a large gathering or  

Ya da gerçekten, birisi büyük bir toplantıya veya kalabalığa hitap etmekten bahsediyorsa

crowd. The senior manager will speak at the  end of the conference. The senior manager  

. Üst düzey yönetici konferansın sonunda konuşacaktır. Kıdemli yönetici

will speak at the beginning of the party,  just to introduce. So welcome everybody  

partinin başında sadece tanıştırmak için konuşacak.

to this year's annual get together. Okay, so  we're using it in slightly more formal way.

Bu yılın   yıllık buluşmasına herkesi hoş geldiniz. Tamam, yani onu biraz daha resmi bir şekilde kullanıyoruz.

Talk. Talk is a regular verb, okay. So  the others we've looked at areirregular,  

Konuşmak. Talk düzenli bir fiildir, tamam mı? Baktığımız diğerleri düzensizdir,

so talk is the regular verb. And it's talk-talked.  I talk, he talked. Now, remember when you're using  

yani düzenli fiil talk'tır. Ve çok konuşulur. Ben konuşurum, o konuşur. Şimdi,

it in that past tense, make sure you get the  correct pronunciation of that -ed ending. Talk  

onu geçmiş zamanda kullandığınızda, -ed ekinin doğru telaffuzunu aldığınızdan emin olun. Talk

is going to sound talked. I talk, he talked.  Okay. So make sure you pronounce that -ed ending  

kulağa konuşulacak. Ben konuşurum, o konuşur. Tamam aşkım. Bu nedenle -ed ekini   doğru telaffuz ettiğinizden emin olun

correctly. The same as walk-walked. Talk-talked.  The sound and the ending exactly the same.  

. Yürümekle aynı şey. Konuşkan. Ses ve son tamamen aynı.

So we use talk when we're in a much more relaxed  environment, or relaxed setting among friends or  

Bu nedenle konuşmayı çok daha rahat bir ortamdayken veya arkadaşlar veya aile arasında rahat bir ortamdayken kullanırız

family. And usually in a conversational style.  Okay, you can use talk like this. I was talking  

. Ve genellikle sohbet tarzında. Tamam, böyle konuşmayı kullanabilirsin.

to your mom the other day, and she said you  were enjoying your early college days. Yeah,  

Geçen gün annenle konuşuyordum ve senin üniversite günlerinin tadını çıkardığını söyledi. Evet,

I was talking to your mom the other day. We  talked all night about our favourite movies,  

geçen gün annenle konuşuyordum. Bütün gece en sevdiğimiz filmler hakkında konuştuk,

we talked forever. So the boy and girl meeting  for the first time or the second time in their  

sonsuza kadar konuştuk. Yani ilişkilerinde ilk veya ikinci kez karşılaşan erkek ve kız

relationship, it's... we talked forever.  We we could have talked all night. Yeah,  

, bu... sonsuza kadar konuştuk. Bütün gece konuşabilirdik. Evet,

so something a little bit more relaxed,  and a little bit more friendly and inform.

yani biraz daha rahat, ve biraz daha samimi ve bilgilendirici bir şey.

And again, as we said before, speak and talk,  they are interchangeable, okay. And it depends  

Ve yine, daha önce de söylediğimiz gibi, konuş ve konuş, birbirinin yerine kullanılabilirler, tamam mı? Ve

on the formality of the speech that you're  talking to. And in this situation, there's  

konuştuğunuz konuşmanın formalitesine bağlıdır . Ve bu durumda,

no need to change the grammatical structure and  the sentence is usually the same. For example,  

gramer yapısını değiştirmeye gerek yoktur ve cümle genellikle aynıdır. Örneğin,

I would like to speak to your manager, I would  like to speak to your manager. I would like to  

Yöneticinizle konuşmak istiyorum, yöneticinizle konuşmak istiyorum.

talk with your parents. I'd like to speak to your  manager. I would like to talk with your parents.  

Ailenle   konuşmak istiyorum. Yöneticinizle konuşmak istiyorum . Ailenle konuşmak istiyorum.

They're not very different, okay, the structure  the sentences is exactly the same. But as I said,  

Çok farklı değiller tamam, cümlelerin yapısı tamamen aynı. Ama dediğim gibi,

I would like to talk to your manager, or I'd like  to speak to your parents, you know, whether I say  

müdürünüzle veya ailenizle konuşmak isterim, bilirsiniz,

talk or speak, it's not going to change the  meaning, the intention, or what I want to do.

konuş ya da konuş desem de anlamı, niyeti veya ne istediğimi değiştirmeyecek yapmak.

