Learn English Vocabulary: Going to the theatre

İngilizce Kelime Öğrenin: Tiyatroya gitmek

Hello, I'm Gill at www.engvid.com and today's lesson is on the subject of going to the theatre,

Merhaba, ben www.engvid.com'da Gill ve bugünün ders tiyatroya gitmekle ilgili,

okay?

Tamam?

So, this links a little bit with another lesson we had with meeting up with a friend, one

Yani, bu biraz başka bir dersle bağlantı kuruyor bir arkadaşımızla buluşmak zorunda kaldık

of the options was to go to the theatre, while another is to go to an art gallery, so this

seçeneklerden biri tiyatroya gitmekti. diğeri bir sanat galerisine gitmek, yani bu

one is if you have arranged with your friend to go to the theatre, this is what to expect

biri arkadaşınızla anlaştıysanız tiyatroya gitmek için ne beklenir

when you get there.

oraya vardığında.

And also, in the second part of the lesson, we'll be looking at ways of talking about

Ve ayrıca, dersin ikinci bölümünde, hakkında konuşmanın yollarına bakacağız

the play that you're watching, maybe either in the interval or at the end of the play,

izlediğiniz oyun, belki de aralıkta veya oyunun sonunda,

you would want to talk to your friend about what you've been watching, okay.

hakkında arkadaşınla konuşmak istersin ne izliyorsun, tamam.

So, first of all, going to the theatre, you've probably been to the theatre in your own country,

Yani, her şeyden önce, tiyatroya gitmek, muhtemelen kendi ülkenizdeki tiyatroya gittim,

so you know what's involved.

böylece neyin dahil olduğunu biliyorsunuz.

But this is specifically for a UK type of theatre, okay.

Ama bu özellikle İngiltere tipi tiyatro, tamam.

So, you've probably arranged where to meet already, either outside the theatre or inside,

Yani, muhtemelen nerede buluşacağınızı ayarladınız zaten tiyatro dışında veya içinde,

in the foyer, which is just inside the entrance, the entrance hall of the theatre, the foyer,

girişin hemen içindeki fuayede, tiyatronun giriş holü, fuaye,

which is a French word, in the bar, or in the café, or in the shop.

Fransızca bir kelime, barda veya kafede ya da dükkanda.

Not all theatres have all of these things in them, it depends.

Tüm tiyatrolarda bunların hepsi yok Onlara göre değişir.

The bigger theatres will have all of those things.

Büyük tiyatroların hepsinde bir şeyler.

Smaller theatres will probably not have all of those.

Küçük tiyatrolar muhtemelen hepsine sahip olmayacak Bunların.

They may not have a shop.

Dükkanları olmayabilir.

They may not have a bar.

Barları olmayabilir.

Some theatres are actually above a pub, the public house in the UK, they're very small

Bazı tiyatrolar aslında bir pubın üstünde, İngiltere'de halka açık bir ev, çok küçükler

theatres, so there is a pub, somewhere to drink, particularly the downstairs part of

tiyatrolar, yani bir pub var, bir yere içki, özellikle alt katta

the building before you go up or behind to the back of the building to the theatre section,

binaya çıkmadan önce binanın arkasını tiyatro bölümüne kadar,

so we'll talk about that a little bit more later on.

bu yüzden biraz daha konuşacağız daha sonra.

So, you arrange where to meet, so these are the names for different places to meet in

Böylece, nerede buluşacağınızı düzenlersiniz, bunlar buluşacak farklı yerlerin isimleri

or around the theatre.

veya tiyatro çevresinde.

And then when you go in, you may have to, if you don't already have your tickets, you

Ve sonra içeri girdiğinizde, biletleriniz yoksa, siz

need to go to the box office.

gişeye gitmek gerekiyor.

This is the place where you get your tickets.

Burası biletlerinizi alacağınız yerdir.

You may have already paid for them in advance or you may want to ask the person in the box

Onlar için önceden ödeme yapmış olabilirsiniz veya kutudaki kişiye sormak isteyebilirsiniz

office, "Do you have any seats for today's performance?" and they might show you a chart,

ofis, "Bugünün koltuklarınız var mı? performans? "sorusuyla size bir grafik gösterebilir,

the seating plan, where would you want to sit?

oturma planı, nerede istersiniz oturmak?

Okay, so the box office is where you go for your tickets, right.

