English Topics – English Tongue Twisters

Alisha: Hi everybody. Welcome back.

Alisha: Herkese merhaba. Tekrar hoşgeldiniz.

My name is Alisha.

And today we're going to be talking about some English tongue twisters.

Benim adım Alisha.

Ve bugün bazı İngilizce tekerlemelerden bahsedeceğiz.

I'm joined again by…

Yine bana katılan...

Michael: Michael. Hey, everybody.

Michael: Michael. Selam millet.

Alisha: So, today we're going to be talking about some things in English that are difficult

Alisha: Bugün İngilizce'de söylemesi zor olan bazı şeylerden bahsedeceğiz

to say.

.

That may be difficult for you and they're probably going to be difficult for us to explain.

Bu sizin için zor olabilir ve muhtemelen bizim için de açıklamaları zor olacaktır.

So, let's get right into it.

Öyleyse, hemen konuya girelim.

Michael, what is your first tongue twister?

Michael, ilk tekerlemen nedir?

Michael: My first tongue twister is, “How much wood would a woodchuck chuck if a woodchuck

Michael: İlk tekerlemem, " Bir dağ sıçanı odun fırlatabilseydi, bir dağ sıçanı ne kadar

could chuck wood?”

odun fırlatırdı?"

One more time, a little bit faster.

Bir kez daha, biraz daha hızlı.

“How much wood would a woodchuck chuck if a woodchuck could chuck wood?”

"Bir dağ sıçanı odun fırlatabiliyorsa, bir dağ sıçanı ne kadar odun fırlatır?"

Alisha: Excellent.

Alisha: Mükemmel.

And there is a traditional response to this one.

Ve buna geleneksel bir cevap var .

Are you familiar with the response?

Yanıta aşina mısınız?

Michael: Once you tell me.

Michael: Bir kez bana söyle.

I don’t know.

Bilmiyorum.

Alisha: So, it's a question right?

Alisha: Yani bu bir soru değil mi?

This ends in a question mark on your card.

Bu, kartınızda bir soru işaretiyle biter.

And the traditional response is, “It would chuck all the wood that a woodchuck could

Ve geleneksel yanıt, " Bir dağ sıçanı odun fırlatabilseydi,

if a woodchuck could chuck wood.”

bir dağ sıçanının yapabileceği tüm odunu fırlatırdı."

Michael: Ah, I didn't know that.

Michael: Ah, bunu bilmiyordum.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

I have it on one of my cards, actually, I think too.

Kartlarımdan birinde var, aslında ben de düşünüyorum.

This was totally unplanned, I would like to point out.

Bu tamamen plansızdı, belirtmek isterim.

Yeah, here it is.

Evet, işte burada.

“It would chuck all the wood that a woodchuck could if a woodchuck could chuck wood.”

"Bir dağ sıçanı odun fırlatabilseydi, bir dağ sıçanının yapabileceği tüm odunu fırlatırdı."

So, you can use this with your friends if you want.

Yani, isterseniz bunu arkadaşlarınızla kullanabilirsiniz .

Michael: Alright.

Michael: Peki.

Let's do it real quick.

Çok hızlı yapalım.

Ready?

Hazır?

Alisha: Ok.

Alisha: Tamam.

Michael: How much wood would a woodchuck chuck if a woodchuck could chuck wood?

Michael: Bir dağ sıçanı odun fırlatabiliyorsa, bir dağ sıçanı ne kadar odun fırlatır?

Alisha: It would chuck all the wood that a woodchuck could if a woodchuck could chuck

Alisha: Eğer bir dağ sıçanı odun fırlatabiliyorsa, bir dağ sıçanının yapabileceği tüm odunu fırlatırdı

wood.

.

Michael: Ah.

Michael: Ah.

Alisha: Hey.

Alisha: Merhaba.

Alright, that was one down.

Pekala, bu bir eksikti.

Okay, let's see, we've talked about that one already so I guess I'll go with another classic

Tamam, bakalım, bundan zaten bahsettik, sanırım

one that I've known since I was little.

küçüklüğümden beri bildiğim başka bir klasikle gideceğim.

This one used the P sound a lot.

Bu, P sesini çok kullandı.

“Peter Piper picked a pack of pickled peppers.”

"Peter Piper bir paket biber turşusu aldı."

Lots of P sounds in this one.

Bunda bir sürü P sesi var.

Can you speed it up for us?

Bizim için hızlandırabilir misin?

Michael: Well, I don't know if I can say it in the first place.

