American Fast Food - English Topics

Want to get cheat sheets audiobooks, lessons, apps and much more every month for free?

Hile sayfaları sesli kitaplar, dersler, uygulamalar ve çok daha fazlasını her ay ücretsiz olarak almak ister misiniz?

Alisha: Hi, everybody.

Alisha: Herkese merhaba.

Welcome back to English Topics.

İngilizce Konulara tekrar hoş geldiniz.

My name is Alisha.

Benim adım Alisha.

And, today, I'm joined again by…

Ve bugün yine bana katılan...

Davey: Hi, I'm Davey.

Davey: Merhaba, ben Davey.

Alisha: Welcome back, Davey.

Alisha: Tekrar hoş geldin Davey.

And, today, we are going to be talking about “Famous American Fast-food Restaurants.”

Ve bugün “Ünlü Amerikan Fast-food Restoranları” hakkında konuşacağız.

So, I hope you're hungry.

Öyleyse, umarım açsındır.

I'm slightly hungry.

Biraz açım.

Let's discuss some things that maybe people outside the US haven't heard of before, maybe

ABD dışındaki insanların belki daha önce duymadığı, belki de

you have, I don’t know.

sizin duyduğunuz bazı şeyleri tartışalım, bilmiyorum.

I'm going to start with one, probably the most obvious one today.

Bir tanesiyle başlayacağım, bugün muhtemelen en bariz olanı.

I chose it.

onu seçtim

I chose “Taco Bell” as my first one because I have a strong affinity, I have a strong

İlk olarak “Taco Bell” i seçtim çünkü güçlü bir yakınlığım var,

connection to Taco Bell because when I was a high school student, it was like the cheapest

Taco Bell ile güçlü bir bağım var çünkü lise öğrencisiyken

thing you could get in terms of fast-food restaurants.

fast-food restoranları açısından alabileceğiniz en ucuz şey gibiydi. .

They had a deal.

Bir anlaşmaları vardı.

It was like three tacos for a dollar or something like that, something extremely cheap.

Bir dolar için üç taco ya da onun gibi bir şeydi, son derece ucuz bir şeydi.

Because the idea of the food there--it's just a taco shell with like some questionable meat

Çünkü oradaki yemek fikri - - bu sadece şüpheli et

like substance and a sprinkle of questionable cheese.

benzeri bir madde ve bir tutam şüpheli peynir içeren bir taco kabuğu.

Everything is questionable at Taco Bell.

Taco Bell'de her şey sorgulanabilir.

And then, everything—

Ve sonra, her şey...

Davey: Yeah, it used to be their slogan, I think.

Davey: Evet, bu onların sloganıydı sanırım.

Alisha: “Everything Is questionable at Taco Bell.

Alisha: “Taco Bell'de her şey sorgulanabilir .

Ding!”

Ding!”

Davey: Yeah, they went first run for the border, right?

Davey: Evet, ilk önce sınıra gittiler, değil mi?

Has a better ring to it.

Daha iyi bir tınısı var.

Alisha: Aha!

Alişa: Aha!

Run for the border of your digestive system.

Sindirim sisteminizin sınırına koşun.

Davey: Oh...

Davey: Oh...

Alisha: So, anyway, I chose Taco Bell because it was everything high school, me and my high

Alisha: Neyse, Taco Bell'i seçtim çünkü lisedeki her şeydi, ben ve

school friends, everything we loved.

lise arkadaşlarım, sevdiğimiz her şey.

It was cheap and it was cheesy and it was meaty and you could eat a bunch of them and

Ucuzdu ve sevimsizdi ve etliydi ve bir avuç yiyebilirsin ve

there was spicy sauce for the people who decided to be stupid and just try to like, I don't

aptal olmaya karar veren ve sadece sevmeye çalışan,

know, wanted to make it as spicy as possible.

bilmiyorum, baharatlı yapmak isteyen insanlar için baharatlı sos vardı. olabildiğince.

Davey: And your body can still take all those calories then.

Davey: Ve o zaman vücudun hala tüm bu kalorileri kaldırabilir.

Alisha: Right, right.

Alisha: Doğru, doğru.

And now, if I eat--if I even look at a Gordita Supreme, I gain 15 pounds.