Tamam, gişe gittiğiniz yer biletlerinizi, doğru.

And then once you've got your tickets, you may also want to buy a program, which is a

Ve sonra biletlerinizi aldıktan sonra, ayrıca bir program satın almak isteyebilir.

little booklet containing a lot of information about the show that you're there to see.

çok fazla bilgi içeren küçük kitapçık görmek için orada olduğun şov hakkında.

So, the program will list the names of the people performing in the show, the people

Böylece, programın isimlerini listeleyecektir. gösteri yapan insanlar, insanlar

who have been involved in the technical side, the lighting, the sound effects, the costumes,

teknik tarafa dahil olan, aydınlatma, ses efektleri, kostümler,

creating the scenery on the stage, all of the sort of artistic side that goes into a

sahnede sahne oluşturmak, hepsi bir tür sanatsal yön

production.

üretim.

So, the program will give a sort of - it's a kind of way of giving credit, you get the

Yani, program bir çeşit verecek - bu kredi vermenin bir yolu,

credits in the program for everybody, because it's a big sort of team effort putting on

herkes için programda kredi, çünkü büyük bir takım çaba sarf etmek

a play, lots of people are involved.

bir oyun, birçok insan dahil.

So, all the credits for everybody who has worked on that production will go into the

Yani, herkes için tüm kredi bu üretim üzerinde çalışacak

program.

programı.

And there will be a little bit about the story of - if it's a play or a musical or whatever

Ve hikaye hakkında birazcık olacak - bir oyun ya da müzikal ya da her neyse

it is, there will be a bit of information about the show itself, what it's about, so

biraz bilgi olacak şovun kendisi, ne hakkında olduğu hakkında

it's a useful thing to look at before you go in to see the show.

senden önce bakmak yararlı bir şey şovu görmek için içeri gir.

Okay?

Tamam?

So, then you're inside the theatre building, and then when it gets close to the time that

Demek tiyatro binasının içindesiniz, ve sonra zamana yaklaştığında

the show is due to start, you will probably hear an announcement over a loudspeaker, usually.

şov başlayacak, muhtemelen genellikle hoparlör üzerinden bir duyuru duyarsınız.

You will hear something like "Ladies and Gentlemen, the show will begin in five minutes.", something

"Bayanlar ve Baylar, gösteri beş dakika içinde başlayacak. ", bir şey

like that.

bunun gibi.

"Please take your seats.", meaning please go in and sit down, it doesn't mean take,

"Lütfen oturun.", Yani lütfen içeri gir ve otur, bu demek değil,

people joke about this.

insanlar bu konuda şaka yapıyorlar.

When you take your seat, it means you sit down in your seat, it doesn't mean you pick

Koltuğuna oturduğunuzda, oturduğunuz anlamına gelir koltuğunuzda, bu sizin seçtiğiniz anlamına gelmez

the seat up and take it somewhere.

koltuğu kaldırın ve bir yere götürün.

So, it's a little bit ambiguous, but "Please take your seats" means go in, sit down, we

Bu yüzden biraz belirsiz, ama "Lütfen oturun "demek oturmak, oturmak biz

need you in there ready for the show to start.

şovun başlaması için hazır olmana ihtiyacım var.

So, when you hear that, you go to the entrance, into what's called the auditorium, the sort

Yani, bunu duyduğunuzda, girişe gidiyorsunuz, oditoryum olarak adlandırılan

of central part of the theatre where everybody sits, where the audience - the audience sits,

tiyatronun orta bölümünün seyircinin oturduğu yerde, seyircinin oturduğu yerde,

and they're looking up at the stage where the performers are, so you have to go in.

ve sahneye bakıyorlar sanatçılar, yani içeri girmelisiniz.

So, at the entrance, you have to usually show your ticket to somebody who is checking to

Yani, girişte, genellikle kontrol eden birine biletinizi

make sure that people don't go in who have not bought a ticket.

insanların içeri girmediğinden emin ol bilet almadım.

That person is called an usher.

O kişiye usher denir.

It's a funny old fashioned word, but they will check your ticket and they might say

Komik eski moda bir kelime, ama onlar biletinizi kontrol edecek ve söyleyebilirler

- they might give you some directions like "Turn left, just go up the steps and your

- size bazı talimatlar verebilirler "Sola dönün, sadece yukarı çıkın ve

seat is just over on the right", something like that, so you go in, into the auditorium.

koltuk hemen sağda ", bir şey böylece, oditoryuma girersiniz.