Now, we can use different prepositions. Do we  use 'with' or do we use 'to?' So let me give  

Artık farklı edatlar kullanabiliriz. "with" mi yoksa "to" mu kullanıyoruz? Size

you a couple of examples of that. When we speak TO  someone, it's usually in a way, like it's one way  

bununla ilgili birkaç örnek vereyim. Biriyle  konuştuğumuzda , bu genellikle bir şekilde, sanki tek yönlü

yeah. So if your boss is really annoyed with you.  Or your parents are really annoyed with you. Or  

evet. Yani patronunuz size gerçekten kızgınsa. Ya da ailen sana gerçekten kızdı. Veya

you're really annoyed with your kids. You can use  it one way, I will speak to you later. I'll speak  

çocuklarınıza gerçekten kızgınsınız. Tek yönlü kullanabilirsiniz, sizinle sonra konuşacağım.

to you later. So you're going to have to sit there  and listen to mother or father. Or you're going to  

Seninle daha sonra konuşacağım. Yani orada oturup annenizi veya babanızı dinlemek zorunda kalacaksınız. Veya

have to listen to the teacher, I'll speak to you  later. So it's very much one way. And if we want  

öğretmeni dinlemek zorunda kalacaksın, seninle sonra konuşurum. Yani bu çok tek yönlü. Ve

to use it in a more conversational style, where  it's two way then we can use WITH. Yeah, I would  

bunu   daha sohbete dayalı bir tarzda kullanmak istiyorsak, iki yönlü olduğu yerde, WITH kullanabiliriz. Evet,

like to speak with the team and find out what they  want to do. Okay, I'll speak with you all a little  

ekiple konuşmak ve ne yapmak istediklerini öğrenmek istiyorum. Tamam, sizinle biraz

later. And we can listen to whatever suggestions  you have. So it's, it's more involved, okay? It's  

sonra konuşacağım. Ve önerileriniz ne olursa olsun dinleyebiliriz . Yani bu, daha karmaşık, tamam mı?

more convivial and it's more friendly. Okay, so to  speak to somebody. Maybe just one way, I'll speak  

Daha keyifli ve daha samimi. Tamam, biriyle konuşmak için. Belki bir şekilde

to you later. Speak with be... can be involving a  few other people, and it's a two way conversation.

seninle daha sonra konuşurum. Be ile konuşun... birkaç kişiyi daha kapsayabilir ve bu iki yönlü bir konuşmadır.

Now, let's move on to the verb ask, okay.  To ask. And again, pronunciation here as  

Şimdi sor fiiline geçelim, tamam. Sormak. Ve yine, buradaki telaffuz olarak

us get that k sound at the end to ask. So ask is  used usually in indirect and reported speech when  

bize sonundaki k sesini sormak için. Sor genellikle dolaylı ve dolaylı konuşmada

talking about questions, okay? Somebody might  say, Why do you want to leave your job? Why do  

sorular hakkında konuşurken kullanılır, tamam mı? Birisi işinizden neden ayrılmak istiyorsunuz? Neden

you want to leave your job? Pam asked me why  I wanted to leave my job. Or my manager asked  

işinizden   ayrılmak istiyorsunuz? Pam bana neden işimden ayrılmak istediğimi sordu. Veya müdürüm

me why I wanted to leave my job. Can you ride  a bicycle? Question. Can you ride a bicycle?  

bana işimden neden ayrılmak istediğimi sordu. Bisiklet sürebilir misin ? Soru. Bisiklet sürebilir misin?

Ben asked Sam if he could ride a bicycle.  Ben asked Sam if he could ride a bicycle.  

Ben, Sam'e bisiklete binip binemeyeceğini sordu. Ben, Sam'e bisiklete binip binemeyeceğini sordu.

Could you do me a favour? He  asked me to do him a favour,  

Bana bir iyilik yapabilir misin? Benden ona bir iyilik yapmamı istedi,

he asked me to do him a favour. So we're using  it there in both indirect and reported speech.

benden ona bir iyilik yapmamı istedi. Yani hem dolaylı hem de dolaylı konuşmada kullanıyoruz.

Now, you also asked about words utter and convey.  Now, they're not necessarily ways of talking.  

Şimdi, aynı zamanda söylenen ve aktarılan sözcükleri de sordunuz. Şimdi, bunlar mutlaka konuşma biçimleri değildir.

Utter is a word we use when we're given a  style, okay of talking. And often it's used in  

Mutlak, bize bir stil verildiğinde kullandığımız bir kelimedir , tamam, konuşalım. Ve genellikle

the negative context. For example, sit there and  don't utter a word. So if the parents are really  

olumsuz bağlamda kullanılır. Örneğin, orada oturun ve tek kelime etmeyin. Bu nedenle, ebeveynler

annoyed with you, or they're angry, then they  just tell you sit on the sofa but don't utter  

size gerçekten kızgınsa veya kızgınlarsa, o zaman sadece kanepeye oturmanızı söylerler ama tek

a word. Don't speak until you are spoken to, in  other words don't utter a word. Or he sat in the  

kelime etmeyin. Sizinle konuşulana kadar konuşmayın, başka bir deyişle tek kelime etmeyin. Ya da tek

conference all day without uttering a word, yeah.  Without uttering a word. So again, using it in a  

kelime etmeden bütün gün konferansta oturdu, evet. Tek kelime etmeden. Yani yine,

slightly negative context, it's got nothing to  do with he uttered something or something was  

biraz olumsuz bir bağlamda kullanırsak, onun bir şey söylediği veya bir şeyin söylendiği ile hiçbir ilgisi yoktur

uttered. It's not like ask or talk or speak, it's  just a method or a way of talking, but as I said,  