Ve şimdi, yersem, hatta bir Gordita Supreme'e bakarsam, 15 kilo alıyorum.

Davey: Yeah, I couldn't do it.

Davey: Evet, yapamadım.

I couldn't do it anymore.

Artık yapamadım.

Alisha: So, Taco Bell, I chose Taco Bell for today because there's a special place in my

Alisha: Taco Bell, bugün için Taco Bell'i seçtim çünkü Taco Bell'de bulabileceğiniz özel yiyeceklerin kalbimde özel bir yeri var

heart for the special food you can find at Taco Bell.

.

Davey: I understand.

Davey: Anlıyorum.

Alisha: Mm-hmm.

Alisha: Mm-hmm.

Davey: All of mine are in the same sort of category.

Davey: Benimkilerin hepsi aynı kategoride.

Alisha: Yeah?

Alisha: Öyle mi?

Davey: I kind of--I don't really like fast food and I've never really eaten a lot of

Davey: Ben bir nevi--Fast food'u gerçekten sevmiyorum ve hiçbir zaman çok fazla yemedim

it but there are a few fast food places that I really have a soft spot for.

ama gerçekten zaafım olan birkaç fast food yeri var .

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Davey: And so, my first one is one of those and it's “Sonic.”

Davey: Ve benim ilkim onlardan biri ve "Sonic".

And, this is a regional one.

Üstelik bu bölgesel bir durum.

This is not all across the country.

Bu tüm ülke çapında değil.

It's pretty limited to the south, to the southern states.

Güneyle, güney eyaletleriyle oldukça sınırlı .

And then, I think, maybe a few other states, maybe there's one in Arizona or somewhere,

Ve sonra, sanırım, belki birkaç eyalet daha, belki Arizona'da falan vardır,

I don't know.

bilmiyorum.

But, where I grew up, I grew up in a Sonic state, we had Sonic.

Ama büyüdüğüm yerde, bir Sonic durumunda büyüdüm, Sonic'imiz vardı.

It's a drive-in, it's an old-style drive-in or you drive up and park your car and reach

Bu bir arabalı giriş, bu eski tarz bir arabalı giriş ya da yukarı çıkıp arabanızı park edersiniz ve uzanıp

out and push the button and then give your order and they'll come out and bring you your

düğmeye basarsınız ve ardından siparişinizi verirsiniz ve dışarı çıkıp size

food.

yemeğinizi getirirler. Hatta

Some of them they would even come out on roller-skates like the old school 50’s era kind of diners

bazıları eski okul 50'ler dönemi lokantaları gibi tekerlekli patenlere bile çıkarlardı

but most of them they just come out of sneakers.

ama çoğu sadece spor ayakkabılarından çıkarlar.

But, you go and get like a milkshake and a burger and when I go home, when I when I go

Ama gidip bir milkshake ve bir burger alırsınız ve eve gittiğimde,

to my hometown and visit my family, I'll oftentimes pop into Sonic and get a hamburger because

memleketime gittiğimde ve ailemi ziyaret ettiğimde, çoğu zaman Sonic'e uğrar ve bir hamburger alırım çünkü

I have a soft spot for them.

onlara karşı zaafım vardır. .

Alisha: Mm.

Alisha: Mm.

Davey: They’re good.

Davey: İyiler.

Alisha: I think a lot of the stuff we're going to talk about today has like a strong nostalgia

Alisha: Bugün konuşacağımız pek çok şeyin güçlü bir nostalji

factor about it, for sure.

faktörü olduğunu düşünüyorum, kesinlikle.

But, drive-ins are rare.

Ancak, arabalı girişler nadirdir.

Davey: They are.

Davey: Onlar.

Alisha: I mean, drive-ins were rare 20 years ago.

Alisha: Demek istediğim, arabalı girişler 20 yıl önce enderdi.

Davey: They are rare.

Davey: Nadirdirler.

Alisha: So, I wonder, how many Sonic's have converted to just being a plain old fast-food.

Alisha: Pekala, merak ediyorum, kaç tane Sonic sadece eski bir fast-food haline geldi?

Davey: I don't know.