If - on your ticket, you may have some numbers and letters that tell you where your seat

Eğer - biletinizde bazı numaralarınız olabilir ve koltuğun nerede olduğunu söyleyen harfler

is, but there are some smaller theatres called "fringe theatre".

ama daha küçük tiyatrolar var "saçak tiyatrosu".

They're not big theatres in, say, London, West End, the London West End, the big theatres

Londra'da büyük tiyatrolar değiller, West End, Londra West End, büyük tiyatrolar

in Central London.

Londra Şehrindeki oteller.

A fringe theatre, as I said earlier, it's often a little theatre above a pub or at the

Bir saçak tiyatrosu, daha önce söylediğim gibi, genellikle bir pub veya üzerinde küçük bir tiyatro

back of a pub building.

bir pub binanın arka.

So, those are quite small, often there is only seating for maybe 40 or 50 people, 60,

Yani, bunlar oldukça küçük, genellikle sadece 40 veya 50 kişilik oturma, 60,

70 at the most.

En fazla 70.

So, with a fringe theatre, often there are no seat numbers.

Yani, bir saçak tiyatrosu ile, genellikle koltuk numarası yok.

There's nothing on your ticket to say where you should sit.

Biletinizde nerede olduğunu söyleyecek bir şey yok oturmalısın.

You just go in and look around and decide where you want to sit.

Sadece içeri gir ve etrafına bak ve karar ver oturmak istediğiniz yere.

So, if you're one of the last people in, you just have to sit wherever there's a space.

Eğer son insanlardan biriyseniz, bir boşluğun olduğu her yere oturmanız yeterlidir.

If you go in early, you can probably find a really nice seat in the front row or something,

Erken giderseniz, muhtemelen ön sırada gerçekten güzel bir koltuk falan,

okay?

Tamam?

So, a larger theatre - on your ticket, you will usually have the row number and the seat

Yani, daha büyük bir tiyatro - biletinizde, genellikle sıra numarası ve koltuk olacaktır

number.

numara.

So, in an auditorium, you've got all the rows of seats like that, and say that's the stage

Yani, bir oditoryumda, tüm satırlarınız var böyle koltuklar ve sahne olduğunu söyle

there, and then you've got rows and they're often "A, B, C, D, E", etc., so the rows are

orada, sonra sıralarınız var ve bunlar genellikle "A, B, C, D, E" vb.

in letters and then within each row you have seat numbers.

harflerle ve daha sonra her satırda koltuk numaraları.

So, that would be 1, 2, 3, 4, 5, etc.

Yani, 1, 2, 3, 4, 5 vb. Olurdu.

So, if you have D3 on your ticket, you want Row D, Seat 3.

Biletinizde D3 varsa, Sıra D, Koltuk 3.

If you have G38 on your ticket, you need Row G, and it must be a very long row to have

Biletinizde G38 varsa, Satır'a ihtiyacınız var G, ve sahip olmak çok uzun bir sıra olmalı

at least 38 seats in it, go along, you often have to go past people, say "Excuse me, Excuse

içinde en az 38 koltuk, devam et, sık sık "Bana izin ver, Affedersiniz

me, Sorry, Excuse me" to get past people who are already sitting there.

"Özür dilerim, afedersiniz" diyen zaten orada oturuyorlar.

So, find your seat, sit down, get comfortable, get ready for the show to begin, okay.

O zaman koltuğunuzu bulun, oturun, rahatlayın, şovun başlaması için hazırlan, tamam.

One very important thing is to switch off your mobile phone, okay?

Çok önemli bir şey, cep telefonu, tamam mı?

If mobile phones ring during a performance, it's one of the worst things that can happen

Performans sırasında cep telefonları çalarsa, olabilecek en kötü şeylerden biri

in the theatre world.

tiyatro dünyasında.

It's very distracting for the performers and it's very distracting for other members of

Sanatçılar için çok dikkat dağıtıcı ve diğer üyeleri için çok dikkat dağıtıcı

the audience.

seyirci.

People get very angry if mobile phones start ringing.

Cep telefonları başlarsa insanlar çok sinirlenir Zil.

So, don't disrupt the show.