. Sormak, konuşmak veya konuşmak gibi değil, yalnızca bir konuşma yöntemi veya yolu, ancak dediğim gibi

it's usually used with a negative context. Now, be  very, very careful because there are other ways to  

genellikle olumsuz bir bağlamla kullanılır. Şimdi çok çok dikkatli olun çünkü utter'ı kullanmanın başka yolları da var

use utter. Here we're using it as a verb to utter,  okay, but if it's used as an adjective, or an  

. Burada onu söylemek için bir fiil olarak kullanıyoruz, tamam, ancak bir sıfat veya zarf olarak kullanılıyorsa

adverb, it's in a completely different meaning.  And you just have to be really, really careful.  

, tamamen farklı bir anlamdadır. Ve gerçekten, gerçekten dikkatli olmalısın.

So remember, here we are using it as a verb, to  utter. So he sat there without uttering a sound.

Bu nedenle, burada onu bir fiil olarak kullandığımızı unutmayın . Bu yüzden hiç ses çıkarmadan oturdu.

Convey. Now, convey can be quite formal, and it's  the definition of it is about conveying or giving  

İletmek. Şimdi, iletmek oldukça resmi olabilir ve bunun tanımı bir mesajı iletmek veya vermekle ilgilidir

a message, okay? Please convey my gratitude to  your parents for their help. Please convey my  

, tamam mı? Lütfen anne babanıza yardımları için minnettarlığımı iletin. Lütfen

wishes to the management. So if you're in  a hotel, and you want to be very formal,  

dileklerimi yönetime iletin. Yani bir oteldeyseniz ve çok resmi olmak istiyorsanız

and you want to make a complaint, so  please convey my wishes to the management.  

ve bir şikayette bulunmak istiyorsanız, lütfen  yönetime dileklerimi iletin.

If somebody has died in the family, and  somebody is really paying their respects,  

Aileden biri öldüyse ve birileri gerçekten saygılarını sunuyorsa, başsağlığı diliyorum

they might use an expression like, I would like  to convey my condolences. I'd like you to convey  

gibi bir ifade kullanabilirler .

my condolences to your family and really sad to  hear about your loss. So it's all about giving or  

Ailenize taziyelerimi iletmenizi ve kaybınızı duyduğuma gerçekten üzüldüm . Yani her şey bir şeyi vermek veya

transporting something, in this case, a message  giving a message from one person to another,  

taşımakla ilgili, bu durumda bir kişiden diğerine

in a more formal way. Okay? So we always  convey messages. We convey our wishes,  

daha resmi bir şekilde mesaj veren bir mesaj. Tamam aşkım? Bu nedenle, her zaman mesajlar iletiriz. Dileklerimizi iletiyoruz

and we can convey our condolences.  Okay, so that's utter and convey.

ve başsağlığı dileklerimizi iletebiliriz. Tamam, bu kesin ve ilet.

Okay, so hopefully, Ruben that's covered those  points, I hope you understand them. As always,  

Tamam, umarım Ruben bu noktaları ele almıştır, umarım anlarsın. Her zaman olduğu gibi

please practice. And if you have any more problems  or difficulties, come back to me and I'll give  

lütfen pratik yapın. Ve başka sorun veya zorluk yaşarsanız, bana geri dönün,

you a few more suggestions and a few more ideas.  Okay. So as always try to practice and remember,  

size birkaç öneri ve birkaç fikir daha vereyim. Tamam aşkım. Bu yüzden her zaman olduğu gibi pratik yapmaya ve hatırlamaya çalışın,

practice, practice, practice, because that's  the best way to learn and to improve of  

pratik yapın, pratik yapın, pratik yapın çünkü öğrenmenin ve gelişmenin   en iyi yolu budur

all. As always, if you want something  else, you know, as Ruben did write to me,  

. Her zaman olduğu gibi, başka bir şey istiyorsanız , bilirsiniz, Ruben'in bana yazdığı gibi,

and we'll include it in a future video  for you. Okay, this is Harry saying  

onu da sizin için gelecekteki bir videoya ekleyeceğiz . Tamam, bu Harry

goodbye. Thanks for listening. Thanks for  watching. Join me again for the next lesson.

veda ediyor. Dinlediğin için teşekkürler. İzlediğiniz için teşekkürler . Bir sonraki ders için tekrar bana katılın.