Davey: Bilmiyorum. Demek

I mean most of the Sonics in my hometown there's I can think of four or five or six and I think

istediğim, memleketimdeki Sonics'in çoğu var, dört, beş veya altı tane düşünebiliyorum ve bence

they're all still drive-ins.

hepsi hala arabalı.

Alisha: Wow.

Alisha: Vay canına.

Davey: I'm pretty sure.

Davey: Oldukça eminim.

Oh, but I will say one this really drove me nuts.

Oh, ama bunun beni gerçekten çıldırttığını söyleyeceğim .

When I moved away from my hometown and I was 18, I moved across the country, I was at Washington

Memleketimden uzaklaştığımda ve 18 yaşımdayken, ülke çapında taşındım, Washington eyaletindeydim

state and I don't think there's any Sonics in Washington State but they would have TV

ve Washington Eyaletinde Sonics olduğunu sanmıyorum ama TV

commercials and it drove me nuts because we see the commercials and I wanted to go to

reklamları olurdu ve bu beni çıldırttı çünkü görüyoruz. reklamlar ve Sonic'e gitmek istedim

Sonic and I couldn't go to Sonic.

ve Sonic'e gidemedim.

Alisha: Ah.

Alişa: Ah.

Davey: Well, I like Sonic.

Davey: Sonic'i severim.

Alisha: I see.

Alisha: Anlıyorum.

That's a problem, that's a dilemma.

Bu bir problem, bu bir ikilem.

Davey: It’s a problem.

Davey: Bu bir sorun. Sonic burger

It’s been a long time since I’ve had a Sonic burger.

yemeyeli uzun zaman oldu .

Alisha: Sonic dilemma.

Alisha: Sonik ikilem.

Alright.

Peki.

Great.

Harika.

Alright, let's move on to another one.

Pekala, diğerine geçelim.

That was actually also a drive-thru.

Bu aslında aynı zamanda bir arabaya servis idi.

Davey: “A&W.”

Davey: "A&W."

Alisha: “A&W.”

Alisha: "A&W."

Yeah!

Evet!

A&W, depending on the location you went to, it was some of them were drive-thru or rather,

A&W, gittiğiniz yere bağlı olarak, bazıları arabaya servis miydi yoksa

not drive-thru, drive-ups?

arabaya servis değil, arabaya servis miydi?

Davey: Drive-ins?

Davey: Arabalı girişler mi?

Alisha: Drive-in, that’s it.

Alisha: Arabaya binme, bu kadar.

Sorry.

Üzgünüm. Arabalı

Drive-ins, oh, my gosh.

girişler, aman tanrım.

Drive-ins, yeah.

Arabalı girişler, evet.

So, you would-- as you said, drive your car up there and then you would order and somebody

Yani, dediğin gibi, arabanı oraya sürersin ve sonra sipariş verirsin ve biri

would bring it out to the car.

onu arabaya getirirdi.

But, the thing that was most famous arguably about A&W is A&W root beer float.

Ancak, A&W hakkında tartışmasız en ünlü olan şey, A&W kök bira şamandırasıdır.

Davey: Oh, delicious.

Davey: Nefis.

Alisha: Yep.

Alisha: Evet.

She's like, “Yeah!”

"Evet!"

Root beer, though, is one of those things that people either love or they hate.

Kök birası, yine de, insanların ya sevdiği ya da nefret ettiği şeylerden biridir.

I understand that in the UK, a root beer is like a flavor of toothpaste so people really

Birleşik Krallık'ta kök birasının diş macunu tadı gibi olduğunu ve bu nedenle insanların

don't like it.

bundan gerçekten hoşlanmadığını anlıyorum.

Davey: I think a lot of people outside of North America, US in particular, don't like

Davey: Bence Kuzey Amerika dışındaki pek çok insan , özellikle ABD,

root beer.

kök birasını sevmiyor.

Alisha: I think so.

Alisha: Bence de.

Davey: It's delicious.

Davey: Çok lezzetli.

I love root beer.

Kök birasını seviyorum.

Alisha: So, if you don't know, a root beer float is root beer, it's a sweet--how would

Alisha: Yani, bilmiyorsanız, kök birası şamandırası kök birası, tatlıdır -

you even describe the flavor of a root beer?

kök birasının tadını nasıl tanımlarsınız?

Davey: Sweet but a bit bitter.