Yani şovu bozma.

Don't spoil the show for yourself and for other people.

Şovu kendiniz ve için şımartmayın diğer insanlar.

Turn off your mobile phone.

Telefonunu kapat.

And also, you know, you're there to see a show.

Ve ayrıca, bilirsiniz, orada bir göstermek.

You've paid money to see it.

Görmek için para ödedin.

You need to concentrate on the show.

Gösteriye konsantre olmanız gerekiyor.

If you had your mobile phone on and you were checking your text messages at the same time,

Cep telefonunu açtıysanız ve kısa mesajlarınızı aynı anda kontrol etmek,

it's not like watching television where maybe you've got your mobile phone on and you're

belki televizyon izlemek gibi değil cep telefonunu açtın ve sen

also watching television, it's not like that.

televizyon izlerken de öyle değil.

You really need to concentrate 100% on the play or the show that you're seeing.

Gerçekten% 100 oyun ya da gördüğünüz şov.

So, sometimes people have said they saw someone in the audience with the light from their

Bazen insanlar birilerini gördüklerini izleyicilerin ışıklarından

mobile phone shining.

parlayan cep telefonu.

They could see somebody was actually on their phone during a performance, so I know sometimes

Birisinin aslında onların üzerinde olduğunu görebiliyorlardı. bir performans sırasında telefon, bu yüzden bazen biliyorum

it's - there's an emergency or something, but really, you should turn your mobile phone

acil bir durum var, ama gerçekten, cep telefonunu çevirmelisin

off, okay, for various reasons.

kapalı, tamam, çeşitli nedenlerle.

Right, and then you can really sit back and relax and enjoy what you're watching.

Doğru, ve sonra gerçekten arkanıza yaslanıp rahatlayın ve izlediğiniz şeyin tadını çıkarın.

So, and then quite often, any production, any performance will have an interval, usually

Yani, ve çoğu zaman, herhangi bir üretim, herhangi bir performansın bir aralığı olacaktır, genellikle

there's a first half and a second half with an interval in between.

ile ilk yarı ve ikinci yarı var arada bir aralık.

So, you have a choice, quite often, whether to just stay if it's a 20-minute interval

Yani, çoğu zaman, sadece 20 dakikalık aralıklarla kalmak

and, if you're like me, you'll think "Oh, I just want to sit here and read the program

ve eğer benim gibiyseniz, "Oh, Sadece burada oturup programı okumak istiyorum

or something.

ya da başka birşey.

I don't want to get up out of my seat and walk out with all these other people and then

Koltuğumdan çıkmak istemiyorum ve diğer insanlarla dışarı çık ve sonra

stand around not knowing what to do for 20 minutes.

20 için ne yapacağımı bilmeden etrafında dur dakika.

I just want to stay in my seat and just read the program or chat to my friend or whatever.",

Sadece koltuğumda kalmak ve sadece okumak istiyorum programı veya arkadaşımla ya da her neyse sohbet et. ",

but you do have the option of going out in the interval.

ama dışarı çıkma seçeneğiniz var aralığı.

Some people order drinks for the interval.

Bazı insanlar aralık için içki siparişi veriyor.

They may have ordered drinks in advance and paid given a name and they go out and they

Önceden içecek siparişi vermiş olabilirler ve bir isim verildi ve dışarı çıktılar ve onlar

find that their drinks have been set out for them with their name to save time, or people

içeceklerinin zaman kazanmak için isimleriyle veya insanlar

just go out and get some drinks at the bar.

Dışarı çıkıp barda bir şeyler iç.

Sometimes, though, you're not allowed to stay in your seat in the interval.

Bununla birlikte, bazen, kalmana izin verilmiyor aralıkta koltuğunuzda.

Sometimes, because the production people want to change what's happening on the stage, if

Bazen, çünkü insanlar sahnede olanları değiştirmek için

there's no curtain to close off the stage, if it's an open stage, they may want to change

sahneyi kapatmak için perde yok, açık bir sahne ise, değiştirmek isteyebilirler

the set or do something and they don't want people sitting there watching them while they

set veya bir şeyler yapın ve istemiyorlar orada oturan insanlar onları izlerken

do that, so they might say "Ladies and Gentlemen, please leave the auditorium during the interval.",

"Hanımefendiler ve Baylar, lütfen aralık boyunca oditoryumu terk edin. ",

so it depends on the production, really.

bu yüzden gerçekten üretime bağlıdır.