Michael: Şey, ilk etapta söyleyebilir miyim bilmiyorum.

Peter Piper picked up—Jimenaminama.

Peter Piper aldı - Jimenaminama.

Alisha: Have you not heard this one before?

Alisha: Bunu daha önce duymadın mı?

Michael: I haven't.

Michael: Yapmadım.

Okay.

Tamam aşkım.

“Peter Piper picked a pack of pickled peppers.”

"Peter Piper bir paket biber turşusu aldı."

Hold on, one more time.

Bekle, bir kez daha.

“Peter Piper picked a pack of pickled peppers.”

"Peter Piper bir paket biber turşusu aldı."

For me, it helps if you snap.

Benim için, eğer koparsan yardımcı olur.

Okay.

Tamam aşkım.

“Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

Peter Piper picked a pack—“ Oh, my God.

Peter Piper bir paket aldı-" Aman Tanrım.

I can't do it.

yapamam

Alisha: Maybe it's better if you don't read it.

Alisha: Belki de okumasan daha iyi olur .

Michael: Does it?

Michael: Öyle mi?

Peter—No, no, I can't do it.

Peter—Hayır, hayır, yapamam.

Alisha: Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Alisha: Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

Michael: Oh.

Micheal: Ah.

Alisha: I wasn't very good.

Alisha: Pek iyi değildim.

I wasn't perfect.

mükemmel değildim

Michael: One more time.

Michael: Bir kez daha.

One more time.

Bir kez daha.

Alisha: Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Alisha: Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

Michael: What?

Michael: Ne?

One more, three more time.

Bir, üç kez daha.

Alisha: Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Alisha: Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

Michael: Peter Piper picked—Oh, did I?

Michael: Peter Piper seçti—Oh, öyle mi?

I can't do it.

yapamam

Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

There we go.

Oraya gidiyoruz.

Peter Piper picked a pack of pickled peppers.

Peter Piper bir paket biber turşusu aldı.

Peter Piper picked a pack of pickled—Oh, man, that's tough.

Peter Piper bir paket salamura aldı Ah, adamım, bu çok zor.

The Ps man I can't do the Ps.

Ps adam, Ps yapamam.

Oh, wow.

Vay canına.

Alisha: Ps can't do you either.

Alisha: Ps seni de yapamaz.

Okay.

Tamam aşkım.

Go to your next one.

Bir sonrakine git.

What's your next one?

Sıradaki ne?

Michael: Okay.

Michael: Tamam.

The, I'm my brain is frazzled now.

Beynim artık çıldırdı.

Okay.

Tamam aşkım.

I just like this one I've actually never heard this before but I like it because there's

Bunu beğendim, aslında bunu daha önce hiç duymadım ama hoşuma gitti çünkü

a lot of “THs” in it and a lot of foreign people who are learning English.

içinde bir sürü “TH” var ve İngilizce öğrenen bir sürü yabancı insan var.

Let me say that, a lot of non-native English speakers have trouble with “TH.”

Şunu söyleyeyim, anadili İngilizce olmayan pek çok kişi "TH" ile sorun yaşıyor.

That's been true for a lot of my students regardless where they're from, what their

Bu, nereli olduklarına,

native language is.

ana dillerinin ne olduğuna bakmaksızın birçok öğrencim için geçerliydi.

So, “the 33 thieves thought that they thrilled the throne throughout Thursday.”

Yani, "33 hırsız Perşembe günü boyunca tahtı heyecanlandırdıklarını düşündüler."

Alisha: Well, I've never seen this one.

Alisha: Şey, bunu hiç görmedim.

Michael: Yeah, me either.

Michael: Evet, ben de.

But I just thought it was good because of “TH.”

Ama sadece "TH" yüzünden iyi olduğunu düşündüm .

Remember, “TH.”

Unutma, "TH."

So, the 33 thieves thought that they thrilled the throne throughout Thursday.

Böylece 33 hırsız, perşembe boyunca tahtı heyecanlandırdıklarını düşündüler.

You want to give it a try?

Bir denemek ister misin?

Alisha: Yeah, I'm going to try.

Alisha: Evet, deneyeceğim.

The 33 thieves thought that they thrilled the throne throughout Thursday.

33 hırsız, perşembe günü boyunca tahtı heyecanlandırdıklarını sandılar.

Michael: Hmm.

Michael: Hmm.

Alisha: That's a good one.

Alisha: Bu iyi bir soru. Bence

That's a really good one for “TH” sounds, I think.

bu “TH” sesleri için gerçekten iyi bir ses .