Davey: Tatlı ama biraz acı.

Alisha: There's a little bitterness and carbonated.

Alisha: Biraz acılık var ve karbonatlı.

Davey: Mm-hmm.

Davey: Mm-hmm.

Alisha: It's a soda.

Alisha: Bu bir gazoz.

It's a sweet carbonated soda with a little bit of bitterness.

Bu, biraz acılık içeren tatlı bir gazozdur .

But, a root beer float is that soda with vanilla ice cream put inside.

Ancak, bir kök bira şamandırası, içine vanilyalı dondurma konulan sodadır.

So, it's a dessert, it's a treat.

Yani, bu bir tatlı, bu bir ikram.

And, A&W is perhaps most famous item on their menu is the root beer float.

Ve A&W, menülerindeki belki de en ünlü öğe, kök bira şamandırasıdır.

Of course, you can make your own root beer float at home, however, you like but this

Elbette evde kendi kök biranızı yüzdürebilirsiniz, ancak bu hoşunuza gider ama bu

one's kind of their item, their must get item.

onların bir nevi eşyası, mutlaka almaları gereken bir eşya.

A&W has a special place for that root beer float.

A&W'nin bu kök bira şamandırası için özel bir yeri vardır .

Yep.

Evet.

Davey: And, a key feature of the drive-in, the drive-in as opposed to the drive-thru.

Davey: Ve arabaya servisin önemli bir özelliği, arabaya servisin aksine arabalı giriş.

Drive-thru, you drive through, you place your order you get your food into your car and

Arabaya servis, arabayla geçersin, siparişini verirsin, yemeğini arabana alırsın ve

you drive away.

uzaklaşırsın.

A drive-in, you park your car, they bring you your food and then you sit in your car

Drive-in, arabanızı park ediyorsunuz, size yemeğinizi getiriyorlar ve sonra arabanıza oturup

and eat it.

yiyorsunuz.

Alisha: Mm-hmm.

Alisha: Mm-hmm.

Davey: I guess you could drive away.

Davey: Sanırım arabayla gidebilirsin.

Alisha: You could drive away, I suppose.

Alisha: Arabayla gidebilirsin sanırım.

Though some of them, I think, the really old-fashioned ones, they'd put a tray on the window of your

Bazıları, sanırım, gerçekten eski moda olanları, arabanızın camına bir tepsi koyarlardı

car.

.

Davey: Yes.

Davey: Evet.

Sonic does those.

Sonic bunları yapar.

Alisha: Ah, yeah?

Alisha: Ah, öyle mi?

Davey: Mm-hmm.

Davey: Mm-hmm.

Alisha: Hmm.

Alisha: Hmm.

Yep, yep.

Evet evet.

And, the waitstaff would be on roller-skates.

Ve garsonlar tekerlekli patenlerde olurdu.

Davey: Mm-hmm.

Davey: Mm-hmm.

Alisha: And all blondes, too...

Alisha: Ve tüm sarışınlar da...

Great.

Harika.

Alright, next one.

Pekala, sıradaki.

Davey: Yeah, my next one is also a nostalgic one from my hometown in Tennessee which was

Davey: Evet, bir sonraki filmim de memleketim Tennessee'den nostaljik bir şarkı olan

“Krystal.”

"Krystal".

Krystal, I'm pretty sure is the same as White Castle.

Krystal, eminim Beyaz Kale ile aynıdır .

But, in some parts of the US, it's White Castle, but where I grew up, we had Krystal.

Ama ABD'nin bazı bölgelerinde burası Beyaz Kale ama benim büyüdüğüm yerde Krystal vardı.

They're famous for being really cheap but they'll give little sliders.

Gerçekten ucuz olmaları ile ünlüler ama küçük kaydırıcılar verecekler.

Small little steam hamburgers or steamed buns.

Küçük küçük buharlı hamburgerler veya buğulanmış çörekler.

They are quite small.

Oldukça küçükler.

I mean, you can eat three or four or five, maybe three of them are the same size as one

Yani, üç veya dört veya beş tane yiyebilirsin, belki üç tanesi

hamburger at Sonic or Burger King or something like that.

Sonic veya Burger King'deki bir hamburger veya onun gibi bir şeyle aynı boyuttadır.