Okay, so that's the first half of our lesson.

Tamam, bu dersimizin ilk yarısı.

I hope that's been useful with some vocabulary and the kind of things to expect in a UK theatre,

Umarım bu bazı kelimelerle faydalı olmuştur ve bir İngiliz tiyatrosunda beklenecek şeyler,

so we'll now move on to the second part of the lesson and have a look at a little bit

şimdi ikinci bölüme geçeceğiz ders ve biraz bak

more to do with talking about the theatre with the friend that you're with.

tiyatro hakkında konuşmak için daha fazlası birlikte olduğun arkadaşınla.

Okay, so you've seen the play, the show, or you've seen half of it and you're in the interval

Tamam, oyunu, şovu veya yarısını gördün ve aralıktasın

and you're with your friend.

ve arkadaşınla birliktesin.

So, the most logical thing to do is to talk about what you've just seen.

Yani, yapılacak en mantıklı şey konuşmak az önce gördükleriniz hakkında.

So, what will you talk about?

Ne hakkında konuşacaksın?

How do you talk about a play that you're in the middle of watching or that you've just

İçinde bulunduğunuz bir oyun hakkında nasıl konuşuyorsunuz izlemenin ortasında veya

seen?

görüldü?

What kind of things can you say?

Ne tür şeyler söyleyebilirsin?

So, I think it helps to look at different aspects of the play.

Bu yüzden, farklı bakmak oyunun yönleri.

All the different parts that go into it.

İçeri giren tüm farklı parçalar.

So, the people performing, things connected with the story, who wrote it, the visual aspect

Yani, performans gösteren insanlar hikaye ile, kim yazdı, görsel yönü

of what it looks like onstage, so let's just go through those and see what kinds of things

sahnede neye benzediğini görelim. bunlardan geçin ve ne tür şeyleri görün

you can talk about.

hakkında konuşabilirsiniz.

So, one of the obvious things when you go to a play is you're watching actors and actresses

Yani, gittiğinizde bariz şeylerden biri bir oyuna oyuncuları ve aktrisleri izliyorsun

and you may be thinking "Oh, they're so good, the way they're performing, they're so good

ve "Oh, çok iyiler, performansları çok iyi

at what they're doing.", hopefully.

"umarım.

So, the acting, but maybe they're so good that you forget that they're acting.

Yani, oyunculuk, ama belki de çok iyiler onların hareket ettiğini unutursun.

You start to think these are real people, maybe.

Bunların gerçek insanlar olduğunu düşünmeye başlıyorsunuz, olabilir.

So, actors, that's the word for a male actor, but nowadays, female actresses are also called

Yani, aktörler, bu bir erkek aktörün kelimesi, ama günümüzde kadın aktrislere de

"actors" nowadays for reasons of equality.

"aktörler" bugünlerde eşitlikten dolayı.

Women are often called "actors" as well, but the word "actress" is still used as well,

Kadınlara genellikle "aktör" denir, ancak "oyuncu" kelimesi hala kullanılıyor,

so actors, actresses, the acting, the acting in general.

aktörler, aktrisler, oyunculuk, oyunculuk Genel olarak.

So, you could say to your friend, "Oh, isn't the acting good?"

Yani, arkadaşınıza "Oh, değil iyi davranıyor mu? "

Isn't the acting good?

Oyunculuk iyi değil mi?

Meaning all of the actors, aren't they good?

Yani tüm aktörler iyi değil mi?

Okay.

Tamam.

You may think, if you're at one of the big theatres where they have very famous people

Düşünebilirsiniz, eğer büyüklerden birindeyseniz çok ünlü insanlara sahip olduğu tiyatrolar

performing there sometimes, you may think you've seen one of those actors before, perhaps

bazen orada performans sergiliyor, belki daha önce bu aktörlerden birini gördün

on television or in a film, so then you might have a look at the program to see which - what's

televizyonda veya filmde, o zaman hangisi olduğunu görmek için programa göz atın - ne olduğunu

the name of the actor playing that part?

o parçayı oynayan aktörün adı?