I think the consonant sounds, the hard consonant sounds like the P sound or-- well maybe even

Sanırım ünsüzler, sert ünsüzler P sesi gibi ya da-- belki

the W sound a little bit like it's easy to say that quickly.

W sesi bile biraz hızlı söylemek kolaymış gibi geliyor.

But this one's really tough to say quickly I think and clearly.

Ama bunu hızlı ve net bir şekilde söylemek gerçekten zor.

The 33 thieves thought that they throw the--It doesn't come out as smoothly maybe.

33 hırsız attıklarını düşündüler-- Belki de o kadar düzgün çıkmıyor.

Michael: Spitting a lot, maybe that is.

Michael: Çok tükürmek, belki de budur.

Alisha: Maybe, so.

Alisha: Belki, yani.

I guess I'll go to my next one.

Sanırım bir sonrakine gideceğim.

I really have no faith that I'm going to be able to say this at all.

Gerçekten bunu söyleyebileceğime dair hiçbir inancım yok .

This is like the hardest thing that I think I was able to find.

Bu, bulabildiğimi düşündüğüm en zor şey gibi .

I'm going to have to read it slowly.

Yavaş yavaş okumam gerekecek.

The sixth sick sheik's sixth sheep's sick.

Altıncı hasta şeyhin altıncı koyunu hasta.

Yeah.

Evet.

Michael: What?

Michael: Ne?

Okay.

Tamam aşkım.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: The sixth sick sheik's sixth sheep's sick.

Michael: Altıncı hasta şeyhin altıncı koyunu hasta.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: The sixth--sicks oh the.

Michael: Altıncı--çok hasta.

Alisha: Like the second word you can't even say it.

Alisha: İkinci kelime gibi onu da söyleyemezsin.

It's really hard.

Çok zor.

Michael: One more time alright.

Michael: Bir kez daha tamam.

The sixth sick sheik's sixth sheep's sick.

Altıncı hasta şeyhin altıncı koyunu hasta.

Alisha: Oh

Alisha: Oh

Michael: The sixth--

Michael: Altıncı--

Alisha: That was good.

Alisha: Bu iyiydi.

That was good.

Bu iyi oldu.

That's way better.

Böylesi daha iyi.

Michael: Yeah.

Michael: Evet.

We'll just leave it on that one.

Sadece bunun üzerine bırakacağız.

Alisha: The sixth sick sheik's sixth sheep's sick.

Alisha: Altıncı hasta şeyhin altıncı koyunu hasta.

That's really hard.

Bu gerçekten zor.

It's really.

Gerçek.

I don't think I can say it any faster than that.

Bundan daha hızlı söyleyebileceğimi sanmıyorum .

Michael: The sixth sick sheik's sixth—Oh!

Michael: Altıncı hasta şeyhin altıncısı—Oh!

I can't.

Yapamam.

I'm at the loss for words.

Ben kelimeler için kayıp değilim.

I can't.

Yapamam.

Argh.

Ahh.

Okay.

Tamam aşkım.

One more time, alright.

Bir kez daha, tamam.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Michael: The sixth sick sheik's sixth sheep's sick.

Michael: Altıncı hasta şeyhin altıncı koyunu hasta.

The sixth sick--oh.

Altıncı hasta--oh.

More than once is too tough.

Birden fazla çok zor.

Alisha: You got it out one time.

Alisha: Bir kere çıkardın.

Michael: One time is that's all.

Michael: Bir seferlik hepsi bu.

I give up.

Pes ediyorum.

I give up.

Pes ediyorum.

Alisha: Okay, good.

Alisha: Tamam, güzel.

What's your next one?

Sıradaki ne?

Michael: My next one is, “the soldier’s shoulder surely hurts.”

Michael: Sıradaki, "askerin omzu kesinlikle acıyor."

Another one I've actually never heard but I like it because everyone knows how to “Sally

Aslında hiç duymadığım bir tane daha ama hoşuma gitti çünkü herkes "

seashells down the by the seashore.”

Deniz kıyısında deniz kabuklarını sallamayı" bilir.

The “S” and the “SH” is confusing.

“S” ve “SH” kafa karıştırıcıdır.

And, many times in English, like “surely,” there is no “SH” but it makes that that

Ve çoğu zaman İngilizce'de "surely" gibi "SH" yoktur ama o

“SH” sound.

"SH" sesini verir.

So, it's a fun one.