So, it's good if you just want a nibble, you know.

Yani, sadece bir şeyler atıştırmak istersen iyi olur, bilirsin.

If you and your friend drive-thru Krystal drive-thru and you don't want a whole meal,

Siz ve arkadaşınız Krystal arabaya servis yapıyorsanız ve tam bir yemek istemiyorsanız,

you can just get one little slider.

sadece küçük bir sürgü alabilirsiniz.

It's good for a snack and they also had they had like spicy chicken sandwich sliders that

Atıştırmalık için iyi ve ayrıca sevdiğim baharatlı tavuklu sandviç sürgüleri de vardı

I love.

.

Alisha: That sounds good.

Alisha: Kulağa hoş geliyor.

Davey: There was one really close to my high school.

Davey: Liseme çok yakın bir tane vardı .

And so, sometimes after school, I would go to Krystal and get some sliders.

Bu yüzden, bazen okuldan sonra Krystal'a gidip kaydırıcı alırdım.

Alisha: Hmm.

Alisha: Hmm.

Krystal, yeah.

Kristal, evet.

I have no idea but when you said, “White Castle.”

"Beyaz Kale" dediğin zaman dışında hiçbir fikrim yok .

Davey: I’m pretty sure.

Davey: Oldukça eminim.

I think it might be the same company.

Sanırım aynı şirket olabilir.

The menu is the same.

Menü aynı.

Alisha: Okay.

Alişa: Tamam.

Davey: But I haven't been to that many White Castles.

Davey: Ama o kadar çok Beyaz Kale'ye gitmedim.

Alisha: Ah, yeah, we didn't have a White Castle in my town when I was growing up and so I

Alisha: Ah, evet, ben büyürken kasabamda White Castle yoktu ve bu yüzden

didn't really go to that one but there was a really famous movie about a couple guys

ona gerçekten gitmedim ama White'da kaymaya çalışan bir çift adam hakkında gerçekten ünlü bir film vardı.

trying to get sliders at White Castle.

Kale.

“Harold and Kumar Go to White Castle.”

"Harold ve Kumar Beyaz Kale'ye Gidiyor."

It was just a story about a couple guys who, in the middle of the night, decide to go to

Bu sadece, gecenin bir yarısı

White Castle to try to get sliders.

kaydırak almak için Beyaz Kale'ye gitmeye karar veren birkaç adam hakkında bir hikayeydi.

Davey: Yep.

Davey: Evet.

As unhealthy as they are for you.

Sizin için sağlıksız oldukları kadar.

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Davey: That movie is a testament to how good they are.

Davey: Bu film ne kadar iyi olduklarının bir kanıtı .

Alisha: Yeah.

Alisha: Evet.

Davey: They're tasty.

Davey: Lezzetliler.

Alisha: Yep.

Alisha: Evet.

It's just one of those little craving foods.

Bu, o küçük, iştah açıcı yiyeceklerden sadece biri.

Alright.

Peki.

Good.

İyi. Bir

I'll go to my next one.

sonrakine gideceğim.

I don't know if you could really call this a fast-food place but its sort of one of those

Buna gerçekten fast-food diyebilir misiniz bilmiyorum ama

locations that I liked to visit from time to time and it made me feel like I was making

ara sıra ziyaret etmeyi sevdiğim yerlerden biri ve bana

a somewhat healthy choice, I guess, the place is called “Jamba Juice.”

biraz sağlıklı bir seçim yaptığımı hissettirdi sanırım. yerin adı "Jamba Suyu".

Jamba Juice doesn't really do burgers or fries or anything fried at all.

Jamba Juice gerçekten hamburger, patates kızartması ya da kızartılmış herhangi bir şey yapmaz.

Actually, this is a place that does smoothies.

Aslında burası smoothie yapan bir yer.

And, I think maybe they did milkshakes as well or like frozen yogurts.

Ve sanırım milkshake de yaptılar ya da donmuş yoğurt gibi.

Everything was drinks really.

Her şey gerçekten içeceklerdi.

So, you could sort of make your own smoothie.