And then in the program also, you get little biographical notes for each performer to say

Ve sonra programda da, söyleyecek her sanatçı için biyografik notlar

where they have appeared before, other plays they've been in, films they've been in, television

daha önce ortaya çıktıkları yer, diğer oyunlar içerdiler, içerdikleri filmler, televizyon

programs they've been in, so you can read a little bit about each actor in the program

içinde bulundukları programları okuyabilirsiniz. programdaki her aktör hakkında biraz

and then that might help to remind you of a TV program perhaps, where you saw that person

ve sonra bu size şunu hatırlatmaya yardımcı olabilir: belki de o kişiyi gördüğünüz bir TV programı

before.

önce.

They may have been in a completely different kind of role, the character, the role, it's

Tamamen farklı olabilirlerdi bir tür rol, karakter, rol,

called the role or the part that they're playing, actors sometimes play quite different personalities

rolünü veya oynadıkları parçayı aktörler bazen oldukça farklı kişilikler oynarlar

in the different roles that they do.

yaptıkları farklı rollerde.

So, you could find out from the program if you think you've seen someone before, okay?

Yani, eğer programdan öğrenebilirsiniz daha önce birini gördüğünü sanıyorsun, tamam mı?

So that's one thing to talk about with your friend.

Yani bu senin hakkında konuşmak için bir şey arkadaş.

And then, the production itself, the actors are playing characters, so they're fictional,

Ve sonra, prodüksiyonun kendisi, aktörler karakter oynuyorlar, bu yüzden kurgusal,

often fictional characters, so each character has a different personality, they're all behaving

genellikle kurgusal karakterler, yani her karakter farklı bir kişiliğe sahip, hepsi davranıyor

in different ways.

farklı yollarla.

There will be relationships between the different characters onstage.

Farklı arasında ilişkiler olacak sahnede karakterler.

So, you might want to talk about a particular character, what you think of them, if they're

Yani, belirli bir şey hakkında konuşmak isteyebilirsiniz karakter, onlar hakkında ne düşünüyorsun, eğer onlar

a nice person or not a nice person, whether you like them or dislike them.

iyi bir insan ya da iyi bir insan değil, Onlardan hoşlanıyorsun ya da hoşlanmıyorsun.

Of course, if in a play, if all the characters were nice people, it would probably be very

Tabii ki, eğer bir oyunda ise, tüm karakterler iyi insanlardı, muhtemelen çok olurdu

- a very boring play because the thing about plays is that there has to be some kind of

- çok sıkıcı bir oyun çünkü oyun bir tür olması gerektiğidir

conflict, a problem to be resolved.

anlaşmazlık, çözülmesi gereken bir sorun.

So, if all the characters are nice to each other all the way through the play, there

Yani, tüm karakterler her birine iyi geliyorsa diğeri oyun boyunca, orada

won't be very much drama in it.

çok fazla drama olmayacak.

So, you have to have some bad characters or badly behaved characters in a play, otherwise

Yani, bazı kötü karakterleriniz olmalı veya oyunda kötü davranış gösteren karakterler, aksi takdirde

there's nothing - nothing happening, okay.

hiçbir şey yok - hiçbir şey olmuyor, tamam.

So, the characters and how they behave is another subject you can talk about.

Karakterler ve nasıl davrandıkları hakkında konuşabileceğiniz başka bir konu.

And then, what links in with that is the situation that the characters are in, the story that

Ve sonra, bununla bağlantılı olan durum karakterlerin içinde olduğu,

you're seeing.

görüyorsun.

The plot, the word "plot" is to do with the sort of consequences - if somebody does something,

Komplo, "komplo" kelimesi ile ilgilidir bir çeşit sonuç - eğer birisi bir şey yaparsa,

then that makes something else happen, and then that makes something else happen, the

o zaman başka bir şey olur ve o zaman başka bir şey olur,

plot is the sort of forward movement of the story, okay.

arsa, ileri doğru hareketin hikaye, tamam.

So, you can talk about that, one character does something, and it sets off something

Yani, bunun hakkında konuşabilirsiniz, bir karakter bir şey yapar ve bir şey yapar

else happening.

başka oluyor.