Yani eğlenceli bir şey.

The soldier's shoulder surely hurts.

Askerin omzu kesinlikle acıyor.

The soldier’s shoulder surely hurts.

Askerin omzu kesinlikle acıyor.

You want to give it a try?

Bir denemek ister misin?

Alisha: The soldier's shoulder surely hurts.

Alisha: Askerin omzu kesinlikle acıyor.

This is the tough part for me anyways.

Zaten bu benim için zor kısım.

This this “soldier's shoulder,” making that sound was really is tough.

Bu "askerin omzu" sesini çıkarmak gerçekten zordu.

The soldier's shoulder surely hurts.

Askerin omzu kesinlikle acıyor.

Michael: Yeah.

Michael: Evet.

You make it sound so easy.

Kulağa çok kolay geliyor.

Wow, professional.

Vay, profesyonel.

Alisha: Not really.

Alisha: Pek değil.

Okay.

Tamam aşkım.

On to the last one.

Sonuncusuna.

This one is really short actually it's only two words but it's tricky.

Bu gerçekten kısa aslında sadece iki kelime ama aldatıcı.

It's really tricky.

Bu gerçekten zor.

I can't say this fast.

Bu kadar hızlı söyleyemem.

“Irish wrist—” Okay.

"İrlandalı bilek..." Tamam.

“Irish” by itself is fine, “wristwatch” is fine.

"İrlandalı" kendi başına iyidir, "kol saati" iyidir.

But together, they're really hard to say.

Ama birlikte, söylemek gerçekten zor.

Irish wrish--

Irish wrish--

Michael: Oh, what?

Michael: Oh, ne?

Alisha: I can't say it.

Alisha: Söyleyemem.

“Irish wristwatch.”

"İrlanda kol saati."

It's really hard.

Çok zor.

Michael: Irish wristwatch.

Michael: İrlanda kol saati.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: That's very slow.

Michael: Bu çok yavaş.

Okay.

Tamam aşkım.

Irish—Oh, wow.

İrlandalı—Oh, vay.

Alisha: It's really hard.

Alisha: Gerçekten zor.

Michael: It doesn't--it seems easier than it is.

Michael: Öyle değil... olduğundan daha kolay görünüyor .

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Michael: But saying it--come on.

Michael: Ama bunu söylemek - hadi.

Okay.

Tamam aşkım.

Irish wristwatch.

İrlanda kol saati.

Irish wri--Irish wristwatch.

Irish wri--İrlandalı kol saati.

Irish wristwatch.

İrlanda kol saati.

Irish wristwatch.

İrlanda kol saati.

Alisha: Nice.

Alisha: Güzel.

Michael: Okay.

Michael: Tamam.

There we go.

Oraya gidiyoruz.

Alisha: Irish wrish--I can't say this one.

Alisha: Irish wrish--bunu söyleyemem.

Irish wrish--I can't try it.

Irish wrish - Deneyemem.

This one's hard.

Bu zor.

This was really hard for me.

Bu benim için gerçekten zordu.

But, yeah, only two words.

Ama evet, sadece iki kelime.

It's just that combination of the “SH” and the “WR.”

Bu sadece "SH" ve "WR"nin birleşimidir.

That’s just--I can't.

Bu sadece... yapamam.

I got nothing on that one.

O konuda hiçbir şeyim yok.

Alright.

Peki. Daha

Do you have any more?

fazla var mı?

Michael: No, I think that's it.

Michael: Hayır, bence bu kadar.

Alisha: Oh, wow.

Alisha: Ah, vay.

That was a good one.

Bu iyiydi.

That was really tough.

Bu gerçekten zordu.

That was really tough.

Bu gerçekten zordu.

Okay.

Tamam aşkım.

Well, give them a try.

Peki, onlara bir şans ver.

Please give them a try.

Lütfen onlara bir şans verin.

And if you have any tongue twisters, preferably in English.

Ve tekerlemeleriniz varsa, tercihen İngilizce.

Please share them with us in the comments.

Lütfen yorumlarda bizimle paylaşın.

They are great ways to practice your pronunciation and you can impress your friends if you can

Telaffuzunuzu pratik etmenin harika yollarıdır ve

do them quickly.

bunları hızlı bir şekilde yapabilirseniz arkadaşlarınızı etkileyebilirsiniz.

Thank you again for joining us and we'll see you again soon.

Bize katıldığınız için tekrar teşekkür ederiz ve yakında tekrar görüşürüz.

Bye.

Hoşçakal.