Yani, kendi smoothie'nizi yapabilirsiniz. İçine

You could put the fruit you liked or maybe yogurt you liked or a vitamin or something

sevdiğiniz meyveyi koyabilirsiniz ya da sevdiğiniz yoğurdu ya da bir vitamini ya da

like that.

onun gibi bir şeyi.

You could put it all in a blender and the staff would make it for you and you'd walk

Hepsini bir karıştırıcıya koyabilirsiniz ve personel sizin için yapar ve

out with a Styrofoam cup hilariously.

bir Strafor bardakla komik bir şekilde dışarı çıkarsınız.

Davey: Uh-huh.

Davey: Hı hı.

Alisha: You get this big Styrofoam cup to enjoy your Jamba Juice in.

Alisha: Jamba Suyunun tadını çıkarmak için bu büyük Strafor bardağı alıyorsun .

But, Jamba Juice, I think they kind of pitch it as a sort of healthy option but they're

Ama Jamba Suyu, bence bunu bir çeşit sağlıklı seçenek olarak sunuyorlar ama onlar

just these massive smoothies that you can, I don't know, use as breakfast replacement,

sadece yapabileceğin bu devasa smoothie'ler, bilmiyorum , isterseniz kahvaltı yerine kullanın

if you like.

.

So, they tended to be a little more popular among people who were, perhaps, more health-conscious.

Bu nedenle, belki de sağlık konusunda daha bilinçli olan insanlar arasında biraz daha popüler olma eğilimindeydiler.

So, they were trying to market themselves as of being a bit more, I don't know, friendly

Yani diğer zincirlerden biraz daha, ne bileyim,

to the body than some of the other chains.

vücuda dost diye kendilerini pazarlamaya çalışıyorlardı.

Davey: Better for you than a Krystal burger, for sure.

Davey: Senin için kesinlikle bir Krystal burgerden daha iyi .

Alisha: Aha.

Alişa: Haa.

What's your last?

Sonuncusu ne?

Davey: My last one, again, on the nostalgia train is “Dick’s” which is local.

Davey: Nostalji trenindeki sonuncum yine yerel olan "Dick's".

It's a local fast-food place in Seattle.

Seattle'da yerel bir fast-food mekanı.

So, I lived in Seattle for a number of years, it's kind of my second hometown.

Bu yüzden birkaç yıl Seattle'da yaşadım, burası benim ikinci memleketim.

I lived there for more than ten years and there is a local chain, a fast-food chain

Orada on yıldan fazla yaşadım ve yerel bir zincir var, Dick's adında bir fast-food zinciri

called Dick’s.

.

Dick’s Burgers and they are delicious.

Dick'in Burgerleri ve lezzetliler.

I think a couple of them might be drive-ins, actually, but the one that I always went to

Aslında birkaç tanesi arabalı olabilir, ama yaşadığım mahallede her zaman gittiğim arabalı araba

in the neighborhood where I lived was not a drive-in.

değildi .

You would go in but they're phenomenally cheap and the way that they're so cheap is everything's

İçeri girerdiniz ama olağanüstü derecede ucuzlar ve bu kadar ucuz olmalarının yolu her şeyin

small.

küçük olması.

Small burgers, so you can actually get a couple of them.

Küçük burgerler, yani birkaç tane alabilirsin .

You can eat a couple and then that's kind of equal to one hamburger.

Bir çift yiyebilirsin ve bu bir hamburgere eşit olur.

They're bigger than sliders.

Kaydırıcılardan daha büyükler.

Small fries, milkshakes.

Küçük patates kızartması, milkshake.

But, they charge you, they would charge you for ketchup and mustard.

Ama sizden ücret alırlar, ketçap ve hardal için sizden ücret alırlar.

They'd charge you $0.5, a nickel for a little paper cup full of ketchup and mustard and

Sizden 0,5 dolar, ketçap ve hardalla dolu küçük bir kağıt bardak için beş sent alıyorlardı ve

the burgers were like $1.10 or something.

burgerler 1,10 dolar falan gibiydi.

Alisha: Wow, that's really cheap.

Alisha: Vay canına, bu gerçekten ucuz.

Davey: Very cheap.

Davey: Çok ucuz.