It may cause an accident, for example, so if a character leaves a child's toy on the

Örneğin bir kazaya neden olabilir. bir karakter bir çocuğun oyuncağı

floor and they don't tidy it up and the child's toy is perhaps something with wheels on it,

ve onlar onu ve çocuğun oyuncak belki de üzerinde tekerlek olan bir şeydir,

a little toy train, and then another character comes along and they don't see it but they

küçük bir oyuncak tren ve sonra başka bir karakter gelir ve görmezler ama onlar

step on it and they fall over and hit their head and hurt themselves, that's part of the

üzerine bas ve düşerler ve kafa ve kendilerini incitmek, bu bir parçası

plot.

arsa.

It's a consequence of somebody doing something.

Birisinin bir şey yapmasının bir sonucu.

Okay, so you could talk about whether it seems realistic, true to life, or exaggerated, because

Tamam, göründüğünden bahsedebilirsin gerçekçi, gerçeğe uygun veya abartılı, çünkü

in Drama, things can be exaggerated just to make it more exciting.

Drama'da işler sadece daha heyecan verici hale getirmek.

It could be surreal, even, if it doesn't really feel real, it just feels - it seems very strange,

Gerçekte olmasa bile, gerçeküstü olabilir gerçek hissediyorum, sadece hissediyor - çok garip görünüyor,

strange things happen, that would be surreal.

garip şeyler olur, bu gerçeküstü olur.

Not real, but surreal.

Gerçek değil, gerçeküstü.

Very, very odd things happening, okay.

Çok, çok garip şeyler oluyor, tamam.

And then there's the question of who actually wrote the play or the show, whatever it is.

Ve sonra aslında kimin ne olursa olsun oyunu ya da şovu yazdı.

Whether it's written by a man or a woman, what their nationality is, whether it's a

İster bir erkek ister bir kadın tarafından yazılmış olsun, milliyetlerinin ne olduğunu,

translation that you're watching, maybe with a Russian play like by Chekhov, in the UK,

izlediğiniz çeviri, belki İngiltere'de Çehov'un yaptığı gibi bir Rus oyunu,

that would be performed in an English translation, and there are lots of different translations

İngilizce bir çeviri yapılacaktır, ve birçok farklı çeviri var

of the same plays by different translators in different periods in history, so you could

aynı çevirilerin farklı çevirmenler tarafından tarihin farklı dönemlerinde,

have a modern translation of Chekhov, or you could have a much older translation of Chekhov,

Çehov'un modern bir çevirisine sahip olursanız, Çehov'un çok daha eski bir çevirisini alabilirdi,

so all sorts of things like that to talk about.

bu tür şeyler hakkında konuşmak için.

Okay.

Tamam.

And maybe you can also read in the program about the person who wrote the play, find

Ve belki de programda okuyabilirsiniz oyunu yazan kişi hakkında

out a bit more about them from there, okay.

oradan onlar hakkında biraz daha fazla, tamam.

And then there's the visual aspect of the set, what you can see on the stage, the scenery,

Ve sonra, sahnede görebileceğiniz şey, manzara,

furniture, things like that.

mobilya, bunun gibi şeyler.

What does it look like?

Nasıl görünüyor?

Is it a room in somebody's house, or is it in the open air in a field in the countryside,

Birinin evinde bir oda mı yoksa kırsal alanda bir alanda açık havada,

near a farm?

bir çiftliğin yakınında mı?

It could be anything.

Herhangi bir şey olabilir.

So, you talk about that and whether you think it's been well designed or not.

Bunun hakkında ve düşünüp düşünmediğinizden bahsediyorsunuz iyi tasarlanmış ya da değil.

Okay.

Tamam.

Costumes and hairstyles, there's somebody in the production team responsible for these

Kostümler ve saç modelleri, biri var bunlardan sorumlu üretim ekibinde

things, so you can talk about the - what people are wearing, the actors are wearing, their

böylece insanlar hakkında konuşabilirsiniz giyiyorlar, aktörler giyiyorlar,

hairstyle, whether they're modern or historical, is it present day or is it a long time back

saç modeli, ister modern ister tarihi olsun, bugün mü yoksa uzun bir süre önce mi

in history when people wore different styles of clothes?

İnsanların farklı tarzlar giydiği tarihte Kıyafetlerin?

Then there are things like the music, the sound effects, which add to the atmosphere

Sonra müzik gibi şeyler var, atmosfere katkıda bulunan ses efektleri

of the play.

oyun.