And, again, if you weren't starving, if you just wanted kind of a quick bite in the afternoon,

Ve yine, açlıktan ölmüyorsanız, öğleden sonra hızlı bir ısırık,

a quick artery-clogging bite, you could go in and get a Dick's burger.

atardamarları tıkayan hızlı bir ısırık istiyorsanız, içeri girip bir Dick's burger yiyebilirsiniz.

Alisha: Mm-hmm.

Alisha: Mm-hmm.

Davey: They didn't have sets.

Davey: Setleri yoktu.

You know you go into fast-food places now and everything's a combo.

Bilirsin, artık fast-food mekanlarına giriyorsun ve her şey karmakarışık.

Alisha: It’s a combo.

Alisha: Bu bir kombo.

Davey: They didn't do combos.

Davey: Kombo yapmadılar.

They had burgers, fries, sodas, and milkshakes and that was it.

Hamburgerleri, patatesleri, sodaları ve milkshakeleri vardı ve hepsi buydu.

You would just say, “I want one of that and one of those and one those.”

Sadece, "Bir tane ondan, bir tane bundan ve bir tane istiyorum" diyebilirsiniz.

Alisha: I see.

Alisha: Anlıyorum.

It’s like a build-your-own combo sort of thing.

Kendi kombini oluştur türünden bir şey gibi.

Davey: Mm-hmm.

Davey: Mm-hmm.

Alisha: That sounds good.

Alisha: Kulağa hoş geliyor.

Davey: It’s very good, very delicious.

Davey: Çok güzel, çok lezzetli.

And, they were open really late, too.

Ve onlar da çok geç açıldı.

You could go midnight or 1:00 in the morning, yeah.

Gece yarısı ya da sabah 1'e gidebilirsin, evet.

Alisha: Aha.

Alişa: Haa.

I feel like the burger concept has really evolved over time.

Burger konseptinin zaman içinde gerçekten geliştiğini hissediyorum.

So, something like that and then there's been this very like traditional, everybody knows,

Yani, bunun gibi bir şey ve sonra bu çok geleneksel hale geldi, herkes bilir,

McDonald's and Burger King.

McDonald's ve Burger King.

Then, I think, maybe ten years ago or so, what was popular was In and Out Burger.

Sonra, sanırım, belki on yıl kadar önce, In and Out Burger popülerdi.

Davey: Oh, yeah.

Davey: Ah, evet.

Alisha: Right?

Alişa: Değil mi?

Because In and Out had a very limited number of burgers available on the menu.

Çünkü In and Out'ta menüde çok sınırlı sayıda burger mevcuttu.

But then, they were supposedly like this secret menu.

Ama sonra, sözde bu gizli menü gibiydiler.

Davey: There is a secret menu.

Davey: Gizli bir menü var.

Alisha: Right?

Alişa: Değil mi?

You had to know, you had to ask for something special if you wanted to get it from the secret

Bilmeniz gerekiyordu, gizli menüden almak istiyorsanız özel bir şey istemeniz gerekiyordu

menu.

.

But, that was supposed to be a really good burger chain.

Ama bunun gerçekten iyi bir burger zinciri olması gerekiyordu.

And now, there's one, which I haven't been to, Five Guys.

Ve şimdi gitmediğim bir yer var , Five Guys.

Davey: Oh, yeah.

Davey: Ah, evet.

Alisha: I don't know anything about Five Guys but I've heard that it's really, really good.

Alisha: Five Guys hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama gerçekten çok iyi olduğunu duydum.

Davey: Yeah, I think I went to one a few years ago.

Davey: Evet, sanırım birkaç yıl önce bir tanesine gittim .

I don't remember where.

Nerede olduğunu hatırlamıyorum.

Alisha: Hmm.

Alisha: Hmm.

So, it seems like burgers burned the brand of burger.

Yani burgerler burger markasını yakmış gibi görünüyor .

It seems to continue evolving.

Gelişmeye devam ediyor gibi görünüyor.

So, there's like these places that offer small burgers, that offer like build-your-own burgers,

Yani, küçük burgerler sunan, kendi burgerlerini kendin yap gibi şeyler sunan bu tür yerler var,

though I feel burritos and Mexican food are quickly—maybe—actually, I shouldn't say

ancak burrito ve Meksika yemeklerinin hızlı olduğunu hissediyorum - belki - aslında

this because I don't really know.

bunu söylememeliyim çünkü gerçekten bilmiyorum.

What the current situation in the US is now.

ABD'deki mevcut durum şu anda ne.

But, I feel like there are a lot more burrito places that are doing similar things that

Ancak, geçmişte burger yerlerine benzer şeyler yapan çok daha fazla burrito mekanı varmış gibi hissediyorum

burger places were in the past.

.

By that, I mean, like making your own.

Bununla, demek istediğim, kendinizinkini yapmak gibi.

Davey: Oh, yeah.

Davey: Ah, evet.

Alisha: So, now, there's like--what's it called like Taco del Sol, I think, in the states.

Alisha: Yani, şimdi, sanırım eyaletlerde Taco del Sol gibi bir şey var.

Davey: Oh, yeah.

Davey: Ah, evet.

Alisha: Where there’s Chipotle, as well.

Alisha: Chipotle'ın olduğu yerde de.

So, it's like these places where you go—

Yani, gittiğiniz bu yerler gibi—

Davey: Taco del Mar.

Davey: Taco del Mar.

Alisha: Taco del Mar, that's it.

Alisha: Taco del Mar, hepsi bu.

That's it, that's it.

İşte bu kadar.

So, they're like these places that are kind of introducing more options than just Taco

Yani, sadece Taco

Bell and Burger King.

Bell ve Burger King'den daha fazla seçenek sunan bu yerler gibiler.

Davey: Right.

Davey: Doğru.

Alisha: But, they're kind of branching out too, “Well, what do you actually like?”

Alisha: Ama onlar da bir nevi dallanıp budaklanıyorlar , "Aslında neyi seviyorsun?"

Davey: Right.

Davey: Doğru.

Alisha: I don't know.

Alisha: Bilmiyorum.

I don't remember what part was that.

Hangi bölümdü hatırlamıyorum.

Davey: Well, I don't know either but I'm hungry now.

Davey: Şey, ben de bilmiyorum ama şimdi açım.

Alisha: I'm hungry now, too, actually.

Alisha: Aslında şimdi ben de açım.

Anyway…

Her neyse…

Davey: Can't get any of those.

Davey: Bunlardan hiçbirini alamıyorum.

Alisha: No, no.

Alişa: Hayır, hayır. Kulağa

That sounds good.

hoş geliyor.

Time to go home and make some sliders, I guess.

Sanırım eve gidip biraz kaydırıcı yapma zamanı.

Sounds good.

Kulağa iyi geliyor.

Alright.

Peki.

So, those are a few famous American fast-food chains or famous, perhaps, North American

Bunlar birkaç ünlü Amerikan fast-food zinciri veya ünlü, belki de Kuzey Amerika

fast-food chains.

fast-food zincirleridir.

If there are other fast-food chains that you know of in the US that you really liked or

ABD'de bildiğiniz, gerçekten sevdiğiniz veya

you really hated, let us know in the comments.

gerçekten nefret ettiğiniz başka fast-food zincirleri varsa, yorumlarda bize bildirin.

If there's a fast-food chain from your country, too, that you think is interesting, that people

Sizin ülkenizde de ilginç olduğunu düşündüğünüz, insanların

should know about, let us know about that, too.

bilmesi gereken bir fast-food zinciri varsa onu da bize bildirin . English Topics'in

Thanks very much for watching this episode of English Topics.

bu bölümünü izlediğiniz için çok teşekkürler .

If you liked the video, please make sure to give it a thumbs up and subscribe to the channel

Videoyu beğendiyseniz beğenmeyi ve kanala

if you haven't already.

hala abone değilseniz abone olmayı unutmayın.

Also, come check us out at EnglishClass101.com for other stuff, like culture points and maybe

Ayrıca, kültür noktaları ve belki de

some other discussions about maybe US culture, as well.

ABD kültürü hakkında başka tartışmalar gibi başka şeyler için EnglishClass101.com'a gelin .

Thanks very much for watching us this time and we'll see you again soon.

Bu sefer bizi izlediğiniz için çok teşekkürler ve yakında tekrar görüşürüz.

Bye-bye.

Güle güle.

I thought that was the, “Stop this sound!” OK!

Bunun "Kes sesini!" TAMAM!