And the lighting, just lighting, you know, the different colors, different effects, if

Ve aydınlatma, sadece aydınlatma, bilirsiniz, farklı renkler, farklı efektler, eğer

it's a scene, for example, in the countryside on a summer's day, the lighting has to try

bu, örneğin kırsal kesimde bir sahne bir yaz gününde, aydınlatma denemek zorunda

to suggest sunshine, so that's something that has to be achieved inside an enclosed building

güneş ışığı önermek için kapalı bir bina içinde gerçekleştirilmelidir

to create a sense of sunshine in the open air.

açık havada güneş ışığı duygusu yaratmak hava.

So, there is a skill to the lighting.

Yani, aydınlatmada bir yetenek var.

So, those are some specific things you can talk about with your friend either during

Yani, bunlar yapabileceğiniz bazı özel şeyler sırasında arkadaşınla da konuş

the interval or after the play.

aralık veya oyundan sonra.

And then, okay, so say you've watched the whole play and it's come to an end and then

Ve sonra, tamam, yani tüm oyun ve sona erdi ve sonra

it's time to go home, so you might want to say just a few general things afterwards to

Eve gitme zamanı, bu yüzden daha sonra sadece birkaç genel şey söyle

your friend.

senin arkadaşın.

Maybe "Thanks for coming.", "It was interesting.", or if you really liked it, "Oh, it was amazing.",

Belki "Geldiğiniz için teşekkürler.", "İlginçti.", ya da gerçekten beğendiyseniz, "Oh, harikaydı.",

or "It was fascinating.", there are quite strong positive things to say.

ya da "Büyüleyici bir şeydi." söylenecek güçlü olumlu şeyler.

If you think it was a bit strange, you could say "Oh, it was unusual.

Eğer biraz garip olduğunu düşünüyorsanız, "Oh, olağandışı bir şeydi.

It was an unusual play, but interesting."

Bu alışılmadık bir oyundu ama ilginçti. "

You don't want to sound too negative about it, even if you really didn't like it, you

Hakkında çok olumsuz görünmek istemiyorsun gerçekten sevmesen bile, sen

don't want your friend to think that, you know, you've both wasted your time bothering

arkadaşının bunu düşünmesini istemiyorum, sen Biliyorum, ikinizi de rahatsız ederek zamanınızı boşa harcadınız

to go, so you could say "Oh, it was unusual, wasn't it?

yani "Oh, olağandışı bir şeydi, değil mi?

I haven't seen a play like that before."

Daha önce böyle bir oyun görmedim. "

"It was strange.", or if it was a comedy, "It was funny.", or "It was sad.", it could

"Tuhaftı." Ya da bir komedi olsaydı, "Çok komikti." Ya da "Çok üzgündü."

be both funny and sad in different places, "It was dramatic.", of course, you expect

farklı yerlerde hem komik hem de üzgün olun, "Bu dramatikti."

any play to be dramatic, the word "drama" means a play, but "dramatic", it might be

herhangi bir oyun dramatik olmak, kelime "drama" bir oyun demek, ama "dramatik"

more than just normally dramatic.

normalde dramatik olmaktan daha fazlası.

Very exciting, for example.

Örneğin çok heyecan verici.

And you can just use a word like "Oh, it was enjoyable.

Ve sadece "Oh, öyleydi keyifli.

It was really enjoyable, I'm glad we came, and see you again soon.", that sort of thing.

Gerçekten zevkliydi, geldiğimize sevindim, ve yakında görüşürüz. ", bu tür şeyler.

So, I hope that's given you some ideas of how you would talk to your friend about a

Umarım bu size arkadaşınızla nasıl konuşursunuz

play and anyone you see afterwards, if you're having a conversation a few days later and

oynamak ve daha sonra gördüğünüz herkes, eğer birkaç gün sonra konuştuk ve

you're telling them about the play that you went to see, you can tell them a little bit

onlara oyun hakkında söylüyorsun görmeye gittin, onlara biraz söyleyebilirsin

about it, too, using the similar sorts of ideas here.

onunla da benzer türden fikirler burada.

Okay, so, if you'd like to go the website www.engvid.com , there is quiz there to test

Tamam, eğer web sitesine gitmek isterseniz www.engvid.com, orada test etmek için sınav var

you on this lesson, and thanks for watching and hope to see you again soon.

bu derste ve izlediğiniz için teşekkürler ve yakında görüşmek dileğiyle.

Bye for now.

Şimdilik hoşçakal.